08.03.2014 Views

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ...

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ...

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

GENEL BİLGİLER<br />

Şizofreni sözcüğü psikiyatri dışı alanlarda çalışmakta olan birçok hekime, işitsel ve<br />

görsel varsanıları, bizar hezeyanları ve saldırganlığı çağrıştırmaktadır. Bu çağrışımın en<br />

önemli nedeni bu belirtilerin hastanın çevresi ile olan uyumunu ileri derecede bozmasıdır.<br />

Gerçekte bu çağrışım önemli ölçüde yanlıştır. Hastaların uzun süreli izlendiği çalışmalarda<br />

şizofreni hastalarının zaman içinde pozitif belirtilerinde azalma izlenirken, negatif<br />

belirtilerinde ise artma olduğu tespit edilmiştir. Son 20 yıl içinde negatif belirtilerin daha iyi<br />

anlaşılması yönünde çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda şizofreninin<br />

temelinde negatif belirtiler olduğu kadar bilişsel işlevlerin kaybınında önemli bir yer tuttuğu<br />

anlaşılmıştır (20).<br />

Şizofreninin anahtar göstergelerinden birisinin bilişsel bozukluklar ve bunun da<br />

şizofreninin karakteristik semptomatolojisinin temeli olduğu uzun zamandır bilinmesine<br />

karşın bilişsel işlemlere yönelik çok az dikkat edilmiştir (16). Şizofrenide bilişsel işlev<br />

bozukluklarını inceleyen araştırmalar son yıllarda giderek artmıştır. Bunun temel<br />

nedenlerinden birisi bilişsel bozuklukların şizofreninin pozitif ve negatif belirtileri gibi temel<br />

belirtilerinden birisi olarak kabul edilmesidir. Remisyonda sayılan ve psikotik belirtilerin en<br />

az düzeyde olduğu şizofreni hastalarında sanrı ve varsanıların prevalansı %20-40 arasında<br />

değişirken, bilişsel bozuklukların %85 oranında olması bilişsel bozukluğun şizofrenideki<br />

yaygınlığını ve en önemli belirti kümesi olduğunu gösterir (21, 22). Bilişsel bozukluk, klinik<br />

belirtiler ortadan kalktıktan sonra da devam etmekte ve ilaç tedavisinden etkilenmemektedir<br />

(23). Şizofreni hastalarındaki bilişsel bozukluk gerek sosyal gerekse mesleki yetenekleri<br />

yaşam kalitesini olumsuz yönde önemli derecede etkilemekte ve hastalığın uzun süreli<br />

gidişinde en iyi öngörücü kabul edilmektedir. Bu nedenle şizofrenide bilişsel bozuklukların<br />

değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır (24).<br />

Bilişsel eksiklikler, dikkat ve irade bozuklukları Kraepelin ve Bleuler’in şizofreniye<br />

ilişkin özgün klinik verilerinin önemli temellerini oluşturmuştur. Bleuler’in (1911)<br />

zamanından beri; bilişsel eksiklikler kronik şizofreni ve diğer yeti yıkımına uğratan<br />

psikiyatrik hastalıkların önemli bir özelliği olarak kabul edilmektedir. Yirminci yüzyılın<br />

başlarında, hem Kraepelin, hem de Bleuler, şizofreninin bir “ dikkat bozukluğu” olduğunu<br />

söylemişlerdir (20).<br />

Dementia praecox (erken bunama), Kraepelin’in şizofreni tanımıydı. Bu terim<br />

Kraepelin’in hastalıkla ilgili gelişim teorisini içeriyordu. Demans olarak tanımlanan şizofreni,<br />

erişkinliğin erken döneminde başlayan, ilerleyici olan ve olguların çoğunda entelektüel<br />

kötüleşmeye neden olan primer bir bilişsel bozukluk olarak tanımlanmıştır. Kraepelin bu<br />

konuda yazdığı yazılarında dikkat, motivasyon, öğrenme, sorun çözme ve diğer bilişsel<br />

becerilerde bozukluklar tanımlamıştır. Kraepelin’in formülasyonunda, toplumsal işlev,<br />

bağımsız yaşama becerileri ve günümüzde, şizofreni hastalarında işlevsel kapasitede<br />

azalmanın bir göstergesi olan özbakım becerilerinde azalma gibi konulara da eşit derecede<br />

önem verilmiştir. Kraepelin (1971), şizofreni hastalarında iki farklı dikkat alanında sorun<br />

olduğunu gözlemiştir. Bunlardan ilki “aktif dikkat” (aufmerksamkeit) olarak isimlendirdiği,<br />

7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!