İçindekiler - Ahmediye Cemaati
İçindekiler - Ahmediye Cemaati
İçindekiler - Ahmediye Cemaati
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Maneviyat<br />
karlar yerine kişisel çıkarları karşılamak<br />
üzere tasarlanmış olduklarıdır. Eğer bir kimse<br />
sadece kendi çıkarlarını elde etmenin peşinde<br />
ise, sonunda onun adaletsizlikte bulunması<br />
da çok muhtemeldir. Hâlbuki bir<br />
kimse daima diğerlerinin haklarını göz<br />
önünde bulunduracak olursa, onun içinde<br />
doğal olarak fedakârlık şevki gelişecektir.<br />
Gerçek şudur ki, fedakârlıkta bulunmaya istekli<br />
olmak, sevgi ve barışın yayılmasını güvence<br />
altına almanın tek yoludur. Eğer bir<br />
kimse fedakâr bir benliği ortaya koyarsa, diğer<br />
tarafın kalbi de onun karşısında tabiatıyla<br />
yumuşar. Böylelikle sözün özü, Kuran-ı<br />
Kerim’in bu ayet-i kerimesi bizlere, yakın<br />
akrabalarımıza ziyadesiyle nazik davranmamızı<br />
ve onların haklarını da yerine getirmemizi<br />
öğretmektedir.<br />
Ayrıca, az önce yukarıda aktardığım bu ayet,<br />
fakir ve yardıma muhtaçların haklarının da<br />
yerine getirilmesi gerektiğinden bahsetmektedir.<br />
Bu, güçsüz, yoksul ve kendi hakları için<br />
mücadele edemeyecek durumda olan insan<br />
zümresine işaret etmektedir. Onların da hakları<br />
gereğince yerine getirilmelidir. Bu gibi<br />
insanların haklarının yerine getirilmesi, toplumun<br />
her kademesinde sevgi duygularını<br />
teşvik edecektir ve böyle bir toplum da barış<br />
ve sevginin bir kefili haline gelecektir. Bunun<br />
alternatifi ise, masum insanların haklarından<br />
mahrum bırakıldıkları, bu ihmal nedeniyle<br />
de çok sert koşullar ve hastalıklarla yüz yüze<br />
kaldıkları bir durumdur. Onlar, günlük temel<br />
giderlerini bile karşılayamadıkları için tüm<br />
bu etkenlerden dolayı, ölümü karşılarında<br />
bulmaktadırlar. Bütün bu zorluklara ve mahrumiyete<br />
tanık olan çocuklarının, gelecekte<br />
günün birinde hayatları boyunca şahit oldukları<br />
bu zulme tepki gösterip isyankâr olmaları<br />
ise kesinlikle ihtimal dışı değildir.<br />
Böylece onlar, toplumda barışın yıkılmasının<br />
bir nedeni olacaklardır.<br />
İslam bu yüzden bizlere, hangi dinden veya<br />
milletten olursa olsun, yoksul ve düşkünlere<br />
şefkat ile bakmaya devam etmemizi tembihler.<br />
İşte bu yüzden sadaka vermeye ve iyi<br />
amellerde bulunmaya böylesine büyük bir<br />
önem verilmektedir. Şüphesiz vurgulanan,<br />
aranızdan muhtaç olana yardım ettiğinizde<br />
karşılığında hiçbir şey beklememeniz veya<br />
onlara bir lütufta bulunduğunuzu göstermemenizdir.<br />
Maddi fedakârlıklarda bulunduğunuzda,<br />
sağ elinizin verdiğinden, sol elinizin<br />
bile haberi olmamalıdır.<br />
Az önce aktardığım ayet-i kerime, yolcuları<br />
ya da yolculukta olanları da gözetmeniz gerektiği<br />
hususunu içermektedir. Bu da mükemmel<br />
bir ahlaki değerdir ve insanlık için<br />
de büyük bir hizmettir. Çünkü böylesi bir teveccüh<br />
de kişisel fedakârlık gerektirmektedir.<br />
Örneğin: Başkalarına, ancak kendi malınızdan<br />
ve zamanınızdan fedakârlık ederek<br />
yardım edebilirsiniz. Bu nedenle buyrulmuştur<br />
ki, sizler müsrifçe harcamayınız, kendi<br />
rahatınız için çok fazla harcamada bulunmayınız,<br />
çünkü böyle yaparsanız diğerlerinin<br />
rahatından gafil kalırsınız. Eğer müsrifseniz,<br />
toplumun huzuruna zarar verirsiniz ve<br />
Allah cc nezdinde de büyük bir günahkâr sayılırsınız.<br />
Günümüzde Müslüman dünyasında huzursuzluklar<br />
yayılmaktadır, çünkü Müslümanların<br />
çoğunluğu bu buyruğu yerine getirmekte<br />
başarısızdırlar. Zengin ve fakir arasındaki<br />
uçurum büyümeye devam etmektedir ve<br />
böylece toplum daha da kutuplaşmaktadır.<br />
Eğer İslam'ın gerçek ve güzel öğretileri izlenseydi,<br />
böylesi huzursuzluklar kolayca önlenebilirdi.<br />
Bunun ardından, çocukların hakları hakkında<br />
da konuşmak istiyorum. Bu haklar da Kuran-ı<br />
Kerim tarafından mükemmel bir şekilde<br />
belirlenmiştir. Çocukların tahsil ve ahlaki<br />
eğitim sorumluluğu geniş anlamda hem topluma,<br />
hem de her bireye aittir. Kuran-ı Kerim<br />
ise şöyle buyurmaktadır:<br />
“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.<br />
Onlara ve size, Biz rızık veririz. Şüphesiz<br />
onları öldürmek, büyük bir hatadır. 1 ”<br />
Çocuklarının tahsili ve ahlaken yetiştirilmesi<br />
ile ilgili, öncelikle anne ve babaya sorumluluk<br />
verilmiştir. Bu onlara yüklenmiş çok büyük<br />
bir mesuliyettir. Onların bu sorumluluklarını<br />
yerine getirememeleri, bir ebeveynin<br />
adeta çocuğunu “öldürmesi” gibidir. Çocuklar<br />
ana-babalarının sadece soyları değil, ka-<br />
1 İsrâ suresi, ayet 32<br />
13