17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

çimleri, diğer eğilimlere, taraflara, sanatsal yapıtlar ve kişilere yabancılaştırırlar.<br />

Toplumsal önem taşıyan her dilsel edim -kimi zaman uzun bir<br />

süre boyunca ve geniş bir çevre açısından- dilin, kendi anlamsal ve<br />

anlatımsal etkisi altında kalan yönlerine kendi niyetini aşılayabilir,<br />

bunu da onlara özgül anlamsal nüanslar ve değerlere ilişkin özgül<br />

sezdirimler dayatarak yapar; böylece, slogan-sözcükleri, küfür-sözcükleri,<br />

övgü-sözcükleri vb. yaratabilir.<br />

Dilsel-ideolojik yaşamın herhangi belirli bir tarihsel uğrağında,<br />

her toplumsal düzeyde her neslin kendi dili vardır; üstelik, her yaş<br />

grubu da sonuçta, toplumsal düzeye, akademik kuruma ve diğer<br />

katmanlaşma etkenlerine bağlı olarak farklılaşan kendi diline, kendi<br />

sözcük dağarcığına, kendi belirli vurgulama sistemine sahiptir<br />

(askeri okul dili, lise öğrencisinin dili, ticaret okulu öğrencisinin dili<br />

tamamen farklı dillerdir). Bu, konuşuldukları toplumsal çevre ne<br />

denli dar olursa olsun, toplumsal tiplemeci dillerin ortaya çıkardığı<br />

bir durumdur. Hatta, bir aile jargonunun, örneğin, Tolstoy’da kendine<br />

ait özel sözcük dağarcığı ve benzersiz vurgulama sistemine sahip<br />

olan Irtenevlerin jargonu gibi, bir dilin toplumsal sınırlarını tanımlaması<br />

bile olanaklıdır.<br />

Son olarak, herhangi belirli bir uğrakta, toplumsal-ideolojik yaşamın<br />

muhtelif devirleri ve dönemlerinin dilleri, birlikte yaşar. Günün<br />

dilleri bile vardır: Bugünün ve dünün toplumsal-ideolojik ve<br />

politik “gün”ünün belirli bir anlamda aynı dili paylaşmadığı söylenebilir;<br />

her gün (kendi sloganları, kendi kınama ve övme tarzlarıyla),<br />

başka bir toplumsal-ideolojik anlamsal “ilişki hali”ni, başka bir<br />

sözcük dağarcığını, başka bir vurgulama sistemini yansıtır. Şiir,<br />

“günleri” dilde kişisizleştirir, oysa düzyazı, daha sonra göreceğimiz<br />

üzere, aralarındaki farkı genellikle kasten şiddetlendirir, onlara cisimleşmiş<br />

bir temsil kazandırır ve çözülemez diyaloglarda diyalojik<br />

olarak karşı karşıya getirir.<br />

Dolayısıyla, tarihsel varoluşunun herhangi belirli bir uğrağında<br />

dil, baştan aşağı heteroglot’tur: Şimdi ve geçmiş arasındaki, geçmişin<br />

farklı dönemleri arasındaki, şimdinin farklı toplumsal-ideolojik<br />

grupları arasındaki, eğilimler, ekoller, çevreler vb. arasında, hepsi<br />

68

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!