08.03.2014 Views

alt ekstremite kırıklarının plak ile biyolojik tespiti - İstanbul İl Sağlık ...

alt ekstremite kırıklarının plak ile biyolojik tespiti - İstanbul İl Sağlık ...

alt ekstremite kırıklarının plak ile biyolojik tespiti - İstanbul İl Sağlık ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C.<br />

<strong>Sağlık</strong> Bakanlığı<br />

Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği<br />

Şef : Prof. Dr. Ünal Kuzgun<br />

ALT EKSTREMİTE KIRIKLARININ<br />

PLAK İLE BİYOLOJİK TESPİTİ<br />

(Uzmanlık Tezi)<br />

Dr. Volkan Balcı<br />

<strong>İstanbul</strong> 2005


ÖNSÖZ<br />

Uzmanlık eğitimim süresince beni yetiştiren, bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım,<br />

disiplin, mesleki ahlak ve prensipleri açısından kendime örnek aldığım çok kıymetli hocam<br />

Prof. Dr. Ünal Kuzgun’a ve 2. Ortopedi ve Travmatoloji Klinik şefi Doç. Dr. İrfan Öztürk’e<br />

sevgi, saygı ve şükranlarımı sunarım.<br />

Eğitimim sırasında bana her konuda destek olan klinik şef muavinimiz Doç.Dr. Yavuz<br />

Selim Kabukçuoğlu’na; bilimsel ve cerrahi açıdan farklı bakış açısı kazandıran ağabeylerim<br />

Doç. Dr. Metin Küçükkaya, Doç.Dr. Osman Tuğrul Eren ve Op. Dr. Raffi Armağan’a; ayrıca<br />

2. Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Şef Muavinleri Doç. Dr. Bülent Aksoy, Doç. Dr. Şenol<br />

Akman’a ve değerli ağabeylerim Op. Dr. Mustafa Tekkeşin, Op.Dr. Faik Seçkin’e teşekkür<br />

ederim.<br />

Ayrıca asistanlık eğitimimin malesef sadece bir döneminde beraber çalışma fırsatı<br />

bulduğum ve bu dönemlerde bana her konuda ağabeylik yapan Op. Dr. Mehmet Tezer ve Op.<br />

Dr. Talip Çağlar Koçkesen’e de teşekkürü borç bilirim.<br />

Klinikte birlikte çalışmaktan zevk duyduğum asistan arkadaşlarıma, servis ve<br />

ameliyathane hemşirelerine, personellerine, sekreterlerine ve polikliniğimizin<br />

vazgeçilmezlerinden hemşire Azize Aksu’ya teşekkür ederim.<br />

Kliniklerinde rotasyon yaptığım dönemde bilgi ve birikimlerinde faydalandığım 1.<br />

Genel Cerrahi Klinik Şefi Prof. Dr. Adil Baykan, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Klinik Şefi<br />

Doç Dr. Banu Kuran ve 2. Anestezi ve Reanimasyon Klinik şefi Uzm. Dr. Ayşe Hancı’ya<br />

ayrıca teşekkür ederim.<br />

Tüm bunların yanında her konuda desteğini ve anlayışını gördüğüm sevgili eşim Uzm.<br />

Dr. Tuğçe Balcı’ya; tüm yaşamım boyunca yardımlarını hep yanımda hissettiğim a<strong>ile</strong>me<br />

sonsuz teşekkür ederim.<br />

Dr. Volkan Balcı<br />

2


KISALTMALAR:<br />

AO : Arbeitsgemeinschaft für Osteosynthesefragen<br />

DCU : Dynamic Compression Unit ( Dinamik kompresyon ünitesi )<br />

DCP : Dynamic Compression Plate ( Dinamik kompresyon pla?? )<br />

DCS: Dynamic Condylar Screw ( Dinamik kond<strong>ile</strong>r vida )<br />

LC-DCP : Low Contact Dynamic Compression Plate ( Dü?ük kontakl? dinamik<br />

kompresyon pla?? )<br />

LISS : Less (Limited) Invasive Stabilisation System ( Limitli invazif<br />

stabilizasyon sistemi )<br />

LCP : Locking Compression Plate ( Kilitlenen kompresyon pla?? )<br />

MIPO : Minimally Invasive Plate Osteosynthesis ( Minimal invazif <strong>plak</strong><br />

osteosentezi )<br />

MIPPO : Minimally Invasive Percutan Plate Osteosynthesis ( Minimal invazif<br />

perkütan <strong>plak</strong> osteosentezi )<br />

PC-Fix : Point Contact Fixator ( Nokta temasl? fiksatör )<br />

TARPO: Transarticular Approach and percutaneous Plate Osteosynthesis<br />

( Transartiküler giri?imle perkütan <strong>plak</strong> osteosentezi)<br />

3


İÇİNDEKİLER Sayfa<br />

A) Giriş ve Amaç 4<br />

B) Tarihçe 5<br />

C) Genel Bilg<strong>ile</strong>r<br />

1. Kemiğin histolojisi 8<br />

2. Kırık kaynaması ve aşamaları 12<br />

I. Enflamasyon<br />

II. Tamir ve remodelasyon<br />

a. Rijit olarak tespit edilmeyen kırıklar<br />

b. Rijit olarak tespit edilmiş kırıklar<br />

3. Kırık iy<strong>ile</strong>şmesinde başarısızlık 20<br />

4. Kırık iy<strong>ile</strong>şmesini etk<strong>ile</strong>yen faktörler 20<br />

5. Plak <strong>ile</strong> internal tespit 27<br />

6. Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit 29<br />

I. Biyolojik tespitte kullanılan <strong>plak</strong>lar 32<br />

II. İndirek redüksiyon 38<br />

III. Stabilizasyon 43<br />

IV. İy<strong>ile</strong>şme şekli 50<br />

V. Komplikasyonlar 50<br />

D) Hastalar ve yöntem 53<br />

I. Hastalar 53<br />

II. Cerrahi Teknik 56<br />

E) Bulgular 60<br />

F) Vakalarımızdan örnekler 65<br />

G) Tartışma 73<br />

H) Sonuçlar 81<br />

I) Özet 83<br />

J) Kaynaklar 84<br />

4


A- G?R?? VE AMAÇ<br />

Geli?en teknoloji ve sanay<strong>ile</strong>?me <strong>ile</strong> orant?l? olarak; ortopedi prati?imizde<br />

kar??la?t???m?z hasta toplulu?u içinde politravmatize hastalar?n oran?, gün geçtikçe<br />

artmaktad?r. Alt <strong>ekstremite</strong> ise bu hasta grubunda ço?unlukla kar??la?t???m?z bir bölgedir. Alt<br />

<strong>ekstremite</strong> travmalar?nda farkl? k?r?klar için çok çe?itli tedavi yöntemleri önerilmi?tir. Baz?<br />

k?r?klarda ço?u ortopedist genel olarak ayn? tedavi endikasyonu <strong>alt</strong>?nda birle?ebilirken; ço?u<br />

k?r?k için her cerrah kendi deneyimlerini, bulundu?u hastane ?artlar?n? ve hasta uyumu<br />

konusunda ki?isel fikirlerini göz önünde bulundurarak çok çe?itli tedavi yöntemleri<br />

dü?ünebilmektedir. Bir k?r?k için en uygun tedavi yönteminin belirlenmesinde, zaman içinde<br />

artan tecrübe ve tatbik ed<strong>ile</strong>n implantlar?n geli?mesi <strong>ile</strong> birlikte, daha az cerrahi hasar ve daha<br />

h?zl? kaynama elde edilmeye çal???lmaktad?r.<br />

K?r?k tedavisinde konservatif tedavinin ve gerekti?inde eksternal fiksatörün<br />

avantajlar?n? kullanarak uygulanab<strong>ile</strong>n bir metot olan <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit de bu ba?lamda<br />

giderek günlük uygulamalar?m?za girmektedir.<br />

Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit 1990’l? y?llarda uygulanmaya ba?layan ve 2000’li y?llarda<br />

sonuçlar? <strong>ile</strong> ümit vadeden bir tedavi metodudur. K?r?k biyolojisi <strong>ile</strong> mekanik stabilitenin<br />

dengesi üzerinde yo?un olarak çal???larak ortaya ç?kan yöntem, ülkemizde de say?l? merkezde<br />

uygulanabilmektedir.<br />

Bu tez çal??mas?nda, tüm dünyada uygun vakalarda yo?un olarak uygulanan yöntemi<br />

hastanemizde uygulayarak sonuçlar?n? ortaya koymay? ve literatür ?????nda de?erlendirmeyi<br />

amaçlad?k.<br />

5


B- TAR?HÇE<br />

Plak <strong>ile</strong> k?r?k <strong>tespiti</strong> ilk olarak 1886 y?l?nda Hamburg’dan Hansmann taraf?ndan<br />

“Komplike k?r?klarda fragmanlar?n <strong>tespiti</strong> için yeni bir metot” ad? <strong>alt</strong>?nda ortaya at?lm??t?r.<br />

Kullan?lan bu ilk pla??n ucu k?vr?k ve cildin d???ndad?r. Kaynama sonras? pla??n ç?kar?lmas?<br />

amaçlanm??t?r. Plak her k?r?k fragman?na bir veya birkaç vida <strong>ile</strong> tespit edilmi?tir (?ekil 1).<br />

George Guthrie k?r???n direk tespitunu 1903 y?l?nda önermi? ve Ester, paslanmaz çelik<br />

<strong>plak</strong>lar? y?llarca uygulam??t?r.<br />

Şekil 1: 1886 y?l?nda Hamburg’dan Hansmann’?n<br />

“Komplike k?r?klarda fragmanlar?n <strong>tespiti</strong> için yeni bir<br />

metot” isimli yay?n?ndan<br />

Osteosentez terimi ise ilk<br />

olarak Lambotte (1866-1905) taraf?ndan kullan?lm??t?r. Lambotte’un k?r???n basitçe sütüre<br />

edilmesini de?il, stabil <strong>tespiti</strong> kastetti?i dü?ünülmektedir. Albin 1908 y?l?nda femur k?r??? olan<br />

35 hastal?k serisinde <strong>plak</strong> vida osteosentez sonuçlar?n? bildirmi?tir. Daha sonra kendi <strong>plak</strong><br />

dizayn? <strong>ile</strong> Shermann; femoral ?aft k?r?klar?nda 78 vakal?k serisini yay?nlam??t?r.<br />

Modern osteosentezin babas? olarak kabul ed<strong>ile</strong>n Robert Danis (1880-1962) 1904<br />

y?l?nda çal??malar?na ba?lam??t?r. Danis; osteosentezin ba?ar?l? say?labilmesi için:<br />

6


1) Bölge ve çevre eklemlerin erken ve aktif hareketi<br />

2) Kemi?in orijinal ?eklinin sa?lanmas?<br />

3) Gözle görülen kallus olu?madan k?r???n primer iy<strong>ile</strong>?mesi gereklidir demi?tir.<br />

Danis’in osteosentez tekni?i k?r?k fragmanlar? aras?nda kompresyona dayanmaktad?r.<br />

Tedavi s?ras?ndaki amac?; k?r?k stabilizasyonunu olabildi?ince rijit bir ?ekilde sa?lamak ve<br />

k?r??? yok farzederek etk<strong>ile</strong>nen <strong>ekstremite</strong>nin di?er bölgelerinin fonksiyonunu korumaya<br />

çal??makt?r. E?er bölgede kallus olu?ursa yeterli stabiliteyi elde edemedi?ini dü?ünmü?tür.<br />

1950 y?l?nda Maurice Müller, Danis’in çal??malar?ndan etk<strong>ile</strong>nmi? ve k?r?klar?n<br />

internal <strong>tespiti</strong> teknikleri üzerinde bir kaç y?l Hans Willenegger, Robert Schneider ve Martin<br />

Allgöwer <strong>ile</strong> çal??m??t?r. 15-17 Mart 1958 tarihlerinde Chur Kantonsspital’deki toplant?da<br />

osteosentez üzerine bir fikir birli?i olu?turmu?lar ve AO ortaya ç?km??t?r.<br />

Bu döneme kadar uzun kemik k?r?klar? ve k?smi eklem içi k?r?klar eklem sertli?i, artrit,<br />

deformite ve kronik enfeksiyon <strong>ile</strong> sonuçlanmaktayd?. Aç?k redüksiyon ve internal tespit<br />

tedavinin bir seçene?i de?il, son çare olarak görülmekteydi. K?r?k tedavisi için dü?ünülen 4<br />

ilke; k?r??? saptama, redüksiyon, retansiyon ve rehabilitasyon idi. Ancak retansiyon<br />

a?amas?nda immobilizasyonun uzun sürmesi ve rehabilitasyona k?r?k kaynad?ktan sonra<br />

ba?lanabilmesi birçok komplikasyonu da beraberinde getirmekteydi.<br />

AO grubunun ortaya att??? felsefeye göre anatomik ve mutlak stabilitesi sa?lanm?? bir<br />

k?r?k sadece a?r?y? ortadan kald?racak kadar de?il ayn? zamanda fonksiyonel rehabilitasyona<br />

kaynama gecikmesi veya kaynamama risklerini içermeden izin verecek sa?laml?kta olmal?yd?.<br />

K?r?k hatt?na tatbik ed<strong>ile</strong>cek fragmanlar aras? kompresyon vidalar? (lag vidalar?) nötralizasyon<br />

<strong>plak</strong>lar? <strong>ile</strong> korumaya al?n?yor veya transvers k?r?klarda kompresyon <strong>plak</strong>lar? <strong>ile</strong> k?r?k hatt?nda<br />

kompresyon yap?lmaya çal???l?yordu. Parçal? k?r?klarda kortikal veya metafizer defektler<br />

kaynamay? h?zland?rma amac?yla kemik greftleri <strong>ile</strong> destekleniyordu.<br />

Aradan geçen 30 sene zarf?nda tam fonksiyonel geri dönü? amaçlardan biri olmaya<br />

devam ederken implantlarda ve cerrahi tekniklerdeki geli?me <strong>ile</strong> k?r?k tedavisinde ön planda<br />

tutulan mekanik faktörler <strong>biyolojik</strong> faktörlere do?ru kaym??t?r. Böylece k?r?k tedavisinde<br />

kemik ve yumu?ak dokular?n kanlanmas? daha ön planda tutulmaya ba?lanm??t?r (65).<br />

7


1987 y?l?nda Mast ve ark. <strong>plak</strong> <strong>tespiti</strong> için indirek redüksiyon fikrini ve uygulamas?n?<br />

öne sürmü?lerdir. 1988 y?l?nda Kinast ve ark. (39) osteosentez s?ras?nda k?r???n kaynamas? ve<br />

iy<strong>ile</strong>?me için anatomik redüksiyonun gerekli olmad??? fikrini ispatlam??lard?r. 1990 y?l?nda<br />

Perren ve ark. periost tabakas?n?n k?r?k kaynamas? s?ras?ndaki fonksiyonunu öne sürerek<br />

geli?tirdikleri, kemik temas yüzeyi çentikli olan LC-DCP <strong>ile</strong> ilgili çal??malar?n?<br />

yay?nlam??lard?r (58). Bu <strong>biyolojik</strong> teknikleri kullanarak Bolhofner 1996 y?l?nda femur<br />

suprakond<strong>ile</strong>r k?r?kl? 57 vakal?k serisini bildirmi?tir (7). Submusküler <strong>plak</strong>lama tekni?i ise ilk<br />

olarak Krettek ve ark. taraf?ndan uygulanm?? ve yay?nlanm??t?r (42). Biyolojik tespitte klasik<br />

DCP, LC-DCP gibi <strong>plak</strong>lar kullan?ld??? gibi dinamik kond<strong>ile</strong>r <strong>plak</strong>lar veya 95’lik AO <strong>plak</strong>lar?<br />

da kullan?lm??t?r.<br />

K?r?k tedavisinde periostun fonksiyonunu korumak için LC-DCP’lerden sonra vidalar?<br />

pla?a kilitlenen birinci ve ikinci jenerasyon PC-Fix’ler k?r?k <strong>tespiti</strong>ne yeni bir boyut<br />

getirmi?tir.<br />

Daha sonra 1990’l? y?llar?n sonlar?na do?ru AO taraf?ndan femur distal uç ve tibia<br />

proksimal uç k?r?klar?nda kemik konturlar?na uygun olarak dizayn ed<strong>ile</strong>n LISS <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong><br />

tespit daha da geli?mi?tir.<br />

2001 y?l?nda ise klasik DCP <strong>ile</strong> LISS kar???m? olarak kabul ed<strong>ile</strong>n LCP kullan?ma<br />

sunulmu?tur. LCP’de bulunan kombo (kombine) deliklerden hem klasik kortikal vida <strong>ile</strong><br />

kemi?in proksimal ve distal korteksini tutmak; hem de pla?a kilitlenerek ve tek korteks<br />

tutarak osteosentez yapmak mümkündür. LCP, <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte gelinen son noktad?r.<br />

Ortopedi dünyas?nda yayg?n bir ?ekilde ilgi gören <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit yönteminin klasik<br />

osteosentez metotlar?n?n yerini tamamen al?p alamayaca?? zaman içinde cevaplanacak bir<br />

sorudur.<br />

8


C- GENEL BİLGİLER<br />

1- KEMİĞİN HİSTOLOJİSİ<br />

Kemik son derece iyi organize olmuş bir dokudur. Sahip olduğu moleküler, hücresel<br />

yapı ve dokusal düzeni; dökme demire yakın gerilme gücü sağlar. Bu özelliğinin yanında 3 kat<br />

hafiftir ve vücut şeklini destekler. Kemik homojen değildir. Matriksi organik ve inorganik<br />

yapılardan oluşan hücreler arası madde, hücreler ve kanaliküllerden oluşur. Mikroskopik<br />

olarak kemik iki şekildedir. 1) Örgümsü kemik 2) Lameller kemik.<br />

Örgümsü kemik immatür, primitif kemiktir. Embriyoda, yeni doğanda, kırık<br />

kallusunda ve büyüme sürecinde kemiğin metafizer bölgesinde bulunur. Bu durumların<br />

dışında kemikte normalde bulunmayan tümör dokusunda, osteogenesis imperfekta ve Paget<br />

hastalığında bulunur.<br />

Örgümsü kemik veya primer kemik iri tanelidir ve kemik kollajen lifleri düzensiz,<br />

üniform olmayan şekilde bulunur. Lameller kemiğe göre aynı hacimde daha fazla hücre<br />

bulunur. Mineral içeriği değişkendir. Nispeten düzensiz kollajen dizilimi izotropik mekanik<br />

karakter sağlar ve test edildiğinde örgümsü kemiğin mekanik davranışı maruz kaldığı strese<br />

bağlı olarak değişmez.<br />

Lameller kemik doğumdan 1 ay sonra oluşmaya başlar. 1 yaş civarı aktif olarak<br />

örgümsü kemiğin yerini alır. Yaklaşık 4 yaşında tüm normal kemikler lameller kemiktir.<br />

Yüksek organize, stres bağımlı kollajen, lameller kemiğe anizotrop özellik kazandırır.<br />

Mekanik cevabı etki eden güce göre farklılık gösterir ve en yüksek etkiyen güç yönünde<br />

uzunlamasına dizilir (10).<br />

Örgümsü ve lameller kemik yapısal olarak trabeküler (spongioz) ve kortikal (dens<br />

veya kompakt) olabilir.<br />

Kortikal kemik küboid kemiklerde örtü gibi bulunur ve uzun kemiklerin diafizlerini<br />

oluşturur. Kortikal kemik bükülme, dönme ve kompresif güçlere maruz kalır. Kortikal kemik<br />

dokusu içinde kemiğin uzun ekseni boyunca ve birbirine paralel olarak uzanan kanallar<br />

mevcuttur. Bu kanallara Havers kanalları denir. Havers kanalları içinde bağ dokusu <strong>ile</strong> çevrili<br />

9


nörovasküler yapılar bulunur. Bu yapı lameller kemik tarafından çepeçevre sarılmış<br />

durumdadır. Kemiğin damarsal kanal çevresindeki bu kompleks düzenine osteon denir.<br />

Periost <strong>alt</strong>ından başlayarak kompakt dokuyu enlemesine geçen diğer bir kanal yapısı daha<br />

mevcuttur. Bu kanallara Volkmann kanalları denir.<br />

Osteonlar genelde kemiğin uzun aksı doğrultusundadır ve kortikal kemiğin ana yapı<br />

ünitesidir. Kortikal kemik sonuç olarak birçok komşu osteon ve onların intertisyel ve<br />

çevreleyen kanallarının kompleksidir. Osteonun santral kanalındaki kapillerlerin taban zarları<br />

hız sınırlayan veya seçici iyon geçiren bariyerlerdir. Bu bariyerin varlığı kalsiyum ve fosfat<br />

iyon transportunda ve mekanik yüklenmelere kemiğin cevabının açıklanmasında önemlidir.<br />

Santral kanaldaki kap<strong>ile</strong>rler kemiğin ana nutrisyonel arterlerinden, metafizer veya epifizyel<br />

arterlerden gelişir.<br />

Trabeküler kemikler kural olarak uzun kemiklerin metafiz ve epifizlerinde ve vertebra<br />

gibi küboid kemiklerde bulunur. Trabeküler kemiğin iç huzmeleri 3 boyutlu olarak stres<br />

yönünde dizilim gösterir ve sayısı değişir. Böylece kemik maruz kaldığı strese karşı yeniden<br />

şekillenmiş olur. Bu olaya Wolff yasası denir.<br />

Kemiğin dış yüzeyi periost ve iç yüzeyi de endost olarak isimlendir<strong>ile</strong>n ve kemik<br />

oluşturan hücreler ve bağ dokusundan oluşan zarlarla döşenmiştir. Periostun dış katmanı<br />

kollajen lifleri ve fibroblast içerir. Periosteal kollajen lifler kemik matriksine doğru penetre<br />

olurlar ve periost <strong>ile</strong> kemiği birbirine bağlar. Bu bağlantılara Sharpey lifleri denmektedir.<br />

Periostun hücresel açıdan zengin olan iç tabakası ise osteoblastlara mitoz yolu <strong>ile</strong> bölünerek<br />

farklılaşma potansiyeli olan hücrelerden oluşmaktadır. Bu osteoprogenitör hücreler<br />

bulundukları bölge, şekil ve içerdiği organellerle karakterizedir ve kemik büyümesi ve kırık<br />

iy<strong>ile</strong>şmesinde önemli rol üstlenmektedirler. Endost ise kemiğin tüm iç yüzeyini kaplar.<br />

Periosta göre daha incedir ve tek kat osteoprogenitör hücre ve az miktarda bağ dokusu içerir.<br />

Endost ve periostun ana görevi; kemik dokusunun beslenmesi, tamiri ve büyümesi için<br />

gerekli olan yeni osteoblastlar için devamlı bir depo sağlamaktır.<br />

Kemik dokusu; hücreler, hücreler arası madde ve kanaliküllerden oluşur. Hücreler<br />

arası madde matriks, inorganik tuzlar ve sudan oluşur. Matriks kemiğin organik maddesi olup<br />

kollajen, glikoprotein ve polisakkarit içerir. Havers kanallarını osteositleri bulunduğu<br />

kovuklar sarar. Kanaliküllerde damar ve yer yer sinir paketi bulunur.<br />

10


Kemiğin ana hücreleri osteoblast, osteosit ve osteoklastlardır. Kemik yapan hücreler<br />

osteoblast ve osteositlerdir (Şekil 2),(Şekil 3).<br />

Şekil 2: Kortikal kemiğin<br />

histolojik yapısı<br />

I) OSTEOBLAST:<br />

Embriyoda kemik yapan osteoblastlar; sklerotom veya baş bölgesindeki nöral krestten<br />

(ektomezenkim) orijinini almış olan mezenkimal hücrelerden farklılaşır. Ancak erişkinde<br />

osteoblastların ana kaynağı indükleneb<strong>ile</strong>n, periost ve kemik iliğinde bulunan osteoprogenitör<br />

hücrelerdir.<br />

Osteoblastlar kemik üret<strong>ile</strong>n bölgelerde epitel hücrelerine benzer şekilde<br />

dizilmişlerdir. Epitel hücrelerinin aksine komşu hücre membranları arasındaki intersellüler<br />

boşluklar sıkı bağlantılar yoktur. Bunun tersine osteositlerin sitoplazmik uzantıları <strong>ile</strong><br />

osteoblastlar arasında intersellüler haberleşmeyi de sağlayan gevşek bağlantılar mevcuttur.<br />

Düz endoplasmik retikulumları çok gelişmiştir. Bol miktarda golgi vezikülleri ve yüksek<br />

metabolik aktiviteyi karşılayacak miktarda mitokondriumları ve kapillerleri mevcuttur.<br />

Osteoblastlar <strong>ile</strong> osteositler arasındaki temel ayrım yerleşim yerleridir. Osteoblastlar<br />

kemiğin yüzeyinde yerleşir. Osteoblastlara yapıca benzer olan ancak kemiğin yüzeyinden<br />

uzakta olan hücreler bazen preosteoblast olarak adlandırılır. Osteoblastların en farklı özelliği<br />

ışık ve elektron mikroskobunda yeni kemiğe komşu olarak görülebilir. Işık mikroskobunda<br />

11


aktif osteoblastlar kuvvetli bazofilik olarak boyanırlar. Polarize olarak görülürler ve<br />

çekirdekleri egzantirik olarak kemik yüzeyinden uzakta yerleşmiştir.<br />

Kemiğin organik intersellüler maddesini (matriks) sentezleyerek salgılar. Kalsifiye<br />

olmamış bu dokuya osteoid doku denir. Bu dokulara daha sonra inorganik tuzların çökmesine<br />

kalsifikasyon denir. Periostun kambiyum tabakasında bulunan osteoblastlar kemiğin enine<br />

büyümesini sağlar. Osteoid maddenin yapımına ve sonrasında kalsifikasyonuna yardımcı olan<br />

alkali fosfotaz enziminin osteoblastlar tarafından yapıldığı histokimyasal çalışmalarla<br />

gösterilmiştir.<br />

II) OSTEOSİT:<br />

Osteoblast sonrasında mineralize olmak üzere bir kere kemik matriks <strong>ile</strong><br />

çevrelendiğinde nükleus /sitoplazma oranı yükselir ve organelleri azalır. Bulunduğu yere<br />

Howship lakünaları (kovuk) denir. Işık mikroskobunda incelendiğinde osteonun santral<br />

lümeni çevresinde ve lamellerin arasında konsantrik olarak dizilidir. Osteositler düzenli<br />

olarak lamellerin longitüdinal ve radial akslara uygun olarak düzenli olarak dizilmişlerdir.<br />

III) OSTEOKLAST:<br />

Çeşitli büyüklük ve sayıda çekirdeklere sahip ve kemik yıkımından sorumlu hücrelere<br />

osteoklast denir. Hemopoetik monositlerden köken alır. Osteoklastlar hem hücreler arası<br />

matriksi hem de mineralleri abzorbe eder. Paratiroid hormon tarafından direk olarak<br />

uyarıldığında osteoklast prekürsörlerinden osteoklast farklılaşması artar ve kemik<br />

rezorpsiyonu artar. Kalsitonin osteoklast oluşumunu ve aktivasyonunu az<strong>alt</strong>ır (10).<br />

2- KIRIK KAYNAMASI VE AŞAMALARI<br />

Şekil 3: Osteoblast, osteoklast ve<br />

osteosit arasındaki ilişki<br />

12


Dıştan veya içten gelen zorlanmalarla kemik dokusunda olan ayrılmaya, yani kemiğin<br />

bütünlüğünün bozulmasına “KIRIK” denir. Kemikteki bozukluk ufak bir çatlaktan bir veya<br />

birçok kemiğin parçalanmasına kadar olabilir. Kırığı meydana getiren kuvvet veya zorlama<br />

kemiği kırıncaya kadar çevredeki cilt, kas, tendon, ligaman, damar, sinir veya organları da<br />

hasara uğratır. Bazen bu hasarlara kırılan kemiklerin uçları neden olur. Kemiğin kırılması<br />

esnasında hücreler, kemik matriksi, periost da travmanın şiddeti <strong>ile</strong> doğru orantılı olarak hasar<br />

görür. Kırık sonrası kemik iliğinde, kortekste, periostda ve çevre yumuşak dokuda; kırığın<br />

bölgesine, kırığın tipine ve uygulanan tedavi metoduna bağlı olarak cevap gelişir (20,22).<br />

Yaralanan dokunun yerini fibröz skar dokusunun aldığı yumuşak doku iy<strong>ile</strong>şmesinin<br />

tersine, kemik dokusundaki iy<strong>ile</strong>şme yeni kemik dokusu oluşumu <strong>ile</strong> sonlanır. Eğer kemik<br />

dokusunun iy<strong>ile</strong>şmesi sonucunda fibröz doku oluşmuşsa, bu olay kırığın iy<strong>ile</strong>şmemiş<br />

olduğunu gösterir. Kırık iy<strong>ile</strong>şmesi olayı makroskopik olarak 19. yüzyıl sonlarına doğru,<br />

mikroskopik olarak ise 20. yüzyıl ortalarına doğru aydınlatılmaya başlanmıştır. Ancak<br />

günümüzde gelinen son noktada dahi tam olarak açıklık kazanmamış bölümler mevcuttur.<br />

Kırık iy<strong>ile</strong>şmesi kırığın olduğu anda başlar ve olgun organize kemik dokusu <strong>ile</strong> kemik<br />

uçları bütünleşinceye kadar devam eder. Bu dönem 1984 yılında Sarmiento tarafından 5 ve<br />

1998 yılında Dandy-Edward tarafından 7 aşama <strong>alt</strong>ında incelenmiştir. Ancak klasik olarak 3<br />

ana aşama ve <strong>alt</strong> grupları <strong>alt</strong>ında incelenmektedir.<br />

Kemiğin kırılması 1) Enflamasyon, 2) Tamir 3) Remodelasyon aşamalarının sıra <strong>ile</strong><br />

oluşmasını tetikler (Şekil 4). Bu üç dönem birbirinin içine girmiş bir şekildedir ve en uzun<br />

dönem remodelasyon dönemidir. Enflamasyon travmayı takiben hemen başlar ve tamir<br />

aşaması bu olayı takip eder. Tamir aşaması <strong>ile</strong> hasar görmüş olan hücreler ve matriks yerine<br />

yen<strong>ile</strong>ri yapıldıktan sonra uzamış bir remodelasyon fazı başlar. Kırık iy<strong>ile</strong>şmesi için enerji<br />

ihtiyacı enflamasyon safhasında hızla yükselir. Bu ihtiyaç tamir aşamasında kallus içindeki<br />

hücreler çoğalırken ve matriks sentezlenirken en yüksek değere ulaşır. Remodelasyon<br />

aşamasının başlamasına kadar kırık iy<strong>ile</strong>şmesi için de enerji ihtiyacı yüksek olarak devam<br />

eder ve sonra düşmeye başlar.<br />

13


ENFLAMASYON<br />

FAZI<br />

TAMİR FAZI<br />

REMODELASYON<br />

FAZI<br />

CEVAP<br />

MİKTARI<br />

ZAMAN<br />

Şekil 4: Kırık kaynamasının zamana göre evreleri<br />

1) ENFLAMASYON<br />

Kırık oluşmasına sebep olan bir travma sonrası hücrelerle birlikte damarlar, kemik<br />

matriksi, periost ve kasları içeren çevredeki yumuşak dokular da hasar görür. Medüller<br />

kanalda kırık uçları arasında ve korteksten ayrılmış periostun <strong>alt</strong>ında hematom oluşur. Bu<br />

hematom kırık uçlarını ilk aşamada bir arada tutan bir köprü görevi görür. Kan damarlarının<br />

hasar görmesine bağlı olarak osteositler beslenemezler ve kırık uçlarındaki osteositler ölürler.<br />

Ciddi hasar görmüş periost, medüller kanal ve çevre yumuşak dokular da kırık sahasında<br />

nekrotik yapıları arttırır (Şekil 5).<br />

yırtılmış periosteum<br />

hematom<br />

Nekrotik kemik<br />

İntakt<br />

periosteum<br />

Ölü kemik<br />

14<br />

Şekil 5: Kırık<br />

oluştuğu anda<br />

başlayan ve<br />

periostun yırtılması<br />

kırık hattında<br />

osteositlerin ölmesi<br />

ve yer yer nekrotik<br />

dokuların görülmesi<br />

<strong>ile</strong> devam eden<br />

enflamasyon fazı


Trombositlerden ve ölü hücrelerden salınan enflamatuar mediatörler kan damarlarının<br />

dilatasyonuna ve plazma eksüdasyonuna sebep olarak kırığın erken safhasındaki<br />

enflamasyona öncülük eder. Bölgeye enflamatuar hücrelerden polimorfonükleer lökositler<br />

(PNL) ve takiben makrofaj ve lenfositler göç eder. Bu hücreler anjiogenezden sorumlu<br />

sitokinleri salgılarlar. Enflamatuar cevap azalırken nekrotik doku ve eksüda rezorbe olur.<br />

Fibroblast ve kondrositler bölgede görülmeye başlar ve yeni matriks yapımıyla kırık kallusu<br />

oluşmaya başlar.<br />

Kırık tamirini uyaran faktörler muhtemelen enflamasyon fazında kırık sahasından<br />

serbestlenen kemotaktik faktörleri ve kemiğin bütünlüğünün bozulmasına bağlı olarak ortaya<br />

çıkan sitokinleri içermektedir. Elektriksel uyarılmanın da bu olayda rol oynadığı<br />

düşünülmektedir. Taze kırık sahasında elektronegativite tespit edilmiştir ve osteogenezi<br />

uyardığı düşünülmektedir (45).<br />

Kırık sonrası oluşan enflamasyon hemen hemen tüm kırıklarda aynı sırayı takip<br />

etmesine rağmen tamir dokusu miktarı ve tamir hızı her kırık için farklıdır. Bu farklılık<br />

kırığın spongioz kemikte, epifizde, metafizde, diafizde ve primer kortikal kemikte olmasına,<br />

kemiği çevreleyen yumuşak doku hasarına ve hastaya ait faktörlere, travma türüne ve tedavi<br />

metotlarına bağlı olarak değişir.<br />

2) TAMİR VE REMODELASYON<br />

a) RİJİT OLARAK TESPİT EDİLMEYEN KIRIKLAR<br />

Travma esnasında kemikteki kan damarları, kemik iliği, periost ve yumuşak doku<br />

hasarı sonucu kırık bölgesinde kanama ve hematom oluşur. Bu hematomun organizasyonu<br />

kırık tamirinin ilk aşaması olarak kabul edilir (Şekil 5). Deneysel çalışmalar bu hematomun<br />

kaybının kemik iy<strong>ile</strong>şmesini kötü yönde etk<strong>ile</strong>diğini göstermektedir (35,73).<br />

Kırık hematomunun kırık iy<strong>ile</strong>şmesini nasıl etk<strong>ile</strong>yebildiği halen araştırılmaktadır.<br />

Ancak fibrin bir çatı oluşturarak tamir hücrelerinin migrasyonunu kolaylaştırdığı tahmin<br />

edilmektedir. Buna ek olarak büyüme faktörleri, trombosit ve kırık hematomu bölgesindeki<br />

15


hücrelerden salınan diğer proteinler, kırık iy<strong>ile</strong>şmesinde hücre migrasyonuna,<br />

proliferasyonuna ve matriks sentezine öncülük ettiği düşünülmektedir.<br />

Kırık sonrası etk<strong>ile</strong>nen <strong>ekstremite</strong>nin kanlanması muhtemel vazodilatasyona bağlı<br />

olarak kısa bir dönem artmaktadır. Bu bölgede vasküler proliferasyon da olmaktadır. Normal<br />

şartlarda kemik iy<strong>ile</strong>şmesinin erken safhasında periostal damarlar bölgeyi besleyen kanın<br />

büyük miktarını alırken, sürecin sonraki aşamalarında besleyici medüller arter daha büyük<br />

önem kazanır.<br />

Kırık bölgesinde kırık uçları kanlanamayarak nekroza gider ve sonrasında rezorbe<br />

olur. Bazı kırıklarda bu olaya bağlı olarak birkaç hafta içinde veya daha sonrasında radyolojik<br />

olarak görüleb<strong>ile</strong>n boşluk oluşabilir.<br />

Pluripotent mezenkimal hücreler muhtemelen ortak orijinle; kırık bölgesindeki fibröz<br />

doku, kıkırdak ve kemiğin oluşmasını sağlar. Bu hücrelerin bazıları hasar gören dokudan<br />

orijin alırken diğerleri kan damarları <strong>ile</strong> bölgeye gelirler. Periost kambiyum tabakasındaki<br />

hücreler öncül kemiği oluşturur. Periostal hücreler özellikle çocuk kırıklarında önemli rol<br />

oynar. Çünkü periost kalın ve hücresel olarak zengin bir yapıya sahiptir. Yaş <strong>ile</strong>rledikçe<br />

periost incelir ve kemik iy<strong>ile</strong>şmesine katılımı azalır. Endostal yüzden gelişen osteoblastlar<br />

kemik formasyonunda yer alır ancak osteositler tamir dokusu oluşturmazlar. Osteogenezden<br />

sorumlu çoğu hücre kırık iy<strong>ile</strong>şmesi sırasında hematomun yerine geçen granülasyon dokusu<br />

<strong>ile</strong> birlikte bölgede tespit edilir.<br />

Kırık sahasında mezenkimal hücreler prolifere olur, farklılaşır ve fibröz doku, kıkırdak<br />

ve örgümsü kemikten oluşan kırık kallusunu oluşturur (Şekil 6). Kırık kallusu kırık bölgesini<br />

doldurur ve çevreler. İy<strong>ile</strong>şmenin erken evresi; 1) Yumuşak veya fibröz kallus 2) Sert veya<br />

kemik kallus olmak üzere ikiye ayrılır. Kallusun periferinde erken dönemde intramembranöz<br />

kemikleşme <strong>ile</strong> oluşturulan kemik sert kallustur. Yumuşak kallus merkezde düşük oksijenli<br />

bölgededir ve primer olarak kıkırdak ve fibröz doku içerir. Zaman içinde kıkırdak, tedrici<br />

olarak endokondral ossifikasyon süreci <strong>ile</strong> kemiğe dönüşür. Sert kallus genişler ve kırığın<br />

stabilitesi artar. Bu süreç yeni kemik kırık sahasını köprüleyene kadar devam eder (22).<br />

Kallus matriksinin biyokimyasal içeriği tamir süreci <strong>ile</strong> değişir. Hücreler fibrin pıhtıyı<br />

glikozaminoglikan (GAG), proteoglikan ve tip 1 ve tip 3 kollajen içeren dağınık fibröz<br />

16


matrikse değiştirir. Çoğu bölgede bu doku daha sert fibrokartilaj veya hyalin benzeri kıkırdağa<br />

çevrilir. Hyalin benzeri kıkırdağın oluşması <strong>ile</strong> tip 2 kollajen, kıkırdak spesifik proteoglikanlar<br />

ve bağlayıcı protein içeriği artar. Endokondral ossifikasyon ve intramembranöz kemik<br />

formasyou sırasında tip 1 kollajen konsantrasyonu, Alkalen fosfataz (ALP) ve kemik spesifik<br />

proteinler matriksin mineralizasyonuna kadar artar. Yeni oluşan örgümsü kemik lameller<br />

kemiğe dönüşür. Remodelasyon <strong>ile</strong> beraber kollajen ve diğer proteinler normal seviyeye<br />

döner.<br />

Kırık tamirinin hücresel analizi yapıldığında; hücre içinde kan damarları, kıkırdak,<br />

kemik spesifik proteinler için genlerin aktivasyonu <strong>ile</strong> granülasyon dokusu, kıkırdak ve kemik<br />

oluşumu arasında yakın bir birliktelik görülmektedir (10,63). Bu birliktelik; kırık<br />

iy<strong>ile</strong>şmesinin gen ekspresyonunun düzenlenmesine bağlı olduğunu göstermektedir. Aynı anda<br />

kondrogenez, endokondral ossifikasyon ve intramembranöz kemik formasyonunun kırık<br />

kallusunun farklı bölgelerinde oluşması, lokal mediatörler ve mikroçevredeki farklılıklar, ki<br />

buna mekanik stresler de dahildir, hangi genin eksprese ed<strong>ile</strong>ceği ve hangi tip dokunun tamir<br />

dokusu tarafından oluşturulacağını belirler. Kompresyon fibröz dokunun oluşumunu engeller.<br />

Aralıklı makaslama (shearing) gücü yeni oluşan fibrokartilajın kalsifikasyonunu arttırır, diğer<br />

yandan aralıklı hidrostatik stres kalsifikasyonu engeller.<br />

Biyomediatörler ve bölgedeki oksijen oranı tamir sürecindeki hücre fonksiyonunu<br />

etk<strong>ile</strong>r. Biyomediatörler hücre bölünmesi, matriks sentezi, ve doku farklılaşması gibi<br />

olaylarda hücrelerarası bağlantıda rol alırlar. Hedef hücrelerdeki özel reseptörlere bağlanarak<br />

hücre içinde bir sinyal <strong>ile</strong>tim sistemini tetikler. Bu sinyal çekirdeğe ulaşarak <strong>biyolojik</strong> yanıtı<br />

oluşturur ve hedef hücrede bir dizi protein sentezi başlar. Asidik fibroblast büyüme faktörü<br />

(aFGF), bazik fibroblast büyüme faktörü (bFGF) kondrosit yapımını, kıkırdak formasyonunu,<br />

osteoblast çoğalmasını ve kemik sentezini arttırır. Transforme eden büyüme faktörü-ß (TGFß)<br />

trombositlerden travmay? takiben sal?n?r ve kallus olu?umuna öncülük eder. TGF- ß sentezi<br />

ayr?ca endokondral ossifikasyon yüzeylerinde k?k?rdak hipertrofisi ve kalsifikasyonu <strong>ile</strong><br />

ili?kilidir. Oksijen bas?nc? kemik veya k?k?rdak olu?um ayr?m?nda önemlidir. Dü?ük oksijen<br />

bas?nc?nda, muhtemelen kan damarlar?na olan mesafeye ba?l? olarak k?k?rdak olu?ur. Yeterli<br />

oksijen ula?an bölgelerde ise yeterli mekanik ve elektriksel uyaran <strong>ile</strong> kemik olu?ur (8).<br />

Hücre aktivite zincirinin bir sonucu olarak k?r?k kallusu mineralize olur. Osteoblastlar<br />

tip 1 kollajenden zengin bir matriks sentezler. Sonra kollajen fibrillerinde kalsiyum<br />

17


hidroksiapatit kristalleri y???n? depolanmas?n? yani mineralizasyonu artt?racak ortam? yarat?r.<br />

Mineralizasyon iki hücre fonksiyonuna ihtiyaç duyar. ?lki; hücreler mineralizasyonu<br />

engelleyecek fibrokartilaj kallus matriksindeki yüksek GAG konsantrasyonu içeren lokal<br />

ortam?n uzakla?t?r?lmas?d?r. ?kincisi de hücreler matriksi mineralizasyona haz?rland?ktan<br />

sonra, kondrositlerin ve sonra da osteoblastlar?n paketlenmi? kalsiyum-fosfat komplekslerini<br />

matrikse salg?lamas?d?r. Bu hücre zar? kaynakl? veziküller, nötral proteaz ve ALP enzimi ta??r.<br />

Etki etti?inde proteaglikandan zengin matriksi parçalar ve ATP’yi ve di?er yüksek enerjili<br />

fosfat esterlerini hidrolize ederek kalsiyumun çökmesini sa?lar. Kallus mineralize olmaya<br />

ba?lad?ktan sonra nötral proteazlar ve ALP aktivite <strong>ile</strong> paralel olarak artar ve en üst seviyeye<br />

ula??r.<br />

K?r?k fragmanlar?n?n stabilitesi internal ve eksternal kallus <strong>ile</strong> giderek artar. Sonuçta<br />

klinik olarak kaynama olur. Klinik olarak kaynama k?r?k sahas?n?n stabil ve a?r?s?z olmas?d?r.<br />

Radyolojik kaynama trabekül görüldü?ünde veya kortikal kemik k?r?k sahas?n? köprüledi?inde<br />

olu?ur. Genelde klinik kaynama radyolojik kaynamadan önce olur. Ancak radyolojik kaynama<br />

sa?land???nda b<strong>ile</strong> iy<strong>ile</strong>?me süreci tamamlanmam??t?r. ?mmatür k?r?k kallusu normal kemi?e<br />

göre güçsüzdür. Kemik tam gücünü remodelasyon safhas? esnas?nda kazan?r.<br />

Kaynaman?n son safhas? tamir dokusunun remodelasyonu <strong>ile</strong> olur. Remodelasyon<br />

örgümsü kemik <strong>ile</strong> lameller kemi?in yer de?i?tirmesi ve gereksiz kallus dokusunun<br />

rezorpsiyonu <strong>ile</strong> ba?lar .Yap?lan radyoizotop çal??malar? <strong>ile</strong> k?r?k sahas?nda tam fonksiyonel<br />

kazan?m ve düz grafide kaynama olmas?na ra?men artm?? aktivite tespit edilmektedir. Bu<br />

aktivitede klinik ve radyolojik kaynamadan sonra remodelasyonun y?llarca devam etti?ini<br />

göstermektedir.<br />

Elektriksel alanlar?n k?r?k remodelasyonunu etk<strong>ile</strong>di?i dü?ünülmektedir. Kemik strese<br />

maruz kald???nda konveks yüzeyde elektronegatiflik, konkav yüzeyde elektropozitiflik<br />

görülür. Elektropozitif aktivite osteoklastik aktivite <strong>ile</strong> ve elektronegatiflik ise osteoblastik<br />

aktivite <strong>ile</strong> ili?kilidir.<br />

Kemi?in mimarisindeki de?i?im etki eden yükle ba?lant?l?d?r. Bu duruma Wolff yasas?<br />

denmektedir. Her ne kadar k?r?k kallus remodelasyonu hücre ve matriksteki de?i?iklikler<br />

zinciri olsa da; hasta için en önemli fonksiyonel sonuç mekanik stabilitedeki art??t?r. K?r?k<br />

stabilitesindeki progresif art?? 4 a?amada incelenebilir (78). 1. a?amada torsiyonel teste maruz<br />

18


kalan kemik k?r?k hatt?ndan yumu?ak ?ekilde yetersizli?e u?rar. 2. a?amada kemik yine k?r?k<br />

bölgesinden yetersiz kal?r ancak daha yüksek bir sertlik gösterir. 3. a?amada k?smen eski k?r?k<br />

sahas?ndan, k?smen normal olan kemikten yüksek sertlikte yetersiz kal?r. 4. a?amada ise<br />

yetersizlik eski k?r?k hatt?ndan olmaz. Bu son a?ama k?r?k sahas?ndaki yeni dokunun normal<br />

dokuya göre mekanik özelliklerini ikiye katland???n? göstermektedir. Mükemmel k?r?k<br />

iy<strong>ile</strong>?mesine ra?men etk<strong>ile</strong>nen <strong>ekstremite</strong>de kemik yo?unlu?u de?erleri y?llar içerisinde<br />

dü?ebilir (80).<br />

b) R?J?T OLARAK TESP?T ED?LEN KIRIKLAR<br />

Sekonder kemik iy<strong>ile</strong>?mesinde k?r?k hatt?nda belli limitlerde olu?an hareket <strong>alt</strong>?nda<br />

k?r?k kallusu progresif olarak olu?ur ve k?r??? stabilize eder. Ancak hem spongioz hem de<br />

kortikal kemikte k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi kallus geli?meden olabilir. Bunun için k?r?k yüzeyleri rijit<br />

olarak kontak halinde olmal?d?r. Bu ?ekildeki kaynama “PR?MER KEM?K ?Y?LE?MES?”<br />

olarak adland?r?l?r.<br />

Bu ?ekildeki kaynamada k?r?k kallusu olu?maz ve rezorbe olmaz. Ço?u impakte<br />

epifizyel, metafizyel ve vertebra cisim k?r?klar?nda k?r?k uçlar? primer kemik iy<strong>ile</strong>?mesi için<br />

yeterli stabiliteyi sa?lar.<br />

Schenck ve Willenegger iki ?ekilde primer kemik iy<strong>ile</strong>?mesi tarif etmi?lerdir.<br />

1) Gap (bo?luk) iy<strong>ile</strong>?mesi 2)Haversiyen remodelasyon.<br />

Bu iki ?ekil iy<strong>ile</strong>?me rijit olarak stabilize edilmemi? k?r?klarda tamir ve remodelasyon<br />

safhalar?na kar??l?k gelmektedir. Çal??malar?nda kompresyon pla?? <strong>ile</strong> rijit olarak tespit sonras?<br />

tüm kortikal kemik uçlar?n?n yak?n kontak içinde olmay?p, k?r?k sahas?nda yer yer bo?luklar?n<br />

oldu?unu göstermi?lerdir. Kaynama mekanizmas?, iy<strong>ile</strong>?me dokusunun yap?s? ve yeni kemik<br />

olu?um h?z? bu bo?luklar?n boyutuna ba?l?d?r. E?er kortikal kemik uçlar?nda direk kontak<br />

mevcut ise lameller kemik direk olarak k?r?k hatt?n? kemi?in uzun aks?na paralel olarak geçer.<br />

Bu olay osteonlar?n geni?lemesi <strong>ile</strong> olur. Osteoklast y???n? k?r?k hatt?n? keser. Osteoklastlar?<br />

takiben osteoblastlar yeni kemik depolarlar. Kan damarlar? osteoblastlar? takip eder. Bu yeni<br />

kemik matriks, çevrelenmi? osteositler ve kan damarlar? yeni haversiyen sistemi veya primer<br />

osteonlar? olu?turur. Bu sürece kontak iy<strong>ile</strong>?me denir.<br />

19


150-200 ?m aras? mesafedeki veya yakla??k osteonun d?? çap? kadar olan küçük<br />

bo?luklarda hücreler kemi?in uzun aks?na dik olacak ?ekilde lameller kemik yaparlar.<br />

200 ?m-1 mm aras? mesafedeki büyük bo?luklarda hücreler defekti örgümsü kemik <strong>ile</strong><br />

doldurur. Bo?luk iy<strong>ile</strong>?mesini takiben Haversiyen remodelasyon ba?lar ve normal kortikal<br />

kemik yap?s? tekrar kazan?l?r. Osteoklastlar? içeren kesim bölgelerini osteoblastlar ve kan<br />

damarlar? takip eder ve k?r?k bo?lu?undaki yeni kemi?i enlemesine geçer. Lameller kemik<br />

depolar ve k?r?k hatt?n? geçen kortikal kemik kanlanmas?n? yeniden sa?lar.<br />

Haversiyen remodelasyon nekrotik damarlar?n izini takip eder ve yeni kan damarlar?n?<br />

keser. E?er kortikal kemikte büyük bir segment nekrotik ise osteonlar?n direk geni?lemesi <strong>ile</strong><br />

yine de iy<strong>ile</strong>?ebilir. Ancak bu olay daha yava? olur ve nekrotik kemik alanlar? remodelasyona<br />

u?ramam?? ?ekilde uzun bir süre kal?r.<br />

Organize hematom<br />

Granülasyon dokusu<br />

kıkırdak<br />

erken yeni<br />

kemik<br />

formasyonu<br />

Şekil 6: Organize olmuş<br />

hematom içerisinde kıkırdak ve<br />

kemik adacıklarının mevcut<br />

olduğu tamir safhası<br />

Persistan kıkırdak<br />

Persistan<br />

kıkırdak<br />

fiber kemik<br />

Şekil 7: Kırık kallusu <strong>ile</strong><br />

progresif olarak kırık iy<strong>ile</strong>şmesi;<br />

Kırık fragmanları köprülenmiş<br />

durumda.<br />

20


3- KIRIK ?Y?LE?MES?NDE BA?ARISIZLIK<br />

Uygun tedaviye ra?men baz? k?r?klar daha yava? kaynar veya hiç kaynamaz (48). Bir<br />

k?r???n kaynamas? gereken zaman? kesin olarak belirlemek güçtür. Ancak e?er bir k?r???n<br />

iy<strong>ile</strong>?me süreci genel ortalamadan daha uzun sürüyorsa bu olaya gecikmi? kaynama veya<br />

yava? kaynama denmektedir. Kemik iy<strong>ile</strong>?mesinde yetersizlik veya nonunion ise iy<strong>ile</strong>?me<br />

sürecinin bir a?amada kesilmesi demektir (48,62). Bir k?r?k için gecikmi? kaynama veya yava?<br />

kaynama ifadelerini kullan?rken k?r?k hatt?n?n radyolojik olarak tam görülebilir olmas?,<br />

fragmanlar?n tamamen deplase olmamas?, yüzeylerin kavitasyonunun olmamas?, kalsifikasyon<br />

veya sklerozun görülmemesi gereklidir. Bu hadise travman?n ?iddetine, etk<strong>ile</strong>nen bölgeye,<br />

hastaya ve tedavi ?ekline ba?l?d?r. K?r?k kaynamam?? de?ildir. Daha çok normal iy<strong>ile</strong>?menin<br />

farkl? bir yoludur (8).<br />

4- KIRIK ?Y?LE?MES?N? ETK?LEYEN FAKTÖRLER<br />

Kaynama gecikmesi veya kaynamama genelde bir nedene ba?lanamaz. Ço?u durumda<br />

sebepler: 1) travmaya ba?l? faktörler 2) hastaya ba?l? faktörler 3) dokuya ba?l? faktörler<br />

4) tedaviye ba?l? faktörler olmak üzere 4 ana ba?l?k <strong>alt</strong>?nda incelenebilir.<br />

1) TRAVMAYA BA?LI FAKTÖRLER:<br />

?) Aç?k k?r?k: Ciddi aç?k k?r?klar yumu?ak doku yaralanmas?, k?r?k deplasman? ve baz?<br />

durumlarda kemik kayb?na sebep olabilir. Geni? yumu?ak doku hasar? k?r?k sahas?ndaki<br />

kanlanmay? engeller. Nekrotik kemik ve yumu?ak doku yarat?r. K?r?k hematomunun<br />

bo?almas?n? sa?lar veya olu?mas?n? engeller. Tamir dokusu olu?umunu geciktirir. Enfeksiyon<br />

için ortam haz?rlar (8,20).<br />

??) Travman?n ?iddeti: Ciddi k?r?klar aç?k veya kapal? olabilir. Geni? yumu?ak doku yaras?,<br />

yumu?ak doku kayb?, k?r?k fragmanlar?n?n deplasman? ve parçalanmas?, k?r?k sahas?n?n<br />

kanlanmas?n?n azalmas? <strong>ile</strong> ba?lant?l? olabilir. Parçal? k?r?k fragmanlar? ayn? zamanda geni?<br />

yumu?ak doku hasar?n?n bulundu?unu gösterir. K?r?k fragmanlar?n?n deplasman? ve yumu?ak<br />

doku travmas?n?n ?iddeti k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini yava?lat?r. Nekrotik doku hacmi artmaktad?r.<br />

Mezenkimal hücre migrasyonu ve vasküler invazyon kötü yönde etk<strong>ile</strong>nir (8,20).<br />

21


???) ?ntraartiküler k?r?klar: Enzimler içeren sinovyal s?v? ba?lang?çta k?r?k kallusunun<br />

matriksini bozar. K?r?klar eklem yüzüne uzand???nda eklem hareketi ve yüklenme de k?r?k<br />

hatt?nda harekete sebep olur (20). Ço?u eklem içi k?r?k iy<strong>ile</strong>?ir ancak e?er dizilim ve eklem<br />

yüzey uyumu sa?lanmazsa, eklem anstabil olabilir. Baz? durumlarda özellikle k?r?k rijit olarak<br />

stabilize edilmezse iy<strong>ile</strong>?me gecikebilir veya nonunion geli?ebilir. Di?er yandan eklem içi<br />

k?r???n oldu?u eklemde uzayan hareketsizlik s?kl?kla eklem sertli?ine sebep olabilir. Bu<br />

nedenlerle stabil olmayan eklem içi k?r?klar redükte ed<strong>ile</strong>rek güvenle tespit edilmelidir. Bu<br />

yakla??m ideal olarak eklem uyumunu restore ederek k?r???n iy<strong>ile</strong>?mesi esnas?nda en az?ndan<br />

bir miktar eklem hareketine izin verir. Eklem dizilimini, uyumunu elde etmek ve stabilitesini<br />

sa?lamak için ciddi eklem içi k?r?klarda geni? cerrahi giri?im gereklidir. Geni? cerrahi giri?im<br />

de k?r?k sahas?ndaki kanlanmay? bozar. Redüksiyon ve yeterli erken stabilizasyona ra?men<br />

eklem içi k?r?klar yüksek transartiküler güçlere ba?l? olarak deplase olabilirler. Stabilizasyon<br />

yetersiz kalabilir veya subkondral spongioz kemik çökebilir. Bu geç redüksiyon kayb? s?kl?kla<br />

proksimal tibian?n eklem içi parçal? k?r?klar?nda görülür (8).<br />

?v) Segmenter k?r?klar: Uzun kemi?in segmenter k?r??? orta fragman?n intramedüller<br />

kanlanmas?n? bozar. E?er k?r??a ciddi yumu?ak doku travmas? da e?lik ediyorsa periostal<br />

kanlanma da bozulabilir. Bu nedenle proksimal veya distal k?r?k hatt?nda kaynama gecikmesi<br />

veya kaynamama riski artar. Bu problem s?kl?kla tibia k?r?klar?nda görülür (81). Segmenter<br />

k?r?kta internal tespit uygulanacaksa orta fragman?n yumu?ak doku örtümü mümkün<br />

oldu?unca korunmal?d?r (8,20,62).<br />

v) Yumu?ak dokunun araya girmesi (interpozisyonu): Kas, fasya, tendon ve nadiren sinir ve<br />

damar interpozisyonu k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini engeller. E?er kemik fragmanlar? kapal? redüksiyonla<br />

kar??l?kl? getir<strong>ile</strong>miyorsa yumu?ak doku interpozisyonundan ?üphelenilmelidir. Böyle bir<br />

durumda aç?k redüksiyon uygulanmal?d?r (8,20).<br />

v?) Kanlanman?n hasar görmesi: Yetersiz kanlanma kaynama gecikmesi veya kaynamama<br />

sebebi olabilir. Ciddi yumu?ak doku ve kemik hasar?nda, geni? cerrahi diseksiyon sonucu<br />

k?r?k hatt?n?n kanlanmas? bozulabilir. Özellikle yumu?ak doku örtümünün az oldu?u tibiada<br />

geni? yumu?ak doku hasar? ve geni? cerrahi diseksiyon kaynamay? etk<strong>ile</strong>r (8,20).<br />

22


2) HASTAYA BA?LI FAKTÖRLER:<br />

?) Ya?: Hastan?n ya?? k?r?k iy<strong>ile</strong>?me h?z?n? belirgin olarak etk<strong>ile</strong>r. Bebeklerde en h?zl? iken,<br />

kemikle?me (iskelet geli?imi) tamamlan?ncaya kadar bu h?z dü?er. Ancak iskelet geli?imi<br />

tamamland?ktan sonra ya? <strong>ile</strong> k?r?k kaynama h?z? de?i?mez (8,20).<br />

??) Beslenme: K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi için gerekli olan hücre migrasyonu, ço?almas? ve matriks<br />

sentezi için enerji gereklidir. Di?er yandan büyük miktarlarda kollajen, proteoglikan ve di?er<br />

matriks makromoleküllerinin sentezi için hücrenin belli miktarda protein ve karbonhidrat<br />

temini gereklidir. Sonuç olarak hastan?n metabolik aktivitesi hasar?n sonucunu etk<strong>ile</strong>yebilir.<br />

Ciddi olarak besin eksikli?i bulunan hastada normal ?artlarda iyi beslenmi? hastalarda<br />

iy<strong>ile</strong>?eb<strong>ile</strong>cek bir hasar?n iy<strong>ile</strong>?mesi etk<strong>ile</strong>nebilir. Travma ve majör cerrahi giri?im nisbi<br />

malnutrisyona ve immünitede yetersizli?e sebep olab<strong>ile</strong>ce?inden beslenme ve metabolik<br />

dengeye multitravmal? hastalarda dikkat edilmelidir. Leung ve ark. tav?anlarda 2 hafta<br />

boyunca yapt?klar? deneysel çal??mada k?r?k kallusunun normal kemi?in metabolik<br />

aktivitesine göre 1000 kat fazla ATP’ye ihtiyaç duydu?unu göstermi?lerdir (46). Tek bir k?r?k<br />

metobolik aktiviteyi %20-25 artt?r?rken, multipl travma ve enfeksiyon <strong>ile</strong> bu oran %50’lere<br />

kadar ç?kmaktad?r (32). Artan enerji ihtiyac? kar??lanmad???nda enfeksiyon, yara iy<strong>ile</strong>?me<br />

problemleri gibi cerrahi komplikasyonlar <strong>ile</strong> mortalitenin artmas? ve rehabilitasyonda gecikme<br />

olabilir (8,20).<br />

???) Sistemik hormonlar: Kortikosteroidler; mezenkimal hücrelerin osteoblastlara<br />

farkl?la?mas?n? inhibe ederek ve kemik organik matriksinin sentezini bozarak k?r?k<br />

iy<strong>ile</strong>?mesini kötü yönde etk<strong>ile</strong>r. Büyüme hormonunun; kemik üzerine etkisi direk (osteoblast<br />

üzerindeki reseptörlere etki ederek) veya indirek (karaci?erden somatomedin sal?n?m?n?<br />

artt?rarak) yollardan olmaktad?r. Bu hormonun k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi üzerine olumlu veya olumsuz<br />

etkisi halen belirsizdir (11). Tiroid hormonu, kalsitonin, insülin ve anabolik steroidlerin<br />

deneysel çal??malarla k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini artt?rd??? gösterilmi?tir. Diabet, D hipervitaminozu ve<br />

ra?itizmin deneysel çal??malarda k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini yava?latt?klar? gösterilmi?tir. Di?er yandan<br />

klinik deneyimler hormonal bozuklu?u olan hastalarda k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinin daha yava?<br />

olab<strong>ile</strong>ce?ini göstermektedir (10).<br />

?v) Nikotin: Klinik çal??malar sigara kullan?m?n?n k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini olumsuz yönde<br />

etk<strong>ile</strong>di?ini göstermektedir. Nikotinin k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesine etki mekanizmas? bilinmemektedir.<br />

23


Ancak hayvan modellerinde yap?lan çal??malarda damarsal yap?lardaki nikotinik reseptörlerin<br />

uyar?lmas? sonucunda k?r?k bölgesindeki kan ak?m?n?n azalmas?n?n ön planda etkili oldu?u<br />

dü?ünülmektedir. Nikotinin ayr?ca kemik hücresel proliferasyonunu ve fonksiyonunu<br />

do?rudan inhibe etti?i gösterilmi?tir (60,62).<br />

v) E?lik eden hastal?k: Sistemik enfeksiyonlar, kan hastal?klar?, metabolik hastal?klar,<br />

maligniteler, diyabet, anemi, tüberküloz, nörotrofik hastal?lar, di?er kronik hastal?klar <strong>ile</strong><br />

beslenme bozukluklar? k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini olumsuz yönde etk<strong>ile</strong>r. Bunun yan?nda radyoterapi<br />

ve kemoterapinin de olumsuz etk<strong>ile</strong>ri vard?r (62).<br />

v?) ?laç kullan?m?: Travmal? hastalarda kullan?lan klasik heparin k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi üzerine<br />

olumsuz etki yaparken profilaktik dozda dü?ük molekül a??rl?kl? heparinin kullan?m?n?n<br />

inhibe edici etkisi saptanmam??t?r. Ameliyat öncesi ba?lanan ve ameliyat sonras? 1 hafta kadar<br />

devam eden klasik heparin <strong>ile</strong> antikoagülan tedavi kaynama gecikmesine sebep olur (62).<br />

Analjezik-antienflamatuar ilaçlar?n ise k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesine inhibitör etk<strong>ile</strong>ri oldu?u ve bu<br />

etkinin baz? ilaçlarda geri dönü?ümsüz oldu?u bildirilmi?tir (20). Siprofloksasinin<br />

kondrotoksik oldu?u bilinmektedir. Ayn? zamanda k?r?k kallusunda selülariteyi bozarak ve<br />

matriks dejenerasyonuna sebep olarak kaynamay? kötü yönde etk<strong>ile</strong>r. Kortikosteroidler<br />

osteoporoz yapt??? gibi mezenkimal hücrelerin osteoblastlara farkl?la?mas?n? bozarak k?r?k<br />

kaynamas?n? olumsuz yönde etk<strong>ile</strong>r (62).<br />

3) DOKUYA BA?LI FAKTÖRLER:<br />

?) Kemi?in yap?sal tipi: Spongioz ve kortikal k?r?klar?n iy<strong>ile</strong>?mesi yüzey alan farkl?l?klar?,<br />

hücresel zenginlik ve vaskülarite gibi nedenlerden dolay? farkl?l?k gösterir. Kar??l?kl? duran<br />

spongioz kemik uçlar? h?zl? bir ?ekilde kaynar. Çünkü spongioz kemik kan ve hücreden<br />

zengindir ve birim alana dü?en kemik temas yüzeyi daha fazlad?r. Spongioz kemik temas<br />

noktalar?nda olu?an örgümsü kemik k?r?k hatt?n? geçer. Özellikle impakte k?r?klarda k?r?k<br />

fragmanlar?n?n trabekülleri iç içe girdi?i için, çok az miktarda veya hiç görünmeyen eksternal<br />

kallus olu?ur. Kaynamama çok nadirdir. K?r?k spongioz uçlar? impakte de?ilse, fragmanlar<br />

aras?ndaki temas noktalar?ndan kallus olu?ur. E?er fragmanlar aras?nda hareket mevcutsa<br />

eksternal kallus görülebilir. Di?er yandan kortikal kemi?in birim hacminde daha küçük yüzey<br />

24


alan? ve daha az kanlanmas? mevcuttur. Nekrotik kortikal kemik yeni kemik olu?umu öncesi<br />

ortamdan uzakla?t?r?lmal?d?r.<br />

??) Kemik nekrozu: Normal ?artlarda kaynama kemi?in her iki ucundan <strong>ile</strong>rler. Ancak bir<br />

fragman kanlanmas?n? kaybederse kaynama tamamen beslenen fragmandan ve çevre yumu?ak<br />

dokudan kapiller büyüme <strong>ile</strong> olur. Böyle bir durumda k?r?k kaynayabilir. Ancak her iki<br />

fragman?n iyi kanland??? bir k?r??a göre daha yava? bir kaynama olur. E?er k?r?k uçlar?n?n her<br />

ikisi de avasküler ise kaynama ?ans? daha da azal?r. Travmatik veya cerrahi olarak<br />

kanlanman?n bozulmas?, enfeksiyon, uzun bir dönem kortikosteroid kullan?m?, radyasyon<br />

tedavisi kemik nekrozu <strong>ile</strong> sonuçlanabilir (48,53).<br />

???) Lokal patoloji özellikleri: Patolojik k?r?k; dejenerasyon, metabolik bir hadise, tümöral<br />

olu?um, enfeksiyon zemininde ve radyasyon uygulanm?? bir bölgede normal kemi?in k?r?lmas?<br />

için gereken güçten çok daha az? <strong>ile</strong> olu?an k?r?klard?r. Patolojik k?r?klar içinde en s?k<br />

görülenleri; osteoporoz, osteomalazi, primer malign kemik tümörü, metastatik kemik tümörü,<br />

benign kemik tümörü, kemik kisti, osteogenezis imperfekta, fibröz displazi, Paget hastal???,<br />

hiperparatiroidizm ve enfeksiyondur. Primer veya sekonder malignite zemininde geli?en<br />

patolojik k?r?klar, neoplazm tedavi edilmedi?inde genelde iy<strong>ile</strong>?mez. Enfeksiyon zemininde<br />

olu?an k?r?k için de ayn? problem k?smen söz konusudur. Bu nedenlerden tümör veya<br />

enfeksiyon zeminindeki k?r?klar genelde <strong>alt</strong>ta yatan hadisenin tedavisini ve etk<strong>ile</strong>nen kemik<br />

bölgesinin ç?kar?lmas?n? gerektirir. Osteoporoz k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini bozmaz. Ancak azalm?? olan<br />

kortikal ve spongioz kemik kontak alanlar? nedeniyle normal kemi?in gücüne eri?mek için<br />

gereken süre uzayabilir (8,20).<br />

?v) Enfeksiyon: Enfeksiyon k?r?k kaynamas?n? yava?latabilir veya bozabilir. K?r?k bölgesinde<br />

enfeksiyon geli?ebilir veya k?r?k enfeksiyon zemininde olu?abilir. Enfeksiyonu ortadan<br />

kald?rmak için bir çok hücre bölgeye göç eder ve enerji ihtiyac? artar. Di?er yandan enfeksiyon<br />

normal dokuda nekroz, ödem, mikrovasküler tromboza sebep olarak iy<strong>ile</strong>?meyi geciktirir.<br />

Bölgenin debridman? da ayr?ca doku hasar?na sebep olarak kaynamay? kötü yönde etk<strong>ile</strong>r. Her<br />

ne kadar enfeksiyon k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini engellese de, enfeksiyon bask?lanarak stabilize ed<strong>ile</strong>n<br />

bir k?r?k kaynayabilir. Böyle bir durumda kronik osteomyelit geli?ebilir. Ço?u durumda kronik<br />

osteomyelit, enfekte psödoartroza göre daha iyi bir sonuçtur (8,20).<br />

25


4) TEDAV?YE BA?LI FAKTÖRLER:<br />

?) Redüksiyonun ba?ar? durumu: Redüksiyon yeterli de?il ise k?r?k uçlar? aras?ndaki<br />

bo?lu?un büyük bir kemik dokusuyla köprülenmesi gereklidir. Bu köprünün kemik dokusuna<br />

dönü?mesi uzun zaman al?r veya hiç kemikle?me olmayabilir. Tekrarlayan redüksiyon<br />

denemeleri ve manipülasyon; k?r?k uçlar? aras?ndaki damar a??zla?malar?n?, granülasyon<br />

dokusunu ve yeni kemikle?me için ön ko?ul olan fibrinli yap?y? veya çevreyi bozarak onar?m?<br />

zorla?t?r?r. Ayn? zamanda de?i?ik aralarla yap?lan redüksiyon denemelerinin her<br />

tekrarlan???nda yeni bir kanama ve olu?an çat?n?n y?k?m? <strong>ile</strong> kemik kaynamas? bozulur (8,20).<br />

??) Stabilizasyonun ba?ar? durumu: K?r???n redüksiyon sonras? herhangi bir yöntemle<br />

stabilize edilmesi onar?m dokusunu tekrarlayan hasardan korur. K?r???n stabilitesi özellikle<br />

yumu?ak doku yaralanmas?n?n fazla oldu?u k?r?klarda, k?r???n kanlanmas? kritik düzeyde ise<br />

ve k?r?k sinovyal eklem <strong>ile</strong> ili?ki içinde ise daha da önem kazan?r. K?r?ktaki a??r? hareket ise<br />

hematom, granülasyon ve kallus dokular?n?n yap?s?n? bozarak k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini geciktirir veya<br />

engeller. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde stabilitenin önemine ra?men baz? k?r?klarda k?r?k hatt?n?n<br />

hareketi kaynama problemi yaratmaz. ?mmobilizasyonun baz? dezavantajlar? da göz önünde<br />

bulundurulmal?d?r. Özellikle eksternal tespitte; eklem hareketlerinde k?s?tlanma, kan ak?m?nda<br />

bozulma ve osteopeni geli?ebilir (8,20).<br />

???) Yüklenme ve mikrohareket: Ekstremite denervasyonu k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini geciktirir.<br />

Egzersiz ise k?r??a olan yüklenmeyi artt?rarak k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi üzerine olumlu etkide bulunur.<br />

Erken, kontrollü yüklenme ve hareket k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini h?zland?r?rken; yükten kurtarman?n<br />

k?r?k kaynamas?n? yava?latt??? hem deneysel hem de klinik çal??malarda gösterilmi?tir.<br />

Genellikle k?r?k bölgesindeki fazla hareket ve olu?an periosteal kallus dokusunun boyutu<br />

aras?nda do?ru orant? vard?r. K?r?k hatt?nda 2 mm.’nin üzerinde bo?luk bulunmas? kaynamay?<br />

bozar (36,37,52,62). Erken yüklenme medüller kanal içi bas?nc? artt?rarak osseöz venöz<br />

bas?nc? da artt?r?r. Bunun sonucunda kapiller filtrasyonu artar, osteoblast beslenmesi artar ve<br />

kaynama olumlu yönde etk<strong>ile</strong>nir (72).<br />

?v) Cerrahi redüksiyon: Cerrahi redüksiyon yap?l?rken yumu?ak doku ve periost<br />

kes<strong>ile</strong>ce?inden, kemi?e ula?an arterler kopar veya s?yr?l?r. Bunun sonucunda k?r?k bölgesinin<br />

beslenmesi bozulur. Ayn? zamanda k?r?k uçlar?n?n redüksiyonu yap?l?rken uçlar aras?ndaki<br />

26


k?r?k hematomu ve kallus geli?imi için ortam bozulur. Tespit amaçl? fazla materyal<br />

kullan?m?nda bu özellikler daha da önem kazanmaktad?r (8,20).<br />

v) Kemik grefti, kemik ili?i ve demineralize kemik matriksi: Taze damars?z kemik<br />

otogreftleri yeni kemi?i do?rudan olu?turacak hücreleri ve bunun yan?nda baz? büyüme<br />

faktörlerini içerirler. Spongioz otogreftler k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi stimüle ederken, kortikal otogreftler<br />

ise mekanik destek sa?lar. ?mplantasyondan sonra greft hücreleri diffüzyonla beslenirler.<br />

Damarl? greftler ise beslenme aç?s?ndan çok daha ?ansl?d?rlar<br />

.<br />

Kemik ili?i osteoblastlara farkl?la?ab<strong>ile</strong>n mezenkimal prekürsör hücreler içermektedir.<br />

Psödoartroz tedavisinde kullan?lmaktad?r.<br />

Deneysel çal??malarda demineralize kemik matriksinin farkl?la?mam?? mezenkimal<br />

hücrelerin göçünü ve bunlar?n kondrositlere dönü?ümünü stimüle etti?i gösterilmi?tir (20).<br />

v?) Elektrik alanlar?: Normal canl? kemikte metabolik aktivite sonucu sürekli direk ak?m,<br />

mekanik deformasyon sonucu ise zamana ba??ml? elektrik alan? zaten vard?r. Elektrik alanlar?<br />

hücre proliferasyonu ve sentez fonksiyonunu h?zland?rarak k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi üzerine olumlu<br />

etki yaparlar (45).<br />

v??) Ultrason: Deneysel ve klinik çal??malar dü?ük ?iddette ses dalgalar?n?n uzun kemiklerde<br />

k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini h?zland?rd???n? göstermi?tir (20).<br />

v???)Hiperbarik Oksijen: Günde 2 saat 2-3 atmosferlik oksijen uygulamas? k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini<br />

stimüle ederken, fazlas?n?n olumsuz etk<strong>ile</strong>ri olab<strong>ile</strong>ce?i bildirilmi?tir (20).<br />

27


5- PLAK ?LE ?NTERNAL TESP?T<br />

Travmaya ba?l? k?r?k tedavisinde amaç tam, aktif ve a?r?s?z hareket kazanmakt?r. Bu<br />

?ekilde kemik ve yumu?ak dokular?n normal kanlanmas? h?zl? bir ?ekilde geri döner. Ayr?ca<br />

elde ed<strong>ile</strong>n hareket, sinovyal s?v? <strong>ile</strong> eklem k?k?rdak beslenmesinin art???na yard?mc? olur.<br />

Sonuçta travma sonras? geli?en osteoporoz büyük ölçüde az<strong>alt</strong>?larak kemik yap?m ve y?k?m<br />

aras?ndaki denge sa?lan?r. K?r???n kaynamas? ve hastan?n konforu için tam, aktif ve a?r?s?z<br />

hareketin kazan?lmas? AO’nun klasik görü?üne göre tam rijit stabilitede bir osteosentez <strong>ile</strong><br />

amac?na ula??r. K?r?k kaynamas? için AO’nun öne sürdü?ü 4 temel prensip;<br />

1) Anatomik redüksiyon<br />

2) Stabil internal tespit<br />

3) Cerrahi s?ras?nda kanlanman?n korunmas?<br />

4) Erken aktif a?r?s?z harekettir.<br />

Anatomik redüksiyon; tüm k?r?klar?n tedavisinde geçerli bir kurald?r. Uzunluk,<br />

rotasyon, metafiz ve diafiz aks?n?n düzenlenmesi demektir.<br />

Stabil tespit; cerrahi olarak tedavi ed<strong>ile</strong>n tüm k?r?klarda anatomik redüksiyonun<br />

devam? için gereklidir. Nötralizasyon pla?? kullan?ls?n veya kullan?lmas?n fragmanlar aras?<br />

kompresyon vidas? <strong>ile</strong> optimal iy<strong>ile</strong>?me için stabilitenin sa?lanmas? gereklidir. Direk<br />

anjiojenik (Haversiyen) köprüle?me olur. Bu vakalarda dumanl? kallus görülmesi stabilite<br />

kayb? olarak de?erlendirilir. Bu durum k?r?k hatt?na yük vermenin az<strong>alt</strong>?lmas? gerekti?ini<br />

gösterir. Plak ve vida <strong>ile</strong> osteosentezde stabilite, <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemi?in aras?ndaki sürtünme <strong>ile</strong><br />

sa?lan?r (?ekil 8). Bu güç maksimum 1200 Newton olabilir (19). Stabilite, pla??n<br />

kal?nl???ndan, uzunlu?undan ve her bir fragmana uygulanan vida say?s?ndan etk<strong>ile</strong>nmektedir<br />

(47).<br />

Şekil 8: Kortikal vida<br />

ve konvansiyonel<br />

<strong>plak</strong>lama tekniğinde<br />

stabilite <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemiğin<br />

arasındaki sürtünme<br />

kuvvetine bağlıdır.<br />

28


Cerrahi s?ras?nda kanlanman?n korunmas?; atravmatik cerrahi tekni?e ba?l?d?r. Cerrahi<br />

hasar artt???nda yumu?ak dokular <strong>ile</strong> beraber kemik fragmanlar?n?n vaskülaritesi de etk<strong>ile</strong>nir.<br />

Hastan?n maruz kald??? travma ?iddetine ba?l? olu?an k?r?k bölgesinin kanlanmas?n?n<br />

bozulmas?, cerrahi travma <strong>ile</strong> birlikte k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini belirgin olarak geciktirecek kadar<br />

etkili olabilir.<br />

Erken aktif a?r?s?z hareket; bölgenin kanlanmas?n? artt?rarak iy<strong>ile</strong>?meyi h?zland?r?r.<br />

Ayr?ca k?r???n <strong>alt</strong> ve üst ekleminde geli?eb<strong>ile</strong>cek eklem sertlikleri engellenir.<br />

Bu prensipler do?rultusunda rijit tespit ana amaçt?r. Plak ve kemik stabil bir ünite<br />

yap?lmaya çal???larak <strong>biyolojik</strong> yük etki etti?inde minimal veya çok az miktarda gerilme<br />

olu?mas?na çal???l?r. Plak vida <strong>ile</strong> osteosentez, gergi band? <strong>plak</strong>lama ?eklinde uygulanabilir.<br />

Gergi band? <strong>plak</strong>lama (Tension band plating), bir implant?n en yüksek seviyede biyomekanik<br />

avantaj?n? kullanarak, doku gerginli?inden kaç?nmak için en küçük implant <strong>ile</strong> k?r???n<br />

stabilizasyonu için dizayn edilmi?tir. Gergi band <strong>plak</strong>lama tekni?inde <strong>plak</strong>, kemi?in gerilim<br />

yüzeyine tatbik edilir. Kar?? yüzey k?r?k hatt?nda kendili?inden temas ederek kompresyon<br />

sa?lan?r. Böylece etki eden yük payla??l?r. Kar?? yüzey etki eden yükün bir k?sm?n? üzerine<br />

almak için kontak halinde olmal?d?r. Sonuçta elde ed<strong>ile</strong>n ünite rijittir. Bu teknikte 2 tane<br />

problemle kar??la??l?r. Birincisi; bu teknik için nispeten küçük çapta kemik gereklidir. Çünkü<br />

<strong>plak</strong> kompresyon <strong>alt</strong>?nda tatbik edilmelidir. Büyük çapta kemiklerde bu kompresyonu<br />

sa?lamak güçtür. ?kinci problem ise pratik hayatta genelde cerrahi teknik veya k?r???n parçal?<br />

olmas?na ba?l? olarak kar?? kortekste gerçek bir kontakt sa?lanamaz. Bu nedenlerden dolay?<br />

ço?u cerrah bu tekni?in yerine pla?? gergi yüzeyine dik olarak uygulamaktad?r. Bu<br />

uygulamada bükülme pla??n kal?nl???na kar?? de?il geni?li?i üzerinden olur. Anatomik<br />

redüksiyona yak?n bir redüksiyon <strong>ile</strong> kaynama için yeterli stabilite elde edilir (61)(?ekil 9).<br />

A<br />

B<br />

C<br />

Şekil 9: A) Kemiğin tansiyon yüzeyine tatbik edilmiş <strong>plak</strong> ve karşı kortekste<br />

parçalanma olmadığından elde ed<strong>ile</strong>n stabilite. B) Kemiğin tansiyon yüzeyine tatbik<br />

edilmiş <strong>plak</strong> ancak karşı kortekste mevcut olan parçalanma nedeniyle yetersiz tespit.<br />

C) Tansiyon yüzeyine dik olarak tatbik edilmiş <strong>plak</strong> mevcut ve stabilite plağın kalınlığı<br />

<strong>ile</strong> sağlanmakta.<br />

29


Plak vida <strong>ile</strong> osteosentezde stabilite <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemik aras?ndaki sürtünme <strong>ile</strong> elde edilir.<br />

Bu nedenle <strong>plak</strong> ince kemiklerde daha etkilidir. Femur ve tibia k?r?klar?nda tatbik ed<strong>ile</strong>n bir<br />

<strong>plak</strong> kar?? korteksi stabilize etmez ve bo?luk varm?? gibi hareket eder. Bu nedenle kar??<br />

korteksi stabilize etmek için <strong>plak</strong> üzerinden veya <strong>plak</strong>tan ayr? olarak tatbik ed<strong>ile</strong>cek<br />

fragmanlar aras? kompresyon vidalar? kullan?l?r. Bu teknikte 2 problemle kar??la??lmaktad?r.<br />

Birincisi; ço?u k?r?kta tüm fragmanlar?n tam olarak redükte ed<strong>ile</strong>medi?i parçalanma<br />

mevcuttur. ?kincisi problem ise tüm fragmanlar?n cerrahi olarak ortaya koyularak tek tek<br />

redüksiyonu, yumu?ak dokuyu ve kanlanmay? ciddi oranda etk<strong>ile</strong>mektedir. Bu teknikle yüksek<br />

rijidite sa?lan?r ancak kemik iy<strong>ile</strong>?mesi yava?t?r.<br />

Plak vida <strong>ile</strong> osteosentez s?ras?nda kortikal kanlanma cerrahi giri?imden ve <strong>plak</strong><br />

tatbikinden etk<strong>ile</strong>nir. Periostun k?r?k bölgesinde kemikten s?yr?lmas? Bennett ve Hohman tipi<br />

retraktörlerin k?r???n ortaya konmas? s?ras?nda kemi?in etraf?na koyulmas? da bu s?yr?lmay?<br />

artt?r?r. (61).<br />

Plak tatbik edilmi? kemik segmentinde pla??n kemi?e temas etti?i bölgede kemik<br />

kayb? ve osteopeni geli?ir. Önceleri bu kemik kayb?n?n Wolff kanunlar?na göre yükten<br />

korunmaya (stress shielding) ba?l? oldu?u dü?ünülmü?tür. Cerrahi sonras? erken dönemde<br />

görüleb<strong>ile</strong>n kemik kayb?n?n yükten korunma yerine uygulanan cerrahi diseksiyon sonucu<br />

kanlanman?n bozulmas?na ba?l? oldu?unu savunan görü?ler de mevcuttur. Di?er yandan<br />

pla??n kemi?e uygulad??? bas?nçtan da etk<strong>ile</strong>nmek üzere periosttan ve endosttan beslenmenin<br />

kortikal kanallardan kaslar?n kan? pompalama etkisinin pla??n bölgedeki varl???na ba?l? olarak<br />

ortadan kalkmas?n?n (vasküler bloklanma), cerrahi travmaya ek olarak kanlanmay? kötü yönde<br />

etk<strong>ile</strong>di?i de belirtilmektedir. Ancak sonuç olarak vasküler hasar <strong>ile</strong> kemik kayb?n?n oran?<br />

aras?ndaki ba?lant? ispatlanamam?? ve iç ve d?? korteksteki kemik kayb?n?n ön planda vasküler<br />

hasar ve vasküler bloklanmaya ve az miktarda yükten korunmaya ba?l? oldu?u<br />

dü?ünülmektedir (26,58,61,65,75).<br />

6- PLAK ?LE B?YOLOJ?K TESP?T<br />

Konservatif tedavide elde ed<strong>ile</strong>n 3 ayl?k kaynama süresi aç?k cerrahi ve rijit tespit <strong>ile</strong><br />

15 aylara ç?kmaktad?r. Bu süre fark? cerrahi tedavi için baz? geli?melerin gereklili?ini ortaya<br />

koymaktad?r (55).<br />

30


Anatomik redüksiyon ve stabil tespit <strong>ile</strong> cerrahi olarak k?r?k hatt?n?n aç?lmas? ve k?r?k<br />

hatt?n?n devitalizasyonu denge içinde olmal?d?r (58). Belirt<strong>ile</strong>n çerçevede k?r?k tedavisinde<br />

önceleri mekanik yakla??ma ver<strong>ile</strong>n önem giderek yumu?ak doku deste?inin ve canl?l???n?n<br />

korunmas? ve bu anlamda <strong>biyolojik</strong> görü?e do?ru yönelmektedir. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesindeki<br />

<strong>biyolojik</strong> faktörlerin önemini gösteren bulgular?n artmas? <strong>ile</strong> anatomik redüksiyon ve stabil<br />

tespit <strong>ile</strong> k?r?k hatt?n?n aç?larak hematomun temizlenmesi ve k?r?k fragmanlar?n?n<br />

devitalizasyonu aras?ndaki denge k?r?k hatt?n?n korunmas? yönüne kaym??t?r<br />

(6,17,50,54,57,61,65).<br />

Bu yöntemde k?r?k hatt? cerrahi olarak aç?larak ortaya konmad??? için k?r???n ilk<br />

safhas? olan enflamasyon faz?nda k?r?k hatt?nda olu?an k?r?k hematomu bölgeden<br />

uzakla?t?r?lmaz. K?r?k hematomunun fibrin bir çatı oluşturarak tamir hücrelerinin<br />

migrasyonunu kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Buna ek olarak büyüme faktörleri, trombosit<br />

ve kırık hematomu bölgesindeki hücrelerden salınan diğer proteinler kırık iy<strong>ile</strong>şmesinde erken<br />

olaylara, hücre migrasyonuna, proliferasyonuna, tamir doku ve matriks sentezine öncülük<br />

ettiği düşünülmektedir. Çeşitli çalışmalarda da kırık bölgesinden cerrahi sırasında<br />

uzaklaştırılan hematomun kaynamayı kötü yönde etk<strong>ile</strong>diği sonucu ortaya konmuştur<br />

(18,21,24,35,73).<br />

Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte tedavinin ana prensipleri indirek redüksiyon,<br />

ligamentotaksis ve köprü <strong>plak</strong>lamasıdır. Zaman içinde cerrahi metotlarla beraber kullanılan<br />

implantlarda gelişmiştir (5,65). Diafizer ve metafizer k?r?klar?n tedavisinde indirek redüksiyon<br />

tekni?i ve minimal ancak gerekti?i kadar materyal kullan?lmaktad?r. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde<br />

osteosentezle elde ed<strong>ile</strong>n primer stabilitenin etkinli?i çok fazla olmad???ndan, özellikle parçal?<br />

diafizer k?r?klarda, rijit <strong>tespiti</strong>n çok önemli oldu?u görü?ü art?k güncelli?ini kaybetmi?tir.<br />

Redükte edilmemi? canl? fragmanlar?n k?r?k kallusuna h?zl? entegrasyonu, k?r?k hatt?n?n<br />

mekanik gücünü artt?rmakta ve implant?n a??r? yüklenmesi ve yorgunlu?a ba?l? olu?acak<br />

yetmezlik riskini az<strong>alt</strong>maktad?r. Biyolojik teknikler <strong>ile</strong>; kesin rijit tespitteki kompresyon<br />

uygulanmas?n?n aksine, k?r?k hatt? kompresyon uygulanmadan köprü ?eklinde kat ed<strong>ile</strong>rek<br />

dizilim sa?lan?r. Bu yöntem k?r?klar?n “?nternal atelleme” (Splinting) <strong>ile</strong> <strong>tespiti</strong> olarak<br />

bilinmektedir (50).<br />

Plak <strong>ile</strong> k?r?klar?n <strong>biyolojik</strong> <strong>tespiti</strong> klasik <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezin cerrahi, <strong>biyolojik</strong><br />

ve biyomekanik prensiplerinde de?i?ikliklere yol açm??t?r. Klasik tespitte AO pla?? <strong>ile</strong> k?r?k<br />

31


hematomunun temizlenerek k?r?k hatt?nda kompresyon <strong>ile</strong> k?r???n mutlak stabilitesi<br />

amaçlan?rken, <strong>biyolojik</strong> osteosentez uzun pla??n atel vazifesi görerek dizilim sa?lanmas?n? ve<br />

kesin bir stabilite yerine rölatif stabilite amaçlan?r.<br />

Bu teknikte k?r?k öncelikle indirek olarak redükte edilir ve köprüleme görevi gören<br />

uzun bir <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> k?r?k hatt? köprülenecek ?ekilde periost üzerinden osteosentez yap?l?r.<br />

Redüksiyonda amaç anatomik redüksiyon de?ildir ancak <strong>ekstremite</strong>nin uzunlu?u, rotasyonu,<br />

ve aksiyel dizilimi sa?lan?r. Stabilite tam de?ildir. Daha büyük miktarda fleksibilite kabul<br />

edilir. K?r?k hatt?nda mikrohareket mevcuttur ve kallus geli?imi <strong>ile</strong> stabilite geli?ir (50,57).<br />

K?r?k hatt?nda kompresyon yap?lmadan k?r?k kaynamas?n?n sa?lanabildi?i 1990’larda<br />

gösterilmi?tir (50,64). Krettek ve arkada?lar? MIPO, MIPPO, TARPO teknikleri <strong>ile</strong> klasik<br />

DCP ve LC-DCP uygulamay? önermi?lerdir. Sonras?nda PC-Fix ve özellikle son y?llarda<br />

minimal invaziv tekni?e göre özel olarak tasarlanm?? LISS ve LCP gibi <strong>plak</strong>lar da kullan?ma<br />

girmi?tir. Bu uygulamalarda klasik <strong>plak</strong>lar? veya özel tasar?m <strong>plak</strong>lar? ekstramedüller ve<br />

internal atel olarak kullanarak <strong>plak</strong> üzerinden kompresyon veya fragmanlar aras? kompresyon<br />

vidas? kullan?m?na ihtiyaç duyulmamaktad?r (41).<br />

Alt <strong>ekstremite</strong> metafizer k?r?klar?nda uygulanan aç?k cerrahi giri?im s?ras?nda perforan<br />

arterler ba?lan?r. Nutrisyonel arter de risk <strong>alt</strong>?ndad?r. Lokal periostal ve medüller perfüzyon<br />

azal?r (23). Yumu?ak dokulara ve kanlanmaya ver<strong>ile</strong>n bu zarar sonucu kaynama oranlar?<br />

dü?er ve greft ihtiyac? artar.<br />

Konvansiyonel <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> metodun uygulama<br />

endikasyonlar? farkl?d?r. K?r?k bölgesinin kanlanmas? travmaya ba?l? olarak ciddi olarak<br />

hasarlanm?? ise; iy<strong>ile</strong>?me uzun zaman alacakt?r. Böyle bir durumda konvansiyonel <strong>plak</strong> vida<br />

<strong>ile</strong> osteosentez uzun dönem koruma <strong>alt</strong>?nda remodelasyona izin vermesi <strong>ile</strong> avantajl?d?r. K?r?k<br />

bölgesinde kanlanman?n iyi oldu?u durumlarda veya yumu?ak doku <strong>ile</strong> kemik aras?nda ili?ki<br />

bozulmadan köprüler <strong>ile</strong> onar?labiliyorsa <strong>biyolojik</strong> tespit daha avantajl? bir metot olarak<br />

seçilmelidir. ?ki stabilizasyon metodu ayn? k?r?k için e?it oranda uygun de?ildir (56).<br />

32


I- B?YOLOJ?K TESP?TTE KULLANILAN PLAKLAR<br />

K?r?k <strong>tespiti</strong>nde kullan?lan <strong>plak</strong>lar?n çe?itli biyomekanik özellikleri mevcutur.<br />

Biyolojik tespit için uygulanacak <strong>plak</strong>lardan baz?lar? biyomekanik aç?dan daha avantajl?d?r. Bu<br />

özelliklerin ortaya konmas? için çe?itli biyomekanik özellikler incelenmelidir.<br />

Elastik modulus (Young’s modulus); bir materyale uygulanan belli bir stres <strong>alt</strong>?nda<br />

olu?an gerilim (strain) miktar?n? ifade eder (?ekil 10). Gerilim ise k?r?k kaynamas? ve kallus<br />

olu?mas? için <strong>biyolojik</strong> tespitte önemli bir faktördür. Bir materyal üzerinde olu?an stres; gücün<br />

etk<strong>ile</strong>di?i bölge ve materyalin ?ekli aç?s?ndan farkl?l?klar gösterir. Bu nedenle bir materyalin<br />

elastik modulusunu hesaplamak için çe?itli malzemelerden yap?lm?? tek tip bloklar?n maruz<br />

kald??? sabit stress <strong>alt</strong>?nda olu?an gerilim hesaplan?r (4). Spongioz kemi?e göre kortikal<br />

kemi?in elastik modulusu 15 kat fazla iken, titanyumunki ise kortikal kemi?e göre 7 kat<br />

fazlad?r. Paslanmaz çeli?in elastik modulusu ise titanyumun 2 kat?d?r. Kullan?lab<strong>ile</strong>n<br />

implantlardan titanyum, elastik modulusu kemi?e en yak?n olan malzemedir. Bu nedenle<br />

titanyum <strong>biyolojik</strong> tespit uygulamas?nda paslanmaz çeli?e göre daha avantajl?d?r.<br />

Hacim ünitesi<br />

başına<br />

deformasyon işi<br />

Gerilim<br />

Şekil 10: Stress <strong>ile</strong> gerilim arasındaki<br />

ilişkiyi gösteren tablodaki eğim lokal<br />

olarak bir materyal için elastik modulusu<br />

(Young’s modulus) göstermektedir.<br />

Konvansiyonel <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez için kullan?lan DCP, LC-DCP (58), dinamik<br />

kond<strong>ile</strong>r çivi, 95’lik AO pla?? (69) <strong>biyolojik</strong> tespit için kullan?labilir. DCP ve LC-DCP’lerden<br />

paslanmaz çelik veya titanyum yap?da olanlar? tercih ed<strong>ile</strong>bilir. Ayr?ca femur distal uç ve tibia<br />

proksimal uç için kemik kontürüne uygun olarak ve <strong>biyolojik</strong> tespit için özel olarak<br />

tasarlanm?? titanyum LISS <strong>plak</strong>lar? da son y?llarda popüler olmu?tur. Klasik <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> LISS ’in<br />

kar???m? ?eklinde uygulamaya giren LCP ‘de <strong>biyolojik</strong> tespit için yeni bir ad?md?r.<br />

33


a) DCP: 1969 y?l?nda ilk olarak uygulamaya girmi?tir. Konvansiyonel internal <strong>tespiti</strong>n<br />

geli?iminde önemli bir ad?md?r. Pla??n deliklerinin sferik geometrisi kompresyon yapman?n<br />

yan?nda de?i?ik aç?larda vida uygulama avantaj? nedeniyle tansiyon band <strong>plak</strong>lama tekni?ine<br />

uygundur. Vida tatbiki sonras?nda DCU olu?ur. Nötralizasyon, kompresyon ve destek<br />

(butress) pla?? olarak kullan?labilir. Pla??n deliklerinden delme esnas?nda nötral ve egzantirik<br />

yerle?imli olmak üzere 2 tane matkap yol göstericisi (drill-guide) mevcuttur. Biyolojik <strong>plak</strong><br />

vida <strong>ile</strong> osteosentez için kullan?labilir. Ancak <strong>biyolojik</strong> <strong>plak</strong>lama için tasarlanmam?? olmas?<br />

bir çok problemi de beraberinde getirir. Pla??n kemik <strong>ile</strong> temas yüzeyi düz oldu?u için<br />

periostal dola??m? bozarak pla??n temas yüzeyinde nekroza sebep olabilir (?ekil 11 ve 13c).<br />

Şekil 11: DCP<br />

b) LC-DCP: Plak <strong>ile</strong> osteosentez sonras? kortikal kemikte kanlanman?n hasar?<br />

mekanik olarak yükten kurtarmaya ba?lansa da; kortikal kemi?e pla??n yapt??? kompresyon<br />

sonucu sekestrum geli?ti?i yönünde çal??malar mevcuttur. Plak kemi?in gergi yüzüne tatbik<br />

edildi?i için bu bölgede k?r?k, periostal iy<strong>ile</strong>?me olmadan kaynamaktad?r. Plak ç?kart?lmas?<br />

sonras? bu bölgede, stres yüklenen bölge oldu?u için refraktür riski artmaktad?r. Bu nedenlerle<br />

1986 y?l?nda DCP’ nin vida deliklerini taklit eden ancak kemik temas yüzeyi az<strong>alt</strong>?lm?? LC-<br />

DCP dizayn edilmi?tir. LC-DCP’de de DCU mevcuttur. Klasik <strong>plak</strong>lama tekniklerinde<br />

fragmanlar aras? kompresyon vidas? uygulamas?na izin vermesinin yan?nda <strong>biyolojik</strong> <strong>plak</strong>lama<br />

teknikleri için de dizayn? aç?s?ndan uygundur (58). Plak, paslanmaz çelik ve titanyum olarak<br />

mevcuttur (?ekil 12 ve 13c).<br />

Şekil 12: LC-DCP; DCP’nin kompresyon<br />

ünitesini içeren ancak kemik temas yüzeyi<br />

az<strong>alt</strong>ılmış <strong>plak</strong>.<br />

34


c) PC-Fix: ?lk olarak 1993-1998 y?llar? aras?nda denenerek kullan?ma giren <strong>plak</strong>,<br />

mekanik özelliklerden <strong>biyolojik</strong> yöne do?ru sapmay? sa?lam??t?r. Plak kemik <strong>ile</strong> temas ve<br />

korteksin kaynama s?ras?nda etk<strong>ile</strong>nmesi aç?s?ndan LC-DCP’ nin bir ad?m <strong>ile</strong>risidir. Plak <strong>ile</strong><br />

kemik aras?ndaki sürtünme yerine vidalar <strong>ile</strong> <strong>plak</strong> aras?ndaki kilitlenme <strong>ile</strong> stabilitenin<br />

sa?land??? <strong>plak</strong>lar?n ilk prototipidir. Ayr?ca bikortikal vidalar?n endostal kanlanmay? bozdu?u<br />

da gösterildi?i için unikortikal vidalar <strong>biyolojik</strong> yönden oldukça avantaj sa?lamaktad?r (59).<br />

Kemik <strong>ile</strong> mümkün oldu?unca az temas yüzeyi <strong>ile</strong> rölatif bir stabilite sa?lanmaktad?r. Bu<br />

nedenle tasar?m a?amas?nda geni? vida ba?lar? kullan?lmakta iken daha sonra ikinci jenerasyon<br />

<strong>plak</strong>larda, pla?a kilitlenen kendinden delici (self-drilling) ve yiv aç?c? (self-tapping) vidalar<br />

kullan?lmaya ba?lam??t?r (?ekil 13).<br />

Şekil 13: a) PC-Fix’in kemiğe temas eden yüzeyi<br />

Şekil 13: b) PC-Fix’in stabilitesinin şematik<br />

gösterilmesi<br />

Şekil 13: c) DCP, LC-DCP ve PC-Fix’in kemiğe<br />

temas eden yüzeyleri yeşil renkte işaretlenmiş.<br />

35


d) LISS: Femur distal uç ve tibia proksimal uç k?r?klar? için <strong>biyolojik</strong> yöntemlere<br />

uygun olarak tasarlanm??, kemik konturuna uyan <strong>plak</strong>lard?r. LISS baz? yönleri <strong>ile</strong> eksternal<br />

fiksatörlere benzer ve bu nedenle <strong>plak</strong> yerine internal fiksatör olarak da adland?r?l?r. Distal<br />

femur ve proksimal tibia için 5,9 ve 13 delikli olmak üzere 3 boyutu mevcuttur. Vidalar? ise<br />

kendinden delici, yiv aç?c? ve monokortikal olmak üzere 26,40,55,65,75,85 mm<br />

boyutlar?ndad?r. Vidalar <strong>plak</strong>taki deliklere LISS elce?i üzerinden perkütan olarak tatbik edilir<br />

ve sabit aç?da kilitlenir. Klasik <strong>plak</strong>lar?n aksiyel stabilitesi <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemi?in aras?ndaki<br />

sürtünmeye ba?l? iken fiksatöre sabitlenmi? LISS’in vidalar? monokortikal olmas?na ra?men<br />

bikortikal vidalara göre s?yr?lma (pull-out) gücü %60 daha fazlad?r (40). Daha uzun <strong>plak</strong><br />

kullan?m?nda daha fazla cerrahi insizyon gerekmez. K?r?k redüksiyonu sonras? <strong>plak</strong> kemi?in<br />

konturuna uyacak ?ekilde bölgeye tatbik edilir ve elcek üzerinden vidalar? tatbik edilir. Plak<br />

redüksiyonu sürdürmek için tasarlanm??t?r, redükte etmek için kullan?lmaz. Kendinden delici<br />

ve yiv aç?c? vidalar? baz? Schanz çiv<strong>ile</strong>rine benzer. Plak üzerinden motor <strong>ile</strong> tatbik s?ras?nda<br />

kemi?i itme e?ilimi mevcuttur.<br />

Tatbik s?ras?nda vidalar? perkütan olarak uygulamak için elcek bulunmaktad?r.<br />

Uygulama s?ras?nda kullan?lan “Whirlybird” olarak adland?r?lan bir di?er alet, kendinden<br />

delici ve yiv aç?c? bir pindir. Elcek üzerinden k?r?k proksimal veya distaline kemi?i pla?a<br />

yakla?t?rmak için tatbik edilir. Daha sonra elcek üzerinden çektirme yap?l?r (?ekil 14).<br />

Metafizer k?r?klarda uygulanan LISS <strong>ile</strong> primer kemik grefti ihtiyac?n?n azald???,<br />

enfeksiyon oran?n?n di?er klasik yöntemlere göre daha dü?ük olarak tespit edildi?i ve<br />

kaynama oranlar?n?n tatminkar oldu?u çe?itli yay?nlarda belirtilmi?tir (67).<br />

36


Şekil 14: a) 5,9 ve 13<br />

delikli LISS seti<br />

Şekil 14: b) Whirlybird ; LISS<br />

tatbiki sırasında plağı kemiğe<br />

yaklaştırmak için kullanılan parça<br />

Şekil 14: c) LISS tatbiki sırasında<br />

perkütan olarak vida tatbiki için<br />

kullanılan elcek (tibia proksimal uç<br />

ve femur distal uç için iki ayrı<br />

sistem)<br />

Şekil 14: d) LISS <strong>ile</strong> elcek ve<br />

enstrümanlarının birlikte<br />

kullanımı<br />

37


e) LCP: 1998 y?l?nda ilk prototipleri kullan?lmaya ba?lanm??t?r. DCP pla??n vida<br />

delikleri <strong>ile</strong> PC-Fix veya LISS gibi internal fiksatörlerin pla?a kilitlenen vida deliklerinin<br />

kombinasyonu olarak tasarlanm??t?r. Ayn? <strong>plak</strong> üzerinden ve isten<strong>ile</strong>n delikten kortikal vida<br />

veya pla?a kilitlenen ba?l? vidalar?n kullan?m?na olanak sa?lar. Metafizer bölgeler için konturu<br />

uydurulmu? olan çe?itleri mevcuttur (?ekil 15).<br />

Şekil 15: a) LCP<br />

Şekil 15: b) LCP’nin vida deliğinin üstten ve yandan kesit görünümü.<br />

Şekil 15: c) LCP’nin kombi deliğinden tatbik ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek kortikal (sarı renkte),<br />

kendinden yiv açıcı (yeşil renkte) ve kendinden delici ve yiv açıcı (mavi renkte)<br />

vidaları<br />

Şekil 15: d) LCP’nin kombi deliğinden tatbik<br />

ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek sabit açılı plağa kilitlenen (tespit amaçlı)<br />

ve değişebilir açılı plağa kilitlenmeyen kortikal<br />

(redüksiyon amaçlı) vidalar<br />

38


II- ?ND?REK REDÜKS?YON<br />

?ndirek redüksiyonda eklemi ilg<strong>ile</strong>ndirmeyen k?r?klarda veya k?smen ekleme uzan?m?<br />

olan ve aç?k olarak eklem restorasyonu yap?lan k?r?klarda k?r?k hatt? aç?lmadan floroskopi<br />

kontrolünde <strong>ekstremite</strong> uzunlu?u, rotasyonu, ve aç?lanmas? düzeltilir.<br />

1980’lerde Mast ve ark. ilk kez indirek redüksiyondan sözetmi?lerdir. Bu teknikte<br />

temel amaç, k?r?k hatt?n?n cerrahi diseksiyonunu az<strong>alt</strong>mak ve sa?lam yumu?ak dokulardan<br />

uygulanan traksiyon etkisi <strong>ile</strong> redüksiyonu elde etmektir (50).<br />

?ndirek redüksiyonu sa?lamak için öner<strong>ile</strong>n yöntemler;<br />

1) Elle traksiyon <strong>ile</strong><br />

2) Femoral distraktör gibi ek bir distraktör kullanarak<br />

3) ?mplant?n kendisi <strong>ile</strong> (Kamal? pla?? kullan?lmas? s?ras?nda)<br />

4) Büyük fragman? kullan?lacak materyale tespit ederek k?r?k hatt?na distraksiyon veya<br />

kompresyon yaparak (40).<br />

K?r???n indirek redüksiyonu sonras? <strong>biyolojik</strong> olarak tespit edilmesine uygunlu?u;<br />

1) Eklem yüzlerinin klasik yöntemlerle anatomik restorasyonuna<br />

2) Kortikal kemik fragmanlar?n?n kanlanmas? ve yeterli yumu?ak doku devaml?l???na<br />

3) Bölgenin tam anatomik restorasyonu gözetilmeden uygun uzunluk, rotasyon ve<br />

diziliminin restorasyonuna ba?l?d?r (40).<br />

Krettek taraf?ndan redüksiyonun ameliyat s?ras?ndaki kontrolü için baz? klinik<br />

yöntemler tarif edilmi?tir (41,43). Dizilim bozuklu?u uzun dönemde hasta <strong>ile</strong> hekim aras?nda<br />

bir çok probleme yol açabilir. En iyi metot dizilim bozuklu?undan ilk cerrahi s?ras?nda<br />

korunmakt?r. Dizilim bozuklu?unu düzeltmek için zamanlama aç?s?ndan 5 evre tarif etmi?tir<br />

(Tablo 1).<br />

39


EVRE R?SK VE DEZAVANTAJ YARAR<br />

1. Korunma Yok ++++<br />

2. Ameliyat s?ras?nda düzeltme ?kincil tespit +++<br />

3. K?r?k kaynamadan düzeltme ?kincil tespit +<br />

4. K?r?k kaynamas? sonras? ancak<br />

semptom ve anatomik<br />

de?i?iklikler olmadan düzeltme<br />

5. Semptomlar ve anatomik<br />

de?i?iklikler sonras? düzeltme<br />

?kinci anastezi ++<br />

?kincil tespit +<br />

?kinci anestezi +<br />

Osteotomi<br />

?kincil tespit +<br />

?kinci anestezi +<br />

Osteotomi +<br />

Semptomlar ve geç de?i?iklikler<br />

+<br />

-<br />

Tablo 1: Krettek’e göre korreksiyon zaman?na ba?l? sorunlar ve avantajlar<br />

Biyolojik tespitte indirek redüksiyon intraoperatif sa?lanarak stabilizasyon<br />

yap?lmal?d?r. Bir deformite 3 düzlemde yani varus, valgus; antekürvasyon, rekürvasyon; iç ve<br />

d?? rotasyonda olabilir. Bu deformitelerin skopi <strong>ile</strong> kontrolünde çe?itli metotlar<br />

önerilmektedir.<br />

a) Kablo tekni?i: Frontal planda varus ve valgus diziliminin kontrolü için kullan?l?r.<br />

Koter kablosu kullanarak 3 a?amada dizilim de?erlendirilir. Femur ba?? orta noktas? <strong>ile</strong> tibial<br />

plafondun orta noktas? aras?na koter kablosu gerilir ve steril kalemle i?aretlenir. Bu aks diz<br />

ekleminin ortalama 10mm (3-17mm) medialinden geçmelidir. Dezavantaj?; proksimal femur<br />

ve ayak b<strong>ile</strong>?i k?r?klar?nda kullan?m? uygun de?ildir. Spina iliaka anterior süperior <strong>ile</strong> birinci<br />

interdigital aral?k aras?nda kullan?lan modifikasyonu da mevcuttur. Ancak spina iliaka anterior<br />

süperiorün tek bir noktadan çok bir bölge olmas? ve bacak abdüksiyon ve addüksiyonundan<br />

etk<strong>ile</strong>nmesi dezavantaj?d?r (?ekil 16).<br />

40


Şekil 16: Ameliyat masasında ayrı ayrı<br />

femur başı orta noktası, diz eklemi orta<br />

noktası ve ayak b<strong>ile</strong>ği orta noktası<br />

işaretlenerek dizilim kontrol edilir.<br />

b) Klinik hiperekstansiyon testi: Sagittal planda antekürvasyon ve rekürvasyonu<br />

de?erlendirmek için kullan?l?r. Bu testte ameliyat öncesi de?erlendir<strong>ile</strong>n di?er baca??n<br />

hiperekstansiyon derecesi (Normali:5-10 derece hiperekstansiyon) <strong>ile</strong> k?r?k bacak<br />

kar??la?t?r?l?r. Fark k?r?k hatt?ndaki sagittal deformite olarak de?erlendirilir. Dezavantaj? bu<br />

tekni?in özellikle diz çevresi k?r?klarda kullan?labilmesi ve ön çapraz ba? lezyonu ve ligaman<br />

laksisitesi olan hastalarda spesifitesinin dü?mesidir. Rekürvatum deformitelerini<br />

de?erlendirmede uygun de?ildir (?ekil 17).<br />

41


Şekil 17: Klinik rekürvasyon testi<br />

c) Blumensaat çizgisi: Diz 30 derece fleksiyonda iken yap?lan lateral kontrolde<br />

Blumensaat çizgisinin patellan?n <strong>alt</strong> kutbundan geçmesi sagittal deformite de?erlendirmesinde<br />

kullan?l?r. Ancak distal femoral k?r?klarda de?erlendirme bu teknikle zor olabilir.<br />

d) Distal femurun rekürvatum bulgusu: Anteroposterior görüntüleme s?ras?nda<br />

interkond<strong>ile</strong>r oluk rekürvasyon artt?kça derinle?ir. Di?er sa?lam <strong>ekstremite</strong>nin intraoperatif<br />

kontrolü <strong>ile</strong> suprakond<strong>ile</strong>r k?r?klarda kullan?labilir.<br />

e) Tibial platonun e?imi: Çek<strong>ile</strong>n diz lateral grafisinde ameliyat öncesi sa?lam<br />

<strong>ekstremite</strong>nin tibial plato e?imi <strong>ile</strong> proksimal tibia k?r??? rekonstrüksiyonu sonras? e?im<br />

kar??la?t?r?l?r. Teknik h?zl? ve uygulamas? kolay olmas?na ra?men tibial e?im ki?<strong>ile</strong>r aras?nda<br />

de?i?eb<strong>ile</strong>ce?inden mutlaka di?er diz <strong>ile</strong> kar??la?t?r?lmal?d?r.<br />

f) Metre tekni?i: Skopi kontrolünde basit diafizer ve metafizer k?r?klarda kemik<br />

konturlar?n? takip ederek uzunluk fark? kontrol ed<strong>ile</strong>bilir. Ancak uzun spiral, ciddi parçal? ve<br />

kemik kayb? olan vakalarda do?ru <strong>ekstremite</strong> uzunlu?unu tespit etmek için radyolojik tetkik<br />

yap?lmal?d?r. ?ablonlar implant seçiminde ve di?er <strong>ekstremite</strong> röntgenogramlar? uzunluk<br />

de?erlendirmesinde kullan?lsa da; ?ablon ve röntgenografide 1:1.10 civar? oran fark?<br />

oldu?undan ameliyat s?ras?nda <strong>ekstremite</strong> uzunluk de?erlendirilmesinde ?ablon<br />

önerilmemektedir. Bir metre kullanarak ameliyat öncesi ve ameliyat s?ras?nda di?er <strong>ekstremite</strong><br />

42


<strong>ile</strong> femur ve tibia uzunlu?u kar??la?t?r?l?r. Skopi pozisyon hatalar? nedeniyle yanl??<br />

de?erlendirme riski dezavantaj?d?r.<br />

g) Femur rotasyon kontrolü için kalça rotasyon testi: Femur anteversiyonunun di?er<br />

kalça <strong>ile</strong> varyasyonu az iken normal toplumdaki varyasyonu çok geni? bir aral?ktad?r. Bu<br />

nedenle normal kalçaya göre yap?lan de?erlendirme daha iyi sonuçlar verir. ameliyat öncesi<br />

de?erlendir<strong>ile</strong>n sa?lam kalça iç ve d?? rotasyon dereceleri ameliyat s?ras?nda k?r?k taraf <strong>ile</strong><br />

kar??la?t?r?l?r. De?erlendirme s?ras?nda pelvisin durumunu göz önünde bulundurman?n zor<br />

olmas?, kalça artrozu ve pelvis k?r??? mevcudiyetinde kullan?lamamas? yöntemin<br />

dezavantajlar?d?r.<br />

h) Trokanter minörün pozisyonu: Trokanter minörün egzantirik ve asimetrik ?ekli<br />

rotasyon de?erlendirmesinde sa?lam kalça <strong>ile</strong> kar??la?t?r?ld???nda kullan?lab<strong>ile</strong>cek bir<br />

metottur. 15 derecelik femur rotasyonunu de?erlendirmede güvenilirli?i %98 oran?ndad?r.<br />

Pelvis rotasyonundan, kalça artrozundan, kalça artroplastisinden ve kalça hareket aç?kl???ndan<br />

etk<strong>ile</strong>nmemesi metodun avantajlar?d?r (?ekil 18).<br />

Şekil 18: Trokanter minörün<br />

pozisyonuna göre rotasyonun<br />

değerlendirilmesi. a ve b kalçalarında<br />

rotasyon uygun iken c <strong>ile</strong> d kalçalarında<br />

rotasyon kusuru mevcuttur.<br />

?) Diz fleksiyonda iken tibial rotasyonunun de?erlendirilmesi: Diz eklemi<br />

fleksiyonda iken tibian?n diz üzerinden iç ve d?? rotasyon hareketi mevcuttur. Teknik, sa?lam<br />

taraf tibia-femoral rotasyonu <strong>ile</strong> k?r?k taraf?n kar??la?t?r?lmas?n? içerir. Ayak b<strong>ile</strong>?i k?r?klar?nda,<br />

diz ligaman hasar? olan hastalarda, ayak deformitesi mevcudiyetinde hata riski mevcuttur.<br />

j) Skopi <strong>ile</strong> tibial rotasyon ölçülmesi: Tibial rotasyona femoral kondillerin posterior<br />

kontürünü de?erlendirerek veya Clementz (14)’in tarif etti?i ayak b<strong>ile</strong>?i aç?lar?n?<br />

de?erlendirerek karar ver<strong>ile</strong>bilir.<br />

43


k) Herhangi bir uzun kemi?in rotasyonel deformitesini de?erlendirilmesi: Rotasyon<br />

mevcudiyetinde proksimal ve distal kortekslerin kal?nl?klar? farkl? olabilir. Direk<br />

röntgenografik olarak sagittal ve transvers planda femur veya tibia kortikal kal?nl???<br />

de?erlendir<strong>ile</strong>rek kortikal kal?nl???n varyasyonuna göre rotasyona karar ver<strong>ile</strong>bilir.<br />

Dezavantaj?; parçal? veya inkomplet k?r?klarda yalanc? pozitif çap fark? bulgusu saptanabilir.<br />

Sensitivitesi dü?ük bir yöntemdir.<br />

III-<br />

STAB?L?ZASYON<br />

Plak <strong>ile</strong> tespit edilmi? uzun kemik k?r?klar?; mekanik test s?ras?nda uygulanan yüke<br />

kar?? belli ?ekilde davran?? biçimiyle cevap verir. Bu davran?? pla??n, vidalar?n ve kemi?in<br />

özelliklerinin kombinasyonudur ve sistemin yap?sal özelli?i olarak nitelendirilir. Standart<br />

<strong>plak</strong>, vida ve kemik <strong>ile</strong> yap?lan testte; sisteme belli miktarda güç uyguland???nda elastik bir<br />

deformasyon olu?ur. E?er uygulanan güç ortadan kald?r?l?rsa sistem eski ?eklini almaktad?r.<br />

Ancak güç daha da artt?r?ld???nda bir noktada plastik deformasyon geli?ir. Bu a?amadan sonra<br />

uygulanan güç ortadan kald?r?lsa b<strong>ile</strong> rezidüel bir deformasyon kal?r. Bu geçi? bölgesine<br />

esneme noktas? (yielding point) denir. E?er uygulanan güç daha da artt?r?lmaya devam ederse<br />

sistem tamamen bozulur. Bu mekanik testte elastik deformasyondan plastik deformasyona<br />

geçi? noktas? <strong>ile</strong> sistemin tamamen bozuldu?u nokta önemlidir (?ekil 19). Elde ed<strong>ile</strong>n tabloda<br />

olu?an e?im, sistemin sertli?i (stiffness) olarak adland?r?l?r ve belli bir güç <strong>alt</strong>?nda olu?an<br />

deformite miktar?d?r. Sa?laml?k (Toughness) ise bir materyalin k?r?lmas? için gerekli olan i?<br />

miktar?n? gösterir. Bir sisteme farkl? yönlerde tatbik ed<strong>ile</strong>n güçlerde bu de?erler farkl? olarak<br />

elde edilir.<br />

44


GÜÇ F [N]<br />

Şekil 19: Uygulanan güç <strong>alt</strong>ında oluşan<br />

deformasyon şemasında belli bir noktaya kadar<br />

oluşan deformasyon geri dönüşlüdür. (Elastik<br />

deformasyon) Güç daha da arttırıldığında<br />

oluşan deformasyon geri dönüşümsüzdür.<br />

(Plastik deformasyon)<br />

Biyolojik tespitte stabilizasyon rijit de?il, esnektir. K?r?k hatt?nda kompresyondan çok<br />

atelleme amaçlan?r. ?y<strong>ile</strong>?menin <strong>ile</strong>rleyen a?amalar?nda stabilize edici etkinlik ortaya ç?kmaya<br />

ba?lar. Redükte edilmemi? vital fragmanlar?n k?r?k kallusuna h?zla entegrasyonu sonras?nda<br />

<strong>plak</strong> kar??s?ndaki k?r?k bölgesinde bir destek yap? olu?ur. Sonuçta implant?n a??r? yüklenmesi<br />

ve yorgunlu?a ba?l? implant yetersizli?i engellenir. Anatomik redüksiyon ve rijit tespit <strong>ile</strong> elde<br />

ed<strong>ile</strong>n primer stabilitenin kemik iy<strong>ile</strong>?mesinde etkisinin az oldu?unu bildiren çal??malar<br />

mevcuttur (5).<br />

AO’nun klasik felsefesine göre uygulanan ve k?r?k hatt?nda kompresyon olu?turulan<br />

osteosentezlerde elde ed<strong>ile</strong>n rijidite, k?r?k hatt?nda görüleb<strong>ile</strong>cek harekete ve bunun sonucunda<br />

geli?eb<strong>ile</strong>cek kallus dokusuna izin vermez. Bu ?ekilde k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesine primer k?r?k<br />

iy<strong>ile</strong>?mesi ve amaçlanan stabiliteye ise mutlak stabilite denir. Özellikle parçal? k?r?klarda<br />

olmak üzere tüm k?r?klarda mutlak stabilite elde etmek için uygulanan cerrahi teknik s?ras?nda<br />

<strong>biyolojik</strong> faktörler geri planda kalmaktad?r. Fragmanlar aras? kompresyon <strong>ile</strong> temas<br />

yüzeylerinde gerilme yakla??k s?f?ra dü?er. Gerilme (Strain); bir cismi etk<strong>ile</strong>yen bir güç<br />

nedeniyle olu?an deformasyonun orijinal uzunlu?una oran? demektir. Gerilme, kallus<br />

geli?mesi için gereklidir. Bu nedenle mutlak stabil bir osteosentezde iy<strong>ile</strong>?me primer olur<br />

ancak kallus geli?imi için uyar? ve kemik iy<strong>ile</strong>?me h?z? oldukça dü?üktür. Pla??n kemik<br />

üzerine bask?s? sonucu kemik <strong>ile</strong> <strong>plak</strong> aras?ndaki sürtünme <strong>ile</strong> sa?lanan adaptasyon sonucu<br />

kemi?in mekanik özelliklerini taklit edecek ?ekilde hareket sa?lan?r. Kaynama internal<br />

remodelasyona ba??ml?d?r. ?nternal remodelasyon da doku remodelasyonunu uyar?r.<br />

45


Biyomekanik çal??malar mutlak stabil bir osteosentez sonras? implant <strong>ile</strong> kemik veya<br />

kemik <strong>ile</strong> kemik aras?ndaki birkaç mikrometre deplasman?n dahi kemik rezorpsiyonunu<br />

tetikledi?ini göstermektedir. Kemi?in implant yüzeyinde geli?en rezorpsiyon artan yük <strong>alt</strong>?nda<br />

sistemin bozulmas? ve kaynama problemleri <strong>ile</strong> sonuçlan?r (56)(?ekil 20).<br />

rezorpsiyon<br />

HAREKET<br />

Şekil 20: Mutlak stabil bir<br />

osteosentezde implant <strong>ile</strong> kemik veya<br />

kemik <strong>ile</strong> kemik arasında oluşan<br />

mikrohareket rezorpsiyona sebep<br />

olur.<br />

Biyolojik internal tespitte uygulanan cerrahi <strong>ile</strong> fleksibl elastiki tespit sa?lan?r ve elde<br />

ed<strong>ile</strong>n stabilite rölatif stabilitedir. Elastik stabilitede; belli miktardaki yük <strong>alt</strong>?nda k?r?k<br />

uçlar?nda olu?an deplasman geri dönü?lüdür ve yük ortadan kalkt??? zaman eski halini al?r.<br />

Elde ed<strong>ile</strong>n stabilite <strong>ile</strong> a?r?s?z hareket ve kemik olu?mas? için uyar? sa?lan?r. ?mplant?n elastik<br />

modülüsünün kemi?in elastik modülüsüne yak?n olmas? yani uygulanan yüke kar?? elastik<br />

cevap verebilme s?n?r?n?n kemi?inkine yak?n olmas? da porotik ve spongioz kemikteki<br />

implant?n s?yr?lma <strong>ile</strong> sistemin bozulmas?na neden olmadan daha güvenle kullan?lmas?na<br />

olanak sa?lamaktad?r.<br />

Elastiki tespitte k?r?k hatt?ndaki gerilme miktar? kallus olu?umunu ve k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini<br />

artt?racak yöndedir. Granülasyon dokusu % 100 oran?nda gerilmeyi yani tamir dokusundaki<br />

deformasyonu tolere edebilir. K?r?k hatt?ndaki bo?luk k?r???n tipine göre büyük veya küçük<br />

olabilir. Küçük bo?luklarda k?r?k hatt?nda kabul ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek deplasman ayn? oranda küçük<br />

iken büyük miktardaki bo?lukta kabul ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek deplasman ayn? oranda büyüktür.<br />

Gerilmenin k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesindeki etkisinin iki boyutu vard?r. Birincisi daha önce belirt<strong>ile</strong>n<br />

deformasyona tamir dokusunun tolerans?; ikincisi de doku farkl?la?mas?n?n uyar?lmas?d?r.<br />

Belirt<strong>ile</strong>n ikinci mekanizma rölatif stabilite <strong>ile</strong> kallus dokusunun uyar?lmas? yönündedir (54).<br />

46


Gerilme teorisi (56,59) olarak bilinen teoriye göre; rüptüre sebep olacak kadar uzayan<br />

dokularda yeni doku olu?maz. Kabul ed<strong>ile</strong>bilir mobilite; sadece fragmanlar?n deplasman?ndan<br />

çok, k?r?k hatt?ndaki bo?lu?un geni?li?inin deplasmana oran?na ba?l?d?r. Hedeflenen gerilim<br />

aral???; minimum olarak kallus geli?imi için gereken miktar <strong>ile</strong> maksimum kemik<br />

köprülenmesine izin verecek miktar aras?nda olmal?d?r (?ekil 22). Çok az miktarlarda gerilim<br />

kallus olu?umunu uyar?r. %2 oran?nda gerilim lameller kemik taraf?ndan, %10’a kadar gerilim<br />

örgümsü kemi?in üç boyutlu yap?s? taraf?ndan tolere edilirken, %10 <strong>ile</strong> %30 aras? gerilim<br />

kemik rezorpsiyonunu uyar?r. Gerilimin basit ve parçal? k?r?klardaki durumu farkl?d?r. Parçal?<br />

k?r?klarda daha büyük miktarlardaki deplasman fragmanlar taraf?ndan abzorbe ed<strong>ile</strong>rek<br />

fragmanlar aras?nda daha az gerilme yarat?l?r. Basit k?r?klarda ise k?r?k hatt?nda meydana gelen<br />

daha az miktardaki deplasman rüptüre sebep olab<strong>ile</strong>cek kadar gerilme yaratabilir (?ekil 21).<br />

?ekil 21: Basit transvers bir k?r?kta 5 mm.’lik k?r?k hatt?ndaki bo?luk için 5 mm.’lik bir<br />

deplasman %100 bir gerilmeye yok açarak granülasyon dokusunun limit gerilme miktar?na<br />

ula??rken, 4 ara parçal? bir k?r?kta 5’er mm.’lik 5 k?r?k hatt?ndaki bo?luk için toplamda<br />

olu?an 5 mm.’lik deplasman her k?r?k hatt?nda bo?lu?u 5 mm.’den 6 mm.’ye ç?kartarak %<br />

20’lik bir gerilme yarat?r. Bu olay da parçal? k?r?klarda elastik <strong>tespiti</strong>n avantaj?n?<br />

göstermektedir.<br />

47


Gran. dokusu + %100<br />

Kıkırdak +%10<br />

Kemik + % 2<br />

?ekil 22: Fragmanlar aras? gerilme<br />

teorisine göre fleksibl tespit yüksek<br />

miktarda gerilim yaratarak k?r?k hatt?nda<br />

granülasyon dokusu olu?tururken, daha<br />

küçük gerilim k?k?rdak ve en küçük<br />

gerilim de kemik olu?mas?n? tetikler.<br />

Biyolojik tespit için üretilmi? k?smen birinci ve ikinci jenerasyon PC-Fix, LISS,<br />

LCP’lerde pla?a kilitleneb<strong>ile</strong>n kendinden delici ve yiv aç?c? veya sadece kendinden delici<br />

vidalarla elde edilmeye çal???lan rölatif stabilite kemik ve <strong>plak</strong> aras?ndaki temasa ba??ml?<br />

de?ildir. Elde ed<strong>ile</strong>n stabilite pla?a sabit aç?da kilitlenen vidalar ve pla?a yak?n korteks<br />

aras?ndad?r. Bu nedenle bu yeni nesil <strong>plak</strong>larda genellikle vidalar?n tek korteksi tutmas?<br />

yeterlidir (?ekil 23). Sistemin stabilitesi <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemik aras?nda olmad??? için metafizer<br />

bölgelerde pla??n kemik konturlar?na uydurulmas? gerekmemektedir. Vidalar?n sabit aç?da<br />

olmas? ayr?ca s?yr?lma gücünü normal <strong>plak</strong>lama tekni?indeki gibi tek tek vidalara ba??ml?<br />

de?il, tüm vidalar?n toplam gücüne ba??ml? hale getirmektedir. Özellikle pla??n tipine göre<br />

de?i?en özellikte birbirini çaprazlayan vidalarda s?yr?lma gücü daha da artmaktad?r (?ekil 24).<br />

Şekil 23: Plağa sabit<br />

açıda kilitlenen<br />

vidaların sağladığı<br />

stabilite nedeniyle tek<br />

korteks tutularak<br />

osteosentez yapılması<br />

yeterlidir.<br />

48


A<br />

B<br />

Şekil 24: Diverjan<br />

olarak plağa kilitlenen<br />

vidalar <strong>ile</strong> sıyrılma için<br />

gerekli olan güç<br />

oldukça artar.<br />

A: Güç uygulanmadan<br />

önce<br />

B: Bükülme <strong>ile</strong><br />

tetiklenen güç <strong>alt</strong>ında<br />

plağa düz ve diverjan<br />

olarak tatbik edilmiş<br />

plağa kilitlenen vidalar<br />

için gerekli olan<br />

sıyrılma güçleri<br />

Bu özellik <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> osteosentezin osteoporotik kemikte daha rahatl?kla<br />

kullan?m?na olanak sa?lamaktad?r (56,76).<br />

A<br />

AO’nun konvansiyonel <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez için önerdi?i vida say?lar? <strong>biyolojik</strong><br />

tespit için geçerli de?ildir. Parçal? bir k?r?kta pla??n uzunlu?u parçal? k?r?k bölgesinin<br />

uzunlu?unun 2-3 kat?ndan fazla olmal?d?r. Basit bir k?r?kta ise 8-10 kat?ndan fazlas? <strong>ile</strong><br />

osteosentez yap?lmal?d?r (Plak köprü geni?li?i oran?). Tatbik ed<strong>ile</strong>cek vida say?s?n?n tüm<br />

pla??n deliklerine oran? ise 0.4 <strong>ile</strong> 0.5 oran?n?n <strong>alt</strong>?nda olmal?d?r (Plak vida yo?unlu?u)<br />

(?ekil 25). Tüm delikleri vida <strong>ile</strong> doldurulmas? veya k?r?k hatt?na çok yak?n vida tatbiki stres<br />

konsantrasyonuna sebep olarak elastik <strong>tespiti</strong>n istenildi?inden farkl? bir ?ekilde bozulmas?na<br />

sebep olur (27,70)(?ekil 26).<br />

49


PLAK<br />

VİDA<br />

YOĞUNLUĞU<br />

0.43<br />

PLAK<br />

VİDA<br />

YOĞUN.<br />

0.5<br />

PLAK<br />

VİDA<br />

YOĞUN.<br />

0<br />

KIRIK<br />

UZUNLUĞU<br />

PLAK<br />

UZUNLUĞU<br />

Şekil 25: Şekilde parçalı<br />

kırık hattı uzunluğu,<br />

plağın uzunluğu ve<br />

<strong>plak</strong> vida yoğunluğu<br />

gösterilmekte.<br />

PLAK<br />

VİDA<br />

YOĞUN.<br />

0.75<br />

Stres konsantrasyonu<br />

Stres dağılması<br />

Şekil 26: Plağın tüm deliklerinin vida <strong>ile</strong> doldurulması ve kırık hattına çok yakın vida tatbiki<br />

elastik <strong>tespiti</strong> engeller ve stres konsantrasyonuna sebep olur.<br />

Stabilite aç?s?ndan her ne kadar pla?a kilitlenen vidalarda tek korteks <strong>ile</strong> osteosentez<br />

yeterli olarak kabul edilse de, osteoporotik kemiklerde korteks kal?nl???n?n azalmas?na ba?l?<br />

olarak sistemin stabilitesi azal?r. Bu durumlarda her iki korteksinde kendinden yiv aç?c? vida<br />

kullanarak tutulmas? sistemin stabilitesini artt?rmaktad?r (27)(?ekil 27).<br />

50


Çalışma<br />

Uzunluğu<br />

Çalışma<br />

Uzunluğu<br />

Çalışma<br />

Uzunluğu<br />

Şekil 27: Osteoporotik kemikte korteks kalınlığı azaldığı için plağa kilitlenen<br />

vidalı sistemlerde dahi gerektiğinde çift korteks tutulmalıdır.<br />

IV- ?Y?LE?ME ?EKL? (54)<br />

Stabil bir osteosentezdeki k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesine primer (direk) k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi denir<br />

(10,20,22,50,52). Primer k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde k?r?k hatt?nda kallus görülmez. K?r?k hatt?nda<br />

kompresyon mevcuttur. Kaynama esnas?nda doku farkl?la?mas? a?amas? ve kemik yüzeyinde<br />

rezorpsiyon a?amalar?n? atlayarak Haversiyen sisteminin direk internal remodelasyonu<br />

a?amas?na geçer. ?nternal remodelasyon kemik nekrozunda görülen a?amalara tekabül eder.<br />

Radyolojik takip s?ras?nda kaynaman?n takibi aç?s?ndan klinik ve radyolojik olarak direk bir<br />

belirteç yoktur. Ancak stabilitenin istenen düzeyde olmad??? durumdaki bulgular olan; kallus<br />

görülmesi, k?r?k uçlar?nda rezorpsiyon mevcudiyeti takip s?ras?nda indirek bulgu olarak<br />

saptanabilir. Direk k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi nekrotik kemik iy<strong>ile</strong>?mesi için gerekli olan bir durumdur.<br />

?ndirek iy<strong>ile</strong>?me s?ras?nda olu?an doku farkl?la?mas? yüksek gerilim ortam?nda ba?lar.<br />

Birle?en dokular?n çap?nda artma k?r?k mobilitesini büyük oranda etk<strong>ile</strong>r. Doku farkl?la?mas?<br />

gerilimi tolere edeb<strong>ile</strong>n ancak deforme olab<strong>ile</strong>n dokularla ba?lar, daha rijit ama daha az<br />

gerilim tolere edeb<strong>ile</strong>n dokulara de?i?ir ve en sonunda kuvvetli ancak k?r?lgan kemik <strong>ile</strong><br />

sonuçlan?r. ?ndirek k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde k?r?k hatt?nda kompresyon olmad???ndan ve erken<br />

51


dönemde mikrohareket kabul ed<strong>ile</strong>bildi?inden olu?acak kallus dokusunun integrasyonu,<br />

miktar? ve yo?unlu?u radyolojik olarak de?erlendir<strong>ile</strong>bilir (54).<br />

Elastik bir osteosentezde görülen k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde kaynama radyolojik olarak<br />

kallusun miktar? ve yo?unlu?unun takibi <strong>ile</strong> primer iy<strong>ile</strong>?meye göre çok daha rahat ve erken<br />

bulgularla olur.<br />

V- KOMPL?KASYONLAR<br />

1) Damar ve sinir yaralanmas?: Tüm <strong>ekstremite</strong> k?r?klar?nda damar ve sinir<br />

muayenesi hastan?n ilk muayenesinin bir parças? olmal?d?r. ?üphelenilmesi durumunda<br />

doppler veya anjiografi <strong>ile</strong> tetkik yapmak ?artt?r. Ameliyat s?ras?nda diz bölgesinde çal???l?rken<br />

posteriorden geçen damar sinir paketi ve fibula ba?? çevresinde ve anterolateralden uzun <strong>plak</strong><br />

tatbiki s?ras?nda distal bölgelere vida tatbiki s?ras?nda fibuler sinire dikkat etmek gerekir.<br />

2) Kompartman sendromu: Uyluk ve krusta ilk travmaya veya yap?lan cerrahi giri?ime<br />

ba?l? olarak fasyal kompartmanlar?n bas?nçlar?n?n artarak içinde bulunan nöral yap?lar?n ve<br />

kas grubunun iskemisi, kompresyonu, kas liflerinin dejenerasyonu, nekrozu geli?ebilir. ?üphe<br />

halinde her türlü sarg? ve alç? aç?larak <strong>ekstremite</strong> gözlenmelidir. Proksimal tibia k?r?klar?nda<br />

uygulanan LISS sonras? kompartman bas?nçlar? izlenen 28 hastal?k seride, cerrahiye ba?l?<br />

kompartman bas?nc?nda artma saptanmam??t?r (15).<br />

3) Ya? embolisi: Multipl k?r?klarda riski artmaktad?r. En s?k olarak genç ya?larda olu?an<br />

uzun kemik k?r?klar?d?r. Solunumun yüzeyelle?mesi, ate?, ta?ipne, ta?ikardi, nörolojik<br />

semptomlar ve pete?<strong>ile</strong>r görülebilir. Solunum deste?i, steroid tedavisi, dü?ük molekül a??rl?kl?<br />

heparin uygulamas? gereklidir.<br />

4) Enfeksiyon: Aç?k k?r?klarda s?kl??? artmaktad?r. Etkili debridman sonras? hemen veya<br />

uygun profilaktik antibiyotik kullan?m? sonras?nda bir müddet bekledikten sonra <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong><br />

k?r?klar?nda internal osteosentez <strong>ile</strong> ba?ar?l? sonuçlar bildiren birçok yaz? mevcuttur (9,29,79).<br />

Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte ise s?n?rl? kesi <strong>ile</strong> yumu?ak doku devaml?l???n?n korunmas? ve<br />

uygulanan yeni nesil <strong>plak</strong>lar?n titanyum olmas? nedeniyle enfeksiyon oranlar? oldukça<br />

52


dü?üktür (29). Schültz ve ark. LISS <strong>ile</strong> ilgili ilk deneyimlerinde Berlin’den 22 vakal?k<br />

ser<strong>ile</strong>rinde hiç enfeksiyona rastlamad?klar?n? bildirmi?lerdir (66).<br />

5) Ampütasyon: Alt <strong>ekstremite</strong> yaralanmalar?nda erken dönemde ?iddetli biçimde<br />

yumu?ak doku hasar?na e?lik eden damar yaralanmas? ve ezici bir travma mevcudiyetinde bir<br />

seçenek olarak gerekebilir.<br />

6) Yava? kaynama, kaynama gecikmesi ve kaynama yoklu?u: Bir k?r???n kaynamas? için<br />

gerekli olan zaman? belirlemek zordur. Bir çok faktörden etk<strong>ile</strong>nen k?r?k kaynamas?n?n erken<br />

a?amalar?n?n birkaç haftadan uzun süre gözlenmesi, fragmanlar aras?nda ayr?lma olmamamas?,<br />

yüzeyler aras?nda kavitasyonun olmamas? ve skleroz ve dekalsifikasyonun görülmemesi<br />

durumu yava? kaynama olarak de?erlendir<strong>ile</strong>bilir. Kaynama gecikmesi veya kaynamama <strong>ile</strong><br />

sonuçlanmayabilir. Kaynama gecikmesi ise bir k?r?k için beklenen kaynama zaman?nda yeterli<br />

kaynaman?n elde ed<strong>ile</strong>memesidir. Kaynamama ise k?r?k kaynama sürecinin bir a?amada<br />

durmas?d?r. Bir k?r?kta kaynamamadan bahsetmek için k?r?k olu?tuktan sonra en az 6 ay<br />

geçmesi, fragmanlarda skleroz, medüller kanallar?n t?kal? olmas?, k?r?k uçlar?n?n fibröz doku<br />

<strong>ile</strong> eklemle?mesi gereklidir. Böyle bir durumda müdahale yapmadan k?r?kta kaynama<br />

beklenemez (48).<br />

7) Kötü kaynama: Bir kemi?in anatomik olarak anormal bir pozisyonda kaynamas?na<br />

kötü kaynama denir. Etk<strong>ile</strong>nen kemikte k?salma, uzama, aç?lanma, ve rotasyon geli?ebilir.<br />

Sonuç genelde fonksiyonel veya kozmetik aç?dan kabul ed<strong>ile</strong>mez. Metafizyel ve diafizer kötü<br />

kaynaman?n di?er yandan bir <strong>alt</strong> ve bir üst ekleme binen yük dengelerini etk<strong>ile</strong>yerek <strong>ile</strong>ride<br />

geli?eb<strong>ile</strong>cek olas? artroz için zemin haz?rlay?p haz?rlamad??? literatürde tart??mal?d?r. Bu<br />

nedenle kötü kaynama sonucu olu?an dizilim bozuklu?una hangi derecelerde müdahale<br />

edilmesi gerekti?i konusundaki yay?nlarda da fikir birli?i yoktur (48). Ancak baz? yazarlarca<br />

tibiada 1 cm.’e kadar olan k?sal?k, 10 derece varus, valgus, rekürvasyon ve iç rotasyon ve 15<br />

derece d?? rotasyon kabul ed<strong>ile</strong>bilir deformitelerdir (49).<br />

8) Eklem sertli?i: Alt <strong>ekstremite</strong> k?r?klar?nda bir <strong>alt</strong> ve bir üst <strong>ekstremite</strong>de eklem sertli?i<br />

geli?ebilir. Erken cerrahi giri?im, erken haraket ve fizik tedavi yöntemleri <strong>ile</strong> önlenmeye<br />

çal???l?r.<br />

53


9) Refleks sempatik distrofi: Ameliyat sonras? k?r???n ve osteosentezin tipine ba?l? olarak<br />

uzun süre yük ver<strong>ile</strong>meyen ve uygun egzersiz program?na uymayan hastalarda görülebilir.<br />

Ekstremitede ödem, hiperaljezi, ciltte morarma, atrofi mevcuttur. Grafisinde yayg?n<br />

osteopenik görünüm yer yer benekli lekelenmeler mevcuttur. Tedavisinde s?cak ve so?uk<br />

kontrast banyolar, egzersiz, fizik tedavi metodlar? ve gerekli durumlarda sempatik bloklar<br />

uygulanabilir.<br />

54


D- HASTALAR VE YÖNTEM<br />

ı)- Hastalar<br />

Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nde<br />

Aralık 2002-Temmuz 2004 yılları arasında başvuran ve femur veya tibia kırığı nedeniyle<br />

<strong>biyolojik</strong> yöntem kullanılarak <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez yapılan 14 hastanın düzenli kontrolleri<br />

yapılab<strong>ile</strong>n 13 kırığı değerlendirmeye alındı. Takip süresi en kısa 5 ay ve en uzun 24 ay olmak<br />

üzere ortalama 13 ay idi.<br />

Acil polikliniğimize başvuran tüm hastalar için gerekli görüldüğü durumlarda Genel<br />

Cerrahi ve Beyin Cerrahisi konsültasyonları yapıldı. Ortopedik muayene sırasında genel<br />

sistemik muayeneyi takiben etk<strong>ile</strong>nen <strong>ekstremite</strong>nin nörovasküler durumu değerlendirildi.<br />

Damar lezyonundan şüphelenilmesi halinde veya ateşli silah yaralanması neticesinde kırık<br />

tespit ed<strong>ile</strong>n vakalarda doppler ultrason <strong>ile</strong> damar lezyonu araştırıldı.<br />

Açık kırık mevcudiyetinde yara, Gustilo-Anderson sınıflamasına göre sınıflandırıldı.<br />

Gustilo-Anderson tip1 olan vakalarda debridman ve betadinli izotonik <strong>ile</strong> irrigasyonu takiben<br />

3 gün Cefazolin-Na 1 gr <strong>ile</strong> 4x1, tip 2 olanlarına debridman, irrigasyon ve primer sütür <strong>ile</strong><br />

yaranın kapatılmasını takiben 5 gün Cefazolin-Na’a ilaveten Gentamisin 160 mg 1x1 ve tip 3<br />

olanlarına ise debridman irrigasyonu takiben 5 gün Cefazolin-Na ve Gentamisin’e ek olarak<br />

kristalize penisilin 8x3 milyon üniteden 100 cc medifleks içinde infüzyon yapıldı. Tüm açık<br />

kırıklı hastalara gazlı gangren ve tetanoz profilaksisi yapıldı. Hastalara yattıkları ilk günden<br />

itibaren analjezik tedavi uygulandı.<br />

Hastaların acil müdahale odasında yapılan ilk müdahalelerini takiben kırığın bölgesine<br />

göre iskelet traksiyonu veya alçı atel tatbik ed<strong>ile</strong>rek interne edildi. Hiçbir hastamızda geçici<br />

eksternal fiksatör kullanılmadı.<br />

Hastalarımızdan genel rutin tahliller (Hemogram, glukoz, üre, kreatinin, karaciğer<br />

fonksiyon testleri, kanama pıhtılaşma testleri, EKG ve PA akciğer grafisi, hepatit ve HIV için<br />

testler) alındı. Bir <strong>alt</strong> ve bir üst eklemi içeren ve karşı <strong>ekstremite</strong>nin iki yönlü graf<strong>ile</strong>ri alındı.<br />

Yaşlı hastalara hemen derin ven trombozu için düşük molekül ağırlıklı heparin subkutan<br />

olarak başlandı.<br />

55


Hastalar radyolüsen şeffaf masada ameliyat edildi. Tibia kırıklarında pnömotik turnike<br />

kullanıldı. Ekstremite steril olarak hazırlandıktan sonra kırığın indirek redüksiyonu için elle<br />

traksiyon veya geçici unilateral AO fiksatörü tatbik ed<strong>ile</strong>rek distraksiyon <strong>ile</strong> dizilim sağlandı.<br />

Krettek’in (43) önerdiği dizilim kontrolü iki planlı olarak skopide kontrol edildikten sonra<br />

vakaların kırık bölgelerine göre LISS, LC-DCP, DCP, may anatomik <strong>plak</strong> gerekli olan<br />

vakalarda eklem görülerek tatbik edildi. LISS AO’nun önerdiği şekilde, diğer <strong>plak</strong>lar ise<br />

MİPO tekniğine uygun olarak kırık hattının uzağından plağın geçeb<strong>ile</strong>ceği kadar<br />

uzunlamasına kesi sonrası submusküler ve periost üzerinden plağın kendisi veya uzun bir<br />

disektör kullanılarak tatbik edildi. Plak ve kemiğin uyumu iki planda kontrol edildikten sonra<br />

perkütan olarak skopi kontrolünde kırık hattının proksimal ve distaline arada boş delikler<br />

bırakılarak en az 3’er vida tatbik ed<strong>ile</strong>rek osteosentez sağlandı. Her ameliyat sonunda dizilim<br />

iki planlı olarak tekrar kontrol edildi. Turnike kullandığımız vakalarımızda turnike açılarak<br />

kanama kontrolü yapıldı. Yaralar primer olarak sütüre edildi. Dren kullanılmadı. Eksternal<br />

atel kullanılmadı.<br />

Ameliyat sonrası <strong>ekstremite</strong>ye elastik bandaj ve soğuk uygulama yapıldı. Aynı gün<br />

aktif kuadriseps egzersizlerine başlandı. Hastanın ameliyat sonrası grafisi alındıktan sonra<br />

politravmatize olmayan hastalarımızın çift koltuk değneği <strong>ile</strong> yük vermeden yürümeleri<br />

sağlandı. 2. günden itibaren pasif ve aktif kalça, diz ve ayak b<strong>ile</strong>ği egzersizleri başlandı.<br />

Politravmatize olan hastalarımız fizik tedavi kliniği <strong>ile</strong> konsülte ed<strong>ile</strong>rek yatak içi aktif ve<br />

pasif egzersizler ve üst <strong>ekstremite</strong> atrofisini önlemek amacıyla üst <strong>ekstremite</strong> için egzersiz<br />

başlandı.<br />

Açık kırık nedeniyle profilaksi yapılan hastalarımızdan profilaksi bitiminden önce<br />

ameliyat ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>nlerinin ameliyat sonrasında tedav<strong>ile</strong>ri devam ederken, sonrasında opere<br />

ed<strong>ile</strong>nlere açık kırık olmayan vakalarımıza uyguladığımız 48 saatlik cerrahi antibiyotik<br />

profilaksisi uygulandı. Pansuman takibi sonrasında yara problemi olmayan vakalarda dikişler<br />

10-12. gün alındı.<br />

Hastaların yatışından itibaren tüm bilg<strong>ile</strong>ri kaydedildi. Hastalar aylık olarak klinik ve<br />

radyolojik olarak değerlendirildi. Hastanın tavsiye ed<strong>ile</strong>n rehabilitasyon programına uyumu<br />

kontrol edildi. Klinik muayenede; ayak b<strong>ile</strong>ği, diz ve kalça hareketleri değerlendirildi.<br />

Radyolojik olarak iki yönlü grafi tetkikinde yeterli kaynama görülen hastalarda kısmi ve tam<br />

kallus köprüleşmesi görülen vakalarımızda tam yük verildi.<br />

56


Yapılan rutin kontrolleri dışında hastaların en son değerlendirmesi yapıldı. Yapılan son<br />

kontrollerinde tibia kırığı nedeniyle opere ettiğimiz hastalarımız R.Johner ve O. Wruhs’un<br />

tanımladığı kriterlere göre (Tablo-2) ve femur kırığı nedeniyle opere ettiğimiz hastalarımız<br />

Shelbourne ve Brueckmann’ın kriterlerine göre değerlendirildi (Tablo-3).<br />

MÜKEMMEL İYİ ORTA KÖTÜ<br />

Kaynama yokluğu,<br />

osteomyelit<br />

Yok Yok Yok Var<br />

nörovasküler bozukluk Yok Minimal Orta Ciddi<br />

DEFORMİTE<br />

varus/valgus Yok 2-5 6-10 >10<br />

anteversiyon/rekürvasyon 0-5 6-10 11-20 >20<br />

Rotasyon 0-5 6-10 11-20 >20<br />

Kısalık 0-5 mm 6-10 mm 11-20 mm >20 mm<br />

HAREKET<br />

Diz Normal >%80 >%75 %75 >%50 %75 >%50


ORTA<br />

KÖTÜ<br />

10 dereceden az ekstansiyon kaybı olması, 61-90 derece arası<br />

fleksiyon olması, 5-10 derece arasında varus veya valgus deformitesi<br />

bulunması, minimal ağrı, 1-2 cm. kısalık olması ve zaman zaman<br />

tedaviye ihtiyaç göstermesi<br />

Hareket oranının 60 derecenin <strong>alt</strong>ına düşmesi, 10 derecenin üzerinde<br />

valgus veya varus deformitenin olması, 2 cm.’nin üzerinde kısalık<br />

olması ve düzenli olarak analjezik kullanıma ihtiyaç olması<br />

Tablo 3: Shelbourne ve Brueckmann’ın kriterleri (3)(68)<br />

ıı)- Cerrahi Teknik<br />

Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte eklemi ilg<strong>ile</strong>ndirmeyen k?r?klarda, k?r?k hatt?n?n proksimal<br />

ve distalinden yap?lan kes<strong>ile</strong>r <strong>ile</strong> girilir. Plak perkütan olarak submusküler ve periost<br />

üzerinden kayd?r?larak kemi?in üzerine yerle?tirilir. ?ndirek redüksiyon sonras?nda perkütan<br />

olarak k?r?k hatt?n?n proksimal ve distaline tatbik ed<strong>ile</strong>n vidalar <strong>ile</strong> i?lem tamamlan?r. Eklemi<br />

ilg<strong>ile</strong>ndiren k?r?klarda ise eklem mutlaka aç?larak anatomik redüksiyon ve stabil tespit elde<br />

edilmeye çal???l?r. Ard?ndan k?r?k hatt?na uzak bölgeden <strong>plak</strong> kemi?e tespit edilir.<br />

Biyolojik tespit uygulan?rken önceleri sadece k?r?k hatt?n? açmadan geni? kes<strong>ile</strong>r<br />

kullan?l?rken bugün M?PO, M?PPO ve TARPO teknikleri geli?tirilmi?tir.<br />

?) M?PO: K?r?k hatt?n?n proksimal ve distalinden sadece pla?? ve vidalar? yerle?tirmek<br />

için kes<strong>ile</strong>r kullan?l?r. ?ndirek redüksiyon kabul ed<strong>ile</strong>bilir s?n?rda iken femur için medial<br />

diseksiyon hiç yapmadan s?n?rl? lateral diseksiyonla <strong>plak</strong> submusküler olarak k?r?k hatt?n?n<br />

proksimal veya distalinden yerle?tirilir. Bu metotta temas yüzeyi az<strong>alt</strong>?lm?? <strong>plak</strong>lar tercih<br />

edilir. Daha sonra skopi kontrolü <strong>alt</strong>?nda vidalar perkütan olarak tatbik edilir. Tibia<br />

k?r?klar?nda <strong>plak</strong> anterolateral veya medial olarak yerle?tirilir.<br />

??) M?PPO: Özellikle femur proksimal ve distal uç eklem d??? k?r?klar?nda DCS<br />

kullanarak uygulan?r. M?PO tekni?inde belirtildi?i gibi femur için lateralden s?n?rl? kes<strong>ile</strong>rle<br />

girilir. Ancak bu teknikte implant?n 2 parça olmas?ndan ve 2 planda dizilim sa?layabilme<br />

kapasitesinden faydalan?l?r. 95 derecelik kond<strong>ile</strong>r vida k?r??a göre femur proksimal veya<br />

distaline tatbik edilir. ?ndirek redüksiyon için pla??n kond<strong>ile</strong>r parça <strong>ile</strong> birle?mesinden<br />

58


faydalan?l?r. ?ndirek redüksiyon ve <strong>plak</strong> yerle?tirilmesi sonras? k?r?k hatt? aç?lmadan k?r???n<br />

uza??ndan tatbik ed<strong>ile</strong>cek vidalar <strong>ile</strong> i?lem tamamlan?r (6,41).<br />

BÖLGE OLGU SAYISI %<br />

FEMUR PROKSİMAL 1 7,6<br />

FEMUR DİAFİZ 1 7,6<br />

FEMUR DİSTAL 2 15,38<br />

TİBİA PROKSİMAL 3 23,07<br />

TİBİA DİAFİZ 5 38,46<br />

TİBİA DİSTAL 1 7,6<br />

???) TARPO: Deplase distal femur eklem içi k?r?klar?nda aç?k redüksiyon ve internal<br />

tespit tekni?i <strong>ile</strong> %70-90 iyi ve mükemmel sonuçlar elde edilmektedir (39). Ancak özellikle<br />

medial parçalanma veya kemik kayb? mevcudiyetinde kemik grefti önerilmektedir. Ayr?ca<br />

aç?k redüksiyon için geni? cerrahi giri?im ve lokal kanlanman?n bozulmas? kaynama<br />

gecikmesi gibi problemleri de beraberinde getirmektedir. TARPO tekni?inde lateral<br />

parapatellar artrotomi <strong>ile</strong> eklem yüzeyi direk ve anatomik olarak redükte ed<strong>ile</strong>rek tespit edilir.<br />

?ndirek redüksiyon tekni?i <strong>ile</strong> metafizer k?r???n dizilimi sa?lan?r. Sonras?nda artiküler blok<br />

?afta tespit edilir (6,40,41).<br />

Cerrahi uygulama s?ras?nda kar??la??lan bir problem; uygulanan implantlar?n önceleri<br />

M?PO, M?PPO ve TARPO gibi minimal invaziv <strong>plak</strong>lamaya göre dizayn edilmemi?<br />

olmas?yd?. Ancak daha sonra femur ve tibia diafiz k?r?klar?nda kullan?lmak üzere PC-Fix,<br />

proksimal tibia ve distal femur için LISS’in kullan?ma girmesi uygulamay? kolayla?t?rm??t?r ve<br />

biyomekanik aç?dan osteosentezin metodunu de?i?tirmi?tir. LISS kond<strong>ile</strong>r destek <strong>plak</strong> dizayn?<br />

<strong>ile</strong> sabit aç?l? dinamik kond<strong>ile</strong>r çivinin mekanik avantaj?n? kemik implant temas?na ba?l?<br />

problemlere yol açmadan kombine etmektedir.<br />

Tibia proksimal uç k?r?klar?nda LISS tatbiki için tibia proksimalinde anteriore uzanan<br />

lateral insizyon kullan?l?r. Cilt cilt<strong>alt</strong>? katlar geçildikten sonra <strong>plak</strong> tibialis anterior kas?n?n<br />

<strong>alt</strong>?na yerle?tirilir. E?er eklem içi k?r?k mevcutsa skopi <strong>alt</strong>?nda anatomik redüksiyon sonras?<br />

tranvers olarak tatbik ed<strong>ile</strong>n 3.5 mm.’lik kanüle veya spongioz vida <strong>ile</strong> osteosentez sa?lan?r.<br />

Daha sonra tibian?n anterolateraline eklemden 1,5 cm kadar distale, konturunun uyaca??<br />

?ekilde elcek <strong>ile</strong> beraber tatbik edilir. ?ndirek olarak k?r?k redüksiyonu yap?l?r. Pla??n distal<br />

ucundan tatbik ed<strong>ile</strong>n bir adet K teli <strong>ile</strong> dörtgen ?eklinde çat? haz?rlanm?? olur. Daha sonra<br />

tibia proksimaline tatbik ed<strong>ile</strong>n k?r???n durumuna göre 3-4 kadar kendinden delici ve yiv aç?c?<br />

59


HASTA ADI<br />

YA<br />

EK PATOLOJİ<br />

UYGULANAN TEDAVİ<br />

Ş<br />

BA 44<br />

<br />

<br />

<br />

SOL PLAFOND KIRIĞI<br />

L1 VERTEBRA KIRIĞI<br />

SOL KALKANEUS KIRIĞI<br />

SOL PLAFOND KIRIĞI İÇİN<br />

SİRKÜLER EKSTERNAL<br />

FİKSATÖR İLE OSTEOSENTEZ<br />

AP 43<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

SAĞ HUMERUS DİAFİZ KIRIĞI<br />

SOL FEMUR DİAFİZ KIRIĞI<br />

SAĞ FİBULA DİAFİZ FİSSÜR<br />

SOL İLİAK KANAT KIRIĞI<br />

SOL FEMUR VE<br />

SAĞ HUMERUS İÇİN<br />

İNTRAMEDÜLLER ÇİVİ İLE<br />

OSTEOSENTEZ<br />

MY 24<br />

SOL KRUS SEGMENTER ÇİFT<br />

SOL MEDİAL MALLEOL KIRIĞI<br />

SAĞ OMUZ LUKSASYONU<br />

L1 SAĞ TRANSVERS PROCES<br />

KIRIK<br />

SOL İSKİON PUBİS KOLLARI<br />

KIRIĞI<br />

SAĞ İSKİON PABİS KOLUNDA<br />

FİSSÜR<br />

MANDİBULA KIRIĞI<br />

SOL KRUS İÇİN<br />

İNTRAMEDÜLLER ÇİVİ İLE<br />

OSTEOSENTEZ<br />

HE 84 SOL FEMUR<br />

İNTERTROKANTERİK KIRIK<br />

SOL FEMUR İÇİN PFN<br />

EA 41<br />

<br />

<br />

<br />

SOL FEMUR SUPRAKONDİLER<br />

TİP 3A AÇIK KIRIK<br />

SOL PATELLA KIRIĞI<br />

SOL RADİUS DİAFİZ<br />

NONDEPLASE KIRIK<br />

SOL FEMUR İÇİN SİRKÜLER<br />

EKSTERNAL FİKSATÖR İLE VE<br />

PATELLA İÇİN KANÜLE VİDA<br />

İLE OSTEOSENTEZ<br />

ŞA 38<br />

<br />

<br />

SOL KOLLUM FEMORİS KIRIĞI<br />

SOL HUMERUS DİSTAL<br />

PARÇALI KIRIĞI<br />

KOLLUM KIRIĞI İÇİN KANÜLE<br />

VİDA, SAĞ HUMERUS DİSTAL<br />

UÇ KIRIĞI İÇİN ÇİFT PLAK İLE<br />

OSTEOSENTEZ<br />

MŞ 74<br />

<br />

<br />

<br />

SAĞ ÖN KOL ÇİFT KIRIK<br />

SAĞ HUMERUS PROKSİMAL<br />

UÇ KIRIĞI<br />

MAKSİLLA KIRIĞI<br />

ULNAYA RUSH PİN VE<br />

RADİUSA PLAK VİDA<br />

HUMERUSA KAPALI<br />

REDÜKSİYON PERKÜTAN K<br />

TELİ İLE OSTEOSENTEZ<br />

vidalar sonras? k?r???n distalini pla?a yakla?t?rmak için “Whirlybird” enstrüman? tek korteks<br />

tutularak kullan?l?r. Daha sonra k?r?k hatt?ndan itibaren birer vida atlayarak elcek kullan?larak<br />

60


vidalar tatbik edilir. Ameliyat?n son a?amas?nda mutlaka iki yönlü olarak <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemik<br />

uyumu ve Krettek’in (41) önerdi?i metodlar kullan?larak dizilim kontrol edilmelidir (40).<br />

Femur distal uç k?r?klar?nda LISS tatbiki için hasta supin pozisyonda iken tibial<br />

tüberkülün 3-6 cm proksimalinden e?imli anterolateral 6 cm.’lik insizyon yap?l?r. Cilt cilt<strong>alt</strong>?<br />

katlar keskin disseksiyonla geç<strong>ile</strong>rek vastus lateralis lifleri do?rultusunda ayr?l?r. E?er k?r???n<br />

eklem içi uzan?m? mevcutsa insizyon 10 cm olmal?d?r. Kapsül bu a?amada aç?larak anatomik<br />

olarak eklem redükte edilmeli ve transvers olarak tatbik ed<strong>ile</strong>cek vidalar <strong>ile</strong> eklem stabilitesi<br />

sa?lanmal?d?r (?ekil 28). Daha sonra submusküler plana gelindi?i zaman elcek <strong>ile</strong> beraber<br />

uygun pozisyonda tatbik edilir. Konturu uydurulmu? oldu?u için indirek olarak redüksiyon<br />

sonras? horizontal plana göre 10 derece kadar ?aft?n anterolateraline aç?land?r?larak tatbik<br />

edilir (?ekil 29). En distal deli?e elcek üzerinden bir adet K teli tatbik ed<strong>ile</strong>rek dörtgen<br />

?eklinde çat? haz?rlan?r. Elcek kullan?larak femur distal ucuna birkaç adet kendinden delici ve<br />

yiv aç?c? vida tatbik edilir. Daha sonra k?r???n proksimal ?aft?n? pla?a yakla?t?rmak için<br />

“Whirlybird” enstrüman? <strong>ile</strong> tek korteks tutularak <strong>plak</strong> ?afta uydurulur (?ekil 30). Daha sonra<br />

birer atlayarak <strong>plak</strong> boyunca mümkünse çift korteks olmak üzere ancak tek korteksin de<br />

yeterli oldu?u vidalar <strong>ile</strong> osteosentez sa?lan?r. Ameliyat?n son a?amas?nda mutlaka skopi <strong>ile</strong><br />

iki yönlü olarak <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemik uyumu ve Krettek’in (41) önerdi?i metodlar kullan?larak<br />

dizilim kontrol edilmelidir (40).<br />

Şekil 28: Femur distal uç eklem içi kırığı için LISS tatbiki sırasında anterolateral<br />

parapatellar insizyonla girilir. Eklem yüzeyi direk görülerek redüksiyon yapılar ve <strong>plak</strong><br />

distalinden ve anterioründen transvers vidalar <strong>ile</strong> osteosentez yapılır.<br />

61


Şekil 29: İndirek redüksiyon tekniklerine göre<br />

redüksiyonu takiben elcek <strong>ile</strong> birlikte LISS, femur<br />

anterolateraline femurun koronal düzlemine göre 10<br />

derece açılı olarak tatbik edilir.<br />

Şekil 30: En proksimal delik ve en distal delik üzerinden 1’er adet K teli <strong>ile</strong> sistem kemiğe<br />

uydurulur. Plak <strong>ile</strong> kemiğin pozisyonu iki planlı olarak skopide kontrol edildikten sonra<br />

“whirlybird” enstrümanı <strong>ile</strong> yine tek korteks tutularak <strong>plak</strong> kemiğe yaklaştırılır. Daha sonra<br />

elcek üzerinden plağa kilitlenen kendinden delici ve yiv açıcı titanyum vidalar tatbik edilir.<br />

Osteosentez tamamlandıktan sonra dizilim iki planlı olarak kontrol edilir.<br />

62


E- BULGULAR:<br />

Olgularımızdan 10’u (%76.9) erkek, 3’ü (%23.07) kadın idi. En genç hastamız 17<br />

yaşında, en yaşlı hastamız 84 yaşında olup ortalama yaş 41.1 idi. Takip süresi en kısa 5 ay ve<br />

en uzun 24 ay olmak üzere ortalama 13 ay idi. Damar yaralanması şüphesi taşıyan 2 hastamız<br />

ve özellikle ateşli silah yaralanması sonrası başvuran 1 hastamızın <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong> vasküler<br />

yapısı doppler usg <strong>ile</strong> acil şartlarda değerlendirildi. Olgularımızdan 7 tanesi kapalı, 1 tanesi tip<br />

1, 4 tanesi tip 2 ve 1 tanesi de tip 3 açık kırık olarak değerlendirildi. Açık kırığı mevcut olan<br />

vakalarımıza antibiyotik profilaksisi uygulandı.<br />

1 hastamız kronik şizofren idi. Diğer hastalarımızdan 1’inde diabettes mellitus ve<br />

2’sinde hipertansiyon hikayesi mevcuttu.<br />

Kırık oluş nedeni; 7 hastamızda trafik kazası, 2 hastamızda yüksekten düşme, 2<br />

hastamızda basit düşme, 1 hastamızda ateşli silah yaralanması, 1 hastamızda da direk travma<br />

idi (Tablo-4).<br />

ETYOLOJİ OLGU SAYISI %<br />

Trafik kazası 7 53.8<br />

Yüksekten düşme 2 15,38<br />

Basit düşme 2 15,38<br />

Direk travma 1 7,6<br />

Ateşli silah yaralanması 1 7,6<br />

Tablo-4: Olguların etyolojiye göre dağılımı<br />

10 hastamıza iskelet traksiyonu, 4 hastamıza ise alçı atel tatbik ed<strong>ile</strong>rek interne edildi.<br />

7 hastanın sol ve 6 hastanın sağ <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong>sinde kırık tespit edildi. 3 hastamızda tibia<br />

proksimal uç, 4 hastamızda tibia diafiz, 1 hastamızda krus distal, 2 hastamızda femur<br />

suprakond<strong>ile</strong>r, 1 hastamızda femur diafiz ve 1 hastamız femur subtrokanterik kırık nedeniyle<br />

ameliyat edildi (Tablo-5).<br />

63


Tablo-5: Kırıkların bölgelere göre dağılımı<br />

Hastalarımız en erken 6. gün ve en geç 18. gün olmak üzere ortalama 10. gün opere<br />

edildi. 7 hastamızda çalışmaya alınan kırıkları haricinde ek kırıkları mevcuttu (Tablo-6). Ek<br />

kırığı mevcut olan hastalarımızın diğer ameliyatları aynı seansta yapıldı. 1 hastamızda<br />

maksilla ve 1 hastamızda mandibula kırığı nedeniyle yine aynı seansta plastik cerrahi ekibince<br />

opere edildi.<br />

Tablo-6: Ek kırığı olan hastalar ve yapılan ameliyatlar<br />

Ameliyatı sırasında 7 hastamızda geçici eksternal fiksatör <strong>ile</strong> distraksiyon yapıldı.<br />

Diğer 6 hastada ise elle traksiyon uygulandı. 7 vakada LISS, 3 vakada LC-DCP, 2 vakada<br />

DCP ve 1 vakada may anatomik çift <strong>plak</strong> kullanıldı. Vakalarımızda <strong>plak</strong> vida yoğunluğu 0.54<br />

ve <strong>plak</strong> köprü genişliği oranı 0.22 olarak saptandı.<br />

takip edildi.<br />

Vakalarımız en kısa 10 gün ve en uzun 25 gün olmak üzere ortalama 17 gün hastanede<br />

64


Düzenli kontrollere gelen 13 hastamızın fonksiyonel ve radyolojik sonuçları incelendi.<br />

Radyolojik iy<strong>ile</strong>şmeye göre kısmi yüklenmeye en kısa 3. ay ve en uzun 5. ay olmak üzere<br />

ortalama 3,4. ayda geçildi. Tam yük vermeye en kısa 5. ay ve en uzun 8. ay olmak üzere<br />

ortalama 6,5. ayda izin verildi. Çalışmamıza alınan hastalarda politravmatize hastaların<br />

sayısının fazla olması sebebiyle fonksiyonel olarak kırık öncesi duruma dönüş ortalama 8 ay<br />

olarak hesaplandı. Hastalarımızda komplikasyon olarak kaynamama, refraktür, osteomyelit ve<br />

<strong>plak</strong> kırılması olmadı. 2 hastamızda lokal yara yeri enfeksiyonu ve 1 hastamızda diğer bir<br />

ameliyat ed<strong>ile</strong>n kemiğin lokal enfeksiyonu tespit edildi. Ancak her 3 vaka da parenteral<br />

antibiyoterapi <strong>ile</strong> cerrahi debridman gerektirmeden ger<strong>ile</strong>di.<br />

1 hastamız yatak içi egzersizleri sırasında kırık hattında aşırı ağrı gelişmesi nedeniyle 1<br />

ay atel <strong>ile</strong> takip edildi. Diğer hastalarımızdan 2 tanesine politravmatize oldukları için ve kırık<br />

hattında aşırı parçalanma mevcut olduğu için ameliyat sonrası çek<strong>ile</strong>n graf<strong>ile</strong>ri sonrasında kısa<br />

bacak breys <strong>ile</strong> takip kararı verildi. Breys uygulanan 2 hastadan birinde breysin lateral<br />

malleole basısı sonucu oluşan 2x2 cm.’ lik cilt defekti plastik cerrahi ekibi <strong>ile</strong> ortak takip<br />

sonucunda pansuman <strong>ile</strong> kapandı.<br />

Hastalarımız yapılan son kontrollerinde tibia kırığı nedeniyle ameliyat ettiğimiz<br />

hastalarımız R.Johner ve O. Wruhs’un tanımladığı kriterler <strong>ile</strong> ve femur kırığı nedeniyle<br />

ameliyat ettiğimiz hastalarımız Shelbourne ve Brueckmann’ın kriterlerine göre<br />

değerlendirildi. Sonuçlar 4 kategoride hesaplandı (Tablo 7).<br />

SONUÇ OLGU SAYISI ORAN<br />

MÜKEMMEL 10 % 76<br />

İYİ 3 % 24<br />

ORTA 0 % 0<br />

KÖTÜ 0 % 0<br />

Tablo 7: Olguların klinik ve radyolojik değerlendirme sonrası sonuçları<br />

65


F- VAKALARIMIZDAN ÖRNEKLER:<br />

Olgu no:1 MY , 24y, Erkek<br />

Trafik kazası; sağ kruris çift kırık + Sol kruris segmenter çift<br />

18. gün ameliyat yapıldı. Sağ tarafa LISS <strong>ile</strong> sol tarafa intramedüller çivi <strong>ile</strong> osteosentez<br />

4. ay kısmi ve 6. ay tam yük verildi. Oluşan aşırı kallus nedeniyle 7. ay <strong>plak</strong> ekstrakte edildi.<br />

Kaynama tam.<br />

AMELİYAT<br />

ÖNCESİ<br />

GRAFİLERİ<br />

AMELİYAT<br />

SONRASI<br />

GRAFİLERİ<br />

66


PLAK EKSTRAKSİYONU<br />

SONRASI<br />

Olgu no:2 RA, 41y, Basit düşme<br />

Sol tibia proksimal uç eklem içi kırığı.<br />

6. gün LISS <strong>ile</strong> osteosentez. 3. ay kısmi yük. 5. ay tam yük verildi.<br />

AMELİYAT ÖNCESİ GRAFİLERİ VE 3D REKONSTRÜKSİYONLU BT TETKİKİ<br />

AMELİYAT SONRASI GRAFİSİ<br />

SON KONTROL GRAFİSİ<br />

67


KLİNİK GÖRÜNÜM<br />

Olgu No : 3 AÖ , 28y , Erkek<br />

Direk travma. Sağ kruris distal çift kırık. 7. gün LC-DCP <strong>ile</strong> osteosentez<br />

4. ay kısmi, 7. ay tam yük verildi.<br />

AMELİYAT ÖNCESİ VE<br />

AMELİYAT SIRASINDAKİ<br />

GRAFİSİ<br />

“<br />

68


AMELİYAT<br />

SONRASI<br />

GRAFİSİ<br />

SON KONTROL<br />

GRAFİSİ<br />

Olgu No :4 MŞ, 74y, Erkek, Araç dışı trafik kazası<br />

Sol kruris proksimal çift kırık, sağ ön kol çift kırık, sağ humerus proksimal uç kırığı, maksilla<br />

kırığı<br />

8. gün sol kruris için LISS <strong>ile</strong> osteosentez. Sağ ön kol çift kırığı için ulnaya Rush-Pin ve<br />

radiusa açık redüksiyon ve <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez, sağ humerus proksimal uç kırığı için<br />

kapalı redüksiyon ve perkütan K teli <strong>ile</strong> osteosentez.<br />

5. ay kısmi yük verildi.<br />

AMELİYAT ÖNCESİ GRAFİSİ<br />

AMELİYAT SONRASI<br />

GRAFİSİ<br />

69


6 AYLIK TAKİP GRAFİSİ<br />

Olgu No :5 AG, 74y, Kadın.<br />

Basit düşme sonrası sağ femur suprakond<strong>ile</strong>r kırık. 6. gün LISS <strong>ile</strong> osteosentez<br />

5. ay kısmi ve 8. ay tam yük verildi.<br />

AMELİYAT ÖNCESİ<br />

GRAFİSİ<br />

70


AMELİYAT SONRASI<br />

GRAFİSİ<br />

9 AYLIK KONTROL GRAFİSİ<br />

Olgu No : 6 MK, 17y, Erkek<br />

Araçdışı trafik kazası. 5. gün LC-DCP <strong>ile</strong> osteosentez.<br />

3. ay kısmi ve 6. ay tam yük verildi.<br />

71


AMELİYAT ÖNCESİ GRAFİSİ<br />

AMELİYAT SONRASI GRAFİSİ<br />

AMELİYAT SONRASI<br />

6 AYLIK GRAFİSİ<br />

KLİNİK GÖRÜNTÜSÜ<br />

Olgu No : 7 EA , 41y , Erkek<br />

72


Araç içi trafik kazası. Sol femur suprakond<strong>ile</strong>r tip 3a açık, sol patella, sol radius diafiz ve sol<br />

kruris çift kırık. Sol kruris çift kırık için DCP <strong>ile</strong> osteosentez. ( İpsilateral parçalı femur kırığı<br />

nedeniyle sirküler eksternal fiksatör tatbik edildi. Kruris için alçı yapılamadığından minimal<br />

girişimle internal atelleme yapıldı.)<br />

AMELİYAT ÖNCESİ GRAFİSİ<br />

AMELİYAT SONRASI<br />

GRAFİSİ<br />

Olgu No : 8 AP , 43y , Erkek<br />

AİTK, Sol kruris çift + sol humerus diafiz + sol femur diafiz kırığı.<br />

13. gün LC-DCP <strong>ile</strong> osteosentez<br />

4. ay kısmi, 6. ay tam yük verildi.<br />

73


AMELİYAT ÖNCESİ<br />

GRAFİSİ<br />

SON KONTROL GRAFİSİ<br />

KLİNİK GÖRÜNÜM<br />

74


G- TARTIŞMA:<br />

Gelişen teknoloji ve sanay<strong>ile</strong>şme <strong>ile</strong> birlikte maruz kalınan travma şiddeti de orantılı<br />

olarak artmıştır. Oluş mekanizmaları ve görülme sıklığı açısından ülkelerarası, şehirlerarası ve<br />

hatta hastaneler arasında b<strong>ile</strong> farklılıklar gösteren <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong> kırıkları; üst <strong>ekstremite</strong><br />

kırıkları <strong>ile</strong> hemen hemen eşit sıklıkta görülmektedir (20).<br />

Alt <strong>ekstremite</strong> <strong>kırıklarının</strong> tedavisinde zaman içinde traksiyon ve alçılı tedavi<br />

metotlarından cerrahi metotlara geçilmiştir. Hasta konforu ön planda tutularak cerrahi tedavi<br />

<strong>ile</strong> erken hareket, artroz riskinin azalması gibi avantajlar elde edilmeye çalışılmıştır. Bu süreç<br />

içinde uygulanan metotlara özgü olarak da çeşitli komplikasyonlar <strong>ile</strong> karşılaşılmıştır (17).<br />

Uzun kemiklerin özellikle parçalı kırıklarında amaç; kırığın en kısa sürede uygun<br />

pozisyonda kaynamasını sağlamak ve <strong>ekstremite</strong>ye uygulanab<strong>ile</strong>cek erken hareket <strong>ile</strong><br />

fonksiyonunu kazandırmaktır (1,74). Ekleme uzanan kırıklarda ise temel hedef; eklem<br />

yüzünün anatomik ve stabil redüksiyonunu sağlamaktır (6). Bu amaçlarla 1950’li yılların<br />

başından beri yapılan osteosentez metotlarından anatomik redüksiyon ve <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong><br />

osteosentez ameliyatlarının sonucunda, kırık hattında yaygın devitalizasyon gözlenmiştir (17).<br />

Kemiğin kaynaması için ön planda tutulan mekanik faktörlere karşın <strong>biyolojik</strong> faktörler geri<br />

planda kalmıştır. Kırık bölgesinde kan dolaşımının en az derecede zarar görmesi <strong>ile</strong> kırık<br />

iy<strong>ile</strong>şmesi hızlanmakta, enfeksiyona olan direnç artmaktadır (74). Cerrahi açık redüksiyon ve<br />

rijit tespit yapılan vakalarda konservatif tedavi <strong>ile</strong> karşılaştırıldığında çok daha uzun sürede<br />

kaynama elde edilmesi ortopedi dünyasını cerrahi tedavi sırasında mekanik faktörler <strong>ile</strong><br />

beraber <strong>biyolojik</strong> faktörlerin de önemi üzerinde çalışmaya sevk etmiştir (65).<br />

Kırık iy<strong>ile</strong>şmesinde en hızlı ve en kaliteli iy<strong>ile</strong>şme, konservatif tedavi sırasında<br />

periostal kallus dokusu <strong>ile</strong> elde ed<strong>ile</strong>n ve radyolojik kontrollere göre kaynamaya karar<br />

ver<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>n iy<strong>ile</strong>şmedir. Kırık hattında anatomik redüksiyon ve kompresyon yapılmayan tüm<br />

kırıklarda kırık hattında mikrohareket mevcuttur ve iy<strong>ile</strong>şme indirek kaynama <strong>ile</strong> olur.<br />

Diafizer ve metafizer k?r?klarda indirek redüksiyon tekni?i ve minimal ancak optimal<br />

materyalin kullan?m?, k?r?k tamirinde <strong>biyolojik</strong> tespit ad? <strong>alt</strong>?nda yeni bir görü? olarak ortaya<br />

75


ç?kmas?; klasik <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezin cerrahi, <strong>biyolojik</strong> ve biyomekanik prensiplerinde<br />

de?i?ikliklere yol açm??t?r (50).<br />

1980 y?l?nda Mast ve ark. ilk olarak indirek redüksiyondan sözetmi?ler ve daha sonra<br />

Krettek taraf?ndan bir tak?m yöntemler tarif edilmi?tir (50). ?ndirek redüksiyon <strong>biyolojik</strong><br />

<strong>tespiti</strong>n önemli bir komponentidir. Skopi <strong>alt</strong>?nda uygulanan redüksiyon cerrahinin çe?itli<br />

a?amalar?nda öner<strong>ile</strong>n metotlara uygun olarak kontrol edilmelidir. Alt <strong>ekstremite</strong>de rotasyon,<br />

varus,valgus dizilimi ve antekürvayon ve rekürvasyon de?erlendirilmelidir. Alt <strong>ekstremite</strong>de<br />

klinik olarak kabul ed<strong>ile</strong>bilir rotasyon derecesi belli de?ildir. Son yap?lan bilgisayarl?<br />

tomografi çal??malar?nda klinik olarak problemi olmayan normal insanlar?n % 95’inde<br />

femoral anteversiyonunda 11 derece kadar fark tespit edilmi?tir. % 99 kadar?nda ise 15 derece<br />

kadar sapma mevcuttur. Ancak ayn? çal??malarda var?lan sonuçlara göre toplum içindeki bu<br />

geni? aral??a ra?men hasta baz?nda anteversiyonda meydana geleb<strong>ile</strong>cek de?i?iklikler çok iyi<br />

tolere ed<strong>ile</strong>memektedir (43). Bizim vakalar?m?zda her vaka Krettek’in önerdi?i metotlardan<br />

k?r?k bölgesine uygun olanlar? <strong>ile</strong> osteosentez öncesi ve osteosentez sonras?<br />

de?erlendirilmi?tir. Rotasyon hiç bir ?ekilde kabul edilmemi? ve en fazla 10 derece aç?lanma<br />

da s?n?r olarak kabul edilmi?tir. Vakalar?m?zdan hiç birinde takip s?ras?nda redüksiyon kayb?<br />

ve kabul ed<strong>ile</strong>n miktar?n üzerine aç?lanmada artma saptanmam??t?r.<br />

Kırık hattına etki eden kısa dönem mekanik uyarının deneysel ve klinik çalışmalarda<br />

kırık iy<strong>ile</strong>şmesini belirgin olarak etk<strong>ile</strong>diği gösterilmiştir (30). Erken başlanan kontrollü pasif<br />

hareket <strong>ile</strong> kırık hattında 2 mm.’ e kadar olan siklik mikrohareketin ve gerilmenin kırık<br />

kaynamasını arttırdığı yönünde çalışmalar mevcuttur (13,25,51). Mutlak stabil bir<br />

osteosentezde gerilim sıfıra düşerken kaynama hızı da aynı şekilde yavaş olmaktadır.<br />

Osteosentezin daha az rijit olduğu elastik tespitte ise yüksek gerilim neticesinde kaynama hızı<br />

artmaktadır. Kırık hattında kontrollü deformasyon yaratan aksiyel yüklenmenin de kaynamayı<br />

hızlandırdığı bildirilmiştir (30,38). Bizim vakalar?m?zda da özellikle eklem çevresi k?r?klarda<br />

erken ba?lanan pasif diz veya ayak b<strong>ile</strong>?i hareketleri <strong>ile</strong> k?r?k hatt?nda kaynamay? pozitif<br />

yönde etk<strong>ile</strong>yen muhtemel mikrohareket olu?mu?tur. Olu?an bu mikrohareket nedeniyle de<br />

periostal kallus <strong>ile</strong> iy<strong>ile</strong>?en kemi?in takibi yap?labilmi?tir.<br />

Kırık hattında travma sonrası oluşan kırık hematomunun ve periostun kırık kaynaması<br />

üzerine etkisi üzerinde de yoğun olarak çalışılmıştır (18,35,73). Açık kırıklarda hematomun<br />

kaybı veya açık redüksiyon sırasında hematomun kırık hattından uzaklaştırılmasının kırık<br />

76


kaynamasını yavaşlattığı belirtilmektedir. Bizim hastalarımızda açık kırık <strong>ile</strong> başvuranların<br />

debridman ve irrigasyonu takiben primer olarak yaralar sütüre ed<strong>ile</strong>bilmiş ve cerrahi sırasında<br />

indirek metotlarla redüksiyonu takiben <strong>biyolojik</strong> tespit <strong>ile</strong> kırık hattı açılmaması neticesinde<br />

parçalı kırıklarda devitalize edilmeyen canlı fragmanların kırık kallusuna hızla entegre olduğu<br />

görülmüştür.<br />

K?r?k osteosentezinde de?i?meyen görü? eklemin anatomik ve mutlak stabil<br />

osteosentezidir. Gerek eklem k?k?rda??n?n beslenmesi eklem yüzünden oldu?u için gerekse<br />

anatomik olmayan bir restorasyon <strong>ile</strong>ride artroza sebep olab<strong>ile</strong>ce?i için eklem içi k?r?klarda<br />

yap?lan cerrahi giri?imlerde restorasyon anatomik olmal?d?r. Anatomik redüksiyonu takiben<br />

klasik transvers vidalar <strong>ile</strong> restorasyon yapılır. Klasik metotlara göre defektler için tatbik<br />

edilmesi öner<strong>ile</strong>n primer greft ihtiyacı ve uygulanan cerrahi teknik sayesinde küçük<br />

insizyonlara bağlı enfeksiyon riski azalmıştır (16,40,41,66,67). Bizim vakalarımızda da<br />

ekleme uzanan kırıklar anatomik olarak redükte edilmeye çalışılmış ve transvers olarak tatbik<br />

ed<strong>ile</strong>n kanüle vidalar <strong>ile</strong> stabil bir osteosentez yapılmaya çalışılmıştır. Hiçbir hastamızda<br />

primer kemik grefti gerekmemiş ve uygulanan minimal invazif cerrahiye bağlı olarak da<br />

enfeksiyon saptamamıştır.<br />

Kırık hattında kompresyon yapılmadan indirek kırık iy<strong>ile</strong>şmesi <strong>ile</strong> kaynamanın<br />

görüldüğü kapalı intramedüller çiv<strong>ile</strong>r ise kortikal kemiğin medüller kan akımını belli bir süre<br />

hasara uğratmaktadır. Diafizer kırıklarda <strong>alt</strong>ın standart olarak kabul ed<strong>ile</strong>n intramedüller<br />

çiv<strong>ile</strong>r, kırık hattı açılmadan ve fragmanları devitalize etmeden uygulanabilmektedir. Ancak<br />

parçalı kırıklarda kilitli olarak kullanılsa da bazı durumlarda yetersiz kalmaktadır. Metafizer<br />

kırıklarda kullanımında ise uygun dizilimin devamının sağlanması güç olmaktadır. Metafizer<br />

ve diafizer kırıklarda kullanılab<strong>ile</strong>n ve kırık hattı açılmadan osteosentez yapılab<strong>ile</strong>n diğer bir<br />

metot da eksternal fiksatörlerdir. Eksternal fiksatörlerin de pin dibi enfeksiyonu <strong>ile</strong><br />

oluşab<strong>ile</strong>cek osteomyelit riski, çiv<strong>ile</strong>rle kated<strong>ile</strong>n adele ve tendonlara bağlı komşu eklemlerde<br />

hareket kısıtlılığı ve hastaların tedaviyi kabul etme güçlüğü gibi sorunları mevcuttur.<br />

Alt <strong>ekstremite</strong> kırıklarında mükemmel cerrahi metoda doğru gidişte, yarı açık cerrahi<br />

olarak kabul ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek ve konservatif tedavi ilkelerini kullanarak yani kırık hattı açılmadan<br />

ve sadece <strong>plak</strong> ve vidaların atel olarak internal uygulanması için gerektiği kadar insizyonla<br />

<strong>biyolojik</strong> metoda göre tatbik edildiği <strong>plak</strong> ve vidalar, arayışa yeni bir cevap olabilir mi<br />

sorusunu akla getirmiştir. Yöntem, <strong>plak</strong> ve vidaların eksternal fiksatör ilkelerine kısmen<br />

77


dayanarak internal olarak uygulanmasıdır. Kemiğe minimal temas, plağın kemiğin konturuna<br />

uydurulmasının gerekmemesi ve yeni nesil <strong>plak</strong>lar <strong>ile</strong> plağa kilitlenen vidalar sayesinde<br />

sisteme internal fiksatör niteliği kazandırılmıştır. Bu şekilde kaynama elde ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>n <strong>biyolojik</strong><br />

tespit, dizayn ed<strong>ile</strong>n yeni nesil <strong>plak</strong>larla beraber, uygulaması daha kolay bir yöntem haline<br />

gelmiştir.<br />

Alt <strong>ekstremite</strong> femur ve tibia proksimal, diafiz ve distal uç kırıklarında uygulanan her<br />

metodun kendine özgü avantajları, dezavantajları ve komplikasyonları mevcuttur. Değişik<br />

etyoloj<strong>ile</strong>rde daha sık görüleb<strong>ile</strong>n her bölgedeki kırığın, yumuşak doku örtümü, iy<strong>ile</strong>şme<br />

kapasitesi ve etki eden kas güçleri açısından çeşitli özellikleri mevcuttur.<br />

Tibia proksimal uç kırıkları; spor kazaları gibi düşük enerjili bir travma <strong>ile</strong><br />

oluşab<strong>ile</strong>ceği gibi trafik kazası veya yüksekten düşme gibi yüksek enerjili bir travma sonucu<br />

da oluşabilir. Yumuşak dokulardaki hasar, travma veya uygulanan cerrahi metot <strong>ile</strong> ilişkilidir.<br />

Tedavi seçenekleri; kapalı redüksiyon ve alçılama, eksternal fiksatör, intramedüller çiv<strong>ile</strong>me<br />

ve <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezi içermektedir. Kırığın redüksiyonu ve stabilitesi açısından<br />

proksimal fragmana hakim olmak önemlidir. Proksimal fragmanın küçük olduğu durumlarda<br />

tedavi metodundan bağımsız olarak redüksiyonun kontrolü zordur. Kırık eklem içi veya eklem<br />

dışı olabilir. Kapalı redüksiyon ve alçılı tedavi sırasında uzayan immobilizasyona bağlı olarak<br />

eklem sertliği ve kötü sonuç elde ed<strong>ile</strong>bilir.<br />

Cerrahi tedavi sonrasında proksimal fragmanda redüksiyon kaybı da kötü sonuçlar<br />

doğurur. İntramedüller çivi <strong>ile</strong> osteosentez, tibianın geniş proksimal medüller yapısı nedeniyle<br />

redüksiyon kaybı <strong>ile</strong> sonuçlanabilmektedir. Giriş yerinin uygun olmadığı durumlarda dizilim<br />

bozukluğu veya ön çapraz bağ ve menisküs hasarı gelişebilir. Biyomekanik çalışmalar bazı<br />

durumlarda doğru giriş deliğine rağmen sagittal planda redüksiyon kaybı gelişeb<strong>ile</strong>ceğini<br />

göstermiştir.<br />

Eksternal fiksatör uygulamalarında ise proksimal fragman hakimiyeti daha rahat<br />

olabilir. Eklem sertliğinden korunmak için erken hareket ver<strong>ile</strong>bilir. T klempler <strong>ile</strong> uygulanan<br />

unilateral medial, anteromedial fiksatörler veya sirküler eksternal fiksatörler iyi birer tedavi<br />

seçenekleri gibi görünse de pin dibi enfeksiyonları ve sonucunda osteomyelit ve septik artrit<br />

riski her zaman mevcuttur. Diğer yandan eşlik edeb<strong>ile</strong>cek pin gevşemesi, fiksatörün kırık<br />

78


kaynaması için gerekli sürede devamlılığını engelleyebilmektedir. Kırık konsolidasyonu<br />

sonrası çıkartılan fiksatörlerden sonra geç deformite oluşabilir.<br />

Klasik <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezde tek <strong>plak</strong> tatbiki için, tibianın lateralinde yumuşak<br />

doku örtümü daha iyi olduğundan, anterolateral insizyonla gir<strong>ile</strong>rek lateral <strong>plak</strong>lama tercih<br />

edilir. İntramedüller çiv<strong>ile</strong>re göre daha iyi bir redüksiyon elde ed<strong>ile</strong>bilse de tek <strong>plak</strong>lamada<br />

açısal instabilite olabilir. Çift <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> osteosentez metotlarında ise yumuşak dokular özellikle<br />

tek insizyon tercih edildiğinde ciddi olarak hasar görür. Çift insizyon tercihi ise yara<br />

problemlerini ve enfeksiyon oranlarını ciddi olarak arttırmaktadır. Bu nedenlerden hibrit<br />

teknikler yani lateralden <strong>plak</strong> vida ve medialden unilateral eksternal fiksatör uygulamaları da<br />

literatürde önerilmiştir (28). Eklem redüksiyonu ve oluşab<strong>ile</strong>cek defekt için greft ihtiyacı<br />

metodun diğer bir dezavantajıdır. Ancak <strong>biyolojik</strong> tespit için dizayn edilmiş olan LISS <strong>ile</strong>,<br />

gerektiğinde eklem direk olarak görülerek redüksiyon yapılabilmektedir. Ayrıca<br />

anterolateralden tatbik ed<strong>ile</strong>n plağa kilitlenen vidalar <strong>ile</strong> yumuşak dokulara cerrahi olarak<br />

ver<strong>ile</strong>cek hasar minimal olmakta, plağın dezavantajı olab<strong>ile</strong>cek açısal stabilite daha fazla<br />

sağlanmakta, enfeksiyon riski düşmektedir. Fiksatörün proksimal fragmana hakim olma<br />

üstünlüğü fiksatör gibi düşünüleb<strong>ile</strong>cek <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> yeteri kadar sağlanabilmektedir. Bütün bu<br />

avantajlarının yanında primer greft ihtiyacı olmamaktadır (44).<br />

Femur distal uç kırıkları; yüksek enerjili bir travma sonucu olab<strong>ile</strong>ceği gibi basit<br />

düşme sonucu da oluşabilir. Kırık tedavisinde en önemli problemler dizilim sağlama, eklem<br />

restorasyon güçlüğü, stabilizasyon ve kırık kaynama problemleridir. Osteoporotik kırıklarda<br />

tespit güçlüğü de diğer önemli bir problemdir. Metafizyel parçalanma ve eklem içi uzanım<br />

sıktır. Kırık sonrası hakim olan kuadriseps ve adduktor kasların çekmesine bağlı olarak<br />

ekstansiyon ve varusa doğru deplasman <strong>ile</strong> kısalık gelişir. Konservatif tedavi için uygun olan<br />

bir bölge değildir. 1940 ve 50’li yıllarda açık redüksiyon ve internal tespit standart tedavi<br />

olarak benimsenmişken; 1960’lı yıllarda konservatif tedavi <strong>ile</strong> %67’lik kabul ed<strong>ile</strong>bilir sonuca<br />

karşılık %54’lük cerrahi kabul ed<strong>ile</strong>bilir sonucun yayınlanmasından sonra yazarlar radyolojik<br />

olarak çok iyi bir sonucun, fonksiyonel olarak yeterli seviyede olamayab<strong>ile</strong>ceği görüşünde<br />

birleşmişlerdir (71). 1970’lerde AO, açık redüksiyon ve anatomik mutlak stabil tespit <strong>ile</strong> %<br />

73.5’lik iyi ve mükemmel sonuç bildiren ser<strong>ile</strong>rini yayınlamıştır. 1979 yılında Sch<strong>alt</strong>zker %<br />

71’lik iyi ve mükemmel sonuçlarını yayınlamış ve bu bölgenin tedavisinin cerrahi olması<br />

gerektiği hakkında literatürde fikir birliğine varılmıştır (71). Ancak cerrahi <strong>tespiti</strong>n<br />

detaylarından çok, greft ihtiyacı, kemik kalitesi, kırık tipi ve yumuşak doku komponentinin<br />

79


sonuçlara olan etkisinin ön planda olduğu yayınlarda belirtilmektedir. AO, açık redüksiyonda<br />

öncelikli olarak eklem yüzeyinde olmak üzere metafizer bölgede de anatomik redüksiyonun<br />

gerekliliğinden bahsetmiştir (71).<br />

1988 yılında Kinast ve ark. kaynama için her fragmanın redüksiyonunun gerekli<br />

olmadığını ispatlamışlardır. Daha sonrasında ortaya atılan indirek redüksiyon ve <strong>biyolojik</strong><br />

tespit yöntemleri ve en son olarak da plağa kilitlenen LISS <strong>ile</strong> anatomik redüksiyonun<br />

özellikle metafizer kırıklarda gerekli olmadığı ortaya konmuştur (39).<br />

Tedavi sırasında 95’lik AO <strong>plak</strong>ları, dinamik kond<strong>ile</strong>r çiv<strong>ile</strong>r, suprakond<strong>ile</strong>r<br />

intramedüller çivi ve eksternal fiksatörler kullanılabilir. 95’lik AO <strong>plak</strong>ları <strong>ile</strong> mükemmel<br />

olarak rotasyonel dizilim, frontal ve sagittal planda distal fragmanın kontrolü sağlanır. Diğer<br />

yandan kaması ekleme paralel yerleştirildiğinde distal femurun dizilimini sağlamada oldukça<br />

başarılı bir implanttır. Ancak teknik olarak zor olan uygulaması ve tatbik sonrası sagittal,<br />

frontal ve kamanın rotasyonunun şafta uyumu açısından 3 planda aynı anda kontrol<br />

edilmesinin gerekliliği dezavantajıdır (71).<br />

Dinamik kond<strong>ile</strong>r çivi tatbikinde; vida ve plağın, lateral femoral kortekse uydurulmak<br />

için çevr<strong>ile</strong>biliyor olması nedeniyle sadece iki planda kontrol yeterlidir. Ancak uygulama<br />

sırasında fazla miktarda kemiği çıkartma zorunluluğu, <strong>ile</strong>ride gerekeb<strong>ile</strong>cek rekonstrüksiyon<br />

seçeneklerini kısıtlamaktadır. Distal fragman küçük olduğunda her iki sabit açılı <strong>plak</strong> tatbiki<br />

daha da zorlaşmaktadır. Retrograd olarak uygulanan intramedüller çivinin diz içinden tatbik<br />

edilmesi ve gelecekte oluşab<strong>ile</strong>cek diz problemleri en büyük dezavantajıdır.<br />

Eksternal fiksatörle ise pin dibi enfeksiyonu gelişebilir. Distal fragmanın küçük olduğu<br />

kırıklarda diz eklemini köprüleme gereksinimi diz kontraktürlerine sebep olabilir.<br />

Bölgede açılı <strong>plak</strong>lar ve eksternal fiksatör gibi kullanılab<strong>ile</strong>cek internal fiksatör olan<br />

LISS, özellikle distal fragman 2-3 cm.’den küçük ve kemik kalitesi kötü hastalarda diğer<br />

metotlara göre daha avantajlı olarak kullanılabilir. Primer greft gerektirmemesi, enfeksiyonun<br />

oldukça düşük oranda görülmesi ve gerektiğinde eklem restorasyonuna izin vermesi metodun<br />

diğer avantajlarıdır (71).<br />

80


P.J. Kregor ve ark.’nın, femur suprakond<strong>ile</strong>r kırığı nedeniyle LISS tatbik edilmiş 60<br />

yaşın üzerinde 20 hastayı da içeren 66 hastalık ser<strong>ile</strong>rinde, 11. haftada tam yük ver<strong>ile</strong>bilmiş,<br />

greft kullanılmadan %95 kaynama oranları elde edilmiştir. Redüksiyon kaybı saptanmayan<br />

çalışmada, diz hareketleri ortalama 2-103 derece aralığında bildirilmiştir. Çalışmada<br />

dezavantaj olarak aşırı metafizer kallusa bağlı diz hareket kaybı ve kapalı redüksiyon<br />

tekniklerindeki zorluklar gösterilmiştir (40).<br />

M. Schütz ve ark.; takip ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>n 96 hastanın 99 femur distal uç kırığına LISS tatbiki<br />

sonrası 13.7 aylık sonuçlarını bildirmişlerdir. Hastaların % 29’unda açık kırığın mevcut<br />

olduğu ser<strong>ile</strong>rinde 21 hastaya revizyon cerrahisi gerekmiştir. Travma sonrası tip 2 veya tip 3<br />

açık kırığı mevcut olan 7 hastaya enfeksiyon nedeniyle debridman uygulanmış, 6 hastaya<br />

kaynama gecikmesi nedeniyle grefonaj yapılmıştır. 4 hastada implant gevşemesi, 2 hastada<br />

implant kırılması görülmüş, 1 hastada korrektif osteotomi gerekmiştir. Çalışmanın sonucunda<br />

%96 oranında kaynama elde ettiklerini bildirmişlerdir (67).<br />

Pilon tibia kırıkları; düşük enerjili travmalar <strong>ile</strong> olab<strong>ile</strong>ceği gibi trafik kazası veya<br />

yüksekten düşme gibi yüksek enerjili travmalarla da olabilmektedir. Pilon tibia kırıklarını<br />

değerlendirirken yumuşak dokunun hasarı tedavi protokolünü belirlemede en önemli faktördür<br />

(77). Yaygın yumuşak doku hasarı bulunan, açık kırıklarda internal tespit sırasında yumuşak<br />

doku hasarının arttırılması iy<strong>ile</strong>şmeyi belirgin olarak etk<strong>ile</strong>mektedir. Tedavide ana amaç<br />

ekleme uzanan kırıklarda eklem devamlılığının sağlanmasıdır. Mini açık cerrahi <strong>ile</strong> eklem<br />

devamlılığını sağladıktan sonra eksternal fiksatör tatbiki tedavi seçeneğidir. Helfet ve ark 20<br />

vakalık ser<strong>ile</strong>rinde erken dönemde fibulanın redüksiyonu, <strong>plak</strong> tatbiki ve tibia için eksternal<br />

fiksatör uygulamışlardır. Yumuşak dokuların iy<strong>ile</strong>şmesini takiben perkütan veya limitli açık<br />

cerrahi <strong>ile</strong> <strong>plak</strong> ve vida tatbik etmişlerdir. İkinci bir ameliyat ihtiyacı gerekmeyen ser<strong>ile</strong>rinde<br />

ortalama 10.7 haftada kaynama elde ettiklerini bildirmişledir (17).<br />

Biyolojik tespit uygulanırken yapılab<strong>ile</strong>cek hatalardan biri <strong>biyolojik</strong> faktörler ön<br />

planda tutulurken yeterli mekanik stabilitenin sağlanamamasıdır. Parçalı olmayan kırıklarda<br />

kırık bölgesine göre hesaplanan <strong>plak</strong> köprü genişliği oranı 8-10 olması gerekli iken parçalı bir<br />

kırıkta bu oran 2-3 kat olmalıdır. Aynı şekilde <strong>plak</strong> vida yoğunluğu da osteosentezde rölatif<br />

stabilite elde ed<strong>ile</strong>bilmesi için 0.4-0.5 oranlarının <strong>alt</strong>ında olmasına dikkat edilmelidir. Bu<br />

oranların düzgün sağlanamamasında osteosentezin stabilitesinden veya uygun olmasından<br />

bahsed<strong>ile</strong>mez.<br />

81


Usulüne uygun olarak uygulanmayan bir <strong>biyolojik</strong> yönteme göre osteosentezde;<br />

diafizin <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> uyumunda santralizasyon sağlanamaz ise aynı şekilde osteosentez isten<strong>ile</strong>n<br />

stabilitede olamayabilir. Uygulanan özellikle ilk vakalarda redüksiyonun ve <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemiğin<br />

uyumunun lateral planda dikkatli değerlendirilmesi önemlidir.<br />

Sonuç olarak bizim vakalarımızdan izole kırıklarda enfeksiyon görülmemiş, primer<br />

greft ihtiyacı olmamıştır. Hastalarımızın ameliyat sonrası takiplerinde fonksiyonel kırık öncesi<br />

duruma dönüş açısından literatürle uyumludur. Politravmatize 7 hastamızda gerekli olan ek<br />

cerrahi işlemler neticesinde rehabilitasyon ve eski fonksiyonel aktiviteye dönüş tam olarak<br />

değerlendir<strong>ile</strong>memiştir. Ancak tüm hastalarımızda perkütan <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez<br />

sonuçlarımız tatminkar derecede iyidir ve gelecekteki tedavi endikasyonlarımız açısından<br />

cesaret vermektedir.<br />

Biyolojik yöntemle <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong> <strong>kırıklarının</strong> <strong>tespiti</strong>, elastiki tespit sağlayarak kırık<br />

hattında gerilimi ve kırık kaynamasını arttırıcı yönde etk<strong>ile</strong>mektedir. Özellikle metafizer<br />

kırıklarda primer greft kullanılmadan ve düşük enfeksiyon oranları <strong>ile</strong> sadece <strong>ekstremite</strong>nin<br />

dizilimini sağlayarak uygulanab<strong>ile</strong>cek bir yöntemdir. Parçalı metafizer kırıklarda anatomik<br />

redüksiyona ihtiyaç duymadan etkin bir şekilde kullanılması yöntemin avantajıdır. Ancak<br />

perkütan olarak <strong>plak</strong> ve vida tatbiki sırasında özellikle ilk uygulamalarda yoğun radyasyona<br />

maruz kalınması, dizilimin kontrolünün zor olması, yeni nesil plağa kilitlenen <strong>plak</strong>ların<br />

fiyatının ülkemiz koşullarına göre pahalı olması yöntemin dezavantajlarıdır.<br />

82


H- SONUÇLAR:<br />

1. AO’nun klasik prensiplerinde öner<strong>ile</strong>n anatomik redüksiyon, stabil internal tespit,<br />

cerrahi uygulama sırasında kanlanmanın korunması ve erken, aktif, ağrısız hareket<br />

başlanması kuralları; <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte uygun dizilim sağlanması ve anatomik<br />

redüksiyonun gerekli olmadığı indirek redüksiyon, rölatif stabilitede internal tespit ve<br />

kanlanmanın, özellikle de kırık sahasının korunması ve erken, ağrısız hareket<br />

başlanması olarak değişikliğe uğramıştır.<br />

2. Diafizer kırıklarda rölatif stabilite amaçlanır; anatomik redüksiyon şart değildir,<br />

dizilim sağlanmalıdır. Eklem içi kırıklarda ise mutlak stabilite amaçlanır, anatomik<br />

redüksiyon esastır. Rölatif stabilitede kırık hattında mikrohareket mevcuttur ve<br />

iy<strong>ile</strong>şme sekonder kırık iy<strong>ile</strong>şmesi <strong>ile</strong> olur. Bu sayede kırığın kaynama aşamaları grafi<br />

<strong>ile</strong> rahatlıkla takip ed<strong>ile</strong>bilir. Bizim vakalarımızda da oluşan eksternal kallus, tam yük<br />

verme açısından takiplerde oldukça yardımcı olmuştur. Bu kaynama şeklinin en<br />

önemli dezavantajı ise <strong>plak</strong> ekstraksiyonu sırasında oluşmuş olan eksternal kallus<br />

dokusuna bağlı olarak ilk ameliyattan daha büyük insizyonlar gerekebilmesidir.<br />

3. Plağa kilitleneb<strong>ile</strong>n yeni nesil vidalı sistemlerin kullanılması tek başına <strong>biyolojik</strong> tespit<br />

demek değildir. Normal <strong>plak</strong>lar da <strong>biyolojik</strong> yönteme göre tatbik ed<strong>ile</strong>bilirler. Tibia<br />

proksimal uç ve femur distal uç için anatomik olarak tasarlanmış plağa kilitlenen<br />

vidaları <strong>ile</strong> LISS ve ülkemizde halen bulunmayan LCP’ler <strong>ile</strong> tek korteks kullanılarak<br />

ve daha az vida <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> yönteme uygun çok daha güçlü osteosentezler<br />

yapılabilmektedir.<br />

4. Metafizer kullanım için tasarlanmış LISS’lerde plağa kilitlenen vidaların diverjan<br />

olarak tatbik edilmesinden dolayı özellikle osteoporotik kırıklarda sistemin bozulması<br />

için yüksek sıyrılma gücü gerektirir. Ancak bu kırıklarda ince korteks nedeniyle<br />

tercihen vidalar çift korteks kullanılabilir. Bizim vakalarımızda da metafizer kırıklarda<br />

çift korteks, diafizer bölgelerde tek korteks olarak plağa kilitlenen vidalar tatbik edildi.<br />

5. AO’nun klasik osteosentez yöntemlerinde önerdiği her fragmana belli sayıda vida<br />

uygulama prensibi <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitda değişmiştir. Kullanılması planlanan<br />

plağın boyu, kırık hattının uzunluğunun parçalı kırıklarda 2-3 katı arası; basit bir<br />

kırıkta 8-10 katı arası olması; vida tatbik ed<strong>ile</strong>n delik sayısının tüm deliklere oranının<br />

ise 0.4-0.5’in <strong>alt</strong>ında olması ve her bir fragmana en az 3 plağa kilitlenen vida tatbik<br />

edilmesi önerilmektedir. Bizim vakalarımızda <strong>plak</strong> köprü genişliği oranı göz önünde<br />

bulundurularak seç<strong>ile</strong>n <strong>plak</strong> üzerinden kırık hattının proksimal ve distaline plağa<br />

83


kilitlenen vidalardan birer delik atlayarak ve konvansiyonel <strong>plak</strong>larda kırık hattında<br />

stres konsantrasyonu yaratmayacak kadar kırık hattından mesafe bırakarak tüm<br />

deliklere vida tatbik edilmiştir. Vakalarımızda <strong>plak</strong> vida yoğunluğu 0.54, <strong>plak</strong> köprü<br />

genişliği oranı 4.5 olarak hesaplanmış ve literatür <strong>ile</strong> uyumludur.<br />

6. Biyolojik metodun uygulanması sırasında <strong>ekstremite</strong>nin dizilimi, ameliyatın her<br />

aşamasında Krettek’in önerdiği yöntemler doğrultusunda iki planlı olarak kontrol<br />

edilmelidir. Bizim de gözlemimize göre skopide anteroposterior olarak görülerek<br />

yapılan redüksiyon ve <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemiğin adaptasyonu lateral planda dikkatli bir şekilde<br />

kontrol edilmediği durumlarda plağın yanlış pozisyonda tatbiki ve uygun olmayan bir<br />

osteosentez <strong>ile</strong> sonuçlanabilir.<br />

7. Kanaatimizce <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit <strong>ile</strong>, aynı bölgeler için uygulanab<strong>ile</strong>cek diğer<br />

yöntemler de göz önünde bulundurulduğunda, oldukça tatminkar sonuçlar elde edilmiş<br />

ve sonucu etk<strong>ile</strong>yecek majör bir komplikasyona rastlanmamıştır. Bu nedenle uygun<br />

endikasyon, uygun implant seçimi ve prensiplerine bağlı kalınarak uygulanacak cerrahi<br />

<strong>ile</strong> yüz güldürücü sonuçlar alınabilir.<br />

84


I. ÖZET<br />

?i?li Etfal E?itim ve Ara?t?rma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji Klini?i’nde<br />

Aral?k 2002-Temmuz 2004 y?llar? aras?nda ba?vuran ve femur veya tibia k?r??? nedeniyle<br />

<strong>biyolojik</strong> yöntem kullan?larak <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez yap?lan 13 hastan?n 4 femur k?r??? ve 9<br />

tibia k?r??? çal??maya al?nd?. Olgular?m?z?n 10’u (76,9) erkek, 3’ü (23,07) kad?n idi.Ortalama<br />

takip süresi 13 ay (5-24 ay), ortalama ya? 41.1 y?l (17-84) idi. Olgular?m?z?n 7 tanesi kapal?<br />

k?r?k iken, 1 tanesi tip 1, 4 tanesi tip 2 , 1 taneside tip 3 aç?k k?r?k olarak de?erlendirildi. 7<br />

hastam?z trafik kazas? (% 53,8), 2 hastam?z yüksekten dü?me (% 15,38), 2 hatam?z basit<br />

dü?me (% 15,38), 1 hastam?z direk travma (% 7,6), 1 hastam?z ate?li silah yaralanmas?<br />

(% 7,6) nedeniyle k?r?k olu?mu?tu. Politravmatize 7 hastam?za di?er herhangi bir bölgesi için<br />

ayn? seansta ameliyat edildi.<br />

Çal??maya al?nan tüm vakalar?m?zda k?r?klar? için önerildi?i ?ekilde elle veya fiksatör<br />

<strong>ile</strong> distraksiyonu takiben <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit uyguland?. Radyolojik iy<strong>ile</strong>?meye göre<br />

ortalama 3,4 (3-5 ay) ayda k?smi yüklenmeye ve 6,5 (5-8 ay) ay tam yük verilmeye ba?land?.<br />

Takiplerde ayr?ca tibia k?r?kl? hastalar?m?z için R.Johner ve O.Wruhs’un önerdi?i kriterler ve<br />

femur k?r?kl? hastalar?m?z için Shelbourne ve Brueckmann’?n önerdi?i kriterler kullan?larak<br />

fonksiyonel olarak de?erlendirildi. 10 (% 76) hastam?zda mükemmel ve 3 ( % 24) hastam?zda<br />

iyi sonuç elde edildi. 2 hastam?zda pansuman ve lokal debridman <strong>ile</strong> iy<strong>ile</strong>?en lokal yara yeri<br />

enfeksiyonu ve 1 hastam?zda ameliyat ed<strong>ile</strong>n di?er bir kemi?inin lokal enfeksiyonu tespit<br />

edildi. Kaynamama, refraktür, osteomyelit, <strong>plak</strong> k?r?lmas? olmad?. Hiç bir hastam?zda primer<br />

greft ihtiyac? olmad?.<br />

Biz bu çal??man?n sonucunda uygun endikasyon <strong>ile</strong> ve usulüne uygun olarak <strong>biyolojik</strong><br />

yönteme göre uygulanacak <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezin, ayn? k?r?k için dü?ünüleb<strong>ile</strong>cek di?er<br />

yöntemlere göre çok daha iyi sonuçlar vereb<strong>ile</strong>ce?i kan?s?na vard?k.<br />

85


J. KAYNAKÇA<br />

1) Agu? H., K?ranyaz Y., Sezan H., Sabanc? Ü. Uzun kemik k?r?klar?n?n <strong>plak</strong>la biolojik<br />

<strong>tespiti</strong>. XV. Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongre Kitab?. 1997. syf: 229-230<br />

2) Albert M.J. Supracondylar fractures of the femur. Journal of AAOS 1997; vol 5 no:3<br />

pp163-171<br />

3) Argün M., Türk C.Y., ?ahin V., Kabak ?., Demiry?lmaz ?., Karaka? E.S.<br />

Suprakond<strong>ile</strong>r ve interkond<strong>ile</strong>r femur k?r?klar?n?n tedavisi. Acta Orthop. Traumatol.<br />

Turc. 1995 vol:29; syf 205-209<br />

4) Autefage A. The point of view of the veterinary surgeon: bone and fracture. Injury<br />

2000 vol:31; S-C: 50-55<br />

5) Baumgartel F.,Buhl M., Rahn B.A. Fracture healing in biologic plate osteosynthesis.<br />

Injury 1998 vol. 29 (Supp 3); 3-6<br />

6) Binnet M.S., Kayao?lu E. Suprakond<strong>ile</strong>r femur k?r?klar?nda minimal invaziv<br />

yakla??m. Totbid Dergisi 2004 cilt 3 Say? 1-2 syf 51-57.<br />

7) Bolhofner B.R., Carmen B., Clifford P. The results of open reduction and internal<br />

fixation of distal femur fractures using a biologic (indirect) reduction technique. J.<br />

Orthop Trauma 1996; 10(6): 372-377<br />

8) Bucholz W. R., Heckman D.J. Rockwood and Green’s Fractures in Adults.Volume 1;<br />

Section 1; General principles. Chapter 8: Bone and joint healing. Fifth edition.. 2001.<br />

P:245-271<br />

9) Brown C.M.C., Keating J.F., McQueen M.M. Infection after intrameduller nailing of<br />

the tibia. JBJS 1992; vol 74B: 770-774<br />

10) Buckw<strong>alt</strong>er J.A., Glimcher M.M., Cooper R.R., Recker R. Bone biology: II.<br />

formation, form, modeling, remodeling and regulation of cell function. JBJS 1995; vol<br />

77A: 1276-1289.<br />

11) Carpenter J.E., Hipp J.A., Gerhart T.N., Rudman C.G., Hayes W.C., Trippel S.B.<br />

Failure of growth hormone to <strong>alt</strong>er the biomechanics of fracture-healing in a rabbit<br />

model. JBJS 1992; vol 74A: 359-367<br />

12) Chow S.P. Editorial: Introduction to the point contact fixator(Part II). Injury 2001 vol<br />

32; S-B: 1-2.<br />

13) Claes L.E., Heigele C.A., Wilke C.N., Kapsar D., Seidl W., Margevicius K.J., Augat<br />

P. Effects of mechanical factors on the fracture healing process. Clin. Orthop.1998;<br />

355S; pp132-147<br />

14) Clementz B.G. Assessment of tibial torsion and rotational deformity with a new<br />

fluoroscopic technique. Clin. Orthop. 1989; 245: pp199-209<br />

86


15) Cole P.A., Zlowodzki M., Kregor P.J. Compartment pressures after submusculer<br />

fixation of proksimal tibia fractures. Injury 2003 vol:34(suppl 2); S-A: 43-46<br />

16) Cole P.A., Zlowodzki M., Kregor P.J. LISS for fractures of the proximal tibia:<br />

Indications, surgical technique and preliminary results of the UMC Clinical trial.<br />

Injury 2003 vol 34 (suppl) 1: S-A: 16-29<br />

17) Collinge C.A., Sanders R.W. Percutaneous plating in the lower extremity. Journal of<br />

AAOS 2000; vol 8 no:4 pp211-216<br />

18) Conell C.N., Lane J.M. Newest factors in fracture healing. Clin. Orthop. 1992; 277:<br />

pp297-311<br />

19) Cordey J.,Borgeaud M., Perren S.M. Force transfer between the plate and the bone:<br />

relative importance of the bending stiffness of the screws and friction between plate<br />

and bone. Injury 2000 vol:31; S-C:21-28<br />

20) Ege R. Travmatoloji (K?r?klar ve eklem yaralanmalar?). Bizim Büro Bas?mevi. Cilt:1;<br />

K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi bölüm 3 syf 55-94<br />

21) Einhorn T.A. Enhancement of fracture-healing. JBJS 1995; vol 77A: 940-956<br />

22) Einhorn T.A.. The cell and molecular biology of fracture healing. Clin. Orthop 1998:<br />

355S ; pp 7-21.<br />

23) Farouk O., Krettek C., Miclau T., Schandelmaier P., Tscherne H. The minimal<br />

invasive plate osteosynthesis: is percutaneous plating biologically superior to the<br />

traditional technique? J. Orthop. Trauma 1999 vol 13: pp 401-6<br />

24) Frost H.M. The biology of fracture healing. An overview for clinicians. Part I. Clin.<br />

Orthop. 1989; 248: pp 283-293<br />

25) Gardner T.N., Evans M., Hardy J., Kenwright J. Dynamic interfragmantary motion in<br />

fractures during routine patient activity. Clin. Orthop. 1997:336; pp 216-225<br />

26) Gautier E., Rahn B.A., Perren S.M. Vascular remodeling. Injury 1995 Vol:26 Suppl 2.<br />

S-B: 11-19<br />

27) Gautier E., Sommer C. Guidelines for the clinical application of the LCP. Injury 2003<br />

vol:34 (Suppl 2); S-B: 63-76<br />

28) Gerber A., Ganz R. Combined internal and external osteosynthesis. A biological<br />

approach to the treatment of complex fractures of the proximal tibia. Injury 1998<br />

vol:29; (Suppl 3) S-A: 22-28<br />

29) Goesling T., Frenk A., Appezeller A., Garapati R., Marti A., Krettek C. LISS PLT:<br />

Design, mechanical and biomechanical characteristics. Injury 2003 vol 34(Suppl 1);<br />

S-A: 11-15<br />

30) Goodship A.E., Cunningham J.L., Kenwright J. Strain rate and timing of stimulation<br />

in mechanical modulation of fracture healing. Clin. Orthop. 1998; 355S: pp105-115<br />

31) Hulth A. Current concept of fracture healing. Clin. Orthop 1989; 249: pp 265-284<br />

32) Jensen J.E., Jensen T.G., Smith T.K. Nutrition in orthopaedic surgery. JBJS 1982; vol<br />

64A: 1263-1272<br />

87


33) Johner R., Wruhs O. Classificaton of tibial shaft fractures and correlation with results<br />

after rigit internal fixation. Clin. Orthop. 1983;178: pp 7-25<br />

34) Johnson E.E. Combined direct and indirect reduction of comminuted four-part<br />

intraarticular T-type fractures of the distal femur. Clin.Orthop. 1988; 231: pp154-162<br />

35) Kabak ?., Balkar F., Duygulu F. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde k?r?k hematomunun önemi;<br />

Hematomun tekrar k?r?k hatt?na yerle?tirilmesi: Deneysel çal??ma. Acta Orthop.<br />

Traumatol Turc. 2001 vol 35: syf 252-259<br />

36) Kenwright J., Gardner T. Mechanical influences on tibial fracture healing. Clin.<br />

Orthop. 1998; 355S: pp179-190<br />

37) Kenwright J., Goodship A.E. Controlled mechanical stimulation in the treatment of<br />

tibial fractures. Clin. Orthop. 1989; 241: pp 36-47<br />

38) Kenwright J., Goodship A.E., Richardson J.B., Cunningham J.L., White S.H., Adams<br />

M.A., Magnussen P.A., Newman J.H. Axial movement and tibial fractures:A<br />

controlled randomised trial of treatment. JBJS 1991 vol 73B; No:4; pp 654-659<br />

39) Kinast C., Bolhofner B.R., Mast J.W., Ganz R. Subtrochanteric fractures of the femur.<br />

Clin. Orthop. 1989; 238: pp122-30<br />

40) Kregor P.J., Stannard J., Zlowodzki M., Cole P.A., Alonso J. Distal femoral fracture<br />

fixation utilizing the less invasive stabilization system (L.I.S.S): The tecnique and<br />

early results Injury 2001 vol 32(suppl 3); C32-47<br />

41) Krettek C., Müller M., Miclau T. Evolution of minimally invasive plate osteosynthesis<br />

(MIPO) in the femur. Injury 2001 vol 32(Suppl 3); C14-23<br />

42) Krettek C., Schandelmaier P., Miclau T., Bertram R., Holmes W., Tscherne H.<br />

Transarticular joint reconstruction and indirect plate osteosynthesis for complex distal<br />

supracondylar femoral fractures. Injury 1997 vol 28(Suppl 1); A31-41<br />

43) Krettek C.,Miclau T., Grün O., Schandelmaier P., Tscherne H. Intraoperatif control of<br />

axes, rotation and length in femoral and tibial fractures: Technical note. Injury 1998<br />

vol.29 (Suppl 3); S-C: 29-39.<br />

44) Krieg J.C. Proximal tibial fractures: Current treatment, results and problems. Injury<br />

2003 vol 34 (suppl ); S-A: 2-10<br />

45) Lavine L.S., Grodzinsky A.J. Current concepts review: electrical stimulation of repair<br />

of bone. JBJS 1987; vol 69A: 626-630<br />

46) Leung K.S., Sher A.H., Lam T.S.W. Energy metabolism in fractures healing. JBJS<br />

1989;71B: 567-660<br />

47) Maraghy A.W.E., Maraghy M.W.E., Nousiainen M., Richards R.R., Schemitsch E.H.<br />

Influence of the number of cortices on the stiffness of plate fixation of diaphyseal<br />

fractures. J. Orthop. Trauma vol:15; No:3; pp186-191<br />

88


48) Marsh J.L., Buckw<strong>alt</strong>er J.A., Evarts C.M. Nonunion, delayed union, malunion and<br />

avascular necrosis. Complications in orthopaedic surgery. Philadelphia: JB Lippincott,<br />

1994: 183-211<br />

49) Mc Queen M.M., Christie J., Court B.C.M. Compartment pressures after<br />

intramedullary nailing of the tibia. JBJS 1990: vol 72B: 35-407<br />

50) Muratl? H.H., Can M., Biçimo?lu A. K?r?k <strong>tespiti</strong>nde güncel yakla??m: ?nternal<br />

Atelleme. Totbid Dergisi 2003 Cilt 2 Say? 1-2 syf 44-50<br />

51) Noordeen M.H.H., Lavy C.B.D., Shergill N.S., Tuite J.D., Jackson A.M. Cyclical<br />

micromovement and fracture healing. JBJS 1995 vol 77B-No:4: pp645-648<br />

52) Park S.H., O’Connor K., Mc Kellop H. The influence of active shear or compressive<br />

motion on fracture healing. JBJS 1998 vol 80A: pp 868-878<br />

53) Pelker R.R., Friedlaender G.E. Fracture healing:radiation induced <strong>alt</strong>eration. Clin.<br />

Orthop. 1997;341:pp267-282<br />

54) Perren S.M. AO Research and Development, Davos. Evoluation and rationale of<br />

locked internal fixator technology. Introductory remarks. Injury 2001 vol 32:S-B-3-9<br />

55) Perren S.M. Backgrounds of the technology of internal fixators. Injury 2003 vol 34;S-<br />

B: 1-3<br />

56) Perren S.M. Evolution of the internal fixation of long bone fractures. JBJS 2002<br />

84B;pp1093-1100.<br />

57) Perren S.M., Ganz R. Biological internal fixation of fractures: the balance between<br />

biology and mechanics. European Instructional Course Lectures 1997, 3:161-163<br />

58) Perren S.M.The concept of biological plating using the limited contact-Dynamic<br />

compression plate (LC-DCP). Scientific background, design and application. Injury<br />

1991 vol 22 (Supp 1): 1-41<br />

59) Perren S.M.,Buchanan J.S. Basic concepts relevant to the design and development of<br />

the Point Contact Fixator (PC-Fix). Injury 1995 Vol:26 (Suppl 2) pp1-4<br />

60) Raikin S.M., Landsman J.C., Alexander V.A., Froimson M.I., Plaxton N.A. Effect of<br />

nicotine on the rate and strength of long bone fracture healing. Clin. Orthop 1998;353:<br />

pp231-237<br />

61) Reimer B. Plating diaphyseal fractures. Techniques in Orthopaedics 2004; 18(4):<br />

pp360-367.<br />

62) Roman A.H., Brighton C.T., Esterhai J.L. Pathophysiolgy of delayed healing. Clin.<br />

Orthop 1998;355S:pp31-40<br />

63) Sandberg M.J., Aro H.T., Vuorio E.L. Gene expression during bone repair. Clin.<br />

Orthop. 1993; 289:292-312<br />

89


64) Sanders R., Regazzoni P., Reudi T. Treatment of supracondylar intraarticular fractures<br />

of the femur using the dynamic condylar screw. J.Orthop Trauma 1989; 3;214-22<br />

65) Sch<strong>alt</strong>zker J. Changes in the AO/ASIF principles and methods. Injury 1995 vol:26<br />

(suppl 2); S-B51-56.<br />

66) Schültz M., Kaab M.J., Haas N. Stabilisation of proximal tibial fractures with the<br />

LISS: Early clinical experience in Berlin. Injury 2003 vol 34(Suppl 1); S-A30-35<br />

67) Schültz M., Müller M., Krettek C., Höntzsch D., Regazzoni P., Ganz R., Haas N.<br />

Minimally invasive fracture stabilization of distal femoral fractures with the LISS: A<br />

prospective multicenter study. Results of a clinical study with special emphasis on<br />

difficult cases. Injury 2001 vol 32(Suppl 3); C48-54<br />

68) Shelbourne K.D., Brueckmann F.R. Rush-Pin fixation of supracondylar and<br />

intercondylar fractures of the femur. JBJS 1982;64A:pp161-169<br />

69)<br />

Siebenrock K.A., Müller U., Ganz R. Indirect reduction with a condylar blade plate<br />

for osteosynthesis of subtrochanteric femoral fractures. Injury 1998 Vol 29, (Suppl:3);<br />

pp S-C7-15<br />

70) Sommer C., Gautier E., Müller M., Helfet D.L., Wagner M. First clinical results of the<br />

Locking Compression Plate (LCP). Injury 2003 vol:34 (Suppl 2); S-B43-54<br />

71) Stover M. Distal femoral fractures: Current treatment, results and problems. Injury<br />

2001 vol 32 (suppl 3); S-A3-13<br />

72) Sullivan M.E.O., Bronk J.T., Chao E.Y.S., Kelly P.J. Experimental study of the effect<br />

of weight bearing on fracture healing in the canine tibia. Clin. Orthop. 1994; pp273-<br />

283<br />

73) Sürel Y.B., Zorer G., U?urlu S. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi ve periostun önemi. Acta<br />

Orthop.Traumatol. Turc. 1996 vol:30 No:4.Syf 417-422<br />

74) Uçaner A., Muratl? H.H., Hasdo?an M. Parçal? uzun kemik k?r?klar?nda <strong>biyolojik</strong><br />

fiksasyon uygulamalar?m?z. XVI. Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongre Kitab?<br />

1999. syf: 244-247<br />

75) Uhthoff H.K., Boisvert D., Finnegan M. Cortical porosis under plates. Reaction to<br />

unload or to necrosis? JBJS 1994 vol 76-A, No:10: pp1507-1512<br />

76) Wagner M. General principles for the clinical use of the LCP. Injury 2003 vol34 S-B:<br />

31-42<br />

77) Watson J.T., Moed B.R., Karges D.E., Cramer K.E. Pilon fractures. Treatment<br />

protocol based on the severity of soft tissues. Clin. Orthop. 2000;375: pp78-90<br />

78) White A.A., Panjabi M.M., Southwick W.O. The four biomechanical stages of<br />

fracture repair. JBJS 1977;59A:pp188-192<br />

90


79) Whittle A.P., Russel T.A., Taylor J.C., Lavella D.G. Treatment of open fractures of<br />

the tibial shaft with use of interlocking nailing without reaming. JBJS 1992;74-<br />

A:pp1162-1171<br />

80) Wiel H.E., Lips P., Nauta J. Loss of bone in the proksimal part of the femur<br />

following unstable fractures of the leg. JBJS 1994; 76A: pp230-236<br />

81) Woll T.S., Duwelius PJ. The segmental tibial fracture. Clin. Orthop 1992; 281: pp<br />

204-207<br />

91

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!