17.03.2014 Views

PERFORMANS ve KALİTE - Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire ...

PERFORMANS ve KALİTE - Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire ...

PERFORMANS ve KALİTE - Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Aile Hekimliği Uygulamalarında Erken Dönem Koruyucu Diş Hekimliği Uygulamalarının Önemi<br />

(Sağlık Bakanlığı, 2009). Batı Avrupa ülkelerinde izlenen bu oran %70’dir<br />

(Mjör vd., 2005). Ülkemizde 2006 yılında yaygınlaşan Ağız Diş Sağlığı<br />

Merkezleri (ADSM) ’nin diş hekimliği hizmetlerinin arttırılmasına katkısı<br />

önemlidir. Hizmetin artması Sosyal Gü<strong>ve</strong>nlik Kurumu (SGK)’nda diş tedavi<br />

maliyetlerinin artmasına sebep olmuştur.<br />

Ülkemizde koruyucu uygulamaların rutin bir sistematiğe dayalı olarak<br />

gerçekleştirilmemesi <strong>ve</strong> restoratif işlemlerde “tedavinin ömrüyle bağlantılı<br />

olan” tekrarlayan uygulamalar, diş tedavi maliyetlerinin artışından sorumlu<br />

tutulmaktadır <strong>ve</strong> değişik derlemelerde de benzer sonuçlar yer almaktadır<br />

(Beirne vd., 2005). Örneğin; değişik çalışmalarda kompozit dolgu ömrü<br />

4-6 yıl, amalgam için 6-8 yıl <strong>ve</strong> cam iyonomerler için ise 2-4 yıl olarak<br />

bildirilmektedir (Ottenga <strong>ve</strong> Mjör, 2007). Yapılan restorasyonlar devlet<br />

gü<strong>ve</strong>ncesi ile ödense de değiştirilmesi gerekebilmektedir. Artan dolgu<br />

uygulamaları ile değiştirilmesi gereken dolgu sayısı artmakta <strong>ve</strong> devletin yükü<br />

de sürekli büyümektedir. Net olarak belirtildiği üzere, protetik <strong>ve</strong> restoratif<br />

uygulamalar, koruyucu diş hekimliği uygulamalarının yapılmadığı bireylerde<br />

daha fazla görülmektedir <strong>ve</strong> devlete olan mali yükü hayli yüksektir. Öte<br />

yandan, devlet tarafından ödenen tedavi maliyetleri, bu bireylerin ödedikleri<br />

sağlık primlerinden daha fazla olabilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)<br />

tarafından ise, restoratif uygulamalar üzerine kurulu diş hekimliği hizmeti<br />

olan ülkelerde, DMFT (birey başına düşen ortalama çürük-dolgulu <strong>ve</strong><br />

çürük sebebiyle kaybedilmiş diş sayısı)’nin en yüksek olduğu <strong>ve</strong> yine bu<br />

ülkelerde aynı zamanda en yüksek sayıda “genç yaş dişsiz bireyin’’ olduğu<br />

bildirilmiştir. Sistemlerini “koruyucu felsefe <strong>ve</strong> koruyucu uygulamalar”<br />

üzerine kuran ülkelerde ise DMFT’nin yapısal olarak azalmaya başladığı<br />

tespit edilmiştir.<br />

Diş hekimliği uygulamalarının %80’i toplumun riskli olan<br />

%20’lik bölümüne yapılmaktadır (Bratthall, 2000). Bu durum, bireylere<br />

<strong>ve</strong>rilen tedavi hizmetinin sınırlanmasından değil, hastalığın toplumdaki<br />

dağılımından kaynaklanmaktadır. Amerika’daki diş çürüklerinin %70’i<br />

ülkedeki çocukların %20’sinde mevcuttur (Hale, 2003). Finlandiya’daki bir<br />

çalışmada da çürük lezyonlarının %50’sinin, çocukların %3’ünde olduğu<br />

belirlenmiştir (Pienihäkkinen vd., 2005). Bu sebeple; riskli çocuklar <strong>ve</strong><br />

erken koruyucu uygulamalar, küçük yaşlardan itibaren önem kazanmaktadır<br />

(Jokela <strong>ve</strong> Pienihäkkinen, 2003).<br />

Erken çürük riski, yaşamın ilk 3 yılı içinde %85 oranında<br />

anlaşılabilmektedir (Berg, 2007). Henüz sistematik <strong>ve</strong> yaygın bir<br />

SAĞLIKTA <strong>PERFORMANS</strong> VE KALİTE DERGİSİ<br />

23

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!