17.04.2014 Views

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

ce87842134d8e1f2e3dce1a3f356957dc412e45a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

pıt, kendini belli bir tür içinde konumlandırırken zorunlu olarak<br />

geçmişte o tür içinde konumlanmış başka yapıtları ve o türü biçimlendiren<br />

toplumsal koşulları “anımsar”.<br />

Bütün edebi türler içinde romanın Bakhtin için çok özel bir anlam<br />

taşımasının nedenleri “Romanda Söylem”de dile getirilir. Bunların<br />

arasında belki de en önemlisi, romanın yalnızca bir söylem olmakla<br />

kalmayıp, aynı zamanda söylemin temsili olmasıdır. Yani roman,<br />

söylemlerin birbirleriyle nasıl karşılaştıklarını, bir başkasının<br />

sözünün nasıl çağrıldığını, nasıl yanıtlandığını, bir sözün başka bir<br />

söz içinde nasıl, hangi derecelerde varolabildiğim örneklemekle<br />

kalmaz, bizzat bu olguları resmeder, onları kendi söyleminin nesnesi<br />

kılar. Biçimsel özellikleri bu resmetmenin araçlarıdır, bir tür<br />

olarak onu tanımlayan da bu temsilin kendisidir. Bunun tek nedeni<br />

romanda yazarın ya da anlatıcının söyleminin yanısıra kahramanların<br />

konuşmalarının da yer alması değildir. Aynı durum zaman zaman<br />

şiirde de sözkonusu olabilir. Ama şiirin biçimsel olanakları bu<br />

durumdan söylemin toplumsallığını, diyalojik yönelimlerini ortaya<br />

koyacak biçimde yararlanmasına elverişli değildir; roman farklı<br />

sözceleme edimleri üzerine bir söz olabilirken şiir yalnızca “doğrudan”<br />

bir sözce olabilir çünkü biçimsel olanakları, toplumdaki ve<br />

dildeki çok katmanlılığı, merkezkaç kuvvetlerini bastırmaya yönelik<br />

tarihsel dürtülerin egemenliği altında oluşmuştur. Bir tür olarak<br />

bu dürtüleri “anımsar”, onların tarihi tarafından tanımlanır. Bu tarihin<br />

sağır kaldığı olgular,<br />

Söylemin içinde varolan, söylemin ilkin tek bir dil içinde yeralan başkalarının<br />

sözceleri arasında . . ., ikinci olarak tek bir ulusal dil içinde<br />

barınan farklı “toplumsal diller” arasında, son olarak da aynı kültür ,<br />

yani aynı toplumsal-ideolojik kavramsallaştırma ufku içinde bulunan<br />

farklı ulusal diller arasındaki diyalojik yönelişleri tarafından belirlenen<br />

olgulardır. 7<br />

Şiir bu olguları kaydetmemek üzere biçimlenmiş bir türdür:<br />

7. Bakhtin, “Discourse in the Novel", The Dialogical Imagination içinde, s. 275.<br />

“Romanda Söylem”, bu derleme içinde, s. 51<br />

16

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!