Tip 1 Diyabet - Güncel Pediatri Dergisi
Tip 1 Diyabet - Güncel Pediatri Dergisi
Tip 1 Diyabet - Güncel Pediatri Dergisi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
<strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
Type 1 Diabetes<br />
Ayhan Abac›*, Ece Böber**, Atilla Büyükgebiz***<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Bilim Dal›<br />
Endokrin ve Adölesan Ünitesi, *Yrd.Doç.Dr., **Prof.Dr.<br />
Ac›badem Hastanesi Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Endokrin ve Adölesan Ünitesi, ***Prof.Dr.<br />
ÖZET<br />
<strong>Tip</strong> 1 diabetes mellitus (DM) çocukluk yafl grubunda pankreas›n beta hücrelerinin süregelen otoimmün veya otoimmun d›fl› nedenlerle<br />
haraplanmas› sonucu geliflen insülin yetersizli¤i ve hiperglisemi ile karakterize kronik metabolik bir hastal›kt›r. Dünyada befl yafl<br />
civar›ndaki genel prevalans 1/1430, 16 yafl›nda ise 1/360 civar›ndad›r. Ülkemizdeki prevalans› yaklafl›k 1/2000’dir. Etiyolojisinde genetik<br />
ve çevresel birçok etken rol oynamaktad›r. Poliüri, polidipsi ve kilo kayb› ile kendini gösteren tip 1 DM, insülin, egzersiz ve beslenmenin<br />
planlanmas› ile tedavi edilmektedir. Birçok farkl› insülin rejimi yan›s›ra immünoterapi gibi yeni tedavi yöntemleri üzerinde de çal›fl›lmaktad›r.<br />
(<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10)<br />
Anahtar kelimeler: <strong>Tip</strong> 1 diabetes mellitus<br />
SUMMARY<br />
Type 1 diabetes mellitus (DM) is a chronic metabolic disease of childhood characterized by insulin insufficiency and hyperglycemia due<br />
to the destructin of the beta cells of the pancreas caused by autoimmune and non-immune mechanisms. The general prevalance of the<br />
disease in the world is 1/1430 around five years of age and 1/360 at sixteen. The prevalance in our country is approximately 1/2000.<br />
A number of genetic and environmental factors play a role in the etiology. Type 1 DM usually presents with polyuria, polydipsia, and weight<br />
loss and treatment consists of insulin, exercise, and nutritional planning. Alongside with various insulin regimens, research on new modes<br />
of treatment such as immunotherapy is continued. (<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10)<br />
Key words: Type 1 diabetes mellitus<br />
<strong>Tip</strong> 1 diabetes mellitus (DM) çocukluk yafl grubunda s›k görülen<br />
T-hücrelerinin arac›l›k etti¤i insülin üretiminde görev alan<br />
pankreas›n beta hücrelerinin süregelen otoimmün veya otoimmun<br />
d›fl› nedenlerle haraplanmas› sonucu geliflen insülopeni ve<br />
hiperglisemi ile karakterize kronik metabolik bir hastal›kt›r (1-5).<br />
Duyarl› bireylerde T ve B hücrelerinin arac›l›k etti¤i immun sistemin<br />
anormal aktivasyonu sonucu geliflen bir insulitis tablosudur<br />
(6,7). Klinik bulgular, immünolojik bozukluklar›n ortaya ç›k›-<br />
fl›ndan aylar-y›llar süren bir prodromal dönemi takiben ortaya<br />
ç›kmaktad›r (5,7). Herhangi bir yafl grubunda görülmekle beraber<br />
en s›k görüldü¤ü yafl grubu 7–15 yafllar›d›r (1). Otoimmunitenin<br />
varl›¤›na göre tip 1a ve tip 1b olarak ikiye ayr›lmaktad›r. ‹mmün<br />
kökenli <strong>Tip</strong> 1a, diyabetli olgular›n %90’n›n› oluflturur iken yine<br />
çocukluk yafl grubunda görülen otoimmun belirleyicileri negatif<br />
olan <strong>Tip</strong> 1b ise %10’luk k›sm›n› oluflturmaktad›r (5,8).<br />
Epidemiyoloji<br />
Son 20 y›ldaki epidemiyolojik çal›flmalar, tip 1 DM görülme<br />
insidensinde ve prevalans›nda belirgin dramatik de¤iflikliklerin<br />
ve dünya ülkeleri aras›nda belirgin farkl›l›klar›n oldu¤unu göstermifltir<br />
(1,4,5,7,9). Görülme s›kl›¤›ndaki art›fl›n yan› s›ra görülme<br />
yafl›n›n da giderek 5 yafl alt›na indi¤i bildirilmektedir (7,10).<br />
Befl yafl civar›ndaki genel prevalans›n 1/1430 oldu¤u saptan›rken<br />
16 yafl›ndaki prevalans›n 1/360 oldu¤u saptanm›flt›r (1,8).<br />
Amerika’da, tip 1 DM prevelans›n›n 1.7-2.5/1000 iken insidensinin<br />
15-17/100000 aras›nda oldu¤u rapor edilmifltir (7,11).<br />
Avrupa <strong>Diyabet</strong> Çal›flma Grubu’nun (EUROD‹AB) 1989-94<br />
y›l›nda yapt›¤› 44 Avrupa ve ‹srail ülkesinin kat›ld›¤› çok merkezli<br />
insidens çal›flmas›nda 15 yafl ve alt›nda görülme insidensi<br />
3.2/100000 olarak saptanm›flt›r. Bu çal›flmada tip 1 DM<br />
insidensinin y›ll›k art›fl h›z› %3.4 olarak saptanm›flt›r. Çin’de<br />
ve Venazuella’da insidensi 0.1/100000 iken Sardinia’da<br />
36.8/100000, Finlandiya’da ise 40/100000 olarak saptanm›flt›r.<br />
‹sviçre, Norveç, Portekiz, ‹ngiltere, Kanada ve Yeni Zelanda’daki<br />
insidensin›n >20/100000 oldu¤u bildirilmektedir<br />
(4,7,12). Görülme insidensinin 10–14 yafl aras› daha yüksek<br />
oldu¤u bildirilmektedir. Türkiye’de 1996’da 19 bölgeyi kapsayan<br />
çok merkezli bir çal›flmada 0–15 yafl aras› diyabet insidensi<br />
2.52/100000 olarak bulunmufltur (8). Thailand’da, 1984-<br />
Yaz›flma Adresi: Dr. Ayhan Abac›, Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Bilim Dal›, Endokrin ve Adölesan Ünitesi ‹nciralti- 35340 ‹zmir<br />
Tel.: 0232 412 36 30 Fax: 0232 278 84 11 E-mail: ayhan.abaci@deu.edu.tr<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
1
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
2<br />
1985 y›l›nda tip 1 DM insidensi 0.2/100000 iken 10 y›l sonraki<br />
insidensinin 1.65/100000’e yükseldi¤i saptanm›flt›r (1). <strong>Tip</strong> 1<br />
DM insidensinin 1997 y›l›na göre 2010 y›l›nda %40 daha yüksek<br />
olaca¤› tahmin edilmektedir (1,10). ‹nsidensin bölgeler<br />
aras›nda bu kadar farkl›l›k göstermesinin en önemli nedeni<br />
koruyucu HLA-DQ allelerinin toplum içindeki prevalans›n›n<br />
farkl›l›k göstermesine ve çevresel faktörlerin etkisine ba¤l›<br />
oldu¤unu düflündürmüfltür (1,4).<br />
Dünyada, tip 1 DM’nin çocukluk yafl grubundaki art›fl insidensi<br />
%2.4 olarak bildirilmektedir (13). <strong>Tip</strong> 1 DM’nin 5 yafl alt›nda<br />
görülme insidensinin art›¤› ve bu art›fl›n 0–4 yafl aras›nda<br />
%4.8-6.3 iken, 10–14 yafl aras› %2.1-2.4 oldu¤u saptanm›flt›r<br />
(10,14). Finlandiya’da y›ll›k insidens art›fl›n›n %2.4 oldu¤u bildirilirken,<br />
‹sviçre ve Norveç’de bu art›fl›n %3.3 oldu¤u bildirilmektedir<br />
(9,11). <strong>Tip</strong> 1 DM insidensi gerek topluluklar aras›nda, gerekse<br />
ayn› topluluk içinde genetik ve çevresel faktörlerin etkisi<br />
nedeniyle bölgesel farkl›l›klar göstermektedir (7,11,13).<br />
Göçmen popülasyonlar, tip 1 DM gelifliminde çevresel<br />
faktörlerin ne kadar önemli oldu¤unu gösteren iyi bir örnektir.<br />
Hawaii’de yaflayan Japon ›rk›nda tip 1 DM görülme s›kl›-<br />
¤› Japonya’da yaflayanlara göre 5 kat daha yüksek saptanm›flt›r.<br />
Etnik kökenleri Fransa ve ‹talya olan Montreal halk›nda<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM görülme s›kl›¤›n›n 2 kat daha yüksek oldu¤u saptanm›flt›r.<br />
Kanada’da yaflayan ‹srail kökenli çocuklarda tip 1<br />
DM insidensinin ‹srail’de yaflayan çocuklara göre 4 kat daha<br />
yüksek oldu¤u saptanm›flt›r. <strong>Tip</strong> 1 DM insidensinin 20. yüzy›lda,<br />
genetik flifte ba¤l› olarak kuzey Amerika ve bat› Avrupa<br />
ülkelerinde artma e¤iliminde oldu¤u saptan›rken, birçok do-<br />
¤u Avrupa ülkelerinde artm›fl olan insidenste yavafllama gözlemlenmifltir<br />
(4). En s›k görülme yafl› 5–7 yafl ve pubertenin<br />
bafllad›¤› adolesan yafl grubudur. ‹lk zirve, okula bafllan›lmas›<br />
ile enfeksiyonlara daha fazla maruz kal›nmas›na ba¤lan›rken,<br />
pübertedeki art›fl pubertenin etkisi ile artan cins steroidlerine,<br />
büyüme hormonunun art›fl›na ve ruhsal streslere<br />
ba¤lanmaktad›r (1,8). Artan tip 1 DM insidensinin ülkeler aras›nda<br />
ve ülke içinde bölgesel farkl›l›klar göstermesinin sadece<br />
sosyoekonomik faktörlerle aç›klanamayaca¤›, genetik ve<br />
çevresel faktörlerin de tip 1 DM gelifliminde önemli rolü oldu-<br />
¤u bildirilmektedir (5,7).<br />
Etyoloji ve Patogenez<br />
Etyolojide, genetik, çevresel ve otoimmun faktörler önemli<br />
rol oynamaktad›r (1,2,5,7,9,15).<br />
Genetik Faktörler<br />
Birçok ülke taraf›ndan rapor edilen tip 1 DM insidans›n›n giderek<br />
artmas›, diyabete yatk›nl›k sa¤layan genlerin günümüz<br />
toplumunda kuflaktan kufla¤a aktar›lmas› ile aç›klanmaktad›r<br />
(5,10,13,17). Ancak yap›lan baz› çal›flmalarda genetik havuzun<br />
stabil kalmas›na ra¤men baz› toplumlarda diyabet görülme insidensinin<br />
artt›¤›na ve görülme yafl›n›n küçüldü¤üne de dikkat<br />
çekilmifltir (9,14). Bodansky ve arkadafllar›, göçmen toplumlarda<br />
diyabetin görülme oran›n›n, ülkelerine göre daha yüksek oldu¤unu<br />
ve çal›flmalar›nda çevresel faktörlerin diyabet gelifliminde<br />
önemli bir faktör oldu¤unu vurgulam›fllard›r (18).<br />
Çocukluk ça¤› diyabetinin aç›k bir genetik geçifli olmad›¤›<br />
bildirilmesine karfl›n, tip 1 DM’de görülen baz› genetik belirleyicilerin<br />
baz› aile bireylerinde daha s›k görüldü¤ü saptanm›flt›r<br />
(19). Ancak son zamanlarda yap›lan çal›flmalarda, tip 1 DM gelifliminde<br />
genetik faktörlerin önemli yer tutu¤u bildirilmesine<br />
karfl›n, herhangi bir mendelian kal›t›msal faktörün tek bafl›na<br />
rol oynamad›¤› ve gelifliminin kompleks ve multifaktorial oldu-<br />
¤u öne sürülmektedir (2,7). fiu ana kadar tip 1 DM geliflimi için<br />
resesif veya dominant geçifl tan›mlanmam›flt›r (1,7). HLA genlerinin<br />
tip 1 DM gelifliminde önemli rollerinin oldu¤u bilinmesine<br />
karfl›n %20’sinde HLA d›fl›ndaki genlerin de (IDDM2,<br />
IDDM12 vs.) diyabete yatk›nl›k sa¤lad›¤› saptanm›flt›r (1,10,20).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM’li bir bireyin birinci derece akrabalar›nda diyabet<br />
geliflme riskinin 15–20 kat daha yüksek oldu¤u bildirilmektedir<br />
(2,7). Bir çal›flmada, tip 1 DM olgular›n›n birinci derece<br />
akrabalar›n›n›n %8.5’inde (141/1641) tip 1 DM öyküsünün oldu¤u<br />
saptanm›flt›r (21). ‹kiz çal›flmalar›nda genetik ve çevresel<br />
faktörlerin önemli rolünün oldu¤u gösterilmifltir (22). Tek<br />
yumurta ikizlerinde geliflme riskinin %30–50 oldu¤u bildirilmesine<br />
karfl›n ayr› yumurta ikizlerinde bu riskin %6–10, ikiz<br />
olmayan kardefllerde ise bu riskin %6 oldu¤u bildirilmifltir<br />
(4,7,23). Anne tip 1 diyabetik ise çocuklar›nda diyabet görülme<br />
riskinin %2 oldu¤u bildirilirken baba diyabet ise çocukta<br />
diyabet görülme riskinin %7 oldu¤u bildirilmektedir (7,23). Bir<br />
baflka çal›flmada baban›n tip 1 DM olmas›n›n anneye göre<br />
çocuklarda tip 1 diyabet gelifltirme riskini 1.8 kat art›rd›¤›<br />
saptanm›flt›r (24). Tek yumurta ikizlerinin ikisinde de tip 1 DM<br />
geliflim oran›n›n eflit olmamas› genetik faktörlerin d›fl›nda<br />
çevresel faktörlerin de önemli rolü oldu¤unu gösteren bir kan›t<br />
oldu¤u öne sürülmektedir (4,5).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM’de genetik yatk›nl›ktan ve koruyuculuktan sorumlu<br />
HLA (human leukocyte antigen) genleri, 6p21 kromozomda<br />
yer alan major histokompatibilite kompleksine (MHC)<br />
lokalize bölgelerdir (1,7,10,22,25). Bu bölgeler tip 1 DM geliflimindeki<br />
yatk›nl›¤›n %45-60’›ndan sorumlu tutulmaktad›rlar (7,<br />
26). Bu genlerin tip 1 DM geliflim patogenezindeki fonksiyonlar›n›n<br />
tam olarak rolünün ne oldu¤u anlafl›lamamas›na karfl›n<br />
immun cevab›n gelifliminde (T hücrelerine antijen sunumu<br />
gibi) önemli fonksiyonlar›n›n oldu¤u düflünülmektedir.<br />
HLA genlerinin tip 1 DM gelifliminde önemli rolleri oldu¤u kadar<br />
koruyucu rolleri de mevcuttur. HLA-DR2 geninin koruyucu<br />
özelli¤i mevcut iken HLADR3/DR4 pozitifli¤inin tip 1 DM<br />
geliflimi için yatk›nlaflt›r›c› genler oldu¤u öne sürülmüfltür<br />
(7,22,25). MHC genleri, birçok HLA genlerini kapsayan class<br />
I, II ve III gen bölgeleri olarak s›n›fland›r›lmaktad›r. MHC genleri<br />
bilinen en polimorfik genlerdir. <strong>Tip</strong> 1 DM ile iliflkisi gösterilen<br />
ilk genler HLA class I genleri olup daha sonraki yap›lan<br />
çal›flmalarda HLA class II genlerinin de tip 1 DM ile daha yak›n<br />
iliflkisinin oldu¤u saptanm›flt›r. fiu an için tip 1 DM gelifliminde<br />
en önemli genetik faktör HLA class II genleri olup en<br />
önemli bilinenleri HLA DR, HLA DQ, HLA DP dir. Beyazlarda<br />
HLA-DR4-DQ8 ve HLA-DR3-DQ2 haplotipleri maksimum yatk›nl›k<br />
sa¤larken, DR2-DQ6 ve DR5’in koruyucu genler oldu¤u<br />
saptanm›flt›r (2,4,27). Beyaz ›rkta HLA-DQ antijenindeki aminoasit<br />
de¤iflikliklerinin diyabet geliflimini etkiledi¤i saptanm›flt›r.<br />
HLA-DQ beta zincirinin 57. pozisyonundaki aspartik<br />
asitin homozigot yoklu¤u (nonASP/nonASP) tip 1 DM geliflim
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
riskini 100 kat art›rd›¤› saptanm›flt›r. Heterozigot (Non<br />
ASP/ASP) yoklu¤unda tip 1 DM geliflim riskinin homozigot<br />
formuna göre daha az saptand›¤› bildirilse de normal<br />
(ASP/ASP) olanlara göre riskin yüksek oldu¤u saptanm›flt›r<br />
(1). <strong>Tip</strong> 1 DM hastalar›n›n büyük ço¤unlu¤u HLA DR3 ve DR4<br />
class II antijenlerini tafl›maktad›r. Beyaz ›rkta HLA DR3/DR4<br />
heterozigot genotipi tafl›yanlarda diyabet riskinin homozigot<br />
HLA DR4 ve HLA DR3 tafl›yanlara göre daha yüksek oldu¤u<br />
bildirilmektedir (2,10,22). HLA-DR3 veya DR4 antijenlerinin<br />
varl›¤›nda tip 1 DM geliflme riskinin 2-3 kat, her ikisinin varl›-<br />
¤›nda ise riskin 7-10 kat artt›¤› saptanm›flt›r (1, 8). Ancak HLA<br />
DR3/DR4 genleri genel toplumun %50’sinde görülmektedir.<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM hastalar›n›n birço¤u HLA-DR3 ve HLA-DR4 antijenleri<br />
yönünden pozitif iken %30’unun HLA-DR3/DR4 heterozigotlu¤u<br />
gösterdi¤i ve koruyucu özellikte olan HLA-DR2 antijen<br />
pozitifli¤inin %1’in alt›nda oldu¤u saptanm›flt›r (7). Ayr›ca<br />
tip 1 DM kiflilerin yaklafl›k %10’nunun HLA DR3 ve DR4 negatif<br />
oldu¤u saptanm›flt›r (1). Bu da tip 1 DM gelifliminde HLA d›-<br />
fl›ndaki genlerin de diyabet gelifliminde rolü oldu¤unu düflündürmektedir<br />
(7). <strong>Tip</strong> 1 DM’de yatk›nl›¤› sa¤layan ancak fonksiyonlar›<br />
tam olarak bilinmeyen HLA genleri ile iliflkisi olmayan<br />
yaklafl›k 20 iliflkili gen ve bunlar içerisinde de fonksiyonlar›<br />
bilinen iki gen tan›mlanm›flt›r. Bunlar, diyabete yatk›nl›¤›n<br />
%10’undan sorumlu olan ve 11p5.5. kromozomda yer alan<br />
IDDM2 ile 2q33 kromozomda yer alan ve T hücre aktivasyonundan<br />
sorumlu olan IDDM12 genleridir (1,7,28).<br />
Otoimmunite<br />
Genetik ve çevresel faktörler, pankreas›n adac›k hücrelerine<br />
karfl›n otoimmün sürecin bafllamas›nda tetikleyicidirler<br />
(1,5,7). Otoimmun süreç ile birlikte pankreas›n adac›k hücrelerinde<br />
süregelen ve yavafl progresyonlu y›k›m ile birlikte insülin<br />
sekresyonu azalmaktad›r. Ancak, hücresel immun yan›t›n<br />
tip 1 DM geliflimindeki rolü halen tart›flmal›d›r (7). Pankreastaki<br />
mevcut adac›k hücrelerinin %80-90’n›n haraplanmas› durumunda<br />
diyabetin klinik bulgular› ortaya ç›kmaktad›r (1,4,7). Küçük<br />
yafl grubundaki diyabetik hastalarda hiperglisemi semptomlar›<br />
ortaya ç›kt›ktan sonraki ilk 3 y›lda pankreatik beta hücre<br />
y›k›m› tamamlan›rken, daha büyük yafl grubundaki bu sürecin<br />
10 y›lda tamamland›¤› öne sürülmektedir (1). Yaflam›n ilk y›-<br />
l›nda geçirilen çoklu enfeksiyon s›kl›¤›n›n diyabet geliflme riskini<br />
azaltt›¤› belirtilirken, perinatal enfeksiyonlara maruziyetin<br />
ise s›kl›¤› art›rd›¤› belirtilmektedir (1,17,29).<br />
Otoimmun kaynakl› tip 1 DM’de insülin sekresyonudaki<br />
azalma iki mekanizma ile olmaktad›r. Bunlardan birincisi<br />
pankreas›n beta hücrelerinin haraplanmas› iken di¤er mekanizma<br />
ise ortamdaki sitokinlerin pankreas›n beta hücrelerinden<br />
insülin sekresyonunu azaltmalar› ile olmaktad›r (1). <strong>Tip</strong> 1<br />
DM gelifltiren hastalardaki otoimmun y›k›m sürecinin bireysel<br />
farkl›l›klar göstermesi nedeniyle balay› süreleri de bireysel<br />
de¤iflkenlikler gösterebilmektedir (30,31). Küçük yaflta ve<br />
a¤›r klinik bulgu ile baflvuran çocuklarda balay› süresinin daha<br />
k›sa sürdü¤ü belirtilmektedir (31). Tek antikor pozitifli¤i<br />
olanlarda progresyon daha yavafl seyirli iken çoklu antikor<br />
pozitifli¤i olanlarda bu otoimmun y›k›m sürecinin daha h›zl›<br />
oldu¤u saptanm›flt›r (1,32).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM hastalarda otoimmun süreç dört fazda gerçekleflmektedir;<br />
1-çevresel faktörlere maruziyet, 2- T hücrelerinin<br />
uyar›lmas›, 3- T hücrelerinin farkl›laflmas›, 4- beta hücrelerinin<br />
haraplanmas› (1).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM tan›s› alan olgular›n %70-80’inde beta hücre antijenlerine<br />
karfl› geliflen antikorlar›n pozitif oldu¤u bildirilmektedir.<br />
Ancak bu antikorlar›n, ailesinde tip 1 DM öyküsü<br />
olanlar›n %3’ünde de pozitif olabilece¤i bildirilirken, genel<br />
populasyondaki pozitifli¤in %0.3-0.4 oldu¤u saptanm›flt›r<br />
(7,22,32). <strong>Tip</strong> 1 DM komplikasyonu nedeni ile ex olan hastalar›n<br />
yap›lan otopsilerinde ve hayvan çal›flmalar›nda pankreas›n<br />
beta hücrelerinde insülitis bulgusunu destekleyen lenfositik<br />
infiltrasyon bulgular› saptanm›flt›r (4,33). <strong>Diyabet</strong> gelifliminde<br />
ilk tan›mlanan antikor adac›k hücre antikoru<br />
(ICAs=Islet Cell Antibodies) olup, daha sonra yap›lan araflt›rmalarda<br />
insülin (IAA=insuline autoantibodies), glutamik asit<br />
dekarboksilaz (GAD65A) ve transmembran protein tirozin<br />
fosfataz (ICA512A) antikorlar› da tan›mlanm›flt›r (5,7). Radyoimmunoassay<br />
yöntemlerle kolayl›kla tan›mlanabilen bu antikorlar›n<br />
immun kaynakl› tip 1 DM tan›s›nda önemli rolü oldu-<br />
¤u saptanm›flt›r. Bu antikorlardan bir veya birkaç›n›n diyabetin<br />
klinik bulgular› bafllamadan y›llar önce pozitifleflti¤i öne<br />
sürülmektedir (5,7,9). Adac›k antikorunun uzun y›llar diyabet<br />
tan›s›nda alt›n standart oldu¤u bildirilmektedir. Ancak, tan›<br />
aflamas›nda ve taramada daha sensitif, spesifik ve ucuz olan<br />
GAD65A antikorunun kullan›lmas› önerilmektedir (5). Bir veya<br />
birden fazla antikorlar›n varl›¤› veya persistans› diyabetin<br />
klinik bulgular›n›n ilerlemesinde ve yerleflmesinde önemli rol<br />
oynamaktad›r (5,7). Yeni tan› alm›fl <strong>Tip</strong> 1 DM’li hastalarda antikorlardan<br />
birinin pozitif saptanma oran› %95 iken, iki antikorun<br />
pozitif saptanma oran› %80, üç antikorun da pozitif saptanma<br />
oran›n›n %25 oldu¤u saptanm›flt›r (5). Ancak bu antikorlardan<br />
hangisinin patogenezde aktif rol oynad›¤› bilinmemektedir.<br />
Süregelen beta-hücre haraplanmas› pankreas›n<br />
adac›k hücrelerinden insülin sekresyonunun kademeli olarak<br />
azalmas›na ve intravenöz glukoz tolerans testine 1. faz insulin<br />
sekresyon cevab›n›n ve takipte de oral glukoz tolerans<br />
testinin bozulmas›na neden olmaktad›r (fiekil 1) (5,6,7,9).<br />
fiekil 1. <strong>Tip</strong> 1 DM’nin geliflim evreleri (6)<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
3
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
4<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM gelifliminden sorumlu antikorlar›n keflfinden<br />
sonra, diyabet geliflimi aç›s›ndan %3.5-5 oran›nda risk alt›nda<br />
olan bireylerde bu antikorlar tarama yöntemi olarak kullan›lmaya<br />
bafllan›lm›flt›r. Buna karfl›n tip 1 DM tan›s› alan hastalar›n<br />
büyük ço¤unlu¤u ailesel olmaktan çok sporadik hastalard›r<br />
(1). Yeni tan›l› tip 1 DM bir hastada GAD65A antikor<br />
pozitifli¤i %60-80 oran›nda saptan›rken, adac›k antikoru<br />
(ICA=Islet Cell Antibody) %70, adac›k hücre yüzey antikoru<br />
olan tirozin fosfataz (ICA512A(IA-2)) antikorunun %40-60, insülin<br />
(IAA) antikorunun %35-60 oran›nda pozitifli¤inin saptanma<br />
olas›l›¤›n›n oldu¤u bulunmufltur (1,5,34). Antikor pozitiflik<br />
oranlar›n›n ve titrelerinin tip 1 DM gelifliminde ba¤›ms›z<br />
belirleyiciler oldu¤u bildirilmifltir. Hastan›n yafl› küçükse, yatk›nl›¤›<br />
sa¤lay›c› HLA (DR3/4, DQB=302/DQB0201) genlerini tafl›yorsa,<br />
IVGTT (intravenöz glukoz tolerans testi) testine 1. faz<br />
insülin cevab› bozuksa, birden fazla antikor pozitifli¤i varsa<br />
ve titreleri yüksekse diyabet geliflme riskinin yüksek oldu¤u<br />
bildirilmektedir (1,7,34). IVGTT’de 1. faz insülin cevab›nda<br />
progresif kay›p gösteren bireylerin 5 y›l içinde diyabet gelifltirme<br />
risklerinin %85’in üzerinde oldu¤u rapor edilmektedir<br />
(1). ICA titresi 40’›n üzerinde olanlarda 5-7 y›ll›k süreçte tip 1<br />
DM geliflme riskinin %60-70 oldu¤u öngörülmüfltür (32). Küçük<br />
yafllarda ileri yafllara göre adac›k antikor pozitifli¤i diyabet<br />
geliflme riski aç›s›ndan daha önemli oldu¤u bildirilmektedir.<br />
Genç yaflta adac›k hücre antikoru pozitif olanlarda diyabetin<br />
10 y›ll›k süreçteki geliflim riski %90 iken 40 yaflta bu riskin<br />
%30’a düfltü¤ü saptanm›flt›r (35). <strong>Tip</strong> 1 DM tan›l› hastalar›n<br />
1. derece akrabalar›nda tip 1 DM geliflimi aç›s›ndan bireyler<br />
antikorlar›n varl›¤›na göre risk gruplar›na ayr›lm›flt›r. Befl<br />
y›ll›k süreçte, tek antikor pozitifli¤i olanlarda diyabet geliflme<br />
riskinin %20-25 oldu¤u bildirilirken, iki antikor pozitifli¤i gösterenlerde<br />
bu riskin %50-60, üç antikor pozitifli¤i gösterenlerde<br />
%70, dört antikoru da pozitif olanlarda %80 oldu¤u saptanm›flt›r<br />
(35).<br />
Çevresel Faktörlerin Rolü<br />
Çevresel faktörler tip 1 DM gelifliminde önemli olan otoimmunitenin<br />
bafllamas›nda, süpresyonunda veya bafllam›fl olan<br />
otoimmunitenin progresyonunun de¤ifliminde önemli rol oynamaktad›rlar<br />
(7,9). Bilinen en önemli olas› çevresel faktörler;<br />
diyet, hijyen ve toksinlerdir. Genetik yatk›nl›¤› olan bireylerde<br />
tip 1 DM geliflimi çevresel faktörlere maruziyet s›kl›¤›-<br />
na ve süresine de ba¤l›d›r (4).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM çevresel ve ›rksal faktörlerden etkilenmesinin<br />
yan›nda mevsimsel faktörlerden de etkilenmektedir. Dünyan›n,<br />
güney ve kuzey yar›m küresine yerleflmifl olan dünya ülkelerinde<br />
sonbahar ve k›fl aylar›nda tip 1 DM epidemilerinin<br />
daha s›k gözlemlendi¤i saptanm›flt›r. Ayr›ca, mevsimsel faktörlerin<br />
özellikte adolesan yafl grubu tip 1 DM gelifliminde daha<br />
önemli bir rol oynad›¤› saptanm›flt›r (1). <strong>Tip</strong> 1 DM, yaz dönemi<br />
daha az epidemiler yaparken k›fl ve sonbahar aylar›nda<br />
viral enfeksiyon s›kl›¤›ndaki art›flla iliflkili olarak epidemi s›kl›¤›n›n<br />
daha yüksek oldu¤u saptanm›flt›r (1,8,9). Viral enfeksiyonlar,<br />
öncesinde tetiklenmifl olan otoimmun sürecin h›zlanmas›na<br />
veya enfeksiyon döneminde artan insülin ihtiyac›n›<br />
karfl›layacak pankreatik rezervin azalmas› nedeniyle diyabet<br />
ile ilgili semptomlar›n›n daha erken ortaya ç›kmas›na neden<br />
olmaktad›rlar (5,8).<br />
Bunun d›fl›nda perinatal dönemde veya yaflam›n erken<br />
döneminde enfeksiyonlara maruziyetin riski art›rd›¤› öne sürülmüfltür<br />
(5,7,9). Bugün için diyabet ve viral enfeksiyonlarla<br />
iliflkisi en iyi bilinen konjenital rubella enfeksiyonudur. Konjenital<br />
rubella enfeksifrtyonlar›nda tip 1 DM görülme s›kl›¤›n›n<br />
artt›¤› gözlemlenmifltir (5,7,9). Konjenital rubella enfeksiyonu<br />
geçiren olgular›n %12-20’sinde tip 1 DM geliflti¤i ve %40’›nda<br />
da takiplerinde oral glukoz tolerans testlerinin bozuldu¤u<br />
gösterilmifltir (1,17,36). Enterovirüs ailesinden olan Coxsackie<br />
B3 ve Coxsackie B4’ün, Citomegalovirus, Rubella ve Kabakulak<br />
virüslerinin pankreas›n beta hücrelerinde enfeksiyon<br />
oluflturduklar› bilinse de bu viral enfeksiyonlar›n insanlarda<br />
tip 1 DM geliflimindeki etiyolojik rolü halen bilinmemektedir<br />
(1,17). Özellikle Coxsackie B virus enfeksiyonun diyabet<br />
gelifliminde önemli bir tetikleyici oldu¤u öne sürülmüfl olmas›na<br />
ra¤men kontrol grubu ve yeni tan› diyabetli hastalar üzerinde<br />
yap›lan çal›flmalarda serolojik olarak herhangi bir fark<br />
saptanamam›flt›r (1,5). ‹lk 2 yaflta geçirilen enteroviral enfeksiyonlar›n<br />
diyabet geliflim riskini art›rd›¤› rapor edilmifltir<br />
(37,38). ‹sviçre ve Finlandiyadan yap›lan çal›flmalarda diyabet<br />
geliflen çocuklar›n annelerinde Enterovirüs Immunglobulin<br />
M (IgM) pozitifli¤inin kontrol grubuna göre yüksek oldu¤u<br />
saptanarak gebelikte geçirilen enteroviral enfeksiyonlar›n<br />
diyabet geliflimi için bir risk faktörü oldu¤u öne sürülmüfltür<br />
(9,39). Ancak yap›lan baflka bir çal›flmada gebelikte geçirilen<br />
enterovirus enfeksiyonlar›n›n tip 1 diyabet geliflimi için bir<br />
risk faktörü olmad›¤› öne sürülmüfltür (40). Coxsackie virüsünün<br />
PC2 proteini ile GAD65 antijeni, rubella virüsünün kapsid<br />
proteini ile 53 kd a¤›rl›¤›ndaki adac›k hücre proteini moleküler<br />
benzerlikler göstermektedirler (1,7). Rotavirus enfeksiyonlar›n›n<br />
ve erken süt çocuklu¤u döneminde maruz kal›nan<br />
inek sütü proteinin de adac›k hücre antikorlar›n›n gelifliminde<br />
önemli rolü oldu¤u öne sürülmüfl olmas›na karfl›n bununla<br />
ilgili bilgiler halen net de¤ildir (1,5,7,41). Finlandiya’dan yap›lan<br />
bir çal›flmada rotavirüs enfeksiyonun tip 1 DM geliflimindeki<br />
otoimmuniteyi tetiklemesi aç›s›ndan bir iliflki saptanmam›flt›r<br />
(42). Mekanizma olarak, viral etkenlerin yap›s›nda<br />
bulunan antijenlerin pankreas›n beta hücreleri ile çapraz reaksiyona<br />
girerek otoimmuniteyi tetikledi¤i öne sürülmektedir<br />
(5,9). Bir hayvan modeli oluflturularak yap›lan çal›flmada ise<br />
enfeksiyon ajan›na maruziyetin diyabet geliflimindeki otoimmuniteyi<br />
tetiklemektense suprese etti¤i saptanm›flt›r. Ancak<br />
bunun sadece bir örnek çal›flmas› oldu¤u ve genelde bilinen<br />
bilginin enfeksiyon ajanlar›n›n otoimmuniteyi tetikledi¤idir.<br />
Viral ajanlar›n otoimmuniteyi tetiklemesinin yan› s›ra viral<br />
ajanlar›n direkt olarak pankreas›n beta hücrelerini haraplad›¤›<br />
da öne sürülmüfltür (5). Difteri-bo¤maca-tetanoz ve Hemophilus<br />
influenzae afl›lamas›n›n tip 1 DM insidensini art›rd›-<br />
¤› da rapor edilmifltir (1,9). Özellikle 2. ay›nda afl›lananlarda<br />
riskin do¤umda afl›lanalara ve afl›lanmayanlara göre yüksek<br />
oldu¤u hayvan çal›flmas›nda gösterilmifltir (7). Ancak, Ulusal<br />
Sa¤l›k Ensititüsünün raporunda ve baz› çal›flmalarda tip 1<br />
DM geliflme riski aç›s›ndan ve çocukluk ça¤›nda yap›lan afl›-
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
laman›n zaman› aç›s›ndan herhangi bir iliflkisinin olmad›¤›<br />
vurgulanm›flt›r (1,9,43-45).<br />
Süt çocuklu¤u dönemindeki beslenme al›flkanl›klar›n›n da<br />
otoimmuniteyi tetikledi¤i konusunda bilgiler mevcuttur. Popülasyona<br />
dayal› çal›flmalarda anne sütünün otoimmuniteye<br />
karfl› koruyucu oldu¤u saptan›rken erken süt çocuklu¤u döneminde<br />
eklenen suplementasyonlar›n (inek sütü v.s) riski<br />
art›rd›¤› öne sürülmüfltür (1,5,7,9,46,47). Hayvan modellerinde<br />
inek sütünün tip 1 DM geliflim riskini art›rd›¤› saptanm›flt›r<br />
(48, 49). Gerstein taraf›ndan yap›lan bir meta-analiz sonucunda,<br />
inek sütünün yenido¤ana 3-4 aydan önce verilmesinin diyabet<br />
geliflim riskini 1.5 kat art›rd›¤› vurgulanm›flt›r (50). Otoimmunitenin,<br />
inek sütünde bulunan bovin albuminin yap›s›nda<br />
bulunan 17 aminoasidlik peptid ile adac›k hücre 69 (ICA69)<br />
antijeni aras›nda olas› moleküler benzerlikten kaynakland›¤›<br />
öne sürülmüfltür (51). Ancak ICA69 antijenin pankreas d›fl›nda<br />
birçok organda bulundu¤u ve bovin serum albumin antikoru<br />
ile çapraz reaksiyona girdi¤i do¤rulanmam›flt›r (7). Birkaç<br />
çal›flmada da inek sütü proteini (bovin) ile otoimmunite<br />
aras›nda güçlü bir iliflki oldu¤una dair herhangi bir kan›t saptanmam›flt›r<br />
(52,53).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM gelifliminin immunmodulatör etkisi olan Vitamin<br />
D düzeyi ile de iliflkisinin oldu¤u öne sürülmüfltür (7,54-56).<br />
Finlandiya, dünyada diyabet insidensinin en s›k görüldü¤ü<br />
ülke olup, özellikle daha az günefl ›fl›nlar›na maruz kalan kuzey<br />
kesimindeki insanlarda D vitamin düzeylerinin daha düflük<br />
oldu¤u saptanm›flt›r (54). Finlandiya’da vitamin D süplemantasyonun<br />
etkisi ile ilgili yap›lan genifl serili bir süt çocuklu¤u<br />
çal›flmas›nda, vitamin D süplemantasyonu yap›lmayanlara<br />
göre göreceli riskin daha düflük oldu¤u saptanm›flt›r (s›-<br />
ras›yla, 0.16 ve 1). Ayn› çal›flmada, infantlara yeterli vitamin D<br />
takviyesinin yap›lmas› durumunda artma e¤iliminde olan tip 1<br />
DM insidensinin azalabilece¤i öngörülmüfltür (54).<br />
Kimyasal ajanlar›n ve ilaçlar›n da pankreas›n beta hücrelerinde<br />
haraplanma yaparak tip 1 DM geliflimini kolaylaflt›rd›-<br />
¤› saptanm›flt›r. Alloxan, streptozotocin, pentamidin ve vacor<br />
gibi ilaçlar›n diyabetojenik ilaçlar oldu¤u öne sürülmüfltür.<br />
Bunlarda en önemlisi olan diyabetik hayvan modeli oluflturmak<br />
için kullan›lan streptozotocindir. Streptozotocin, pankreas›n<br />
beta hücrelerini direkt olarak ve otoimmuniteye neden<br />
olarak haraplamaktad›r (1,57,58).<br />
Patofizyoloji<br />
‹nsülinin en önemli görevi hücrelerin enerji ihtiyac›n› karfl›lamak<br />
ve enerji kaynaklar›n› hücrede depolamakt›r. Sekresyonu,<br />
besinsel g›dalar›n al›m›n› takiben hormonal, nöronal<br />
ve substratlarla iliflkili mekanizmalar›n kontrolü alt›nda gerçekleflmektedir.<br />
Normal metabolik kontrolün sa¤lanmas› için<br />
açl›k ve tokluk durumlar›nda insülinin normal bir sal›n›m paterni<br />
göstermesi gerekmektedir. <strong>Tip</strong> 1 diyabette hiperglisemi,<br />
pankreas›n beta hücrelerinden insülin üretimindeki süregelen<br />
kayba ba¤l› olarak geliflen insilopeni sonucu, ya¤ ve kas<br />
dokular›n›n glukozu enerji ihtiyac› olarak kullanamamas› veya<br />
depolayamamas› sonucu geliflmektedir. ‹nsulopeni geliflen<br />
olgularda karaci¤erden glikojenolizis ve glikoneojenozis<br />
artarak açl›k kan flekerlerin yükselmesine neden olmaktad›r<br />
(16). Geliflen hiperglisemi renal efli¤i (>180 mg/dl) aflt›¤› durumda<br />
glukozüri neden olarak, osmotik diürez etkisi ile dehidratasyona<br />
ve elektrolit dengesizli¤ine neden olmaktad›r<br />
(7). Artan dehidratasyon ve geliflen elektrolit dengesizli¤i fizyolojik<br />
strese neden olarak insülin karfl›t› olan (glukagon,<br />
kortizol, büyüme hormonu ve epinefrin) hormonlar›n artmas›-<br />
na ve metabolik dekompanzasyonun a¤›rlaflmas›na neden<br />
olmaktad›r. Artan insülin karfl›t› hormonlar lipid sentezinin<br />
azalmas›na ve lipolizisin h›zlanmas›na neden olarak serum<br />
total lipid, kolesterol, trigliserid, ve serbest ya¤ asitlerin de<br />
artmas›na neden olmaktad›rlar. ‹nsülin eksikli¤i ve glukagonun<br />
art›fl› aras›ndaki etkileflim sonucu artan serbest ya¤ asitleri<br />
periferik glukozun kullan›lmamas›na ve keton üretiminin<br />
artmas›na neden olmaktad›r. Artan keton ürünleri periferik<br />
kullan›m kapasitesinin ve renal at›l›m kapasitesinin üzerine<br />
ç›kmas› durumunda ketoasidoza neden olmaktad›r (16).<br />
Klinik Bulgular<br />
Çocukluk dönemi diyabetinin klinik gidifli prediyabet, diyabetin<br />
ortaya ç›k›fl›, k›smi remisyon (balay›) ve total diyabet<br />
evresi olarak 4 evrede s›n›fland›r›lmaktad›r (fiekil 1) (7). Çocukluk<br />
yafl grubunda diyabet tan›s›, semptomlar›n akut bafllamas›<br />
nedeniyle kolayl›kla konabilmektedir. Bazen bafllang›ç<br />
bulgular› hafif olup aile taraf›ndan fark edilmeyebilir. Baz›<br />
ülkelerde ve belirli durumlarda diyabetin klinik bulgular›<br />
daha yavafl bir bafllang›ç gösterebilir ve bu durum tan›da<br />
güçlüklere neden olabilmektedir. Buna karfl›n, tip 2 DM hastalar›n<br />
baz›lar›nda semptomlar akut olabilmekte ve ketoasidoz<br />
bulgular› ile karfl›m›za ç›kabilmektedirler (19). Serum glukoz<br />
düzeyi renal efli¤in üzerine ç›kmas› ile birlikte diyabetin<br />
klinik bulgular› olan poliüri semptomu ortaya ç›kmaktad›r<br />
(1,7,19). Çocuk ve adolesan yafllar›nda diyabetin en s›k klasik<br />
baflvuru semptomlar› poliüri, polidipsi, kilo kayb›, halsizlik ve<br />
yorgunluktur (1,7-9,19). <strong>Diyabet</strong>in di¤er klasik bulgular›ndan<br />
olan polifaji semptomu çocukluk döneminde ketozisin anoreksik<br />
etkisi nedeni ile s›k görülmemektedir (9). <strong>Diyabet</strong> geliflmifl<br />
hastalarda, kalori kayna¤› olan glukozun büyük bir ço-<br />
¤unlu¤unun idrar yolu ile kayb› ve artan lipolize ba¤l› olarak<br />
subkutan ya¤ dokusunun azalmas› kilo kayb›na neden olmaktad›r<br />
(1,7). Metabolik bozuklu¤un ilerlemesi durumunda<br />
hastalar kusma, kussmaull solunumu, a¤›zda aseton kokusu,<br />
kar›n a¤r›s›, a¤›r dehidratasyon, bilinç bulan›kl›¤› ve koma<br />
bulgular› ile baflvurabilmektedirler (1,9,16,19). Okul öncesi<br />
çocuklarda, beta hücrelerinin otoimmun haraplanmas› daha<br />
agresif seyretmektedir. Bu nedenle bu yafl grubundaki çocuklarda<br />
semptom sürelerinin daha k›sa oldu¤u bildirilmekte<br />
ve s›kl›kla da ketoasidoz semptomlar› olan letarji ve kusma<br />
semptomlar› ile baflvurmaktad›rlar. Adolesan yafl grubunda<br />
ise otoimmun haraplanman›n daha yavafl progresyonlu olmas›<br />
nedeniyle semptom sürelerinin daha uzun olabilece¤i<br />
bildirilmektedir (31). Tuvalet al›flkanl›¤› kazanm›fl olgularda<br />
poliürinin ilk bulgusu enurezis nokturna olabilmektedir<br />
(1,9,16). Semptomlar›n bafllang›ç döneminde artm›fl diyet al›-<br />
m›na ra¤men olgularda artan katabolizman›n etkisi ve idrar-<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
5
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
6<br />
la glukozun kayb› nedeniyle kilo kayb› görülmektedir (7,9,16).<br />
Pubertal dönemdeki k›z olgularda diyabet tan›s›nda mantar<br />
enfeksiyonlar›na ba¤l› vaginit s›k görülen bir semptomdur.<br />
Bunun d›fl›nda piyojenik deri enfeksiyonlar› ve kandida enfeksiyonlar›<br />
da görülebilmektedir (1,7,9,16). Kar›n a¤r›s› ile<br />
baflvuran olgular›n baz›lar› akut bat›n veya akut apendisit ön<br />
tan›s› ile cerrahi giriflimlere de maruz kalabilmektedirler. <strong>Diyabet</strong><br />
geliflimi tetiklenmifl, insülin rezervi azalm›fl olan olgularda<br />
araya giren enfeksiyonlar›n veya travmalar›n etkisiyle<br />
artan karfl›t hormonlar diyabet semptomlar›n›n daha erken<br />
ortaya ç›kmas›na neden olmaktad›rlar. Yeni tan› tip 1 DM olgular›n›n<br />
%15-40’› diyabetik ketoasidoz bulgular› ile baflvurmakta<br />
ve tan› almaktad›rlar. Bu olgular›n büyük ço¤unlu¤unu,<br />
sosyoekonomik durumu iyi olmayan okul öncesi çocuklar<br />
oluflturmaktad›r (1,7,9). <strong>Diyabet</strong>ik ketoasidoza ba¤l› mortalitenin<br />
%0.5 oldu¤u ve ölümlerin %90’n›n beyin ödeminden<br />
kaynakland›¤› saptanm›flt›r (7).<br />
Yeni tan›l› tip 1 DM olgular›n %30-60’› ortalama 1–6 ay<br />
içinde insülin ihtiyac›n›n azald›¤› k›smi remisyon evresine<br />
girmektedir. ‹nsülin ihtiyac›n›n 0.5 IU/kg/gün’ün alt›na indi¤i<br />
ve k›smi iyileflmeye ba¤l› olarak metabolik bozuklu¤un geçici<br />
düzeldi¤i bu dönem balay› dönemi olarak adland›r›lmaktad›r.<br />
Bu evrede insülin tedavisinin geçici olarak kesilmesine<br />
iliflkin görüfller farkl›l›k göstermektedir. Bu dönemde, ailenin<br />
ve çocu¤un kronik bir hastal›k olan tip 1 DM’i kabullenmesi<br />
aç›s›ndan, insülin dozunun hipoglisemi oluflturmayacak minimum<br />
doza (0.1 U/kg/gün) inilmesi önerilmektedir. Balay› evresi<br />
ortalama 1–2 y›l sürmektedir (59). Bu dönemi uzatmaya<br />
yönelik yap›lan çal›flmalarda baflar› sa¤lanamam›flt›r ve halen<br />
bu k›smi remisyon evresini belirgin olarak uzatan herhangi<br />
bir tedavi stratejisine iliflkin kan›t bulunamam›flt›r (16,19).<br />
<strong>Diyabet</strong> ile iliflkili semptomlar›n ortaya ç›k›fl›ndan birkaç<br />
y›l içinde, endojen insülin yap›m›n›n progresif olarak azalmas›<br />
sonucu klinik ve biyokimyasal bulgular›n daha hakim oldu-<br />
¤u total diyabet evresi bafllar. Total diyabet evresi insülin tedavisinin<br />
zorunlu olarak uygulanmas› gerekti¤i ve uygulan›lmad›¤›<br />
takdirde diyabetik ketoasidozun ve koman›n kaç›n›lmaz<br />
oldu¤u evredir (19).<br />
Tan›<br />
Klinik bulgular›n yan› s›ra rasgele al›nan kan flekerinin 200<br />
mg/dl’nin üzerinde olmas› ve buna efllik eden idrarda glukozüri<br />
ve/veya ketonürinin varl›¤› diyabet tans› koydurur<br />
(1,9,16). Ancak obez hastalarda öncelikli olarak tip 2 DM düflünülmeli<br />
ve ekarte edilmelidir (1). Ancak yafl, cinsiyet ve ›rktan<br />
ba¤›ms›z olarak pubertal dönemde artan kilo nedeniyle<br />
yeni tan› alan tip 1 DM olgular›n %24’nün tan› an›nda obez<br />
olabilecekleri de bildirilmektedir (4). <strong>Tip</strong> 1 DM olgular›n ço¤una<br />
tan› için oral glukoz tolerans testinin yap›lmas› flart de¤ildir<br />
(9). Ayr›ca obezitesi olmayan diyabet konusunda flüphe<br />
tafl›mayan olgularda otoimmun antikorlara bak›lmas›n›n tan›<br />
için zorunlu olmad›¤› da bildirilmektedir (1). Ancak diyabeti<br />
stabil hale getirilen olgularda diyabette görülme s›kl›¤› yüksek<br />
olan tiroid (anti-tiroid ve anti-peroksidaz) ve çöliak antikorlar›n›n<br />
da (doku transglutaminaz Ig A ve total IgA) araflt›-<br />
r›lmas› önerilmektedir (1,17,60).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM’de görülen glukozüri, renal tübülopati ile giden<br />
galaktozemi, pentozüri, fruktozüri, Fankoni sendromu gibi tübülopatiye<br />
neden olan patolojilerden ay›rt edilmelidir (9,16).<br />
Stres faktörlerine ba¤l› olarak hiperglisemi ve glukozüri de<br />
görülebilmektedir. Stres hiperglisemilerinde 800 mg/dl üzerine<br />
ç›kan kan fleker ölçümleri tan›mlanm›fl olmas›na karfl›n,<br />
kan fleker düzeyleri nadiren 300-400 mg/dl ‘nin üzerine ç›kmaktad›r.<br />
Stres hiperglisemisi olan olgular›n insülin rezervlerinin<br />
yetersiz olabilece¤i düflüncesi ile bu olgular›n uzun dönem<br />
olas› persistan hiperglisemi veya diyabet aç›s›ndan da<br />
takip edilmeleri önerilmektedir (9). Enfeksiyonlarda, kronik<br />
hastal›klarda, travma durumlar›nda veya kullan›lan ilaçlara<br />
ba¤l› olarak da hiperglisemiler görülebilmektedir. Ay›r›c› tan›<br />
amac›yla bu olgulara akut hastal›k veya stres faktörleri ortadan<br />
kald›r›ld›ktan sonra OGTT’nin yap›lmas› veya tip 1 DM’nin<br />
otoimmun belirleyicileri olan otoantikorlar›n araflt›r›lmas›da<br />
önerilmektedir (9,16). <strong>Diyabet</strong> ön tan›s› ile araflt›r›lan olgularda<br />
hipergliseminin süresi konusunda, tedaviye bafllama karar›nda<br />
ve izleminde HbA1c de önemli bir parametredir (1).<br />
Tedavi<br />
Yeni tan›l› tip 1 DM’li olgular›n e¤itimi karmafl›k ve zaman<br />
al›c›d›r (4). Tedavideki genel amaç metabolik dengeyi sa¤layarak<br />
k›sa dönem (hipoglsemi, diyabetik ketoasidoz) ve uzun<br />
dönemde görülen komplikasyonlar› (retinopati, nefropati, nöropati<br />
vs.) minimuma indirmektir (61). ‹nsülin tedavisinin tipi<br />
ve uygulama saatlerinin seçimi hastan›n psikososyal geliflimini<br />
bozmayacak ve optimal metabolik kontrol sa¤layacak<br />
flekilde bireysellefltirilmelidir. Bunun için diyabet ekibi taraf›ndan<br />
çocu¤un yafl› uygun ise çocuk da dahil olmak üzere<br />
aileye diyabet e¤itimi verilmelidir (15,61).<br />
Mümkünse tip 1 DM’li bireylerin e¤itimi ve tedavisi pediatrik<br />
endokrinolog olan veya diyabet ile u¤raflan ve bu konudaki<br />
bilgisi ve becerisi iyi olan pediyatristlerin oldu¤u diyabet<br />
merkezleri taraf›ndan multidisipliner bir flekilde yap›lmal›d›r.<br />
Multidisipliner yönetim için diyabet ekibi, pediatrik endokrinolog,<br />
psikolog, diyetisyen ve diyabet hemfliresinden oluflmal›d›r.<br />
<strong>Diyabet</strong> ekibini oluflturan kiflilere acil durumlarda telefonla<br />
ulafl›labilinir olunmal›d›r (1,15,62).<br />
<strong>Tip</strong> 1 diyabetli olgulara yaklafl›m algoritmas› (7,61,63)<br />
1. ‹nsülin tedavisi<br />
2. Nütrisyonel yaklafl›m<br />
3. Egzersiz<br />
4. Glisemik kontrolün monitorizasyonu<br />
5. Hastal›k durumlar›nda yaklafl›m<br />
6. <strong>Diyabet</strong> konusunda ailenin e¤itimi<br />
7. Hastalara psikososyal aç›dan yaklafl›m ve de¤erlendirme<br />
8. <strong>Diyabet</strong>le iliflkili komplikasyonlar›n takibi ve taramas›<br />
9. <strong>Diyabet</strong> ile iliflkili hastal›klar›n takibi (Hashimoto tiroiditi,<br />
Gluten enteropatisi vs.)<br />
10. <strong>Diyabet</strong> ile ilgili komplikasyonlar›n önlenmesi ve tedavisi<br />
<strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong> Tedavisinde ‹mmunoterapi<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM gelifliminin temelini otoimmunite oluflturmas› nedeniyle<br />
hastal›¤›n erken döneminde pankreas›n insülin üreten
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
hücre rezervini korumak amac›yla siklosporin, azotioprin, prednizolon,<br />
antitimosit globulin gibi immunsüpresif tedavi yöntemleri<br />
denenmifltir (9,64,65). Ancak bu tedavi yöntemlerinin uzun<br />
dönemdeki komplikasyonlar› (toksik ve immunsüpresif etkileri)<br />
ve tedavinin kesilmesi ile otoimmun haraplanman›n tekrar bafllamas›<br />
nedeniyle uzun dönem diyabet tedavisinde baflar›l› olunamam›flt›r.<br />
Siklosporin tedavisi alan hastalar›n %5-47’sinde<br />
renal hasar›n geliflti¤i rapor edilmifltir (65). Bunun d›fl›nda, regülatuar<br />
hücrelerin indüksiyonunu sa¤layan ve patojenik T<br />
hücrelerini direkt olarak hedef alan anti-CD3 monoklonal antikor<br />
tedavisi de immünitenin bask›lanmas› amac›yla kullan›lm›flt›r.<br />
Modifiye monoklonal antikor tedavisinin 1. y›l›nda hastalar›n<br />
büyük ço¤unlu¤unda insülin üretimini ve metabolik kontrolün<br />
düzeltti¤i gösterilmifltir. ‹ki y›ll›k kullan›m süresince geçici<br />
atefl, kafl›nt›, gastrointestial rahats›zl›k d›fl›nda önemli yan etkiler<br />
oluflturmad›¤› saptanm›flt›r (1,9,64).<br />
‹nsülin tedavisi<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM, a¤›r insülin eksikli¤i ile giden ve yaflamsal fonksiyonlar›n<br />
sürdürebilmesi için insülin kullan›lmas› zorunlu<br />
olan metabolik bir hastal›kt›r. <strong>Tip</strong> 1 DM tedavisindeki temel<br />
amaç, diyabetik olmayan bireylerdeki gibi mümkün oldu¤unca<br />
stabil plazma insülin düzeyi sa¤lamakt›r. Dünyada, flu an<br />
için tip 1 DM tedavisinde kabul edilmifl evrensel bir insülin<br />
tedavi rejimi yoktur. Her bir tip 1 DM olgusunun insülin tedavisi<br />
olguya ve aile düzenine göre ayarlanmal›d›r (4,15,16,61).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM’li bulgular› ile baflvuran olgulara insülin tedavisinin<br />
uygulama yolu hastan›n klini¤ine göre de¤iflkenlik göstermektedir.<br />
<strong>Diyabet</strong>ik ketoasidoz ile baflvuran olgularda ilk<br />
seçenek intravenöz yoldur. Baflvuru esnas›nda kusmas› olmayan<br />
metabolik olarak stabil, ketoz tablosunda olan olgulara<br />
insülin tedavisinin verilme tercihi cilt alt›d›r. Prebubertal<br />
çocuklar›n total günlük insülin ihtiyaçlar› 0.75 IU/kg/gün iken<br />
pubertal yafl grbundaki artan insülin direnci nedeniyle insülin<br />
ihtiyac› 1.0-1.5 IU/kg/gün dür (4, 61). Günümüzde en s›k<br />
kullan›lan insülinler analog (Lispro, ‹nsülin aspart), “soluble”<br />
(kristalize insülin), orta (NPH insülin) ve uzun (‹nsülin Detemir,<br />
‹nsülin Glargin) etkili insülinlerdir (Tablo 1) (61,66,67).<br />
‹nsülinin normalde vücutta enerji dengesinin sa¤lanmas›nda<br />
ve devam›nda önemli görevleri vard›r. Vücudun temel<br />
enerjisi glukozdur. Glukozun en önemli kayna¤› diyetle al›nan<br />
karbonhidratlard›r. ‹nsülin, normalde insülin reseptörlerini<br />
aktive ederek intravasküler mesafedeki glukozun intraselüler<br />
hücrelere giriflini sa¤lamaktad›r. Hücre içine giren glukoz<br />
enerji kayna¤› olarak kullan›ld›¤› gibi özellikle karaci¤er, kas<br />
dokusu ve böbrekte glikojen olarak depo edilmekte veya lipogenezi<br />
aktive ederek lipid sentezini art›rmaktad›r. ‹nsülin<br />
ayn› zamanda karaci¤erden glukozun sal›n›m›n› inhibe ederek<br />
hepatik glikojen birikimine katk› sa¤lamaktad›r. ‹nsülinin<br />
protein metabolizmas› üzerine de direkt ve indirekt etkileri<br />
mevcuttur. Hücrelerin büyümesinde ve proliferasyonunda da<br />
önemli görevleri vard›r (15).<br />
<strong>Tip</strong> 1 DM gibi insülin sentez defektinde diyetle al›nan glukozun<br />
hücrelere tafl›nmas›n›n gerçekleflmemesi ve artan hepatik<br />
glikojenolizis ve glikoneogenezisi sonucu hiperglisemi<br />
geliflmektedir (15). ‹nsülin eksikli¤i ve bunun sonucu artan insülin<br />
karfl›t› hormonlar›n etkisi ile hiperglisemi, hiperlipidemi,<br />
ve ketogenezis daha da artarak ileri dönemde ketoasidoz kaç›n›lmaz<br />
olmaktad›r (16).<br />
1922 y›l›ndan önceki y›llarda diyabet ölümcül bir hastal›k<br />
olarak kabul edilmekteydi. Ancak, 1922 y›l›nda Banting ve arkadafllar›<br />
taraf›ndan insülinin s›¤›r pankreas›ndan purifiye<br />
edilerek keflfi diyabet tedavisinde yaflam kurtar›c› bir dönüm<br />
noktas› olmufltur (15,61).<br />
‹nsülin tedavisindeki bir sonraki geliflme s›k enjeksiyon aral›klar›ndan<br />
kaç›nmak ve hasta konforunu art›rmak amac›yla<br />
birtak›m insülin formulasyonlar› ile insülin etkisinin uzat›lmas›-<br />
na yönelik çal›flmalar olmufltur. Günümüzde rekombinant DNA<br />
teknolojisindeki geliflmeler ile “soluble” insülinler yerini etki<br />
süresi daha h›zl› olan ve postprandiyal kan fleker yüksekliklerini<br />
karfl›layan analog insülinlere (‹nsülin aspart, Lispro insülin)<br />
b›rakma e¤ilimi göstermektedir. Analog insülinler, regüler insülinlere<br />
göre multimerize yap›da olmayan enjeksiyon sonras›<br />
h›zla emilen yeni kuflak insülinlerdir (Tablo 1) (68).<br />
Tablo 1. ‹nsülin tipleri<br />
Zaman Bafllama Pik Süre<br />
H›zl› etkili insülinler<br />
Lispro 15-30 dk 30-90 dk 3-5 saat<br />
Aspart 15-30 dk 30-90 dk 3-5 saat<br />
K›sa etkili insülinler<br />
Regüler 30-60 dk 2-4 saat 6-8 saat<br />
Orta etkili insülinler<br />
NPH 1-4 saat 5-10 saat 10-16 saat<br />
Lente 3-4 saat 6-12 saat 12-18 saat<br />
Uzun etkili insülinler<br />
Ultralente 1-4 saat 8-16 saat 18-22 saat<br />
Pik yapmayan uzun etkili insülinler<br />
‹nsülin Detemir 1-2 saat Belirgin pik yok 20 saat >0.4IU/kg<br />
‹nsülin Glargin 1-2 saat Belirgin pik yok 20-24 saat<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
7
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
8<br />
‹nsülin glargin (Lantus Aventis), solubulitesi nötral PH’da<br />
daha düflük olan uzun etkili yeni kuflak insülindir. ‹nsülinin A<br />
zincirinin 21. pozisyonundaki aspargin amino asidi yerine<br />
glisin amino asidinin yerlefltirilmesi ve B zincirinin C termnaline<br />
iki arginin amino asidinin eklenmesiyle oluflturulmufltur.<br />
‹nsülin glargin solubulitesinin ve absorbsiyonunun etkilenmemesi<br />
için di¤er insülinlerle kar›flt›r›lmas› önerilmemektedir<br />
(69).<br />
‹nsülin detemir (Levemir, Novo Nordisk), insüline 14 karbonlu<br />
orta zincirli ya¤ asidinin eklenmesi ile etkisi uzat›lm›fl<br />
olan yeni kuflak bazal insülindir. ‹nsülin glargine göre etkisi<br />
biraz daha k›sad›r. NPH insüline göre sa¤lad›¤› metabolik<br />
kontrol daha iyidir ve hipoglisemi s›kl›¤› daha azd›r. Etki süresi<br />
doza ba¤›ml›d›r. Kiloya 0.4 IU/kg alt›nda kullananlarda iki<br />
dozda verilmesi önerilirken bu dozun üzerinde tek doz bafllan›lmas›<br />
önerilmektedir (66,70).<br />
‹nsülin preparatlar›n›n etkileri belirlenen farmakodinamik<br />
özelliklerine ra¤men uygulanan doz miktarlar›n›n yan› s›ra kifliden<br />
kifliye de farkl›l›klar gösterebilmektedir. Bu nedenle her hastan›n<br />
insülin dozu bireysel olarak ayarlanmal›d›r. Yüksek dozda<br />
insülin alan hastalarda beklenen etki süresi uzun olabilirken<br />
özellikle küçük çocuklarda uygulanan düflük dozdaki insülinlerin<br />
beklenen etki süreleri daha k›sa olabilmektedir (61,66).<br />
‹nsülin tedavisi “split-mix” rejim ve “bazal-bolus” tedavisi<br />
olarak uygulanmaktad›r. Günümüzde en s›k kullan›lan yöntem<br />
bazal-bolus insülin tedavisidir (16,61).<br />
Split-mix insülin tedavi rejimi k›sa etkili “soluble” veya<br />
analog insülinlerinin orta veya uzun etkili insülinler ile belirli<br />
oranlarda kar›flt›r›larak belirli saatlerde iki doz fleklinde uygulanmas›d›r.<br />
‹lk doz sabah uygulan›rken di¤er doz akflam<br />
uygulanmaktad›r. Bu tedavi rejiminde kontrol edilemeyen hiperglisemilerin<br />
ve hipoglisemilerin daha s›k yafland›¤› bildirilmektedir.<br />
Uzun ve pik etkisi olan insülinlerin kullan›m›, öngörülemeyen<br />
hipoglisemiler nedeniyle ara ö¤ünlerin al›m›n›<br />
zorunlu k›lmaktad›r. Bu nedenle günümüzde art›k hipoglisemi<br />
s›kl›¤› daha az olan, daha esnek yaflam tarz› sunan ve daha<br />
fizyolojik olan bazal-bolus tedavi rejimleri kullan›lmaya bafllan›lm›flt›r<br />
(61).<br />
Nutrisyonel Yaklafl›m<br />
<strong>Diyabet</strong> tedavisinin temelini insülin, nutrisyonel yaklafl›m<br />
ve egzersiz oluflturmaktad›r. Bu nedenle büyümekte ve geliflmekte<br />
olan diyabetli hastalar›n nutrisyonel planlamas›<br />
önemlidir. <strong>Diyabet</strong>li bir hastaya nutrisyonel destek verilirken<br />
hastan›n yaflam biçimi, al›flkanl›klar› ve ailenin sosyoekonomik<br />
durumu dikkate al›nmal›d›r (4,7,61). <strong>Diyabet</strong>li çocuklar›n<br />
sa¤l›kl› büyüme ve geliflmeleri için özel bir diyet<br />
plan› yoktur (1,61). Ayr›ca diyabetik olmayan di¤er sa¤l›kl›<br />
çocuklar›n ihtiyac›ndan farkl› bir diyet uygulanmas› gereklili¤i<br />
ile ilgili bir kan›t yoktur (4,61). Her bir çocu¤un diyeti, çocu¤un<br />
yafl›na uygun olarak haz›rlanmal› ve ald›¤› kaloriye<br />
uygun insülin tedavisi verilmelidir (1,4,16). Yafl›na, boyuna<br />
ve ihtiyac›na göre verilen kalori hastan›n takiplerindeki büyüme<br />
ve geliflme ihtiyac›na göre tekrar gözden geçirilmeli<br />
ve düzenlenmelidir (4).<br />
Hastalara önerilen kalori al›m› hastalar›n yafllara göre belirlenmifl<br />
standart tablo verilerine göre veya vücut yüzeylerine<br />
göre hesaplanarak verilmelidir (1). Genel olarak al›nan<br />
toplam enerjinin %60-70’inin karbonhidratlardan ve doymam›fl<br />
ya¤lardan al›nmas› önerilmektedir (4). Al›nan kalorinin<br />
%50-60’ini karbonhidratlar, %30’unu ya¤lar, %15-20’sini proteinler<br />
oluflturmal›d›r (1,16,61). Al›nan karbonhidratlar›n da<br />
%70’inin kompleks karbonhidratlar olmas› ve mümkün oldu-<br />
¤unca da fleker gibi basit karbonhidratlardan uzak durulmas›<br />
önerilmektedir (1,4,16). Kompleks karbonhidratlar›n daha<br />
çok tüketilmesindeki amaç intestinal sistemden daha yavafl<br />
emilerek daha stabil kan flekerleri sa¤lamas›d›r. Basit flekerler<br />
ise kompleks karbonhidratlar›n aksine daha h›zl› emilmekte<br />
ve kan flekerlerinde dalgalanmalara ve “rebound” hipoglisemilere<br />
neden olmaktad›r (8,16).<br />
<strong>Diyabet</strong>li hastalarda kan fleker stabilizasyonunun sa¤lanmas›<br />
aç›s›ndan fibrin içeri¤i yüksek g›dalar› tüketmeleri ve bu<br />
amaçla hayvansal kaynakl› ya¤lar›n kullan›m› yerine daha çok<br />
bitkisel ya¤lar›n kullan›m› önerilmektedir. Ya¤lardan elde edilen<br />
kalorinin %10’nunun doymam›fl ya¤ asitlerinden %10’nundan<br />
az›n›n ise doymufl ya¤ asitlerinden al›nmas› ve di¤er k›sm›-<br />
n›n ise monosatüre ya¤lardan al›nmas› önerilmektedir (1,16).<br />
Al›nmas› önerilen total kalorinin %20’sin›n sabah, %20’sinin<br />
ö¤len, %30’nun akflam ana ö¤ünlerde geri kalan kalorinin<br />
%30’nun ise ara ö¤ünlere eflit olarak paylaflt›r›lmas› önerilirken<br />
daha büyük çocuklarda sabah ile akflam almas› gereken<br />
ara ö¤ün al›nmad›¤› takdirde ö¤ünün ö¤len ö¤ününe eklenmesi<br />
önerilmektedir. Bunun d›fl›nda hastalar›n ara ö¤ün<br />
al›mlar› insülin rejimine ve hastan›n özelli¤ine göre modifiye<br />
edilmelidir (1,16).<br />
<strong>Diyabet</strong>ik hastalarda metabolik kontrolün sa¤lanabilmesi<br />
için ö¤ünler belirli saatlerde tüketilmeli ve içeri¤inin büyük<br />
ço¤unlu¤unun karbonhidrat olmas›na dikkat edilmelidir. Bu<br />
aç›dan, adolesan hastalar baflta olmak üzere hastalara iyi bir<br />
nutrisyonel e¤itim verilmelidir. Günümüzde tip 1 DM tedavisinde<br />
nutrisyonel alanda önemli geliflmeler olmufltur. Bunlardan<br />
en önemlileri esnek bir yaflam tarz› sunan karbonhidrat<br />
say›m› ve bazal-bolus insülin tedavisidir (61).<br />
Kaynaklar<br />
1. Alemzadeh R, Wyatt D.T. Diabetes Mellitus. In: Behrman R.E, Kliegman<br />
R.M, Jenson H.B (eds). Nelson Textbook of <strong>Pediatri</strong>cs. 17 edition.<br />
Pennsylvania: Elsevier Saunders; 2004. p.1947-72.<br />
2. Morales A.E, She J.X, Schatz D.A. Genetics of Type 1 Diabetes. In:<br />
Pescovitz O.H, Eugster E.A (eds). Pedaitric Endocrinology. 1 edition.<br />
Philadelphia (USA): Lippincott Williams and Wilkins; 2004. p.403-10.<br />
3. She JX, Marron MP. Genetic susceptibility factors in type 1 diabetes:<br />
linkage, disequilibrium and functional analyses. Curr Opin Immunol<br />
1998; 10:682-9.<br />
4. Norris A.W, Wolfsdorf J.I. Diabetes Mellitus. In: Brook G.D.C, Clayton<br />
P.E, Brown RS, Savage M.O (eds). Clinical <strong>Pediatri</strong>c Endocrinology.<br />
5 edition. Massachussetts (USA): Blackwell Publishing Ltd;<br />
2005. p.436-91.<br />
5. Fiallo-Scharer R, Eisenbarth G.S. Patophysiology of ‹nsulin-Dependent<br />
Diabetes. In: Pescovitz O.H, Eugster E.A (eds). <strong>Pediatri</strong>cEndocrinology.<br />
1 edition. Philadelphia (USA): Lippincott Williams and<br />
Wilkins; 2004. p.411-26.
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
6. Atkinson MA, Eisenbarth GS. Type 1 diabetes: new perspectives on<br />
disease pathogenesis and treatment. Lancet 2001; 358:221-9<br />
7. Haller MJ, Atkinson MA, Schatz D. Type 1 diabetes mellitus: etiology,<br />
presentation, and management. Pediatr Clin North Am 2005;<br />
52:1553-78.<br />
8. Saka H.N. Diabetes Mellitus. In: Günöz H, Öcal G, Yordam N, Kurto¤lu<br />
S (eds). <strong>Pediatri</strong>k Endokrinoloji. 1. Bask›. <strong>Pediatri</strong>k Endokrinoloji ve Oksoloji<br />
Derne¤i Yay›nlar›, Ankara: Kalkan Matbaac›l›k; 2003. p.415-55.<br />
9. Rosenbloom A.l, Silverstein J.H. Diabetes in the Child and Adolescent.<br />
In: Lifshitz F (eds). <strong>Pediatri</strong>c Endocrinology. 4 edition. New<br />
York (USA): Marcel Decker; 2003. p.611-51.<br />
10. EURODIAB ACE Study Group. Variation and trends in incidence of<br />
childhood diabetes in Europe. Lancet 2000; 11:873-6.<br />
11. Karvonen M, Viik-Kajander M, Moltchanova E, Libman I, LaPorte R,<br />
Tuomilehto J. Incidence of childhood type 1 diabetes worldwide.<br />
Diabetes Mondiale (DiaMond) Project Group. Diabetes Care 2000;<br />
23:1516-26.<br />
12. LaPorte RE, Matsushima M, Chang YF. Prevalence and incidence of<br />
insülin –dependent diabetes.Bethesda (MD): National Institutes of<br />
Health; 1995. p.37-46.<br />
13. Onkamo P, Vaananen S, Karvonen M, Tuomilehto J. Worldwide increase<br />
in incidence of Type I diabetes--the analysis of the data on<br />
published incidence trends. Diabetologia 1999; 42:1395-403.<br />
14. Green A, Patterson CC. Trends in the incidence of childhood-onset<br />
diabetes in Europe 1989-1998. Diabetologia 2001; 44:B3-B8.<br />
15. Escobar O, Becker D.J, Drash A.L. Manangment of the Child with<br />
Diabetes. In: Lifshitz F, (eds). <strong>Pediatri</strong>c Endocrinology. 4 edition.<br />
New York (USA): Marcel Dekker; 2003. p.653-67.<br />
16. Sperling M.A. Diabetes Mellitus. In: Sperling M.A (eds). <strong>Pediatri</strong>c<br />
Endocrinology. 2nd edition. Pennsylvania (USA): Saunders Elseiver<br />
Science; 2002. p.323-66.<br />
17. Larsson K, Elding-Larsson H, Cederwall E, et al. Genetic and perinatal<br />
factors as risk for childhood type 1 diabetes. Diabetes Metab<br />
Res Rev 2004; 20:429-37.<br />
18. Bodansky HJ, Staines A, Stephenson C, Haigh D, Cartwright R. Evidence<br />
for an environmental effect in the aetiology of insulin dependent<br />
diabetes in a transmigratory population. BMJ 1992; 18:1020-2.<br />
19. ISPAD. Consensus Guidelines for the Management of Insulindependent<br />
Diabetes in Childhood and Adolescence. 2000.<br />
http://www.ispad.org/<br />
20. Todd JA. From genome to aetiology in a multifactorial disease, type<br />
1 diabetes. Bioessays 1999; 21:164-74.<br />
21. Douek IF, Gillespie KM, Bingley PJ, Gale EA. Diabetes in the parents<br />
of children with Type I diabetes. Diabetologia 2002; 45:495-501.<br />
22. Redondo MJ, Fain PR, Eisenbarth GS. Genetics of type 1A diabetes.<br />
Recent Prog Horm Res 2001; 56:69-89.<br />
23. Hamalainen AM, Knip M. Autoimmunity and familial risk of type 1<br />
diabetes. Curr Diab Rep 2002; 2:347-53.<br />
24. The Eurodiab Ace Study Group and The Eurodiab Ace Substudy 2<br />
Study Group. Familial risk of type I diabetes in European children.<br />
Diabetologia 1998; 41:1151-6.<br />
25. Kelly MA, Mijovic CH, Barnett AH. Genetics of type 1 diabetes. Best<br />
Pract Res Clin Endocrinol Metab 2001; 15:279-91.<br />
26. Buzzetti R, Quattrocchi CC, Nistico L. Dissecting the genetics of<br />
type 1 diabetes: relevance for familial clustering and differences in<br />
incidence. Diabetes Metab Rev 1998; 14:111-28.<br />
27. Knip M, Veijola R, Virtanen SM, Hyoty H, Vaarala O, Akerblom HK.<br />
Environmental triggers and determinants of type 1 diabetes.<br />
Diabetes 2005; 54:125-36.<br />
28. Anjos SM, Tessier MC, Polychronakos C. Association of the cytotoxic<br />
T lymphocyte-associated antigen 4 gene with type 1 diabetes:<br />
evidence for independent effects of two polymorphisms on the<br />
same haplotype block. J Clin Endocrinol Metab 2004; 89:6257-65.<br />
29. Blom L, Nystrom L, Dahlquist G. The Swedish childhood diabetes<br />
study. Vaccinations and infections as risk determinants for diabetes<br />
in childhood. Diabetologia 1991; 34:176-81.<br />
30. Bober E, Dundar B, Buyukgebiz A. Partial remission phase and<br />
metabolic control in type 1 diabetes mellitus in children and<br />
adolescents. J Pediatr Endocrinol Metab 2001; 14:435-41.<br />
31. Abdul-Rasoul M, Habib H, Al-Khouly M. 'The honeymoon phase' in<br />
children with type 1 diabetes mellitus: frequency, duration, and influential<br />
factors. Pediatr Diabetes 2006; 7:101-7.<br />
32. Schatz D, Krischer J, Horne G, et al. Islet cell antibodies predict insulin-dependent<br />
diabetes in United States school age children as<br />
powerfully as in unaffected relatives. J Clin Invest 1994; 93:2403-7.<br />
33. Yang M, Charlton B, Gautam AM. Development of insulitis and diabetes<br />
in B cell-deficient NOD mice. J Autoimmun 1997; 10:257-60.<br />
34. Liu E, Eisenbarth GS. Type 1A diabetes mellitus-associated autoimmunity.<br />
Endocrinol Metab Clin North Am 2002; 31:391-410.<br />
35. Winter WE, Haris N, Schatz D. Immunological Markers in the Diagnosis<br />
and Prediction of Autoimmune Type 1a Diabetes. 2002;<br />
20:183-91.<br />
36. Ginsberg-Fellner F, Witt ME, Fedun B, Taub F, Dobersen MJ,<br />
McEvoy RC, et al. Diabetes mellitus and autoimmunity in patients<br />
with the congenital rubella syndrome. Rev Infect Dis 1985; 7:170-6.<br />
37. Sadeharju K, Hamalainen AM, Knip M, Lonnrot M, Koskela P, Virtanen<br />
SM, et al. Enterovirus infections as a risk factor for type I diabetes:<br />
virus analyses in a dietary intervention trial. Clin Exp Immunol<br />
2003; 132:271-7.<br />
38. Sadeharju K, Lonnrot M, Kimpimaki T, Savola K, Erkkila S, Kalliokoski<br />
T, et al. Enterovirus antibody levels during the first two<br />
years of life in prediabetic autoantibody-positive children.<br />
Diabetologia 2001; 44:818-23.<br />
39. Hyoty H, Hiltunen M, Knip M, Laakkonen M, Vahasalo P, Karjalainen<br />
J, et al. A prospective study of the role of coxsackie B and<br />
other enterovirus infections in the pathogenesis of IDDM. Childhood<br />
Diabetes in Finland (DiMe) Study Group. Diabetes 1995;<br />
44:652-7.<br />
40. Viskari HR, Roivainen M, Reunanen A, et al. Maternal first-trimester<br />
enterovirus infection and future risk of type 1 diabetes in the exposed<br />
fetus. Diabetes 2002; 51:2568-71.<br />
41. Honeyman MC, Coulson BS, Stone NL, et al. Association between<br />
rotavirus infection and pancreatic islet autoimmunity in children at<br />
risk of developing type 1 diabetes. Diabetes 2000; 49:1319-24.<br />
42. Blomqvist M, Juhela S, Erkkila S, et al. Rotavirus infections and<br />
development of diabetes-associated autoantibodies during the first<br />
2 years of life. Clin Exp Immunol 2002; 128:511-5.<br />
43. Hviid A, Wohlfahrt J, Stellfeld M, Melbye M. Childhood vaccination<br />
and nontargeted infectious disease hospitalization. JAMA 2005;<br />
294:699-705.<br />
44. Hiltunen M, Lonnrot M, Hyoty H. Immunisation and type 1 diabetes<br />
mellitus: is there a link? Drug Saf 1999; 20:207-12.<br />
45. DeStefano F, Mullooly JP, Okoro CA, et al. Childhood vaccinations,<br />
vaccination timing, and risk of type 1 diabetes mellitus. <strong>Pediatri</strong>cs<br />
2001; 108:E112.<br />
46. Mayer EJ, Hamman RF, Gay EC, Lezotte DC, Savitz DA, Klingensmith<br />
GJ. Reduced risk of IDDM among breast-fed children. The<br />
Colorado IDDM Registry. Diabetes 1988; 37:1625-32.<br />
47. Virtanen SM, Rasanen L, Aro A, et al. Infant feeding in Finnish children<br />
less than 7 yr of age with newly diagnosed IDDM. Childhood<br />
Diabetes in Finland Study Group. Diabetes Care 1991; 14:415-7.<br />
48. Kostraba JN, Cruickshanks KJ, Lawler-Heavner J, et al. Early exposure<br />
to cow's milk and solid foods in infancy, genetic predisposition,<br />
and risk of IDDM. Diabetes 1993; 42:288-95.<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
9
Abac› ve ark. <strong>Tip</strong> 1 <strong>Diyabet</strong><br />
<strong>Güncel</strong> <strong>Pediatri</strong> 2007; 5: 1-10<br />
49. Johnston CS, Monte WC. Infant formula ingestion is associated<br />
with the development of diabetes in the BB/Wor rat. Life Sci 2000;<br />
66:1501-7.<br />
50. Gerstein HC. Cow's milk exposure and type I diabetes mellitus. A<br />
critical overview of the clinical literature. Diabetes Care 1994;<br />
17:13-9.<br />
51. Pietropaolo M, Castano L, Babu S, et al. Islet cell autoantigen 69 kD<br />
(ICA69). Molecular cloning and characterization of a novel diabetes-associated<br />
autoantigen. J Clin Invest 1993; 92:359-71.<br />
52. Norris JM, Beaty B, Klingensmith G, et al. Lack of association between<br />
early exposure to cow's milk protein and beta-cell autoimmunity.<br />
Diabetes Autoimmunity Study in the Young (DAISY). JAMA<br />
1996; 28:609-14.<br />
53. Couper JJ, Steele C, Beresford S, et al. Lack of association between<br />
duration of breast-feeding or introduction of cow's milk and<br />
development of islet autoimmunity. Diabetes 1999; 48:2145-9.<br />
54. Hypponen E, Laara E, Reunanen A, Jarvelin MR, Virtanen SM. Intake<br />
of vitamin D and risk of type 1 diabetes: a birth-cohort study.<br />
Lancet 2001; 358:1500-3.<br />
55. Zella JB, McCary LC, DeLuca HF. Oral administration of 1,25-dihydroxyvitamin<br />
D3 completely protects NOD mice from insulin-dependent<br />
diabetes mellitus. Arch Biochem Biophys 2003; 417:77-80.<br />
56. The EURODIAB Substudy 2 Study Group. Vitamin D supplement in<br />
early childhood and risk for Type I (insulin-dependent) diabetes<br />
mellitus. Diabetologia 1999; 42:51-4.<br />
57. Collins J, Pien FD, Houk JH. Insulin-dependent diabetes mellitus<br />
associated with pentamidine. Am J Med Sci 1989; 297:174-5.<br />
58. Rees DA, Alcolado JC. Animal models of diabetes mellitus. Diabet<br />
Med 2005; 22:359-70.<br />
59. Lombardo F, Valenzise M, Wasniewska M, et al. Two-year prospective<br />
evaluation of the factors affecting honeymoon frequency and<br />
duration in children with insulin dependent diabetes mellitus: the<br />
key-role of age at diagnosis. Diabetes Nutr Metab 2002; 15:246-51.<br />
60. Prazny M, Skrha J, Limanova Z, et al. Screening for associated<br />
autoimmunity in type 1 diabetes mellitus with respect to diabetes<br />
control. Physiol Res 2005; 54:41-8.<br />
61. Cooke D.W, Plotnick L.P. Manangment of Type 1 Diabetes Mellitus.<br />
In: Pescovitz O.H, Eugster E.A, editors. <strong>Pediatri</strong>c Endocrinology. 1<br />
ed. Philadelphia: Lippincott Williams and Wilkins; 2004. p.427-49.<br />
62. Wolfsdorf JI. Improving diabetes control in adolescents. Diabetes<br />
Care 1999; 22:1767-8.<br />
63. Havas S, Donner T. Tight control of type 1 diabetes: recommendations<br />
for patients 1. Am Fam Physician 2006; 74:971-8.<br />
64. Aly T, Devendra D, Eisenbarth GS. Immunotherapeutic approaches<br />
to prevent, ameliorate, and cure type 1 diabetes. Am J Ther 2005;<br />
12:481-90.<br />
65. Lipton R, LaPorte RE, Becker DJ, et al. Cyclosporin therapy for<br />
prevention and cure of IDDM. Epidemiological perspective of benefits<br />
and risks. Diabetes Care 1990; 13:776-84.<br />
66. Soran H, Younis N. Insulin detemir: a new basal insulin analogue.<br />
Diabetes Obes Metab 2006; 8:26-30.<br />
67. Havas S, Donner T. Tight control of type 1 diabetes: recommendations<br />
for patients. Am Fam Physician 2006; 74:971-8.<br />
68. Vajo Z, Fawcett J, Duckworth WC. Recombinant DNA technology in<br />
the treatment of diabetes: insulin analogs. Endocr Rev 2001; 22:706-17.<br />
69. Chakkarwar PN, Manjrekar NA. Insulin glargine: a long acting insulin<br />
analog. J Postgrad Med 2005; 51:68-71.<br />
70. Hordern SV, Russell-Jones DL. Insulin detemir, does a new century<br />
bring a better basal insulin? Int J Clin Pract 2005; 59:730-9.<br />
<strong>Güncel</strong><strong>Pediatri</strong><br />
10