25. Sayı - Hacibektaslilar
25. Sayı - Hacibektaslilar
25. Sayı - Hacibektaslilar
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SERÇESME SERÇEÞME<br />
ABF OLAĞANÜSTÜ KONGRE/ABF OLAĞANÜSTÜ KONGRE/ABF OLAĞANÜSTÜ KONGRE/ABF OLAĞANÜSTÜ KONGRE<br />
ca katkı sunmuş ve sunmaya devam eden kadroları ve onların örgütsel<br />
işleyişe ilişkin temel demokratiklik hassasiyetlerini bu şekilde nitelemek<br />
başka bir hesabın sonucu olsa gerektir. Bu hesabın ise bizim geçmişte<br />
verdiğimiz ve gelecekte de vermeye devam edeceğimiz mücadele ile bir<br />
ilgisi olamaz.<br />
Hem kongreyi kazanıp, hem de kongreyi tartışma isteği duymak<br />
‘meşruluk’ sorununa işaret etmektedir.<br />
Belli ki, kongre ile Demokratik Alevi Örgütlenmesinin son on yılda<br />
açığa çıkardığı, örgütlenmenin bu günlere gelmesinde değerli katkıları<br />
bulunan, bedel ödeyen kadroların, Pir Sultan örgütlülüğünün ve ABF’nin<br />
İstanbul kanadının ‘demokratiklik’ hassasiyetlerini yönetim kadrosunun<br />
dışında kalma pahasına sürdürmeleri, kongreyi kazanan grup ve taraftarları<br />
bakımından anlaşılamamaktadır, anlaşılmak istenmemektedir.<br />
Meşruluğun kırıldığı yerde, popülist bir halkçılık devreye girer. Her<br />
şey halk için, halka hizmet içindir. Oysa halkın her nedense bundan ve<br />
bunlardan haberi olmaz.<br />
ABF Kongresi sonrası yönetime seçilenlerin ‘Hamasi’ ve ‘dönemsel’<br />
nutuklara sarılması başka türlü nasıl izah edilebilir ki…<br />
AABK Genel Başkanı Turgut Öker:<br />
“Alevi Hareketinin Birliği Halkımızın Özlemidir”<br />
Metin Kaçmaz,<br />
4 Aralık 2006 <br />
Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu’nda niçin Olağanüstü bir<br />
Genel Kurul süreci yaşandı?<br />
[...] ABF, kendi kuruluş ilkelerinin doğruluğuna, halkla bütünleşen çizgiye<br />
rağmen, Alevi toplumuyla bütünleşemedi. Son olağan Genel Kurul’da<br />
bunun önünü açacak donanıma sahip arkadaşlar yürütmeye seçildiler.<br />
Fakat zaman içerisinde bir takım çevrelerin müdahalesi sonucunda federasyonda<br />
Alevi inancına, Alevi felsefesine, Alevi değerlerine sığmayacak<br />
şekilde bir darbe yaşandı. 12 Eylül darbesine bu kadar karşı çıkan<br />
Alevi toplumunun, kendi içinde bile olsa halkın iradesini hiçe sayarak,<br />
darbe yapan zihniyete seyirci kalması düşünülemezdi. Bu Alevi öğretisi<br />
açısından da bir lekeydi bu lekenin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Biz<br />
de Avrupa Alevi örgütlenmesi olarak Alevi değerleriyle bağdaşmayan bu<br />
olumsuzluğun ortadan kaldırılmasında taraf olmak zorundaydık ve taraf<br />
olduk. Nitekim Genel Kurul’da bu gerçekleşti. ABF’de halkla bütünleşecek,<br />
toplumda saygınlığı ve meşruluğu arttıracak bir kadronun tekrar<br />
göreve geldi.<br />
Şunu özellikle belirtmekte yarar var: Bu sıradan bir Genel Kurul<br />
değildi. Bu Genel Kurul Alevi toplumunun geleceğini ilgilendiren iradelerin<br />
tercihinin belirleneceği bir Genel Kurul’du. Katılan delegelerin<br />
de Türkiye Alevi örgütlenmesinde Alevi hareketini büyütecek ve Alevi<br />
toplumunun mücadele ruhunu öne çıkartacak, gaspedilmiş hakları<br />
mücadeleyle elde edecek bir bilinçle yönetime gelmesi bir dönüm noktasıdır.<br />
Bu anlamda da Genel Kurul Türkiye Alevi hareketinin önünü<br />
açmışır. Ayrıca bu Genel Kurul hem Alevi toplumunun geleceğini, hem<br />
de Alevi hareketinin bağımsızlığının önemini belirleyen bir genel kurul<br />
olmuştur.<br />
Genel Kurul sonuçlarının Türkiye ve Avrupa Alevi hareketi<br />
açısından önemi nedir?<br />
[B]ugün tüm dünyadaki Alevilerin kaderlerinin ortak olduğuna inanıyoruz.<br />
Bu anlamda tüm dünyada ki Alevilerin gücünü, enerjisini birleştirerek<br />
var olma mücadelesinde yan yana, kol kola olması gerektiğine<br />
inanıyoruz. ABF Genel Kurulu bu anlamıyla tüm dünyaya yayılmış<br />
Alevi hareketinin ortak iradeyle, mücadele ruhuyla yan yana gelmesinde<br />
önemli bir kazanımdır. Bir takım güçlerin yüzyıllardır yaptığı gibi bölüp<br />
parçalayarak, Alevileri birbirleriyle tokuşturarak karşı karşıya getirerek<br />
Alevilerin ciddi bir güç olmasını engelleyen anlayışın ortadan kalkması<br />
da ciddi bir kazanımdır. Önümüzdeki süreçte Alevilerin güçlerini birleştirerek<br />
tek ses olması daha da hızlanacaktır. Büyüyen Alevi hareketinin<br />
birliği halkımızın özlemidir. Bölük pörçük, güçsüz, başka kesimlerin<br />
amaçlarına hizmet eden, Alevilikten daha çok diğer toplumsal kesimlerin<br />
Alevilerden beklentisini hesaba katarak ona bağlı kalan anlayışın bugüne<br />
kadar bizleri bir yere götürmediği görülmüştür. Bütün hesabımızı<br />
Alevi toplumunun beklentisine göre yapmamız gerekiyor.<br />
Son günlerde Alevi Partisi söylemleri artmaya başladı. Alevi<br />
partisi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi konularında siz ne<br />
düşünüyorsunuz?<br />
Türkiye genelinde yapılan toplantılarda da söylediğimiz gibi bizim hedefimiz<br />
Türkiye’nin bir bütün olarak demokratikleştirilmesidir. Türkiye’de<br />
eksik kalan Cumhuriyet projesi tamamlanmadan ve olmayan laikliği<br />
tam anlamıyla hayata geçirmeden Alevilerin gaspedilen haklarını elde<br />
etmesi mümkün değildir. Laik ve demokratik bir Türkiye’nin yaratılmasını<br />
özleyen toplumsal kesimlerin birliği sağlanmadan, bunları yan yana<br />
getirmeden ise Türkiye’nin demokratikleşmesi, laikleşmesi ve yarım kalan<br />
Cumhuriyet projesinin tamamlanması mümkün değildir. Böyle bir<br />
hedefte sadece Alevilerle sınırlı bir hareketi, Alevileri yalnızlaştırılması<br />
olarak görüyoruz. Alevi Partisi söylemi, mücadelede Alevileri yalnızlaştırmaya<br />
hizmet etmemelidir. Biz, “laik ve demokratik bir Türkiye için<br />
güçlerimizi birleştirelim’’ sloganından yola çıkarak tüm laik ve demokratik<br />
güçlerle birlikte mücadeleyi örgütleyecek çabalar ve çalışmalar içerisinde<br />
olacağız.<br />
Ayrıca bugün bir Alevi Partisi söyleminde bulunanların samimi olmadığını<br />
düşünüyorum. Bunu bir blöf olarak görüyorum. Türkiye’de seçimler<br />
yaklaştıkça her dönem gücü nedeniyle Alevilik üzerinde bu tür<br />
tartışmalar sıkça yapılır. Bu tartışmayı yapanların belli çevrelere mesaj<br />
yollayarak bugüne kadar olduğu gibi örtülü ödenekten aldıkları paraların<br />
tekrar kendilerine aktarılmasını isterler. Bu kişiler, sanki Alevilerin bu<br />
kişilere verilmiş bir senedi varmış gibi hava yaratırlar. Bir blöfle kendi<br />
kişisel emellerine ulaşmak amacıyla Alevi Partisi de kurulabilir, ancak<br />
ben açıklamalarının blöf olduğunu düşünüyorum. Alevilerin ciddi bir oy<br />
potansiyeli sahip olduğunu ileri sürerek bir takım karanlık çevrelerden<br />
rant elde etmeye yönelik düşüncenin bir parçası olduğuna inanıyorum.<br />
Son dönemde MHP başta olmak üzere, ‘‘Alevi<br />
sevgisi’’ birdenbiri kabardı. Bunun nedenlerini nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Alevilerin bugün Türkiye’de dünden daha fazla kitlesel bir güç ve kendine<br />
özgün bir hareket olarak ortaya çıkması, halkla bütünleşmesi birçok<br />
çevreyi rahatsız etmektedir. Bir tarafta Alevileri sanki birilerinin oy deposuymuş<br />
gibi, seçeneksizmiş gibi değerlendirerek Alevilerin sorunlarına<br />
yönelik kayıtsız kalındığında Alevilerin hiç bir tepkisi olmayacakmış<br />
gibi hareket edenler var. Diğer tarafta da Alevi öğretisi ve ilkelerine<br />
yakışmayacak bir şekilde Alevi toplumunu sağcı, şeriatçı, ırkçı güçlere<br />
yamamaya yönelik de bir çabanın olduğunu görüyoruz. Özellikle son dönemde<br />
bir takım şeriatçı, ırkçı çevrelerin hiç gündemlerinde olmayacak<br />
şekilde Aleviliği gündemlerine almalarının bu senaryonun bir parçası<br />
olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar Alevileri katledenlerin bugün<br />
Aleviliği katletme konseptlerinin bir parçası olarak bu senaryoları görmekteyim.<br />
Bunlar Aleviliğe ilgi duyuyorlarmış gibi bir görüntü sunuyorlar.<br />
Bu görüntü üzerine yapay tartışmalarla bunu gündeme getirenlerde<br />
bu çevrelerin değirmenine su taşıyor. Bütün açıklamalarının altında<br />
Alevilerin sağcı, ırkçı, şeriatçı ve eli Alevi kanına bulaşmış kesimlere<br />
yakınlaştırma projesi yatıyor.<br />
ABF Genel Kurulu’na yansıyan en önemli tartışmalardan biri<br />
de, siyasete müdahaleydi. Bu konuyu biraz açar mısınız?<br />
Alevi hareketiyle, Alevi toplumuyla organik bağı olmadan bir takım<br />
Alevi kökenli insanların kendisini parlamentoya taşımasından da yola<br />
çıkarak bugün siyaset denince sadece parlamento akla gelmektedir. Oysa<br />
bizim siyasete müdahaleden anladığımız, yaşama müdahaledir. Yaşamın<br />
her alanına müdahaledir. Siyasete müdahale, Alevilerin Türkiye’de yaşamı<br />
belirleyen bütün karar mekânizmalarında yer almasını ısrar etmektir.<br />
Bizim siyasete yaklaşımımızda sadece Aleviler içerisinden parlamentoya<br />
üç, dört milletvekili sokmak gibi dar bir yaklaşımımız yoktur. Biz<br />
siyasete müdahaleyi, Alevilerin gücü, nüfusu oranında siyasette ve karar<br />
mekânizmalarında temsil edilmelerini istiyoruz.<br />
Tabii ki parlamento eğer bir karar mekânizmasıysa, Türkiye’nin geleceğini<br />
belirleyen bir organsa orada olmak zorunlu bir sonuçtur. Bunu<br />
da özellikle belirtmek gerekir. Ancak biz özellikle de 12 Eylül sonrası<br />
susturulan, korkutulan, siyasetten ve yaşamdan uzaklaştırılan toplumun<br />
tekrar politikleşmesini ve özgüvenine kavuşmasını siyasete müdahale<br />
olarak anlıyoruz. Bu yaklaşımdan dolayı ABF Genel Kurulu’nda, fiili<br />
olarak hem dünyadaki Alevilerin birlikte olup olmayacağı, hem de<br />
Türkiye’deki toplumsal yaşamda Alevilerin karar mekânizmalarında<br />
olup olmayacağı oylaması da yapıldı. Genel Kurul’da bugüne kadar ki<br />
siyaset yapma tarzı terk edilerek örgütlü Alevilerin ve onların kurumlarının<br />
Alevilik söz konusu edildiğinde örgütlü olarak muhatap alınması<br />
gerektiğinin altı çizildi. ABF Genel Kurulu seçtiği yeni yönetimle, siyasete<br />
müdahaleye de, Alevi hareketinin toplumsallaşmasına da, birlikte<br />
yeni mücadele platformlarının yaratılmasında da ortak ve güçlü bir karar<br />
vermiştir. Bu karar Alevi hareketinin kendine özgüvenini daha da artırmıştır.<br />
Aralık 2006 25