17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

cilik, Fischart’ın çevirisinde daha da arttı. Tüm bu abartıların içsel<br />

simgeselliği, aynen orijinal metinde olduğu gibi, büyümeye, üretkenliğe,<br />

dolup taşan bir bolluğa ilişkindir. Bu imgeler silip süpüren<br />

ve üreten altyapıyı sergiler. Maddi bedensel ilkenin kendine özgü<br />

festival niteliği de korunur. Soyut fikir, imgenin derinliklerine nüfuz<br />

etmez ve onun düzenleyici ilkesine dönüşmez. Keza gülme de,<br />

henüz tümüyle alaya (istihzaya) dönüşmemiştir; hâlâ görece bütünsel<br />

bir nitelik taşır ve yaşama sürecinin her iki kutbuyla da ilişkisini<br />

muhafaza eder. Doğum ve yenilenmenin muzaffer tınıları hâlâ<br />

duyulabilir. Dolayısıyla, soyut olan, henüz, Fischart’ın çevirisindeki<br />

tüm imgeler üzerinde hâkimiyet kurmamıştır, ama imgeleri, bir<br />

noktaya kadar, ahlâki bir vaazın eğlendirici ilavesine dönüşmüştür.<br />

Gülmenin anlamını değiştiren bu süreç ancak daha sonra tamamlanabilirdi<br />

ve türler hiyerarşisinin kurulmasıyla, bu hiyerarşide gülmenin<br />

yeriyle yakından ilişkiliydi.<br />

Ronsard ve Pleyad sanatçı topluluğu, türler hiyerarşisinin mevcudiyetine<br />

çoktan kanilerdi. Antikiteden ödünç alman ama Fransız topraklarında<br />

değişen bu teori, hemen kök salamazdı elbette. Pleyad<br />

topluluğu bu sorunlar bakımından hâlâ liberal ve demokratikti.<br />

Üyeleri Rabelais’ye hürmetle yaklaşıyordu ve onu gerçek değeriyle<br />

takdir edebiliyordu; özellikle de Du Bellay ve Baif. Ama yazarımızın<br />

gördüğü bu büyük takdir ve dilinin Pleyad topluluğu üzerindeki<br />

güçlü etkisi, türler hiyerarşisindeki yeriyle çarpıcı bir çelişki<br />

sergiliyordu; yeri hepsinin altındaydı, neredeyse edebi sınırların<br />

dışındaydı. Ama bu hiyerarşi henüz sadece soyut ve bulanık bir fikirden<br />

ibaretti. Hâlâ bazı toplumsal, politik ve ideolojik dönüşümlerin<br />

gerçekleşmesi gerekiyordu; hiyerarşinin türlerin karşılıklı<br />

bağlantılarını ifade edip düzenleyici bir güç olabilmesi için, okuyucu<br />

ve edebi uzman çevrelerinin ayrışması ve daralması gerekiyordu.<br />

Bu sürecin on yedinci yüzyılda tamamlandığını biliyoruz, ama<br />

on altıncı yüzyılda bile etkisini hissettirmeye başlamıştı. Rabelais’nin<br />

sırf eğlendirici ve şen şakrak bir yazar olarak değerlendiril­<br />

85

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!