17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ir kez daha vurgulayalım. Bu, Rabelaisci gülme teorisini, Bergson’un<br />

anlayışı da dahil olmak üzere, gülmenin çoğunlukla olumsuz<br />

işlevlerini ön plana çıkaran daha sonraki gülme felsefesi teorilerinden<br />

kesin bir biçimde ayırır. 19<br />

Antik gelenek, gülmeye ilişkin edebi geleneğin bir savunusunu<br />

sunan ve bu geleneği hümanist fikirler alanına yerleştiren Rönesans<br />

için, temel bir anlam taşır. Rönesansa özgü estetik gülme pratiğine<br />

gelince, bu pratik her şeyden önce, folk mizahına ilişkin ortaçağ<br />

kültürünün gelenekleri tarafından belirlenmiştir. Ama bu geleneklerin<br />

Rönesans koşullarında doğrudan doğruya sürdürüldüğünü<br />

görmeyiz; Rönesans’ta tamamen yeni ve daha üstün bir varoluş<br />

aşamasına girerler. Ortaçağ’da folk mizahı yüksek ideoloji ve edebiyatın<br />

resmi alanının dışında var olmuş ve gelişmişti, ama tam da<br />

gayri resmi varoluşundan dolayı, olağandışı bir radikalizm, özgürlük<br />

ve acımasızlık taşıyordu. Bir taraftan, gülmeyi yaşam ve ideolojinin<br />

her resmi alanında yasaklamış olan Ortaçağ, bir taraftan da<br />

ona bu alanlar dışında olağandışı serbest ve kuralsız olma<br />

ayrıcalığını bahşetmişti: pazar meydanında, bayramlarda, karnavalesk<br />

eğlence edebiyatında. Ortaçağ gülmesi, bu ayrıcalıkları yaygın<br />

olarak kullanmayı biliyordu.<br />

En radikal, en evrensel ve aynı zamanda en neşeli biçimiyle gülme,<br />

Rönesans döneminde, folk kültürünün derinliklerinden doğdu;<br />

tarihte yalnızca bir kereliğine, elli veya altmış yıllık bir dönem boyunca<br />

(muhtelif ülkelerde ve muhtelif dönemlerde) ortaya çıktı,<br />

halka özgü (bayağı) diliyle yüksek edebiyat ve yüksek ideolojinin<br />

alanına girdi. Sözgelimi Boccaccio’nun Decameron’u, Rabelais’nin<br />

ve Cervantes’in romanları, Shakespeare’in piyesleri ve komedileri<br />

gibi dünya edebiyatının başyapıtlarının yaratımında temel<br />

bir rol oynadığı anlaşılıyordu. Resmi ve gayri resmi edebiyat ara-<br />

19. Gülmenin yaratıcı gücü anlayışı, aynı zamanda diğer antik uygarlıklarca da<br />

biliniyordu. Mısırlı bir simyacının üçüncü yüzyıla ait olan ve Leiden’de muhafaza<br />

edilen papirüsünde, dünyanın yaratımı ilahi gülmeye atfedilir:"... Yaradan güldüğünde,<br />

dünyayı yönetmek için yedi tanrı doğdu... Kahkahalarla güldüğünde her<br />

yer aydınlandı... ikinci kez güldüğündeyse, sular yaratıldı ve yedinci gülüşünden<br />

ruh ortaya çıktı.” (Bkz. Reinach, “Le Rire rituel”, Cultes, Mythes et Religions, Paris,<br />

1908, 4. Cilt, s. 112-113).<br />

92

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!