27.Sayı - Hacibektaslilar
27.Sayı - Hacibektaslilar
27.Sayı - Hacibektaslilar
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SERÇEÞME<br />
BİLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR<br />
ALEVİ-BEKTAŞİ ÖRGÜTLERİ PASİF TEPKİ İLE YETİNEMEZ, DEMOKRATİK HAKLAR İÇİN AKTİF MÜCADELE GEREKİR<br />
Aktif Mücadele için Tutarsızlığa ve Kafa Karışıklığına Son<br />
İNANÇ TEMELİNDE ortak zemini olan Alevi-Bektaşi toplumu, henüz<br />
bu zeminde “ortak bir payda” yaratabilmiş değildir. Bunun tarihsel-toplumsal<br />
nedenleri vardır; ancak günümüzün somut gerçekliği<br />
budur.<br />
Öte yandan Alevi-Bektaşi toplumu geçmişten farklı olarak toplumsalekonomik<br />
yapıya uygun sınıflara bölünmüştür. Toplumsal sınıf demek,<br />
üretim sürecinde farklı, birbirine zıt yerlerde konumlanmak demektir.<br />
Bir yanda üretimin örgütlenmesini, yürütülmesini belirleyen sermaye<br />
sahipleri; öte yanda mal ve hizmetlerin üretimini bilfiil yapan, ama üretimin<br />
örgüt len mesinde söz sahibi olmayan işçiler vardır. Sermaye sahibi<br />
sınıf, bu güçle, toplumun üstyapısını, devleti ve diğer kurumları belirler.<br />
Emeklerinden başka satacak şeyi olmayan işçiler ise bu üstyapının kurumlarında,<br />
bu çerçevede devlet ve siyasette daha baştan “altta kalan”<br />
durumundadır.<br />
Bu toplumsal sınıfların zıt çıkarları siyasete yansır. Basitleştirerek<br />
söylersek, işçi Alevi-Bektaşi ile patron Alevi-Bektaşinin siyasi tercihleri<br />
farklıdır. Buna ek olarak bir seçim ortamında Alevi-Bektaşiler çok değişik<br />
nedenlerle farklı siyasi partileri destekleyebilir. Saydığımız zıt çıkarlar<br />
nedeniyle Alevi-Bektaşilerin siyasete yaklaşımının tek ve bütünlük<br />
içinde olması beklenemez.<br />
En geniş kesimleri birleştirmesi beklenen demokratik Alevi-Bektaşi<br />
kuruluşlarının bu farklı çıkarları temsil eden parti siyasetiyle uğraşması,<br />
birleştirici işleve aykırıdır. Bu örgütlerin siyasetle uğraşması, zaten<br />
inanç temelinde bile farklılıklar taşıyan Alevi-Bektaşi toplumun bir araya<br />
getirebildikleri kesimlerini bile dağıtma, bin bir zorlukla bir araya getirilebilmiş<br />
gücü iç tartışmalara yönelterek boşa harcayan bir etki yapar.<br />
Geçtiğimiz yılın ilkbaharından başlayarak Alevi-Bektaşi demokratik<br />
örgütlerinin merkezi yapılarının üst yönetimden kaynaklanan “siyasete<br />
müdahale edeceğiz” yaklaşımı, ne yazık ki bugüne kadar iç tartışmalarla<br />
gücü mirasyedi gibi tüketme, bölünme ve parçalanma dışında bir sonuç<br />
vermemiştir.<br />
Tutarsızlık ve Kafa Karışıklığı<br />
SEÇİMLER ve parti siyaseti gündeme gelince, Alevi-Bektaşi derneklerinin<br />
merkez kuruluşları geçirdikleri örgütsel sarsıntıların etkisiyle<br />
son derece tutarsız davranmışlardır. Bir kez, “siyasete müdahale edeceğiz”<br />
dedikten sonra, nereye çekersen gider bu söylemin içini doldurmakta<br />
zorlanmışlardır. Yükselen eleştiriler ve artan sorular karşısında,<br />
Demirel’in ünlü, “kendim için bir şey istiyorsam, namerdim” söylemini<br />
andırırcasına, “kendimiz için milletvekilliği istemiyoruz” demişlerdir. Partileşme<br />
konusunda yaşanmış olumsuz eski deneyimler hatırlatıldığında,<br />
“bir Alevi partisi kurmayacağız” demişler. Peki, siyasete nasıl müdahale<br />
edeceksiniz sorusunu, “miting ve gösteriler yaparak” diye yanıtlamışlardır.<br />
O günden bu yana yapılan eylemler ortadayken, bir demeçlerinde,<br />
“oy vermemek siyasete müdahaledir” deyip, Alevi-Bektaşilerde seçimleri<br />
boykot çağrısı mı yapılıyor sorusunu uyandırmışlardır. Ardından,<br />
“Solun birliği için çaba göstereceğiz” diyerek, Alevi-Bektaşilere, bugün<br />
henüz ortada bulunmayan, ileride de oluşup oluşmayacağı bilirsiz bir sol<br />
partiyi ya da seçim bloğunu destekleme çağrısı yapacakları izlenimini<br />
vermişlerdir. Yükselen eleştiriler karşısında bu da yetmemiştir, son günlerde<br />
“Aleviler için Mecliste kontenjan” istemini dillendirmektedirler. Bu<br />
tutarsızlıklar kafa karışıklığı yaratmaktan başka işe yararmamıştır.<br />
Esen Uslu<br />
Böylece demokratik Alevi-Bektaşi kuruluşlarının merkezleri Alevi-<br />
Bektaşilere net ve açık hedef göstermemek bir yana, yapmaları gereken<br />
esas görevi savsaklar duruma düşmüştür. Türkiye’de merkezi düzeyde,<br />
uzun soluklu, iyi planlanmış, örgütlenmiş ve ses getirici bir dizi etkinlik<br />
yapılmasının en gerektiği dönemde, örgütler adım atamaz hale getirilmiştir.<br />
Yalnız Alevi-Bektaşileri değil, ülke içindeki ve ülke dışından en<br />
geniş aydınları, yazarları, fikir ana-babalarını bir araya getiren sempozyum,<br />
konferans, panel gibi toplantılar; buna paralel tutarlı basın-yayıntanıtım<br />
çalışması yapılmamıştır. Temel haklar için Alevi-Bektaşileri<br />
sokaklar, meydanlar taşıyarak, diğer demokrasi güçlerini Alevi-Bektaşilerin<br />
istemleri çevresinde birliğe çağıran eylemlerle yaşama müdahale<br />
edilememiştir.<br />
Bu asli görevin savsaklanmasından doğan boşluğu, en istenmeyen<br />
siyasi eğilimler doldurmaya başlamıştır. ANAP’tan MHP’ye kadar bütün<br />
partiler, Alevi-Bektaşi oylarını yanlarına çekebilmek için diller dökmeye<br />
ve kandırmacaya dayalı seçim taktiklerini uygulamaya koymaya<br />
başlamıştır. AKP hükümeti, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kullanarak,<br />
gözüne kestirdiği Alevi-Bektaşi dedelerini örgütlemeye ve talip üzerine<br />
sürmeye(!) başlamıştır. Fettullah Gülenci Abant Forumu bile Aleviliği<br />
gündem yapan toplantılar düzenlemektedir.<br />
Pasif Tepki Değil, Aktif Girişim<br />
GÜNÜMÜZÜN patron egemen siyasi ortamında çeşit çeşit siyasi<br />
partiler ya da siyasi çekim merkezleri Alevi-Bektaşilerin oylarına<br />
ağızlarının suları akarak yaklaşırken, demokratik Alevi-Bektaşi örgütlerinin<br />
tepkisi “geriden gelmekte”, olay olup bittikten sonra basına yapılan<br />
kuru açıklamalara indirgenmektedir. Demokratik Alevi-Bektaşi örgütlerinin<br />
gösterebildiği bu cılız ve pasif tepkiler içimizi acıtmaktadır.<br />
Örgüt merkezlerimizin basın açıklamalarına hapsolmuş cılız ve pasif<br />
tepkilerinde dile getirilen bazı görüşler ise birer talihsizliktir. Pasif<br />
bir tepki diliyle konuşulunca, hep aynı tema bildirilerimize sızmaktadır:<br />
Alevi-Bektaşilerin sorunlarının, Aleviler-Bektaşiler dışında konuşulmasına<br />
karşıyız! Bu anlaşılmaz ve yanlış bir tutumdur.<br />
Yıllar boyu Alevi-Bektaşileri yok sayanlar, bugün Alevi-Bektaşileri<br />
konuşuyorsa, bu onların değil, Alevi-Bektaşilerin değişmesinden; biraz<br />
olsun örgütlü, iri ve diri bir duruş sergilemesinden kaynaklanmaktadır.<br />
Onlar yaptıkları toplantılarda ne isterse konuşsun, Alevi-Bektaşilere<br />
ne “don” biçerse biçsin! Ellerindeki tüm araçlarla Alevi-Bektaşi toplumunun<br />
ezenlerin düzenine muhalif tutumunu törpülemeye çalışsın! Hızır<br />
Paşa’lar eliyle Aleviliği-Bektaşiliği kendi içinde eritmeye çalışsın!<br />
Demokratik örgütlerimiz tüm toplum çapında Alevi-Bektaşiliğin demokratik<br />
haklarının gerçek sözcüleri olarak kendilerini ortaya koyarsa,<br />
hangi Alevi dinler Fettulahçıları, kim giyer onların biçtiği “donu”?<br />
Demokratik örgütlerimiz, Alevi-Bektaşileri demokratik istemler için<br />
mücadele çevresinde birleştirilebilirse, tarihten gelen direniş ruhuyla donanmış<br />
Alevi-Bektaşi emekçiler ezenlerin düzenine destek olur mu?<br />
Alevi-Bektaşilerin istemlerini en geniş kapsamlı demokrasi için mücadele<br />
eden tüm diğer toplum kesimleriyle birlikte savunmayı gündemin<br />
başına koyan Alevi-Bektaşi örgütlerimiz, belki içimizden yeni Hızır Paşaların<br />
çıkmasını engelleyemez, ancak onların çevresinde bir avuç yol<br />
düşkününden başkasının toplanmasına fırsat vermez!<br />
•