25. Sayı - Hacibektaslilar
25. Sayı - Hacibektaslilar
25. Sayı - Hacibektaslilar
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SERÇEÞME<br />
fonksiyon yoktur. Ancak bu biyolojik gerçeğe rağmen gönül, çok farklı<br />
coğrafyalarda ve kültürlerde insanlar tarafından bir olgu olarak dile gelmiştir.<br />
Alevilik dışındaki inanç ve kültürlerde dile gelen gönül, aşk olarak<br />
nitelenen duygusal ilişkilerin özlem ve sitemleri olarak dile gelir. Alevilikte<br />
işlenen gönül, bir çok alanı, anlamı ve söyleyiş biçimini kapsayan<br />
derin, mecazi, gizemli ve bilgi yüklü bir zenginlikte işlenir.<br />
Bâtıni anlamda gönül insanda mistik, etik ve gizemli bir mekândır.<br />
Bu mekân vücudun belli bir yerinde değil, geometrik şekli üçgen olan<br />
bir alandır. Bir köşesi nişanı akıl olan beyinde; bir köşesi sembolü sevgi<br />
olan kalpte; bir köşesi ise anlamı iman olan vicdan-terazisindedir.<br />
Mekân olarak gönül hem bu üçünün birliğidir, hem de bunların ahenkli<br />
bir harmonisidir.<br />
<strong>Sayı</strong>, alan ve geometri gizeminden anlayanlar bilir ki bu düzen, zannedildiği<br />
gibi tesadüfü olmayıp, belli nesnel gerçekliği anlatan gizemli<br />
bir mirastır. Gönül denen, akıl, sevgi ve iman üçlemesinin tarihsel oluşum<br />
sürecine, Aleviliğin gelişim sürecine paralel olarak, bu üçlemeyi<br />
oluştukları sıraya göre doğrulayan süreçlerin olduğuna şahit oluruz.<br />
Ìnanç tarihinde ilk defa Ehli-Beyit kökenli Mutezile taraftarları, o<br />
güne kadar geçerli olan mitolojik tanrı, evren ve insan anlayışına karşı,<br />
inançta bilgiyi ve aklı önde tutan bir anlayışla şunları söylerler:<br />
Tanrı, üstümüzde, dışımızda, korku verici, cezalandırıcı şekli şemali<br />
olan bir varlık değildir, O, her şeyi yaratan bir cevherdir, bir ışıktır, bir<br />
nur’dur. Bu cevher her varlıkta var, amma aynı oranda değil, en çok insanda.<br />
Bu yüzden gerçeği ancak insan idrak edebilir. Tanrısal özü insanda<br />
idrak eden bu cevher, akıldır, yeri de beyindir.<br />
Aynı şekilde Tanrının insanları alın yazıları ile yaratıp; bu alın yazılarına<br />
göre yaşamak zorunda olan insanı öbür dünyada, yargılaması<br />
diye bir şey olamaz. O dönemlerde İslami düşüncenin en gelişmiş merkezi<br />
olan Basra’da, başını Hasan Basri’nin çektiği bu anlayışa karşı çıkan<br />
Ìmam Hasan soyundan olduğu bilinen Vasıl bin Ata’nın, Tanrı, insan,<br />
alınyazısı, günah ve cezalandırma konularındaki söylemleri özellikle<br />
Ehli-Beyit ve hariciler arasında geniş taraftar bulur. Vasiliye veya Mütezile<br />
ekolü olarak bilinen bu anlayış ve taraftarlar Karmati toplum düzeninin<br />
inanç felsefesini de etkilemiştir.<br />
Basra’da başlayan bu anlayış, daha sonra Mısır’da kurulacak olan ismailli<br />
Fatımililerin fikirleri ile daha da zenginleştirilerek, Südur-teorisi<br />
ve Kâmil-insan anlayışına varır. Bu dönemin özelliği, o güne kadar yalnız<br />
duygu ile ifade edilen mitolojik inanç anlayışına karşı, inançta aklın<br />
hem mistik bir kudret olduğu, hem de bu cevherin ancak gerçeği idrak<br />
edebileceğini savunan bir anlayışın ortaya çıkmasıdır.<br />
Basra ve Mısır’da bu gelişmeler olurken, Horasan’da komşu bulundukları<br />
Hint ve Budist düşüncelerden esinlenen Hz. Ali taraftarları arasında,<br />
İslamın mitolojik tanrı-insan ve evren anlayışına karşı Melameti<br />
temelli, sufi derviş akımları gelişir. Bunlar da, tanrının insanların üstünde<br />
ve dışında olmadığını; tanrı denen şeyin her şeyin içinde olan ilahi<br />
bir nur olduğunu; bu nurun insanın zikrinde ve eylemlerinde olduğunu;<br />
insan bu nura zikr ettiği ve hizmet ettiği zaman onu kendi cemalinde<br />
biriktirerek onunla bir olur: Mansur’un En el Hak demesi bu gerçeğin<br />
bir yaşanma örneğidir.<br />
Bu inanış ve düşüncedeki sufi dervişler, farklı yörelerde ve farklı<br />
zamanlarda, Yesevi, Kalenderi, Haydari ve Vefai dervişleri olarak,<br />
Anadolu’ya gelmeden önce Horasan erenleri, Anadolu’ya gelişten sonra<br />
Rum erenleri veya Anadolu erenleri olarak bilinirler.<br />
Böylece Basra’daki akıl yoluna Horasan’da sevginin yeri kalp (yürek)<br />
olan melamet aşkı eklenir.<br />
Gönül bilgisinin oluşumunda önemli bir durak da Alamut’tur. Hasan<br />
Sabah kuramında işlenen gönül bilgisi sayesinde, insanlar ölümün korkusunu<br />
yenerek, iman ve cesaret sayesinde tek insanların neleri yapabileceklerin<br />
örnekleri bilenlere malumdur.<br />
Bu süreçleri, gelişmeleri harmanlayan, yeni bir senteze kavuşturan<br />
son durak ise Anadolu Alevi-Bektaşi Tasavvufu olacaktır. Bu dönemdeki<br />
gönül bilgisine geçmeden bu zamanların Piri Yunus’u dinleyelim:<br />
Çalış, kazan, ye, yedir<br />
Bir gönül ele getir<br />
Bir gönül ziyareti<br />
Bin Kabe’den yeğrektir<br />
Yunus Emre der Hoca,<br />
Gerekse bin var Hac’ca<br />
Hepsinden iyi<br />
Bir gönülle girmektir.<br />
Bu süreç, düşünen ve söylenenlere, eylem denilen, davranış-disiplininin<br />
eklenmesidir. Temel içerik, bilineni içe kapanıp,derin anlamak; bu<br />
sayede cemalindeki tanrısal özü fark etmek; davranışlarını buna odaklayıp,<br />
bu öz adına gönül hizmetinde bulunmak; bunun verdiği derin sevgi<br />
ve haz ile dolarak, ermişliği yakalamaktır. Bu, tasavvuf ehli için ermişliğe<br />
varan meditatif ibadet disiplinidir. Bu aşama da dergâh bir kurumlaşma<br />
dönemidir. Bu aşamada mana aleminin gizemi, dergâh bilgi ve<br />
disiplini içinde geliştirilir.<br />
İnsan önce kendi vicdan terazisinde, kendini tanımalı. Bu aşamaya<br />
“gönül kapısını aralama” denir. Sonra, insan aklını ve inancını kullanarak<br />
gerçek denen şeyin ne olduğunu araştırmalı. Buna sezgi aşaması<br />
denir. Bundan sonra da kendini bilmiş bir şekilde imamını, sezgisini ve<br />
aklını kullanarak gerçeğe varır. Buna da ariflik, kâmillik veya ermişlik<br />
safhası denir. Dört Kapı, Kırk Makam, bu evrede gönül üzerine kurulu<br />
içeriklerin öğrenme disiplini ve ibadetinin uygulama alanındaki basamaklarıdır.<br />
Eğer anlatabildimse, Aleviliğin tarihsel oluşum süreci içinde, gönül<br />
bilgisinin yeri olan.beyin, kalp ve iman tahtasının, gönül bilgisindeki<br />
oluşum sırasını ve bunların birbirlerini nasıl tamamladıkları hakkında<br />
bilgilendirmeye çalıştım.<br />
Gönül Bilgisinin Güncel Gerekliliği ve Önemi<br />
Şuna kesinlikle inanıyorum ki Alevilik geliştikçe, gelecekte gönül bilgisi<br />
üzerine çok şeyler yazılıp söylenecektir.<br />
Her insan kendini, mayalandığı toplumun inanç-kültürü ile bireysel<br />
edinmelerin odak noktasında bulur. Alevi bireyi olarak bizim de mayalandığımız<br />
gönül bilgisini, inanç kültürünün gerçek mistik değerlerini<br />
doğru tanıyıp, algıladığımızda insan olarak içinde bulunduğumuz toplumsal<br />
yaşamda daha dengeli ve mutlu olacağımıza inanıyorum.<br />
Gönül bilgisini öğrenmek ve onu yaşam pratiğine geçirmek Alevi<br />
inançlı bireyler için kişiliklerini inanç yolu ile yüceltme anlamında bir<br />
eğitim yoludur. Gönül bilgisi, bütünsellik ve farkında olma boyutunun<br />
birlikte yaşandığ<br />
ı ve işlendiği bir meditasyondur. Gönül bilgisinin kavranması Alevi<br />
hareketinin içinde bulunduğu kısır tartışmalara, kişisel çekişmelere ve<br />
yöresel-geleneksel anlayışlara karşı bir dermandır. Gönül bilgisi, canlar<br />
için bir aydınlanma, nurlanma gerekliliğidir. Gönül bilgisi, bir yol gerekliliğidir.<br />
Benim kısaca sunmaya çalıştığım gönül bilgisi, tarihsel gelişimi,<br />
felsefi gizemi, mistik içeriği, meditatif ibadet boyutu ve psiko-sosyal<br />
kimlik edinmedeki önemi açısından bir deryadır. Araştırdıkça beni hayranlık<br />
içinde bırakan noktalardan bir tanesi, diğer inanç ve kültürlerden<br />
çok farklı ve çok önce inancımızda bu kadar gizemli, zengin ve derin<br />
bilginin var oluşudur.<br />
Bir dede olarak ceddim bana gönül bilgisi gibi bir hazinemizin var olduğunu<br />
bana ayan etmiş, amma şu andaki kerametim ve nefesim bu hazineye<br />
yalnız başına varmaya yetmiyor. Amma şunu seziyorum, oldukça<br />
derinlerde olan bu mirasa, bu hazineye tek tek kişilerin değil, bu yolla<br />
gönüllü niyet ve hizmet etmeye hazır canların ortak çaba ve birliklerin<br />
varacağına inanıyorum.<br />
Bilgim, yeteneğim ve zamanım ölçüsünde, size bir gönül hizmetinde<br />
bulunmaya çalıştım. Bu niyetle hizmet etmeyi arzularken, anlatım ve<br />
üslubumda oluşmuş kusur ve eksiklerimin cemalinizce hoş görülmesini<br />
dilerim.<br />
Cümlenizin öncelikle beni dinleme sabrını, doğru olarak kabul ettiğiniz<br />
gerekleri yerine getirme niyet ve hizmetini Hak yolunda bir hizmet<br />
kabul ediyor, bu niyet ve hizmetinizin Pir-Rehber-Gönül defterine kaydını<br />
Hak-Muhammet-Ali yolunun Divanından ve Dergâhından kabulüne<br />
dua ederim,<br />
Bitiş Gülbengi<br />
Dert, tasa ve sıkıntı içinde olan canların gönülleri<br />
Hak evliyalardan derman bula,<br />
Erenler, ulular, mürşit ve pirler, gönül yolunda kusur ve<br />
eksiklikleri olan canların günahlarını af eyleye,<br />
Yolunuz, inancınız ve ikrarlarınız Hak-evliyaların didarından, Ehli-<br />
Beytin katarından ve didarından, Mansur’un dâr’ından<br />
ve didarından ayrı düşmeye,<br />
Nuri cihanın mürşidi Ali’nin piri İmam Hüseynin,<br />
Bektaşi Veli’nin ve Ana Fatma’mızın<br />
erdem ve şefaatleri iki cihanda üzerinizde<br />
hazır ve nazır, daim ve kaim ola,<br />
Cümlenizin canı sağ, alnı ak, yüzü güleç, şansı açık ola<br />
Gönüllerinizden insan sevgisi, iyi niyet, hoşgörü,<br />
birlik ve beraberlik aşkından eksik olmaya<br />
Yolunuz gönül yolundan ayrı düşmeye cümlenizin gönüllerine<br />
aşk-ı niyazımla,<br />
Gerçeğin demine Hüüü....<br />
Aralık 2006 11