26.10.2012 Views

3 00 YTL

3 00 YTL

3 00 YTL

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ART BOYA SANAT DERGİSİ<br />

ALTAMİRA<br />

FİYATI; 3,<strong>00</strong> <strong>YTL</strong> YIL: 4 SAYI: 15 MAYIS-HAZİRAN 2<strong>00</strong>9<br />

17. yy. dan günümüze natürmort<br />

nesnesinin değişen görünümleri<br />

Yrd. Doç. Sevil Saygı<br />

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi<br />

Öğretim Üyesi<br />

Bahçeşehir Kolejleri<br />

görsel sanatlar eğitimi<br />

Oya Kocatürk<br />

Bahçeşehir Kolejleri Görsel Sanatlar Bölüm Başkanı<br />

A. Yaşar Serin<br />

Röportaj<br />

Hasan Kıran<br />

Röportaj


altamira abone formu<br />

İçindekiler<br />

Editörden ................................................................. 1<br />

J.H. Van Beek ........................................................ 2<br />

Yeni Ürünler .....................................................2 - 3<br />

Bahçeşehir Kolejleri ......................................4 - 5<br />

17. yy.’dan Günümüze Natürmort<br />

Nesnesinin Değişen Görünümleri ............6 - 8<br />

Mustafa Ayaz Müzesi ........................................ 9<br />

Hasan Kıran Röportaj ..............................10 - 11<br />

Yaşar Serin Röportaj ................................12 - 14<br />

Doğançay Resim Yarışması ...................15<br />

Sanat Haberleri ................................................. 16<br />

Art Boya Ltd. Şti. Adına Sahibi: Neşe KÖYMEN<br />

Yazı İşleri Müdürü: Neşe KÖYMEN<br />

Yapım: Mavi Tanıtım ve İletişim, Tel.: 0216 418 59 31<br />

Baskı: Bilnet Matbaacılık<br />

Üçpınar Cad. No:89 Bulgurlu Mah.<br />

Küçükçamlıca Üsküdar 34696 İstanbul<br />

Tel.: 0216 444 44 03<br />

İdare Merkezi: Art Boya Ltd. Şti.<br />

Bostancı Sapağı Döndü Sok. Timya Center<br />

No: 12 Kat: 1 34752 İçerenköy - Bostancı - İstanbul<br />

Tel: 0216 575 36 25 Faks: 0216 575 36 21<br />

www.artboya.com e-posta: altamira@artboya.com<br />

Yayın Süresi : 2 ayda bir<br />

Dergi Bedeli : 3.<strong>00</strong>. - <strong>YTL</strong><br />

Sayfa Sayısı : 16<br />

editörden<br />

Firma Adı Adı Soyadı:<br />

Adres<br />

Tel<br />

1<br />

yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

Rauf Tuncer<br />

Yaz günlerinin sıcaklığının artması bir eğitim yılının<br />

daha bittiğini hatırlatıyor. Bu günler aynı zamanda<br />

sanat ürünlerinin sergilenmesinde yaşanan telaşlı<br />

günlerin son durağı..<br />

Okullar, kurslar, atölyeler eserlerini, sergiler,<br />

etkinlikler, festivaller ile izleyenlerin beğenisine<br />

sunuyorlar. Tanık olduğumuz bu heyecanı sizlerle<br />

bu sayımızda paylaşmak istedik. Bahçeşehir Koleji<br />

yılsonu sergileri ve sanat eğitimi ile ilgili vizyonunu<br />

bizlerle paylaştı. Bu sayımızda daha çok öğrenci<br />

sergilerine yer verdik.<br />

Sanat eğitiminin kültürlü ve nitelikli bireyler<br />

yetiştirmenin bir parçası olduğunu hepimiz kabul<br />

ediyoruz.<br />

Ama pratikte bu üreticiliğin ne kadar geliştirici ne<br />

kadar ufuk açıcı olduğunu gördüğümüzde önemini<br />

daha iyi kavrıyoruz.<br />

Bunun için daha fazla üretmeye, sergilemeye,<br />

ihtiyaç var. Öğrenciler kendileri eğitilirken aynı<br />

zamanda izleyici olarak velilerini ve kendilerini<br />

çevreleyen toplulukları da eğitiyor. Sanat yakın olan<br />

daha üretken daha olumlu bir bakış açısına sahip<br />

oluyor.<br />

Tatil günlerinde de sanattan uzak kalmamanız<br />

dileğiyle.<br />

1 Yıllık Abone Bedeli : 20 - <strong>YTL</strong><br />

Abonelik Süresi : 1 yıl (6 sayı)<br />

Meslek:<br />

E-posta:<br />

1 yıllık abone bedeli 20 - <strong>YTL</strong>’yi Art Boya Ltd. Şti. adına Garanti Bankası Kadıköy Şubesi (088) 6202109 nolu hesaba yatırdığınız<br />

belgeleyen dekontla birlikte bu formu adresimize postalayınız ya da fakslayınız. Derginiz PTT kanalıyla adresinize ulaşacaktır.<br />

Art Boya Ltd. Şti. Bostancı Sapağı Döndü Sok. Timya Center<br />

No: 12 Kat: 1 34752 İçerenköy - Bostancı - İstanbul www.artboya.com altamira@artboya.com


dünyadan<br />

yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

Gazetede resim sanatı ile ilgili küçük<br />

bir makale dikkatimi çekti.<br />

Abu Dabi de yeni açılan müzeyi<br />

ziyaret ettiğinizde Avrupa’da<br />

Paris’te bulunan Louvre, Amsterdam<br />

da bulunan National Museum<br />

standartlarında olduğunu<br />

göreceksiniz.<br />

Abu Dabi de açılan bu müzenin<br />

dizaynı diğer dünya ülkelerinde<br />

açılmış müzeler gibi düzenlenmiş<br />

ve dünyanın her yerinden ünlü ressamların resimlerinden oluşturulmuştur.<br />

Ben eminim ki bu müze Arap dünyasını en büyük<br />

ve en önemli müzesi.<br />

Burda ki asıl amaç en ünlü resimleri biraraya getirebilmek ve<br />

elbetteki bunu Avrupa ve Amerika’daki müzelerden bulabilirler.<br />

Bu durum dünya sanatının gelişimi için de çok ilginç bir durum,<br />

ayrıca bunu takip etmekte çok ilginç.<br />

Benim hissim Empressionist resimlerin de gelişimi için önemli<br />

bir durum.New York’ta bulunan Paul Gaugin “The Paipai”<br />

(sabah) isimli resmi astronomik fiyatlarla satıldı.Tutarı 39,2<br />

milyon dolardı.<br />

Sanatçı resminde mango ağacının altında yıkanırken sohbet<br />

eden Tahiti ‘li kızları resmetmiş. Elbetteki bütün Fransız Empressionist<br />

ressamların eserlerinin fiyatı bu kadar yüksek değil.<br />

2<strong>00</strong>6 yılında yine Paul Gaugin bir resmi 40,3 milyon dolara<br />

satılmıştır.<br />

Hollanda’nın Amersfoart şehrindeki, Hollanda’nın modern<br />

ressamlarının resimlerinden oluşan Amord müzesi bundan bir<br />

kaç hafta önce tamamen yandı. İtfayeciler aşırı soğuktan ve<br />

yoğun trafikten zamanında ulaşamadılar.Müzenin içinde bulunan<br />

bütün resimler, çizimler binayla birlikte yandı.Enkazdan<br />

kurtarılan 2 adet resim ve bir heykel oldu ve bence biraz restarasyona<br />

ihtiyacı var. Gerçekten çok büyük bir kayıp oldu.<br />

Armando, uzun zamandır Almanya Berlin’de yaşayan bir Alman<br />

sanatçı, ama onun adı dünya sanatçısı olarak anılıyor.<br />

Yine geçtiğimiz aylarda Hague’da expressionist ressamlar<br />

olan Rembrandt van Rhijn ve Fransız Hals vardı. Rembrandt’ın<br />

ciddi ve keskin bir potre sanatçısı, Fransız Hals ise biraz daha<br />

liberal bir sanatçı biraz daha hayata ışık tutan resimler yapıyor.bu<br />

iki sanatçıda çok ilgi çekici 2 ressam.<br />

Bende bir çok sanatçıyla kullandıkları sanat malzemeleriyle<br />

ilgili görüşüyorum. Ortak görüş şu; Avrupa’da üretilen bütün<br />

sanatsal mazemenin artık Çin de üretildiği yönündedir.<br />

Elbette, dünya değişiyor ve yavaş yavaş büyüyor..<br />

2<br />

yeni ürünler<br />

Kosida; ART BOYA’nın yeni tescilli markasıdır.<br />

PonART grubu ürünlerle uyumlu geliştirilen bu yeni<br />

marka, tuval, yağlıboya, akrilik, fırça, yardımcı<br />

malzeme ve yaratıcı craft ürünleri 15-19 Nisan 2<strong>00</strong>9<br />

tarihleri arasında Kırtasiye Fuarı’nda tanıtıldı. Kosida<br />

ürünleri; ressamlar, amatörler, hoby ile uğraşanlar ve<br />

öğrenciler için kalite ve uygun fiyat talebi karşılamak<br />

üzere geliştirildi.<br />

Kosida Decoracryl<br />

Akrilik 30 ml<br />

Nerchau’nun Decoracryl akrilik boyası, Kosida<br />

olarak 30 ml içerisinde şişelenmiştir.<br />

Kosida Decoracryl 27 renk tonunda örtücü ve esnek<br />

bir akriliktir. Tuval üzerine ve hoby amaçlı her yüzeye<br />

uygulanabilir.<br />

Kosida Tuval<br />

Kosida tuval serileri A, B, C<br />

serisi olmak üzere geniş bir ölçü<br />

çeşidinde üretilmiştir. Kalın şaselerde<br />

daha ekonomik alternatife sahiptir.<br />

Kosida Yardımcı Malzemeler<br />

Kosida Boya yardımcı malzemeleri Lukas tarafından<br />

üretilmekte ve Türkiye’de şişelenmektedir. Ağartılmış<br />

Keten ve Haşhaş yağları, Hızlı kurutucular, Terebentin<br />

çeşitleri ve diğer boyama mediumları boyanızı<br />

istediğiniz kıvama ve kuruma süresine getirmek için<br />

size her zaman yardımcı olur.<br />

Kosida Yağlıboya<br />

PonART Troya yağlıboya kalitesinde geliştirilmiştir.<br />

Kosida yağlıboya 26 renk tonundadır. Parlak renkleri<br />

iyi renk karışımları verir. Yüzeye iyi yapışır, yüksek<br />

kaliteli pigmentlerden üretilmiştir. 37 ml ve 60 ml<br />

ölçülerindedir.


Nerchau,1834’den beri Almanya’da, Sanatsal, Hoby<br />

ve Okul grubunda resim boyaları üreten bir fabrikadır.<br />

2<strong>00</strong>8 yılında Nerchau fırması bünyesinde yer aldığı<br />

Caparol Grubundan ayrıldı ve Lukas tarafından satın<br />

alındı.<br />

Ülkemiz pazarında kalitesiyle kabul görmüş Lukas<br />

ürünleri yanısıra Nerchau gurubunun yaratıcı ve<br />

özellikli ürünleri birbirini tamamlıyor.<br />

Nerchau strüktür pasta ve jel ürünlerinin yanısıra akrilik<br />

boya ve medyumları alanında öncülüğe sahiptir.<br />

Nerchau’da yüksek kalite, yeni fikirlere açık yaratıcı<br />

ürün çeşitleriyle biraradadır.<br />

Nerchau Art Gel<br />

24 rengi bulunan bu<br />

parlak ve transparan<br />

akrilik, soft ve rölyef<br />

etkisindedir. 140<br />

derecede 30dk.<br />

fırınlandığında her<br />

yüzeyde kalıcı hale gelir. Tüpte sütümsü bir görüntüde<br />

duran renkler kuruduğunda mükemmel bir parlaklık ve<br />

transparanlığa ulaşır.<br />

Nerchau /Nerchi Finger Paint<br />

Canlı parlak renk karışımları sayesinde eglenceli<br />

ve renkleri öğretici bir eğitim metaryelidir. 9 renk<br />

tonu 750 ml ambalajda ayrıca 1<strong>00</strong> ml ölçülerinde<br />

temalandırılmış setler halinde satılmaktadır. 40<br />

derecede makinada yıkandığında çıkma garantisine<br />

sahiptir.<br />

Almanya’nın ‘’spiel gut’’ oyuncak sertifikasyonunun<br />

yanısıra CE (EN 71), LGA, ÖKO-JEST TÜV testlerinden<br />

geçirilmiştir.<br />

3<br />

yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

yeni ürünler<br />

Nerchau Rubens Finest Artist’s Oil Paint<br />

Doğal yağ ve reçineler, yüksek kalitede organik ve inorganik<br />

pigmentlerle birlikte çok iyi ezilerek yoğun bir rölyef karakteri elde<br />

edilmiştir. İpek parlaklığındadır. 60 renk tonu bulunmaktadır.<br />

Nerchau Rubens Decoracryl<br />

Geniş yüzeyler, iç ve dış mekanlar<br />

için üretilmiştir. Kuruduktan<br />

sonra esnektir çatlama yapmaz<br />

ve yüzeyden ayrılmaz. Canlı ve<br />

parlak tüm yüzeylerde kalıcıdır.<br />

1<strong>00</strong>ml ve 750 ml ölçülerinde 27<br />

renktedir.<br />

Nerchau Rubens Strukture<br />

Paste Granite<br />

Gümüş ve siyah partiküllerden<br />

oluşan akrilik pasta, benzer i efekt<br />

ve doku içeren Nerchau ürünleri<br />

gibi çok özel bir efekte sahiptir.<br />

Akrilik boya ile karıştırılabilir.<br />

Kalınlığına bağlı olarak 2-24saat<br />

arasında kurur.<br />

Nerchau Ready to use Opaque Paint<br />

Yüksek örtücülüğe sahip bu okul boyası su bazlıdır. Su ile<br />

kolayca temizlenir. Silmeye dayanıklıdır.Üzerinde çizim ve<br />

boyama kalemleri ile çalışılabilir. Kağıt, ahşap,seramik,taş<br />

üzerine boyanabilir.<br />

6 ve 13 renkli setler şeklinde satılmaktadır.<br />

Nerchau Ağaç Modeli Hamuru (Holz Mache)<br />

Su ile karıştılıp hava ile kuruyan bu ağaç model hamuru kolay<br />

şekil alır ve parçalar kolayca birbiri üzerine yapışır. Boyanabilir.<br />

Çatlama yapmaz.


yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9 4<br />

bahçeşehir kolejleri<br />

görsel sanatlar eğitimi<br />

Bahçeşehir Kolejleri’nde vizyonumuz; öğrencilerimizi bilgi çağına<br />

uyum sağlayarak, çağdaş teknolojiyi izlemenin yanı sıra<br />

teknoloji üretme azmiyle donatmak, çağının önünde yaratıcı<br />

bireyler yetiştirerek, eğitimde bir dünya markası haline gelmektir.<br />

En ileri teknoloji ile donatılmış eğitim-öğretim ortamımızda<br />

bilgili, aydın, çağdaş, vizyon sahibi ve dinamik eğitimöğretim<br />

kadrosu ile öğrencilerimize bilgi üstünlüğü, araştırıcılığı,<br />

girişimciliği ve yaratıcılığı teşvik ederek, kaliteli bir eğitim<br />

sağlamaktır.<br />

Bahçeşehir Koleji, ilk olarak 1994-1995 eğitim-öğretim yılında<br />

İstanbul-Bahçeşehir’de hizmete açılmıştır. Eğitimde fırsat<br />

eşitliği sağlamak ve kaliteli eğitimi Türkiye’de yaygınlaştırmak<br />

için Anadolu’ya açılma kararı alan Bahçeşehir Kolejleri,<br />

2<strong>00</strong>9-2010 eğitim öğretim yılında 18 ilköğretim, 33 anaokulu<br />

ve 8 lise ile hizmet verecektir. Türkiye’nin doğusundan batısına<br />

kadar faaliyette bulunduğu tüm il ve ilçelerde aynı standart ve<br />

kalitede eğitim öğretim hizmeti sunulmaktadır.<br />

Dengeli, sağlıklı ve ileri düşünen bir toplum için en önemli<br />

unsurlardan biri hiç kuşkusuz, sanattır. Sanatın gelişmişliği bir<br />

toplumun, gelişmişliğiyle paraleldir. Bu açıdan baktığımızda<br />

gelişmeyi artırmak için sanat eğitimine ihtiyaç vardır. Bunun<br />

içindir ki Görsel Sanatlar Eğitimi, Bahçeşehir Kolejleri’nin güçlü<br />

yanlarından olup, eğitim-öğretimde vazgeçilmezdir.<br />

“Görsel Sanatlar Eğitimi” kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini<br />

anlatabilmek, yetenek ve yaratıcılığını estetik seviyeye<br />

ulaştırmak amacıyla yapılan, kişilere eğlenmeyi ve heyecanlarını<br />

doğru biçimde yönlendirmeyi öğreten eğitim faaliyetleridir.<br />

Çünkü sanat, sadece yetenekli kişiler için ya da bir birey,<br />

bir öğrenci, bir toplum için geçerli değildir. Sanat eğitimi<br />

herkes için, her yaştaki bireyler için geçerlidir.<br />

Özellikle öğrenme ve gelişim sürecinde etkin<br />

bir role sahiptir. Eğitim ve öğretimin en önemli<br />

yardımcılarındandır. Eğitim sadece okulda, sıralarda<br />

düz anlatımla yapılan bir süreç değildir.<br />

Aynı zamanda görerek, bizzat uygulamalar<br />

yaparak, katılımcı şekilde yapılan bir süreçtir.<br />

Bu doğrultuda Bahçeşehir Kolejleri’nde Görsel<br />

Sanatlar Bölümü, milli eğitimin genel amaç ve<br />

ilkeleri doğrultusunda, temel bilgi ve becerilere<br />

sahip, eleştirel düşünen, etkili iletişim kurabilen<br />

ve yaratıcı bireyler yetiştirmeyi amaç edinmiştir.<br />

Okulumuzdaki eğitim sisteminin temelini oluşturan<br />

bilim, sevgi, hoşgörü, yaratıcılık ilkeleri<br />

ışığında öğrencilerimiz, bireysel öğrenme ve<br />

ekiple çalışma becerilerini kazanmakta ve kendilerine<br />

sağlanan aktivite olanaklarıyla ilgi duydukları<br />

Görsel Sanatlar alanında yeteneklerini<br />

geliştirmeye teşvik edilmektedir.


Bahçeşehir Kolejleri, 2<strong>00</strong>8-2<strong>00</strong>9 Eğitim-Öğretim yılı<br />

“Yıl Sonu Sergisi”nin teması “Eğlence Dünyası”dır. Konsepti<br />

oluşturan grup çalışmalarının açılımı 2m.x12m.’lik<br />

duvar panolarından oluşmaktadır.<br />

Öğrencilerimizin çağın gereklerine uygun, donanımlı,<br />

yaratıcı bireyler olarak yetişmeleri ve<br />

sanatsal yeteneklerini geliştirmek amacıyla; İstanbul-Bahçeşehir<br />

Koleji, Görsel Sanatlar Bölümü,<br />

merkez şube olarak oldukça aktif çalışmakta<br />

ve tüm Bahçeşehir Kolejleri ile çalışmalarını,<br />

faaliyetlerini eş zamanlı yürütmektedir.<br />

Bahçeşehir Kolejleri’nde sanat eğitimi almış,<br />

sanatla yoğrulmuş bireylerin bakış açısı da<br />

değişir. Çünkü sadece kendi doğruları, kendi<br />

5<br />

yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

Oya Kocatürk<br />

Bahçeşehir Kolejleri Görsel Sanatlar Bölüm Başkanı<br />

zevkleri üzerine kurulu bireyler yerine, çevresine ve etrafındaki<br />

kişilerin de doğrularına, onların zevklerine, sanatına saygı<br />

gösteren, kültürel açıdan birikimleri olan öğrencileri yetiştirilmesi<br />

hedeflenmiştir.<br />

Bahçeşehir Kolejleri’nde verilen görsel sanatlar eğitiminde;<br />

her bir öğrenciyi yaratıcılığa yöneltip, onun bilgisel, bilişsel,<br />

duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik<br />

çalışmalar yapılır.<br />

Şu bir gerçektir ki sanat her toplum ve her birey için kaçınılmaz<br />

bir gerekliliktir. Bahçeşehir Kolejlerinde sanat eğitimine<br />

gösterilen özeni, Türkiye’deki diğer okullara yaydığımızda<br />

elde edeceğimiz başarılar ve kaydedeceğimiz ilerlemeler bizleri<br />

daha iyi bir Türkiye seviyesine ulaştıracaktır.<br />

Günümüzde sanat eğitimi, ihtiyaçlara cevap verebilmek için<br />

çok yönlü olmak zorundadır. Çocuk doğal olarak yaratıcı fikirlerle<br />

dolu olarak keşfetmeye hazır bekler. Önce fikirleri, hayalgücü<br />

kışkırtılmalı sonra resim, heykel, seramik, drama birlikte<br />

yer değiştirilerek kullanılmalıdır. Bahçeşehir Kolejleri’nde<br />

sanatın çok yönlü yapısıyla birlikte gelişen çocuklarımız (resim,<br />

heykel, seramik, vb…) hızla gelişen teknolojiye çok yönlü<br />

düşünebildikleri için daha kolay uyum sağlarken, geçmişi de<br />

daha iyi anlayabilmektedir.<br />

Araştırma, deneme, hata yapma, hatalarını kendi kendilerine<br />

düzeltmeleri için onlara fırsatlar tanınır. Duyu organları ile<br />

materyallerin, şekillerin ve renklerin bilinmeyen özelliklerini<br />

keşfetmeleri için özgür ortamlar sağlanır. Bu ortamda öğrencilerimiz<br />

her yaş seviyesinde, kendilerini en mükemmel şekilde<br />

ifade etmektedirler. Bizler de sanatsal olarak kendini ifade<br />

eden öğrencilerimize dünya ile sanatsal iletişim kurma aşamasında<br />

karşılaştığı engellerle başa çıkması için yardımcı olmakta<br />

ve yaratıcı, bağımsız ve üretici bireyler olarak yetişmeleri<br />

için uygun ortamları hazırlamaktayız. Bunun için; Bahçeşehir<br />

Kolejleri’nde sanat eğitimi insanın kendisini en güzel ifadesi<br />

ve gerçekleştirmesidir.


yıl:4 sayı:15 mayıs -haziran 2<strong>00</strong>9 6<br />

17. yy. dan günümüze natürmort<br />

nesnesinin değişen görünümleri<br />

Fransızca’da nature- morte, İngilizce’de still life, Almanca’da<br />

stilleben, İtalyanca’da natura morta olarak isimlendirilen natürmort<br />

(ölüdoğa) ; canlı varlıklar dışında kalan nesnelerle, hareketsiz<br />

doğa öğelerinin konu olarak ele alındığı bir resimsel<br />

anlatım dilidir.<br />

Richard Leppert’e göre, “ Natürmort, aynı anda son derece kişisel,<br />

spesifik, toplumsal ve kültürel olan, eşit derecede önemli bir<br />

kategoriler dizisinin tepesindeki ekonomi-iktidar kesişimlerinin<br />

haritasını çıkarır. Bu kategoriler arzu, haz ve öznelliktir. Natürmort<br />

genellikle insanları dışlar(ya da en azından ikinci plana<br />

atar). Fakat nihai anlamda daima insanlara dairdir ve gerçekte<br />

temsili yapılan nesnelere dair değil yada sadece onlarla ilgili<br />

değildir. Bir başka ifadeyle, natürmort, nesne dünyasının, görülmeyen<br />

ama hayal edilen insani özneyle ilişkisine dairdir.”<br />

(Leppert,2<strong>00</strong>2:67)<br />

Natürmortun geçmişi, eski Mısır mezarlarında ve Antik Yunan<br />

duvar resimlerine dayandırılsa da gerçek anlamda kullanılması,<br />

ilk kez 17. yüzyılda Kuzeyli sanatçılar tarafından olmuştur. 17.<br />

yüzyıla kadar natürmort nesneleri; sadece yapıtı destekleyen biçimde<br />

ele alınmış, yapıtın konusu tamamen natürmorta dayandırılmamıştı.<br />

Natürmorta konu olan ve pratik kullanımları dışında<br />

simgesel bağlantılar açısından da önem taşıyan bu nesneler,<br />

kültürel yaşam göstergeleri olarak ve insanla ilişkileri bağlamında<br />

ele alınmıştır. “Hollanda burjuvazisinin bir zenginlik ve sağlık<br />

göstergesi olarak kendini çeşitli yiyeceklerle donatılmış masa<br />

başlarında betimleyen resimlere gösterdiği ilgi ölüdoğanın kısa<br />

zamanda yaygınlık kazanmasının başlıca nedeni olmuş; böylece<br />

ölüdoğa masalardaki yiyeceklerin cinsine ve niteliğine göre<br />

sınıflandırılan bir tür haline gelmiştir.”(İskender,1997:1406)<br />

17. yy. Hollanda natürmortlarında zamanın uçuculuğunu ve<br />

yaşamın geçiciliğini de anımsatan ve çeşitli sembollerle -kafatasları,<br />

zamanı ölçen aletler, halen yanan ya da sönmüş, ama<br />

dumanı tüten mumlar, bir anlığına varolan sabun köpükleri,<br />

solmaya başlayan çiçekler, çürümek üzere olan meyveler vb-.<br />

görselleştirilen vanitaslar izleyiciyi hayatın kırılganlığını düşünmeye<br />

yöneltmiştir. Philippe de Champaigne “Vanitas” isimli yapıtında<br />

resmin mekansal ortamının dar ve sınırlı olması izleyen<br />

kişiye resmin tamamını gözlerini oynatmadan izleme olanağını<br />

vermekte. Resmin tam ortada duran kafatası dikkat çekmekte ve<br />

insanları haz konusunuda ikaz eden belirgin bir simgesel işlev<br />

görmektedir.<br />

17. yy. vanitaslarına postmodernist bir yaklaşım içinde Andy<br />

Warhol ve Gerhard Richter ve Audrey Flack’in yapıtlarında<br />

yeniden kurgulanmış olarak rastlarız. Audrey Flack’in 1982<br />

tarihinde yapmış olduğu “Invocation-Dua” isimli çalışması Hol-<br />

landa vanitaslarıyla benzerlikler gösterir. Sanatçı<br />

Hollanda vanitaslarını yeniden ele alarak yaptığı<br />

bir dizi natürmort çalışmalarında, kadınlara<br />

has kozmetikler, aynalar, mücevherler, üst üste<br />

yığılmış hatıra eşyaları, kafatasları, yanan mumlar<br />

takvimler kullanmıştır. Hollanda vanitaslarıyla<br />

benzerlik oluşturan nesnelerin - kafatasları ve<br />

mumlar- dışında yaşamı simgeleyen günlük kullanım<br />

nesneleri de yer alır Flack’in resimlerinde.<br />

Kullanılan renkler ise vanitasların aksine canlı,<br />

sıcak renklerden oluşur. Burada yaşamın ve ölümün<br />

karşıtlığını bir arada görürüz.<br />

Philippe de Champaigne, Vanitas, 1646 Audrey Flack,<br />

Invocation,1982<br />

17. yy natürmortlarındaki gibi masaların yemek<br />

sonrası görünümleri Daniel Spoerri’nin ve Cindy<br />

Sherman ‘ın yapıtlarında başka bir anlam kazanır.<br />

Özellikle yiyecek -içecek gibi malzemelerden<br />

oluşan atıkları resim yüzeyine yapıştırarak, duvara<br />

astığı asemblajlarıyla dikkat çeken Spoerri’nin<br />

bu yapıtlarında, rastlantı ve geçicilik temaları ile<br />

karşı karşıya kalırız. Bu asemblajlarda kullanılan<br />

nesneler, gündelik yaşamın göstergelerinden<br />

oluşur.<br />

Spoerri’nin “ Tuzak tablolarında, yemek artıklarından<br />

oluşturduğu rastlantısal kabartmalar, sanatçının<br />

eyleminin, başkalarının ona hazırladığı<br />

yada bıraktığı öğeleri bir yüzey üstüne tesbit etmekle<br />

sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır. Kullanılmış,<br />

eskimiş hiciv ve zaman, trajik bilinçle el ele<br />

verir ve yapıt yeniden, bir gerçeğin ve görünenin<br />

nesnelliğini aşan karmaşık insan düşüncesinin bir<br />

belirtgesi olur.” (Germaner, 1997:21)<br />

Spoerri ‘nin asemblajlarıyla karşımıza çıkan masaların<br />

yemek sonrası görünümlerini, Cindy Sherman<br />

ise fotograflarla bize yansıtır.


Daniel Spoerri, Kickha’s Kahvaltısı, Asemblaj, 1960<br />

Cindy Sherman, İsimsiz, 1987<br />

18.yüzyılda, Fransız sanatçı Jean-Baptiste-<br />

Siméon Chardin’in natürmortu en üst sanat biçimi<br />

haline getirmesiyle, bu dönem “Chardin çağı”<br />

olarak adlandırılmıştır. Sanatçı günlük ev eşyalarını,<br />

özellikle mutfak eşyalarını uyumlu ve sadelik<br />

içinde kullanmış, ışık ve boyanın biçimleyici özelliğine<br />

dayanan doku ve yanılsamasının oluştur-<br />

7<br />

yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

yrd. doç. sevil saygı<br />

marmara üniversitesi güzel sanatlar fakültesi öğretim üyesi<br />

duğu derinlik ile resmetmiştir. Chardin’in bu kompozisyonları ve<br />

seçtiği nesneler, yükselen burjuva değerlerine bir eleştiri olarak<br />

açıklanabilir mi?<br />

19. yüzyıl, Delacroix, Goya, Odion, Redon, Rousse ve empresyonistler<br />

tarafından en çok sevilen temalardan birisi olarak natürmortun<br />

kullanıldığı yüzyıl olmuş, özellikle empresyonistler çiçek<br />

buketleri üzerinde renk efektlerini son derece çekici bulmuşlardır.<br />

Cezanne, natürmortu oluşturan nesnelerin dışına çıkarak,<br />

yeni baştan düzenlemeler yapmış, biçimleri ve renkleri yeniden<br />

ele almıştır. Görüntünün resmini değil, resmin görüntüyü oluşturduğu<br />

bir anlayışla kübizmin yolunu açmıştır.<br />

Natürmort, 20. Yüzyılın ilk yarısında Juan Gris, George Braque,<br />

Henry Matisse, De Chrico, Morandi, Salvador Dali, Pablo Picasso<br />

gibi sanatçılarla birlikte varlığını sürdürmüştür.<br />

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise özellikle Pop Sanat<br />

içinde yer alan sanatçıların yapıtlarındaki nesneler, tüketim<br />

toplumunun nesneleriydi. Robert Rauschenberg, Andy Warhol,<br />

Claes Oldenburg’un yapıtlarında sıklıkla karşılaştığımız nesneler,<br />

günlük yaşamımızın tüketim nesneleri. Sanatçılar seçtikleri<br />

bu nesnelerle, tüketim dünyasının farklılaşan kültürünü eleştirel<br />

bir yaklaşımla natürmorta da bir başka anlam getirirler. Renkli<br />

ve üç boyutlu nesneleri ile pop sanatın önemli isimlerinden<br />

olan Claes Oldenburg nesnelerinin doğal yapısını, boyutunu ve<br />

ortamını değiştirerek varoldukları ortamların dışında izleyiciyle<br />

buluşturur. Sanatçı nesneleri bu şekilde kullanarak, nesnelerin<br />

tüketicisi ve kullanıcısı olan izleyicinin dikkatini çekmek ister.<br />

“…ölüdoğanın 20. yy.’da dönüştüğü nesne biçim 20. yy.’ın en<br />

temel ve vazgeçilmez biçimlerinden biridir. Bu açıdan Pop sanatın<br />

imge halindeki ya da gerçek nesnesi, Duchamp’ın geliştirdiği<br />

düşüncelerin dolaysız bir uzantısıdır.” (İskender,1997, 140)<br />

Claes Oldenburg, Pastery CaseI,1961-62


yıl:4 sayı:15 mayıs -haziran 2<strong>00</strong>9<br />

17. yy. ‘dan günümüze natürmort<br />

nesnesinin değişen görünümleri<br />

Bugünden geçmişe dönüp bakıldığında, natürmortun konusu;<br />

masa üzerindeki o bilindik, cansız objelerin düzeniyle ilişkiliydi.<br />

20. yüzyılın başından itibaren gözlemlendiğinde ise her ne kadar<br />

günlük hayatımızdan objeler, sanatçıların natürmortla ilgili<br />

yorumlarıyla varlığını devam ettirse de, bu nesnelerin masanın<br />

sembolik ve biçimsel çerçevesiyle ilişkileri kökten değişti. Masa<br />

geçmişe referans yapmak amacıyla kullanılıyordu: anlamsal ve<br />

biçimsel kodların süzgecinden geçirilmiş bir referans olarak.<br />

1990 yılında Robert Therrien’in “İsimsiz” eseri sıradan bir nesnenin<br />

masanın üzerinde dengelenmesiyle oluşturulmuştur. Sanatçı<br />

bu çalışmasıyla, alâlade olan bir masayı kendi amaçlarına<br />

göre kullanır. Margıt Rowel’e göre; sanatçının “İsimsiz”<br />

adlı eseri, insanın aklına 19. Yüzyılda natürmortu oldukça sık<br />

kullanan Cézanne’ın değişik şekilli, eğimli masa üstlerini ve asimetrik<br />

perspektiflerini getirmektedir. Nesnelerin farklı olmasıyla<br />

birlikte, sunum sistemi ve görüntüsünün aşağı yukarı aynı olduğunu<br />

düşünen Rowel, Therrien’in fincan tabağı ve masa tasviri<br />

için, Cezanne ‘ı günümüzden ziyaret olarak ifade etmiştir.<br />

(Rowel,1997: 211)<br />

Robert Therrien, Untitled, 1990, özel koleksiyon<br />

1989 yılında Charles Ray’in “Masa’nın Üstü” isimli yerleştirmesinde<br />

ise, tanıdık olduğumuz objeler (sarı kase, beyaz tabak,<br />

kapaklı kutu, iki kadeh biri şeffaf ve pervane gibi yapraklarıyla<br />

bir bitki) etraftan konulmuş hissini vermektedir.<br />

Kaynaklar:<br />

• Leppert, R.(2<strong>00</strong>2), Sanatta Anlamın Görüntüsü- İmgelerin Toplumsal İşlevi,Çev.İsmail Türkmen,<br />

Ayrıntı Yayınları, 1. Baskı<br />

• İskender, K..,(1997), “Ölüdoğa”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Yem Yaınevi,<br />

cilt3,s.1406-1407<br />

• Germaner, Semra, (1997),1960 Sonrası Sanat-Akımlar, Eğilimler, Sanatçılar, Kabalcı<br />

Yayınevi, 1. Basım<br />

• Rowel, M.,(1997), Objects of Desire- Modern Still Life, The Museum of Modern Art, Newyork,<br />

s.<br />

• Alemdar,M.(2<strong>00</strong>0), 20.yüzyılda Natürmort ve Nesne,Yayınlanmamış Yüksek Lisans Eser<br />

Metni, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />

8<br />

Charles Ray, Masanın Üstü, 1989, Lannan Foundation<br />

Margit Rowel, Ray’in bu çalışmasının, izleyiciyi<br />

çevresindeki bir natürmort kompozisyonuna yönlendirdiğini<br />

vurgulamaktadır. İzleyici, Ray’in natürmortu<br />

karşısında varsayımlar yapmakta. Charles<br />

Ray’in bu objeleri durgun olmayan ve her biri<br />

görünmez bir motorla donatılmış, yavaşça neredeyse<br />

sezdirmeden bazıları saat yönünde, saat<br />

yönünün aksine dönmektedir. Sanatçının masanın<br />

üstündeki klasik obje düzenlemesi, natürmortun<br />

eskiden kalma sistemini altüst eder. Margit<br />

Rowel, Chares Ray’in yalınlığına dikkat çekmekte<br />

ve onun oluşturduğu bu görsel bilmeceyle Rene<br />

Magritte izinden geldiğini söyler. Ray’in görsel<br />

oyunları hayattaki gerçek ölçülere sahip objelerdir.<br />

(Rowel,1997: 212)<br />

Natürmort, 17. yüzyıldan günümüze sanat akımları<br />

içinde bir yandan sürekliliğini korurken, bir<br />

yandan da sanat akımlarının özelliklerini yansıtan<br />

örneklerle gelişmiştir. Değişen bu akımların<br />

farklı anlatımları içinde yeni görünümler kazanarak<br />

günümüze gelen natürmort ve onun değişen<br />

nesneleri, bilinen işlevleri yanında döneminin<br />

kültürünü ve toplumsal yapısının değişimini de<br />

yansıtır. Marcel Duchamp’ın hazır nesnelerinde,<br />

Oldenburg’un pop nesnelerinde, Cindy<br />

Cherman’ın Hollanda resimlerindeki gibi yemek<br />

sonrası masaların fotograflarında ve Charles Ray<br />

ile Robert Therrien yerleştirmelerindeki gibi farklı<br />

bir şekillerde karşımıza çıkan görünüm,“bu bir<br />

natürmort mu?” sorusunu sordurmakta.


1938 yılında Trabzon’da doğdu. 1963<br />

yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümünü<br />

bitirdi. 1966’da aynı kurumda asistan<br />

olarak çalışmaya başladı. 1985–1987<br />

yılları arasında Hacettepe Üniversitesi<br />

Güzel Sanatlar Fakültesi’nde görev yaptı<br />

ve oradan emekli oldu. 1987 yılında profesör<br />

olan Mustafa Ayaz aynı yıl Bilkent<br />

Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne<br />

atandı. 1988 yılı başında bu görevinden<br />

de ayrılan sanatçı serbest çalışmakta ve<br />

Ankara’da yaşamaktadır.<br />

Şimdiye dek 60 kişisel sergi açtı ve 17<br />

ödül kazandı. Hindistan, Kuveyt, Mısır,<br />

Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika,<br />

Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya<br />

gibi pek çok ülkede karma sergi ve<br />

bienallere katılan sanatçının 4<strong>00</strong>’den fazla<br />

yapıtı yabancı ülke koleksiyonlarında,<br />

4.<strong>00</strong>0’e yakını da yerli koleksiyonlarda<br />

bulunmaktadır. Sanatçı, inşasına 2<strong>00</strong>3<br />

yılında başlanan, ‘Mustafa Ayaz Müzesi<br />

ve Kültür Merkezi’ adı altında tamamen<br />

kendi olanakları ve birikimlerini kullanarak<br />

bir müze yaptırmıştır. 5<strong>00</strong>0 m2 ’ kullanım<br />

alanı olan bu müzede, müze alanı<br />

dışında, galeriler, resim atölyeleri, kütüphane<br />

ve art kafe bulunmaktadır. Müze’nin<br />

vakfa dönüştürülme çalışmalarına devam<br />

edilmekte ve 2<strong>00</strong>9 yılında müze-vakıf olarak<br />

faaliyete geçmesi planlanmaktadır.<br />

Adres: Ziyabey Cad. No:25 Balgat Ankara<br />

Telefon: 0312-285 8998<br />

Fax: 0312-286 2989<br />

Yönetici: Ayla Ayaz Aydın – Nilay Ayaz<br />

E-mail: ayaznil@gmail.com<br />

Http: www.mustafaayaz.com<br />

www.mustafaayazmuzesi.com<br />

9 yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

mustafa ayaz müzesi ve<br />

kültür merkezi<br />

1720 m2’ lik bir alan üzerinde yer alan M. Ayaz Müzesi ve Kültür<br />

Merkezi’nin toplam kullanım alanı 5<strong>00</strong>0 m2’ dir. Çatı katında,<br />

özel ofis ve hobby atölyeleri bulunmaktadır.1.2.3. katlarda<br />

ise sanatçının değişik dönemlerine ait eserleri sergilenecektir.<br />

Giriş katı; galeri, cafe, hediyelik eşya, kütüphane ve arşiv bölümlerinden<br />

oluşmaktadır.<br />

1. katta 3 adet atölye olup, bu atölyelerde Güzel Sanatlar Fakültelerine<br />

Hazırlık, Resim, Heykel, Seramik ve Hobby kursları<br />

verilmektedir.<br />

2. katında ise 35 araçlık kapalı otoparkı bulunmaktadır<br />

mustafa ayaz<br />

sanat galerisi<br />

Mustafa Ayaz Sanat Galerisi 21 Kasım 2<strong>00</strong>7’de Mustafa<br />

Ayaz’ın ‘Geveze Elim’ isimli sergisiyle Ankara’da sanatseverlere<br />

kapılarını açtı. ‘Geveze Elim’ sergisini sırasıyla, ‘Suluboya-<br />

Pastel’, ‘Portreler’, ‘Dünden Bugüne’ ve ‘Yaz Karması’ sergileri<br />

izledi. Galeri, sergi etkinliklerini sanatçının değişik zaman periodlarına<br />

ait eserleriyle sürdürmeye ve sanatseverler ile buluşturmaya<br />

devam edecek.<br />

Türkiye’de ilk kez kendi olanaklarıyla bir müze ve kültür merkezi<br />

kuran ressam Mustafa Ayaz , kendi adını taşıyan bu Sanat Galerisi<br />

ile gelecekteki birçok önemli kültür ve sanat etkinliklerine<br />

de ev sahipliği yapacak ve çağdaş sanatın ilerlemesi yolunda<br />

önemli katkılarda bulunacaktır.<br />

*Galeri, Pazartesi günleri hariç hergün 12:<strong>00</strong>-18:30 saatleri<br />

arasında ziyaret edilebilir.


yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

10<br />

hasan kıran röportaj<br />

Bize kendinizden ve çalışmalarınızdan bahsedebilir<br />

misiniz?<br />

1966 Malatya/Doğanşehir doğumluyum. 1993 İnönü Üniversitesi,<br />

Eğitim Fakültesi, Resim-İş Bölümü’nde mezun oldum.<br />

1995’te Uluslar arası Salzburg Yaz Akademisi’ne (Jim Dine<br />

Atölyesi) katıldım. 1996- 1997 yılları arasında Almanya’da<br />

çalışmalarımı sürdürdüm. 1998’de Hacettepe Üniversitesi, Güzel<br />

Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü’nde “Yüksek Lisans”ımı<br />

tamamladım. 2<strong>00</strong>0 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Güzel<br />

Sanatlar Fakültesi’ne Araştırma Görevlisi olarak girdim. 2<strong>00</strong>3<br />

Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı<br />

Bölümü’nde “research assistant” olarak, Japon Baskı Sanatı<br />

üzerine çalışmalar yaptım.<br />

2<strong>00</strong>5 Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi’nde “Doktora Programı”na<br />

girerek “Rotary Eğitim Bursu”nu kazandım.<br />

2<strong>00</strong>8 “Şamanistik İmgeler Üzerine Görsel Önermeler” konulu<br />

tez çalışmasıyla, Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi’nden “Sanatta<br />

Doktora”(Ph. D.) derecesi aldım.<br />

Baskıresim hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?<br />

Baskı sanatının ne zaman başladığı konusunda kesin bir tarih<br />

verilememekle birlikte M.Ö.105 yılında Çin’de kağıdın bulunmasıyla<br />

ortaya çıkmaya başladığı biliniyor. Tarihin ilk baskılarının<br />

ise; ıstampa-damga şeklinde yüksek baskı olarak tasarlandığı<br />

görülür. Bu ilk baskılar; tamamen yazılardan oluşmaktadır<br />

ve tahta kalıplar mürekkeplenerek kâğıt veya ipek üzerine basılmıştır.<br />

Baskı ilk zamanlar bir tür tanıtım-yayma ve çoğaltma aracı olarak<br />

kullanıldı. Zaman içinde kullanım alanı genişledi. Baskının<br />

uzak-doğuda yaygınlaşarak Hindistan üzerinde Avrupa’ya geçtiği<br />

bilinmektedir. İtalya’ya 1270, Fransa’ya 1370,Almanya’ya<br />

da 1453 yılında ulaşmıştır.<br />

Japonya’da Edo döneminin (1603-<br />

1863) adeta moda sanatı olan Ukiyo-E<br />

(Renkli Tahta Baskı) dalgası 20.yüzyılın<br />

başına kadar devam etmiştir. Başka deyişle<br />

bir tür sanat akımı haline gelen Ukiyo-E’yi;<br />

Avrupa sanatseverleri bir tür “Japonizm”<br />

olarak görüyorlardı. Özellikle<br />

empresyonistler başta olmak üzere, Van<br />

Gogh, Gauguin, Manet, Monet, Klimt<br />

gibi bazı batılı sanatçılar, Ukiyo-E’nin<br />

renkli ahşap baskılarından, gizeminden<br />

etkilenmişlerdir.<br />

Baskıresim alanında Türkiye’de<br />

ve dünyada neler oluyor?<br />

Baskıresim alanında dünyanın çeşitli yer-<br />

lerinde uluslar arası bienal, trienal ve gurup sergileri<br />

gibi dev etkinlikler yapılmaktadır. Bunlardan<br />

bazıları; Uluslar arası Krakow Baskı Trienali<br />

(Polonya), Uluslar arası Tokyo Baskı Sergisi (Japonya),<br />

Geleneksel Japon Baskı Derneği Sergisi,<br />

Uluslar arası Bangok Baskı Sergisi (Tailand),<br />

Uluslar arası Varna Baskı Bienali (Bulgaristan)<br />

dir. Türkiye’de de benzer etkinlikler gerçekleşmeye<br />

başladı. 1.Uluslararası İstanbul Baskıresim<br />

Bienali bu anlamda önemli bir örnektir.<br />

1. Baskıresim bienali hakkında görüş ve<br />

izlenimleriniz nelerdir?<br />

1.Uluslararası İstanbul Baskıresim Bienali<br />

Türkiye’de gerçekleşen ilk ve önemli bir organizasyondur.<br />

Birçok izleyici ilk defa İstanbul’da<br />

dünya baskı sanatından çağdaş örnekler gördü.<br />

Biraz olsun günümüz baskı sanatının hangi aşamada<br />

olduğunu gördü. Birçok değişik yeni tekniği<br />

bir arada gördü. Böylece baskı sanatçıları ve<br />

adayları belki de kendi düzeylerini veya dünyadaki<br />

gelişmelerleri düşünmeye başlamışlardır.<br />

Türkiye ve dünyada baskıresim alanında<br />

beğendiğiniz sanatçılar kimlerdir?<br />

Mustafa Aslıer, Mürşide İçmeli, Muammer Bakır,


1966 Malatya/Doğanşehir doğdu.<br />

1993 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,<br />

Resim-İş Bölümü’nde mezun oldu..<br />

1995 Uluslararası Salzburg Yaz<br />

Akademisi’ne (Jim Dine Atölyesi)<br />

katıldı.<br />

1996- 1997 Almanya’da çalışmalarını<br />

sürdürdü.<br />

1998 Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar<br />

Fakültesi, Resim Bölümü’nde<br />

“Yüksek Lisans”ını tamamladı<br />

2<strong>00</strong>0 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Güzel Sanatlar<br />

Fakültesi’ne Araştırma Görevlisi<br />

olarak girdi.<br />

2<strong>00</strong>3 Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi<br />

Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı<br />

Bölümü’nde “research assistant”<br />

olarak, Japon Baskı Sanatı üzerine<br />

çalışmalar yaptı.<br />

2<strong>00</strong>5 Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi’nde<br />

“Doktora Programı”na girerek “Rotary<br />

Eğitim Bursu”nu kazandı.<br />

2<strong>00</strong>8 “Şamanistik İmgeler Üzerine<br />

Görsel Önermeler” konulu tez<br />

çalışmasıyla, Tokyo Devlet Sanat<br />

Üniversitesi’nden “Sanatta<br />

Doktora”(Ph. D.) derecesi aldı.<br />

Halen Yüzüncü Yıl Üniversitesinde öğretim<br />

görevlisidir.<br />

11<br />

yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

Süleyman Saim Tekcan, Devrim Erbil, Nevzat Akoral, Burhan<br />

Doğançay, Hasan Pekmezci, Atilla Atar gibi sanatçılar Türk<br />

Baskı Sanatının önemli ustalarıdır. Dünyadan birkaç isim yazacak<br />

olursak;<br />

Japonya’dan dahi diyebileceğimiz HOKUSAi çok önemli bir<br />

isimdir. Hiroshige ve Utamaro’da büyük ustalardır. Günümüzde<br />

ise, Naoji İSHİYAMA, Tetsuya NODA, Seiko KAWACHİ,<br />

Keisei KOBAYASHİ, Akira KUROSAKİ gibi isimleri sayabiliriz.<br />

Polonya’dan; Wieslaw HALADAJ, Witold KALİNSKi<br />

Kore’den; Jihyun CHOİ,<br />

Kanada’dan; Carl HEYWOOD<br />

İtalya’dan; Sandro Bracchitta<br />

Baskıresim’in diğer sanat dallarına<br />

göre avantajları ve dezavantajları<br />

nelerdir?<br />

Avantajları, kağıt üzerine yapıldığı<br />

için bir yere taşımak ve göndermek<br />

çok kolaydır.<br />

Dezavantajı, hala Türkiye’ de üvey<br />

evlat muamelesi görüyor olmasıdır.<br />

Uzun yıllar Japonya’ da baskıresim<br />

teknikleri ile ilgili çalışmalar<br />

yaptığınızdan bahsetmiştiniz,<br />

oradaki çalışmalarınız<br />

ve deneyimleriniz hakkında<br />

bize bilgi verebilir misiniz?<br />

Japonya, baskı sanatının anavatanı<br />

sayılır. Günümüzde de çok ilgi gören<br />

bir disiplindir. Bu alandaki değişim<br />

ve gelişimleri birebir yaşamak<br />

mümkündür. Japonya’da uzun süre<br />

çalıştıktan sonra çalışmalarımın seyri<br />

doğal olarak olumlu değiştiğini sanıyorum.<br />

En önemlisi de doğru yerde<br />

doğru teknikle çalıştım.<br />

Daha neler yapmak istiyorsunuz<br />

bu alanda?<br />

Bu alanda hem Türkiye’de hem de<br />

Japonya ile ilgili birçok projem var,<br />

ama hayalim şimdiye kadar yapmak<br />

isteyip te yapamadığım en güzel işlerimi<br />

bir gün gerçekleştirmektir. Bu<br />

doğrultuda çalışmalarım devam edecektir.


yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

a. yaşar serin<br />

12<br />

1969 yılında ilkokul öğretmenliğinden başlayan eğitimciliği<br />

yanında sanatçı kimliğinide sürdürmüştür. Sivas İlk öğretmen<br />

okulundaki resim öğretmeni Nurten Fidansoy (Durdağ) ın, yaptığı<br />

bir manzara tuval resmini müdür odasına asmasıyla ivme<br />

kazanan resim tutkusu beş yıl Sivas’ın kırsal cennet köşelerinde<br />

görev aldığı köy öğretmenliği sırasında yaşadığı ortamla sanat<br />

çalışmalarını harmanlamış ve daha olgunlaştırmıştır. Köydeki<br />

çocukların harman yerindeki oyunları, köy delikanlıların düğünlerdeki<br />

çektikleri halaylar, harman yerindeki ekin kaldırma telaşı,<br />

bu arada ünlü ozan Aşık Veysel’le tanışması ve dostluklarını<br />

sürdürmesi onun sanatta esin kaynağını oluşturmuş, birçok Aşık<br />

Veysel tablosunu onun sağlığında bu dönemde yapmıştır.<br />

1974 yılındaki Kıbrıs barış harekâtının ülkede estirdiği duygular<br />

içerisinde İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü resim bölümü sınavlarını<br />

başararak kendini sanatın arenası olan İstanbul’da bulur.<br />

Orada; Basri Erdem, İrfan Yılmaz, İsmail Avcı, Nüzhet Kutluğ,<br />

Aydemir Atalay, Süleyman Saim Tekcan, Zeki Kuşoğlu, Hakkı<br />

Karayiğit’in sanat manzumesi ile yoğrulan eğitiminden geçer.<br />

Okul yıllarında bir taraftan derslerine devam ederken sanat<br />

merkezlerini, güzel sanat galerilerindeki sergileri ve özellikle<br />

o yıllarda Beşiktaş’ta eğitim-öğretimini yürüten Tatbiki Sanatlar<br />

Yüksek okulu ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisinin<br />

derslerine de konuk olarak katılır. Tesadüfen ünlü afiş sanatçısı<br />

İhap Hulusi Görey’ le tanışır. Bitirme tezi olarak sanatı ve yaşam<br />

öyküsünü seçer.. Kadıköy’de okuduğu yıllar ülkemizin siyasi<br />

çalkantılarının, öğrenci olaylarının yoğun biçimde yaşandığı<br />

yıllardır.1977 yılında resim bölümünü bitirerek, doğduğu<br />

kent olan Sivas’a çok sevdiği öğrencileri arasına sanatın estetik<br />

duygularını aşılamak üzere döner.1985 yılında Cumhuriyet<br />

Üniversitesine adım atar. 1997 yılında Yrd. Doç. olarak atanır.<br />

Çalışmalarının en olgun dönemidir. Sergiler birbirini kovalar.<br />

İstanbul, Balıkesir, İsparta, Burdur, Adana, Gaziantep, Sam-<br />

sun, İzmir, Antalya, Konya, Ankara’da eserlerini<br />

sanatsever geniş kitlelere ulaştırır.<br />

2<strong>00</strong>7 yılında Yunanistan/Atina’daki TEI Üniversitesi<br />

çağırır. Geleneksel Ebru sanatını farklı<br />

biçimde uygulayarak tuval ortamına taşıyarak<br />

yaptığı resimlerini hem performans yapar ve<br />

hem de en ünlü sanat galerisinde sergiler. Beğeni<br />

toplar altı adetini koleksiyonerler satın alırlar.<br />

2<strong>00</strong>8 yılında yine çağrılır. Bu sefer başka bir<br />

ünlü galeride sergiler. Aynı yerde Ara Güler’<br />

de sergi açmıştır. Arnavutluk’a gider. Eserlerini<br />

orada da sergiler. Artık deneyim kazanmıştır.<br />

Yurt dışı sergileri birbirini kovalar. Bir taraftan<br />

da eserleri yurt dışına götürülmektedir. KKTC<br />

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş sergisine gelir. Bir<br />

eserini (çiftçi dayı isimli) satın alır. T.B.M.M Başkanı<br />

Hüsamettin Cindoruk, Başbakan Yardımcısı<br />

Erdal İnönü sergilerine katılır ve eserlerini beğenirler.<br />

Satın alırlar.<br />

... Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Güzel Sanatlar<br />

Liselerinde okunmak üzere “Güzel Yazı Dersi”<br />

isimli kitap hazırladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />

kültürel etkinlikler için ayda bir milyon adet<br />

bastığı katalogunda “halay” adlı tablosu 2<strong>00</strong>7<br />

yılında Ekim-Kasım ayları katalogunda iki kez<br />

yayınlandı. Bu halay tablosu Adana’da açtığı<br />

sergide Sabancıların tablo koleksiyonuna alındı.<br />

“Aşık Veysel” tablosu ABD’de ünlü iş adamının<br />

koleksiyonuna kabul edildi. Birçok eseri resmi ve<br />

özel kuruluşların yayınlarında yer aldı. Birçok<br />

eseri resmi ve özel koleksiyonlarına alındı. Bu<br />

güne değin 15 kez kişisel, sayısız karma sergi<br />

açmıştır.<br />

Beş adet Uluslar arası katılımlı ve ulusal sempozyuma<br />

bildiri ile, iki kez de uluslarası resim sergisine<br />

katılmıştır.<br />

Ünlü ozan ”Aşık Veysel’in” 9 metre boyutlu anıtı<br />

ve Tokat/Niksar’da Şehitler parkı tasarımını gerçekleştirmiştir.<br />

Serin’in resimleri;<br />

Figürler motifsel bir anlayış ve mantık dışı bir<br />

sıralanışla yönlendirilmiş izlenimi vermektedir.<br />

İşlev ve mantığa yabancılaştırılmış figürler, grafiksel<br />

anlatımcılıkla sezinlenen, soyut- somut kurgu<br />

arasındaki bir çekişmeyle, sorunsalına anlam<br />

kazandırılabilir. Figür- soyut arası gösterişli yapısıyla<br />

izleyicinin beğeni yargısını, beğeni zeminine<br />

taşır.<br />

Serin; resimlerine ilk önce klasik ekol zenginliği<br />

ve gerekli yaşantıyı şiirsel bir ifadeyle resme


aşladı. Sonraları tematik değişme ile, hareketin<br />

görselleştirdiği figürsel, folklorik öğeleri kullanarak<br />

ilgisini geçmişin gözlemine taşımıştır. Bu<br />

yönüyle izleyiciyi; yapıtın iç anlamı ile yüz yüze<br />

getirme görevini üstlenmiştir. Son resimlerindeyse<br />

salt; figür, kişilik izleri sunma ile özdeşleşmiş<br />

değildir. Folklorik esintiler, simgesi olarak görün-<br />

se bile bazı resimlerinde yerel olmanın ötesinde<br />

tematik bir olgu olarak düşünülebilir.<br />

Onun içindir ki; birçok resminde çok sayıda<br />

formların her birinde kendimize ait bir şeyler bulabilirsiniz.<br />

Resimlerinin kurgu mantığında, klasik kübizm<br />

ve geometri dışında, farklı bir aromatik şeffaflık<br />

saptanabilir. Kurgularında tek tek serpiştirilen figürler,<br />

bir entegrasyon ve asimilasyon sağlayabilmektedir.<br />

Buda yer yer eriyip organize olan<br />

çeşitli kimlikler biçiminde ortaya çıkmaktadır.<br />

Gözün; biçimi algılaması biraz olsun izleyene<br />

zor gelmesine karşın, izole edilmişlik hissi de<br />

vermektedir. Renklerin zaman zaman yalın pigment<br />

havası içerisinde, titreşimler sunarak tematik<br />

rolü de üstlenmektedir.<br />

Bu nedenle izleyen kişi, sunular arası ilişkiyi seçme<br />

gayretine yönelebilir. Ortak noktalar arayıp<br />

bulabilirse de doyum ve tema benzerliğiyle resim<br />

zeminindeki renk pigmenti ve sürekliliği ile verilmek<br />

istenen temalar kendini çevrelemektedir.<br />

Gerçekte sınırlanan bu ortak yazgı, gözlemin<br />

salt tek figürden, resim alanına yayılma zevki ile<br />

birlikte dramatik bir gerilimin doğmasına da neden<br />

olmaktadır.<br />

Figür çağrıştıran lekeler, izleyene yeniden kurgulamışlar,<br />

yeniden üretilmişler hissi vermektedir.<br />

İçeriğindeki tematik etkiyi yaşama geçirme kaygısı<br />

taşımaktadır.<br />

13<br />

yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

hazırlayan: gökhan eken cumhuriyet üniversitesi<br />

güzel sanatlar fakültesi bölüm başkanı<br />

İmgelerin yaratılmasında kullanılmış teknik, sanatçının uğraşında<br />

evrildiğinin göstergesidir. Genel kurgu ile yabancılaştırılmış<br />

olması, renk dizgelerinin birbirleriyle, erimeden bütünleşip,<br />

sıradan olmadan ortaya çıkması, ayrı bir olumlamaya çağrı<br />

çıkarmaktadır. Bu da resmi bir başka boyuta taşımanın göstergesidir.<br />

Serin ürettiği grafiklerinde, simetrik ve asimetrik düzenlemeler<br />

içinde yer alan nesnel formlar; aydınlık, büyük, derinlemesine<br />

mekânsal ortamlar oluşturur. Zaman zaman sarı, kahve ve bej<br />

tonlamalar, pürüzsüz transparan ve yüzeysel yanılsamaların<br />

ötesinde, kesintisiz bir boşluk algılamasını uyarmaktadır.<br />

Söz konusu resimlerde ifadenin özünü nesnelerin varlıkları değil,<br />

baskı yüzeyi üzerindeki konumları oluşturdukları dizinler<br />

ve oylumlar ile kullanılan renklerin tonları, renk nüanslarının<br />

dinginliği ve gerginliğini belirler. Ortaya çıkan resimsel anlatım,<br />

bir gerçekçilik yanılsaması uyandırmasına karşın, nesnel<br />

gerçeklerle uyarılan ve gözün biçimsel algılama gücünün uç<br />

noktasını zorlayarak us’ ta yakalanan imgenin görselliğini<br />

varsıllaştıran bir sonuca ulaştırır. Bu aşamada içinde yer alan<br />

herhangi bir nesnenin boşluk ve derinlik algılamasını güçlendirmek<br />

dışında bir nedeni ve bir amacı yok gibidir.<br />

Formların, baş döndürücü bir boşluk ve bu boşluk vurgusunu<br />

dingin tutan simetrik ilişkiler içinde yerleştirmeleri, onların anlaşılmaz,<br />

hatta etkileyici özelliklerini açığa çıkarmaktadır. Olağan<br />

nesnelerin, olağandışı boyutlarda ve şaşırtıcı ilişkiler içinde<br />

sentez yapılmaları, nesnelerin hareketsizliği, biçemin dinginliği<br />

anlatımı gizemli bir nesnellik şiirine dönüştürmektedir.<br />

Resimsel kurgunun temelini oluşturacak esin kaynağının seçimi<br />

bağlamında ele alınacak olursa, araştırma kapsamına alınan<br />

kurgunun niteliksel vasıfları, dikkatli bir gözün gereksinim duyduğu<br />

temel vurguyu saptaması olasıdır.<br />

Bir başka seçimi ise; figürsel yorumlara açılım gösterir. Bu aşa


yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

14<br />

mada anlatımlar ağırlık kazanır. Yaşamın belli bir kesitleri,<br />

geleneksel yönleri yorumlanabilir. Ya da hepsi bir arada ele<br />

alınarak bütünün varsıl anlatımı hedeflenebilir. Serin’ in hedeflediği<br />

gibi...<br />

Kuşkusuz bütün bu değerleri bir arada resimsel bir anlatımın<br />

özünde sunmak kolay olmayacaktır. İşte bu aşamada Serin’ in<br />

biçemi ve düşünsel değerleri gündeme gelebilir.<br />

Bu aşamada lekesel lirik soyutlamalar ile geometrik bölünmeler,<br />

resim yüzeylerinde egemen olmaya başlar. Resim yüzeyinin<br />

alt bölümünde yoğunlaşarak yükselen lirik leke ifadelerinin<br />

içlerinde yaşanan yatay renk kuşakları dingin ve sistematik<br />

yorumu yeniden çağrıştırır. Bu karşıtlık Serin’ in kendine özgü<br />

sembolleri ile çözümlenir.<br />

Öncül uygulama örneklerinde ulaşılan yorumlar bu aşamada<br />

öznel bir sistemin fregmanı olarak resimlenmiştir. Resim yüzeyini<br />

bölümlere ayıran konturlar, birimler üzerinde yoğunlaşan<br />

anlatımlar ve bu katmanların üzerinde serbestçe dağılan<br />

simgelerin çarpıcı anlatımına evrilir. Lekesel yorumlar ile sistematik,<br />

geometrik düzenlemelerin karşıtlığına, yüzeye dağılan<br />

vurgucu renk lekeleri ile katılan simgeler Serin duyarlılığında<br />

buluşurlar.<br />

Sanatı var eden, bireyin algılama ya da imgeleme gücüne katılan,<br />

sanatsal yetinin varlığıdır, resmi çekici kılan.<br />

Bir nesnenin imgelemini sanata dönüştüren görünüm, kimi zaman<br />

renklerin uyumunda, çoğu zaman renk lekelerinin dağılımında<br />

ya da tek bir rengin tüm yüzeyi örten gizeminde, bazen<br />

görsel yanılsamaların çarpıcı aktarımlarında, kimi zaman da<br />

usa vuran dokusal ayrılıklarda yakalanır.<br />

Hareket; Serin’ in resimlerinin en çarpıcı özelliğidir.<br />

Evren’ in varlığının en açık göstergesi olan<br />

hareketi yakalar soyut atılımlarında.<br />

Önce renk, ardından leke ve bunları şiirsel duyarlıkla<br />

birleştiren ışık ve bütün bunları iç dinamiğinde<br />

birleştiren devinim pigment ten, resim<br />

yüzeyine ulaşan her fırça darbesi, bu bileşimin<br />

görsel şölenine dönüşür. Soyut anlatımların çok<br />

katmanlı, dinamik ve çoğalgan anlamlar içerdiği<br />

gözlemlenecektir.<br />

Soyut yapıtlarında; renklerin, lekelerin ve ışıkların<br />

armonileri araştırılmaktadır. Soyut resimde<br />

de, planlar kompozisyonlar ve tasarımlar kurgulanmaktadır.<br />

Yaşanan toplumun düşünsel yapısı,<br />

kültürü ve sanatının izleri sürülmektedir. Aynı zamanda<br />

evrensel gelişimin göstergelerinin erişkin<br />

gelişimini yakalamak olasıdır. Dönemin nitelik<br />

ve niceliklerini aydınlatan öyküsel ipuçları bulmak<br />

olasıdır. Yinelenen bu değerler tüm sanat<br />

türleri için geçerli olduğu gibi, soyut anlatımlar<br />

içinde söz konusudur.<br />

Soyut resmin anlaşılır olup olmaması gibi, çok<br />

anlamsız bir tartışmanın gündeminde tutulmasının<br />

nedeni ise, ancak görmek istememek, duygusal<br />

etkileşime ket vurmak ve özellikle de anlamamak<br />

konusunda kararlı ve dirençli olmakla açıklanabilir.<br />

Soyut yapıtlar, toplumun her kesiminde<br />

kendisine ait ipuçları bulabileceği çok değişken<br />

ve derin anlamlar içeren sanat yapıtlarıdır. İçeriğinde<br />

her yeni değerler keşfetme olanağı bulunabilir.<br />

Serin’in sanat sürecinde; boyanın renge, rengin<br />

ışığa, ışığın lekeye, lekenin dinamizme ve dinamizmin<br />

resme evrildiği ve bu evrime sanatçı yüreğinin<br />

konarak daha da aktivite kazanması ile<br />

pırıl pırıl ve berrak bir boya dokusu ile başlayan<br />

serüvenin sanat yapıtına dönüşme öyküsüdür. ...


Doğançay Müzesi’nin geleneksel<br />

hale getirmeyi başardığı ve bu<br />

yıl beşincisini düzenlediği “Deniz<br />

ve İstanbul” konulu “Doğançay<br />

Müzesi 5. İlköğretim Okulları Resim<br />

Yarışması” sonuçlandı.<br />

Doğançay Müzesi’nin, bütün dünya müzelerinde<br />

olduğu gibi Türkiye’de de gelecek nesillerin eğitim,<br />

kültür ve sanat bilgili olarak yetişmelerine katkı<br />

sağlamak amacıyla düzenlediği 5.İlköğretim<br />

Okulları Resim Yarışmasında öğrenciler “Deniz<br />

ve İstanbul”u birbirinden güzel resimlerle yorumladılar.<br />

Seçici kurul resimleri değerlendiriyor<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ana sponsorluğunda<br />

ve Atirus Alışveriş ve İş Merkezi,<br />

Faber&Castel, Lukas, Eti ve Çöpadam Resim<br />

Atölyesi’nin tema sponsorluğunu yaptığı yarışma<br />

İstanbul’dan yüzlerce resmin katılımıyla gerçekleşti.<br />

Prof. Ressam Adnan Çoker’in rahatsızlığından<br />

dolayı katılamadığı, Doç. Ressam Güngör Taner,<br />

Galeri Baraz Yön. Yahşi Baraz, Doğançay Müzesi<br />

Kurucusu Ressam Burhan Doğançay ve Lütfi<br />

Şen’den oluşan Büyük Jüri resimleri değerlendirdi.<br />

İki kategoride gerçekleştirilen yarışmada bu<br />

yıl 3, 4, 5. sınıflar kategorisinde Özel Dadyan<br />

Ermeni İlköğretim Okulu’ndan Selin Çitçiyan<br />

birinciliği alırken, 6, 7, 8. sınıflar kategorisi<br />

birinciliğini ise Özel Eyüboğlu Çamlıca İlköğretim<br />

Okulundan Berke Önyüksel elde etti. Her iki<br />

kategoride toplam 14 adet derecenin verildiği<br />

yarışmada 36 öğrencinin eseri de<br />

sergilemeye ödülüne layık bulundu.<br />

Ödül töreni ve sergi açılış kokteyli<br />

25 Mayıs 2<strong>00</strong>9 tarihinde CRR Sergi<br />

ve Konser Salonu’nda gerçekleşen<br />

etkinliğin ardından, dereceye giren<br />

ve sergilemeye değer bulunan resimler<br />

26-30 Mayıs 2<strong>00</strong>9 tarihlerinde<br />

Cemal Reşit Rey Sergi Salonu’nda,<br />

6-20 Haziran 2<strong>00</strong>9 tarihleri arasında<br />

ise Büyükçekmece Atitus Alışveriş<br />

ve İş Merkezinde sergilenecek.<br />

15<br />

yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

deniz ve istanbul<br />

Burhan Doğançay ve<br />

yarışmaya katılan genç yetenekler<br />

Yarışmada dereceye giren öğrenciler ve sergilemeye değer bulunan<br />

resimler ise şöyle:<br />

1. Kategori Dereceler<br />

BİRİNCİ : Selin Çitçiyan, Özel Dadyan Ermeni İ.Ö.O<br />

İKİNCİ : Hüsniye Kurtuluş, S. Sezgin Elmas İ.Ö.O<br />

ÜÇÜNCÜ : Ezgi Ayık, Hırkaişerif İ.Ö.O<br />

İ.B.B ÖZEL ÖDÜLÜ : Sidal Özçelik, Güngör Tekiner İ.Ö.O<br />

MANSİYON : Yeraz Saraçoğlu, Özel A.-Uncuyan İ.Ö.O<br />

MANSİYON : Işılay Örmeci. MEF İ.Ö.O<br />

MANSİYON : Hatice Canbul. Birlik İ.Ö.O<br />

2. Kategori Dereceler:<br />

BİRİNCİ : Berke Önyüksel, (Özel Eyüboğlu İ.Ö.O)<br />

İKİNCİ : Batuhan Mantarcı (S. Ahmet Yalkın İ.Ö.O)<br />

ÜÇÜNCÜ : Makbule Unutkan (Turgut Reis İ.Ö.O)<br />

İ.B.B ÖZEL ÖDÜLÜ : Melisa Bindal (Ambarlı İ.Ö.O)<br />

MANSİYON : Damla Demir (Özel Erdil İ.Ö.O)<br />

MANSİYON : Hüseyin Adıyaman (Turgut Akan İ.Ö.O)<br />

MANSİYON : Burcu Hatipoğlu (Özel Eyüboğlu İ.Ö.O)<br />

1. Kategori birincisi<br />

Selin Çitçiyan<br />

2. Kategori birincisi<br />

Berke Önyüksel


yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2<strong>00</strong>9<br />

sanatın içinden<br />

SEV Şenliği<br />

16<br />

Her yıl olduğu gibi, SEV İlköğretim Okulu ve Okul Aile Birliğinin iş birliği<br />

ile gerçekleştirilen SEV ŞENLİĞİ, 7 Haziran Pazar günü yapıldı. Veli,<br />

öğretmen, öğrenci beraberliğini amaçlayan bu günde, okul bahçesinde<br />

öğrencileri ve velileri eğlendirecek çeşitli etkinlikler de yapılarak, unutulmaz<br />

bir gün yaşatıldı.<br />

Özel Okyanus Güzel Sanatlar Lisesi<br />

2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim ve öğretim yılında eğitim yaşamına başlayan Güzel<br />

Sanatlar Lisesi, İstanbul Beylikdüzü’nde çalışmalarına devam ediyor.Resim<br />

ve müzik olmak üzere iki bölümle hizmet vermektedir.<br />

Resim bölümünde başta desen olmak üzere; iki boyutlu sanat atölye, heykel,<br />

grafik tasarım derslerinin yanı sıra Anadolu Lisesi müfredat programı<br />

uygulanmaktadır.Öğrenciler alan dersleri dışında kültür derslerini de alıyorlar.<br />

2<strong>00</strong>9 Mayıs ayı sonunda ilk karma sergilerini gerçekleştiren Güzel Sanatlar<br />

Lisesi’ni öğrenci alımları Ağustos ayı içerisinde yapılacaktır.Başvuru<br />

yapmak isteyen öğrenciler Temmuz ayı sonuna kadar Güzel Sanatlar Liseleri<br />

Müdürlüklerine başvuru yapabileceklerdir.<br />

Bilgi için: 0 212 853 69 <strong>00</strong>/149<br />

Adres: E-5 yanı Beykoop Evleri I. Bölge 10. Cad.No:1 Beylikdüzü<br />

Resim Bölüm Başkanı Sevim Çelik<br />

2<strong>00</strong>8-2<strong>00</strong>9 Eğitim-Öğretim Yılı<br />

Öğrenci Çalışmaları Sergisi<br />

Ülkemizde Çağdaş Sanat ve Tasarım Eğitimini en ideal<br />

koşullarda gerçekleştirmek ve ulusal ve uluslararası platformda<br />

en iyi şekilde yer almak amacı ile kurulan Işık Üniversitesi<br />

Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin 2<strong>00</strong>8-<br />

2<strong>00</strong>9 Eğitim- Öğretim Yılı içinde yaptığı çalışmalardan<br />

oluşan sergi, Maslak’ta Galeri Işık İstanbul’da 8 Haziran<br />

2<strong>00</strong>9 Pazartesi günü saat 18.<strong>00</strong>’de açılıyor.<br />

Sergi, ilk yıl temel sanat eğitimi kapsamında; Fotoğraf,<br />

desen, 2 boyutlu tasarım, 3 boyutlu tasarım, teknik resim,<br />

bilgisayar ve seçmeli derslerden oluşan Temel Sanat Eğitimini<br />

alan 1. sınıf öğrencilerinin, ikinci yıl ise İç Mimarlık,<br />

Grafik Sanatlar ve Grafik Tasarımı, Görsel Sanatlar<br />

(Resim, Heykel, Seramik), Endüstri Ürünleri Tasarımı ve<br />

Moda ve Tekstil Tasarımı bölümlerinde ders alan 2. sınıf<br />

öğrencilerinin çalışmalarından oluşmaktadır.<br />

Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi<br />

2<strong>00</strong>8-2<strong>00</strong>9 Eğitim-Öğretim Yılı<br />

Öğrenci Çalışmaları Sergisi Programı:<br />

8 Haziran - 8 Eylül 2<strong>00</strong>9<br />

Galeri Işık İstanbul Büyükdere Cd. 34840 Maslak<br />

Tel: 0212 286 49 11<br />

22 Haziran - 8 Eylül 2<strong>00</strong>9<br />

Galeri Işık Teşvikiye Teşvikiye Cad. No: 152 Nişantaşı<br />

Tel: 0212 233 12 03<br />

Büyükdere Cad. Maslak - Sarıyer, Istanbul


FINEART

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!