31.10.2012 Views

Maddenin Yoğun Hali (Sıvılar ve Katılar)

Maddenin Yoğun Hali (Sıvılar ve Katılar)

Maddenin Yoğun Hali (Sıvılar ve Katılar)

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Maddenin</strong> <strong>Yoğun</strong> <strong>Hali</strong><br />

(<strong>Sıvılar</strong> <strong>ve</strong> <strong>Katılar</strong>)<br />

Yazar<br />

Doç.Dr.Ayşe Eren PÜTÜN<br />

Amaçlar<br />

Bu üniteyi çalıştıktan sonra;<br />

• sıvıların <strong>ve</strong> katıların bazı özellikleri,<br />

• kristal türleri,<br />

• faz değişimleri hakkında bilgi sahibi olacaksınız.<br />

İçindekiler<br />

• Giriş 119<br />

• <strong>Sıvılar</strong> 119<br />

• <strong>Katılar</strong> 122<br />

• Kristal Türleri 124<br />

• Faz Değişimleri 127<br />

• Özet 130<br />

• Değerlendirme Soruları 131<br />

• Yararlanılan <strong>ve</strong> Başvurulabilecek Kaynaklar 132<br />

ÜNİTE<br />

7


Çalışma Önerileri<br />

• Bu üniteyi kavrayabilmek için Ünite 3'de <strong>ve</strong>rilen kavramları<br />

bir kez gözden geçiriniz.<br />

• Ünite sonundaki kaynaklardan konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgiler<br />

edinebilirsiniz.<br />

ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ


MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR) 119<br />

1. Giriş<br />

Her ne kadar dünya atmosferini oluşturan gaz karışımları ile sarılmış olarak yaşıyorsak<br />

da, sıvı <strong>ve</strong> katıları davranışlarının görünür olmaları nedeniyle daha kolay<br />

inceleyebiliriz. Hergün su <strong>ve</strong> diğer sıvıları içmek, banyo yapmak, temizlemek<br />

<strong>ve</strong> pişirmek için kullanıyoruz. Aynı zamanda katılar üzerinde oturuyor, iş yapıyor<br />

<strong>ve</strong> çeşitli şekillerde katılardan yararlanıyoruz.<br />

Bu bölümde; katı <strong>ve</strong> sıvıların özelliklerini inceleyip, bu iki halin bazı temel özelliklerini<br />

tartışacağız.<br />

2. <strong>Sıvılar</strong><br />

<strong>Sıvılar</strong>; molekülleri gelişigüzel hareket eden gazlarla, düzenli istiflenmiş katılar<br />

arasında bir özelliğe sahiptirler. Moleküller arası çekim kuv<strong>ve</strong>tleri, sıvıların<br />

birçok özelliğinin belirlenmesine neden olurlar.<br />

<strong>Sıvılar</strong>ın özelliklerini aşağıdaki genellemelerle özetleyebiliriz:<br />

• <strong>Sıvılar</strong> içinde bulundukları kabın şeklini alırlar.<br />

• Basınç yükseltildiğinde sıvıların hacimleri ölçülebilir büyüklükte değişmez;<br />

ancak sıcaklık yükseltildiğinde hacimleri az da olsa arttığından yoğunlukları<br />

düşer.<br />

• Birbirleri içinde çözünebilen iki sıvı temasa geldiklerinde, az da olsa birbirlerinin<br />

içinde yayılırlar (difüzlenirler).<br />

• <strong>Sıvılar</strong> akmaya karşı direnç gösterirler.<br />

• <strong>Sıvılar</strong>ın yüzey gerilimleri vardır.<br />

• Açık kaptaki sıvılar buharlaşırlar.<br />

Şimdi sıvılarla ilgili iki önemli karakteristik özelliği yani "yüzey gerilimi" <strong>ve</strong> "viskozite"<br />

olgularını ele alalım.<br />

Yüzey Gerilimi<br />

Yandaki şekilden de görüldüğü gibi sıvı içindeki moleküller, çevresindeki diğer<br />

moleküller tarafından, her yöne moleküller arası kuv<strong>ve</strong>tlerle, eşit olarak çekilirler.<br />

Oysa sıvının yüzeyindeki moleküller yalnızca sıvının iç kısmına <strong>ve</strong> yanlara<br />

doğru çekilirler. Komşu moleküllerin çekiminin artışı, içerdeki molekülleri<br />

yüzeydeki moleküllerden daha düşük enerji düzeyinde tutar. Bu da, çok sayıda<br />

molekülün sıvı içine gitmesi <strong>ve</strong> az sayıda molekülün yüzeyde kalmasıdır. Bu durum,<br />

sıvı yüzeyinin küresel bir şekil alarak küçülmesine neden olur. <strong>Sıvılar</strong>ın<br />

yüzey alanlarını küçültmeye doğal olarak eğilimli olmaları, havada asılı duran bir<br />

sıvı damlacağının küresel oluşundan açıkça görülmektedir (Şekil 7.2).<br />

AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ<br />

Şekil 7.1: Moleküller Arası<br />

Kuv<strong>ve</strong>tlerin Bir Sıvının Yüzeyindeki<br />

<strong>ve</strong> İçindeki Bir<br />

Moleküle Etkisi<br />

Şekil 7.2: Havada Asılı<br />

Duran Sıvı<br />

Damlacıkları Küresel Olma<br />

Eğilimindedir.


120<br />

!<br />

!<br />

!<br />

!<br />

En küçük yüzey alanlı şekil,<br />

küre'dir.<br />

Cam yüzeyi <strong>ve</strong> sıvı arasındaki<br />

kuv<strong>ve</strong>tler adhezyon,<br />

sıvı moleküllerini bir<br />

arada tutan kuv<strong>ve</strong>tler kohezyon<br />

kuv<strong>ve</strong>tleridir.<br />

!<br />

Şekil 7.3: Mumla Kaplanmış<br />

Elma Yüzeyinde Su<br />

Damlacıkları<br />

Yüzeydeki moleküllerin<br />

dengelenmemiş kuv<strong>ve</strong>tlerinden<br />

kaynaklanan<br />

yüzey gerilimi, canlı <strong>ve</strong><br />

cansız doğadaki önemi<br />

çok büyüktür.<br />

MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR)<br />

Ayrıca, mumsu bir yüzey üzerindeki su damlacıkları da hemen hemen küreseldir<br />

(Şekil 7.3). Bu da su molekülleri arasındaki kuv<strong>ve</strong>tlerin, su <strong>ve</strong> büyük kısmı hidrokarbon<br />

olan mum arasındaki kuv<strong>ve</strong>tlerden daha güçlü olmasından kaynaklanmaktadır.<br />

<strong>Sıvılar</strong>ın yüzey alanlarını büyütmek için, dışardan enerji <strong>ve</strong>rmek gerekir. Bir sıvının yüzeyini<br />

bir birim alanı (Ör. 1 cm 2 ) kadar uzatmak <strong>ve</strong>ya arttırmak için gereken enerji miktarına<br />

"yüzey gerilimi" denir.<br />

Sıcaklığın artması, sıvının yüzey gerilimini düşürür. Çünkü artan moleküler hareket,<br />

moleküller arası çekim kuv<strong>ve</strong>tlerinin etkisini azaltır.<br />

Bir sıvı bir yüzey boyunca bir film halinde yayılırsa, bu sıvının yüzeyi ıslattığı söylenir. Su;<br />

kağıt, cam <strong>ve</strong> bazı kumaşlarla etkileşime girer, yani su bunları ıslatır.<br />

Su <strong>ve</strong> cam gibi maddeler arasındaki çekim sonucu, sıvılar dar borularda yükselirler <strong>ve</strong> bu<br />

olaya "kapiler etki" denir. Kapiler etkiyi iki kuv<strong>ve</strong>t meydana getirir. Bunlar,<br />

• Kohezyon kuv<strong>ve</strong>tleri<br />

• Adhezyon kuv<strong>ve</strong>tleri<br />

olarak bilinirler.<br />

Benzer moleküller arasındaki çekim kuv<strong>ve</strong>tlerine "kohezyon", benzer olmayan moleküller<br />

arasındaki çekim kuv<strong>ve</strong>tlerine de "adhezyon kuv<strong>ve</strong>tleri" denir. Dar borularda, adhezyon<br />

kuv<strong>ve</strong>tleri yeterince büyükse, sıvı kendiliğinden yükselir.<br />

Bir süngerin suyu çok iyi emmesinin nedeni, süngerde bulunan kılcal borular içinde<br />

suyun kolayca yükselmesidir. Eğer bir tüpte su bulunuyorsa, su ile üzerindeki<br />

hava arasındaki ara yüzey iç bükeydir. Çünkü su ile cam arasındaki adhezyon<br />

kuv<strong>ve</strong>tleri, suyun kohezyon kuv<strong>ve</strong>tlerinden büyüktür. Dolayısıyla su,<br />

camda mümkün olan en büyük alana yayılma eğilimindedir. Aynı koşullarda cıvanın<br />

yüzey sınırı dış bükeydir. Burada civa atomları arasındaki kohezyon kuv<strong>ve</strong>tleri,<br />

cama doğru olan adhezyon kuv<strong>ve</strong>tlerinden daha kuv<strong>ve</strong>tlidir <strong>ve</strong> cıva, camla<br />

bağlantısını azaltmak eğilimindedir (Şekil 7.4).<br />

ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ


MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR) 121<br />

Vizkozite<br />

Bir sıvının viskozitesi, onun (sıvının) akmaya karşı gösterdiği dirençtir. Tersine ise<br />

"akıcılık" adı <strong>ve</strong>rilir.<br />

Gliserinin (C3 H8 O3 ) viskozitesinin suyunkinden çok yüksek olduğu hepimizin<br />

dikkatini çekmiştir. Öyleyse, sıvıların viskozitesi mol kütlesi, molekül yapıları <strong>ve</strong><br />

moleküller arası kuv<strong>ve</strong>tler ile yakından ilgilidir.<br />

Moleküller arası çekim kuv<strong>ve</strong>tlerinin artması viskoziteyi arttırır. Yani sıvı içindeki<br />

kohezyon kuv<strong>ve</strong>tleri, akış hızını düşüren bir "iç sürtünme" yaratır. Su <strong>ve</strong> etil alkol<br />

gibi düşük viskoziteye sahip sıvılarda, bu etki zayıftır. Bunlar kolay akarlar. Bal <strong>ve</strong><br />

gliserin ise, çok daha yavaş akarlar. Bunlara ise "viskoz sıvılar" denir.<br />

Demek ki büyük <strong>ve</strong> gelişi güzel molekül yapısına sahip sıvıların viskozitesi, küçük <strong>ve</strong><br />

küresel moleküllerden oluşan sıvıların viskozitesinden çok daha yüksektir.<br />

Genellikle sıcaklık yükseldikçe viskozite düşer.<br />

Moleküllerin yüksek sıcaklıkta kinetik enerjileri arttığından, hareketleri hızlanır.<br />

Örneğin; suyun 100°C deki viskozitesi, 0°C daki değerinin altıda biridir.<br />

Dolayısıyla aynı miktar su, yüksek sıcaklıkta altı kez daha hızlı akar.<br />

Neden, gliserin sudan daha viskoz bir sıvıdır?<br />

Öncelikle sözkonusu moleküllerin açık formüllerini yazalım.<br />

AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ<br />

(a) (b)<br />

Şekil 7.4: a) Adezyon Kohezyondan Büyük Olduğunda Sıvı Kapiler Tüpte Yükselir (Ör: Su).<br />

b) Kohezyon Adezyondan Büyük Olduğunda Sıvı Kapiler Tüpte Alçalır (Ör: Civa).<br />

CH2<br />

OH<br />

CH OH H OH<br />

Su<br />

CH2 OH<br />

Gliserin<br />

!<br />

Bir sıvının viskozitesi iç<br />

sürtünme kuv<strong>ve</strong>tlerinin<br />

akmaya karşı gösterdiği<br />

dirençtir.<br />

!<br />

!<br />

!<br />

?


122<br />

* Anımsatma: Bundan<br />

sonra "katı" sözcüğü<br />

"kristal" sözcüğü ile<br />

eşanlamlı kullanılacaktır.<br />

!<br />

!<br />

!<br />

MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR)<br />

Görüldüğü gibi, gliserin hem sudan daha büyük hem de molekülleri arasında birçok<br />

H- bağının oluşumuna el<strong>ve</strong>rişli bir moleküldür. Bu nedenle gliserin oda sıcaklığında<br />

sudan çok daha viskozdur.<br />

3. <strong>Katılar</strong><br />

Tüm maddeler, yeteri kadar soğutulduğunda katıları oluştururlar. Oluşan katıların<br />

doğası atom, iyon <strong>ve</strong>ya molekülleri birarada tutan kuv<strong>ve</strong>tlere bağlıdır. <strong>Katılar</strong>,<br />

kristal <strong>ve</strong> amorf olabilirler. Kristal katılarda* atom, iyon <strong>ve</strong>ya moleküller düzenli<br />

bir şekilde sıralanmıştır. Tuz <strong>ve</strong> şeker bu tür kristal katılara örnek olarak <strong>ve</strong>rilebilirler.<br />

Amorf katılarda ise, atom, iyon <strong>ve</strong>ya moleküller rastgele yığılmışlardır. Örneğin,<br />

tereyağ, lâstik, cam, plâstiklerde olduğu gibi.<br />

Kristal katılar ile amorf katılar arasında gözlenen en önemli ayrıcalıklardan biri de,<br />

kristal olanların sabit sıcaklıkta erimeleri, amorf olanların ise belli bir sıcaklık aralığında<br />

gitgide yumuşayarak akıcılık kazanmalarıdır.<br />

Kristallerin büyüklükleri <strong>ve</strong> şekilleri, kristallenme ortamına <strong>ve</strong> süresine bağlı olarak<br />

değişir. Kristallenme süresi uzadıkça, kristal daha büyük olur. Doğada uzun yıllar boyunca<br />

oluşan mineraller, bu nedenle çok büyüktür. Oysa, laboratuvarlarda hızla elde edilen<br />

kristaller çok küçüktür.<br />

Katıyı oluşturan taneciklerin belirli bir düzenle üç boyutlu olarak dizilmesiyle meydana<br />

gelen yapıya "kristal örgüsü" adı <strong>ve</strong>rilir. Bir kristalin tüm özelliklerini gösteren en küçük<br />

parçasına da "birim hücre" denir.<br />

Doğada kendiliğinden<br />

oluşan <strong>ve</strong> belli bir geometrik<br />

şekli ile belli bir<br />

Birim hücre boyutları <strong>ve</strong> eksenleri arası açılar gözönüne alınırsa, kristaller yedi<br />

grupta toplanırlar. Bunlar Şekil 7.5 de gösterilmiştir.<br />

kimyasal formülü olan<br />

maddelere mineral adı<br />

● ●<br />

● ●<br />

<strong>ve</strong>rilir. Ekonomik değeri<br />

●<br />

●<br />

●<br />

●<br />

olan minerallere ise cevher<br />

<strong>ve</strong>ya filiz denir. a<br />

● b ●<br />

●<br />

●<br />

●<br />

β<br />

●<br />

α<br />

γ<br />

● ●<br />

ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ<br />

●<br />

●<br />

c<br />

●<br />

● ●<br />

●<br />

●<br />

● ●<br />

●<br />

●<br />

● ●<br />

Basit kübik Tetragonal Rombik Rombedrik<br />

a = b = c<br />

α = β = γ = 90˚<br />

● ●<br />

●<br />

● ●<br />

● ●<br />

●<br />

a = b c<br />

α = β = γ = 90˚<br />

●<br />

●<br />

a b c<br />

α = β = γ = 90˚<br />

●<br />

● ●<br />

●<br />

●<br />

●<br />

●<br />

●<br />

●<br />

●<br />

a = b = c<br />

α = β = γ 90˚<br />

● ●<br />

●<br />

●<br />

● ●<br />

●<br />

●<br />

●<br />

● ●<br />

Monoklinik Triklinik Hekzagonal<br />

a b c<br />

α = γ = 90˚ , β 90˚<br />

a b c<br />

α β γ 90˚<br />

●<br />

a = b c<br />

α = β = 90˚ , γ 120˚<br />

Şekil 7.5: Yedi Birim Hücre Tipi α açısı, b <strong>ve</strong> c β açısı, a <strong>ve</strong> c γ açısı, a <strong>ve</strong> b kenarları ile tanımlanır.<br />


MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR) 123<br />

Bu kristal sistemlerde, kristali oluşturan taneciklerin dizilişine göre değişik kristal<br />

yapıları vardır. Örneğin; kübik sistem; Şekil 7.6'da görüldüğü gibi "basit", "iç<br />

merkezli" <strong>ve</strong> "yüzey merkezli" olarak üç şekilde tanımlanır.<br />

Şekil 7.6: Üç Tip Kübik Hücre. Atom, Molekül <strong>ve</strong> İyonları Gösteren Küreler, Kübik Hücrelerde<br />

Birbirleriyle Temas <strong>Hali</strong>ndedirler<br />

Kristal yapının belirlenmesinde, (yani kristaldeki atom, iyon ya da moleküllerin<br />

nasıl istiflendiğini görmek için), X- ışını kırınımı yönteminden yararlanılır. X- Işını<br />

kırınımı, X- ışınının kristal yapıdaki atomların elektronları ile etkileşmesi <strong>ve</strong><br />

ışın demetinin yeniden yayılması <strong>ve</strong>ya saçılmasıdır. Şekil 7.7 X- ışınlarının bir<br />

kristal tarafından saçılmasını göstermektedir.<br />

Şekil 7.7: X- Işınlarının Kristal İçindeki Atomlardan <strong>ve</strong>ya İyonlardan Saçılması<br />

Burada tek dalga boylu X- ışını demeti 1 <strong>ve</strong> 2 olarak, kristalin birbirine paralel iki<br />

farklı düzleminde yansıtılmaktadır. İkinci dalga birinciden daha fazla yol almakta<br />

olup, bu fazla yol 2d sin θ' ya eşittir. Eğer dalgalar birbirlerini güçlendirirlerse,<br />

AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ<br />

X- ışınları: yüksek enerjili<br />

katot ışınlarının bir anti<br />

katota çarpmasıyla oluşurlar.


124<br />

X- ışınları kırınımı yalnızca<br />

bir maddenin yapısının<br />

aydınlatılmasında<br />

değil, anorganik <strong>ve</strong> organik<br />

binlerce maddenin nitel<br />

<strong>ve</strong> nicel analizlerinin<br />

belirlenmesinde kullanıl<br />

MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR)<br />

yani aynı fazda olurlarsa, yansıma şiddeti büyük olur. Bunun içinde fazla yol, Xışını<br />

dalga boyunun tam katı olmalıdır.<br />

Bu eşitlik, "Bragg eşitliği" olarak bilinir. X- Işınlarının dalga boyu (λ), kristale gelme<br />

açısı (θ) ölçülürse, atom düzlemleri arasındaki uzaklık (d) hesaplanabilir.<br />

Çözümlü Soru<br />

Dalga boyu 0,154 nm olan X ışınları bir alüminyum kristaline çarpar <strong>ve</strong> 19,3° lik<br />

açı ile yansıtılır. n = 1 olduğunu varsayarsak, Al atomları arasındaki uzaklığı pm<br />

cinsinden hesaplayınız (1 nm = 1000 pm)<br />

Cevap<br />

Dalga boyu 0,154 nm olan X- ışınları 14,17° lik bir açı ile bir kristalden yansıtılır.<br />

n = 1 Olduğunu varsayarak, kristaldeki tabakalar arasındaki uzaklığı hesaplayınız.<br />

4. Kristal Türleri<br />

Kristallerin yapıları <strong>ve</strong> özellikleri (örneğin, erime noktası, yoğunluk <strong>ve</strong> sertlik)<br />

tanecikleri (atom, iyon <strong>ve</strong> molekülleri) birarada tutan kuv<strong>ve</strong>tlerin çeşitlerine göre<br />

belirlenir. Kristalleri dört tür olarak sınıflandırabiliriz: İyonik, kovalent, moleküler<br />

<strong>ve</strong> metalik. Tablo 7.1 de kristal türleri <strong>ve</strong> genel özellikleri <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ<br />

BC + CD = 2d sin θ = nλ n = 1 , 2 , 3 , ...<br />

d = nλ<br />

2 sin θθ =<br />

=<br />

λ<br />

2 sin θ<br />

1000 pm<br />

0,154 .<br />

1 nm<br />

2 sin 19,3°<br />

= 233 pm


MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR) 125<br />

İyonik Kristaller<br />

İyonik kristallerin iki önemli özelliği vardır: (1) yüklü parçacıklardan oluşmuşlardır<br />

<strong>ve</strong> (2) anyon <strong>ve</strong> katyonların büyüklükleri genelde farklıdır.<br />

İyonları kristal içinde tutan elektrostatik çekme <strong>ve</strong> itme kuv<strong>ve</strong>tleridir. Çoğu iyonik<br />

bileşikte anyonlar katyonlardan daha büyük olduğundan anyonların oluşturduğu<br />

bir örgüde, aralardaki boşluklara katyonlar girmiştir. NaCl, CsCl, ZnS,<br />

MgO, CaF2 , bileşikleri iyonik kristal katılara örnektir.<br />

İyonik katı bileşikleri parçalamak <strong>ve</strong> iyonlarına ayırmak kolay mıdır?<br />

Bu sorunun yanıtı kristalin örgü enerjisinde gizlidir. Örgü enerjisi bir ölçüde kristal<br />

yapısına bağlıdır. İyonik bileşiklerin pek çoğunda örgü enerjileri, iyonun kendiliğinden<br />

kristalden ayrılıp, gaz haline geçemeyeceği kadar büyüktür. İyonik<br />

katılar normal sıcaklıkta süblimleşmezler. Kristal örgüsü, parçalamaya yetecek<br />

kadar ısı enerjisi <strong>ve</strong>rilerek eritilebilir. Genel olarak, örgü enerjisi arttıkça erime<br />

noktası yükselir. Bu tür iyonik katılar elektriği ancak suda çözündüklerinde <strong>ve</strong><br />

erimiş haldeyken iletirler.<br />

Kovalent Kristaller<br />

Örgü noktalarındaki atomlar, elektronların ortaklaşa kullanılması ile birarada<br />

tutuluyorsa, bu tür katılara "kovalent kristaller" denir. Kovalent bağlar kristal<br />

içinde üç boyutlu bir ağ yapısı oluştururlar <strong>ve</strong> çok kuv<strong>ve</strong>tli olmaları bu tür kristallerin<br />

çok sert <strong>ve</strong> erime noktalarının yüksek olmasına neden olur.<br />

AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ<br />

Tablo 7.1: Kristal Türleri <strong>ve</strong> Özellikleri<br />

Moleküllerarası<br />

Kristal Türü Kuv<strong>ve</strong>tler Genel Özellikler Örnekler<br />

Kovalent Kovalent bağ Çok sert, yüksek erime noktası, SiO2 (kuartz)<br />

ısı <strong>ve</strong> elektrik yalıtkanlığı C (elmas)<br />

Moleküler Dipol-dipol Yumuşak, düşük erime noktası, Ar, CO2, I2, H2O,<br />

London, H-bağları ısı <strong>ve</strong> elektrik yalıtkanlığı C12 H22 O11 (Şeker)<br />

İyonik Elektrostatik çekim Sert, kırılgan, yüksek erime NaCl , LiF , MgO ,<br />

noktası, ısı <strong>ve</strong> elektrik yalıtkanlığı CaCO3<br />

Metalik Metalik bağlar Sertlik çok değişken, erime Tüm metalik<br />

noktası çok değişken, ısı <strong>ve</strong> elementler.<br />

elektriği iyi iletirler Örn. Na, Mg, Fe, Cu<br />

?<br />

Zıt yüklü bir iyon çifti arasındaki<br />

çekim kuv<strong>ve</strong>ti,<br />

iyon yükü ile artar, iyon<br />

büyüklüğü ile azalır.


126<br />

Elmas 3500°C in üzerinde<br />

erir.<br />

Grafit, kurşun kalemin<br />

"kurşun"udur.<br />

SiC: Zımpara taşı yapımında<br />

kullanılır.<br />

!<br />

Karamel (moleküler kristalden<br />

sakkarozun, C12<br />

H22O11 , 184°C de kısmen<br />

parçalandıktan sonra<br />

oluşan ürünler karışımı),<br />

gıdalara renk <strong>ve</strong> tat<br />

<strong>ve</strong>rmekte kullanılır.<br />

!<br />

MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR)<br />

Kovalent kristallerin en önemli örneği karbonun iki allotropudur (elmas <strong>ve</strong> grafit).<br />

Elmastaki her C atomu, dört komşusuna sp 3 hibrit orbitali aracılığı ile bağlanmıştır<br />

(Şekil 7.8). Tetrahedral iskelet katı boyunca devam eder. Bu üç boyutlu<br />

sağlam kovalent bağlar, elmasın bilinen en sert <strong>ve</strong> erime noktası en yüksek katı<br />

olmasının nedenidir. Bilindiği üzere elmas aşındırma <strong>ve</strong> kesme aracı olarak kullanılır.<br />

Şekil 7.8: a) Elmasın Yapısı Her C Atomu Dörtyüzlü Olarak Diğer Dört C Atomuna Bağlanır.<br />

b) Grafitin Yapısı Tabakalar Arası 335 pm 'dir.<br />

Grafit ise, siyah, parlak, elektriği ileten kaygan bir katıdır. Grafitte sp 2 hibritleşmiş<br />

kovalent bağlı karbon atomları, hegzagonal düz tabakalar halindedir. Tabakalar<br />

arasında zayıf bağlar bulunur <strong>ve</strong> elmasın sertliğinin aksine grafit yumuşaktır.<br />

Diğer örnekler olarak silisyum karbür (SiC), silisyum nitrür (Si3N4) <strong>ve</strong> kuarz<br />

(SiO2) <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Elektronların kovalent bağlarda hareketsiz bir şekilde yoğunlaşmasından dolayı, kovalent<br />

kristaller genellikle elektriği çok az iletirler.<br />

Moleküler Kristaller<br />

Moleküler kristallerde örgü noktalarında moleküller bulunur <strong>ve</strong> bunlar arasındaki<br />

çekim kuv<strong>ve</strong>tleri, dipol-dipol <strong>ve</strong> van der Waals (London) kuv<strong>ve</strong>tleri ile hidrojen<br />

bağlarıdır. Kuru buz (katı CO2) , O2 <strong>ve</strong> C10 H8 (naftalin) gibi polar olmayan<br />

maddelerin kristallerinde, van der Waals kuv<strong>ve</strong>tleri vardır. Katı SO2<br />

gibi polar molekül içeren kristallerde ise, etkin kuv<strong>ve</strong>t dipol-dipol çekimleri olduğu<br />

halde, H2 O (buz), NH3 <strong>ve</strong> HF katılarında, hidrojen bağları etkindir.<br />

Bu kuv<strong>ve</strong>tler kovalent bağ <strong>ve</strong> iyonik çekim kuv<strong>ve</strong>tlerinden çok zayıf olduklarından,<br />

moleküler kristallerin kristal (örgü) enerjileri küçüktür <strong>ve</strong> kolay şekil değiştirecek kadar<br />

yumuşaklardır. Genellikle moleküler kristallerin erime noktaları düşüktür <strong>ve</strong> pek çoğu<br />

100°C ın altında erirler.<br />

ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ


MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR) 127<br />

Metalik Kristaller<br />

Metalik kristaller daha önce tartışılan üç tür kristalden daha farklı özellikler gösterirler<br />

<strong>ve</strong> bunların yapıları basittir. Çünkü bir kristaldeki her örgü noktasında, aynı<br />

metalin katyonları belirli bir düzene göre yerleşmişlerdir <strong>ve</strong> tüm katı boyunca,<br />

elektron bulutlarıyla çevrilmiş olarak bulunurlar (şekil 7.9). Metalik kristaller genelde<br />

kübik <strong>ve</strong> hegzagonal türde kristallere sahiptirler.<br />

Bilindiği gibi metaller aşağıda özetlenen temel özellikleri gösterirler.<br />

• Kendilerine özgü parlaklıkları vardır.<br />

• Kolay tel <strong>ve</strong> levha haline gelebilirler.<br />

• Isı <strong>ve</strong> elektriği iyi iletirler.<br />

Tüm bu önemli özellikler, metalik katılardaki elektron bulutlarının hareketliliğinden<br />

kaynaklanmaktadır. Örneğin; çekiç darbesiyle kurşun parçası levha haline<br />

getirilirken, kurşun (II) oksit iyonik bileşiği parçalanır. Çünkü çekiç darbesiyle<br />

çok sayıda elektron yer değiştirir; ancak elektron bulutu atomların dağılmayıp yeni<br />

yerlerinde kalmasını sağladığından Pb parçası levha haline gelir.<br />

5. Faz Değişimleri<br />

Faz değişimleri yani bir fazdan bir faza geçiş, genellikle ısı enerjisinin <strong>ve</strong>rilmesi <strong>ve</strong>ya<br />

alınması ile olur. Bunlar molekül düzenindeki değişmelerle karakterize edilen fiziksel<br />

değişimlerdir. Moleküller, en düzenli şekilde "katı fazda", en gelişi güzel şekilde "gaz<br />

fazda" bulunurlar. Örneğin; elmas <strong>ve</strong> grafit, karbonun iki katı fazıdır. Buz, sıvı su <strong>ve</strong><br />

su buharı ise suyun üç halidir. Buzun erimesi, suyun buharlaşması, grafitin elmasa dönüşmesi<br />

gibi faz dönüşümlerine, "faz geçişleri" denir.<br />

AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ<br />

Metalin artı yüklü iyonları<br />

Herhangi bir<br />

metal iyonuna<br />

ait olmayan<br />

elektron bulutu<br />

Şekil 7.9: Metalik Kristalin Elektron Denizi Modeli<br />

Alaşım: İki <strong>ve</strong>ya daha fazla<br />

metalin karıştırılması<br />

ile meydana gelir.<br />

Faz: <strong>Maddenin</strong> kendine<br />

özgü fiziksel hali.<br />

!


128<br />

!<br />

!<br />

Buhar, sıvı yüzeyinden<br />

moleküllerin ayrılması<br />

ile oluşur.<br />

!<br />

!<br />

<strong>Yoğun</strong>laşma, buharlaşmanın<br />

tersidir.<br />

Dinamik: Sürekli hareket<br />

demektir.<br />

MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR)<br />

Buharlaşma<br />

<strong>Sıvılar</strong>ın <strong>ve</strong> katıların en önemli özelliklerinden biri de buharlaşma eğilimleridir.<br />

Belli bir sıcaklıkta bir sıvının moleküllerinin kinetik enerjileri, diğer moleküller<br />

ile çarpışmadan dolayı devamlı değişir. Verilen bir anda, bir sıvının moleküllerinin<br />

bazıları, ortalama kinetik enerjiden daha büyük bir kinetik enerjiye; bazıları<br />

ise, daha düşük kinetik enerjiye sahiptirler.<br />

Sıvı yüzeyine yakın moleküller arasında<br />

koşulunu yerine getiren moleküller, sıvı fazdan buhar fazına geçerler. Bu olaya "buharlaşma"<br />

denir. Bir sıvının buharlaşma eğilimi, sıcaklık arttıkça artar <strong>ve</strong> moleküller<br />

arası kuv<strong>ve</strong>tler arttıkça azalır.<br />

Buharlaşma, açık bir kapta oluyorsa, yüksek enerjili moleküller sürekli uzaklaştığından,<br />

geriye kalan moleküllerin ortalama kinetik enerjileri azalır. Bu da buharlaşan<br />

sıvının sıcaklığında bir azalmaya neden olur. Yani, sıvı soğur. Bundan<br />

sonra ısı dengesinin kurulması için çevreden sıvıya ısı akışı olur. Isınan sıvı moleküllerinin<br />

bazıları tekrar moleküller arası çekim kuv<strong>ve</strong>tlerini yenecek enerjiye sahip<br />

olurlar <strong>ve</strong> buhar fazına geçerler. Bu olay açık kapta bulunan tüm sıvı buharlaşıncaya<br />

kadar devam eder. Buharlaşan bir sıvının çevresinden ısı çekmesi; denizden<br />

çıkan bir kişinin üşümesi (ciltte kalan su, beden ısısını alarak buharlaştığından<br />

üşüme hissi algılanır), kolonya ile yıkanan ellerin soğuması (alkol, beden ısısını<br />

alır <strong>ve</strong> buharlaşır), testiden dışa sızan suyun buharlaşarak testideki suyu soğutması<br />

örnekleri ile açıklanabilir.<br />

Sabit sıcaklıkta 1 mol sıvıyı buharlaştırmak için <strong>ve</strong>rilen ısıya "molar buharlaşma ısısı"<br />

adı <strong>ve</strong>rilir <strong>ve</strong> ∆∆∆∆Hb ile gösterilir. Örneğin; su için,<br />

olarak ölçülmüştür.<br />

Kinetik enerjileri > Moleküller arası çekim kuv<strong>ve</strong>tleri<br />

H2O (s) H2O (g) ∆Hb = + 9,7 Kcal mol -1<br />

Buharlaştırma kapalı bir kapta yapılırsa, buharlaşan moleküller sıvıdan fazla uzaklaşamazlar<br />

<strong>ve</strong> bazıları sıvı fazına geri dönerler. Bu geri dönme olayına "yoğunlaşma" denir.<br />

Sonunda, öyle bir an gelir ki sıvıya dönen moleküllerin sayısı, sıvıdan ayrılan<br />

moleküllerin sayısına eşit olur. Buhar, sıvının buharlaşma hızında yoğunlaşmaya<br />

başlar. Bu durumda sıvı <strong>ve</strong> buharın "dinamik denge" halinde olduğunu söyleyebiliriz.<br />

ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ<br />

Buharlaşma hızı = <strong>Yoğun</strong>laşma hızı<br />

= 44 kJ / mol


MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR) 129<br />

Sıvı su <strong>ve</strong> buharı arasındaki dinamik denge aşağıdaki gibi gösterilir:<br />

Bir sıvının (<strong>ve</strong>ya bir katının) buhar basıncı, "buhar <strong>ve</strong> sıvı (<strong>ve</strong>ya katı) dinamik bir denge<br />

halinde iken buhar tarafından uygulanan basınç" olarak tanımlanır.<br />

Buharlaşmanın çoğu, sıvı <strong>ve</strong>ya katı fazın yüzeyinden olur. Buhar basıncı, sıcaklıkla<br />

artar; çünkü ısıtılan sıvıdaki moleküller daha hareketlidir <strong>ve</strong> kolay ayrılırlar.<br />

Aynı zamanda buhar basıncı, sıvıyı bir arada tutan moleküller arası kuv<strong>ve</strong>tlere<br />

de bağlıdır. Buhar basıncı yüksek sıvılara "uçucu", buhar basıncı düşük sıvılara<br />

"uçucu olmayan" sıvılar denir. Moleküller arası kuv<strong>ve</strong>tli çekim gücüne sahip sıvılar<br />

zor buharlaşır <strong>ve</strong> uçucu olmayan sıvıları meydana getirirler.<br />

25°C de Dietil eter <strong>ve</strong> aseton gibi uçucu sıvıların buhar basınçları sırasıyla 534<br />

<strong>ve</strong> 231 mm Hg 'dır. Su orta uçuculukta bir sıvıdır <strong>ve</strong> 25°C deki buhar basıncı 23,8<br />

mm Hg 'dır. Cıva ise uçucu olmayan bir sıvıdır <strong>ve</strong> 25°C 'deki buhar basıncı 0,0018<br />

mm Hg 'dır.<br />

Kaynama<br />

Bir sıvının buhar basıncının atmosfer basıncına (dış basınca) eşit olduğu sıcaklığa, o sıvının<br />

"kaynama noktası" denir.<br />

Bu sıcaklıkta, sıvı içinde buhar kabarcıkları oluşur <strong>ve</strong> sıvı kargaşalı biçimde karışarak<br />

kaynar. Kaynama noktasının altındaki sıcaklıklarda kabarcık oluşumu olanaksızdır.<br />

Sıvı içindeki buhar kabarcıklarının basınç, atmosfer basıncı <strong>ve</strong> üstündeki sıvının<br />

hidrostatik basıncı toplamından büyük olmadıkça kaynama tümüyle başlamaz.<br />

Kaynayan bir sıvının sıcaklığı tüm sıvı buharlaşıncaya dek sabit kalır.<br />

Açık bir kapta, bir sıvının ulaşabileceği maksimum (en fazla) buhar basıncı, atmosfer<br />

basıncıdır. Bu buhar basıncı da kaynama noktasındaki basıncıdır. Kaynayan<br />

bir sıvıya ısı <strong>ve</strong>rilme hızı ne kadar büyükse sıvının kaynama hızı da o kadar<br />

büyük olur. Fakat bu sırada sıvının sıcaklığı yükselmez.<br />

Bir sıvının kaynama noktası dış basıncın değişmesi ile değişir.<br />

Örneğin; su sadece 1 atm. basınçta 100°C de kaynar. Denizden 3048 m yükseklikte<br />

ortalama hava basıncı 0,695 atm. olup, bu basınçta su 90,1°C de kaynar. Bir<br />

sıvının normal kaynama noktası, sıvının buhar basıncının 1 atm. e eşit olduğu sıcaklık<br />

olarak tanımlanır.<br />

Normal kaynama noktası yüksek olan <strong>ve</strong> ısıtılınca bozunan sıvılar, basınç düşürülerek daha<br />

düşük sıcaklıklarda kaynatılabilirler.<br />

AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ<br />

H2O (s) H2O (g)<br />

!<br />

( ) , her iki tarafın<br />

dinamik bir denge<br />

içinde olduğunu gösterir.<br />

Ürünler reaktiften oluşurken,<br />

aynı hızda, geriye dönerek<br />

reaktifleri oluştururlar.<br />

Dinamik Denge: İki zıt<br />

yönlü olayın eş zamanlı <strong>ve</strong><br />

eşit hızda olduğunu belirtir.<br />

Moleküler H- bağı oluşturan<br />

sıvılar diğerlerinden<br />

daha uçucudur.<br />

!<br />

Dayanabileceğimiz en<br />

yüksek sıcaklık yaklaşık<br />

60°C 'dir.<br />

!<br />

Yüksek kaynama noktası,<br />

moleküller arası kuv<strong>ve</strong>tlerin<br />

büyük olduğunu<br />

gösterir.<br />

!<br />

Deniz seviyesinde ortalama<br />

kara basıncı 1 Atm<br />

'dir.<br />

!


130<br />

Yüksek sıcaklıkta kaynayan<br />

<strong>ve</strong> normal kaynama<br />

noktasına gelmeden bozunan<br />

sıvılar vakum damıtılması<br />

ile saflaştırılır.<br />

!<br />

!<br />

!<br />

!<br />

!<br />

MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR)<br />

Örneğin; basıncın 0,0121 atm.'e düşürülmesiyle, su oda sıcaklığının çok altında<br />

bir sıcaklıkta 10°C 'de bile kaynatılabilir.<br />

Donma <strong>ve</strong> Erime<br />

Bir sıvı soğutulduğunda moleküllerin kinetik enerjileri azalacağından hareketleri gittikçe<br />

yavaşlar. Sonunda öyle bir sıcaklığa gelinir ki, moleküller arası çekim kuv<strong>ve</strong>tleri,<br />

molekülleri kristal içinde istiflenmeye zorlar. Bu sıcaklık sıvının kristallenmeye başladığı<br />

sıcaklıktır <strong>ve</strong> "donma noktası" olarak bilinir.<br />

Katı <strong>ve</strong> sıvının 1 atmosfer basınç altında dengede bulunduğu sıcaklığa "normal donma<br />

noktası" adı <strong>ve</strong>rilir. Donma sıcaklığı tüm sıvı donana dek sabit kalır. Bir mol sıvının<br />

donması süresince açığa çıkan ısı, "molar kristallendirme (donma) ısısı" olarak tanımlanır.<br />

Bazı hallerde sıvılar donma noktası altına kadar soğutuldukları halde, sıvı molekülleri<br />

düzensiz hallerine devam ederler. Bu tür sıvılara "aşırı soğumuş sıvılar"<br />

denir. Aşırı soğumuş sıvı, karıştırma <strong>ve</strong> aşı kristalleri atılması gibi dış etkilerle hemen<br />

kristallenmeye başlar. Bu anda açığa çıkan bir miktar ısı ile sıvı normal sıcaklığına<br />

döner. Bazı aşırı soğumuş sıvılar uzun süre, hatta devamlı olarak kristallenmeden<br />

kalabilirler. Bu sıvılar soğutulduğunda moleküller düzensiz bir şekilde<br />

katılaşırlar. Bu tür maddeler, genellikle amorf katılar <strong>ve</strong> camsı maddeler olarak<br />

isimlendirilirler. Örneğin; cam, bazı plâstikler bu tür maddelere ilişkin tipik örneklerdir.<br />

Amorf katıların belirli bir donma ya da erime noktaları yoktur.<br />

Donmanın tersine, bir katının sıvıya dönüşmesine "erime", erimenin olduğu sıcaklığa da<br />

"erime noktası" denir. Bir katının erime noktası ile sıvının donma noktası aynıdır. Bu sıcaklıkta<br />

katı <strong>ve</strong> sıvı bir arada dengededir.<br />

Bir mol katıyı erime sıcaklığında sıvı hale getirmek için sisteme <strong>ve</strong>rilmesi gereken ısıya<br />

"molar erime ısısı"denir. Molar erime ısısı, molar kristallenme ısısı ile sayısal olarak<br />

aynı olup, birbirleri ile zıt işaretlidir.<br />

Özet<br />

• <strong>Sıvılar</strong>ın viskozitesi <strong>ve</strong> yüzey gerilimi moleküller arası kuv<strong>ve</strong>tlerden kaynaklanır.<br />

• Viskozite, bir sıvının akmaya karşı gösterdiği dirençtir. Genellikle sıcaklık yükseldikçe<br />

düşer.<br />

• Yüzey gerilimi, sıvı yüzeyindeki molekülleri içeriye doğru çeken kuv<strong>ve</strong>tin bir ölçüsüdür.<br />

Sıcaklığın artması ile azalır. Damla biçimi, yüzey sınırı <strong>ve</strong> kılcallık etkisi<br />

gibi olaylar yüzey geriliminden ileri gelir.<br />

• <strong>Katılar</strong>, kristal <strong>ve</strong> amorf olmak üzere iki gruba ayrılır.<br />

ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ


MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR) 131<br />

• Kristal katılarda; atom, iyon <strong>ve</strong>ya moleküller düzenli sıralanmışlardır. Tüm<br />

kristal türlerinde birim hücreler bulunduğu kabul edilir.<br />

• Kristal yapının belirlenmesinde, X- ışını kırınımı kullanılır.<br />

• Kristaller, iyonik, kovalent, moleküler <strong>ve</strong> metalik olmak üzere dört tür olarak<br />

sınıflandırılırlar.<br />

• Sıvısı ile dengede olan buharın basıncına sıvının "buhar basıncı" denir <strong>ve</strong> sıvının<br />

uçuculuğunun bir ölçüsüdür.<br />

• Bir sıvının buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklığa, o sıvının<br />

"kaynama noktası" denir.<br />

• Katı <strong>ve</strong> sıvının 1 Atmosfer basınç altında dengede bulunduğu sıcaklığa "normal<br />

donma noktası" denir.<br />

• Erime noktası sıcaklığı, normal donma noktası sıcaklığı ile aynıdır.<br />

Değerlendirme Soruları<br />

Aşağıdaki soruların yanıtlarını seçenekler arasından bulunuz.<br />

1. Bir sıvının yüzey gerilimini aşağıdaki faktörlerden hangisi etkiler?<br />

A. Basınç<br />

B. Sıcaklık<br />

C. Hacim<br />

D. Viskozite<br />

E. Difüzyon<br />

2. Viskozite aşağıdakilerden hangisine bağlı değildir?<br />

A. Sıcaklığa<br />

B. Moleküllerin şekline<br />

C. Moleküllerin boyutuna<br />

D. Yüzey gerilimine<br />

E. Mol kütlesine<br />

3. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi iyonik kristaldir?<br />

A. NaF<br />

B. CH4<br />

C. SO2<br />

D. NH3<br />

E. H2O<br />

4. 1,13 A° dalga boyundaki X ışınları NaCl kristalinde yansıtılıyor. Birinci<br />

dereceden yansıma (n = 1) <strong>ve</strong> yansıma açısı 11,6 derece olarak ölçülüyor.<br />

Buna göre parıldama düzlemleri arasındaki uzaklığı hesaplayınız?<br />

[ (sin (11,6) = 0,20]<br />

A. 2,82 A°<br />

B. 28,2 A°<br />

C. 0,282 A°<br />

D. 1,41 A°<br />

E. 1,141 A°<br />

AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ


132<br />

MADDENİ N YOĞ UN HALİ (SIVILAR VE KATILAR)<br />

5. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?<br />

A. Bir sıvının donma noktası, katının erime noktası ile aynı değildir.<br />

B. Kaynama, sıvının buhar basıncı atmosferik basınca eşit olduğu zaman<br />

olur.<br />

C. Donma noktasının altındaki bir sıvıya "süper soğutulmuş sıvı" denir.<br />

D. Suyun yoğunluğu buzdan daha büyük olduğundan basınç altında buz<br />

erir.<br />

E. Yüksek kaynama noktası, moleküller arası kuv<strong>ve</strong>tlerin büyük olduğunu<br />

gösterir.<br />

6. Bir sıvının normal kaynama noktasına aşağıdaki faktörlerden hangisi etki<br />

eder?<br />

A. Atmosfer basıncı<br />

B. <strong>Yoğun</strong>laşma hızı<br />

C. Buharlaşma hızı<br />

D. Moleküller arası çekim kuv<strong>ve</strong>tleri<br />

E. Dış sıcaklık<br />

7. Aşağıdakilerden hangisi HCl molekülündeki en güçlü moleküller arası çekim<br />

kuv<strong>ve</strong>tidir?<br />

A. Kovalent bağlar<br />

B. Dipol-dipol etkileşimi<br />

C. İyonik bağlar<br />

D. H- bağları<br />

E. London kuv<strong>ve</strong>tleri<br />

Yararlanılan <strong>ve</strong> Başvurulabilecek Kaynaklar<br />

Brady, J.E. and Holum, J.R., 1996, Chemistry, John Wiley and Sons, Inc. New York.<br />

Atkins, P. and Jones, L., 1998, Temel Kimya, Bilim Yayıncılık, Ankara.<br />

Petrucci, R.H. and Harwood, W.S., 1994, Genel Kimya, Palme Yayıncılık, Ankara.<br />

Erdik, E. <strong>ve</strong> Sarıkaya, Y., 1984, Temel Üni<strong>ve</strong>rsite Kimyası, Hacettepe, Taş Kitapçılık<br />

LTD. ŞTİ., Ankara.<br />

Sarıkahya, Y.; Güler, Ç.; Sarıkahya, F., 1985, Genel Kimya, Uğur Ofset Matbaası,<br />

İzmir.<br />

Değerlendirme Sorularının Yanıtları<br />

1. A 2. D 3. A 4. A 5. A 6. D 7. B<br />

ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!