05.01.2014 Views

25. Sayı - Hacibektaslilar

25. Sayı - Hacibektaslilar

25. Sayı - Hacibektaslilar

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

SERÇEÞME<br />

Kerbelâ Olayını Hazırlayan Nedenler ve Tarihi Süreç (1)<br />

Veliyettin Ulusoy<br />

Hz. Muhammed’in hastalığının çok belirgin olduğu günlerde, Zeyd oğlu<br />

Usame, Şam’a gidecek bir orduya komutan olarak atanıyor. Usame, Medine<br />

dışında karargâhını kuruyor ve Müslümanların orduya katılmalarını<br />

bekliyor. Hz. Muhammed tüm Ensar (Medine yerlileri) ve muhacirlerin<br />

(Mekke’den gelen muhacirler) Usame ordusuna katılmasını emrediyor.<br />

Usame ordusuna, yakınları ve çok sadık bazı sahabelerin dışında kimse<br />

katılmamıştı. Her tarafa “Bir kölenin oğlu nasıl kumandan olabilir?”<br />

diye fitneler çıkartılıyordu. Açık ve kesin olarak “Müslümanım” diyenlerin<br />

büyük çoğunluğunun Hz. Muhammed’in buyruğuna uymadığı ve<br />

uymayacağı kesin biçimde belli olmuştu.<br />

Hz. Muhammed olaydan çok üzülmüş, kendisinden sonra İslam Birliğinin<br />

dağılması konusundaki endişesi artmıştı. Hastalığı gün geçtikçe<br />

ilerliyordu. İşte o sırada İslam’ın iç bünyesindeki ilk ayrılık filizleniyor.<br />

İbni Abbas’a Hz. Muhammed, “Bir divid ve bir koyun kemiği getirin,<br />

yazdıracağım bir şey var.” diyor. Odada yirmiden fazla sahabe var, toplulukta<br />

yüksek sesle tartışmalar başlıyor. Ömer Hattap öfkeli bir sesle<br />

bağırıyor: “Maraz-ı Mevd (Ölümcül hastalık) halinde bulunan bu adamın<br />

hezeyanımı yazılacak? Kuran’ın hükmü bize yeter.” (Buhari, Kitap’ül cihadı,<br />

II. s.12-Teberi, s.193)<br />

Ne olursa olsun çok kötü bir olay sergilenmektedir. İslam âleminde<br />

yüzyıllarca sürecek bir çelişmenin tohumu ekilmektedir.<br />

Yatağın çevresinde cereyan eden bu saygısız konuşmalara kızan Hz<br />

Muhammed, “Kalkın benim yanımdan gidin, bu kadınlar sizden iyidir.”<br />

diyerek ev halkından başkasını odasından dışarı çıkartmıştı. Bu olaydan<br />

kısa bir süre sonra Hz. Muhammed Hakk’a yürümüştü.<br />

Hz. Muhammed’in Hakk’a yürümesiyle tartışmalar artmış, Sahabe,<br />

Resulullahın cenazesini, elemli hanedanına bırakarak Beni Saide Sakifesinde<br />

toplanmıştı. Hz. Ali Hz. Muhammed’in cenaze işleriyle uğraştı.<br />

Kuran, Enfal Suresi, Ayet 27: “Ey insanlar, Allah’a ve Resul’e ve onun<br />

emanetlerini hıyanet etmeyin. Size güvenilen şeylere bile bile hainlik etmiş<br />

olursunuz.”<br />

Bu emanetler nedir? Hz. Muhammed’in bu emanetlerine gerekli saygı<br />

gösterilmiş midir? Bu emanetler Kuran ve Ehl-i beyti’dir Ne yazık<br />

ki her ikisine de gerekli saygı gösterilmemiş, Ehl-i beyti zulüm ve acı<br />

görmüş; insanlık tarihinin en acı olayı Kerbelâ’da gerçekleşmiş; Hz.<br />

Muhammed’in çocuk yaşındaki torunları, oklanarak, kesilerek şehit<br />

edilmişlerdir.<br />

İslam inanışı uydurma hadislerle aslından uzaklaştırılmış, Kuran’daki<br />

İslam’dan çok farklı bir konuma düşmüştür.<br />

Kuran, Enfal Suresi, Ayet 41: “Eğer Allah’a ve Hakk’ı batıldan ayıran<br />

o günde kulumuz Muhammed’e indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki<br />

ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah’ın Peygamber’inin ve akrabasının,<br />

yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır.” diyerek, açıkça Hz.<br />

Muhammed’in Ehl-i beyt’ine hisse ayırdığı halde, bu hisse verilmemiştir.<br />

Hz. Muhammed zamanında, Fedek hurmalığı, Peygamberin hissesine<br />

ayrılmıştı. O da kızı Fatima’ya vermişti. Fatima hurmalığın mahsulünü<br />

yoksullara ve yetimlere dağıtıyordu, halife Ebu-Bekir “Peygamberin<br />

mirasçısı olmaz, Müslümanların hepsi O’nun mirasçılarıdır.”diyerek Fedek<br />

hurmalığını Fatima’nın elinden almış beyt’ül mâl’e kayıt ettirmiştir.<br />

Halife Osman zamanında bu hurmalık hizmetlerinin karşılığı olarak<br />

(!) Mervan’a verilmiştir.<br />

Hz. Muhammed’in çok sevdiği sahabelere görev verilmemiştir. Hatta<br />

bunların bir kısmı, örneğin, Malik bin Nuvayra, Abdullah bin Mes’ud,<br />

Ebu-Zer Giffari ve diğerleri birer bahane ile öldürülmüşlerdir.<br />

En önemli görevler Hz. Muhammed’in münafık saydığı ve yanına yanaştırmadığı<br />

kişilere, özellikle Ümmeye oğullarına verilmiş, ülkenin geliri<br />

de bunlara ihsan olarak dağıtılmıştır. Bu adamlar hayal edemeyecekleri<br />

servetlere kavuşmuşlardır. Hiçbir geçerli sebep olmadan Mervan’a<br />

bazı eyaletlerin gelirinden başka 100 bin Dirhem, aynı şekilde Abdullah<br />

bin Halid’e 400 bin Dirhem, Ebu Süfyan’a 200 bin Dirhem verilmiştir.<br />

(İbni Ebu Halid, Nehc ül Belaga Şerhi, s. 68)<br />

Hz. Ali’ye onun soyuna karşı özellikle Emeviler döneminde daha<br />

da şiddetlenerek süren baskı ve düşmanlık hareketi, Hz. Muhammed’in<br />

hayatında ve ona karşı yöneltilen bir muhalefetin devamıdır. Kılıçla İslamiyeti<br />

kabul etmiş görünen kişilerin tahrikleri, Hz. Muhammed’in güçlü<br />

kişiliğinin ortadan kalkması acık ve belirgin bir Ali düşmanlığı şeklinde<br />

ortaya çıkmıştır. Ali’ye ve O’nun soyuna karşı gösterilen düşmanlığın<br />

kökeninde Hz. Muhammed’e karşı onun isteklerini yerine getirecek bir<br />

bağlılığın bulunmaması nedeni yatmaktadır.<br />

On iki İmamların altıncısı İmam Cafer: “Müslümanlık Allah’ın birliğine<br />

ve Hz. Muhammed’in Resul olduğuna iki kelime ile tanıklık etmekle<br />

başlar. Ancak bazı istekler ve koşullar vardır ki kişi onlara uymakla inananlar<br />

arasına girer.” der.<br />

Kuran Hucurat Suresi, 14. Ayet: “Ey Muhammed, Araplar inandık<br />

dediler, de ki inanmadınız, ama İslam olduk deyin. İnanç henüz gönüllerinize<br />

yerleşmedi.” Bu ayet, Hz Muhammed’den sonraki durumu gerçek<br />

biçimde açıklamaktadır.<br />

Hz. Ali’nin Halifeliği<br />

Hz. Muhammed’in ölümünden sonra 25 yıl geçmişti. İslam toplumu bir<br />

Arap imparatorluğuna dönüşme aşaması içinde idi. Zaptedilen ülkelerden<br />

alınan ganimet mallar, iş başında bulunanları ve çevrelerini alabildiğine<br />

zenginleştirmişti. Emevi valiler, kumandanlar ve onların yakınları<br />

zengin bir sınıf meydana getirmişti. Bunların saraylarında konaklarında<br />

içkili, müzikli eğlenceler, ahlak dışı bir hayat vardı. Bu, Arap ordusunun<br />

zapt edilen ülkelerden getirdiği ganimetlerle besleniyordu. Arap’tan başka<br />

unsurlar, onların nazarında mevali (köle) idi. Köle ve cariye ticareti<br />

alabildiğine genişlemişti. Satışa çıkartılan her renkteki köleleri-cariyeleri<br />

pazarlar almıyordu.<br />

Arap kavminin hırs ve tamahı olanca korkunçluğu ile ayağa kakmıştı.<br />

Buna karşılık yakılıp yıkılan evler, söndürülen ocaklar, esir pazarına<br />

düşen kadınlar, keyfe ve çıkara göre öldürülen insanlar…Çıkan karışıklıklar<br />

ve ayaklanmalar sonucu Halife Osman öldürülmüştü.<br />

Ülkenin her yanından gelen temsilciler Ali’den halife olmasını istediler.<br />

Hz. Ali, Hz. Muhammed’in vasi ve vekil olarak gösterdiği, sayısız<br />

hadisle övdüğü kişiydi. İlim, inanç, ahlak ve özveride benzeri yoktu.<br />

Gücü ve saygınlığı kimse ile kıyaslanamazdı. İslamiyeti ilk defa o<br />

kabul etmiş, her savaşta ilk saflarda bulunmuştu. Her zaman, Allah’ın<br />

hükmüne karşı hiç kimseden üstünlüğü olmadığını, İslamiyette emir ve<br />

nehiy bakımından kimsenin imtiyazlı olmayacağını söylerdi. İşçisi ile<br />

kendisi hak bakımından ayrı görmezdi. “Esir, Tanrı’nın hiçbir ayrıcalık<br />

göstermeden yarattığı insandır, esir kullanmak, Tanrı buyruğuna karşı<br />

gelmektir.” diyordu. Esareti, insanlığın yüz karası olarak niteliyordu.<br />

Yemeği genellikle arpa ekmeği, hurma veya sütten ibaretti. Fakir olduğu<br />

için, sık sık bahçe belleyerek veya hurmaları sulayarak evinin ihtiyacını<br />

karşılardı. Savaşlarda kendi hissesine ayrılan ganimeti hemen yoksullara<br />

dağıttığı için bir türlü zengin olamamıştı.<br />

Hz Ali kendisinin Halife olmasını isteyenlere: “Beni bırakın da benden<br />

başkasını arayın, bulun.” dedi. “Tan yerini boydan boya kara bulutlar<br />

kaplamış. Apaydın yol, görünmez olmuş. Bilin ki istediğinizi kabul<br />

edersem, hak bildiğime gider ve uyarım. Ne söyleyenin sözüne aldırış<br />

ederim, ne de ayıplayanın lafına kulak asarım. Ame beni bırakırsanız,<br />

sizin biriniz gibi olurum. Umarım ki, işinize kimi getirir ve kimi buyruk<br />

sahibi yaparsanız, buyruğu sizden fazla dinlerim, emrine sizden fazla<br />

uyarım. Benim size yardımcı olmam, emir olmamdan hayırlıdır.” diyordu.<br />

Devamlı ısrarlar üzerine Ali, Bedir Savaşına katılanlarla Medine’deki<br />

Ensar ve muhacirlerin ve tüm eyaletlerden gelen temsilcilerin oy vermesi<br />

halinde halifeliği kabul edeceğini bildirdi. Bedir ve Medine Sahabeleri,<br />

muhacirler, eyalet temsilcileri mescitte toplanarak Ali’ye biat ettiler.<br />

Ali, biat etmeyi kabul ettiğinin ikinci günü, halife Osman’ın dağıttığı<br />

toprakları ve diğer malları millet malı olarak geri alacağını, valilerin ve<br />

diğer yöneticilerin haksız olarak el koydukları malları sahiplerine geri<br />

vereceğini, tutsak erkek, kadın ve çocukların ailelerine gönderileceğini<br />

bir genelge ile her tara bildirdi. Karakterine güvenilir insanları, özellikle<br />

Hz. Muhammed’in değer verdiği sahabesini valiliklere ve diğer görevlere<br />

atadı. Basra valisi Huneyf’e şöyle yazıyordu:<br />

“Duyduk, Basralılardan bir bölük, seni düğüne çağırmış. Sen de hemen<br />

gitmişsin. Çeşit çeşit yemekler, büyük büyük kâseler hoşuna<br />

gitmiş. Oysa ben sanmazdım ki yoksulları çağırmayan sadece zenginleri<br />

davet eden bir topluluğun çağrısına gidesin. Yediğin yemeğe<br />

bir bak. Haram yahut helal olduğuna bir şüphen olursa at o yemeği<br />

ağzından. Helal olduğunu bilirsen ye. Ama az miktarda.<br />

Bil ki, her uyan kişinin uyduğu, yolundan gittiği, bilgisinden ışıklandığı<br />

bir imamı vardır. Gene bil ki, sizin imamınız, dünyasında köhne<br />

bir elbiseyle, iki parça ekmeği kendisine yeter bulmaktadır. Bilirim,<br />

herkesin buna belki de gücü yetmez. Yetmez ama, çekinip temiz olmaya,<br />

doğru yola gitmeye gayret ederek yardım edin bu yolda bana,<br />

gücünüz yettiği kadar benim yolumda olun. Dilersem ben de yağlar<br />

ballar bulurum. Buğday ekmeğinin en hasını yerim. İpek elbiseler<br />

giyerim. Fakat nefsimin bana üst olması, beni lezzetli yemekler çek-<br />

16 <strong>Sayı</strong> 25

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!