17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bu fenomenlerin son yıllarda dil ve biçembilim alanında çalışan<br />

akademisyenlerin dikkatini çekmeye başladığı doğrudur, ama söylemin<br />

yaşamının tüm alanlarında temel ve kapsamlı bir önem taşıdıkları<br />

henüz tamamen kabul edilmemektedir.<br />

Bir sözcüğün (ötekiliğin tüm çeşitleri ve derecelerinde) başka<br />

sözcükler arasında sergilediği diyalojik yönelim, söylemde yeni ve<br />

önemli bir sanatsal potansiyel yaratır, tam ve en derin dışavurumunu<br />

romanda bulan, ayrıksı bir düzyazı sanatı doğurma potansiyeli<br />

yaratır.<br />

Burada, söylemdeki diyalojik yönelimin çeşitli biçimleri ve dereceleri<br />

ile ayrıksı bir düzyazı sanatının özgül potansiyeli üzerinde<br />

duracağız.<br />

Geleneksel biçembilim düşüncesinin ele aldığı şekliyle sözcük<br />

yalnızca kendisini tanır (yani, yalnızca kendi bağlamını), kendi<br />

nesnesini, kendi dolaysız anlatımını ve kendi üniter ve tekil dilini<br />

tanır. Başka bir sözcüğü, yani kendi bağlamı dışında kalan bir sözcüğü,<br />

yalnızca dilin yansız sözcüğü olarak, özellikle hiç kimseye<br />

ait olmayan bir sözcük olarak, sırf konuşma potansiyeli olarak kabul<br />

eder. Geleneksel biçembilimin kavradığı şekliyle dolaysız sözcük,<br />

nesneye yönelmesi esnasında yalnızca nesnenin direnciyle<br />

karşılaşır (nesnenin bir sözcük tarafından tüketilmesinin olanaksızlığı,<br />

nesne hakkında her şeyi söylemenin olanaksızlığı), ama nesneye<br />

giden yolda başkasının sözcüğünün temel ve zengin bir çeşitlilik<br />

sergileyen muhalefetiyle karşılaşmaz. Hiç kimse bu sözcüğü engellemez,<br />

hiç kimse onunla tartışmaya girmez.<br />

Oysa, yaşayan hiçbir sözcük nesnesiyle tek bir biçimde bağlantı<br />

kurmaz: Sözcük ile nesnesi arasında, sözcük ile konuşan özne<br />

arasında, aynı nesneye, aynı temaya ilişkin başka, yabancı sözcüklerden<br />

oluşan esnek ve genellikle içine sızılması güç bir ortam bulunur.<br />

Sözcük tam da bu özgül ortamla yaşadığı canlı etkileşim sürecinde<br />

bireyselleştirilebilir ve biçemsel bir şekil alabilir.<br />

Gerçekten de, herhangi bir somut söylem (sözce), zaten yönelmiş<br />

olduğu nesneyi sanki nitelemelerle kaplı, tartışmaya açık, değer<br />

yüklü, bulanıklaştırıcı bir sisle -veya aksine, bu nesne hakkında<br />

önceden söylenmiş yabancı sözcüklerin “ışığı”yla- kuşatılmış<br />

52

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!