17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sistemle, anlamaya çalışan birinin kavramsal sistemiyle bağdaştıran<br />

bir anlama, sözcükle bir dizi karmaşık karşılıklı ilişki, uyum ve<br />

uyumsuzluk tesis eder, sözcüğü yeni öğelerle zenginleştirir. Konuşucunun<br />

beklediği tam da böylesi bir anlamadır. Bu nedenle, dinleyicisine<br />

yönelimi, özgül bir kavramsal ufka, dinleyicinin özgül<br />

dünyasına bir yönelimdir; söylemine tamamen yeni öğeler dahil<br />

eder; sonuçta birçok farklı bakış açısı, muhtelif kavramsal ufuklar,<br />

anlatımsal vurgular sağlayan sistemler, muhtelif toplumsal “diller”<br />

bu yolla birbirleriyle etkileşime girer. Konuşucu, anlayan alımlayıcının<br />

yabancı kavramsal sistemi içerisinde kendi sözüne ilişkin ve<br />

bu sözü belirleyen kendi kavramsal sistemine ilişkin bir okumanın<br />

yapılmasına çalışır; bu sistemin belli boyutlarıyla diyalojik ilişkilere<br />

girer. Konuşucu, dinleyicinin yabancı kavramsal ufkunu yarıp<br />

geçer; dinleyicinin tamalgısal artalanına göre, yabancı bölgede<br />

kendi sözcesini kurar.<br />

Sözcüğün iç diyalojizminin bu yeni biçimi, bizzat nesnenin<br />

içinde yabancı bir sözcükle gerçekleşen karşılaşmanın belirlediği<br />

biçimden farklıdır: Burada, karşılaşma arenası işlevi gören, nesne<br />

değil, dinleyicinin öznel inanç sistemidir. Dolayısıyla, bu diyalojizm,<br />

bazen safça iltifat eden bazen de kışkırtıcı biçimde polemik<br />

olan daha öznel, psikolojik ve (çoğunlukla da) tesadüfi bir nitelik<br />

taşır. Özellikle de retorik biçimlerde çoğunlukla dinleyiciye dönük<br />

bu yönelim ve sözcüğün bununla ilgili iç diyalojizmi nesneyi gölgeleyebilir:<br />

Herhangi somut bir dinleyicinin ileri sürdüğü güçlü bir<br />

fikir, kendine yeterli bir ilgi odağı ve sözcüğün kendi göndergesi<br />

üstünde icra ettiği yaratıcı çalışmanın önünü kesen bir odak haline<br />

gelir.<br />

Her ne kadar farklı temel niteliklere sahip olsalar, söylemde<br />

farklı biçemsel etkiler doğursalar da, nesne içerisinde yabancı bir<br />

sözcükle diyalojik ilişki ve dinleyicinin öndelenen yanıtındaki yabancı<br />

bir sözcükle ilişki yine de sıkı bir biçimde içiçe geçip biçembilimsel<br />

analiz sırasında neredeyse ayırt edilemez bir hale gelebilir.<br />

Nitekim, Tolstoy’da söylem keskin bir iç diyalojizm özelliği taşır<br />

ve bu söylem, nesnesi içinde olduğu kadar -kendine özgü anlamsal<br />

ve anlatımsal karakteristikleri Tolstoy’ca kuvvetli bir biçim­<br />

59

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!