17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

cak her tür yazar imgesinin ardında, bu imgenin kronotopuna sığmayan,<br />

onu dışarıdan biçimlendiren bir yazar vardır. Bu durum,<br />

yalnızca yazar imgesi için değil, temsil olgusunun bütünü için geçerlidir.<br />

Roman, kronotoplara yaptığı vurgu aracılığıyla bir yandan<br />

romanla romanın dışı arasında temas sağlarken, bir yandan da bu<br />

iki alan arasında bir çakışmanın olanaksızlığını, imgeyle gerçek<br />

arasındaki boşluğu, sözle nesne arasındaki uzaklığı dramatize eder.<br />

Bakhtin’in birkaç yazısını özetlemeye çalışmak bile, ayrı noktalardan<br />

yola çıkıp ayrı yollar izleyerek sürekli aynı kavram ve ilkelere<br />

geri dönmeyi gerektiriyor. Beşeri bilimlerde metin sorunu üzerine<br />

1959-61 arasında yazdığı yazıyı, yazılış tarihlerine göre sıralamayı<br />

biraz bozarak bu yüzden en sona yerleştirdik. Bakhtin’in uzun<br />

bir aradan sonra felsefeye ve yöntem sorunlarına geri dönüşünün<br />

ürünü olan bu yazı, Bakhtin’in düşüncesinin nasıl yinelemeler yoluyla<br />

ilerlediğini, aynı temaları nasıl sürekli farklı süzgeçlerden geçirerek<br />

derinleştirdiğini çarpıcı bir biçimde gösteriyor. Tıpkı romanın<br />

ayırdedici özelliğinin dilin kullanılışının temsili olması gibi,<br />

beşeri bilimler de metinlerin ve metin üretme işlevi içinde insanın<br />

anlaşılmasını amaçladıkları için doğa bilimlerinden ayrılıyorlar. Bu<br />

da beşeri bilimlerin kendine özgü kaçınılmaz diyalojik niteliğini<br />

açığa çıkarıyor. Bu alanda bilmenin nesnesi sessiz madde değil,<br />

kendi adına konuşabilen bir başka özne ve onun sözü. İnsanı anlamada<br />

soyut yapıların yetersizliği, böyle bir anlayışın ancak yaşayan<br />

söylemlerin, tek tek sözcelerin birbirleriyle etkileşimleri bağlamında<br />

gerçekleştirilebileceği, bir kez daha ortaya çıkıyor.<br />

Bu son yazı Bakhtin’in başka bir tipik özelliğini daha görünür<br />

kılıyor: saplantılı ama tamamlanmamış, her an yeniden gözden geçirilmeyi<br />

bekleyen, açık uçlu bir düşünme ve yazma biçimi; parça<br />

parça tümcelerle, kendisi için düştüğü notlarla ilerleyen, sık sık ileride<br />

gerçekleştirilecek çalışmaların tasarılarına dönüşen bir tartışma.<br />

Belki Bakhtin’in dil ve edebiyat anlayışına yöneltilecek geçerli<br />

bir eleştiri olarak, biçimle ideoloji arasında, sözle yaşam arasında<br />

kurulan bağların her zaman Bakhtin’in düşündüğü kadar sıkı ve<br />

özgül olmadığı söylenebilir. Ama onun yazarlığında böyle bağların<br />

örneklerini görmemek mümkün değil: Stalin döneminde yaşayan<br />

31

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!