alt ekstremite kırıklarının plak ile biyolojik tespiti - İstanbul İl Sağlık ...
alt ekstremite kırıklarının plak ile biyolojik tespiti - İstanbul İl Sağlık ...
alt ekstremite kırıklarının plak ile biyolojik tespiti - İstanbul İl Sağlık ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
T.C.<br />
<strong>Sağlık</strong> Bakanlığı<br />
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />
1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği<br />
Şef : Prof. Dr. Ünal Kuzgun<br />
ALT EKSTREMİTE KIRIKLARININ<br />
PLAK İLE BİYOLOJİK TESPİTİ<br />
(Uzmanlık Tezi)<br />
Dr. Volkan Balcı<br />
<strong>İstanbul</strong> 2005
ÖNSÖZ<br />
Uzmanlık eğitimim süresince beni yetiştiren, bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım,<br />
disiplin, mesleki ahlak ve prensipleri açısından kendime örnek aldığım çok kıymetli hocam<br />
Prof. Dr. Ünal Kuzgun’a ve 2. Ortopedi ve Travmatoloji Klinik şefi Doç. Dr. İrfan Öztürk’e<br />
sevgi, saygı ve şükranlarımı sunarım.<br />
Eğitimim sırasında bana her konuda destek olan klinik şef muavinimiz Doç.Dr. Yavuz<br />
Selim Kabukçuoğlu’na; bilimsel ve cerrahi açıdan farklı bakış açısı kazandıran ağabeylerim<br />
Doç. Dr. Metin Küçükkaya, Doç.Dr. Osman Tuğrul Eren ve Op. Dr. Raffi Armağan’a; ayrıca<br />
2. Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Şef Muavinleri Doç. Dr. Bülent Aksoy, Doç. Dr. Şenol<br />
Akman’a ve değerli ağabeylerim Op. Dr. Mustafa Tekkeşin, Op.Dr. Faik Seçkin’e teşekkür<br />
ederim.<br />
Ayrıca asistanlık eğitimimin malesef sadece bir döneminde beraber çalışma fırsatı<br />
bulduğum ve bu dönemlerde bana her konuda ağabeylik yapan Op. Dr. Mehmet Tezer ve Op.<br />
Dr. Talip Çağlar Koçkesen’e de teşekkürü borç bilirim.<br />
Klinikte birlikte çalışmaktan zevk duyduğum asistan arkadaşlarıma, servis ve<br />
ameliyathane hemşirelerine, personellerine, sekreterlerine ve polikliniğimizin<br />
vazgeçilmezlerinden hemşire Azize Aksu’ya teşekkür ederim.<br />
Kliniklerinde rotasyon yaptığım dönemde bilgi ve birikimlerinde faydalandığım 1.<br />
Genel Cerrahi Klinik Şefi Prof. Dr. Adil Baykan, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Klinik Şefi<br />
Doç Dr. Banu Kuran ve 2. Anestezi ve Reanimasyon Klinik şefi Uzm. Dr. Ayşe Hancı’ya<br />
ayrıca teşekkür ederim.<br />
Tüm bunların yanında her konuda desteğini ve anlayışını gördüğüm sevgili eşim Uzm.<br />
Dr. Tuğçe Balcı’ya; tüm yaşamım boyunca yardımlarını hep yanımda hissettiğim a<strong>ile</strong>me<br />
sonsuz teşekkür ederim.<br />
Dr. Volkan Balcı<br />
2
KISALTMALAR:<br />
AO : Arbeitsgemeinschaft für Osteosynthesefragen<br />
DCU : Dynamic Compression Unit ( Dinamik kompresyon ünitesi )<br />
DCP : Dynamic Compression Plate ( Dinamik kompresyon pla?? )<br />
DCS: Dynamic Condylar Screw ( Dinamik kond<strong>ile</strong>r vida )<br />
LC-DCP : Low Contact Dynamic Compression Plate ( Dü?ük kontakl? dinamik<br />
kompresyon pla?? )<br />
LISS : Less (Limited) Invasive Stabilisation System ( Limitli invazif<br />
stabilizasyon sistemi )<br />
LCP : Locking Compression Plate ( Kilitlenen kompresyon pla?? )<br />
MIPO : Minimally Invasive Plate Osteosynthesis ( Minimal invazif <strong>plak</strong><br />
osteosentezi )<br />
MIPPO : Minimally Invasive Percutan Plate Osteosynthesis ( Minimal invazif<br />
perkütan <strong>plak</strong> osteosentezi )<br />
PC-Fix : Point Contact Fixator ( Nokta temasl? fiksatör )<br />
TARPO: Transarticular Approach and percutaneous Plate Osteosynthesis<br />
( Transartiküler giri?imle perkütan <strong>plak</strong> osteosentezi)<br />
3
İÇİNDEKİLER Sayfa<br />
A) Giriş ve Amaç 4<br />
B) Tarihçe 5<br />
C) Genel Bilg<strong>ile</strong>r<br />
1. Kemiğin histolojisi 8<br />
2. Kırık kaynaması ve aşamaları 12<br />
I. Enflamasyon<br />
II. Tamir ve remodelasyon<br />
a. Rijit olarak tespit edilmeyen kırıklar<br />
b. Rijit olarak tespit edilmiş kırıklar<br />
3. Kırık iy<strong>ile</strong>şmesinde başarısızlık 20<br />
4. Kırık iy<strong>ile</strong>şmesini etk<strong>ile</strong>yen faktörler 20<br />
5. Plak <strong>ile</strong> internal tespit 27<br />
6. Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit 29<br />
I. Biyolojik tespitte kullanılan <strong>plak</strong>lar 32<br />
II. İndirek redüksiyon 38<br />
III. Stabilizasyon 43<br />
IV. İy<strong>ile</strong>şme şekli 50<br />
V. Komplikasyonlar 50<br />
D) Hastalar ve yöntem 53<br />
I. Hastalar 53<br />
II. Cerrahi Teknik 56<br />
E) Bulgular 60<br />
F) Vakalarımızdan örnekler 65<br />
G) Tartışma 73<br />
H) Sonuçlar 81<br />
I) Özet 83<br />
J) Kaynaklar 84<br />
4
A- G?R?? VE AMAÇ<br />
Geli?en teknoloji ve sanay<strong>ile</strong>?me <strong>ile</strong> orant?l? olarak; ortopedi prati?imizde<br />
kar??la?t???m?z hasta toplulu?u içinde politravmatize hastalar?n oran?, gün geçtikçe<br />
artmaktad?r. Alt <strong>ekstremite</strong> ise bu hasta grubunda ço?unlukla kar??la?t???m?z bir bölgedir. Alt<br />
<strong>ekstremite</strong> travmalar?nda farkl? k?r?klar için çok çe?itli tedavi yöntemleri önerilmi?tir. Baz?<br />
k?r?klarda ço?u ortopedist genel olarak ayn? tedavi endikasyonu <strong>alt</strong>?nda birle?ebilirken; ço?u<br />
k?r?k için her cerrah kendi deneyimlerini, bulundu?u hastane ?artlar?n? ve hasta uyumu<br />
konusunda ki?isel fikirlerini göz önünde bulundurarak çok çe?itli tedavi yöntemleri<br />
dü?ünebilmektedir. Bir k?r?k için en uygun tedavi yönteminin belirlenmesinde, zaman içinde<br />
artan tecrübe ve tatbik ed<strong>ile</strong>n implantlar?n geli?mesi <strong>ile</strong> birlikte, daha az cerrahi hasar ve daha<br />
h?zl? kaynama elde edilmeye çal???lmaktad?r.<br />
K?r?k tedavisinde konservatif tedavinin ve gerekti?inde eksternal fiksatörün<br />
avantajlar?n? kullanarak uygulanab<strong>ile</strong>n bir metot olan <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit de bu ba?lamda<br />
giderek günlük uygulamalar?m?za girmektedir.<br />
Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit 1990’l? y?llarda uygulanmaya ba?layan ve 2000’li y?llarda<br />
sonuçlar? <strong>ile</strong> ümit vadeden bir tedavi metodudur. K?r?k biyolojisi <strong>ile</strong> mekanik stabilitenin<br />
dengesi üzerinde yo?un olarak çal???larak ortaya ç?kan yöntem, ülkemizde de say?l? merkezde<br />
uygulanabilmektedir.<br />
Bu tez çal??mas?nda, tüm dünyada uygun vakalarda yo?un olarak uygulanan yöntemi<br />
hastanemizde uygulayarak sonuçlar?n? ortaya koymay? ve literatür ?????nda de?erlendirmeyi<br />
amaçlad?k.<br />
5
B- TAR?HÇE<br />
Plak <strong>ile</strong> k?r?k <strong>tespiti</strong> ilk olarak 1886 y?l?nda Hamburg’dan Hansmann taraf?ndan<br />
“Komplike k?r?klarda fragmanlar?n <strong>tespiti</strong> için yeni bir metot” ad? <strong>alt</strong>?nda ortaya at?lm??t?r.<br />
Kullan?lan bu ilk pla??n ucu k?vr?k ve cildin d???ndad?r. Kaynama sonras? pla??n ç?kar?lmas?<br />
amaçlanm??t?r. Plak her k?r?k fragman?na bir veya birkaç vida <strong>ile</strong> tespit edilmi?tir (?ekil 1).<br />
George Guthrie k?r???n direk tespitunu 1903 y?l?nda önermi? ve Ester, paslanmaz çelik<br />
<strong>plak</strong>lar? y?llarca uygulam??t?r.<br />
Şekil 1: 1886 y?l?nda Hamburg’dan Hansmann’?n<br />
“Komplike k?r?klarda fragmanlar?n <strong>tespiti</strong> için yeni bir<br />
metot” isimli yay?n?ndan<br />
Osteosentez terimi ise ilk<br />
olarak Lambotte (1866-1905) taraf?ndan kullan?lm??t?r. Lambotte’un k?r???n basitçe sütüre<br />
edilmesini de?il, stabil <strong>tespiti</strong> kastetti?i dü?ünülmektedir. Albin 1908 y?l?nda femur k?r??? olan<br />
35 hastal?k serisinde <strong>plak</strong> vida osteosentez sonuçlar?n? bildirmi?tir. Daha sonra kendi <strong>plak</strong><br />
dizayn? <strong>ile</strong> Shermann; femoral ?aft k?r?klar?nda 78 vakal?k serisini yay?nlam??t?r.<br />
Modern osteosentezin babas? olarak kabul ed<strong>ile</strong>n Robert Danis (1880-1962) 1904<br />
y?l?nda çal??malar?na ba?lam??t?r. Danis; osteosentezin ba?ar?l? say?labilmesi için:<br />
6
1) Bölge ve çevre eklemlerin erken ve aktif hareketi<br />
2) Kemi?in orijinal ?eklinin sa?lanmas?<br />
3) Gözle görülen kallus olu?madan k?r???n primer iy<strong>ile</strong>?mesi gereklidir demi?tir.<br />
Danis’in osteosentez tekni?i k?r?k fragmanlar? aras?nda kompresyona dayanmaktad?r.<br />
Tedavi s?ras?ndaki amac?; k?r?k stabilizasyonunu olabildi?ince rijit bir ?ekilde sa?lamak ve<br />
k?r??? yok farzederek etk<strong>ile</strong>nen <strong>ekstremite</strong>nin di?er bölgelerinin fonksiyonunu korumaya<br />
çal??makt?r. E?er bölgede kallus olu?ursa yeterli stabiliteyi elde edemedi?ini dü?ünmü?tür.<br />
1950 y?l?nda Maurice Müller, Danis’in çal??malar?ndan etk<strong>ile</strong>nmi? ve k?r?klar?n<br />
internal <strong>tespiti</strong> teknikleri üzerinde bir kaç y?l Hans Willenegger, Robert Schneider ve Martin<br />
Allgöwer <strong>ile</strong> çal??m??t?r. 15-17 Mart 1958 tarihlerinde Chur Kantonsspital’deki toplant?da<br />
osteosentez üzerine bir fikir birli?i olu?turmu?lar ve AO ortaya ç?km??t?r.<br />
Bu döneme kadar uzun kemik k?r?klar? ve k?smi eklem içi k?r?klar eklem sertli?i, artrit,<br />
deformite ve kronik enfeksiyon <strong>ile</strong> sonuçlanmaktayd?. Aç?k redüksiyon ve internal tespit<br />
tedavinin bir seçene?i de?il, son çare olarak görülmekteydi. K?r?k tedavisi için dü?ünülen 4<br />
ilke; k?r??? saptama, redüksiyon, retansiyon ve rehabilitasyon idi. Ancak retansiyon<br />
a?amas?nda immobilizasyonun uzun sürmesi ve rehabilitasyona k?r?k kaynad?ktan sonra<br />
ba?lanabilmesi birçok komplikasyonu da beraberinde getirmekteydi.<br />
AO grubunun ortaya att??? felsefeye göre anatomik ve mutlak stabilitesi sa?lanm?? bir<br />
k?r?k sadece a?r?y? ortadan kald?racak kadar de?il ayn? zamanda fonksiyonel rehabilitasyona<br />
kaynama gecikmesi veya kaynamama risklerini içermeden izin verecek sa?laml?kta olmal?yd?.<br />
K?r?k hatt?na tatbik ed<strong>ile</strong>cek fragmanlar aras? kompresyon vidalar? (lag vidalar?) nötralizasyon<br />
<strong>plak</strong>lar? <strong>ile</strong> korumaya al?n?yor veya transvers k?r?klarda kompresyon <strong>plak</strong>lar? <strong>ile</strong> k?r?k hatt?nda<br />
kompresyon yap?lmaya çal???l?yordu. Parçal? k?r?klarda kortikal veya metafizer defektler<br />
kaynamay? h?zland?rma amac?yla kemik greftleri <strong>ile</strong> destekleniyordu.<br />
Aradan geçen 30 sene zarf?nda tam fonksiyonel geri dönü? amaçlardan biri olmaya<br />
devam ederken implantlarda ve cerrahi tekniklerdeki geli?me <strong>ile</strong> k?r?k tedavisinde ön planda<br />
tutulan mekanik faktörler <strong>biyolojik</strong> faktörlere do?ru kaym??t?r. Böylece k?r?k tedavisinde<br />
kemik ve yumu?ak dokular?n kanlanmas? daha ön planda tutulmaya ba?lanm??t?r (65).<br />
7
1987 y?l?nda Mast ve ark. <strong>plak</strong> <strong>tespiti</strong> için indirek redüksiyon fikrini ve uygulamas?n?<br />
öne sürmü?lerdir. 1988 y?l?nda Kinast ve ark. (39) osteosentez s?ras?nda k?r???n kaynamas? ve<br />
iy<strong>ile</strong>?me için anatomik redüksiyonun gerekli olmad??? fikrini ispatlam??lard?r. 1990 y?l?nda<br />
Perren ve ark. periost tabakas?n?n k?r?k kaynamas? s?ras?ndaki fonksiyonunu öne sürerek<br />
geli?tirdikleri, kemik temas yüzeyi çentikli olan LC-DCP <strong>ile</strong> ilgili çal??malar?n?<br />
yay?nlam??lard?r (58). Bu <strong>biyolojik</strong> teknikleri kullanarak Bolhofner 1996 y?l?nda femur<br />
suprakond<strong>ile</strong>r k?r?kl? 57 vakal?k serisini bildirmi?tir (7). Submusküler <strong>plak</strong>lama tekni?i ise ilk<br />
olarak Krettek ve ark. taraf?ndan uygulanm?? ve yay?nlanm??t?r (42). Biyolojik tespitte klasik<br />
DCP, LC-DCP gibi <strong>plak</strong>lar kullan?ld??? gibi dinamik kond<strong>ile</strong>r <strong>plak</strong>lar veya 95’lik AO <strong>plak</strong>lar?<br />
da kullan?lm??t?r.<br />
K?r?k tedavisinde periostun fonksiyonunu korumak için LC-DCP’lerden sonra vidalar?<br />
pla?a kilitlenen birinci ve ikinci jenerasyon PC-Fix’ler k?r?k <strong>tespiti</strong>ne yeni bir boyut<br />
getirmi?tir.<br />
Daha sonra 1990’l? y?llar?n sonlar?na do?ru AO taraf?ndan femur distal uç ve tibia<br />
proksimal uç k?r?klar?nda kemik konturlar?na uygun olarak dizayn ed<strong>ile</strong>n LISS <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong><br />
tespit daha da geli?mi?tir.<br />
2001 y?l?nda ise klasik DCP <strong>ile</strong> LISS kar???m? olarak kabul ed<strong>ile</strong>n LCP kullan?ma<br />
sunulmu?tur. LCP’de bulunan kombo (kombine) deliklerden hem klasik kortikal vida <strong>ile</strong><br />
kemi?in proksimal ve distal korteksini tutmak; hem de pla?a kilitlenerek ve tek korteks<br />
tutarak osteosentez yapmak mümkündür. LCP, <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte gelinen son noktad?r.<br />
Ortopedi dünyas?nda yayg?n bir ?ekilde ilgi gören <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit yönteminin klasik<br />
osteosentez metotlar?n?n yerini tamamen al?p alamayaca?? zaman içinde cevaplanacak bir<br />
sorudur.<br />
8
C- GENEL BİLGİLER<br />
1- KEMİĞİN HİSTOLOJİSİ<br />
Kemik son derece iyi organize olmuş bir dokudur. Sahip olduğu moleküler, hücresel<br />
yapı ve dokusal düzeni; dökme demire yakın gerilme gücü sağlar. Bu özelliğinin yanında 3 kat<br />
hafiftir ve vücut şeklini destekler. Kemik homojen değildir. Matriksi organik ve inorganik<br />
yapılardan oluşan hücreler arası madde, hücreler ve kanaliküllerden oluşur. Mikroskopik<br />
olarak kemik iki şekildedir. 1) Örgümsü kemik 2) Lameller kemik.<br />
Örgümsü kemik immatür, primitif kemiktir. Embriyoda, yeni doğanda, kırık<br />
kallusunda ve büyüme sürecinde kemiğin metafizer bölgesinde bulunur. Bu durumların<br />
dışında kemikte normalde bulunmayan tümör dokusunda, osteogenesis imperfekta ve Paget<br />
hastalığında bulunur.<br />
Örgümsü kemik veya primer kemik iri tanelidir ve kemik kollajen lifleri düzensiz,<br />
üniform olmayan şekilde bulunur. Lameller kemiğe göre aynı hacimde daha fazla hücre<br />
bulunur. Mineral içeriği değişkendir. Nispeten düzensiz kollajen dizilimi izotropik mekanik<br />
karakter sağlar ve test edildiğinde örgümsü kemiğin mekanik davranışı maruz kaldığı strese<br />
bağlı olarak değişmez.<br />
Lameller kemik doğumdan 1 ay sonra oluşmaya başlar. 1 yaş civarı aktif olarak<br />
örgümsü kemiğin yerini alır. Yaklaşık 4 yaşında tüm normal kemikler lameller kemiktir.<br />
Yüksek organize, stres bağımlı kollajen, lameller kemiğe anizotrop özellik kazandırır.<br />
Mekanik cevabı etki eden güce göre farklılık gösterir ve en yüksek etkiyen güç yönünde<br />
uzunlamasına dizilir (10).<br />
Örgümsü ve lameller kemik yapısal olarak trabeküler (spongioz) ve kortikal (dens<br />
veya kompakt) olabilir.<br />
Kortikal kemik küboid kemiklerde örtü gibi bulunur ve uzun kemiklerin diafizlerini<br />
oluşturur. Kortikal kemik bükülme, dönme ve kompresif güçlere maruz kalır. Kortikal kemik<br />
dokusu içinde kemiğin uzun ekseni boyunca ve birbirine paralel olarak uzanan kanallar<br />
mevcuttur. Bu kanallara Havers kanalları denir. Havers kanalları içinde bağ dokusu <strong>ile</strong> çevrili<br />
9
nörovasküler yapılar bulunur. Bu yapı lameller kemik tarafından çepeçevre sarılmış<br />
durumdadır. Kemiğin damarsal kanal çevresindeki bu kompleks düzenine osteon denir.<br />
Periost <strong>alt</strong>ından başlayarak kompakt dokuyu enlemesine geçen diğer bir kanal yapısı daha<br />
mevcuttur. Bu kanallara Volkmann kanalları denir.<br />
Osteonlar genelde kemiğin uzun aksı doğrultusundadır ve kortikal kemiğin ana yapı<br />
ünitesidir. Kortikal kemik sonuç olarak birçok komşu osteon ve onların intertisyel ve<br />
çevreleyen kanallarının kompleksidir. Osteonun santral kanalındaki kapillerlerin taban zarları<br />
hız sınırlayan veya seçici iyon geçiren bariyerlerdir. Bu bariyerin varlığı kalsiyum ve fosfat<br />
iyon transportunda ve mekanik yüklenmelere kemiğin cevabının açıklanmasında önemlidir.<br />
Santral kanaldaki kap<strong>ile</strong>rler kemiğin ana nutrisyonel arterlerinden, metafizer veya epifizyel<br />
arterlerden gelişir.<br />
Trabeküler kemikler kural olarak uzun kemiklerin metafiz ve epifizlerinde ve vertebra<br />
gibi küboid kemiklerde bulunur. Trabeküler kemiğin iç huzmeleri 3 boyutlu olarak stres<br />
yönünde dizilim gösterir ve sayısı değişir. Böylece kemik maruz kaldığı strese karşı yeniden<br />
şekillenmiş olur. Bu olaya Wolff yasası denir.<br />
Kemiğin dış yüzeyi periost ve iç yüzeyi de endost olarak isimlendir<strong>ile</strong>n ve kemik<br />
oluşturan hücreler ve bağ dokusundan oluşan zarlarla döşenmiştir. Periostun dış katmanı<br />
kollajen lifleri ve fibroblast içerir. Periosteal kollajen lifler kemik matriksine doğru penetre<br />
olurlar ve periost <strong>ile</strong> kemiği birbirine bağlar. Bu bağlantılara Sharpey lifleri denmektedir.<br />
Periostun hücresel açıdan zengin olan iç tabakası ise osteoblastlara mitoz yolu <strong>ile</strong> bölünerek<br />
farklılaşma potansiyeli olan hücrelerden oluşmaktadır. Bu osteoprogenitör hücreler<br />
bulundukları bölge, şekil ve içerdiği organellerle karakterizedir ve kemik büyümesi ve kırık<br />
iy<strong>ile</strong>şmesinde önemli rol üstlenmektedirler. Endost ise kemiğin tüm iç yüzeyini kaplar.<br />
Periosta göre daha incedir ve tek kat osteoprogenitör hücre ve az miktarda bağ dokusu içerir.<br />
Endost ve periostun ana görevi; kemik dokusunun beslenmesi, tamiri ve büyümesi için<br />
gerekli olan yeni osteoblastlar için devamlı bir depo sağlamaktır.<br />
Kemik dokusu; hücreler, hücreler arası madde ve kanaliküllerden oluşur. Hücreler<br />
arası madde matriks, inorganik tuzlar ve sudan oluşur. Matriks kemiğin organik maddesi olup<br />
kollajen, glikoprotein ve polisakkarit içerir. Havers kanallarını osteositleri bulunduğu<br />
kovuklar sarar. Kanaliküllerde damar ve yer yer sinir paketi bulunur.<br />
10
Kemiğin ana hücreleri osteoblast, osteosit ve osteoklastlardır. Kemik yapan hücreler<br />
osteoblast ve osteositlerdir (Şekil 2),(Şekil 3).<br />
Şekil 2: Kortikal kemiğin<br />
histolojik yapısı<br />
I) OSTEOBLAST:<br />
Embriyoda kemik yapan osteoblastlar; sklerotom veya baş bölgesindeki nöral krestten<br />
(ektomezenkim) orijinini almış olan mezenkimal hücrelerden farklılaşır. Ancak erişkinde<br />
osteoblastların ana kaynağı indükleneb<strong>ile</strong>n, periost ve kemik iliğinde bulunan osteoprogenitör<br />
hücrelerdir.<br />
Osteoblastlar kemik üret<strong>ile</strong>n bölgelerde epitel hücrelerine benzer şekilde<br />
dizilmişlerdir. Epitel hücrelerinin aksine komşu hücre membranları arasındaki intersellüler<br />
boşluklar sıkı bağlantılar yoktur. Bunun tersine osteositlerin sitoplazmik uzantıları <strong>ile</strong><br />
osteoblastlar arasında intersellüler haberleşmeyi de sağlayan gevşek bağlantılar mevcuttur.<br />
Düz endoplasmik retikulumları çok gelişmiştir. Bol miktarda golgi vezikülleri ve yüksek<br />
metabolik aktiviteyi karşılayacak miktarda mitokondriumları ve kapillerleri mevcuttur.<br />
Osteoblastlar <strong>ile</strong> osteositler arasındaki temel ayrım yerleşim yerleridir. Osteoblastlar<br />
kemiğin yüzeyinde yerleşir. Osteoblastlara yapıca benzer olan ancak kemiğin yüzeyinden<br />
uzakta olan hücreler bazen preosteoblast olarak adlandırılır. Osteoblastların en farklı özelliği<br />
ışık ve elektron mikroskobunda yeni kemiğe komşu olarak görülebilir. Işık mikroskobunda<br />
11
aktif osteoblastlar kuvvetli bazofilik olarak boyanırlar. Polarize olarak görülürler ve<br />
çekirdekleri egzantirik olarak kemik yüzeyinden uzakta yerleşmiştir.<br />
Kemiğin organik intersellüler maddesini (matriks) sentezleyerek salgılar. Kalsifiye<br />
olmamış bu dokuya osteoid doku denir. Bu dokulara daha sonra inorganik tuzların çökmesine<br />
kalsifikasyon denir. Periostun kambiyum tabakasında bulunan osteoblastlar kemiğin enine<br />
büyümesini sağlar. Osteoid maddenin yapımına ve sonrasında kalsifikasyonuna yardımcı olan<br />
alkali fosfotaz enziminin osteoblastlar tarafından yapıldığı histokimyasal çalışmalarla<br />
gösterilmiştir.<br />
II) OSTEOSİT:<br />
Osteoblast sonrasında mineralize olmak üzere bir kere kemik matriks <strong>ile</strong><br />
çevrelendiğinde nükleus /sitoplazma oranı yükselir ve organelleri azalır. Bulunduğu yere<br />
Howship lakünaları (kovuk) denir. Işık mikroskobunda incelendiğinde osteonun santral<br />
lümeni çevresinde ve lamellerin arasında konsantrik olarak dizilidir. Osteositler düzenli<br />
olarak lamellerin longitüdinal ve radial akslara uygun olarak düzenli olarak dizilmişlerdir.<br />
III) OSTEOKLAST:<br />
Çeşitli büyüklük ve sayıda çekirdeklere sahip ve kemik yıkımından sorumlu hücrelere<br />
osteoklast denir. Hemopoetik monositlerden köken alır. Osteoklastlar hem hücreler arası<br />
matriksi hem de mineralleri abzorbe eder. Paratiroid hormon tarafından direk olarak<br />
uyarıldığında osteoklast prekürsörlerinden osteoklast farklılaşması artar ve kemik<br />
rezorpsiyonu artar. Kalsitonin osteoklast oluşumunu ve aktivasyonunu az<strong>alt</strong>ır (10).<br />
2- KIRIK KAYNAMASI VE AŞAMALARI<br />
Şekil 3: Osteoblast, osteoklast ve<br />
osteosit arasındaki ilişki<br />
12
Dıştan veya içten gelen zorlanmalarla kemik dokusunda olan ayrılmaya, yani kemiğin<br />
bütünlüğünün bozulmasına “KIRIK” denir. Kemikteki bozukluk ufak bir çatlaktan bir veya<br />
birçok kemiğin parçalanmasına kadar olabilir. Kırığı meydana getiren kuvvet veya zorlama<br />
kemiği kırıncaya kadar çevredeki cilt, kas, tendon, ligaman, damar, sinir veya organları da<br />
hasara uğratır. Bazen bu hasarlara kırılan kemiklerin uçları neden olur. Kemiğin kırılması<br />
esnasında hücreler, kemik matriksi, periost da travmanın şiddeti <strong>ile</strong> doğru orantılı olarak hasar<br />
görür. Kırık sonrası kemik iliğinde, kortekste, periostda ve çevre yumuşak dokuda; kırığın<br />
bölgesine, kırığın tipine ve uygulanan tedavi metoduna bağlı olarak cevap gelişir (20,22).<br />
Yaralanan dokunun yerini fibröz skar dokusunun aldığı yumuşak doku iy<strong>ile</strong>şmesinin<br />
tersine, kemik dokusundaki iy<strong>ile</strong>şme yeni kemik dokusu oluşumu <strong>ile</strong> sonlanır. Eğer kemik<br />
dokusunun iy<strong>ile</strong>şmesi sonucunda fibröz doku oluşmuşsa, bu olay kırığın iy<strong>ile</strong>şmemiş<br />
olduğunu gösterir. Kırık iy<strong>ile</strong>şmesi olayı makroskopik olarak 19. yüzyıl sonlarına doğru,<br />
mikroskopik olarak ise 20. yüzyıl ortalarına doğru aydınlatılmaya başlanmıştır. Ancak<br />
günümüzde gelinen son noktada dahi tam olarak açıklık kazanmamış bölümler mevcuttur.<br />
Kırık iy<strong>ile</strong>şmesi kırığın olduğu anda başlar ve olgun organize kemik dokusu <strong>ile</strong> kemik<br />
uçları bütünleşinceye kadar devam eder. Bu dönem 1984 yılında Sarmiento tarafından 5 ve<br />
1998 yılında Dandy-Edward tarafından 7 aşama <strong>alt</strong>ında incelenmiştir. Ancak klasik olarak 3<br />
ana aşama ve <strong>alt</strong> grupları <strong>alt</strong>ında incelenmektedir.<br />
Kemiğin kırılması 1) Enflamasyon, 2) Tamir 3) Remodelasyon aşamalarının sıra <strong>ile</strong><br />
oluşmasını tetikler (Şekil 4). Bu üç dönem birbirinin içine girmiş bir şekildedir ve en uzun<br />
dönem remodelasyon dönemidir. Enflamasyon travmayı takiben hemen başlar ve tamir<br />
aşaması bu olayı takip eder. Tamir aşaması <strong>ile</strong> hasar görmüş olan hücreler ve matriks yerine<br />
yen<strong>ile</strong>ri yapıldıktan sonra uzamış bir remodelasyon fazı başlar. Kırık iy<strong>ile</strong>şmesi için enerji<br />
ihtiyacı enflamasyon safhasında hızla yükselir. Bu ihtiyaç tamir aşamasında kallus içindeki<br />
hücreler çoğalırken ve matriks sentezlenirken en yüksek değere ulaşır. Remodelasyon<br />
aşamasının başlamasına kadar kırık iy<strong>ile</strong>şmesi için de enerji ihtiyacı yüksek olarak devam<br />
eder ve sonra düşmeye başlar.<br />
13
ENFLAMASYON<br />
FAZI<br />
TAMİR FAZI<br />
REMODELASYON<br />
FAZI<br />
CEVAP<br />
MİKTARI<br />
ZAMAN<br />
Şekil 4: Kırık kaynamasının zamana göre evreleri<br />
1) ENFLAMASYON<br />
Kırık oluşmasına sebep olan bir travma sonrası hücrelerle birlikte damarlar, kemik<br />
matriksi, periost ve kasları içeren çevredeki yumuşak dokular da hasar görür. Medüller<br />
kanalda kırık uçları arasında ve korteksten ayrılmış periostun <strong>alt</strong>ında hematom oluşur. Bu<br />
hematom kırık uçlarını ilk aşamada bir arada tutan bir köprü görevi görür. Kan damarlarının<br />
hasar görmesine bağlı olarak osteositler beslenemezler ve kırık uçlarındaki osteositler ölürler.<br />
Ciddi hasar görmüş periost, medüller kanal ve çevre yumuşak dokular da kırık sahasında<br />
nekrotik yapıları arttırır (Şekil 5).<br />
yırtılmış periosteum<br />
hematom<br />
Nekrotik kemik<br />
İntakt<br />
periosteum<br />
Ölü kemik<br />
14<br />
Şekil 5: Kırık<br />
oluştuğu anda<br />
başlayan ve<br />
periostun yırtılması<br />
kırık hattında<br />
osteositlerin ölmesi<br />
ve yer yer nekrotik<br />
dokuların görülmesi<br />
<strong>ile</strong> devam eden<br />
enflamasyon fazı
Trombositlerden ve ölü hücrelerden salınan enflamatuar mediatörler kan damarlarının<br />
dilatasyonuna ve plazma eksüdasyonuna sebep olarak kırığın erken safhasındaki<br />
enflamasyona öncülük eder. Bölgeye enflamatuar hücrelerden polimorfonükleer lökositler<br />
(PNL) ve takiben makrofaj ve lenfositler göç eder. Bu hücreler anjiogenezden sorumlu<br />
sitokinleri salgılarlar. Enflamatuar cevap azalırken nekrotik doku ve eksüda rezorbe olur.<br />
Fibroblast ve kondrositler bölgede görülmeye başlar ve yeni matriks yapımıyla kırık kallusu<br />
oluşmaya başlar.<br />
Kırık tamirini uyaran faktörler muhtemelen enflamasyon fazında kırık sahasından<br />
serbestlenen kemotaktik faktörleri ve kemiğin bütünlüğünün bozulmasına bağlı olarak ortaya<br />
çıkan sitokinleri içermektedir. Elektriksel uyarılmanın da bu olayda rol oynadığı<br />
düşünülmektedir. Taze kırık sahasında elektronegativite tespit edilmiştir ve osteogenezi<br />
uyardığı düşünülmektedir (45).<br />
Kırık sonrası oluşan enflamasyon hemen hemen tüm kırıklarda aynı sırayı takip<br />
etmesine rağmen tamir dokusu miktarı ve tamir hızı her kırık için farklıdır. Bu farklılık<br />
kırığın spongioz kemikte, epifizde, metafizde, diafizde ve primer kortikal kemikte olmasına,<br />
kemiği çevreleyen yumuşak doku hasarına ve hastaya ait faktörlere, travma türüne ve tedavi<br />
metotlarına bağlı olarak değişir.<br />
2) TAMİR VE REMODELASYON<br />
a) RİJİT OLARAK TESPİT EDİLMEYEN KIRIKLAR<br />
Travma esnasında kemikteki kan damarları, kemik iliği, periost ve yumuşak doku<br />
hasarı sonucu kırık bölgesinde kanama ve hematom oluşur. Bu hematomun organizasyonu<br />
kırık tamirinin ilk aşaması olarak kabul edilir (Şekil 5). Deneysel çalışmalar bu hematomun<br />
kaybının kemik iy<strong>ile</strong>şmesini kötü yönde etk<strong>ile</strong>diğini göstermektedir (35,73).<br />
Kırık hematomunun kırık iy<strong>ile</strong>şmesini nasıl etk<strong>ile</strong>yebildiği halen araştırılmaktadır.<br />
Ancak fibrin bir çatı oluşturarak tamir hücrelerinin migrasyonunu kolaylaştırdığı tahmin<br />
edilmektedir. Buna ek olarak büyüme faktörleri, trombosit ve kırık hematomu bölgesindeki<br />
15
hücrelerden salınan diğer proteinler, kırık iy<strong>ile</strong>şmesinde hücre migrasyonuna,<br />
proliferasyonuna ve matriks sentezine öncülük ettiği düşünülmektedir.<br />
Kırık sonrası etk<strong>ile</strong>nen <strong>ekstremite</strong>nin kanlanması muhtemel vazodilatasyona bağlı<br />
olarak kısa bir dönem artmaktadır. Bu bölgede vasküler proliferasyon da olmaktadır. Normal<br />
şartlarda kemik iy<strong>ile</strong>şmesinin erken safhasında periostal damarlar bölgeyi besleyen kanın<br />
büyük miktarını alırken, sürecin sonraki aşamalarında besleyici medüller arter daha büyük<br />
önem kazanır.<br />
Kırık bölgesinde kırık uçları kanlanamayarak nekroza gider ve sonrasında rezorbe<br />
olur. Bazı kırıklarda bu olaya bağlı olarak birkaç hafta içinde veya daha sonrasında radyolojik<br />
olarak görüleb<strong>ile</strong>n boşluk oluşabilir.<br />
Pluripotent mezenkimal hücreler muhtemelen ortak orijinle; kırık bölgesindeki fibröz<br />
doku, kıkırdak ve kemiğin oluşmasını sağlar. Bu hücrelerin bazıları hasar gören dokudan<br />
orijin alırken diğerleri kan damarları <strong>ile</strong> bölgeye gelirler. Periost kambiyum tabakasındaki<br />
hücreler öncül kemiği oluşturur. Periostal hücreler özellikle çocuk kırıklarında önemli rol<br />
oynar. Çünkü periost kalın ve hücresel olarak zengin bir yapıya sahiptir. Yaş <strong>ile</strong>rledikçe<br />
periost incelir ve kemik iy<strong>ile</strong>şmesine katılımı azalır. Endostal yüzden gelişen osteoblastlar<br />
kemik formasyonunda yer alır ancak osteositler tamir dokusu oluşturmazlar. Osteogenezden<br />
sorumlu çoğu hücre kırık iy<strong>ile</strong>şmesi sırasında hematomun yerine geçen granülasyon dokusu<br />
<strong>ile</strong> birlikte bölgede tespit edilir.<br />
Kırık sahasında mezenkimal hücreler prolifere olur, farklılaşır ve fibröz doku, kıkırdak<br />
ve örgümsü kemikten oluşan kırık kallusunu oluşturur (Şekil 6). Kırık kallusu kırık bölgesini<br />
doldurur ve çevreler. İy<strong>ile</strong>şmenin erken evresi; 1) Yumuşak veya fibröz kallus 2) Sert veya<br />
kemik kallus olmak üzere ikiye ayrılır. Kallusun periferinde erken dönemde intramembranöz<br />
kemikleşme <strong>ile</strong> oluşturulan kemik sert kallustur. Yumuşak kallus merkezde düşük oksijenli<br />
bölgededir ve primer olarak kıkırdak ve fibröz doku içerir. Zaman içinde kıkırdak, tedrici<br />
olarak endokondral ossifikasyon süreci <strong>ile</strong> kemiğe dönüşür. Sert kallus genişler ve kırığın<br />
stabilitesi artar. Bu süreç yeni kemik kırık sahasını köprüleyene kadar devam eder (22).<br />
Kallus matriksinin biyokimyasal içeriği tamir süreci <strong>ile</strong> değişir. Hücreler fibrin pıhtıyı<br />
glikozaminoglikan (GAG), proteoglikan ve tip 1 ve tip 3 kollajen içeren dağınık fibröz<br />
16
matrikse değiştirir. Çoğu bölgede bu doku daha sert fibrokartilaj veya hyalin benzeri kıkırdağa<br />
çevrilir. Hyalin benzeri kıkırdağın oluşması <strong>ile</strong> tip 2 kollajen, kıkırdak spesifik proteoglikanlar<br />
ve bağlayıcı protein içeriği artar. Endokondral ossifikasyon ve intramembranöz kemik<br />
formasyou sırasında tip 1 kollajen konsantrasyonu, Alkalen fosfataz (ALP) ve kemik spesifik<br />
proteinler matriksin mineralizasyonuna kadar artar. Yeni oluşan örgümsü kemik lameller<br />
kemiğe dönüşür. Remodelasyon <strong>ile</strong> beraber kollajen ve diğer proteinler normal seviyeye<br />
döner.<br />
Kırık tamirinin hücresel analizi yapıldığında; hücre içinde kan damarları, kıkırdak,<br />
kemik spesifik proteinler için genlerin aktivasyonu <strong>ile</strong> granülasyon dokusu, kıkırdak ve kemik<br />
oluşumu arasında yakın bir birliktelik görülmektedir (10,63). Bu birliktelik; kırık<br />
iy<strong>ile</strong>şmesinin gen ekspresyonunun düzenlenmesine bağlı olduğunu göstermektedir. Aynı anda<br />
kondrogenez, endokondral ossifikasyon ve intramembranöz kemik formasyonunun kırık<br />
kallusunun farklı bölgelerinde oluşması, lokal mediatörler ve mikroçevredeki farklılıklar, ki<br />
buna mekanik stresler de dahildir, hangi genin eksprese ed<strong>ile</strong>ceği ve hangi tip dokunun tamir<br />
dokusu tarafından oluşturulacağını belirler. Kompresyon fibröz dokunun oluşumunu engeller.<br />
Aralıklı makaslama (shearing) gücü yeni oluşan fibrokartilajın kalsifikasyonunu arttırır, diğer<br />
yandan aralıklı hidrostatik stres kalsifikasyonu engeller.<br />
Biyomediatörler ve bölgedeki oksijen oranı tamir sürecindeki hücre fonksiyonunu<br />
etk<strong>ile</strong>r. Biyomediatörler hücre bölünmesi, matriks sentezi, ve doku farklılaşması gibi<br />
olaylarda hücrelerarası bağlantıda rol alırlar. Hedef hücrelerdeki özel reseptörlere bağlanarak<br />
hücre içinde bir sinyal <strong>ile</strong>tim sistemini tetikler. Bu sinyal çekirdeğe ulaşarak <strong>biyolojik</strong> yanıtı<br />
oluşturur ve hedef hücrede bir dizi protein sentezi başlar. Asidik fibroblast büyüme faktörü<br />
(aFGF), bazik fibroblast büyüme faktörü (bFGF) kondrosit yapımını, kıkırdak formasyonunu,<br />
osteoblast çoğalmasını ve kemik sentezini arttırır. Transforme eden büyüme faktörü-ß (TGFß)<br />
trombositlerden travmay? takiben sal?n?r ve kallus olu?umuna öncülük eder. TGF- ß sentezi<br />
ayr?ca endokondral ossifikasyon yüzeylerinde k?k?rdak hipertrofisi ve kalsifikasyonu <strong>ile</strong><br />
ili?kilidir. Oksijen bas?nc? kemik veya k?k?rdak olu?um ayr?m?nda önemlidir. Dü?ük oksijen<br />
bas?nc?nda, muhtemelen kan damarlar?na olan mesafeye ba?l? olarak k?k?rdak olu?ur. Yeterli<br />
oksijen ula?an bölgelerde ise yeterli mekanik ve elektriksel uyaran <strong>ile</strong> kemik olu?ur (8).<br />
Hücre aktivite zincirinin bir sonucu olarak k?r?k kallusu mineralize olur. Osteoblastlar<br />
tip 1 kollajenden zengin bir matriks sentezler. Sonra kollajen fibrillerinde kalsiyum<br />
17
hidroksiapatit kristalleri y???n? depolanmas?n? yani mineralizasyonu artt?racak ortam? yarat?r.<br />
Mineralizasyon iki hücre fonksiyonuna ihtiyaç duyar. ?lki; hücreler mineralizasyonu<br />
engelleyecek fibrokartilaj kallus matriksindeki yüksek GAG konsantrasyonu içeren lokal<br />
ortam?n uzakla?t?r?lmas?d?r. ?kincisi de hücreler matriksi mineralizasyona haz?rland?ktan<br />
sonra, kondrositlerin ve sonra da osteoblastlar?n paketlenmi? kalsiyum-fosfat komplekslerini<br />
matrikse salg?lamas?d?r. Bu hücre zar? kaynakl? veziküller, nötral proteaz ve ALP enzimi ta??r.<br />
Etki etti?inde proteaglikandan zengin matriksi parçalar ve ATP’yi ve di?er yüksek enerjili<br />
fosfat esterlerini hidrolize ederek kalsiyumun çökmesini sa?lar. Kallus mineralize olmaya<br />
ba?lad?ktan sonra nötral proteazlar ve ALP aktivite <strong>ile</strong> paralel olarak artar ve en üst seviyeye<br />
ula??r.<br />
K?r?k fragmanlar?n?n stabilitesi internal ve eksternal kallus <strong>ile</strong> giderek artar. Sonuçta<br />
klinik olarak kaynama olur. Klinik olarak kaynama k?r?k sahas?n?n stabil ve a?r?s?z olmas?d?r.<br />
Radyolojik kaynama trabekül görüldü?ünde veya kortikal kemik k?r?k sahas?n? köprüledi?inde<br />
olu?ur. Genelde klinik kaynama radyolojik kaynamadan önce olur. Ancak radyolojik kaynama<br />
sa?land???nda b<strong>ile</strong> iy<strong>ile</strong>?me süreci tamamlanmam??t?r. ?mmatür k?r?k kallusu normal kemi?e<br />
göre güçsüzdür. Kemik tam gücünü remodelasyon safhas? esnas?nda kazan?r.<br />
Kaynaman?n son safhas? tamir dokusunun remodelasyonu <strong>ile</strong> olur. Remodelasyon<br />
örgümsü kemik <strong>ile</strong> lameller kemi?in yer de?i?tirmesi ve gereksiz kallus dokusunun<br />
rezorpsiyonu <strong>ile</strong> ba?lar .Yap?lan radyoizotop çal??malar? <strong>ile</strong> k?r?k sahas?nda tam fonksiyonel<br />
kazan?m ve düz grafide kaynama olmas?na ra?men artm?? aktivite tespit edilmektedir. Bu<br />
aktivitede klinik ve radyolojik kaynamadan sonra remodelasyonun y?llarca devam etti?ini<br />
göstermektedir.<br />
Elektriksel alanlar?n k?r?k remodelasyonunu etk<strong>ile</strong>di?i dü?ünülmektedir. Kemik strese<br />
maruz kald???nda konveks yüzeyde elektronegatiflik, konkav yüzeyde elektropozitiflik<br />
görülür. Elektropozitif aktivite osteoklastik aktivite <strong>ile</strong> ve elektronegatiflik ise osteoblastik<br />
aktivite <strong>ile</strong> ili?kilidir.<br />
Kemi?in mimarisindeki de?i?im etki eden yükle ba?lant?l?d?r. Bu duruma Wolff yasas?<br />
denmektedir. Her ne kadar k?r?k kallus remodelasyonu hücre ve matriksteki de?i?iklikler<br />
zinciri olsa da; hasta için en önemli fonksiyonel sonuç mekanik stabilitedeki art??t?r. K?r?k<br />
stabilitesindeki progresif art?? 4 a?amada incelenebilir (78). 1. a?amada torsiyonel teste maruz<br />
18
kalan kemik k?r?k hatt?ndan yumu?ak ?ekilde yetersizli?e u?rar. 2. a?amada kemik yine k?r?k<br />
bölgesinden yetersiz kal?r ancak daha yüksek bir sertlik gösterir. 3. a?amada k?smen eski k?r?k<br />
sahas?ndan, k?smen normal olan kemikten yüksek sertlikte yetersiz kal?r. 4. a?amada ise<br />
yetersizlik eski k?r?k hatt?ndan olmaz. Bu son a?ama k?r?k sahas?ndaki yeni dokunun normal<br />
dokuya göre mekanik özelliklerini ikiye katland???n? göstermektedir. Mükemmel k?r?k<br />
iy<strong>ile</strong>?mesine ra?men etk<strong>ile</strong>nen <strong>ekstremite</strong>de kemik yo?unlu?u de?erleri y?llar içerisinde<br />
dü?ebilir (80).<br />
b) R?J?T OLARAK TESP?T ED?LEN KIRIKLAR<br />
Sekonder kemik iy<strong>ile</strong>?mesinde k?r?k hatt?nda belli limitlerde olu?an hareket <strong>alt</strong>?nda<br />
k?r?k kallusu progresif olarak olu?ur ve k?r??? stabilize eder. Ancak hem spongioz hem de<br />
kortikal kemikte k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi kallus geli?meden olabilir. Bunun için k?r?k yüzeyleri rijit<br />
olarak kontak halinde olmal?d?r. Bu ?ekildeki kaynama “PR?MER KEM?K ?Y?LE?MES?”<br />
olarak adland?r?l?r.<br />
Bu ?ekildeki kaynamada k?r?k kallusu olu?maz ve rezorbe olmaz. Ço?u impakte<br />
epifizyel, metafizyel ve vertebra cisim k?r?klar?nda k?r?k uçlar? primer kemik iy<strong>ile</strong>?mesi için<br />
yeterli stabiliteyi sa?lar.<br />
Schenck ve Willenegger iki ?ekilde primer kemik iy<strong>ile</strong>?mesi tarif etmi?lerdir.<br />
1) Gap (bo?luk) iy<strong>ile</strong>?mesi 2)Haversiyen remodelasyon.<br />
Bu iki ?ekil iy<strong>ile</strong>?me rijit olarak stabilize edilmemi? k?r?klarda tamir ve remodelasyon<br />
safhalar?na kar??l?k gelmektedir. Çal??malar?nda kompresyon pla?? <strong>ile</strong> rijit olarak tespit sonras?<br />
tüm kortikal kemik uçlar?n?n yak?n kontak içinde olmay?p, k?r?k sahas?nda yer yer bo?luklar?n<br />
oldu?unu göstermi?lerdir. Kaynama mekanizmas?, iy<strong>ile</strong>?me dokusunun yap?s? ve yeni kemik<br />
olu?um h?z? bu bo?luklar?n boyutuna ba?l?d?r. E?er kortikal kemik uçlar?nda direk kontak<br />
mevcut ise lameller kemik direk olarak k?r?k hatt?n? kemi?in uzun aks?na paralel olarak geçer.<br />
Bu olay osteonlar?n geni?lemesi <strong>ile</strong> olur. Osteoklast y???n? k?r?k hatt?n? keser. Osteoklastlar?<br />
takiben osteoblastlar yeni kemik depolarlar. Kan damarlar? osteoblastlar? takip eder. Bu yeni<br />
kemik matriks, çevrelenmi? osteositler ve kan damarlar? yeni haversiyen sistemi veya primer<br />
osteonlar? olu?turur. Bu sürece kontak iy<strong>ile</strong>?me denir.<br />
19
150-200 ?m aras? mesafedeki veya yakla??k osteonun d?? çap? kadar olan küçük<br />
bo?luklarda hücreler kemi?in uzun aks?na dik olacak ?ekilde lameller kemik yaparlar.<br />
200 ?m-1 mm aras? mesafedeki büyük bo?luklarda hücreler defekti örgümsü kemik <strong>ile</strong><br />
doldurur. Bo?luk iy<strong>ile</strong>?mesini takiben Haversiyen remodelasyon ba?lar ve normal kortikal<br />
kemik yap?s? tekrar kazan?l?r. Osteoklastlar? içeren kesim bölgelerini osteoblastlar ve kan<br />
damarlar? takip eder ve k?r?k bo?lu?undaki yeni kemi?i enlemesine geçer. Lameller kemik<br />
depolar ve k?r?k hatt?n? geçen kortikal kemik kanlanmas?n? yeniden sa?lar.<br />
Haversiyen remodelasyon nekrotik damarlar?n izini takip eder ve yeni kan damarlar?n?<br />
keser. E?er kortikal kemikte büyük bir segment nekrotik ise osteonlar?n direk geni?lemesi <strong>ile</strong><br />
yine de iy<strong>ile</strong>?ebilir. Ancak bu olay daha yava? olur ve nekrotik kemik alanlar? remodelasyona<br />
u?ramam?? ?ekilde uzun bir süre kal?r.<br />
Organize hematom<br />
Granülasyon dokusu<br />
kıkırdak<br />
erken yeni<br />
kemik<br />
formasyonu<br />
Şekil 6: Organize olmuş<br />
hematom içerisinde kıkırdak ve<br />
kemik adacıklarının mevcut<br />
olduğu tamir safhası<br />
Persistan kıkırdak<br />
Persistan<br />
kıkırdak<br />
fiber kemik<br />
Şekil 7: Kırık kallusu <strong>ile</strong><br />
progresif olarak kırık iy<strong>ile</strong>şmesi;<br />
Kırık fragmanları köprülenmiş<br />
durumda.<br />
20
3- KIRIK ?Y?LE?MES?NDE BA?ARISIZLIK<br />
Uygun tedaviye ra?men baz? k?r?klar daha yava? kaynar veya hiç kaynamaz (48). Bir<br />
k?r???n kaynamas? gereken zaman? kesin olarak belirlemek güçtür. Ancak e?er bir k?r???n<br />
iy<strong>ile</strong>?me süreci genel ortalamadan daha uzun sürüyorsa bu olaya gecikmi? kaynama veya<br />
yava? kaynama denmektedir. Kemik iy<strong>ile</strong>?mesinde yetersizlik veya nonunion ise iy<strong>ile</strong>?me<br />
sürecinin bir a?amada kesilmesi demektir (48,62). Bir k?r?k için gecikmi? kaynama veya yava?<br />
kaynama ifadelerini kullan?rken k?r?k hatt?n?n radyolojik olarak tam görülebilir olmas?,<br />
fragmanlar?n tamamen deplase olmamas?, yüzeylerin kavitasyonunun olmamas?, kalsifikasyon<br />
veya sklerozun görülmemesi gereklidir. Bu hadise travman?n ?iddetine, etk<strong>ile</strong>nen bölgeye,<br />
hastaya ve tedavi ?ekline ba?l?d?r. K?r?k kaynamam?? de?ildir. Daha çok normal iy<strong>ile</strong>?menin<br />
farkl? bir yoludur (8).<br />
4- KIRIK ?Y?LE?MES?N? ETK?LEYEN FAKTÖRLER<br />
Kaynama gecikmesi veya kaynamama genelde bir nedene ba?lanamaz. Ço?u durumda<br />
sebepler: 1) travmaya ba?l? faktörler 2) hastaya ba?l? faktörler 3) dokuya ba?l? faktörler<br />
4) tedaviye ba?l? faktörler olmak üzere 4 ana ba?l?k <strong>alt</strong>?nda incelenebilir.<br />
1) TRAVMAYA BA?LI FAKTÖRLER:<br />
?) Aç?k k?r?k: Ciddi aç?k k?r?klar yumu?ak doku yaralanmas?, k?r?k deplasman? ve baz?<br />
durumlarda kemik kayb?na sebep olabilir. Geni? yumu?ak doku hasar? k?r?k sahas?ndaki<br />
kanlanmay? engeller. Nekrotik kemik ve yumu?ak doku yarat?r. K?r?k hematomunun<br />
bo?almas?n? sa?lar veya olu?mas?n? engeller. Tamir dokusu olu?umunu geciktirir. Enfeksiyon<br />
için ortam haz?rlar (8,20).<br />
??) Travman?n ?iddeti: Ciddi k?r?klar aç?k veya kapal? olabilir. Geni? yumu?ak doku yaras?,<br />
yumu?ak doku kayb?, k?r?k fragmanlar?n?n deplasman? ve parçalanmas?, k?r?k sahas?n?n<br />
kanlanmas?n?n azalmas? <strong>ile</strong> ba?lant?l? olabilir. Parçal? k?r?k fragmanlar? ayn? zamanda geni?<br />
yumu?ak doku hasar?n?n bulundu?unu gösterir. K?r?k fragmanlar?n?n deplasman? ve yumu?ak<br />
doku travmas?n?n ?iddeti k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini yava?lat?r. Nekrotik doku hacmi artmaktad?r.<br />
Mezenkimal hücre migrasyonu ve vasküler invazyon kötü yönde etk<strong>ile</strong>nir (8,20).<br />
21
???) ?ntraartiküler k?r?klar: Enzimler içeren sinovyal s?v? ba?lang?çta k?r?k kallusunun<br />
matriksini bozar. K?r?klar eklem yüzüne uzand???nda eklem hareketi ve yüklenme de k?r?k<br />
hatt?nda harekete sebep olur (20). Ço?u eklem içi k?r?k iy<strong>ile</strong>?ir ancak e?er dizilim ve eklem<br />
yüzey uyumu sa?lanmazsa, eklem anstabil olabilir. Baz? durumlarda özellikle k?r?k rijit olarak<br />
stabilize edilmezse iy<strong>ile</strong>?me gecikebilir veya nonunion geli?ebilir. Di?er yandan eklem içi<br />
k?r???n oldu?u eklemde uzayan hareketsizlik s?kl?kla eklem sertli?ine sebep olabilir. Bu<br />
nedenlerle stabil olmayan eklem içi k?r?klar redükte ed<strong>ile</strong>rek güvenle tespit edilmelidir. Bu<br />
yakla??m ideal olarak eklem uyumunu restore ederek k?r???n iy<strong>ile</strong>?mesi esnas?nda en az?ndan<br />
bir miktar eklem hareketine izin verir. Eklem dizilimini, uyumunu elde etmek ve stabilitesini<br />
sa?lamak için ciddi eklem içi k?r?klarda geni? cerrahi giri?im gereklidir. Geni? cerrahi giri?im<br />
de k?r?k sahas?ndaki kanlanmay? bozar. Redüksiyon ve yeterli erken stabilizasyona ra?men<br />
eklem içi k?r?klar yüksek transartiküler güçlere ba?l? olarak deplase olabilirler. Stabilizasyon<br />
yetersiz kalabilir veya subkondral spongioz kemik çökebilir. Bu geç redüksiyon kayb? s?kl?kla<br />
proksimal tibian?n eklem içi parçal? k?r?klar?nda görülür (8).<br />
?v) Segmenter k?r?klar: Uzun kemi?in segmenter k?r??? orta fragman?n intramedüller<br />
kanlanmas?n? bozar. E?er k?r??a ciddi yumu?ak doku travmas? da e?lik ediyorsa periostal<br />
kanlanma da bozulabilir. Bu nedenle proksimal veya distal k?r?k hatt?nda kaynama gecikmesi<br />
veya kaynamama riski artar. Bu problem s?kl?kla tibia k?r?klar?nda görülür (81). Segmenter<br />
k?r?kta internal tespit uygulanacaksa orta fragman?n yumu?ak doku örtümü mümkün<br />
oldu?unca korunmal?d?r (8,20,62).<br />
v) Yumu?ak dokunun araya girmesi (interpozisyonu): Kas, fasya, tendon ve nadiren sinir ve<br />
damar interpozisyonu k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini engeller. E?er kemik fragmanlar? kapal? redüksiyonla<br />
kar??l?kl? getir<strong>ile</strong>miyorsa yumu?ak doku interpozisyonundan ?üphelenilmelidir. Böyle bir<br />
durumda aç?k redüksiyon uygulanmal?d?r (8,20).<br />
v?) Kanlanman?n hasar görmesi: Yetersiz kanlanma kaynama gecikmesi veya kaynamama<br />
sebebi olabilir. Ciddi yumu?ak doku ve kemik hasar?nda, geni? cerrahi diseksiyon sonucu<br />
k?r?k hatt?n?n kanlanmas? bozulabilir. Özellikle yumu?ak doku örtümünün az oldu?u tibiada<br />
geni? yumu?ak doku hasar? ve geni? cerrahi diseksiyon kaynamay? etk<strong>ile</strong>r (8,20).<br />
22
2) HASTAYA BA?LI FAKTÖRLER:<br />
?) Ya?: Hastan?n ya?? k?r?k iy<strong>ile</strong>?me h?z?n? belirgin olarak etk<strong>ile</strong>r. Bebeklerde en h?zl? iken,<br />
kemikle?me (iskelet geli?imi) tamamlan?ncaya kadar bu h?z dü?er. Ancak iskelet geli?imi<br />
tamamland?ktan sonra ya? <strong>ile</strong> k?r?k kaynama h?z? de?i?mez (8,20).<br />
??) Beslenme: K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi için gerekli olan hücre migrasyonu, ço?almas? ve matriks<br />
sentezi için enerji gereklidir. Di?er yandan büyük miktarlarda kollajen, proteoglikan ve di?er<br />
matriks makromoleküllerinin sentezi için hücrenin belli miktarda protein ve karbonhidrat<br />
temini gereklidir. Sonuç olarak hastan?n metabolik aktivitesi hasar?n sonucunu etk<strong>ile</strong>yebilir.<br />
Ciddi olarak besin eksikli?i bulunan hastada normal ?artlarda iyi beslenmi? hastalarda<br />
iy<strong>ile</strong>?eb<strong>ile</strong>cek bir hasar?n iy<strong>ile</strong>?mesi etk<strong>ile</strong>nebilir. Travma ve majör cerrahi giri?im nisbi<br />
malnutrisyona ve immünitede yetersizli?e sebep olab<strong>ile</strong>ce?inden beslenme ve metabolik<br />
dengeye multitravmal? hastalarda dikkat edilmelidir. Leung ve ark. tav?anlarda 2 hafta<br />
boyunca yapt?klar? deneysel çal??mada k?r?k kallusunun normal kemi?in metabolik<br />
aktivitesine göre 1000 kat fazla ATP’ye ihtiyaç duydu?unu göstermi?lerdir (46). Tek bir k?r?k<br />
metobolik aktiviteyi %20-25 artt?r?rken, multipl travma ve enfeksiyon <strong>ile</strong> bu oran %50’lere<br />
kadar ç?kmaktad?r (32). Artan enerji ihtiyac? kar??lanmad???nda enfeksiyon, yara iy<strong>ile</strong>?me<br />
problemleri gibi cerrahi komplikasyonlar <strong>ile</strong> mortalitenin artmas? ve rehabilitasyonda gecikme<br />
olabilir (8,20).<br />
???) Sistemik hormonlar: Kortikosteroidler; mezenkimal hücrelerin osteoblastlara<br />
farkl?la?mas?n? inhibe ederek ve kemik organik matriksinin sentezini bozarak k?r?k<br />
iy<strong>ile</strong>?mesini kötü yönde etk<strong>ile</strong>r. Büyüme hormonunun; kemik üzerine etkisi direk (osteoblast<br />
üzerindeki reseptörlere etki ederek) veya indirek (karaci?erden somatomedin sal?n?m?n?<br />
artt?rarak) yollardan olmaktad?r. Bu hormonun k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi üzerine olumlu veya olumsuz<br />
etkisi halen belirsizdir (11). Tiroid hormonu, kalsitonin, insülin ve anabolik steroidlerin<br />
deneysel çal??malarla k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini artt?rd??? gösterilmi?tir. Diabet, D hipervitaminozu ve<br />
ra?itizmin deneysel çal??malarda k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini yava?latt?klar? gösterilmi?tir. Di?er yandan<br />
klinik deneyimler hormonal bozuklu?u olan hastalarda k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinin daha yava?<br />
olab<strong>ile</strong>ce?ini göstermektedir (10).<br />
?v) Nikotin: Klinik çal??malar sigara kullan?m?n?n k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini olumsuz yönde<br />
etk<strong>ile</strong>di?ini göstermektedir. Nikotinin k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesine etki mekanizmas? bilinmemektedir.<br />
23
Ancak hayvan modellerinde yap?lan çal??malarda damarsal yap?lardaki nikotinik reseptörlerin<br />
uyar?lmas? sonucunda k?r?k bölgesindeki kan ak?m?n?n azalmas?n?n ön planda etkili oldu?u<br />
dü?ünülmektedir. Nikotinin ayr?ca kemik hücresel proliferasyonunu ve fonksiyonunu<br />
do?rudan inhibe etti?i gösterilmi?tir (60,62).<br />
v) E?lik eden hastal?k: Sistemik enfeksiyonlar, kan hastal?klar?, metabolik hastal?klar,<br />
maligniteler, diyabet, anemi, tüberküloz, nörotrofik hastal?lar, di?er kronik hastal?klar <strong>ile</strong><br />
beslenme bozukluklar? k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini olumsuz yönde etk<strong>ile</strong>r. Bunun yan?nda radyoterapi<br />
ve kemoterapinin de olumsuz etk<strong>ile</strong>ri vard?r (62).<br />
v?) ?laç kullan?m?: Travmal? hastalarda kullan?lan klasik heparin k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi üzerine<br />
olumsuz etki yaparken profilaktik dozda dü?ük molekül a??rl?kl? heparinin kullan?m?n?n<br />
inhibe edici etkisi saptanmam??t?r. Ameliyat öncesi ba?lanan ve ameliyat sonras? 1 hafta kadar<br />
devam eden klasik heparin <strong>ile</strong> antikoagülan tedavi kaynama gecikmesine sebep olur (62).<br />
Analjezik-antienflamatuar ilaçlar?n ise k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesine inhibitör etk<strong>ile</strong>ri oldu?u ve bu<br />
etkinin baz? ilaçlarda geri dönü?ümsüz oldu?u bildirilmi?tir (20). Siprofloksasinin<br />
kondrotoksik oldu?u bilinmektedir. Ayn? zamanda k?r?k kallusunda selülariteyi bozarak ve<br />
matriks dejenerasyonuna sebep olarak kaynamay? kötü yönde etk<strong>ile</strong>r. Kortikosteroidler<br />
osteoporoz yapt??? gibi mezenkimal hücrelerin osteoblastlara farkl?la?mas?n? bozarak k?r?k<br />
kaynamas?n? olumsuz yönde etk<strong>ile</strong>r (62).<br />
3) DOKUYA BA?LI FAKTÖRLER:<br />
?) Kemi?in yap?sal tipi: Spongioz ve kortikal k?r?klar?n iy<strong>ile</strong>?mesi yüzey alan farkl?l?klar?,<br />
hücresel zenginlik ve vaskülarite gibi nedenlerden dolay? farkl?l?k gösterir. Kar??l?kl? duran<br />
spongioz kemik uçlar? h?zl? bir ?ekilde kaynar. Çünkü spongioz kemik kan ve hücreden<br />
zengindir ve birim alana dü?en kemik temas yüzeyi daha fazlad?r. Spongioz kemik temas<br />
noktalar?nda olu?an örgümsü kemik k?r?k hatt?n? geçer. Özellikle impakte k?r?klarda k?r?k<br />
fragmanlar?n?n trabekülleri iç içe girdi?i için, çok az miktarda veya hiç görünmeyen eksternal<br />
kallus olu?ur. Kaynamama çok nadirdir. K?r?k spongioz uçlar? impakte de?ilse, fragmanlar<br />
aras?ndaki temas noktalar?ndan kallus olu?ur. E?er fragmanlar aras?nda hareket mevcutsa<br />
eksternal kallus görülebilir. Di?er yandan kortikal kemi?in birim hacminde daha küçük yüzey<br />
24
alan? ve daha az kanlanmas? mevcuttur. Nekrotik kortikal kemik yeni kemik olu?umu öncesi<br />
ortamdan uzakla?t?r?lmal?d?r.<br />
??) Kemik nekrozu: Normal ?artlarda kaynama kemi?in her iki ucundan <strong>ile</strong>rler. Ancak bir<br />
fragman kanlanmas?n? kaybederse kaynama tamamen beslenen fragmandan ve çevre yumu?ak<br />
dokudan kapiller büyüme <strong>ile</strong> olur. Böyle bir durumda k?r?k kaynayabilir. Ancak her iki<br />
fragman?n iyi kanland??? bir k?r??a göre daha yava? bir kaynama olur. E?er k?r?k uçlar?n?n her<br />
ikisi de avasküler ise kaynama ?ans? daha da azal?r. Travmatik veya cerrahi olarak<br />
kanlanman?n bozulmas?, enfeksiyon, uzun bir dönem kortikosteroid kullan?m?, radyasyon<br />
tedavisi kemik nekrozu <strong>ile</strong> sonuçlanabilir (48,53).<br />
???) Lokal patoloji özellikleri: Patolojik k?r?k; dejenerasyon, metabolik bir hadise, tümöral<br />
olu?um, enfeksiyon zemininde ve radyasyon uygulanm?? bir bölgede normal kemi?in k?r?lmas?<br />
için gereken güçten çok daha az? <strong>ile</strong> olu?an k?r?klard?r. Patolojik k?r?klar içinde en s?k<br />
görülenleri; osteoporoz, osteomalazi, primer malign kemik tümörü, metastatik kemik tümörü,<br />
benign kemik tümörü, kemik kisti, osteogenezis imperfekta, fibröz displazi, Paget hastal???,<br />
hiperparatiroidizm ve enfeksiyondur. Primer veya sekonder malignite zemininde geli?en<br />
patolojik k?r?klar, neoplazm tedavi edilmedi?inde genelde iy<strong>ile</strong>?mez. Enfeksiyon zemininde<br />
olu?an k?r?k için de ayn? problem k?smen söz konusudur. Bu nedenlerden tümör veya<br />
enfeksiyon zeminindeki k?r?klar genelde <strong>alt</strong>ta yatan hadisenin tedavisini ve etk<strong>ile</strong>nen kemik<br />
bölgesinin ç?kar?lmas?n? gerektirir. Osteoporoz k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini bozmaz. Ancak azalm?? olan<br />
kortikal ve spongioz kemik kontak alanlar? nedeniyle normal kemi?in gücüne eri?mek için<br />
gereken süre uzayabilir (8,20).<br />
?v) Enfeksiyon: Enfeksiyon k?r?k kaynamas?n? yava?latabilir veya bozabilir. K?r?k bölgesinde<br />
enfeksiyon geli?ebilir veya k?r?k enfeksiyon zemininde olu?abilir. Enfeksiyonu ortadan<br />
kald?rmak için bir çok hücre bölgeye göç eder ve enerji ihtiyac? artar. Di?er yandan enfeksiyon<br />
normal dokuda nekroz, ödem, mikrovasküler tromboza sebep olarak iy<strong>ile</strong>?meyi geciktirir.<br />
Bölgenin debridman? da ayr?ca doku hasar?na sebep olarak kaynamay? kötü yönde etk<strong>ile</strong>r. Her<br />
ne kadar enfeksiyon k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini engellese de, enfeksiyon bask?lanarak stabilize ed<strong>ile</strong>n<br />
bir k?r?k kaynayabilir. Böyle bir durumda kronik osteomyelit geli?ebilir. Ço?u durumda kronik<br />
osteomyelit, enfekte psödoartroza göre daha iyi bir sonuçtur (8,20).<br />
25
4) TEDAV?YE BA?LI FAKTÖRLER:<br />
?) Redüksiyonun ba?ar? durumu: Redüksiyon yeterli de?il ise k?r?k uçlar? aras?ndaki<br />
bo?lu?un büyük bir kemik dokusuyla köprülenmesi gereklidir. Bu köprünün kemik dokusuna<br />
dönü?mesi uzun zaman al?r veya hiç kemikle?me olmayabilir. Tekrarlayan redüksiyon<br />
denemeleri ve manipülasyon; k?r?k uçlar? aras?ndaki damar a??zla?malar?n?, granülasyon<br />
dokusunu ve yeni kemikle?me için ön ko?ul olan fibrinli yap?y? veya çevreyi bozarak onar?m?<br />
zorla?t?r?r. Ayn? zamanda de?i?ik aralarla yap?lan redüksiyon denemelerinin her<br />
tekrarlan???nda yeni bir kanama ve olu?an çat?n?n y?k?m? <strong>ile</strong> kemik kaynamas? bozulur (8,20).<br />
??) Stabilizasyonun ba?ar? durumu: K?r???n redüksiyon sonras? herhangi bir yöntemle<br />
stabilize edilmesi onar?m dokusunu tekrarlayan hasardan korur. K?r???n stabilitesi özellikle<br />
yumu?ak doku yaralanmas?n?n fazla oldu?u k?r?klarda, k?r???n kanlanmas? kritik düzeyde ise<br />
ve k?r?k sinovyal eklem <strong>ile</strong> ili?ki içinde ise daha da önem kazan?r. K?r?ktaki a??r? hareket ise<br />
hematom, granülasyon ve kallus dokular?n?n yap?s?n? bozarak k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini geciktirir veya<br />
engeller. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde stabilitenin önemine ra?men baz? k?r?klarda k?r?k hatt?n?n<br />
hareketi kaynama problemi yaratmaz. ?mmobilizasyonun baz? dezavantajlar? da göz önünde<br />
bulundurulmal?d?r. Özellikle eksternal tespitte; eklem hareketlerinde k?s?tlanma, kan ak?m?nda<br />
bozulma ve osteopeni geli?ebilir (8,20).<br />
???) Yüklenme ve mikrohareket: Ekstremite denervasyonu k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini geciktirir.<br />
Egzersiz ise k?r??a olan yüklenmeyi artt?rarak k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi üzerine olumlu etkide bulunur.<br />
Erken, kontrollü yüklenme ve hareket k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini h?zland?r?rken; yükten kurtarman?n<br />
k?r?k kaynamas?n? yava?latt??? hem deneysel hem de klinik çal??malarda gösterilmi?tir.<br />
Genellikle k?r?k bölgesindeki fazla hareket ve olu?an periosteal kallus dokusunun boyutu<br />
aras?nda do?ru orant? vard?r. K?r?k hatt?nda 2 mm.’nin üzerinde bo?luk bulunmas? kaynamay?<br />
bozar (36,37,52,62). Erken yüklenme medüller kanal içi bas?nc? artt?rarak osseöz venöz<br />
bas?nc? da artt?r?r. Bunun sonucunda kapiller filtrasyonu artar, osteoblast beslenmesi artar ve<br />
kaynama olumlu yönde etk<strong>ile</strong>nir (72).<br />
?v) Cerrahi redüksiyon: Cerrahi redüksiyon yap?l?rken yumu?ak doku ve periost<br />
kes<strong>ile</strong>ce?inden, kemi?e ula?an arterler kopar veya s?yr?l?r. Bunun sonucunda k?r?k bölgesinin<br />
beslenmesi bozulur. Ayn? zamanda k?r?k uçlar?n?n redüksiyonu yap?l?rken uçlar aras?ndaki<br />
26
k?r?k hematomu ve kallus geli?imi için ortam bozulur. Tespit amaçl? fazla materyal<br />
kullan?m?nda bu özellikler daha da önem kazanmaktad?r (8,20).<br />
v) Kemik grefti, kemik ili?i ve demineralize kemik matriksi: Taze damars?z kemik<br />
otogreftleri yeni kemi?i do?rudan olu?turacak hücreleri ve bunun yan?nda baz? büyüme<br />
faktörlerini içerirler. Spongioz otogreftler k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi stimüle ederken, kortikal otogreftler<br />
ise mekanik destek sa?lar. ?mplantasyondan sonra greft hücreleri diffüzyonla beslenirler.<br />
Damarl? greftler ise beslenme aç?s?ndan çok daha ?ansl?d?rlar<br />
.<br />
Kemik ili?i osteoblastlara farkl?la?ab<strong>ile</strong>n mezenkimal prekürsör hücreler içermektedir.<br />
Psödoartroz tedavisinde kullan?lmaktad?r.<br />
Deneysel çal??malarda demineralize kemik matriksinin farkl?la?mam?? mezenkimal<br />
hücrelerin göçünü ve bunlar?n kondrositlere dönü?ümünü stimüle etti?i gösterilmi?tir (20).<br />
v?) Elektrik alanlar?: Normal canl? kemikte metabolik aktivite sonucu sürekli direk ak?m,<br />
mekanik deformasyon sonucu ise zamana ba??ml? elektrik alan? zaten vard?r. Elektrik alanlar?<br />
hücre proliferasyonu ve sentez fonksiyonunu h?zland?rarak k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi üzerine olumlu<br />
etki yaparlar (45).<br />
v??) Ultrason: Deneysel ve klinik çal??malar dü?ük ?iddette ses dalgalar?n?n uzun kemiklerde<br />
k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini h?zland?rd???n? göstermi?tir (20).<br />
v???)Hiperbarik Oksijen: Günde 2 saat 2-3 atmosferlik oksijen uygulamas? k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini<br />
stimüle ederken, fazlas?n?n olumsuz etk<strong>ile</strong>ri olab<strong>ile</strong>ce?i bildirilmi?tir (20).<br />
27
5- PLAK ?LE ?NTERNAL TESP?T<br />
Travmaya ba?l? k?r?k tedavisinde amaç tam, aktif ve a?r?s?z hareket kazanmakt?r. Bu<br />
?ekilde kemik ve yumu?ak dokular?n normal kanlanmas? h?zl? bir ?ekilde geri döner. Ayr?ca<br />
elde ed<strong>ile</strong>n hareket, sinovyal s?v? <strong>ile</strong> eklem k?k?rdak beslenmesinin art???na yard?mc? olur.<br />
Sonuçta travma sonras? geli?en osteoporoz büyük ölçüde az<strong>alt</strong>?larak kemik yap?m ve y?k?m<br />
aras?ndaki denge sa?lan?r. K?r???n kaynamas? ve hastan?n konforu için tam, aktif ve a?r?s?z<br />
hareketin kazan?lmas? AO’nun klasik görü?üne göre tam rijit stabilitede bir osteosentez <strong>ile</strong><br />
amac?na ula??r. K?r?k kaynamas? için AO’nun öne sürdü?ü 4 temel prensip;<br />
1) Anatomik redüksiyon<br />
2) Stabil internal tespit<br />
3) Cerrahi s?ras?nda kanlanman?n korunmas?<br />
4) Erken aktif a?r?s?z harekettir.<br />
Anatomik redüksiyon; tüm k?r?klar?n tedavisinde geçerli bir kurald?r. Uzunluk,<br />
rotasyon, metafiz ve diafiz aks?n?n düzenlenmesi demektir.<br />
Stabil tespit; cerrahi olarak tedavi ed<strong>ile</strong>n tüm k?r?klarda anatomik redüksiyonun<br />
devam? için gereklidir. Nötralizasyon pla?? kullan?ls?n veya kullan?lmas?n fragmanlar aras?<br />
kompresyon vidas? <strong>ile</strong> optimal iy<strong>ile</strong>?me için stabilitenin sa?lanmas? gereklidir. Direk<br />
anjiojenik (Haversiyen) köprüle?me olur. Bu vakalarda dumanl? kallus görülmesi stabilite<br />
kayb? olarak de?erlendirilir. Bu durum k?r?k hatt?na yük vermenin az<strong>alt</strong>?lmas? gerekti?ini<br />
gösterir. Plak ve vida <strong>ile</strong> osteosentezde stabilite, <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemi?in aras?ndaki sürtünme <strong>ile</strong><br />
sa?lan?r (?ekil 8). Bu güç maksimum 1200 Newton olabilir (19). Stabilite, pla??n<br />
kal?nl???ndan, uzunlu?undan ve her bir fragmana uygulanan vida say?s?ndan etk<strong>ile</strong>nmektedir<br />
(47).<br />
Şekil 8: Kortikal vida<br />
ve konvansiyonel<br />
<strong>plak</strong>lama tekniğinde<br />
stabilite <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemiğin<br />
arasındaki sürtünme<br />
kuvvetine bağlıdır.<br />
28
Cerrahi s?ras?nda kanlanman?n korunmas?; atravmatik cerrahi tekni?e ba?l?d?r. Cerrahi<br />
hasar artt???nda yumu?ak dokular <strong>ile</strong> beraber kemik fragmanlar?n?n vaskülaritesi de etk<strong>ile</strong>nir.<br />
Hastan?n maruz kald??? travma ?iddetine ba?l? olu?an k?r?k bölgesinin kanlanmas?n?n<br />
bozulmas?, cerrahi travma <strong>ile</strong> birlikte k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini belirgin olarak geciktirecek kadar<br />
etkili olabilir.<br />
Erken aktif a?r?s?z hareket; bölgenin kanlanmas?n? artt?rarak iy<strong>ile</strong>?meyi h?zland?r?r.<br />
Ayr?ca k?r???n <strong>alt</strong> ve üst ekleminde geli?eb<strong>ile</strong>cek eklem sertlikleri engellenir.<br />
Bu prensipler do?rultusunda rijit tespit ana amaçt?r. Plak ve kemik stabil bir ünite<br />
yap?lmaya çal???larak <strong>biyolojik</strong> yük etki etti?inde minimal veya çok az miktarda gerilme<br />
olu?mas?na çal???l?r. Plak vida <strong>ile</strong> osteosentez, gergi band? <strong>plak</strong>lama ?eklinde uygulanabilir.<br />
Gergi band? <strong>plak</strong>lama (Tension band plating), bir implant?n en yüksek seviyede biyomekanik<br />
avantaj?n? kullanarak, doku gerginli?inden kaç?nmak için en küçük implant <strong>ile</strong> k?r???n<br />
stabilizasyonu için dizayn edilmi?tir. Gergi band <strong>plak</strong>lama tekni?inde <strong>plak</strong>, kemi?in gerilim<br />
yüzeyine tatbik edilir. Kar?? yüzey k?r?k hatt?nda kendili?inden temas ederek kompresyon<br />
sa?lan?r. Böylece etki eden yük payla??l?r. Kar?? yüzey etki eden yükün bir k?sm?n? üzerine<br />
almak için kontak halinde olmal?d?r. Sonuçta elde ed<strong>ile</strong>n ünite rijittir. Bu teknikte 2 tane<br />
problemle kar??la??l?r. Birincisi; bu teknik için nispeten küçük çapta kemik gereklidir. Çünkü<br />
<strong>plak</strong> kompresyon <strong>alt</strong>?nda tatbik edilmelidir. Büyük çapta kemiklerde bu kompresyonu<br />
sa?lamak güçtür. ?kinci problem ise pratik hayatta genelde cerrahi teknik veya k?r???n parçal?<br />
olmas?na ba?l? olarak kar?? kortekste gerçek bir kontakt sa?lanamaz. Bu nedenlerden dolay?<br />
ço?u cerrah bu tekni?in yerine pla?? gergi yüzeyine dik olarak uygulamaktad?r. Bu<br />
uygulamada bükülme pla??n kal?nl???na kar?? de?il geni?li?i üzerinden olur. Anatomik<br />
redüksiyona yak?n bir redüksiyon <strong>ile</strong> kaynama için yeterli stabilite elde edilir (61)(?ekil 9).<br />
A<br />
B<br />
C<br />
Şekil 9: A) Kemiğin tansiyon yüzeyine tatbik edilmiş <strong>plak</strong> ve karşı kortekste<br />
parçalanma olmadığından elde ed<strong>ile</strong>n stabilite. B) Kemiğin tansiyon yüzeyine tatbik<br />
edilmiş <strong>plak</strong> ancak karşı kortekste mevcut olan parçalanma nedeniyle yetersiz tespit.<br />
C) Tansiyon yüzeyine dik olarak tatbik edilmiş <strong>plak</strong> mevcut ve stabilite plağın kalınlığı<br />
<strong>ile</strong> sağlanmakta.<br />
29
Plak vida <strong>ile</strong> osteosentezde stabilite <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemik aras?ndaki sürtünme <strong>ile</strong> elde edilir.<br />
Bu nedenle <strong>plak</strong> ince kemiklerde daha etkilidir. Femur ve tibia k?r?klar?nda tatbik ed<strong>ile</strong>n bir<br />
<strong>plak</strong> kar?? korteksi stabilize etmez ve bo?luk varm?? gibi hareket eder. Bu nedenle kar??<br />
korteksi stabilize etmek için <strong>plak</strong> üzerinden veya <strong>plak</strong>tan ayr? olarak tatbik ed<strong>ile</strong>cek<br />
fragmanlar aras? kompresyon vidalar? kullan?l?r. Bu teknikte 2 problemle kar??la??lmaktad?r.<br />
Birincisi; ço?u k?r?kta tüm fragmanlar?n tam olarak redükte ed<strong>ile</strong>medi?i parçalanma<br />
mevcuttur. ?kincisi problem ise tüm fragmanlar?n cerrahi olarak ortaya koyularak tek tek<br />
redüksiyonu, yumu?ak dokuyu ve kanlanmay? ciddi oranda etk<strong>ile</strong>mektedir. Bu teknikle yüksek<br />
rijidite sa?lan?r ancak kemik iy<strong>ile</strong>?mesi yava?t?r.<br />
Plak vida <strong>ile</strong> osteosentez s?ras?nda kortikal kanlanma cerrahi giri?imden ve <strong>plak</strong><br />
tatbikinden etk<strong>ile</strong>nir. Periostun k?r?k bölgesinde kemikten s?yr?lmas? Bennett ve Hohman tipi<br />
retraktörlerin k?r???n ortaya konmas? s?ras?nda kemi?in etraf?na koyulmas? da bu s?yr?lmay?<br />
artt?r?r. (61).<br />
Plak tatbik edilmi? kemik segmentinde pla??n kemi?e temas etti?i bölgede kemik<br />
kayb? ve osteopeni geli?ir. Önceleri bu kemik kayb?n?n Wolff kanunlar?na göre yükten<br />
korunmaya (stress shielding) ba?l? oldu?u dü?ünülmü?tür. Cerrahi sonras? erken dönemde<br />
görüleb<strong>ile</strong>n kemik kayb?n?n yükten korunma yerine uygulanan cerrahi diseksiyon sonucu<br />
kanlanman?n bozulmas?na ba?l? oldu?unu savunan görü?ler de mevcuttur. Di?er yandan<br />
pla??n kemi?e uygulad??? bas?nçtan da etk<strong>ile</strong>nmek üzere periosttan ve endosttan beslenmenin<br />
kortikal kanallardan kaslar?n kan? pompalama etkisinin pla??n bölgedeki varl???na ba?l? olarak<br />
ortadan kalkmas?n?n (vasküler bloklanma), cerrahi travmaya ek olarak kanlanmay? kötü yönde<br />
etk<strong>ile</strong>di?i de belirtilmektedir. Ancak sonuç olarak vasküler hasar <strong>ile</strong> kemik kayb?n?n oran?<br />
aras?ndaki ba?lant? ispatlanamam?? ve iç ve d?? korteksteki kemik kayb?n?n ön planda vasküler<br />
hasar ve vasküler bloklanmaya ve az miktarda yükten korunmaya ba?l? oldu?u<br />
dü?ünülmektedir (26,58,61,65,75).<br />
6- PLAK ?LE B?YOLOJ?K TESP?T<br />
Konservatif tedavide elde ed<strong>ile</strong>n 3 ayl?k kaynama süresi aç?k cerrahi ve rijit tespit <strong>ile</strong><br />
15 aylara ç?kmaktad?r. Bu süre fark? cerrahi tedavi için baz? geli?melerin gereklili?ini ortaya<br />
koymaktad?r (55).<br />
30
Anatomik redüksiyon ve stabil tespit <strong>ile</strong> cerrahi olarak k?r?k hatt?n?n aç?lmas? ve k?r?k<br />
hatt?n?n devitalizasyonu denge içinde olmal?d?r (58). Belirt<strong>ile</strong>n çerçevede k?r?k tedavisinde<br />
önceleri mekanik yakla??ma ver<strong>ile</strong>n önem giderek yumu?ak doku deste?inin ve canl?l???n?n<br />
korunmas? ve bu anlamda <strong>biyolojik</strong> görü?e do?ru yönelmektedir. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesindeki<br />
<strong>biyolojik</strong> faktörlerin önemini gösteren bulgular?n artmas? <strong>ile</strong> anatomik redüksiyon ve stabil<br />
tespit <strong>ile</strong> k?r?k hatt?n?n aç?larak hematomun temizlenmesi ve k?r?k fragmanlar?n?n<br />
devitalizasyonu aras?ndaki denge k?r?k hatt?n?n korunmas? yönüne kaym??t?r<br />
(6,17,50,54,57,61,65).<br />
Bu yöntemde k?r?k hatt? cerrahi olarak aç?larak ortaya konmad??? için k?r???n ilk<br />
safhas? olan enflamasyon faz?nda k?r?k hatt?nda olu?an k?r?k hematomu bölgeden<br />
uzakla?t?r?lmaz. K?r?k hematomunun fibrin bir çatı oluşturarak tamir hücrelerinin<br />
migrasyonunu kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Buna ek olarak büyüme faktörleri, trombosit<br />
ve kırık hematomu bölgesindeki hücrelerden salınan diğer proteinler kırık iy<strong>ile</strong>şmesinde erken<br />
olaylara, hücre migrasyonuna, proliferasyonuna, tamir doku ve matriks sentezine öncülük<br />
ettiği düşünülmektedir. Çeşitli çalışmalarda da kırık bölgesinden cerrahi sırasında<br />
uzaklaştırılan hematomun kaynamayı kötü yönde etk<strong>ile</strong>diği sonucu ortaya konmuştur<br />
(18,21,24,35,73).<br />
Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte tedavinin ana prensipleri indirek redüksiyon,<br />
ligamentotaksis ve köprü <strong>plak</strong>lamasıdır. Zaman içinde cerrahi metotlarla beraber kullanılan<br />
implantlarda gelişmiştir (5,65). Diafizer ve metafizer k?r?klar?n tedavisinde indirek redüksiyon<br />
tekni?i ve minimal ancak gerekti?i kadar materyal kullan?lmaktad?r. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde<br />
osteosentezle elde ed<strong>ile</strong>n primer stabilitenin etkinli?i çok fazla olmad???ndan, özellikle parçal?<br />
diafizer k?r?klarda, rijit <strong>tespiti</strong>n çok önemli oldu?u görü?ü art?k güncelli?ini kaybetmi?tir.<br />
Redükte edilmemi? canl? fragmanlar?n k?r?k kallusuna h?zl? entegrasyonu, k?r?k hatt?n?n<br />
mekanik gücünü artt?rmakta ve implant?n a??r? yüklenmesi ve yorgunlu?a ba?l? olu?acak<br />
yetmezlik riskini az<strong>alt</strong>maktad?r. Biyolojik teknikler <strong>ile</strong>; kesin rijit tespitteki kompresyon<br />
uygulanmas?n?n aksine, k?r?k hatt? kompresyon uygulanmadan köprü ?eklinde kat ed<strong>ile</strong>rek<br />
dizilim sa?lan?r. Bu yöntem k?r?klar?n “?nternal atelleme” (Splinting) <strong>ile</strong> <strong>tespiti</strong> olarak<br />
bilinmektedir (50).<br />
Plak <strong>ile</strong> k?r?klar?n <strong>biyolojik</strong> <strong>tespiti</strong> klasik <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezin cerrahi, <strong>biyolojik</strong><br />
ve biyomekanik prensiplerinde de?i?ikliklere yol açm??t?r. Klasik tespitte AO pla?? <strong>ile</strong> k?r?k<br />
31
hematomunun temizlenerek k?r?k hatt?nda kompresyon <strong>ile</strong> k?r???n mutlak stabilitesi<br />
amaçlan?rken, <strong>biyolojik</strong> osteosentez uzun pla??n atel vazifesi görerek dizilim sa?lanmas?n? ve<br />
kesin bir stabilite yerine rölatif stabilite amaçlan?r.<br />
Bu teknikte k?r?k öncelikle indirek olarak redükte edilir ve köprüleme görevi gören<br />
uzun bir <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> k?r?k hatt? köprülenecek ?ekilde periost üzerinden osteosentez yap?l?r.<br />
Redüksiyonda amaç anatomik redüksiyon de?ildir ancak <strong>ekstremite</strong>nin uzunlu?u, rotasyonu,<br />
ve aksiyel dizilimi sa?lan?r. Stabilite tam de?ildir. Daha büyük miktarda fleksibilite kabul<br />
edilir. K?r?k hatt?nda mikrohareket mevcuttur ve kallus geli?imi <strong>ile</strong> stabilite geli?ir (50,57).<br />
K?r?k hatt?nda kompresyon yap?lmadan k?r?k kaynamas?n?n sa?lanabildi?i 1990’larda<br />
gösterilmi?tir (50,64). Krettek ve arkada?lar? MIPO, MIPPO, TARPO teknikleri <strong>ile</strong> klasik<br />
DCP ve LC-DCP uygulamay? önermi?lerdir. Sonras?nda PC-Fix ve özellikle son y?llarda<br />
minimal invaziv tekni?e göre özel olarak tasarlanm?? LISS ve LCP gibi <strong>plak</strong>lar da kullan?ma<br />
girmi?tir. Bu uygulamalarda klasik <strong>plak</strong>lar? veya özel tasar?m <strong>plak</strong>lar? ekstramedüller ve<br />
internal atel olarak kullanarak <strong>plak</strong> üzerinden kompresyon veya fragmanlar aras? kompresyon<br />
vidas? kullan?m?na ihtiyaç duyulmamaktad?r (41).<br />
Alt <strong>ekstremite</strong> metafizer k?r?klar?nda uygulanan aç?k cerrahi giri?im s?ras?nda perforan<br />
arterler ba?lan?r. Nutrisyonel arter de risk <strong>alt</strong>?ndad?r. Lokal periostal ve medüller perfüzyon<br />
azal?r (23). Yumu?ak dokulara ve kanlanmaya ver<strong>ile</strong>n bu zarar sonucu kaynama oranlar?<br />
dü?er ve greft ihtiyac? artar.<br />
Konvansiyonel <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> metodun uygulama<br />
endikasyonlar? farkl?d?r. K?r?k bölgesinin kanlanmas? travmaya ba?l? olarak ciddi olarak<br />
hasarlanm?? ise; iy<strong>ile</strong>?me uzun zaman alacakt?r. Böyle bir durumda konvansiyonel <strong>plak</strong> vida<br />
<strong>ile</strong> osteosentez uzun dönem koruma <strong>alt</strong>?nda remodelasyona izin vermesi <strong>ile</strong> avantajl?d?r. K?r?k<br />
bölgesinde kanlanman?n iyi oldu?u durumlarda veya yumu?ak doku <strong>ile</strong> kemik aras?nda ili?ki<br />
bozulmadan köprüler <strong>ile</strong> onar?labiliyorsa <strong>biyolojik</strong> tespit daha avantajl? bir metot olarak<br />
seçilmelidir. ?ki stabilizasyon metodu ayn? k?r?k için e?it oranda uygun de?ildir (56).<br />
32
I- B?YOLOJ?K TESP?TTE KULLANILAN PLAKLAR<br />
K?r?k <strong>tespiti</strong>nde kullan?lan <strong>plak</strong>lar?n çe?itli biyomekanik özellikleri mevcutur.<br />
Biyolojik tespit için uygulanacak <strong>plak</strong>lardan baz?lar? biyomekanik aç?dan daha avantajl?d?r. Bu<br />
özelliklerin ortaya konmas? için çe?itli biyomekanik özellikler incelenmelidir.<br />
Elastik modulus (Young’s modulus); bir materyale uygulanan belli bir stres <strong>alt</strong>?nda<br />
olu?an gerilim (strain) miktar?n? ifade eder (?ekil 10). Gerilim ise k?r?k kaynamas? ve kallus<br />
olu?mas? için <strong>biyolojik</strong> tespitte önemli bir faktördür. Bir materyal üzerinde olu?an stres; gücün<br />
etk<strong>ile</strong>di?i bölge ve materyalin ?ekli aç?s?ndan farkl?l?klar gösterir. Bu nedenle bir materyalin<br />
elastik modulusunu hesaplamak için çe?itli malzemelerden yap?lm?? tek tip bloklar?n maruz<br />
kald??? sabit stress <strong>alt</strong>?nda olu?an gerilim hesaplan?r (4). Spongioz kemi?e göre kortikal<br />
kemi?in elastik modulusu 15 kat fazla iken, titanyumunki ise kortikal kemi?e göre 7 kat<br />
fazlad?r. Paslanmaz çeli?in elastik modulusu ise titanyumun 2 kat?d?r. Kullan?lab<strong>ile</strong>n<br />
implantlardan titanyum, elastik modulusu kemi?e en yak?n olan malzemedir. Bu nedenle<br />
titanyum <strong>biyolojik</strong> tespit uygulamas?nda paslanmaz çeli?e göre daha avantajl?d?r.<br />
Hacim ünitesi<br />
başına<br />
deformasyon işi<br />
Gerilim<br />
Şekil 10: Stress <strong>ile</strong> gerilim arasındaki<br />
ilişkiyi gösteren tablodaki eğim lokal<br />
olarak bir materyal için elastik modulusu<br />
(Young’s modulus) göstermektedir.<br />
Konvansiyonel <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez için kullan?lan DCP, LC-DCP (58), dinamik<br />
kond<strong>ile</strong>r çivi, 95’lik AO pla?? (69) <strong>biyolojik</strong> tespit için kullan?labilir. DCP ve LC-DCP’lerden<br />
paslanmaz çelik veya titanyum yap?da olanlar? tercih ed<strong>ile</strong>bilir. Ayr?ca femur distal uç ve tibia<br />
proksimal uç için kemik kontürüne uygun olarak ve <strong>biyolojik</strong> tespit için özel olarak<br />
tasarlanm?? titanyum LISS <strong>plak</strong>lar? da son y?llarda popüler olmu?tur. Klasik <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> LISS ’in<br />
kar???m? ?eklinde uygulamaya giren LCP ‘de <strong>biyolojik</strong> tespit için yeni bir ad?md?r.<br />
33
a) DCP: 1969 y?l?nda ilk olarak uygulamaya girmi?tir. Konvansiyonel internal <strong>tespiti</strong>n<br />
geli?iminde önemli bir ad?md?r. Pla??n deliklerinin sferik geometrisi kompresyon yapman?n<br />
yan?nda de?i?ik aç?larda vida uygulama avantaj? nedeniyle tansiyon band <strong>plak</strong>lama tekni?ine<br />
uygundur. Vida tatbiki sonras?nda DCU olu?ur. Nötralizasyon, kompresyon ve destek<br />
(butress) pla?? olarak kullan?labilir. Pla??n deliklerinden delme esnas?nda nötral ve egzantirik<br />
yerle?imli olmak üzere 2 tane matkap yol göstericisi (drill-guide) mevcuttur. Biyolojik <strong>plak</strong><br />
vida <strong>ile</strong> osteosentez için kullan?labilir. Ancak <strong>biyolojik</strong> <strong>plak</strong>lama için tasarlanmam?? olmas?<br />
bir çok problemi de beraberinde getirir. Pla??n kemik <strong>ile</strong> temas yüzeyi düz oldu?u için<br />
periostal dola??m? bozarak pla??n temas yüzeyinde nekroza sebep olabilir (?ekil 11 ve 13c).<br />
Şekil 11: DCP<br />
b) LC-DCP: Plak <strong>ile</strong> osteosentez sonras? kortikal kemikte kanlanman?n hasar?<br />
mekanik olarak yükten kurtarmaya ba?lansa da; kortikal kemi?e pla??n yapt??? kompresyon<br />
sonucu sekestrum geli?ti?i yönünde çal??malar mevcuttur. Plak kemi?in gergi yüzüne tatbik<br />
edildi?i için bu bölgede k?r?k, periostal iy<strong>ile</strong>?me olmadan kaynamaktad?r. Plak ç?kart?lmas?<br />
sonras? bu bölgede, stres yüklenen bölge oldu?u için refraktür riski artmaktad?r. Bu nedenlerle<br />
1986 y?l?nda DCP’ nin vida deliklerini taklit eden ancak kemik temas yüzeyi az<strong>alt</strong>?lm?? LC-<br />
DCP dizayn edilmi?tir. LC-DCP’de de DCU mevcuttur. Klasik <strong>plak</strong>lama tekniklerinde<br />
fragmanlar aras? kompresyon vidas? uygulamas?na izin vermesinin yan?nda <strong>biyolojik</strong> <strong>plak</strong>lama<br />
teknikleri için de dizayn? aç?s?ndan uygundur (58). Plak, paslanmaz çelik ve titanyum olarak<br />
mevcuttur (?ekil 12 ve 13c).<br />
Şekil 12: LC-DCP; DCP’nin kompresyon<br />
ünitesini içeren ancak kemik temas yüzeyi<br />
az<strong>alt</strong>ılmış <strong>plak</strong>.<br />
34
c) PC-Fix: ?lk olarak 1993-1998 y?llar? aras?nda denenerek kullan?ma giren <strong>plak</strong>,<br />
mekanik özelliklerden <strong>biyolojik</strong> yöne do?ru sapmay? sa?lam??t?r. Plak kemik <strong>ile</strong> temas ve<br />
korteksin kaynama s?ras?nda etk<strong>ile</strong>nmesi aç?s?ndan LC-DCP’ nin bir ad?m <strong>ile</strong>risidir. Plak <strong>ile</strong><br />
kemik aras?ndaki sürtünme yerine vidalar <strong>ile</strong> <strong>plak</strong> aras?ndaki kilitlenme <strong>ile</strong> stabilitenin<br />
sa?land??? <strong>plak</strong>lar?n ilk prototipidir. Ayr?ca bikortikal vidalar?n endostal kanlanmay? bozdu?u<br />
da gösterildi?i için unikortikal vidalar <strong>biyolojik</strong> yönden oldukça avantaj sa?lamaktad?r (59).<br />
Kemik <strong>ile</strong> mümkün oldu?unca az temas yüzeyi <strong>ile</strong> rölatif bir stabilite sa?lanmaktad?r. Bu<br />
nedenle tasar?m a?amas?nda geni? vida ba?lar? kullan?lmakta iken daha sonra ikinci jenerasyon<br />
<strong>plak</strong>larda, pla?a kilitlenen kendinden delici (self-drilling) ve yiv aç?c? (self-tapping) vidalar<br />
kullan?lmaya ba?lam??t?r (?ekil 13).<br />
Şekil 13: a) PC-Fix’in kemiğe temas eden yüzeyi<br />
Şekil 13: b) PC-Fix’in stabilitesinin şematik<br />
gösterilmesi<br />
Şekil 13: c) DCP, LC-DCP ve PC-Fix’in kemiğe<br />
temas eden yüzeyleri yeşil renkte işaretlenmiş.<br />
35
d) LISS: Femur distal uç ve tibia proksimal uç k?r?klar? için <strong>biyolojik</strong> yöntemlere<br />
uygun olarak tasarlanm??, kemik konturuna uyan <strong>plak</strong>lard?r. LISS baz? yönleri <strong>ile</strong> eksternal<br />
fiksatörlere benzer ve bu nedenle <strong>plak</strong> yerine internal fiksatör olarak da adland?r?l?r. Distal<br />
femur ve proksimal tibia için 5,9 ve 13 delikli olmak üzere 3 boyutu mevcuttur. Vidalar? ise<br />
kendinden delici, yiv aç?c? ve monokortikal olmak üzere 26,40,55,65,75,85 mm<br />
boyutlar?ndad?r. Vidalar <strong>plak</strong>taki deliklere LISS elce?i üzerinden perkütan olarak tatbik edilir<br />
ve sabit aç?da kilitlenir. Klasik <strong>plak</strong>lar?n aksiyel stabilitesi <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemi?in aras?ndaki<br />
sürtünmeye ba?l? iken fiksatöre sabitlenmi? LISS’in vidalar? monokortikal olmas?na ra?men<br />
bikortikal vidalara göre s?yr?lma (pull-out) gücü %60 daha fazlad?r (40). Daha uzun <strong>plak</strong><br />
kullan?m?nda daha fazla cerrahi insizyon gerekmez. K?r?k redüksiyonu sonras? <strong>plak</strong> kemi?in<br />
konturuna uyacak ?ekilde bölgeye tatbik edilir ve elcek üzerinden vidalar? tatbik edilir. Plak<br />
redüksiyonu sürdürmek için tasarlanm??t?r, redükte etmek için kullan?lmaz. Kendinden delici<br />
ve yiv aç?c? vidalar? baz? Schanz çiv<strong>ile</strong>rine benzer. Plak üzerinden motor <strong>ile</strong> tatbik s?ras?nda<br />
kemi?i itme e?ilimi mevcuttur.<br />
Tatbik s?ras?nda vidalar? perkütan olarak uygulamak için elcek bulunmaktad?r.<br />
Uygulama s?ras?nda kullan?lan “Whirlybird” olarak adland?r?lan bir di?er alet, kendinden<br />
delici ve yiv aç?c? bir pindir. Elcek üzerinden k?r?k proksimal veya distaline kemi?i pla?a<br />
yakla?t?rmak için tatbik edilir. Daha sonra elcek üzerinden çektirme yap?l?r (?ekil 14).<br />
Metafizer k?r?klarda uygulanan LISS <strong>ile</strong> primer kemik grefti ihtiyac?n?n azald???,<br />
enfeksiyon oran?n?n di?er klasik yöntemlere göre daha dü?ük olarak tespit edildi?i ve<br />
kaynama oranlar?n?n tatminkar oldu?u çe?itli yay?nlarda belirtilmi?tir (67).<br />
36
Şekil 14: a) 5,9 ve 13<br />
delikli LISS seti<br />
Şekil 14: b) Whirlybird ; LISS<br />
tatbiki sırasında plağı kemiğe<br />
yaklaştırmak için kullanılan parça<br />
Şekil 14: c) LISS tatbiki sırasında<br />
perkütan olarak vida tatbiki için<br />
kullanılan elcek (tibia proksimal uç<br />
ve femur distal uç için iki ayrı<br />
sistem)<br />
Şekil 14: d) LISS <strong>ile</strong> elcek ve<br />
enstrümanlarının birlikte<br />
kullanımı<br />
37
e) LCP: 1998 y?l?nda ilk prototipleri kullan?lmaya ba?lanm??t?r. DCP pla??n vida<br />
delikleri <strong>ile</strong> PC-Fix veya LISS gibi internal fiksatörlerin pla?a kilitlenen vida deliklerinin<br />
kombinasyonu olarak tasarlanm??t?r. Ayn? <strong>plak</strong> üzerinden ve isten<strong>ile</strong>n delikten kortikal vida<br />
veya pla?a kilitlenen ba?l? vidalar?n kullan?m?na olanak sa?lar. Metafizer bölgeler için konturu<br />
uydurulmu? olan çe?itleri mevcuttur (?ekil 15).<br />
Şekil 15: a) LCP<br />
Şekil 15: b) LCP’nin vida deliğinin üstten ve yandan kesit görünümü.<br />
Şekil 15: c) LCP’nin kombi deliğinden tatbik ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek kortikal (sarı renkte),<br />
kendinden yiv açıcı (yeşil renkte) ve kendinden delici ve yiv açıcı (mavi renkte)<br />
vidaları<br />
Şekil 15: d) LCP’nin kombi deliğinden tatbik<br />
ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek sabit açılı plağa kilitlenen (tespit amaçlı)<br />
ve değişebilir açılı plağa kilitlenmeyen kortikal<br />
(redüksiyon amaçlı) vidalar<br />
38
II- ?ND?REK REDÜKS?YON<br />
?ndirek redüksiyonda eklemi ilg<strong>ile</strong>ndirmeyen k?r?klarda veya k?smen ekleme uzan?m?<br />
olan ve aç?k olarak eklem restorasyonu yap?lan k?r?klarda k?r?k hatt? aç?lmadan floroskopi<br />
kontrolünde <strong>ekstremite</strong> uzunlu?u, rotasyonu, ve aç?lanmas? düzeltilir.<br />
1980’lerde Mast ve ark. ilk kez indirek redüksiyondan sözetmi?lerdir. Bu teknikte<br />
temel amaç, k?r?k hatt?n?n cerrahi diseksiyonunu az<strong>alt</strong>mak ve sa?lam yumu?ak dokulardan<br />
uygulanan traksiyon etkisi <strong>ile</strong> redüksiyonu elde etmektir (50).<br />
?ndirek redüksiyonu sa?lamak için öner<strong>ile</strong>n yöntemler;<br />
1) Elle traksiyon <strong>ile</strong><br />
2) Femoral distraktör gibi ek bir distraktör kullanarak<br />
3) ?mplant?n kendisi <strong>ile</strong> (Kamal? pla?? kullan?lmas? s?ras?nda)<br />
4) Büyük fragman? kullan?lacak materyale tespit ederek k?r?k hatt?na distraksiyon veya<br />
kompresyon yaparak (40).<br />
K?r???n indirek redüksiyonu sonras? <strong>biyolojik</strong> olarak tespit edilmesine uygunlu?u;<br />
1) Eklem yüzlerinin klasik yöntemlerle anatomik restorasyonuna<br />
2) Kortikal kemik fragmanlar?n?n kanlanmas? ve yeterli yumu?ak doku devaml?l???na<br />
3) Bölgenin tam anatomik restorasyonu gözetilmeden uygun uzunluk, rotasyon ve<br />
diziliminin restorasyonuna ba?l?d?r (40).<br />
Krettek taraf?ndan redüksiyonun ameliyat s?ras?ndaki kontrolü için baz? klinik<br />
yöntemler tarif edilmi?tir (41,43). Dizilim bozuklu?u uzun dönemde hasta <strong>ile</strong> hekim aras?nda<br />
bir çok probleme yol açabilir. En iyi metot dizilim bozuklu?undan ilk cerrahi s?ras?nda<br />
korunmakt?r. Dizilim bozuklu?unu düzeltmek için zamanlama aç?s?ndan 5 evre tarif etmi?tir<br />
(Tablo 1).<br />
39
EVRE R?SK VE DEZAVANTAJ YARAR<br />
1. Korunma Yok ++++<br />
2. Ameliyat s?ras?nda düzeltme ?kincil tespit +++<br />
3. K?r?k kaynamadan düzeltme ?kincil tespit +<br />
4. K?r?k kaynamas? sonras? ancak<br />
semptom ve anatomik<br />
de?i?iklikler olmadan düzeltme<br />
5. Semptomlar ve anatomik<br />
de?i?iklikler sonras? düzeltme<br />
?kinci anastezi ++<br />
?kincil tespit +<br />
?kinci anestezi +<br />
Osteotomi<br />
?kincil tespit +<br />
?kinci anestezi +<br />
Osteotomi +<br />
Semptomlar ve geç de?i?iklikler<br />
+<br />
-<br />
Tablo 1: Krettek’e göre korreksiyon zaman?na ba?l? sorunlar ve avantajlar<br />
Biyolojik tespitte indirek redüksiyon intraoperatif sa?lanarak stabilizasyon<br />
yap?lmal?d?r. Bir deformite 3 düzlemde yani varus, valgus; antekürvasyon, rekürvasyon; iç ve<br />
d?? rotasyonda olabilir. Bu deformitelerin skopi <strong>ile</strong> kontrolünde çe?itli metotlar<br />
önerilmektedir.<br />
a) Kablo tekni?i: Frontal planda varus ve valgus diziliminin kontrolü için kullan?l?r.<br />
Koter kablosu kullanarak 3 a?amada dizilim de?erlendirilir. Femur ba?? orta noktas? <strong>ile</strong> tibial<br />
plafondun orta noktas? aras?na koter kablosu gerilir ve steril kalemle i?aretlenir. Bu aks diz<br />
ekleminin ortalama 10mm (3-17mm) medialinden geçmelidir. Dezavantaj?; proksimal femur<br />
ve ayak b<strong>ile</strong>?i k?r?klar?nda kullan?m? uygun de?ildir. Spina iliaka anterior süperior <strong>ile</strong> birinci<br />
interdigital aral?k aras?nda kullan?lan modifikasyonu da mevcuttur. Ancak spina iliaka anterior<br />
süperiorün tek bir noktadan çok bir bölge olmas? ve bacak abdüksiyon ve addüksiyonundan<br />
etk<strong>ile</strong>nmesi dezavantaj?d?r (?ekil 16).<br />
40
Şekil 16: Ameliyat masasında ayrı ayrı<br />
femur başı orta noktası, diz eklemi orta<br />
noktası ve ayak b<strong>ile</strong>ği orta noktası<br />
işaretlenerek dizilim kontrol edilir.<br />
b) Klinik hiperekstansiyon testi: Sagittal planda antekürvasyon ve rekürvasyonu<br />
de?erlendirmek için kullan?l?r. Bu testte ameliyat öncesi de?erlendir<strong>ile</strong>n di?er baca??n<br />
hiperekstansiyon derecesi (Normali:5-10 derece hiperekstansiyon) <strong>ile</strong> k?r?k bacak<br />
kar??la?t?r?l?r. Fark k?r?k hatt?ndaki sagittal deformite olarak de?erlendirilir. Dezavantaj? bu<br />
tekni?in özellikle diz çevresi k?r?klarda kullan?labilmesi ve ön çapraz ba? lezyonu ve ligaman<br />
laksisitesi olan hastalarda spesifitesinin dü?mesidir. Rekürvatum deformitelerini<br />
de?erlendirmede uygun de?ildir (?ekil 17).<br />
41
Şekil 17: Klinik rekürvasyon testi<br />
c) Blumensaat çizgisi: Diz 30 derece fleksiyonda iken yap?lan lateral kontrolde<br />
Blumensaat çizgisinin patellan?n <strong>alt</strong> kutbundan geçmesi sagittal deformite de?erlendirmesinde<br />
kullan?l?r. Ancak distal femoral k?r?klarda de?erlendirme bu teknikle zor olabilir.<br />
d) Distal femurun rekürvatum bulgusu: Anteroposterior görüntüleme s?ras?nda<br />
interkond<strong>ile</strong>r oluk rekürvasyon artt?kça derinle?ir. Di?er sa?lam <strong>ekstremite</strong>nin intraoperatif<br />
kontrolü <strong>ile</strong> suprakond<strong>ile</strong>r k?r?klarda kullan?labilir.<br />
e) Tibial platonun e?imi: Çek<strong>ile</strong>n diz lateral grafisinde ameliyat öncesi sa?lam<br />
<strong>ekstremite</strong>nin tibial plato e?imi <strong>ile</strong> proksimal tibia k?r??? rekonstrüksiyonu sonras? e?im<br />
kar??la?t?r?l?r. Teknik h?zl? ve uygulamas? kolay olmas?na ra?men tibial e?im ki?<strong>ile</strong>r aras?nda<br />
de?i?eb<strong>ile</strong>ce?inden mutlaka di?er diz <strong>ile</strong> kar??la?t?r?lmal?d?r.<br />
f) Metre tekni?i: Skopi kontrolünde basit diafizer ve metafizer k?r?klarda kemik<br />
konturlar?n? takip ederek uzunluk fark? kontrol ed<strong>ile</strong>bilir. Ancak uzun spiral, ciddi parçal? ve<br />
kemik kayb? olan vakalarda do?ru <strong>ekstremite</strong> uzunlu?unu tespit etmek için radyolojik tetkik<br />
yap?lmal?d?r. ?ablonlar implant seçiminde ve di?er <strong>ekstremite</strong> röntgenogramlar? uzunluk<br />
de?erlendirmesinde kullan?lsa da; ?ablon ve röntgenografide 1:1.10 civar? oran fark?<br />
oldu?undan ameliyat s?ras?nda <strong>ekstremite</strong> uzunluk de?erlendirilmesinde ?ablon<br />
önerilmemektedir. Bir metre kullanarak ameliyat öncesi ve ameliyat s?ras?nda di?er <strong>ekstremite</strong><br />
42
<strong>ile</strong> femur ve tibia uzunlu?u kar??la?t?r?l?r. Skopi pozisyon hatalar? nedeniyle yanl??<br />
de?erlendirme riski dezavantaj?d?r.<br />
g) Femur rotasyon kontrolü için kalça rotasyon testi: Femur anteversiyonunun di?er<br />
kalça <strong>ile</strong> varyasyonu az iken normal toplumdaki varyasyonu çok geni? bir aral?ktad?r. Bu<br />
nedenle normal kalçaya göre yap?lan de?erlendirme daha iyi sonuçlar verir. ameliyat öncesi<br />
de?erlendir<strong>ile</strong>n sa?lam kalça iç ve d?? rotasyon dereceleri ameliyat s?ras?nda k?r?k taraf <strong>ile</strong><br />
kar??la?t?r?l?r. De?erlendirme s?ras?nda pelvisin durumunu göz önünde bulundurman?n zor<br />
olmas?, kalça artrozu ve pelvis k?r??? mevcudiyetinde kullan?lamamas? yöntemin<br />
dezavantajlar?d?r.<br />
h) Trokanter minörün pozisyonu: Trokanter minörün egzantirik ve asimetrik ?ekli<br />
rotasyon de?erlendirmesinde sa?lam kalça <strong>ile</strong> kar??la?t?r?ld???nda kullan?lab<strong>ile</strong>cek bir<br />
metottur. 15 derecelik femur rotasyonunu de?erlendirmede güvenilirli?i %98 oran?ndad?r.<br />
Pelvis rotasyonundan, kalça artrozundan, kalça artroplastisinden ve kalça hareket aç?kl???ndan<br />
etk<strong>ile</strong>nmemesi metodun avantajlar?d?r (?ekil 18).<br />
Şekil 18: Trokanter minörün<br />
pozisyonuna göre rotasyonun<br />
değerlendirilmesi. a ve b kalçalarında<br />
rotasyon uygun iken c <strong>ile</strong> d kalçalarında<br />
rotasyon kusuru mevcuttur.<br />
?) Diz fleksiyonda iken tibial rotasyonunun de?erlendirilmesi: Diz eklemi<br />
fleksiyonda iken tibian?n diz üzerinden iç ve d?? rotasyon hareketi mevcuttur. Teknik, sa?lam<br />
taraf tibia-femoral rotasyonu <strong>ile</strong> k?r?k taraf?n kar??la?t?r?lmas?n? içerir. Ayak b<strong>ile</strong>?i k?r?klar?nda,<br />
diz ligaman hasar? olan hastalarda, ayak deformitesi mevcudiyetinde hata riski mevcuttur.<br />
j) Skopi <strong>ile</strong> tibial rotasyon ölçülmesi: Tibial rotasyona femoral kondillerin posterior<br />
kontürünü de?erlendirerek veya Clementz (14)’in tarif etti?i ayak b<strong>ile</strong>?i aç?lar?n?<br />
de?erlendirerek karar ver<strong>ile</strong>bilir.<br />
43
k) Herhangi bir uzun kemi?in rotasyonel deformitesini de?erlendirilmesi: Rotasyon<br />
mevcudiyetinde proksimal ve distal kortekslerin kal?nl?klar? farkl? olabilir. Direk<br />
röntgenografik olarak sagittal ve transvers planda femur veya tibia kortikal kal?nl???<br />
de?erlendir<strong>ile</strong>rek kortikal kal?nl???n varyasyonuna göre rotasyona karar ver<strong>ile</strong>bilir.<br />
Dezavantaj?; parçal? veya inkomplet k?r?klarda yalanc? pozitif çap fark? bulgusu saptanabilir.<br />
Sensitivitesi dü?ük bir yöntemdir.<br />
III-<br />
STAB?L?ZASYON<br />
Plak <strong>ile</strong> tespit edilmi? uzun kemik k?r?klar?; mekanik test s?ras?nda uygulanan yüke<br />
kar?? belli ?ekilde davran?? biçimiyle cevap verir. Bu davran?? pla??n, vidalar?n ve kemi?in<br />
özelliklerinin kombinasyonudur ve sistemin yap?sal özelli?i olarak nitelendirilir. Standart<br />
<strong>plak</strong>, vida ve kemik <strong>ile</strong> yap?lan testte; sisteme belli miktarda güç uyguland???nda elastik bir<br />
deformasyon olu?ur. E?er uygulanan güç ortadan kald?r?l?rsa sistem eski ?eklini almaktad?r.<br />
Ancak güç daha da artt?r?ld???nda bir noktada plastik deformasyon geli?ir. Bu a?amadan sonra<br />
uygulanan güç ortadan kald?r?lsa b<strong>ile</strong> rezidüel bir deformasyon kal?r. Bu geçi? bölgesine<br />
esneme noktas? (yielding point) denir. E?er uygulanan güç daha da artt?r?lmaya devam ederse<br />
sistem tamamen bozulur. Bu mekanik testte elastik deformasyondan plastik deformasyona<br />
geçi? noktas? <strong>ile</strong> sistemin tamamen bozuldu?u nokta önemlidir (?ekil 19). Elde ed<strong>ile</strong>n tabloda<br />
olu?an e?im, sistemin sertli?i (stiffness) olarak adland?r?l?r ve belli bir güç <strong>alt</strong>?nda olu?an<br />
deformite miktar?d?r. Sa?laml?k (Toughness) ise bir materyalin k?r?lmas? için gerekli olan i?<br />
miktar?n? gösterir. Bir sisteme farkl? yönlerde tatbik ed<strong>ile</strong>n güçlerde bu de?erler farkl? olarak<br />
elde edilir.<br />
44
GÜÇ F [N]<br />
Şekil 19: Uygulanan güç <strong>alt</strong>ında oluşan<br />
deformasyon şemasında belli bir noktaya kadar<br />
oluşan deformasyon geri dönüşlüdür. (Elastik<br />
deformasyon) Güç daha da arttırıldığında<br />
oluşan deformasyon geri dönüşümsüzdür.<br />
(Plastik deformasyon)<br />
Biyolojik tespitte stabilizasyon rijit de?il, esnektir. K?r?k hatt?nda kompresyondan çok<br />
atelleme amaçlan?r. ?y<strong>ile</strong>?menin <strong>ile</strong>rleyen a?amalar?nda stabilize edici etkinlik ortaya ç?kmaya<br />
ba?lar. Redükte edilmemi? vital fragmanlar?n k?r?k kallusuna h?zla entegrasyonu sonras?nda<br />
<strong>plak</strong> kar??s?ndaki k?r?k bölgesinde bir destek yap? olu?ur. Sonuçta implant?n a??r? yüklenmesi<br />
ve yorgunlu?a ba?l? implant yetersizli?i engellenir. Anatomik redüksiyon ve rijit tespit <strong>ile</strong> elde<br />
ed<strong>ile</strong>n primer stabilitenin kemik iy<strong>ile</strong>?mesinde etkisinin az oldu?unu bildiren çal??malar<br />
mevcuttur (5).<br />
AO’nun klasik felsefesine göre uygulanan ve k?r?k hatt?nda kompresyon olu?turulan<br />
osteosentezlerde elde ed<strong>ile</strong>n rijidite, k?r?k hatt?nda görüleb<strong>ile</strong>cek harekete ve bunun sonucunda<br />
geli?eb<strong>ile</strong>cek kallus dokusuna izin vermez. Bu ?ekilde k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesine primer k?r?k<br />
iy<strong>ile</strong>?mesi ve amaçlanan stabiliteye ise mutlak stabilite denir. Özellikle parçal? k?r?klarda<br />
olmak üzere tüm k?r?klarda mutlak stabilite elde etmek için uygulanan cerrahi teknik s?ras?nda<br />
<strong>biyolojik</strong> faktörler geri planda kalmaktad?r. Fragmanlar aras? kompresyon <strong>ile</strong> temas<br />
yüzeylerinde gerilme yakla??k s?f?ra dü?er. Gerilme (Strain); bir cismi etk<strong>ile</strong>yen bir güç<br />
nedeniyle olu?an deformasyonun orijinal uzunlu?una oran? demektir. Gerilme, kallus<br />
geli?mesi için gereklidir. Bu nedenle mutlak stabil bir osteosentezde iy<strong>ile</strong>?me primer olur<br />
ancak kallus geli?imi için uyar? ve kemik iy<strong>ile</strong>?me h?z? oldukça dü?üktür. Pla??n kemik<br />
üzerine bask?s? sonucu kemik <strong>ile</strong> <strong>plak</strong> aras?ndaki sürtünme <strong>ile</strong> sa?lanan adaptasyon sonucu<br />
kemi?in mekanik özelliklerini taklit edecek ?ekilde hareket sa?lan?r. Kaynama internal<br />
remodelasyona ba??ml?d?r. ?nternal remodelasyon da doku remodelasyonunu uyar?r.<br />
45
Biyomekanik çal??malar mutlak stabil bir osteosentez sonras? implant <strong>ile</strong> kemik veya<br />
kemik <strong>ile</strong> kemik aras?ndaki birkaç mikrometre deplasman?n dahi kemik rezorpsiyonunu<br />
tetikledi?ini göstermektedir. Kemi?in implant yüzeyinde geli?en rezorpsiyon artan yük <strong>alt</strong>?nda<br />
sistemin bozulmas? ve kaynama problemleri <strong>ile</strong> sonuçlan?r (56)(?ekil 20).<br />
rezorpsiyon<br />
HAREKET<br />
Şekil 20: Mutlak stabil bir<br />
osteosentezde implant <strong>ile</strong> kemik veya<br />
kemik <strong>ile</strong> kemik arasında oluşan<br />
mikrohareket rezorpsiyona sebep<br />
olur.<br />
Biyolojik internal tespitte uygulanan cerrahi <strong>ile</strong> fleksibl elastiki tespit sa?lan?r ve elde<br />
ed<strong>ile</strong>n stabilite rölatif stabilitedir. Elastik stabilitede; belli miktardaki yük <strong>alt</strong>?nda k?r?k<br />
uçlar?nda olu?an deplasman geri dönü?lüdür ve yük ortadan kalkt??? zaman eski halini al?r.<br />
Elde ed<strong>ile</strong>n stabilite <strong>ile</strong> a?r?s?z hareket ve kemik olu?mas? için uyar? sa?lan?r. ?mplant?n elastik<br />
modülüsünün kemi?in elastik modülüsüne yak?n olmas? yani uygulanan yüke kar?? elastik<br />
cevap verebilme s?n?r?n?n kemi?inkine yak?n olmas? da porotik ve spongioz kemikteki<br />
implant?n s?yr?lma <strong>ile</strong> sistemin bozulmas?na neden olmadan daha güvenle kullan?lmas?na<br />
olanak sa?lamaktad?r.<br />
Elastiki tespitte k?r?k hatt?ndaki gerilme miktar? kallus olu?umunu ve k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesini<br />
artt?racak yöndedir. Granülasyon dokusu % 100 oran?nda gerilmeyi yani tamir dokusundaki<br />
deformasyonu tolere edebilir. K?r?k hatt?ndaki bo?luk k?r???n tipine göre büyük veya küçük<br />
olabilir. Küçük bo?luklarda k?r?k hatt?nda kabul ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek deplasman ayn? oranda küçük<br />
iken büyük miktardaki bo?lukta kabul ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek deplasman ayn? oranda büyüktür.<br />
Gerilmenin k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesindeki etkisinin iki boyutu vard?r. Birincisi daha önce belirt<strong>ile</strong>n<br />
deformasyona tamir dokusunun tolerans?; ikincisi de doku farkl?la?mas?n?n uyar?lmas?d?r.<br />
Belirt<strong>ile</strong>n ikinci mekanizma rölatif stabilite <strong>ile</strong> kallus dokusunun uyar?lmas? yönündedir (54).<br />
46
Gerilme teorisi (56,59) olarak bilinen teoriye göre; rüptüre sebep olacak kadar uzayan<br />
dokularda yeni doku olu?maz. Kabul ed<strong>ile</strong>bilir mobilite; sadece fragmanlar?n deplasman?ndan<br />
çok, k?r?k hatt?ndaki bo?lu?un geni?li?inin deplasmana oran?na ba?l?d?r. Hedeflenen gerilim<br />
aral???; minimum olarak kallus geli?imi için gereken miktar <strong>ile</strong> maksimum kemik<br />
köprülenmesine izin verecek miktar aras?nda olmal?d?r (?ekil 22). Çok az miktarlarda gerilim<br />
kallus olu?umunu uyar?r. %2 oran?nda gerilim lameller kemik taraf?ndan, %10’a kadar gerilim<br />
örgümsü kemi?in üç boyutlu yap?s? taraf?ndan tolere edilirken, %10 <strong>ile</strong> %30 aras? gerilim<br />
kemik rezorpsiyonunu uyar?r. Gerilimin basit ve parçal? k?r?klardaki durumu farkl?d?r. Parçal?<br />
k?r?klarda daha büyük miktarlardaki deplasman fragmanlar taraf?ndan abzorbe ed<strong>ile</strong>rek<br />
fragmanlar aras?nda daha az gerilme yarat?l?r. Basit k?r?klarda ise k?r?k hatt?nda meydana gelen<br />
daha az miktardaki deplasman rüptüre sebep olab<strong>ile</strong>cek kadar gerilme yaratabilir (?ekil 21).<br />
?ekil 21: Basit transvers bir k?r?kta 5 mm.’lik k?r?k hatt?ndaki bo?luk için 5 mm.’lik bir<br />
deplasman %100 bir gerilmeye yok açarak granülasyon dokusunun limit gerilme miktar?na<br />
ula??rken, 4 ara parçal? bir k?r?kta 5’er mm.’lik 5 k?r?k hatt?ndaki bo?luk için toplamda<br />
olu?an 5 mm.’lik deplasman her k?r?k hatt?nda bo?lu?u 5 mm.’den 6 mm.’ye ç?kartarak %<br />
20’lik bir gerilme yarat?r. Bu olay da parçal? k?r?klarda elastik <strong>tespiti</strong>n avantaj?n?<br />
göstermektedir.<br />
47
Gran. dokusu + %100<br />
Kıkırdak +%10<br />
Kemik + % 2<br />
?ekil 22: Fragmanlar aras? gerilme<br />
teorisine göre fleksibl tespit yüksek<br />
miktarda gerilim yaratarak k?r?k hatt?nda<br />
granülasyon dokusu olu?tururken, daha<br />
küçük gerilim k?k?rdak ve en küçük<br />
gerilim de kemik olu?mas?n? tetikler.<br />
Biyolojik tespit için üretilmi? k?smen birinci ve ikinci jenerasyon PC-Fix, LISS,<br />
LCP’lerde pla?a kilitleneb<strong>ile</strong>n kendinden delici ve yiv aç?c? veya sadece kendinden delici<br />
vidalarla elde edilmeye çal???lan rölatif stabilite kemik ve <strong>plak</strong> aras?ndaki temasa ba??ml?<br />
de?ildir. Elde ed<strong>ile</strong>n stabilite pla?a sabit aç?da kilitlenen vidalar ve pla?a yak?n korteks<br />
aras?ndad?r. Bu nedenle bu yeni nesil <strong>plak</strong>larda genellikle vidalar?n tek korteksi tutmas?<br />
yeterlidir (?ekil 23). Sistemin stabilitesi <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemik aras?nda olmad??? için metafizer<br />
bölgelerde pla??n kemik konturlar?na uydurulmas? gerekmemektedir. Vidalar?n sabit aç?da<br />
olmas? ayr?ca s?yr?lma gücünü normal <strong>plak</strong>lama tekni?indeki gibi tek tek vidalara ba??ml?<br />
de?il, tüm vidalar?n toplam gücüne ba??ml? hale getirmektedir. Özellikle pla??n tipine göre<br />
de?i?en özellikte birbirini çaprazlayan vidalarda s?yr?lma gücü daha da artmaktad?r (?ekil 24).<br />
Şekil 23: Plağa sabit<br />
açıda kilitlenen<br />
vidaların sağladığı<br />
stabilite nedeniyle tek<br />
korteks tutularak<br />
osteosentez yapılması<br />
yeterlidir.<br />
48
A<br />
B<br />
Şekil 24: Diverjan<br />
olarak plağa kilitlenen<br />
vidalar <strong>ile</strong> sıyrılma için<br />
gerekli olan güç<br />
oldukça artar.<br />
A: Güç uygulanmadan<br />
önce<br />
B: Bükülme <strong>ile</strong><br />
tetiklenen güç <strong>alt</strong>ında<br />
plağa düz ve diverjan<br />
olarak tatbik edilmiş<br />
plağa kilitlenen vidalar<br />
için gerekli olan<br />
sıyrılma güçleri<br />
Bu özellik <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> osteosentezin osteoporotik kemikte daha rahatl?kla<br />
kullan?m?na olanak sa?lamaktad?r (56,76).<br />
A<br />
AO’nun konvansiyonel <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez için önerdi?i vida say?lar? <strong>biyolojik</strong><br />
tespit için geçerli de?ildir. Parçal? bir k?r?kta pla??n uzunlu?u parçal? k?r?k bölgesinin<br />
uzunlu?unun 2-3 kat?ndan fazla olmal?d?r. Basit bir k?r?kta ise 8-10 kat?ndan fazlas? <strong>ile</strong><br />
osteosentez yap?lmal?d?r (Plak köprü geni?li?i oran?). Tatbik ed<strong>ile</strong>cek vida say?s?n?n tüm<br />
pla??n deliklerine oran? ise 0.4 <strong>ile</strong> 0.5 oran?n?n <strong>alt</strong>?nda olmal?d?r (Plak vida yo?unlu?u)<br />
(?ekil 25). Tüm delikleri vida <strong>ile</strong> doldurulmas? veya k?r?k hatt?na çok yak?n vida tatbiki stres<br />
konsantrasyonuna sebep olarak elastik <strong>tespiti</strong>n istenildi?inden farkl? bir ?ekilde bozulmas?na<br />
sebep olur (27,70)(?ekil 26).<br />
49
PLAK<br />
VİDA<br />
YOĞUNLUĞU<br />
0.43<br />
PLAK<br />
VİDA<br />
YOĞUN.<br />
0.5<br />
PLAK<br />
VİDA<br />
YOĞUN.<br />
0<br />
KIRIK<br />
UZUNLUĞU<br />
PLAK<br />
UZUNLUĞU<br />
Şekil 25: Şekilde parçalı<br />
kırık hattı uzunluğu,<br />
plağın uzunluğu ve<br />
<strong>plak</strong> vida yoğunluğu<br />
gösterilmekte.<br />
PLAK<br />
VİDA<br />
YOĞUN.<br />
0.75<br />
Stres konsantrasyonu<br />
Stres dağılması<br />
Şekil 26: Plağın tüm deliklerinin vida <strong>ile</strong> doldurulması ve kırık hattına çok yakın vida tatbiki<br />
elastik <strong>tespiti</strong> engeller ve stres konsantrasyonuna sebep olur.<br />
Stabilite aç?s?ndan her ne kadar pla?a kilitlenen vidalarda tek korteks <strong>ile</strong> osteosentez<br />
yeterli olarak kabul edilse de, osteoporotik kemiklerde korteks kal?nl???n?n azalmas?na ba?l?<br />
olarak sistemin stabilitesi azal?r. Bu durumlarda her iki korteksinde kendinden yiv aç?c? vida<br />
kullanarak tutulmas? sistemin stabilitesini artt?rmaktad?r (27)(?ekil 27).<br />
50
Çalışma<br />
Uzunluğu<br />
Çalışma<br />
Uzunluğu<br />
Çalışma<br />
Uzunluğu<br />
Şekil 27: Osteoporotik kemikte korteks kalınlığı azaldığı için plağa kilitlenen<br />
vidalı sistemlerde dahi gerektiğinde çift korteks tutulmalıdır.<br />
IV- ?Y?LE?ME ?EKL? (54)<br />
Stabil bir osteosentezdeki k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesine primer (direk) k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi denir<br />
(10,20,22,50,52). Primer k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde k?r?k hatt?nda kallus görülmez. K?r?k hatt?nda<br />
kompresyon mevcuttur. Kaynama esnas?nda doku farkl?la?mas? a?amas? ve kemik yüzeyinde<br />
rezorpsiyon a?amalar?n? atlayarak Haversiyen sisteminin direk internal remodelasyonu<br />
a?amas?na geçer. ?nternal remodelasyon kemik nekrozunda görülen a?amalara tekabül eder.<br />
Radyolojik takip s?ras?nda kaynaman?n takibi aç?s?ndan klinik ve radyolojik olarak direk bir<br />
belirteç yoktur. Ancak stabilitenin istenen düzeyde olmad??? durumdaki bulgular olan; kallus<br />
görülmesi, k?r?k uçlar?nda rezorpsiyon mevcudiyeti takip s?ras?nda indirek bulgu olarak<br />
saptanabilir. Direk k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi nekrotik kemik iy<strong>ile</strong>?mesi için gerekli olan bir durumdur.<br />
?ndirek iy<strong>ile</strong>?me s?ras?nda olu?an doku farkl?la?mas? yüksek gerilim ortam?nda ba?lar.<br />
Birle?en dokular?n çap?nda artma k?r?k mobilitesini büyük oranda etk<strong>ile</strong>r. Doku farkl?la?mas?<br />
gerilimi tolere edeb<strong>ile</strong>n ancak deforme olab<strong>ile</strong>n dokularla ba?lar, daha rijit ama daha az<br />
gerilim tolere edeb<strong>ile</strong>n dokulara de?i?ir ve en sonunda kuvvetli ancak k?r?lgan kemik <strong>ile</strong><br />
sonuçlan?r. ?ndirek k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde k?r?k hatt?nda kompresyon olmad???ndan ve erken<br />
51
dönemde mikrohareket kabul ed<strong>ile</strong>bildi?inden olu?acak kallus dokusunun integrasyonu,<br />
miktar? ve yo?unlu?u radyolojik olarak de?erlendir<strong>ile</strong>bilir (54).<br />
Elastik bir osteosentezde görülen k?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde kaynama radyolojik olarak<br />
kallusun miktar? ve yo?unlu?unun takibi <strong>ile</strong> primer iy<strong>ile</strong>?meye göre çok daha rahat ve erken<br />
bulgularla olur.<br />
V- KOMPL?KASYONLAR<br />
1) Damar ve sinir yaralanmas?: Tüm <strong>ekstremite</strong> k?r?klar?nda damar ve sinir<br />
muayenesi hastan?n ilk muayenesinin bir parças? olmal?d?r. ?üphelenilmesi durumunda<br />
doppler veya anjiografi <strong>ile</strong> tetkik yapmak ?artt?r. Ameliyat s?ras?nda diz bölgesinde çal???l?rken<br />
posteriorden geçen damar sinir paketi ve fibula ba?? çevresinde ve anterolateralden uzun <strong>plak</strong><br />
tatbiki s?ras?nda distal bölgelere vida tatbiki s?ras?nda fibuler sinire dikkat etmek gerekir.<br />
2) Kompartman sendromu: Uyluk ve krusta ilk travmaya veya yap?lan cerrahi giri?ime<br />
ba?l? olarak fasyal kompartmanlar?n bas?nçlar?n?n artarak içinde bulunan nöral yap?lar?n ve<br />
kas grubunun iskemisi, kompresyonu, kas liflerinin dejenerasyonu, nekrozu geli?ebilir. ?üphe<br />
halinde her türlü sarg? ve alç? aç?larak <strong>ekstremite</strong> gözlenmelidir. Proksimal tibia k?r?klar?nda<br />
uygulanan LISS sonras? kompartman bas?nçlar? izlenen 28 hastal?k seride, cerrahiye ba?l?<br />
kompartman bas?nc?nda artma saptanmam??t?r (15).<br />
3) Ya? embolisi: Multipl k?r?klarda riski artmaktad?r. En s?k olarak genç ya?larda olu?an<br />
uzun kemik k?r?klar?d?r. Solunumun yüzeyelle?mesi, ate?, ta?ipne, ta?ikardi, nörolojik<br />
semptomlar ve pete?<strong>ile</strong>r görülebilir. Solunum deste?i, steroid tedavisi, dü?ük molekül a??rl?kl?<br />
heparin uygulamas? gereklidir.<br />
4) Enfeksiyon: Aç?k k?r?klarda s?kl??? artmaktad?r. Etkili debridman sonras? hemen veya<br />
uygun profilaktik antibiyotik kullan?m? sonras?nda bir müddet bekledikten sonra <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong><br />
k?r?klar?nda internal osteosentez <strong>ile</strong> ba?ar?l? sonuçlar bildiren birçok yaz? mevcuttur (9,29,79).<br />
Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte ise s?n?rl? kesi <strong>ile</strong> yumu?ak doku devaml?l???n?n korunmas? ve<br />
uygulanan yeni nesil <strong>plak</strong>lar?n titanyum olmas? nedeniyle enfeksiyon oranlar? oldukça<br />
52
dü?üktür (29). Schültz ve ark. LISS <strong>ile</strong> ilgili ilk deneyimlerinde Berlin’den 22 vakal?k<br />
ser<strong>ile</strong>rinde hiç enfeksiyona rastlamad?klar?n? bildirmi?lerdir (66).<br />
5) Ampütasyon: Alt <strong>ekstremite</strong> yaralanmalar?nda erken dönemde ?iddetli biçimde<br />
yumu?ak doku hasar?na e?lik eden damar yaralanmas? ve ezici bir travma mevcudiyetinde bir<br />
seçenek olarak gerekebilir.<br />
6) Yava? kaynama, kaynama gecikmesi ve kaynama yoklu?u: Bir k?r???n kaynamas? için<br />
gerekli olan zaman? belirlemek zordur. Bir çok faktörden etk<strong>ile</strong>nen k?r?k kaynamas?n?n erken<br />
a?amalar?n?n birkaç haftadan uzun süre gözlenmesi, fragmanlar aras?nda ayr?lma olmamamas?,<br />
yüzeyler aras?nda kavitasyonun olmamas? ve skleroz ve dekalsifikasyonun görülmemesi<br />
durumu yava? kaynama olarak de?erlendir<strong>ile</strong>bilir. Kaynama gecikmesi veya kaynamama <strong>ile</strong><br />
sonuçlanmayabilir. Kaynama gecikmesi ise bir k?r?k için beklenen kaynama zaman?nda yeterli<br />
kaynaman?n elde ed<strong>ile</strong>memesidir. Kaynamama ise k?r?k kaynama sürecinin bir a?amada<br />
durmas?d?r. Bir k?r?kta kaynamamadan bahsetmek için k?r?k olu?tuktan sonra en az 6 ay<br />
geçmesi, fragmanlarda skleroz, medüller kanallar?n t?kal? olmas?, k?r?k uçlar?n?n fibröz doku<br />
<strong>ile</strong> eklemle?mesi gereklidir. Böyle bir durumda müdahale yapmadan k?r?kta kaynama<br />
beklenemez (48).<br />
7) Kötü kaynama: Bir kemi?in anatomik olarak anormal bir pozisyonda kaynamas?na<br />
kötü kaynama denir. Etk<strong>ile</strong>nen kemikte k?salma, uzama, aç?lanma, ve rotasyon geli?ebilir.<br />
Sonuç genelde fonksiyonel veya kozmetik aç?dan kabul ed<strong>ile</strong>mez. Metafizyel ve diafizer kötü<br />
kaynaman?n di?er yandan bir <strong>alt</strong> ve bir üst ekleme binen yük dengelerini etk<strong>ile</strong>yerek <strong>ile</strong>ride<br />
geli?eb<strong>ile</strong>cek olas? artroz için zemin haz?rlay?p haz?rlamad??? literatürde tart??mal?d?r. Bu<br />
nedenle kötü kaynama sonucu olu?an dizilim bozuklu?una hangi derecelerde müdahale<br />
edilmesi gerekti?i konusundaki yay?nlarda da fikir birli?i yoktur (48). Ancak baz? yazarlarca<br />
tibiada 1 cm.’e kadar olan k?sal?k, 10 derece varus, valgus, rekürvasyon ve iç rotasyon ve 15<br />
derece d?? rotasyon kabul ed<strong>ile</strong>bilir deformitelerdir (49).<br />
8) Eklem sertli?i: Alt <strong>ekstremite</strong> k?r?klar?nda bir <strong>alt</strong> ve bir üst <strong>ekstremite</strong>de eklem sertli?i<br />
geli?ebilir. Erken cerrahi giri?im, erken haraket ve fizik tedavi yöntemleri <strong>ile</strong> önlenmeye<br />
çal???l?r.<br />
53
9) Refleks sempatik distrofi: Ameliyat sonras? k?r???n ve osteosentezin tipine ba?l? olarak<br />
uzun süre yük ver<strong>ile</strong>meyen ve uygun egzersiz program?na uymayan hastalarda görülebilir.<br />
Ekstremitede ödem, hiperaljezi, ciltte morarma, atrofi mevcuttur. Grafisinde yayg?n<br />
osteopenik görünüm yer yer benekli lekelenmeler mevcuttur. Tedavisinde s?cak ve so?uk<br />
kontrast banyolar, egzersiz, fizik tedavi metodlar? ve gerekli durumlarda sempatik bloklar<br />
uygulanabilir.<br />
54
D- HASTALAR VE YÖNTEM<br />
ı)- Hastalar<br />
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nde<br />
Aralık 2002-Temmuz 2004 yılları arasında başvuran ve femur veya tibia kırığı nedeniyle<br />
<strong>biyolojik</strong> yöntem kullanılarak <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez yapılan 14 hastanın düzenli kontrolleri<br />
yapılab<strong>ile</strong>n 13 kırığı değerlendirmeye alındı. Takip süresi en kısa 5 ay ve en uzun 24 ay olmak<br />
üzere ortalama 13 ay idi.<br />
Acil polikliniğimize başvuran tüm hastalar için gerekli görüldüğü durumlarda Genel<br />
Cerrahi ve Beyin Cerrahisi konsültasyonları yapıldı. Ortopedik muayene sırasında genel<br />
sistemik muayeneyi takiben etk<strong>ile</strong>nen <strong>ekstremite</strong>nin nörovasküler durumu değerlendirildi.<br />
Damar lezyonundan şüphelenilmesi halinde veya ateşli silah yaralanması neticesinde kırık<br />
tespit ed<strong>ile</strong>n vakalarda doppler ultrason <strong>ile</strong> damar lezyonu araştırıldı.<br />
Açık kırık mevcudiyetinde yara, Gustilo-Anderson sınıflamasına göre sınıflandırıldı.<br />
Gustilo-Anderson tip1 olan vakalarda debridman ve betadinli izotonik <strong>ile</strong> irrigasyonu takiben<br />
3 gün Cefazolin-Na 1 gr <strong>ile</strong> 4x1, tip 2 olanlarına debridman, irrigasyon ve primer sütür <strong>ile</strong><br />
yaranın kapatılmasını takiben 5 gün Cefazolin-Na’a ilaveten Gentamisin 160 mg 1x1 ve tip 3<br />
olanlarına ise debridman irrigasyonu takiben 5 gün Cefazolin-Na ve Gentamisin’e ek olarak<br />
kristalize penisilin 8x3 milyon üniteden 100 cc medifleks içinde infüzyon yapıldı. Tüm açık<br />
kırıklı hastalara gazlı gangren ve tetanoz profilaksisi yapıldı. Hastalara yattıkları ilk günden<br />
itibaren analjezik tedavi uygulandı.<br />
Hastaların acil müdahale odasında yapılan ilk müdahalelerini takiben kırığın bölgesine<br />
göre iskelet traksiyonu veya alçı atel tatbik ed<strong>ile</strong>rek interne edildi. Hiçbir hastamızda geçici<br />
eksternal fiksatör kullanılmadı.<br />
Hastalarımızdan genel rutin tahliller (Hemogram, glukoz, üre, kreatinin, karaciğer<br />
fonksiyon testleri, kanama pıhtılaşma testleri, EKG ve PA akciğer grafisi, hepatit ve HIV için<br />
testler) alındı. Bir <strong>alt</strong> ve bir üst eklemi içeren ve karşı <strong>ekstremite</strong>nin iki yönlü graf<strong>ile</strong>ri alındı.<br />
Yaşlı hastalara hemen derin ven trombozu için düşük molekül ağırlıklı heparin subkutan<br />
olarak başlandı.<br />
55
Hastalar radyolüsen şeffaf masada ameliyat edildi. Tibia kırıklarında pnömotik turnike<br />
kullanıldı. Ekstremite steril olarak hazırlandıktan sonra kırığın indirek redüksiyonu için elle<br />
traksiyon veya geçici unilateral AO fiksatörü tatbik ed<strong>ile</strong>rek distraksiyon <strong>ile</strong> dizilim sağlandı.<br />
Krettek’in (43) önerdiği dizilim kontrolü iki planlı olarak skopide kontrol edildikten sonra<br />
vakaların kırık bölgelerine göre LISS, LC-DCP, DCP, may anatomik <strong>plak</strong> gerekli olan<br />
vakalarda eklem görülerek tatbik edildi. LISS AO’nun önerdiği şekilde, diğer <strong>plak</strong>lar ise<br />
MİPO tekniğine uygun olarak kırık hattının uzağından plağın geçeb<strong>ile</strong>ceği kadar<br />
uzunlamasına kesi sonrası submusküler ve periost üzerinden plağın kendisi veya uzun bir<br />
disektör kullanılarak tatbik edildi. Plak ve kemiğin uyumu iki planda kontrol edildikten sonra<br />
perkütan olarak skopi kontrolünde kırık hattının proksimal ve distaline arada boş delikler<br />
bırakılarak en az 3’er vida tatbik ed<strong>ile</strong>rek osteosentez sağlandı. Her ameliyat sonunda dizilim<br />
iki planlı olarak tekrar kontrol edildi. Turnike kullandığımız vakalarımızda turnike açılarak<br />
kanama kontrolü yapıldı. Yaralar primer olarak sütüre edildi. Dren kullanılmadı. Eksternal<br />
atel kullanılmadı.<br />
Ameliyat sonrası <strong>ekstremite</strong>ye elastik bandaj ve soğuk uygulama yapıldı. Aynı gün<br />
aktif kuadriseps egzersizlerine başlandı. Hastanın ameliyat sonrası grafisi alındıktan sonra<br />
politravmatize olmayan hastalarımızın çift koltuk değneği <strong>ile</strong> yük vermeden yürümeleri<br />
sağlandı. 2. günden itibaren pasif ve aktif kalça, diz ve ayak b<strong>ile</strong>ği egzersizleri başlandı.<br />
Politravmatize olan hastalarımız fizik tedavi kliniği <strong>ile</strong> konsülte ed<strong>ile</strong>rek yatak içi aktif ve<br />
pasif egzersizler ve üst <strong>ekstremite</strong> atrofisini önlemek amacıyla üst <strong>ekstremite</strong> için egzersiz<br />
başlandı.<br />
Açık kırık nedeniyle profilaksi yapılan hastalarımızdan profilaksi bitiminden önce<br />
ameliyat ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>nlerinin ameliyat sonrasında tedav<strong>ile</strong>ri devam ederken, sonrasında opere<br />
ed<strong>ile</strong>nlere açık kırık olmayan vakalarımıza uyguladığımız 48 saatlik cerrahi antibiyotik<br />
profilaksisi uygulandı. Pansuman takibi sonrasında yara problemi olmayan vakalarda dikişler<br />
10-12. gün alındı.<br />
Hastaların yatışından itibaren tüm bilg<strong>ile</strong>ri kaydedildi. Hastalar aylık olarak klinik ve<br />
radyolojik olarak değerlendirildi. Hastanın tavsiye ed<strong>ile</strong>n rehabilitasyon programına uyumu<br />
kontrol edildi. Klinik muayenede; ayak b<strong>ile</strong>ği, diz ve kalça hareketleri değerlendirildi.<br />
Radyolojik olarak iki yönlü grafi tetkikinde yeterli kaynama görülen hastalarda kısmi ve tam<br />
kallus köprüleşmesi görülen vakalarımızda tam yük verildi.<br />
56
Yapılan rutin kontrolleri dışında hastaların en son değerlendirmesi yapıldı. Yapılan son<br />
kontrollerinde tibia kırığı nedeniyle opere ettiğimiz hastalarımız R.Johner ve O. Wruhs’un<br />
tanımladığı kriterlere göre (Tablo-2) ve femur kırığı nedeniyle opere ettiğimiz hastalarımız<br />
Shelbourne ve Brueckmann’ın kriterlerine göre değerlendirildi (Tablo-3).<br />
MÜKEMMEL İYİ ORTA KÖTÜ<br />
Kaynama yokluğu,<br />
osteomyelit<br />
Yok Yok Yok Var<br />
nörovasküler bozukluk Yok Minimal Orta Ciddi<br />
DEFORMİTE<br />
varus/valgus Yok 2-5 6-10 >10<br />
anteversiyon/rekürvasyon 0-5 6-10 11-20 >20<br />
Rotasyon 0-5 6-10 11-20 >20<br />
Kısalık 0-5 mm 6-10 mm 11-20 mm >20 mm<br />
HAREKET<br />
Diz Normal >%80 >%75 %75 >%50 %75 >%50
ORTA<br />
KÖTÜ<br />
10 dereceden az ekstansiyon kaybı olması, 61-90 derece arası<br />
fleksiyon olması, 5-10 derece arasında varus veya valgus deformitesi<br />
bulunması, minimal ağrı, 1-2 cm. kısalık olması ve zaman zaman<br />
tedaviye ihtiyaç göstermesi<br />
Hareket oranının 60 derecenin <strong>alt</strong>ına düşmesi, 10 derecenin üzerinde<br />
valgus veya varus deformitenin olması, 2 cm.’nin üzerinde kısalık<br />
olması ve düzenli olarak analjezik kullanıma ihtiyaç olması<br />
Tablo 3: Shelbourne ve Brueckmann’ın kriterleri (3)(68)<br />
ıı)- Cerrahi Teknik<br />
Plak <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte eklemi ilg<strong>ile</strong>ndirmeyen k?r?klarda, k?r?k hatt?n?n proksimal<br />
ve distalinden yap?lan kes<strong>ile</strong>r <strong>ile</strong> girilir. Plak perkütan olarak submusküler ve periost<br />
üzerinden kayd?r?larak kemi?in üzerine yerle?tirilir. ?ndirek redüksiyon sonras?nda perkütan<br />
olarak k?r?k hatt?n?n proksimal ve distaline tatbik ed<strong>ile</strong>n vidalar <strong>ile</strong> i?lem tamamlan?r. Eklemi<br />
ilg<strong>ile</strong>ndiren k?r?klarda ise eklem mutlaka aç?larak anatomik redüksiyon ve stabil tespit elde<br />
edilmeye çal???l?r. Ard?ndan k?r?k hatt?na uzak bölgeden <strong>plak</strong> kemi?e tespit edilir.<br />
Biyolojik tespit uygulan?rken önceleri sadece k?r?k hatt?n? açmadan geni? kes<strong>ile</strong>r<br />
kullan?l?rken bugün M?PO, M?PPO ve TARPO teknikleri geli?tirilmi?tir.<br />
?) M?PO: K?r?k hatt?n?n proksimal ve distalinden sadece pla?? ve vidalar? yerle?tirmek<br />
için kes<strong>ile</strong>r kullan?l?r. ?ndirek redüksiyon kabul ed<strong>ile</strong>bilir s?n?rda iken femur için medial<br />
diseksiyon hiç yapmadan s?n?rl? lateral diseksiyonla <strong>plak</strong> submusküler olarak k?r?k hatt?n?n<br />
proksimal veya distalinden yerle?tirilir. Bu metotta temas yüzeyi az<strong>alt</strong>?lm?? <strong>plak</strong>lar tercih<br />
edilir. Daha sonra skopi kontrolü <strong>alt</strong>?nda vidalar perkütan olarak tatbik edilir. Tibia<br />
k?r?klar?nda <strong>plak</strong> anterolateral veya medial olarak yerle?tirilir.<br />
??) M?PPO: Özellikle femur proksimal ve distal uç eklem d??? k?r?klar?nda DCS<br />
kullanarak uygulan?r. M?PO tekni?inde belirtildi?i gibi femur için lateralden s?n?rl? kes<strong>ile</strong>rle<br />
girilir. Ancak bu teknikte implant?n 2 parça olmas?ndan ve 2 planda dizilim sa?layabilme<br />
kapasitesinden faydalan?l?r. 95 derecelik kond<strong>ile</strong>r vida k?r??a göre femur proksimal veya<br />
distaline tatbik edilir. ?ndirek redüksiyon için pla??n kond<strong>ile</strong>r parça <strong>ile</strong> birle?mesinden<br />
58
faydalan?l?r. ?ndirek redüksiyon ve <strong>plak</strong> yerle?tirilmesi sonras? k?r?k hatt? aç?lmadan k?r???n<br />
uza??ndan tatbik ed<strong>ile</strong>cek vidalar <strong>ile</strong> i?lem tamamlan?r (6,41).<br />
BÖLGE OLGU SAYISI %<br />
FEMUR PROKSİMAL 1 7,6<br />
FEMUR DİAFİZ 1 7,6<br />
FEMUR DİSTAL 2 15,38<br />
TİBİA PROKSİMAL 3 23,07<br />
TİBİA DİAFİZ 5 38,46<br />
TİBİA DİSTAL 1 7,6<br />
???) TARPO: Deplase distal femur eklem içi k?r?klar?nda aç?k redüksiyon ve internal<br />
tespit tekni?i <strong>ile</strong> %70-90 iyi ve mükemmel sonuçlar elde edilmektedir (39). Ancak özellikle<br />
medial parçalanma veya kemik kayb? mevcudiyetinde kemik grefti önerilmektedir. Ayr?ca<br />
aç?k redüksiyon için geni? cerrahi giri?im ve lokal kanlanman?n bozulmas? kaynama<br />
gecikmesi gibi problemleri de beraberinde getirmektedir. TARPO tekni?inde lateral<br />
parapatellar artrotomi <strong>ile</strong> eklem yüzeyi direk ve anatomik olarak redükte ed<strong>ile</strong>rek tespit edilir.<br />
?ndirek redüksiyon tekni?i <strong>ile</strong> metafizer k?r???n dizilimi sa?lan?r. Sonras?nda artiküler blok<br />
?afta tespit edilir (6,40,41).<br />
Cerrahi uygulama s?ras?nda kar??la??lan bir problem; uygulanan implantlar?n önceleri<br />
M?PO, M?PPO ve TARPO gibi minimal invaziv <strong>plak</strong>lamaya göre dizayn edilmemi?<br />
olmas?yd?. Ancak daha sonra femur ve tibia diafiz k?r?klar?nda kullan?lmak üzere PC-Fix,<br />
proksimal tibia ve distal femur için LISS’in kullan?ma girmesi uygulamay? kolayla?t?rm??t?r ve<br />
biyomekanik aç?dan osteosentezin metodunu de?i?tirmi?tir. LISS kond<strong>ile</strong>r destek <strong>plak</strong> dizayn?<br />
<strong>ile</strong> sabit aç?l? dinamik kond<strong>ile</strong>r çivinin mekanik avantaj?n? kemik implant temas?na ba?l?<br />
problemlere yol açmadan kombine etmektedir.<br />
Tibia proksimal uç k?r?klar?nda LISS tatbiki için tibia proksimalinde anteriore uzanan<br />
lateral insizyon kullan?l?r. Cilt cilt<strong>alt</strong>? katlar geçildikten sonra <strong>plak</strong> tibialis anterior kas?n?n<br />
<strong>alt</strong>?na yerle?tirilir. E?er eklem içi k?r?k mevcutsa skopi <strong>alt</strong>?nda anatomik redüksiyon sonras?<br />
tranvers olarak tatbik ed<strong>ile</strong>n 3.5 mm.’lik kanüle veya spongioz vida <strong>ile</strong> osteosentez sa?lan?r.<br />
Daha sonra tibian?n anterolateraline eklemden 1,5 cm kadar distale, konturunun uyaca??<br />
?ekilde elcek <strong>ile</strong> beraber tatbik edilir. ?ndirek olarak k?r?k redüksiyonu yap?l?r. Pla??n distal<br />
ucundan tatbik ed<strong>ile</strong>n bir adet K teli <strong>ile</strong> dörtgen ?eklinde çat? haz?rlanm?? olur. Daha sonra<br />
tibia proksimaline tatbik ed<strong>ile</strong>n k?r???n durumuna göre 3-4 kadar kendinden delici ve yiv aç?c?<br />
59
HASTA ADI<br />
YA<br />
EK PATOLOJİ<br />
UYGULANAN TEDAVİ<br />
Ş<br />
BA 44<br />
<br />
<br />
<br />
SOL PLAFOND KIRIĞI<br />
L1 VERTEBRA KIRIĞI<br />
SOL KALKANEUS KIRIĞI<br />
SOL PLAFOND KIRIĞI İÇİN<br />
SİRKÜLER EKSTERNAL<br />
FİKSATÖR İLE OSTEOSENTEZ<br />
AP 43<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
SAĞ HUMERUS DİAFİZ KIRIĞI<br />
SOL FEMUR DİAFİZ KIRIĞI<br />
SAĞ FİBULA DİAFİZ FİSSÜR<br />
SOL İLİAK KANAT KIRIĞI<br />
SOL FEMUR VE<br />
SAĞ HUMERUS İÇİN<br />
İNTRAMEDÜLLER ÇİVİ İLE<br />
OSTEOSENTEZ<br />
MY 24<br />
SOL KRUS SEGMENTER ÇİFT<br />
SOL MEDİAL MALLEOL KIRIĞI<br />
SAĞ OMUZ LUKSASYONU<br />
L1 SAĞ TRANSVERS PROCES<br />
KIRIK<br />
SOL İSKİON PUBİS KOLLARI<br />
KIRIĞI<br />
SAĞ İSKİON PABİS KOLUNDA<br />
FİSSÜR<br />
MANDİBULA KIRIĞI<br />
SOL KRUS İÇİN<br />
İNTRAMEDÜLLER ÇİVİ İLE<br />
OSTEOSENTEZ<br />
HE 84 SOL FEMUR<br />
İNTERTROKANTERİK KIRIK<br />
SOL FEMUR İÇİN PFN<br />
EA 41<br />
<br />
<br />
<br />
SOL FEMUR SUPRAKONDİLER<br />
TİP 3A AÇIK KIRIK<br />
SOL PATELLA KIRIĞI<br />
SOL RADİUS DİAFİZ<br />
NONDEPLASE KIRIK<br />
SOL FEMUR İÇİN SİRKÜLER<br />
EKSTERNAL FİKSATÖR İLE VE<br />
PATELLA İÇİN KANÜLE VİDA<br />
İLE OSTEOSENTEZ<br />
ŞA 38<br />
<br />
<br />
SOL KOLLUM FEMORİS KIRIĞI<br />
SOL HUMERUS DİSTAL<br />
PARÇALI KIRIĞI<br />
KOLLUM KIRIĞI İÇİN KANÜLE<br />
VİDA, SAĞ HUMERUS DİSTAL<br />
UÇ KIRIĞI İÇİN ÇİFT PLAK İLE<br />
OSTEOSENTEZ<br />
MŞ 74<br />
<br />
<br />
<br />
SAĞ ÖN KOL ÇİFT KIRIK<br />
SAĞ HUMERUS PROKSİMAL<br />
UÇ KIRIĞI<br />
MAKSİLLA KIRIĞI<br />
ULNAYA RUSH PİN VE<br />
RADİUSA PLAK VİDA<br />
HUMERUSA KAPALI<br />
REDÜKSİYON PERKÜTAN K<br />
TELİ İLE OSTEOSENTEZ<br />
vidalar sonras? k?r???n distalini pla?a yakla?t?rmak için “Whirlybird” enstrüman? tek korteks<br />
tutularak kullan?l?r. Daha sonra k?r?k hatt?ndan itibaren birer vida atlayarak elcek kullan?larak<br />
60
vidalar tatbik edilir. Ameliyat?n son a?amas?nda mutlaka iki yönlü olarak <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemik<br />
uyumu ve Krettek’in (41) önerdi?i metodlar kullan?larak dizilim kontrol edilmelidir (40).<br />
Femur distal uç k?r?klar?nda LISS tatbiki için hasta supin pozisyonda iken tibial<br />
tüberkülün 3-6 cm proksimalinden e?imli anterolateral 6 cm.’lik insizyon yap?l?r. Cilt cilt<strong>alt</strong>?<br />
katlar keskin disseksiyonla geç<strong>ile</strong>rek vastus lateralis lifleri do?rultusunda ayr?l?r. E?er k?r???n<br />
eklem içi uzan?m? mevcutsa insizyon 10 cm olmal?d?r. Kapsül bu a?amada aç?larak anatomik<br />
olarak eklem redükte edilmeli ve transvers olarak tatbik ed<strong>ile</strong>cek vidalar <strong>ile</strong> eklem stabilitesi<br />
sa?lanmal?d?r (?ekil 28). Daha sonra submusküler plana gelindi?i zaman elcek <strong>ile</strong> beraber<br />
uygun pozisyonda tatbik edilir. Konturu uydurulmu? oldu?u için indirek olarak redüksiyon<br />
sonras? horizontal plana göre 10 derece kadar ?aft?n anterolateraline aç?land?r?larak tatbik<br />
edilir (?ekil 29). En distal deli?e elcek üzerinden bir adet K teli tatbik ed<strong>ile</strong>rek dörtgen<br />
?eklinde çat? haz?rlan?r. Elcek kullan?larak femur distal ucuna birkaç adet kendinden delici ve<br />
yiv aç?c? vida tatbik edilir. Daha sonra k?r???n proksimal ?aft?n? pla?a yakla?t?rmak için<br />
“Whirlybird” enstrüman? <strong>ile</strong> tek korteks tutularak <strong>plak</strong> ?afta uydurulur (?ekil 30). Daha sonra<br />
birer atlayarak <strong>plak</strong> boyunca mümkünse çift korteks olmak üzere ancak tek korteksin de<br />
yeterli oldu?u vidalar <strong>ile</strong> osteosentez sa?lan?r. Ameliyat?n son a?amas?nda mutlaka skopi <strong>ile</strong><br />
iki yönlü olarak <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemik uyumu ve Krettek’in (41) önerdi?i metodlar kullan?larak<br />
dizilim kontrol edilmelidir (40).<br />
Şekil 28: Femur distal uç eklem içi kırığı için LISS tatbiki sırasında anterolateral<br />
parapatellar insizyonla girilir. Eklem yüzeyi direk görülerek redüksiyon yapılar ve <strong>plak</strong><br />
distalinden ve anterioründen transvers vidalar <strong>ile</strong> osteosentez yapılır.<br />
61
Şekil 29: İndirek redüksiyon tekniklerine göre<br />
redüksiyonu takiben elcek <strong>ile</strong> birlikte LISS, femur<br />
anterolateraline femurun koronal düzlemine göre 10<br />
derece açılı olarak tatbik edilir.<br />
Şekil 30: En proksimal delik ve en distal delik üzerinden 1’er adet K teli <strong>ile</strong> sistem kemiğe<br />
uydurulur. Plak <strong>ile</strong> kemiğin pozisyonu iki planlı olarak skopide kontrol edildikten sonra<br />
“whirlybird” enstrümanı <strong>ile</strong> yine tek korteks tutularak <strong>plak</strong> kemiğe yaklaştırılır. Daha sonra<br />
elcek üzerinden plağa kilitlenen kendinden delici ve yiv açıcı titanyum vidalar tatbik edilir.<br />
Osteosentez tamamlandıktan sonra dizilim iki planlı olarak kontrol edilir.<br />
62
E- BULGULAR:<br />
Olgularımızdan 10’u (%76.9) erkek, 3’ü (%23.07) kadın idi. En genç hastamız 17<br />
yaşında, en yaşlı hastamız 84 yaşında olup ortalama yaş 41.1 idi. Takip süresi en kısa 5 ay ve<br />
en uzun 24 ay olmak üzere ortalama 13 ay idi. Damar yaralanması şüphesi taşıyan 2 hastamız<br />
ve özellikle ateşli silah yaralanması sonrası başvuran 1 hastamızın <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong> vasküler<br />
yapısı doppler usg <strong>ile</strong> acil şartlarda değerlendirildi. Olgularımızdan 7 tanesi kapalı, 1 tanesi tip<br />
1, 4 tanesi tip 2 ve 1 tanesi de tip 3 açık kırık olarak değerlendirildi. Açık kırığı mevcut olan<br />
vakalarımıza antibiyotik profilaksisi uygulandı.<br />
1 hastamız kronik şizofren idi. Diğer hastalarımızdan 1’inde diabettes mellitus ve<br />
2’sinde hipertansiyon hikayesi mevcuttu.<br />
Kırık oluş nedeni; 7 hastamızda trafik kazası, 2 hastamızda yüksekten düşme, 2<br />
hastamızda basit düşme, 1 hastamızda ateşli silah yaralanması, 1 hastamızda da direk travma<br />
idi (Tablo-4).<br />
ETYOLOJİ OLGU SAYISI %<br />
Trafik kazası 7 53.8<br />
Yüksekten düşme 2 15,38<br />
Basit düşme 2 15,38<br />
Direk travma 1 7,6<br />
Ateşli silah yaralanması 1 7,6<br />
Tablo-4: Olguların etyolojiye göre dağılımı<br />
10 hastamıza iskelet traksiyonu, 4 hastamıza ise alçı atel tatbik ed<strong>ile</strong>rek interne edildi.<br />
7 hastanın sol ve 6 hastanın sağ <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong>sinde kırık tespit edildi. 3 hastamızda tibia<br />
proksimal uç, 4 hastamızda tibia diafiz, 1 hastamızda krus distal, 2 hastamızda femur<br />
suprakond<strong>ile</strong>r, 1 hastamızda femur diafiz ve 1 hastamız femur subtrokanterik kırık nedeniyle<br />
ameliyat edildi (Tablo-5).<br />
63
Tablo-5: Kırıkların bölgelere göre dağılımı<br />
Hastalarımız en erken 6. gün ve en geç 18. gün olmak üzere ortalama 10. gün opere<br />
edildi. 7 hastamızda çalışmaya alınan kırıkları haricinde ek kırıkları mevcuttu (Tablo-6). Ek<br />
kırığı mevcut olan hastalarımızın diğer ameliyatları aynı seansta yapıldı. 1 hastamızda<br />
maksilla ve 1 hastamızda mandibula kırığı nedeniyle yine aynı seansta plastik cerrahi ekibince<br />
opere edildi.<br />
Tablo-6: Ek kırığı olan hastalar ve yapılan ameliyatlar<br />
Ameliyatı sırasında 7 hastamızda geçici eksternal fiksatör <strong>ile</strong> distraksiyon yapıldı.<br />
Diğer 6 hastada ise elle traksiyon uygulandı. 7 vakada LISS, 3 vakada LC-DCP, 2 vakada<br />
DCP ve 1 vakada may anatomik çift <strong>plak</strong> kullanıldı. Vakalarımızda <strong>plak</strong> vida yoğunluğu 0.54<br />
ve <strong>plak</strong> köprü genişliği oranı 0.22 olarak saptandı.<br />
takip edildi.<br />
Vakalarımız en kısa 10 gün ve en uzun 25 gün olmak üzere ortalama 17 gün hastanede<br />
64
Düzenli kontrollere gelen 13 hastamızın fonksiyonel ve radyolojik sonuçları incelendi.<br />
Radyolojik iy<strong>ile</strong>şmeye göre kısmi yüklenmeye en kısa 3. ay ve en uzun 5. ay olmak üzere<br />
ortalama 3,4. ayda geçildi. Tam yük vermeye en kısa 5. ay ve en uzun 8. ay olmak üzere<br />
ortalama 6,5. ayda izin verildi. Çalışmamıza alınan hastalarda politravmatize hastaların<br />
sayısının fazla olması sebebiyle fonksiyonel olarak kırık öncesi duruma dönüş ortalama 8 ay<br />
olarak hesaplandı. Hastalarımızda komplikasyon olarak kaynamama, refraktür, osteomyelit ve<br />
<strong>plak</strong> kırılması olmadı. 2 hastamızda lokal yara yeri enfeksiyonu ve 1 hastamızda diğer bir<br />
ameliyat ed<strong>ile</strong>n kemiğin lokal enfeksiyonu tespit edildi. Ancak her 3 vaka da parenteral<br />
antibiyoterapi <strong>ile</strong> cerrahi debridman gerektirmeden ger<strong>ile</strong>di.<br />
1 hastamız yatak içi egzersizleri sırasında kırık hattında aşırı ağrı gelişmesi nedeniyle 1<br />
ay atel <strong>ile</strong> takip edildi. Diğer hastalarımızdan 2 tanesine politravmatize oldukları için ve kırık<br />
hattında aşırı parçalanma mevcut olduğu için ameliyat sonrası çek<strong>ile</strong>n graf<strong>ile</strong>ri sonrasında kısa<br />
bacak breys <strong>ile</strong> takip kararı verildi. Breys uygulanan 2 hastadan birinde breysin lateral<br />
malleole basısı sonucu oluşan 2x2 cm.’ lik cilt defekti plastik cerrahi ekibi <strong>ile</strong> ortak takip<br />
sonucunda pansuman <strong>ile</strong> kapandı.<br />
Hastalarımız yapılan son kontrollerinde tibia kırığı nedeniyle ameliyat ettiğimiz<br />
hastalarımız R.Johner ve O. Wruhs’un tanımladığı kriterler <strong>ile</strong> ve femur kırığı nedeniyle<br />
ameliyat ettiğimiz hastalarımız Shelbourne ve Brueckmann’ın kriterlerine göre<br />
değerlendirildi. Sonuçlar 4 kategoride hesaplandı (Tablo 7).<br />
SONUÇ OLGU SAYISI ORAN<br />
MÜKEMMEL 10 % 76<br />
İYİ 3 % 24<br />
ORTA 0 % 0<br />
KÖTÜ 0 % 0<br />
Tablo 7: Olguların klinik ve radyolojik değerlendirme sonrası sonuçları<br />
65
F- VAKALARIMIZDAN ÖRNEKLER:<br />
Olgu no:1 MY , 24y, Erkek<br />
Trafik kazası; sağ kruris çift kırık + Sol kruris segmenter çift<br />
18. gün ameliyat yapıldı. Sağ tarafa LISS <strong>ile</strong> sol tarafa intramedüller çivi <strong>ile</strong> osteosentez<br />
4. ay kısmi ve 6. ay tam yük verildi. Oluşan aşırı kallus nedeniyle 7. ay <strong>plak</strong> ekstrakte edildi.<br />
Kaynama tam.<br />
AMELİYAT<br />
ÖNCESİ<br />
GRAFİLERİ<br />
AMELİYAT<br />
SONRASI<br />
GRAFİLERİ<br />
66
PLAK EKSTRAKSİYONU<br />
SONRASI<br />
Olgu no:2 RA, 41y, Basit düşme<br />
Sol tibia proksimal uç eklem içi kırığı.<br />
6. gün LISS <strong>ile</strong> osteosentez. 3. ay kısmi yük. 5. ay tam yük verildi.<br />
AMELİYAT ÖNCESİ GRAFİLERİ VE 3D REKONSTRÜKSİYONLU BT TETKİKİ<br />
AMELİYAT SONRASI GRAFİSİ<br />
SON KONTROL GRAFİSİ<br />
67
KLİNİK GÖRÜNÜM<br />
Olgu No : 3 AÖ , 28y , Erkek<br />
Direk travma. Sağ kruris distal çift kırık. 7. gün LC-DCP <strong>ile</strong> osteosentez<br />
4. ay kısmi, 7. ay tam yük verildi.<br />
AMELİYAT ÖNCESİ VE<br />
AMELİYAT SIRASINDAKİ<br />
GRAFİSİ<br />
“<br />
68
AMELİYAT<br />
SONRASI<br />
GRAFİSİ<br />
SON KONTROL<br />
GRAFİSİ<br />
Olgu No :4 MŞ, 74y, Erkek, Araç dışı trafik kazası<br />
Sol kruris proksimal çift kırık, sağ ön kol çift kırık, sağ humerus proksimal uç kırığı, maksilla<br />
kırığı<br />
8. gün sol kruris için LISS <strong>ile</strong> osteosentez. Sağ ön kol çift kırığı için ulnaya Rush-Pin ve<br />
radiusa açık redüksiyon ve <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez, sağ humerus proksimal uç kırığı için<br />
kapalı redüksiyon ve perkütan K teli <strong>ile</strong> osteosentez.<br />
5. ay kısmi yük verildi.<br />
AMELİYAT ÖNCESİ GRAFİSİ<br />
AMELİYAT SONRASI<br />
GRAFİSİ<br />
69
6 AYLIK TAKİP GRAFİSİ<br />
Olgu No :5 AG, 74y, Kadın.<br />
Basit düşme sonrası sağ femur suprakond<strong>ile</strong>r kırık. 6. gün LISS <strong>ile</strong> osteosentez<br />
5. ay kısmi ve 8. ay tam yük verildi.<br />
AMELİYAT ÖNCESİ<br />
GRAFİSİ<br />
70
AMELİYAT SONRASI<br />
GRAFİSİ<br />
9 AYLIK KONTROL GRAFİSİ<br />
Olgu No : 6 MK, 17y, Erkek<br />
Araçdışı trafik kazası. 5. gün LC-DCP <strong>ile</strong> osteosentez.<br />
3. ay kısmi ve 6. ay tam yük verildi.<br />
71
AMELİYAT ÖNCESİ GRAFİSİ<br />
AMELİYAT SONRASI GRAFİSİ<br />
AMELİYAT SONRASI<br />
6 AYLIK GRAFİSİ<br />
KLİNİK GÖRÜNTÜSÜ<br />
Olgu No : 7 EA , 41y , Erkek<br />
72
Araç içi trafik kazası. Sol femur suprakond<strong>ile</strong>r tip 3a açık, sol patella, sol radius diafiz ve sol<br />
kruris çift kırık. Sol kruris çift kırık için DCP <strong>ile</strong> osteosentez. ( İpsilateral parçalı femur kırığı<br />
nedeniyle sirküler eksternal fiksatör tatbik edildi. Kruris için alçı yapılamadığından minimal<br />
girişimle internal atelleme yapıldı.)<br />
AMELİYAT ÖNCESİ GRAFİSİ<br />
AMELİYAT SONRASI<br />
GRAFİSİ<br />
Olgu No : 8 AP , 43y , Erkek<br />
AİTK, Sol kruris çift + sol humerus diafiz + sol femur diafiz kırığı.<br />
13. gün LC-DCP <strong>ile</strong> osteosentez<br />
4. ay kısmi, 6. ay tam yük verildi.<br />
73
AMELİYAT ÖNCESİ<br />
GRAFİSİ<br />
SON KONTROL GRAFİSİ<br />
KLİNİK GÖRÜNÜM<br />
74
G- TARTIŞMA:<br />
Gelişen teknoloji ve sanay<strong>ile</strong>şme <strong>ile</strong> birlikte maruz kalınan travma şiddeti de orantılı<br />
olarak artmıştır. Oluş mekanizmaları ve görülme sıklığı açısından ülkelerarası, şehirlerarası ve<br />
hatta hastaneler arasında b<strong>ile</strong> farklılıklar gösteren <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong> kırıkları; üst <strong>ekstremite</strong><br />
kırıkları <strong>ile</strong> hemen hemen eşit sıklıkta görülmektedir (20).<br />
Alt <strong>ekstremite</strong> <strong>kırıklarının</strong> tedavisinde zaman içinde traksiyon ve alçılı tedavi<br />
metotlarından cerrahi metotlara geçilmiştir. Hasta konforu ön planda tutularak cerrahi tedavi<br />
<strong>ile</strong> erken hareket, artroz riskinin azalması gibi avantajlar elde edilmeye çalışılmıştır. Bu süreç<br />
içinde uygulanan metotlara özgü olarak da çeşitli komplikasyonlar <strong>ile</strong> karşılaşılmıştır (17).<br />
Uzun kemiklerin özellikle parçalı kırıklarında amaç; kırığın en kısa sürede uygun<br />
pozisyonda kaynamasını sağlamak ve <strong>ekstremite</strong>ye uygulanab<strong>ile</strong>cek erken hareket <strong>ile</strong><br />
fonksiyonunu kazandırmaktır (1,74). Ekleme uzanan kırıklarda ise temel hedef; eklem<br />
yüzünün anatomik ve stabil redüksiyonunu sağlamaktır (6). Bu amaçlarla 1950’li yılların<br />
başından beri yapılan osteosentez metotlarından anatomik redüksiyon ve <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong><br />
osteosentez ameliyatlarının sonucunda, kırık hattında yaygın devitalizasyon gözlenmiştir (17).<br />
Kemiğin kaynaması için ön planda tutulan mekanik faktörlere karşın <strong>biyolojik</strong> faktörler geri<br />
planda kalmıştır. Kırık bölgesinde kan dolaşımının en az derecede zarar görmesi <strong>ile</strong> kırık<br />
iy<strong>ile</strong>şmesi hızlanmakta, enfeksiyona olan direnç artmaktadır (74). Cerrahi açık redüksiyon ve<br />
rijit tespit yapılan vakalarda konservatif tedavi <strong>ile</strong> karşılaştırıldığında çok daha uzun sürede<br />
kaynama elde edilmesi ortopedi dünyasını cerrahi tedavi sırasında mekanik faktörler <strong>ile</strong><br />
beraber <strong>biyolojik</strong> faktörlerin de önemi üzerinde çalışmaya sevk etmiştir (65).<br />
Kırık iy<strong>ile</strong>şmesinde en hızlı ve en kaliteli iy<strong>ile</strong>şme, konservatif tedavi sırasında<br />
periostal kallus dokusu <strong>ile</strong> elde ed<strong>ile</strong>n ve radyolojik kontrollere göre kaynamaya karar<br />
ver<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>n iy<strong>ile</strong>şmedir. Kırık hattında anatomik redüksiyon ve kompresyon yapılmayan tüm<br />
kırıklarda kırık hattında mikrohareket mevcuttur ve iy<strong>ile</strong>şme indirek kaynama <strong>ile</strong> olur.<br />
Diafizer ve metafizer k?r?klarda indirek redüksiyon tekni?i ve minimal ancak optimal<br />
materyalin kullan?m?, k?r?k tamirinde <strong>biyolojik</strong> tespit ad? <strong>alt</strong>?nda yeni bir görü? olarak ortaya<br />
75
ç?kmas?; klasik <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezin cerrahi, <strong>biyolojik</strong> ve biyomekanik prensiplerinde<br />
de?i?ikliklere yol açm??t?r (50).<br />
1980 y?l?nda Mast ve ark. ilk olarak indirek redüksiyondan sözetmi?ler ve daha sonra<br />
Krettek taraf?ndan bir tak?m yöntemler tarif edilmi?tir (50). ?ndirek redüksiyon <strong>biyolojik</strong><br />
<strong>tespiti</strong>n önemli bir komponentidir. Skopi <strong>alt</strong>?nda uygulanan redüksiyon cerrahinin çe?itli<br />
a?amalar?nda öner<strong>ile</strong>n metotlara uygun olarak kontrol edilmelidir. Alt <strong>ekstremite</strong>de rotasyon,<br />
varus,valgus dizilimi ve antekürvayon ve rekürvasyon de?erlendirilmelidir. Alt <strong>ekstremite</strong>de<br />
klinik olarak kabul ed<strong>ile</strong>bilir rotasyon derecesi belli de?ildir. Son yap?lan bilgisayarl?<br />
tomografi çal??malar?nda klinik olarak problemi olmayan normal insanlar?n % 95’inde<br />
femoral anteversiyonunda 11 derece kadar fark tespit edilmi?tir. % 99 kadar?nda ise 15 derece<br />
kadar sapma mevcuttur. Ancak ayn? çal??malarda var?lan sonuçlara göre toplum içindeki bu<br />
geni? aral??a ra?men hasta baz?nda anteversiyonda meydana geleb<strong>ile</strong>cek de?i?iklikler çok iyi<br />
tolere ed<strong>ile</strong>memektedir (43). Bizim vakalar?m?zda her vaka Krettek’in önerdi?i metotlardan<br />
k?r?k bölgesine uygun olanlar? <strong>ile</strong> osteosentez öncesi ve osteosentez sonras?<br />
de?erlendirilmi?tir. Rotasyon hiç bir ?ekilde kabul edilmemi? ve en fazla 10 derece aç?lanma<br />
da s?n?r olarak kabul edilmi?tir. Vakalar?m?zdan hiç birinde takip s?ras?nda redüksiyon kayb?<br />
ve kabul ed<strong>ile</strong>n miktar?n üzerine aç?lanmada artma saptanmam??t?r.<br />
Kırık hattına etki eden kısa dönem mekanik uyarının deneysel ve klinik çalışmalarda<br />
kırık iy<strong>ile</strong>şmesini belirgin olarak etk<strong>ile</strong>diği gösterilmiştir (30). Erken başlanan kontrollü pasif<br />
hareket <strong>ile</strong> kırık hattında 2 mm.’ e kadar olan siklik mikrohareketin ve gerilmenin kırık<br />
kaynamasını arttırdığı yönünde çalışmalar mevcuttur (13,25,51). Mutlak stabil bir<br />
osteosentezde gerilim sıfıra düşerken kaynama hızı da aynı şekilde yavaş olmaktadır.<br />
Osteosentezin daha az rijit olduğu elastik tespitte ise yüksek gerilim neticesinde kaynama hızı<br />
artmaktadır. Kırık hattında kontrollü deformasyon yaratan aksiyel yüklenmenin de kaynamayı<br />
hızlandırdığı bildirilmiştir (30,38). Bizim vakalar?m?zda da özellikle eklem çevresi k?r?klarda<br />
erken ba?lanan pasif diz veya ayak b<strong>ile</strong>?i hareketleri <strong>ile</strong> k?r?k hatt?nda kaynamay? pozitif<br />
yönde etk<strong>ile</strong>yen muhtemel mikrohareket olu?mu?tur. Olu?an bu mikrohareket nedeniyle de<br />
periostal kallus <strong>ile</strong> iy<strong>ile</strong>?en kemi?in takibi yap?labilmi?tir.<br />
Kırık hattında travma sonrası oluşan kırık hematomunun ve periostun kırık kaynaması<br />
üzerine etkisi üzerinde de yoğun olarak çalışılmıştır (18,35,73). Açık kırıklarda hematomun<br />
kaybı veya açık redüksiyon sırasında hematomun kırık hattından uzaklaştırılmasının kırık<br />
76
kaynamasını yavaşlattığı belirtilmektedir. Bizim hastalarımızda açık kırık <strong>ile</strong> başvuranların<br />
debridman ve irrigasyonu takiben primer olarak yaralar sütüre ed<strong>ile</strong>bilmiş ve cerrahi sırasında<br />
indirek metotlarla redüksiyonu takiben <strong>biyolojik</strong> tespit <strong>ile</strong> kırık hattı açılmaması neticesinde<br />
parçalı kırıklarda devitalize edilmeyen canlı fragmanların kırık kallusuna hızla entegre olduğu<br />
görülmüştür.<br />
K?r?k osteosentezinde de?i?meyen görü? eklemin anatomik ve mutlak stabil<br />
osteosentezidir. Gerek eklem k?k?rda??n?n beslenmesi eklem yüzünden oldu?u için gerekse<br />
anatomik olmayan bir restorasyon <strong>ile</strong>ride artroza sebep olab<strong>ile</strong>ce?i için eklem içi k?r?klarda<br />
yap?lan cerrahi giri?imlerde restorasyon anatomik olmal?d?r. Anatomik redüksiyonu takiben<br />
klasik transvers vidalar <strong>ile</strong> restorasyon yapılır. Klasik metotlara göre defektler için tatbik<br />
edilmesi öner<strong>ile</strong>n primer greft ihtiyacı ve uygulanan cerrahi teknik sayesinde küçük<br />
insizyonlara bağlı enfeksiyon riski azalmıştır (16,40,41,66,67). Bizim vakalarımızda da<br />
ekleme uzanan kırıklar anatomik olarak redükte edilmeye çalışılmış ve transvers olarak tatbik<br />
ed<strong>ile</strong>n kanüle vidalar <strong>ile</strong> stabil bir osteosentez yapılmaya çalışılmıştır. Hiçbir hastamızda<br />
primer kemik grefti gerekmemiş ve uygulanan minimal invazif cerrahiye bağlı olarak da<br />
enfeksiyon saptamamıştır.<br />
Kırık hattında kompresyon yapılmadan indirek kırık iy<strong>ile</strong>şmesi <strong>ile</strong> kaynamanın<br />
görüldüğü kapalı intramedüller çiv<strong>ile</strong>r ise kortikal kemiğin medüller kan akımını belli bir süre<br />
hasara uğratmaktadır. Diafizer kırıklarda <strong>alt</strong>ın standart olarak kabul ed<strong>ile</strong>n intramedüller<br />
çiv<strong>ile</strong>r, kırık hattı açılmadan ve fragmanları devitalize etmeden uygulanabilmektedir. Ancak<br />
parçalı kırıklarda kilitli olarak kullanılsa da bazı durumlarda yetersiz kalmaktadır. Metafizer<br />
kırıklarda kullanımında ise uygun dizilimin devamının sağlanması güç olmaktadır. Metafizer<br />
ve diafizer kırıklarda kullanılab<strong>ile</strong>n ve kırık hattı açılmadan osteosentez yapılab<strong>ile</strong>n diğer bir<br />
metot da eksternal fiksatörlerdir. Eksternal fiksatörlerin de pin dibi enfeksiyonu <strong>ile</strong><br />
oluşab<strong>ile</strong>cek osteomyelit riski, çiv<strong>ile</strong>rle kated<strong>ile</strong>n adele ve tendonlara bağlı komşu eklemlerde<br />
hareket kısıtlılığı ve hastaların tedaviyi kabul etme güçlüğü gibi sorunları mevcuttur.<br />
Alt <strong>ekstremite</strong> kırıklarında mükemmel cerrahi metoda doğru gidişte, yarı açık cerrahi<br />
olarak kabul ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek ve konservatif tedavi ilkelerini kullanarak yani kırık hattı açılmadan<br />
ve sadece <strong>plak</strong> ve vidaların atel olarak internal uygulanması için gerektiği kadar insizyonla<br />
<strong>biyolojik</strong> metoda göre tatbik edildiği <strong>plak</strong> ve vidalar, arayışa yeni bir cevap olabilir mi<br />
sorusunu akla getirmiştir. Yöntem, <strong>plak</strong> ve vidaların eksternal fiksatör ilkelerine kısmen<br />
77
dayanarak internal olarak uygulanmasıdır. Kemiğe minimal temas, plağın kemiğin konturuna<br />
uydurulmasının gerekmemesi ve yeni nesil <strong>plak</strong>lar <strong>ile</strong> plağa kilitlenen vidalar sayesinde<br />
sisteme internal fiksatör niteliği kazandırılmıştır. Bu şekilde kaynama elde ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>n <strong>biyolojik</strong><br />
tespit, dizayn ed<strong>ile</strong>n yeni nesil <strong>plak</strong>larla beraber, uygulaması daha kolay bir yöntem haline<br />
gelmiştir.<br />
Alt <strong>ekstremite</strong> femur ve tibia proksimal, diafiz ve distal uç kırıklarında uygulanan her<br />
metodun kendine özgü avantajları, dezavantajları ve komplikasyonları mevcuttur. Değişik<br />
etyoloj<strong>ile</strong>rde daha sık görüleb<strong>ile</strong>n her bölgedeki kırığın, yumuşak doku örtümü, iy<strong>ile</strong>şme<br />
kapasitesi ve etki eden kas güçleri açısından çeşitli özellikleri mevcuttur.<br />
Tibia proksimal uç kırıkları; spor kazaları gibi düşük enerjili bir travma <strong>ile</strong><br />
oluşab<strong>ile</strong>ceği gibi trafik kazası veya yüksekten düşme gibi yüksek enerjili bir travma sonucu<br />
da oluşabilir. Yumuşak dokulardaki hasar, travma veya uygulanan cerrahi metot <strong>ile</strong> ilişkilidir.<br />
Tedavi seçenekleri; kapalı redüksiyon ve alçılama, eksternal fiksatör, intramedüller çiv<strong>ile</strong>me<br />
ve <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezi içermektedir. Kırığın redüksiyonu ve stabilitesi açısından<br />
proksimal fragmana hakim olmak önemlidir. Proksimal fragmanın küçük olduğu durumlarda<br />
tedavi metodundan bağımsız olarak redüksiyonun kontrolü zordur. Kırık eklem içi veya eklem<br />
dışı olabilir. Kapalı redüksiyon ve alçılı tedavi sırasında uzayan immobilizasyona bağlı olarak<br />
eklem sertliği ve kötü sonuç elde ed<strong>ile</strong>bilir.<br />
Cerrahi tedavi sonrasında proksimal fragmanda redüksiyon kaybı da kötü sonuçlar<br />
doğurur. İntramedüller çivi <strong>ile</strong> osteosentez, tibianın geniş proksimal medüller yapısı nedeniyle<br />
redüksiyon kaybı <strong>ile</strong> sonuçlanabilmektedir. Giriş yerinin uygun olmadığı durumlarda dizilim<br />
bozukluğu veya ön çapraz bağ ve menisküs hasarı gelişebilir. Biyomekanik çalışmalar bazı<br />
durumlarda doğru giriş deliğine rağmen sagittal planda redüksiyon kaybı gelişeb<strong>ile</strong>ceğini<br />
göstermiştir.<br />
Eksternal fiksatör uygulamalarında ise proksimal fragman hakimiyeti daha rahat<br />
olabilir. Eklem sertliğinden korunmak için erken hareket ver<strong>ile</strong>bilir. T klempler <strong>ile</strong> uygulanan<br />
unilateral medial, anteromedial fiksatörler veya sirküler eksternal fiksatörler iyi birer tedavi<br />
seçenekleri gibi görünse de pin dibi enfeksiyonları ve sonucunda osteomyelit ve septik artrit<br />
riski her zaman mevcuttur. Diğer yandan eşlik edeb<strong>ile</strong>cek pin gevşemesi, fiksatörün kırık<br />
78
kaynaması için gerekli sürede devamlılığını engelleyebilmektedir. Kırık konsolidasyonu<br />
sonrası çıkartılan fiksatörlerden sonra geç deformite oluşabilir.<br />
Klasik <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezde tek <strong>plak</strong> tatbiki için, tibianın lateralinde yumuşak<br />
doku örtümü daha iyi olduğundan, anterolateral insizyonla gir<strong>ile</strong>rek lateral <strong>plak</strong>lama tercih<br />
edilir. İntramedüller çiv<strong>ile</strong>re göre daha iyi bir redüksiyon elde ed<strong>ile</strong>bilse de tek <strong>plak</strong>lamada<br />
açısal instabilite olabilir. Çift <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> osteosentez metotlarında ise yumuşak dokular özellikle<br />
tek insizyon tercih edildiğinde ciddi olarak hasar görür. Çift insizyon tercihi ise yara<br />
problemlerini ve enfeksiyon oranlarını ciddi olarak arttırmaktadır. Bu nedenlerden hibrit<br />
teknikler yani lateralden <strong>plak</strong> vida ve medialden unilateral eksternal fiksatör uygulamaları da<br />
literatürde önerilmiştir (28). Eklem redüksiyonu ve oluşab<strong>ile</strong>cek defekt için greft ihtiyacı<br />
metodun diğer bir dezavantajıdır. Ancak <strong>biyolojik</strong> tespit için dizayn edilmiş olan LISS <strong>ile</strong>,<br />
gerektiğinde eklem direk olarak görülerek redüksiyon yapılabilmektedir. Ayrıca<br />
anterolateralden tatbik ed<strong>ile</strong>n plağa kilitlenen vidalar <strong>ile</strong> yumuşak dokulara cerrahi olarak<br />
ver<strong>ile</strong>cek hasar minimal olmakta, plağın dezavantajı olab<strong>ile</strong>cek açısal stabilite daha fazla<br />
sağlanmakta, enfeksiyon riski düşmektedir. Fiksatörün proksimal fragmana hakim olma<br />
üstünlüğü fiksatör gibi düşünüleb<strong>ile</strong>cek <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> yeteri kadar sağlanabilmektedir. Bütün bu<br />
avantajlarının yanında primer greft ihtiyacı olmamaktadır (44).<br />
Femur distal uç kırıkları; yüksek enerjili bir travma sonucu olab<strong>ile</strong>ceği gibi basit<br />
düşme sonucu da oluşabilir. Kırık tedavisinde en önemli problemler dizilim sağlama, eklem<br />
restorasyon güçlüğü, stabilizasyon ve kırık kaynama problemleridir. Osteoporotik kırıklarda<br />
tespit güçlüğü de diğer önemli bir problemdir. Metafizyel parçalanma ve eklem içi uzanım<br />
sıktır. Kırık sonrası hakim olan kuadriseps ve adduktor kasların çekmesine bağlı olarak<br />
ekstansiyon ve varusa doğru deplasman <strong>ile</strong> kısalık gelişir. Konservatif tedavi için uygun olan<br />
bir bölge değildir. 1940 ve 50’li yıllarda açık redüksiyon ve internal tespit standart tedavi<br />
olarak benimsenmişken; 1960’lı yıllarda konservatif tedavi <strong>ile</strong> %67’lik kabul ed<strong>ile</strong>bilir sonuca<br />
karşılık %54’lük cerrahi kabul ed<strong>ile</strong>bilir sonucun yayınlanmasından sonra yazarlar radyolojik<br />
olarak çok iyi bir sonucun, fonksiyonel olarak yeterli seviyede olamayab<strong>ile</strong>ceği görüşünde<br />
birleşmişlerdir (71). 1970’lerde AO, açık redüksiyon ve anatomik mutlak stabil tespit <strong>ile</strong> %<br />
73.5’lik iyi ve mükemmel sonuç bildiren ser<strong>ile</strong>rini yayınlamıştır. 1979 yılında Sch<strong>alt</strong>zker %<br />
71’lik iyi ve mükemmel sonuçlarını yayınlamış ve bu bölgenin tedavisinin cerrahi olması<br />
gerektiği hakkında literatürde fikir birliğine varılmıştır (71). Ancak cerrahi <strong>tespiti</strong>n<br />
detaylarından çok, greft ihtiyacı, kemik kalitesi, kırık tipi ve yumuşak doku komponentinin<br />
79
sonuçlara olan etkisinin ön planda olduğu yayınlarda belirtilmektedir. AO, açık redüksiyonda<br />
öncelikli olarak eklem yüzeyinde olmak üzere metafizer bölgede de anatomik redüksiyonun<br />
gerekliliğinden bahsetmiştir (71).<br />
1988 yılında Kinast ve ark. kaynama için her fragmanın redüksiyonunun gerekli<br />
olmadığını ispatlamışlardır. Daha sonrasında ortaya atılan indirek redüksiyon ve <strong>biyolojik</strong><br />
tespit yöntemleri ve en son olarak da plağa kilitlenen LISS <strong>ile</strong> anatomik redüksiyonun<br />
özellikle metafizer kırıklarda gerekli olmadığı ortaya konmuştur (39).<br />
Tedavi sırasında 95’lik AO <strong>plak</strong>ları, dinamik kond<strong>ile</strong>r çiv<strong>ile</strong>r, suprakond<strong>ile</strong>r<br />
intramedüller çivi ve eksternal fiksatörler kullanılabilir. 95’lik AO <strong>plak</strong>ları <strong>ile</strong> mükemmel<br />
olarak rotasyonel dizilim, frontal ve sagittal planda distal fragmanın kontrolü sağlanır. Diğer<br />
yandan kaması ekleme paralel yerleştirildiğinde distal femurun dizilimini sağlamada oldukça<br />
başarılı bir implanttır. Ancak teknik olarak zor olan uygulaması ve tatbik sonrası sagittal,<br />
frontal ve kamanın rotasyonunun şafta uyumu açısından 3 planda aynı anda kontrol<br />
edilmesinin gerekliliği dezavantajıdır (71).<br />
Dinamik kond<strong>ile</strong>r çivi tatbikinde; vida ve plağın, lateral femoral kortekse uydurulmak<br />
için çevr<strong>ile</strong>biliyor olması nedeniyle sadece iki planda kontrol yeterlidir. Ancak uygulama<br />
sırasında fazla miktarda kemiği çıkartma zorunluluğu, <strong>ile</strong>ride gerekeb<strong>ile</strong>cek rekonstrüksiyon<br />
seçeneklerini kısıtlamaktadır. Distal fragman küçük olduğunda her iki sabit açılı <strong>plak</strong> tatbiki<br />
daha da zorlaşmaktadır. Retrograd olarak uygulanan intramedüller çivinin diz içinden tatbik<br />
edilmesi ve gelecekte oluşab<strong>ile</strong>cek diz problemleri en büyük dezavantajıdır.<br />
Eksternal fiksatörle ise pin dibi enfeksiyonu gelişebilir. Distal fragmanın küçük olduğu<br />
kırıklarda diz eklemini köprüleme gereksinimi diz kontraktürlerine sebep olabilir.<br />
Bölgede açılı <strong>plak</strong>lar ve eksternal fiksatör gibi kullanılab<strong>ile</strong>cek internal fiksatör olan<br />
LISS, özellikle distal fragman 2-3 cm.’den küçük ve kemik kalitesi kötü hastalarda diğer<br />
metotlara göre daha avantajlı olarak kullanılabilir. Primer greft gerektirmemesi, enfeksiyonun<br />
oldukça düşük oranda görülmesi ve gerektiğinde eklem restorasyonuna izin vermesi metodun<br />
diğer avantajlarıdır (71).<br />
80
P.J. Kregor ve ark.’nın, femur suprakond<strong>ile</strong>r kırığı nedeniyle LISS tatbik edilmiş 60<br />
yaşın üzerinde 20 hastayı da içeren 66 hastalık ser<strong>ile</strong>rinde, 11. haftada tam yük ver<strong>ile</strong>bilmiş,<br />
greft kullanılmadan %95 kaynama oranları elde edilmiştir. Redüksiyon kaybı saptanmayan<br />
çalışmada, diz hareketleri ortalama 2-103 derece aralığında bildirilmiştir. Çalışmada<br />
dezavantaj olarak aşırı metafizer kallusa bağlı diz hareket kaybı ve kapalı redüksiyon<br />
tekniklerindeki zorluklar gösterilmiştir (40).<br />
M. Schütz ve ark.; takip ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>n 96 hastanın 99 femur distal uç kırığına LISS tatbiki<br />
sonrası 13.7 aylık sonuçlarını bildirmişlerdir. Hastaların % 29’unda açık kırığın mevcut<br />
olduğu ser<strong>ile</strong>rinde 21 hastaya revizyon cerrahisi gerekmiştir. Travma sonrası tip 2 veya tip 3<br />
açık kırığı mevcut olan 7 hastaya enfeksiyon nedeniyle debridman uygulanmış, 6 hastaya<br />
kaynama gecikmesi nedeniyle grefonaj yapılmıştır. 4 hastada implant gevşemesi, 2 hastada<br />
implant kırılması görülmüş, 1 hastada korrektif osteotomi gerekmiştir. Çalışmanın sonucunda<br />
%96 oranında kaynama elde ettiklerini bildirmişlerdir (67).<br />
Pilon tibia kırıkları; düşük enerjili travmalar <strong>ile</strong> olab<strong>ile</strong>ceği gibi trafik kazası veya<br />
yüksekten düşme gibi yüksek enerjili travmalarla da olabilmektedir. Pilon tibia kırıklarını<br />
değerlendirirken yumuşak dokunun hasarı tedavi protokolünü belirlemede en önemli faktördür<br />
(77). Yaygın yumuşak doku hasarı bulunan, açık kırıklarda internal tespit sırasında yumuşak<br />
doku hasarının arttırılması iy<strong>ile</strong>şmeyi belirgin olarak etk<strong>ile</strong>mektedir. Tedavide ana amaç<br />
ekleme uzanan kırıklarda eklem devamlılığının sağlanmasıdır. Mini açık cerrahi <strong>ile</strong> eklem<br />
devamlılığını sağladıktan sonra eksternal fiksatör tatbiki tedavi seçeneğidir. Helfet ve ark 20<br />
vakalık ser<strong>ile</strong>rinde erken dönemde fibulanın redüksiyonu, <strong>plak</strong> tatbiki ve tibia için eksternal<br />
fiksatör uygulamışlardır. Yumuşak dokuların iy<strong>ile</strong>şmesini takiben perkütan veya limitli açık<br />
cerrahi <strong>ile</strong> <strong>plak</strong> ve vida tatbik etmişlerdir. İkinci bir ameliyat ihtiyacı gerekmeyen ser<strong>ile</strong>rinde<br />
ortalama 10.7 haftada kaynama elde ettiklerini bildirmişledir (17).<br />
Biyolojik tespit uygulanırken yapılab<strong>ile</strong>cek hatalardan biri <strong>biyolojik</strong> faktörler ön<br />
planda tutulurken yeterli mekanik stabilitenin sağlanamamasıdır. Parçalı olmayan kırıklarda<br />
kırık bölgesine göre hesaplanan <strong>plak</strong> köprü genişliği oranı 8-10 olması gerekli iken parçalı bir<br />
kırıkta bu oran 2-3 kat olmalıdır. Aynı şekilde <strong>plak</strong> vida yoğunluğu da osteosentezde rölatif<br />
stabilite elde ed<strong>ile</strong>bilmesi için 0.4-0.5 oranlarının <strong>alt</strong>ında olmasına dikkat edilmelidir. Bu<br />
oranların düzgün sağlanamamasında osteosentezin stabilitesinden veya uygun olmasından<br />
bahsed<strong>ile</strong>mez.<br />
81
Usulüne uygun olarak uygulanmayan bir <strong>biyolojik</strong> yönteme göre osteosentezde;<br />
diafizin <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> uyumunda santralizasyon sağlanamaz ise aynı şekilde osteosentez isten<strong>ile</strong>n<br />
stabilitede olamayabilir. Uygulanan özellikle ilk vakalarda redüksiyonun ve <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemiğin<br />
uyumunun lateral planda dikkatli değerlendirilmesi önemlidir.<br />
Sonuç olarak bizim vakalarımızdan izole kırıklarda enfeksiyon görülmemiş, primer<br />
greft ihtiyacı olmamıştır. Hastalarımızın ameliyat sonrası takiplerinde fonksiyonel kırık öncesi<br />
duruma dönüş açısından literatürle uyumludur. Politravmatize 7 hastamızda gerekli olan ek<br />
cerrahi işlemler neticesinde rehabilitasyon ve eski fonksiyonel aktiviteye dönüş tam olarak<br />
değerlendir<strong>ile</strong>memiştir. Ancak tüm hastalarımızda perkütan <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez<br />
sonuçlarımız tatminkar derecede iyidir ve gelecekteki tedavi endikasyonlarımız açısından<br />
cesaret vermektedir.<br />
Biyolojik yöntemle <strong>alt</strong> <strong>ekstremite</strong> <strong>kırıklarının</strong> <strong>tespiti</strong>, elastiki tespit sağlayarak kırık<br />
hattında gerilimi ve kırık kaynamasını arttırıcı yönde etk<strong>ile</strong>mektedir. Özellikle metafizer<br />
kırıklarda primer greft kullanılmadan ve düşük enfeksiyon oranları <strong>ile</strong> sadece <strong>ekstremite</strong>nin<br />
dizilimini sağlayarak uygulanab<strong>ile</strong>cek bir yöntemdir. Parçalı metafizer kırıklarda anatomik<br />
redüksiyona ihtiyaç duymadan etkin bir şekilde kullanılması yöntemin avantajıdır. Ancak<br />
perkütan olarak <strong>plak</strong> ve vida tatbiki sırasında özellikle ilk uygulamalarda yoğun radyasyona<br />
maruz kalınması, dizilimin kontrolünün zor olması, yeni nesil plağa kilitlenen <strong>plak</strong>ların<br />
fiyatının ülkemiz koşullarına göre pahalı olması yöntemin dezavantajlarıdır.<br />
82
H- SONUÇLAR:<br />
1. AO’nun klasik prensiplerinde öner<strong>ile</strong>n anatomik redüksiyon, stabil internal tespit,<br />
cerrahi uygulama sırasında kanlanmanın korunması ve erken, aktif, ağrısız hareket<br />
başlanması kuralları; <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitte uygun dizilim sağlanması ve anatomik<br />
redüksiyonun gerekli olmadığı indirek redüksiyon, rölatif stabilitede internal tespit ve<br />
kanlanmanın, özellikle de kırık sahasının korunması ve erken, ağrısız hareket<br />
başlanması olarak değişikliğe uğramıştır.<br />
2. Diafizer kırıklarda rölatif stabilite amaçlanır; anatomik redüksiyon şart değildir,<br />
dizilim sağlanmalıdır. Eklem içi kırıklarda ise mutlak stabilite amaçlanır, anatomik<br />
redüksiyon esastır. Rölatif stabilitede kırık hattında mikrohareket mevcuttur ve<br />
iy<strong>ile</strong>şme sekonder kırık iy<strong>ile</strong>şmesi <strong>ile</strong> olur. Bu sayede kırığın kaynama aşamaları grafi<br />
<strong>ile</strong> rahatlıkla takip ed<strong>ile</strong>bilir. Bizim vakalarımızda da oluşan eksternal kallus, tam yük<br />
verme açısından takiplerde oldukça yardımcı olmuştur. Bu kaynama şeklinin en<br />
önemli dezavantajı ise <strong>plak</strong> ekstraksiyonu sırasında oluşmuş olan eksternal kallus<br />
dokusuna bağlı olarak ilk ameliyattan daha büyük insizyonlar gerekebilmesidir.<br />
3. Plağa kilitleneb<strong>ile</strong>n yeni nesil vidalı sistemlerin kullanılması tek başına <strong>biyolojik</strong> tespit<br />
demek değildir. Normal <strong>plak</strong>lar da <strong>biyolojik</strong> yönteme göre tatbik ed<strong>ile</strong>bilirler. Tibia<br />
proksimal uç ve femur distal uç için anatomik olarak tasarlanmış plağa kilitlenen<br />
vidaları <strong>ile</strong> LISS ve ülkemizde halen bulunmayan LCP’ler <strong>ile</strong> tek korteks kullanılarak<br />
ve daha az vida <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> yönteme uygun çok daha güçlü osteosentezler<br />
yapılabilmektedir.<br />
4. Metafizer kullanım için tasarlanmış LISS’lerde plağa kilitlenen vidaların diverjan<br />
olarak tatbik edilmesinden dolayı özellikle osteoporotik kırıklarda sistemin bozulması<br />
için yüksek sıyrılma gücü gerektirir. Ancak bu kırıklarda ince korteks nedeniyle<br />
tercihen vidalar çift korteks kullanılabilir. Bizim vakalarımızda da metafizer kırıklarda<br />
çift korteks, diafizer bölgelerde tek korteks olarak plağa kilitlenen vidalar tatbik edildi.<br />
5. AO’nun klasik osteosentez yöntemlerinde önerdiği her fragmana belli sayıda vida<br />
uygulama prensibi <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespitda değişmiştir. Kullanılması planlanan<br />
plağın boyu, kırık hattının uzunluğunun parçalı kırıklarda 2-3 katı arası; basit bir<br />
kırıkta 8-10 katı arası olması; vida tatbik ed<strong>ile</strong>n delik sayısının tüm deliklere oranının<br />
ise 0.4-0.5’in <strong>alt</strong>ında olması ve her bir fragmana en az 3 plağa kilitlenen vida tatbik<br />
edilmesi önerilmektedir. Bizim vakalarımızda <strong>plak</strong> köprü genişliği oranı göz önünde<br />
bulundurularak seç<strong>ile</strong>n <strong>plak</strong> üzerinden kırık hattının proksimal ve distaline plağa<br />
83
kilitlenen vidalardan birer delik atlayarak ve konvansiyonel <strong>plak</strong>larda kırık hattında<br />
stres konsantrasyonu yaratmayacak kadar kırık hattından mesafe bırakarak tüm<br />
deliklere vida tatbik edilmiştir. Vakalarımızda <strong>plak</strong> vida yoğunluğu 0.54, <strong>plak</strong> köprü<br />
genişliği oranı 4.5 olarak hesaplanmış ve literatür <strong>ile</strong> uyumludur.<br />
6. Biyolojik metodun uygulanması sırasında <strong>ekstremite</strong>nin dizilimi, ameliyatın her<br />
aşamasında Krettek’in önerdiği yöntemler doğrultusunda iki planlı olarak kontrol<br />
edilmelidir. Bizim de gözlemimize göre skopide anteroposterior olarak görülerek<br />
yapılan redüksiyon ve <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> kemiğin adaptasyonu lateral planda dikkatli bir şekilde<br />
kontrol edilmediği durumlarda plağın yanlış pozisyonda tatbiki ve uygun olmayan bir<br />
osteosentez <strong>ile</strong> sonuçlanabilir.<br />
7. Kanaatimizce <strong>plak</strong> <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit <strong>ile</strong>, aynı bölgeler için uygulanab<strong>ile</strong>cek diğer<br />
yöntemler de göz önünde bulundurulduğunda, oldukça tatminkar sonuçlar elde edilmiş<br />
ve sonucu etk<strong>ile</strong>yecek majör bir komplikasyona rastlanmamıştır. Bu nedenle uygun<br />
endikasyon, uygun implant seçimi ve prensiplerine bağlı kalınarak uygulanacak cerrahi<br />
<strong>ile</strong> yüz güldürücü sonuçlar alınabilir.<br />
84
I. ÖZET<br />
?i?li Etfal E?itim ve Ara?t?rma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji Klini?i’nde<br />
Aral?k 2002-Temmuz 2004 y?llar? aras?nda ba?vuran ve femur veya tibia k?r??? nedeniyle<br />
<strong>biyolojik</strong> yöntem kullan?larak <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentez yap?lan 13 hastan?n 4 femur k?r??? ve 9<br />
tibia k?r??? çal??maya al?nd?. Olgular?m?z?n 10’u (76,9) erkek, 3’ü (23,07) kad?n idi.Ortalama<br />
takip süresi 13 ay (5-24 ay), ortalama ya? 41.1 y?l (17-84) idi. Olgular?m?z?n 7 tanesi kapal?<br />
k?r?k iken, 1 tanesi tip 1, 4 tanesi tip 2 , 1 taneside tip 3 aç?k k?r?k olarak de?erlendirildi. 7<br />
hastam?z trafik kazas? (% 53,8), 2 hastam?z yüksekten dü?me (% 15,38), 2 hatam?z basit<br />
dü?me (% 15,38), 1 hastam?z direk travma (% 7,6), 1 hastam?z ate?li silah yaralanmas?<br />
(% 7,6) nedeniyle k?r?k olu?mu?tu. Politravmatize 7 hastam?za di?er herhangi bir bölgesi için<br />
ayn? seansta ameliyat edildi.<br />
Çal??maya al?nan tüm vakalar?m?zda k?r?klar? için önerildi?i ?ekilde elle veya fiksatör<br />
<strong>ile</strong> distraksiyonu takiben <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> <strong>biyolojik</strong> tespit uyguland?. Radyolojik iy<strong>ile</strong>?meye göre<br />
ortalama 3,4 (3-5 ay) ayda k?smi yüklenmeye ve 6,5 (5-8 ay) ay tam yük verilmeye ba?land?.<br />
Takiplerde ayr?ca tibia k?r?kl? hastalar?m?z için R.Johner ve O.Wruhs’un önerdi?i kriterler ve<br />
femur k?r?kl? hastalar?m?z için Shelbourne ve Brueckmann’?n önerdi?i kriterler kullan?larak<br />
fonksiyonel olarak de?erlendirildi. 10 (% 76) hastam?zda mükemmel ve 3 ( % 24) hastam?zda<br />
iyi sonuç elde edildi. 2 hastam?zda pansuman ve lokal debridman <strong>ile</strong> iy<strong>ile</strong>?en lokal yara yeri<br />
enfeksiyonu ve 1 hastam?zda ameliyat ed<strong>ile</strong>n di?er bir kemi?inin lokal enfeksiyonu tespit<br />
edildi. Kaynamama, refraktür, osteomyelit, <strong>plak</strong> k?r?lmas? olmad?. Hiç bir hastam?zda primer<br />
greft ihtiyac? olmad?.<br />
Biz bu çal??man?n sonucunda uygun endikasyon <strong>ile</strong> ve usulüne uygun olarak <strong>biyolojik</strong><br />
yönteme göre uygulanacak <strong>plak</strong> vida <strong>ile</strong> osteosentezin, ayn? k?r?k için dü?ünüleb<strong>ile</strong>cek di?er<br />
yöntemlere göre çok daha iyi sonuçlar vereb<strong>ile</strong>ce?i kan?s?na vard?k.<br />
85
J. KAYNAKÇA<br />
1) Agu? H., K?ranyaz Y., Sezan H., Sabanc? Ü. Uzun kemik k?r?klar?n?n <strong>plak</strong>la biolojik<br />
<strong>tespiti</strong>. XV. Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongre Kitab?. 1997. syf: 229-230<br />
2) Albert M.J. Supracondylar fractures of the femur. Journal of AAOS 1997; vol 5 no:3<br />
pp163-171<br />
3) Argün M., Türk C.Y., ?ahin V., Kabak ?., Demiry?lmaz ?., Karaka? E.S.<br />
Suprakond<strong>ile</strong>r ve interkond<strong>ile</strong>r femur k?r?klar?n?n tedavisi. Acta Orthop. Traumatol.<br />
Turc. 1995 vol:29; syf 205-209<br />
4) Autefage A. The point of view of the veterinary surgeon: bone and fracture. Injury<br />
2000 vol:31; S-C: 50-55<br />
5) Baumgartel F.,Buhl M., Rahn B.A. Fracture healing in biologic plate osteosynthesis.<br />
Injury 1998 vol. 29 (Supp 3); 3-6<br />
6) Binnet M.S., Kayao?lu E. Suprakond<strong>ile</strong>r femur k?r?klar?nda minimal invaziv<br />
yakla??m. Totbid Dergisi 2004 cilt 3 Say? 1-2 syf 51-57.<br />
7) Bolhofner B.R., Carmen B., Clifford P. The results of open reduction and internal<br />
fixation of distal femur fractures using a biologic (indirect) reduction technique. J.<br />
Orthop Trauma 1996; 10(6): 372-377<br />
8) Bucholz W. R., Heckman D.J. Rockwood and Green’s Fractures in Adults.Volume 1;<br />
Section 1; General principles. Chapter 8: Bone and joint healing. Fifth edition.. 2001.<br />
P:245-271<br />
9) Brown C.M.C., Keating J.F., McQueen M.M. Infection after intrameduller nailing of<br />
the tibia. JBJS 1992; vol 74B: 770-774<br />
10) Buckw<strong>alt</strong>er J.A., Glimcher M.M., Cooper R.R., Recker R. Bone biology: II.<br />
formation, form, modeling, remodeling and regulation of cell function. JBJS 1995; vol<br />
77A: 1276-1289.<br />
11) Carpenter J.E., Hipp J.A., Gerhart T.N., Rudman C.G., Hayes W.C., Trippel S.B.<br />
Failure of growth hormone to <strong>alt</strong>er the biomechanics of fracture-healing in a rabbit<br />
model. JBJS 1992; vol 74A: 359-367<br />
12) Chow S.P. Editorial: Introduction to the point contact fixator(Part II). Injury 2001 vol<br />
32; S-B: 1-2.<br />
13) Claes L.E., Heigele C.A., Wilke C.N., Kapsar D., Seidl W., Margevicius K.J., Augat<br />
P. Effects of mechanical factors on the fracture healing process. Clin. Orthop.1998;<br />
355S; pp132-147<br />
14) Clementz B.G. Assessment of tibial torsion and rotational deformity with a new<br />
fluoroscopic technique. Clin. Orthop. 1989; 245: pp199-209<br />
86
15) Cole P.A., Zlowodzki M., Kregor P.J. Compartment pressures after submusculer<br />
fixation of proksimal tibia fractures. Injury 2003 vol:34(suppl 2); S-A: 43-46<br />
16) Cole P.A., Zlowodzki M., Kregor P.J. LISS for fractures of the proximal tibia:<br />
Indications, surgical technique and preliminary results of the UMC Clinical trial.<br />
Injury 2003 vol 34 (suppl) 1: S-A: 16-29<br />
17) Collinge C.A., Sanders R.W. Percutaneous plating in the lower extremity. Journal of<br />
AAOS 2000; vol 8 no:4 pp211-216<br />
18) Conell C.N., Lane J.M. Newest factors in fracture healing. Clin. Orthop. 1992; 277:<br />
pp297-311<br />
19) Cordey J.,Borgeaud M., Perren S.M. Force transfer between the plate and the bone:<br />
relative importance of the bending stiffness of the screws and friction between plate<br />
and bone. Injury 2000 vol:31; S-C:21-28<br />
20) Ege R. Travmatoloji (K?r?klar ve eklem yaralanmalar?). Bizim Büro Bas?mevi. Cilt:1;<br />
K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi bölüm 3 syf 55-94<br />
21) Einhorn T.A. Enhancement of fracture-healing. JBJS 1995; vol 77A: 940-956<br />
22) Einhorn T.A.. The cell and molecular biology of fracture healing. Clin. Orthop 1998:<br />
355S ; pp 7-21.<br />
23) Farouk O., Krettek C., Miclau T., Schandelmaier P., Tscherne H. The minimal<br />
invasive plate osteosynthesis: is percutaneous plating biologically superior to the<br />
traditional technique? J. Orthop. Trauma 1999 vol 13: pp 401-6<br />
24) Frost H.M. The biology of fracture healing. An overview for clinicians. Part I. Clin.<br />
Orthop. 1989; 248: pp 283-293<br />
25) Gardner T.N., Evans M., Hardy J., Kenwright J. Dynamic interfragmantary motion in<br />
fractures during routine patient activity. Clin. Orthop. 1997:336; pp 216-225<br />
26) Gautier E., Rahn B.A., Perren S.M. Vascular remodeling. Injury 1995 Vol:26 Suppl 2.<br />
S-B: 11-19<br />
27) Gautier E., Sommer C. Guidelines for the clinical application of the LCP. Injury 2003<br />
vol:34 (Suppl 2); S-B: 63-76<br />
28) Gerber A., Ganz R. Combined internal and external osteosynthesis. A biological<br />
approach to the treatment of complex fractures of the proximal tibia. Injury 1998<br />
vol:29; (Suppl 3) S-A: 22-28<br />
29) Goesling T., Frenk A., Appezeller A., Garapati R., Marti A., Krettek C. LISS PLT:<br />
Design, mechanical and biomechanical characteristics. Injury 2003 vol 34(Suppl 1);<br />
S-A: 11-15<br />
30) Goodship A.E., Cunningham J.L., Kenwright J. Strain rate and timing of stimulation<br />
in mechanical modulation of fracture healing. Clin. Orthop. 1998; 355S: pp105-115<br />
31) Hulth A. Current concept of fracture healing. Clin. Orthop 1989; 249: pp 265-284<br />
32) Jensen J.E., Jensen T.G., Smith T.K. Nutrition in orthopaedic surgery. JBJS 1982; vol<br />
64A: 1263-1272<br />
87
33) Johner R., Wruhs O. Classificaton of tibial shaft fractures and correlation with results<br />
after rigit internal fixation. Clin. Orthop. 1983;178: pp 7-25<br />
34) Johnson E.E. Combined direct and indirect reduction of comminuted four-part<br />
intraarticular T-type fractures of the distal femur. Clin.Orthop. 1988; 231: pp154-162<br />
35) Kabak ?., Balkar F., Duygulu F. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesinde k?r?k hematomunun önemi;<br />
Hematomun tekrar k?r?k hatt?na yerle?tirilmesi: Deneysel çal??ma. Acta Orthop.<br />
Traumatol Turc. 2001 vol 35: syf 252-259<br />
36) Kenwright J., Gardner T. Mechanical influences on tibial fracture healing. Clin.<br />
Orthop. 1998; 355S: pp179-190<br />
37) Kenwright J., Goodship A.E. Controlled mechanical stimulation in the treatment of<br />
tibial fractures. Clin. Orthop. 1989; 241: pp 36-47<br />
38) Kenwright J., Goodship A.E., Richardson J.B., Cunningham J.L., White S.H., Adams<br />
M.A., Magnussen P.A., Newman J.H. Axial movement and tibial fractures:A<br />
controlled randomised trial of treatment. JBJS 1991 vol 73B; No:4; pp 654-659<br />
39) Kinast C., Bolhofner B.R., Mast J.W., Ganz R. Subtrochanteric fractures of the femur.<br />
Clin. Orthop. 1989; 238: pp122-30<br />
40) Kregor P.J., Stannard J., Zlowodzki M., Cole P.A., Alonso J. Distal femoral fracture<br />
fixation utilizing the less invasive stabilization system (L.I.S.S): The tecnique and<br />
early results Injury 2001 vol 32(suppl 3); C32-47<br />
41) Krettek C., Müller M., Miclau T. Evolution of minimally invasive plate osteosynthesis<br />
(MIPO) in the femur. Injury 2001 vol 32(Suppl 3); C14-23<br />
42) Krettek C., Schandelmaier P., Miclau T., Bertram R., Holmes W., Tscherne H.<br />
Transarticular joint reconstruction and indirect plate osteosynthesis for complex distal<br />
supracondylar femoral fractures. Injury 1997 vol 28(Suppl 1); A31-41<br />
43) Krettek C.,Miclau T., Grün O., Schandelmaier P., Tscherne H. Intraoperatif control of<br />
axes, rotation and length in femoral and tibial fractures: Technical note. Injury 1998<br />
vol.29 (Suppl 3); S-C: 29-39.<br />
44) Krieg J.C. Proximal tibial fractures: Current treatment, results and problems. Injury<br />
2003 vol 34 (suppl ); S-A: 2-10<br />
45) Lavine L.S., Grodzinsky A.J. Current concepts review: electrical stimulation of repair<br />
of bone. JBJS 1987; vol 69A: 626-630<br />
46) Leung K.S., Sher A.H., Lam T.S.W. Energy metabolism in fractures healing. JBJS<br />
1989;71B: 567-660<br />
47) Maraghy A.W.E., Maraghy M.W.E., Nousiainen M., Richards R.R., Schemitsch E.H.<br />
Influence of the number of cortices on the stiffness of plate fixation of diaphyseal<br />
fractures. J. Orthop. Trauma vol:15; No:3; pp186-191<br />
88
48) Marsh J.L., Buckw<strong>alt</strong>er J.A., Evarts C.M. Nonunion, delayed union, malunion and<br />
avascular necrosis. Complications in orthopaedic surgery. Philadelphia: JB Lippincott,<br />
1994: 183-211<br />
49) Mc Queen M.M., Christie J., Court B.C.M. Compartment pressures after<br />
intramedullary nailing of the tibia. JBJS 1990: vol 72B: 35-407<br />
50) Muratl? H.H., Can M., Biçimo?lu A. K?r?k <strong>tespiti</strong>nde güncel yakla??m: ?nternal<br />
Atelleme. Totbid Dergisi 2003 Cilt 2 Say? 1-2 syf 44-50<br />
51) Noordeen M.H.H., Lavy C.B.D., Shergill N.S., Tuite J.D., Jackson A.M. Cyclical<br />
micromovement and fracture healing. JBJS 1995 vol 77B-No:4: pp645-648<br />
52) Park S.H., O’Connor K., Mc Kellop H. The influence of active shear or compressive<br />
motion on fracture healing. JBJS 1998 vol 80A: pp 868-878<br />
53) Pelker R.R., Friedlaender G.E. Fracture healing:radiation induced <strong>alt</strong>eration. Clin.<br />
Orthop. 1997;341:pp267-282<br />
54) Perren S.M. AO Research and Development, Davos. Evoluation and rationale of<br />
locked internal fixator technology. Introductory remarks. Injury 2001 vol 32:S-B-3-9<br />
55) Perren S.M. Backgrounds of the technology of internal fixators. Injury 2003 vol 34;S-<br />
B: 1-3<br />
56) Perren S.M. Evolution of the internal fixation of long bone fractures. JBJS 2002<br />
84B;pp1093-1100.<br />
57) Perren S.M., Ganz R. Biological internal fixation of fractures: the balance between<br />
biology and mechanics. European Instructional Course Lectures 1997, 3:161-163<br />
58) Perren S.M.The concept of biological plating using the limited contact-Dynamic<br />
compression plate (LC-DCP). Scientific background, design and application. Injury<br />
1991 vol 22 (Supp 1): 1-41<br />
59) Perren S.M.,Buchanan J.S. Basic concepts relevant to the design and development of<br />
the Point Contact Fixator (PC-Fix). Injury 1995 Vol:26 (Suppl 2) pp1-4<br />
60) Raikin S.M., Landsman J.C., Alexander V.A., Froimson M.I., Plaxton N.A. Effect of<br />
nicotine on the rate and strength of long bone fracture healing. Clin. Orthop 1998;353:<br />
pp231-237<br />
61) Reimer B. Plating diaphyseal fractures. Techniques in Orthopaedics 2004; 18(4):<br />
pp360-367.<br />
62) Roman A.H., Brighton C.T., Esterhai J.L. Pathophysiolgy of delayed healing. Clin.<br />
Orthop 1998;355S:pp31-40<br />
63) Sandberg M.J., Aro H.T., Vuorio E.L. Gene expression during bone repair. Clin.<br />
Orthop. 1993; 289:292-312<br />
89
64) Sanders R., Regazzoni P., Reudi T. Treatment of supracondylar intraarticular fractures<br />
of the femur using the dynamic condylar screw. J.Orthop Trauma 1989; 3;214-22<br />
65) Sch<strong>alt</strong>zker J. Changes in the AO/ASIF principles and methods. Injury 1995 vol:26<br />
(suppl 2); S-B51-56.<br />
66) Schültz M., Kaab M.J., Haas N. Stabilisation of proximal tibial fractures with the<br />
LISS: Early clinical experience in Berlin. Injury 2003 vol 34(Suppl 1); S-A30-35<br />
67) Schültz M., Müller M., Krettek C., Höntzsch D., Regazzoni P., Ganz R., Haas N.<br />
Minimally invasive fracture stabilization of distal femoral fractures with the LISS: A<br />
prospective multicenter study. Results of a clinical study with special emphasis on<br />
difficult cases. Injury 2001 vol 32(Suppl 3); C48-54<br />
68) Shelbourne K.D., Brueckmann F.R. Rush-Pin fixation of supracondylar and<br />
intercondylar fractures of the femur. JBJS 1982;64A:pp161-169<br />
69)<br />
Siebenrock K.A., Müller U., Ganz R. Indirect reduction with a condylar blade plate<br />
for osteosynthesis of subtrochanteric femoral fractures. Injury 1998 Vol 29, (Suppl:3);<br />
pp S-C7-15<br />
70) Sommer C., Gautier E., Müller M., Helfet D.L., Wagner M. First clinical results of the<br />
Locking Compression Plate (LCP). Injury 2003 vol:34 (Suppl 2); S-B43-54<br />
71) Stover M. Distal femoral fractures: Current treatment, results and problems. Injury<br />
2001 vol 32 (suppl 3); S-A3-13<br />
72) Sullivan M.E.O., Bronk J.T., Chao E.Y.S., Kelly P.J. Experimental study of the effect<br />
of weight bearing on fracture healing in the canine tibia. Clin. Orthop. 1994; pp273-<br />
283<br />
73) Sürel Y.B., Zorer G., U?urlu S. K?r?k iy<strong>ile</strong>?mesi ve periostun önemi. Acta<br />
Orthop.Traumatol. Turc. 1996 vol:30 No:4.Syf 417-422<br />
74) Uçaner A., Muratl? H.H., Hasdo?an M. Parçal? uzun kemik k?r?klar?nda <strong>biyolojik</strong><br />
fiksasyon uygulamalar?m?z. XVI. Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongre Kitab?<br />
1999. syf: 244-247<br />
75) Uhthoff H.K., Boisvert D., Finnegan M. Cortical porosis under plates. Reaction to<br />
unload or to necrosis? JBJS 1994 vol 76-A, No:10: pp1507-1512<br />
76) Wagner M. General principles for the clinical use of the LCP. Injury 2003 vol34 S-B:<br />
31-42<br />
77) Watson J.T., Moed B.R., Karges D.E., Cramer K.E. Pilon fractures. Treatment<br />
protocol based on the severity of soft tissues. Clin. Orthop. 2000;375: pp78-90<br />
78) White A.A., Panjabi M.M., Southwick W.O. The four biomechanical stages of<br />
fracture repair. JBJS 1977;59A:pp188-192<br />
90
79) Whittle A.P., Russel T.A., Taylor J.C., Lavella D.G. Treatment of open fractures of<br />
the tibial shaft with use of interlocking nailing without reaming. JBJS 1992;74-<br />
A:pp1162-1171<br />
80) Wiel H.E., Lips P., Nauta J. Loss of bone in the proksimal part of the femur<br />
following unstable fractures of the leg. JBJS 1994; 76A: pp230-236<br />
81) Woll T.S., Duwelius PJ. The segmental tibial fracture. Clin. Orthop 1992; 281: pp<br />
204-207<br />
91