27.Sayı - Hacibektaslilar
27.Sayı - Hacibektaslilar
27.Sayı - Hacibektaslilar
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SERÇEÞME<br />
ABF’NİN, DİYANET’İN AVRUPA’YA GÖNDERDİĞİ DEDELER KONUSUNDA DİYANET’E SORDUĞU SORULAR VE GELEN CEVAP KONUSUNDA<br />
DİYANET İşleri Başkanlığı’nın (DİB) verdiği cevapta dikkate değer<br />
bir kaç nokta var:<br />
1. DİB, sorulan beş sorudan sadece, bilinen bir soruya, “altı dede konusuna”<br />
cevap vermiş. Diğer sorulara da cevap verilmesini, ABF yeniden<br />
istemelidir, yeni soru ve cevapları basına da bildirmelidir.<br />
2. DİB, sorulan en önemli soruya: “hangi hukuksal gerekçelere dayanarak”<br />
dede gönderip, ödeme yaptıkları sorusunu cevapsız bırakılmıştır..<br />
a) Her kamu kurumu bir kanun maddesine göre hizmet yürütür.. O<br />
kurum adına yetkili memur kimse, tüm faaliyet ve özelikle maddi ödemelerini<br />
xxx kanunun, xx maddesi ve xxx gerekçeler ile ödeme yaptığına<br />
dair not/tutanak tutması gerekir. Yoksa ödeme yapılamaz (kanunsuz<br />
iş yapmış olur)... Bilgi edinme yasasına göre, kamuoyunun bu bilgileri de<br />
isteme hakkı vardır/olmalıdır, bu bilgi/tutanakları da ABF, Diyanetten<br />
yeniden istemelidir..<br />
3. DİB “hangi hukuksal gerekçelere dayanarak” Avrupa’ya dede gönderildiği<br />
sorusuna üstü kapalı cevap vermektedir: “topluma din hizmeti<br />
sunarken vatandaşlık esasına ve kamu hizmeti ölçütlerine göre hareket<br />
edip birleştirici ve kuşatıcı olmaya azami gayreti sarf etmekte...”<br />
Avrupa’da yaşayan biri olarak, bu konuda TC yasalarını bilmiyorum..<br />
TC’de vatandaşlık esası ve kamu hizmeti ölçütleri diye bir kanun yasa/<br />
lar var mı? Varsa, normalde DİB’in, xxx sayılı yasa/lar uyarınca cevap<br />
vermesi gerekir..<br />
a) Böyle bir yasa olmasa da, bu genel ve doğru bir hukuk prensibidir...<br />
Bu cümlede DİB: bir devlet kamu kurumu olduğunu belirtiyor, ve bu<br />
ülkenin vatandaşı olan herkese, ayrım gözetmeden dini hizmet verme<br />
yükümlülüğü olduğunu bir anlamda kabul ediyor (çünkü herkesin 80 x<br />
yıldır Alevilerin de verdiği vergiden pay/bütçe alıyor/ “besleniyor” başka<br />
şey söylemeleri hukuka insan haklarına aykırı olur)..<br />
4. Başka bir unsur, DİB yine dolaylı olarak, bu cevabı ile: Cem Vakfını,<br />
yine yasal bir madde/kanun göstermeden inanç kurumu olarak kabul<br />
etmiş oluyor.. Fakat yasal dayanak yine göstermiyor, cevapta öncelikle<br />
bunu bildirmeleri gerekirdi...<br />
TC<br />
Başbakanlık<br />
Diyanet İşleri Başkanlığı’na<br />
BELGE<br />
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi<br />
veya belgeler aşağıda belirtilmiştir.<br />
19 Ocak 2007 tarihinde, Ali Rıza Uğurlu, Sinan Boztepe, Davut<br />
Ali Savaş, Şükrü Kılıç, Yılmaz Doğan ve Veli Kızıldeli isimli<br />
kişilere Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, gri pasaportların ve<br />
masraflarının karşılandığını basından öğrenmiş oluyoruz.<br />
DİB kaç Alevi dedesine gri pasaport vermiştir?<br />
Bu kişiler için ayrılan bütçe ne kadardır?<br />
Bu masrafların karşılığı olan miktar kime ya da hangi hesaba<br />
aktarılmıştır?<br />
DİB, kamu ve DİB personeli olmayan, DİB kurumu personel<br />
meslek statüsünde olmayan kişilere, pasaport verme ve masraflarını<br />
karşılama yetkisini, hangi hukuksal gerekçelerle dayandırmaktadır?<br />
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Görmez, cemevlerinde<br />
kuran kursu verilmesi talebi geldiğini basına yansıtmıştır. Bu<br />
talebi dile getiren, cemevi, dernek ya da vakıf hangisidir?<br />
Gereğini arz ederim.<br />
Turan Eser<br />
ABF Genel Sekreteri<br />
NOT: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yanıtını 26. sayımızın 11.<br />
sayfasında bulabilirsiniz. Ali Yıldırım’ın da bu konuda yaptığı<br />
başvuruya aynı yanıt gelmişti..<br />
Kişisel Görüş ve Önerilerim<br />
Feramuz Acar<br />
Danimarka Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı<br />
a) Yoksa dört vatandaş çıkıp “eti sütü boynuzu, işe yarıyor, tanrımız<br />
inek, hocamız öküz, xxx kişi/kişiler bizim ‘imamımız’ bunları bize eğitim<br />
vermesi, inanç hizmeti sunması, için göndermenizi ve masrafl arını karşılamanızı,<br />
talep ederiz” demek yeterli olmasa gerek (Bence ineğin, tanrı<br />
olarak görmenin sakıncası yok, fakat bir ülkede insan hakları doğrultusunda,<br />
kanunen neyin inanç ve inanç kurumu olarak kabul edilebileceği,<br />
yasal olarak belirli olması gerekir, belirlidir). Türkiye’de Hukukçu arkadaşlar<br />
bu konuyla ilgilenmelidir…<br />
b) Bence normalde DİB’e şöyle bir yazı yazmaları gerekirdi: xxx TC<br />
yasası uyarınca DİB, dini hizmet veren bir kamu kuruluşu olarak, xxx<br />
tarihinde başvurup, xxx yasası uyarınca inanç/kurumu olarak kabul edilen<br />
ve xxx tarihinde Avrupa’ya Dede gönderilmesi talep/başvurusunda<br />
bulunan ve xxx tarihinde, xxx kamu kuruluş yönetim/yetkilisince değerlendirilip,<br />
xxx yasası uyarınca ve xxx gerekçelerle, kendilerinin istek<br />
öneri üzerine, xxx Dedelerin bu hizmeti vermeleri kabul olunup, bu iş<br />
için xxx YTL bütçe ayrılmış, xxx kurum adına başvuran kişiye, xxx<br />
tarihinde aldığımız karar bildirilip, xxx. YTL miktarı xxx tarihinde,<br />
xxx kurum/kişi hesabına aktarılmıştır. Avrupa’da bildiğimiz bilgi edinme<br />
kanununun gereği budur. (TC’de başka uygulama varsa o başka). Bir<br />
kamu kumru, kişisel bir dava/dosya değilse “değil kamuoyundan her kim<br />
isterse”, istenildiğinde her türlü tutanak ve makbuzları da göndermek<br />
zorundalar. DİB bu xxx’lerin hiç birine cevap verilmemiştir. Bence ortada<br />
bir kanunsuzluk keyfi uygulama, “seçim yatırımı”, söz konusudur.<br />
ABF bu xx soruların cevabını istemelidir.<br />
5. DİB’in verdiği cevaba göre, genel hukuk prensibi “kanun önünde vatandaşların<br />
eşitliği ilkesi” vurgulanıyor.. Çok güzel… Bunun üzerine gidilmelidir..<br />
(çünkü bugüne kadar bu yaklaşım sergilenmemiştir)... Bunu<br />
kalıcı kılmak gerek... O zaman örnek: Türkiye’de Avrupa’da herhangi<br />
bir vatandaş (grup)... Bizler, Avrupa’da iki yüze yakın Alevi derneklerimiz...<br />
(üç aylık vize sınırı ile) Dede talebinde bulunabiliriz..<br />
a) Masraflarını en az seksen yıl boyunca DİB çeksin. Çünkü seksen<br />
yıldır Alevilerin verdiği, beş kuruş (inanç bazında) Alevilere geri dönmedi...<br />
(Bizim isteğimiz cami yerine mahalle, köyümüze, okul, hastane, yol<br />
vs. yapılmasıdır, bunu diretmek gerek. ‘Biz zaten üç can bir Cemiz’....<br />
Alevi kurumları olarak, ya bu ‘diyanete giden’ vergiyi ödememek, ya da<br />
ödüyorsak geri istemek hakkımızdır... Alır istediğimiz alanda kullanırız.)<br />
Bence laik bir ülkede, diyanet tamamen devletten ayrı, fakat yasal<br />
kontrol altından olmalıdır, laik devlette DİB olmaz, olsa da din inanç<br />
ayrımı yapamaz.. Yaptırmayalım...<br />
6. Hiçbir yasal gerekçe göstermeden (hakim güçler seçim yatırımı olsun<br />
diye) DİB aracılığı ile böyle bir uygulama yapıldı. Gördüğüm kadarı<br />
ile bunun, TC yasalarınca yasal dayanağını yok. Aleviler, kurumlarımız<br />
olarak yıllardır Hak mücadelesini biz verdik, veriyoruz. Fakat bildiğimiz,<br />
hakim güçler her zaman yaptıkları (böl parçala yönet) taktiğini güdüyor...<br />
Esas kurumlarımızı dışlayıp işine gelene, “kemik” atıyor, Aleviliği<br />
asimile etme ve seçimlere yatırım yapma yolunu seçiyor. Yasal güvence<br />
vermiyor.... Bunu ortaya çıkarıp, bu aldatmaca oyunu bozmamız gerek.<br />
7. Şimdi anayurdu Türkiye’de, Aleviliği kendi başına özgün bir inanç<br />
olarak kabul ettirmek için, yasal sınırları bir daha zorlama zamanıdır. 21<br />
Mart Nevroz, Hz. Ali’nin doğum günü Avrupa’dan iki yüz derneğimiz,<br />
TC konsolosluklarına standart bir mektupla başvurup üç aylığına Cem<br />
yürütmek, inancımız doğrultusunda bilgi eğitim vermek amacıyla xxx<br />
dedelerimizi istiyoruz diye başvursun.. (TC derneklerimiz de benzeri<br />
başvuruda bulunabilir)... Anya-konya o zaman ortaya çıkar...<br />
8. Görüşüm ABF’nin DİB’in cevap veremediği beş sorunun cevabını<br />
yeniden istemesi.. Diğer kurumlarımızı bilmiyorum fakat ben DABF<br />
başkanı olarak Türkiye’den kurumlarımıza bağlı bir dedemizi (örnek<br />
Hüseyin Gazi Metin Dedemizi) TC Danimarka konsolosluğuna başvurup,<br />
Danimarka’ya getirmek istediğimizi yönetimimin de onayını alarak,<br />
başvuruda bulunmayı düşünüyorum...<br />
9. Ayrıca, Türkiye AB Federasyonumuzun TC kanunlarını gözden geçirip<br />
direk, Aleviliği kendine özgü bir inanç ve ABF’yi de bu inancın<br />
kurumu olarak kabul edilmesini sağlamak için, TC yetkili makamlarına<br />
başvurmasını öneriyorum..<br />
10 Sayı 27