17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

olması mümkün müdür? Her biçemin zorunlu koşulu, bir parça da<br />

olsa düzanlamların dışına çıkmak değil midir? Yazar daima, sanat<br />

yapıtının malzemesi olarak dilin dışında durmakta değil midir?<br />

Herhangi bir yazar (hatta, saf lirikçi bile), tüm sözcükleri, yazarın<br />

imgesi (ve diğer yazarsal maskeler) de dahil olmak üzere, başkalarının<br />

seslerine yöneltmesi anlamında daima bir “dramatürjist” değil<br />

midir? Belki de, herhangi bir düzanlamlı, tek-sesli sözcük, sahici<br />

yaratıcılık açısından naif ve uygunsuzdur. Sahiden yaratıcı herhangi<br />

bir ses, ancak ve ancak söylemdeki ikinci ses olabilir. Yalnızca<br />

ikinci ses -saf ilişki- tamamen nesnesiz olabilir, bir figüre ilişkin,<br />

tözsel bir gölge düşürmeyebilir. Yazar, dolaylı konuşma yeteneğine<br />

sahip olan, dilin dışında dururken dilde çalışabilen kişidir.<br />

Kişinin kendini anlatması, kişinin kendisini bir başkası için ve<br />

kendisi için (“bilincin edimleştirilmesi”) bir nesne haline getirmesi<br />

demektir. Bu, nesneleştirmenin ilk adımıdır. Ama yanı sıra, nesneler<br />

olarak kendimize yönelik tutumumuzu yansıtmak da olanaklıdır<br />

(nesneleştirmenin ikinci aşaması). Bu durumda, kendi söylemimiz<br />

bir nesne haline gelir ve -kendisinin olan- ikinci bir sies edinir. Ne<br />

var ki, bu ikinci ses artık (kendisinden doğru) bir gölgeleme yapamaz,<br />

çünkü saf (katışıksız) ilişkiyi ifade etmektedir ve sözcüğün<br />

tüm nesneleştirici, malzemeleştirici canı birinci sese aktarılır.<br />

Bu şekilde konuşacak kişiyle olan ilişkimizi ifade ederiz. Günlük<br />

konuşmada bu, hafiften esprili veya ironik bir tonlamayla ifade<br />

edilir (Leo Tolstoy’un Karenin’i) 9 , şaşkınlık, idrak edemeyiş, sorgulama,<br />

şüphe, onaylama, olumsuzlama, kızgınlık, hayranlık vs.<br />

ifade eden bir tonlamayla. Konuşmaya dayalı günlük söylem iletişimindeki,<br />

bilimsel ve diğer ideolojik konulara dair diyaloglar ve<br />

tartışmalardaki epeyce basit ve çok sıradan bir iki seslilik fenomenidir<br />

bu. Sık sık doğrudan kişisel olan oldukça ham ve az genelleştirici<br />

bir çift-sesliliktir: ilgili konuşuculardan birinin sözcükleri<br />

abartılı vurgularla yinelenir. Parodik biçemlemenin çeşitlemeleri,<br />

9. Buradaki gönderme, Anna Karenina, 1. kısım, 30. bölümedir. ‘“Evet, gördüğün<br />

gibi, şefkatli bir koca, evliliğin birinci yılındaki kadar şefkatli, seni görmek için yanıp<br />

tutuşan bir koca’ dedi fısıldar bir sesle, onunla neredeyse her zaman bu tonla<br />

konuşurdu, gerçekten bu şekilde konuşacak biriyle alay eden bir ses tonuyla.”<br />

344

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!