17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tin’in verdiği addır. Edebi sistemler kanonlardan oluşur, “romanlaşma”<br />

en temel anlamda kanon karşıtıdır. Türsel monoloğa izin vermez. Belli<br />

bir sistemin edebiyat olarak kabul ettikleriyle böyle bir edebiyat tanımının<br />

dışında bırakılan metinler arasındaki diyalog konusunda her<br />

zaman ısrarlıdır. Daha geleneksel olarak roman denince akla gelen,<br />

yalnızca bu dürtünün en karmaşık ve yoğunlaşmış ifadesidir. 14<br />

Bu yüzden “roman diğer türleri içerip, sindirip, yutup yine de roman<br />

olma konumunu koruyabilir ama diğer türler epik, şiir ya da<br />

başka bir sabit tür olarak kimliklerine zarar vermeden romansı öğeler<br />

içeremezler” 15 .<br />

Aynı biçimde, romanların kendi “romansılık” potansiyellerini<br />

gerçekleştirme derecelerinin farklılığından da sözedilebilir. Bakhtin’e<br />

göre Tolstoy’un, Turgenyev’in yapıtları Dostoyevski’ninkilerden<br />

çok daha az romansı, daha monolojiktirler. Roman, edebi bir<br />

tür olmayıp edebiyatın ve türlerin sınırlarının sorgulanması olduğu<br />

için, Todorov’un talep ettiği türden dönemsel bir tarihsellik içermez<br />

ama bu sınırların her seferinde hangi bakış açıları, hangi toplumsal<br />

diller tarafından ihlal edildiğini en açık ve yoğun biçimde kaydettiği<br />

için tarihseldir. Şöyle hiyerarşik bir düzeyleşmeden sözedilebilir:<br />

Her söz edimi, en basit günlük konuşma bile, temelde diyalojiktir;<br />

insan varlığının ve dilin “çoksesli” niteliğinin dışavurumudur. Sözcükler<br />

yalnızca geçmiş kullanımlarla ve olanaklı kıldıkları, kışkırttıkları<br />

gelecek kullanımlarla ilişki içinde anlamlı olabilir. Her birine,<br />

başka zamanlarda, başka dönemlerde kendilerini kullanmış<br />

olan sesler tümüyle nüfuz etmiş durumdadır; sözden nesneye doğrudan<br />

bir yol yoktur. Bütün bu özellikler edebiyatta daha üst bir bilinçlilik<br />

düzeyine taşınarak yoğunlaşır, netleşir. İyi edebiyat, yaşamdaki<br />

ve dildeki diyalojiye, çoksesliliğe hakkını veren edebiyattır.<br />

Roman tam da bunu yapabilmek üzere oluşmuş bir edebi biçimdir.<br />

Romanın bu gücü en yetkin anlatımını Dostoyevski’nin yapıtlarında<br />

bulur.<br />

Bakhtin’in kullandığı temel terimler hem betimleyici hem de<br />

değerlendiricidir. Diyalog, çokseslilik, melezleşme bir yandan ol-<br />

14. Michael Holquist, “Introduction", The Dialogic Imagination , s. xxxi.<br />

15. A.g.e., s. xxxii.<br />

20

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!