22.09.2013 Views

Dünyayı hayretler içinde bırakan - Sermet Erkin

Dünyayı hayretler içinde bırakan - Sermet Erkin

Dünyayı hayretler içinde bırakan - Sermet Erkin

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Dünyayı</strong> <strong>hayretler</strong> <strong>içinde</strong> <strong>bırakan</strong><br />

Hayali<br />

oyunlar oyunlar<br />

üstadı<br />

Her şey sünnet düğününe<br />

getirilen hokkabazın<br />

şapkasından çıktı.<br />

Yurtdışına gidebilmek<br />

için askeri okula girdi,<br />

kendini Almanya’da buldu.<br />

Bir illüzyoniste yakışır<br />

tesadüfler birbirini izledi;<br />

ülkesinden önce dünyada<br />

ünlendi. Karşınızda<br />

Dünya İllüzyonistler Kralı<br />

Zati Sungur.<br />

YAZI: SERMET ERKİN<br />

FOTOĞRAFLAR: SERMET ERKİN ARŞİVİ<br />

Yaşları 50’nin üzerinde olanlar, sahnede<br />

bir kızı ikiye bölüp sonra birleştiren,<br />

pazarda satılan yumurtaların<br />

<strong>içinde</strong>n altın liralar çıkartan,<br />

berberde çok sıra olduğunu görünce, “Sen<br />

müsait olduğunda tıraşını yap, dönüşte alırım”<br />

diyerek kafasını bırakıp giden bir adamı iyi hatırlar.<br />

Bu efsane öykülerin kahramanı, silindir<br />

şapka, monokl gözlük, frak ve pelerinli kostümüyle<br />

sahneye çıkan, üçü mükemmel yedi dili<br />

konuşabilen, Batılılardan daha Batılı görünen<br />

illüzyonistler kralı Zati Sungur’dur.<br />

Türk illüzyon sanatının kurucu önderi olan,<br />

1981 yılında “Dünya İllüzyonistler Kralı” ilan<br />

edilen, Atatürk’ün sanatına duyduğu hayranlık<br />

karşısında ömür boyu gelir vergisinden muaf<br />

tuttuğu Zati Sungur’un illüzyon merakı, çok<br />

küçük yaşlarda başlar.<br />

116 atlas tarİh<br />

atlas tarİh 117


118<br />

Zati sungur Cumhuriyet tarihinin ilk illüzyonisti olmasının yanı sıra,1948 yılında<br />

repertuvarına karından konuşma sanatı olan vantrologluk gösterilerini de alarak,<br />

türk insanının Osmanlı’dan o güne gördüğü ilk vantrolog oldu. Zati Bey bu sanatı<br />

başlatmak için resimde görülen bebeği “Keloğlan”ı her şeyi ile bizzat kendi imal<br />

ederek sahneye çıkarttı.<br />

atlas tarİh<br />

Hokkabazlar, Osmanlı’nın son, Cumhuriyetin<br />

ilk yıllarında, özellikle sünnet düğünlerinin<br />

baş eğlencesidir. Sungur’un kendi<br />

sünnet düğününde seyrettiği iki hokkabaz,<br />

onun illüzyon sanatının büyüsüne kapılmasını<br />

ve dünyanın en ünlü illüzyonistleri arasına<br />

girmesini sağlayacaktır. Sünnetinde izlediği<br />

gösteri, hiç aklından çıkmamış ve gösterinin<br />

gizemini çözmeye ve gördüklerini çocuk dehasıyla<br />

taklit etmeye çalışmıştır. Başlangıçta<br />

sadece seyrettiği hokkabazların taklitlerini<br />

yapmış, daha sonra “Hokkabazlık yahut bu<br />

babda malumat-ı mükemmeliye” isimli eserle<br />

bu yeteneğini geliştirmiştir. Henüz iptidai<br />

mektebi (ilkokul) öğrencisi olmasına karşın,<br />

o günlerde dahi gösterilerini kartondan kestiği<br />

yaka ve kollukları kullanarak hazırladığı<br />

Batılı tarzı kostümlerle yapmaya çalışmıştır.<br />

Ancak rüştiyede (ortaokul) bu merakı azalmış,<br />

sultaniyeye (lise) devam ettiği günlerde<br />

ise tamamen yok olmuştur. O yıllarda okuduğu<br />

macera romanlarının da etkisiyle yabancı<br />

ülkelere seyahat etme arzusu duymaya<br />

başlayan Sungur, babasının karşı çıkmasına<br />

rağmen Bursa’daki eğitimini yarıda keserek,<br />

gazetede gördüğü bir ilanın izinden, “Gedikli<br />

Zabiti” olmak için İstanbul’da Deniz Astsubay<br />

Okulu’na girer. İlanda, başarılı öğrencilerin<br />

Almanya’nın Flensburg şehrine denizaltı<br />

eğitimine gönderileceği, sonra da denizaltı<br />

ile iki yıl Avrupa’da gezdirilecekleri belirtilmektedir.<br />

Çok çalışkan bir öğrenci olan Zati<br />

Sungur, İstanbul’da aldığı iki yıllık eğitimin<br />

ardından Almanya’ya gider.<br />

Flensburg’da bir yandan eğitimini sürdürürken<br />

diğer yandan Almanya’da<br />

o yıllarda oldukça yaygın varyete<br />

tiyatrolarını izlemektedir. Bu tiyatrolarda<br />

gördüğü illüzyonistler karşısında bu sanata<br />

duyduğu ilgi, tekrar yeşerir. Fırsat buldukça<br />

gittiği gösterilerde elinde hep defter<br />

ve kalem vardır. İzlediği sanatçıların kılık<br />

kıyafetinden kullandığı araç gereçlere kadar<br />

her şeyi resimlendirerek not etmekte<br />

ve daha sonra oyunların gizemini bulmaya<br />

çalışmaktadır. Bu arada Almancayı da hızla<br />

öğrenmiştir. Güzel Almanca konuşması, izlediği<br />

sanatçılarla tanışıp onlarla ahbaplık<br />

kurmasını ve illüzyon dünyasında hızla ilerlemesini<br />

sağlamıştır.<br />

ses tiyatrosu,1937.<br />

Zati sungur 1936’da<br />

Güney amerika’dan<br />

dönerek Beyoğlu’ndaki<br />

Fransız tiyatrosu’nda<br />

(günümüzde Ferhan<br />

Şensoy tiyatrosu)<br />

temsillerine başladı.<br />

tiyatro önünde çekilen<br />

fotoğrafta, toplu duran<br />

şapkalı üç kişiden ortada<br />

olanı. sungur, son<br />

temsillerini de o yıllardaki<br />

adı Dormen tiyatrosu olan<br />

aynı salonda verdi (solda).<br />

Zati sungur’un sahnede,<br />

daha sonra stüdyosunda<br />

satıştaki bazı oyunlarında<br />

kullandığı sahne para ile<br />

kartviziti (sağda).


120<br />

Zati sungur’un<br />

avusturya ve<br />

İtalya turnelerinde<br />

kullandığı afiş.<br />

Zati sungur, Necdet Mahfi ayral’ın öncülüğünde<br />

çıktığı ilk anadolu turnesinde Manisa’da. soldan<br />

sağa; Necdet Mahfi ayral, ünlü Manisa tarzanı, Zati<br />

sungur ve temsil verdiği halkevi’nin yöneticileri.<br />

atlas tarİh<br />

Zati Bey ve Melek Hanım sahnede<br />

Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte<br />

Osmanlı İmparatorluğu’nun öğrencilere<br />

verdiği ödenek kesilince Sungur da pek çok<br />

öğrenci gibi çalışmaya başlamıştır. 1918 yılında<br />

okul tamamen kapanınca Köln’deki<br />

Humboldt-Deutz Makine Fabrikası’nda iş<br />

bulur. Bir öğle tatilinde ustabaşısına bir iki iskambil<br />

oyunu göstermesi, hayatını değiştirecek<br />

bir adımın başlangıcı olur. Ustabaşı onu<br />

o yılların en ünlü Alman illüzyonistlerinden<br />

olan akrabası Alois Kassner (1887-1970) ile<br />

tanıştırır. Kassner, çok büyük bir kabiliyet<br />

olarak gördüğü bu Türk’e yardım eder, hatta<br />

onu üyesi olduğu ilüzyonistler derneğine<br />

aldırır. Bu arada iyice profesyonelleşen Sungur,<br />

sahnede Kassner’in yeğeni ile ikili olarak<br />

çalışmaya başlar. Ekonomik çöküntü<br />

<strong>içinde</strong> olan Almanya’da çalışmak gittikçe<br />

zorlaşınca, kuzeninin daveti üzerine Güney<br />

Amerika’ya gider.<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ???? ???? ????<br />

???? ???? ????<br />

1922’den 1936 yılına kadar tam 14 yıl sürecek<br />

olan Güney Amerika macerasının başlarında,<br />

Alman kız arkadaşıyla beraber Conde<br />

Richmond adı altında çalışır. Cumhuriyetin<br />

ilanı ile birlikte Türklerin dünyada saygınlığının<br />

artması, onun da sahnede kendi adına<br />

dönmesine yol açar. Artık gösterilerini “Zati<br />

Bey ve Melek Hanım” olarak sürdürmektedir.<br />

Gitgide gelişen İspanyolcası, sahne başarısıyla<br />

birleşince kendine 2.5 saat sürecek bir revü<br />

programı hazırlar. Bu programı, ilk kez 1924<br />

yılında Rio de Janeiro’nun en ünlü sineması<br />

Palladium’da sunar. Şovun umduğundan<br />

daha büyük sükse yapması üzerine, 1936’ya<br />

dek Uruguay, Paraguay, Şili ve Arjantin’e turneye<br />

çıkarak bütün Güney Amerika’yı dolaşır.<br />

Türkiye’de sanata ilk sponsorluk<br />

1936 yılında Buenos Aires’te gösterilerini<br />

sürdürürken Cumhuriyetin ilk fabrikatörlerinden<br />

Refik Bezmen şehre gelir. Zati<br />

Zati Sungur 7 Mayıs 1936’da İstanbul’da<br />

temsillerine başladı. Bu modern Türk illüzyon<br />

sanatının da başlangıç tarihi olacaktır.<br />

Sungur’un gösteri yaptığı sinemanın önünden<br />

geçerken afişler dikkatini çeker ve gösteriyi<br />

izler. Afişte fesli resmi görülen, mükemmel<br />

İspanyolca konuşan sanatçının Türk kimliğini<br />

kullandığını düşünen Bezmen, kartvizitine<br />

Osmanlıca, “Zat-ı âlinizle tanışmak şerefini<br />

arzu etmekteyim” yazıp kulise gönderir. Sungur<br />

kart sahibinin düşüncesini tahmin ederek,<br />

kendi kartının arkasına çok daha ağdalı bir<br />

Osmanlıca ile, “Acizene kalbimi en derin köşesinden<br />

tuyan (zengin) edecek hislerle diyarı<br />

gurbette zat-ı âlilerinizle tanışmak şerefine<br />

Zati sungur’un 8<br />

ağustos 1949 günü<br />

İstanbul açıkhava<br />

tiyatrosu’nda (şimdiki<br />

Cemil topuzlu<br />

tiyatrosu) yapılan ilk<br />

jübilesinin programı.<br />

nail olmaktan bahtiyarlık duyarım” cevabını<br />

yazarak gönderir. Böylece iki Türk tanışır. Zati<br />

Sungur, Refik Bezmen’in “artık yurda dönmelisin”<br />

teklifine, nasıl bir ilgiyle karşılanacağını<br />

kestiremediği için pek sıcak bakmaz. Zira<br />

bulunduğu ülkelerde kurulmuş düzeni, büyük<br />

şöhreti vardır ve çok iyi para kazanmaktadır.<br />

Ama Bezmen teklifinde ısrarcıdır. Hatta<br />

Sungur’a “Eğer başarılı olamazsan bütün zararını<br />

ve dönüş masraflarını ben karşılarım.<br />

Arjantin’e geri dönersin” der. Bu bir anlamda<br />

ülkemizde sanata yapılan ilk sponsorluktur.<br />

Bezmen, İstanbul’a döndüğünde ilk iş<br />

olarak yakın arkadaşı, ünlü aktör İ. Galip<br />

Arcan’a durumu anlatıp konuyla ilgilenmesini<br />

ister. Arcan da devrin en gözde sahnesi olan<br />

Beyoğlu’ndaki Fransız Tiyatrosu’nu (şimdiki<br />

Ferhan Şensoy Tiyatrosu) Zati Sungur adına<br />

kiralar.<br />

El çabukluğu marifet<br />

Sungur 7 Mayıs 1936’da İstanbul’da gösterilerine<br />

başlar. Bu modern Türk illüzyon<br />

sanatının da başlangıç tarihi olacaktır. Çünkü<br />

Sungur, Osmanlı’nın bildiği hokkabazlara<br />

benzer bazı hünerler göstermekle birlikte o tarihe<br />

kadar yurtdışından tek tük gelen illüzyonistler<br />

gibidir. Sırtında frak ve pelerin, başında<br />

silindir şapka, gözünde monokl olan bu ilginç<br />

ilyüzyonist, o güne kadar Türk seyircisinin<br />

görmediği akıl almaz marifetler göstermektedir.<br />

Ayrıca bütün oyunlarını sahneye çıkarttığı<br />

güzel kızlarla renklendirmekte ve inanılmaz<br />

hikâyeler ve esprilerle süslemektedir. Üstelik<br />

yaptıklarını doğaüstü güçlere bağlamamakta,<br />

el çabukluğu hünerleri olduklarını söylemektedir.<br />

İstanbul halkı bu gösterilerden adeta<br />

büyülenmiş, Sungur ummadığı kadar büyük<br />

bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bütün gazete-<br />

Zati sungur “geleceğin Zati sungur’u”<br />

dediği, ilk ve tek öğrencisi sermet <strong>Erkin</strong> ile,<br />

yıl 1975.<br />

Atatürk giderek küçülen<br />

iskambillere hayran kaldı<br />

türkiye’de gösterileri büyük ilgiyle<br />

karşılanan, ünü gün geçtikçe artan<br />

Zati sungur’un şöhreti atatürk’ün<br />

kulağına gittiğinde, gösteri yapması için<br />

Dolmabahçe sarayı’na davet edilir. 1937’de<br />

atatürk karşısında özel bir gösteri sunar.<br />

atatürk, sungur’un sahne kostümlerindeki<br />

Batılılık ve sunumundaki avrupai tarz<br />

karşısında çok duygulanır ve özellikle<br />

bir deste iskambilin gitgide küçülerek<br />

kaybolması oyununa hayran kalır. Bir türk<br />

sanatçısı olarak Batılı sanatçıların çok<br />

ilerisinde bulduğunu söyler. “En büyük<br />

ödülün kendileri tarafından beğenilmek<br />

olduğu” mütevazı cevabı karşısında,<br />

gösterilerini daha verimli hale getirmesi<br />

için Zati sungur’dan ölene dek gelir vergisi<br />

alınmaması emrini verir.<br />

Zati sungur’un gelişmesinde büyük<br />

katkısı olan bütün zamanların en<br />

iyi alman illüzyonistlerinden alois<br />

Kassner (solda). Zati sungur’un<br />

avusturya turnesinde dağıtılan<br />

almanca el ilanları (altta).<br />

Zati sungur’un 70’li<br />

yıllarda planlayıp<br />

gerçekleştiremediği<br />

“Veda turnesi” için<br />

illüzyonist ve afiş<br />

ressamı Kaya Elöver<br />

tarafından çizilen afiş.<br />

sermet <strong>Erkin</strong>’in, ustasını konu<br />

alan röportajlarından biri de 29<br />

temmuz 1984 tarihli hürriyet<br />

gazetesinin Pazar ekinde çıkmıştı.


Tarihi gizemler<br />

sungur, günümüzde de faal Bursa tayyare sineması’ndaki temsillerinden birinde, kendi<br />

buluşu “İçinde Canlı Bir Ördekle Birlikte Meydana Gelen Kafes” adlı hünerini sunarken.<br />

Zati sungur (önde,<br />

sağdan ikinci) 1938’deki<br />

Yunanistan turnesinde<br />

temsil verdiği salonun<br />

önünde. Öğrencisi sermet<br />

<strong>Erkin</strong>, sungur’un bu turne<br />

için rumca öğrenmeye<br />

daha İstanbul’dayken<br />

başladığını, turne boyunca<br />

da rumcasını geliştirdiğini<br />

söylüyor.<br />

sungur’un amatörlere<br />

illüzyonu öğretmek için<br />

hazırladığı kitap 1968’de<br />

yayımlandı.<br />

ler ondan bahsetmekte, gösterileri kapalı gişe<br />

oynamaktadır. Ancak Türkiye’ye geldiği tarih,<br />

İstanbul’da tiyatro sezonun kapanma tarihitir.<br />

Bu nedenle Galip Arcan’ın önerisi ile yine tiyatromuzun<br />

önde gelen isimlerinden Necdet Mahfi<br />

Ayral vasıtasıyla Anadolu turnesine çıkmıştır.<br />

Zati Sungur sahne çalışmalarını yaz, kış ara<br />

vermeden 1965’e kadar sürdürür. Bu sürede, İstanbul,<br />

Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki<br />

aylarca süren gösterilerinin yanı sıra bütün<br />

Anadolu’yu en ücra noktasına kadar defalarca<br />

gezmiştir. 1938, 1958, 1960’ta Yunanistan ve<br />

Mısır’a, 1949’da Kıbrıs, İtalya ve Avusturya’ya,<br />

1963’te İsrail’e gidip bütün önemli şehirlerini<br />

kapsayan turneler yapmıştır. Daima en az 7-8<br />

kız asistan ve bir o kadar erkek elemanla, zengin<br />

dekor ve kostümler <strong>içinde</strong>, iki saati aşkın<br />

görkemli gösteriler sunan Zati Sungur, 1958’de<br />

ABD’de, halen yayın hayatını sürdüren illüzyon<br />

dergisi GENII’ye kapak olmuştur. Mükemmel<br />

Almanca, İspanyolca ve İtalyanca konuşan,<br />

ancak başarılı gösteri yapabilmek için gideceği<br />

ülkelerin dilini önceden öğrenmeyi prensip edinen<br />

Zati Sungur, Arapça, Yunanca, Fransızca<br />

ve İngilizce de öğrenmişti.<br />

“Kız Kesme” oynunun yaratıcısı<br />

Sungur, Türk illüzyon sanatının kurucusu olmasının<br />

yanı sıra “Kız Kesme” oyunun bugün<br />

kullanılan en inandırıcı modelini geliştirerek<br />

dünyaya armağan eden sanatçıdır. Dünyada ilk<br />

defa 1884 yılında Londra’da Profesör Hengler<br />

tarafından sunulan “Kız Kesme” oyunu, pek<br />

çok illüzyonistin rüyası olmuş, pek çok kişi bu<br />

konuda kafa yorarak çok sayıda model ortaya<br />

çıkarmışken günümüzde dahi aşılamayan teknik,<br />

Zati Sungur tarafından icat edilmiştir.<br />

Franz Cheisler adlı Macar illüzyonist, İkinci<br />

Dünya Savaşı’nın bitiminde çalışmak için<br />

Türkiye’ye gelmiş ve Zati Sungur ile tanışmıştır.<br />

Sungur sanatçıya destek olmak amacıyla<br />

kullanmadığı bazı oyun malzemeleri ile<br />

birlikte “Kız Kesme” oyunun geliştirdiği ilk<br />

şeklini de hediye ederek Arjantin’e gitmesini<br />

önermiştir. Cheisler tavsiyeye uyarak gittiği<br />

ülkede “Tihany Sahne” adı ile büyük ün<br />

sağlamış ama Sungur’un ona verdiği “Kız<br />

Kesme” oyununun planlarını Thayer adlı<br />

illüzyon aletleri yapım firmasına satmış,<br />

aldığı para ile halen gösterilerini sürdüren,<br />

dünyanın en büyük sirklerinden Tihany<br />

Sirki’ni kurmuştur. Sungur en göz alıcı oyununun<br />

başkaları tarafından da kullanıldığını<br />

görünce, üzerinde biraz daha çalışarak bugün<br />

sadece bu satırların yazarının sunduğu en son<br />

modeli geliştirmiştir.<br />

1966 - 67 sezonu sonunda sahneyi <strong>bırakan</strong><br />

Zati Sungur, amatör ve profesyoneller için malzeme<br />

üreten “Universal Sihirbazlık ve İllüzyon<br />

Hünerleri” isimli stüdyoyu kurar. İrili ufaklı<br />

500’ü aşkın oyun malzemesi üreten bu çapta<br />

bir stüdyo, günümüz illüzyon dünyasında dahi<br />

yoktur. Son profesyonel sahne gösterilerini<br />

1984 Temmuz’unda ölümünden iki yıl önce,<br />

Mediha Demirkıran ve Celal Şahin ile birlikte<br />

gittiği ABD ve Kanada’da gerçekleştiren sanatçının<br />

yayımlanmış tek eseri, 1968 yılında Hüsnü<br />

Hayat Matbaası tarafından basılan Zati<br />

Sungur Öğretiyor, Salon Oyun ve Eğlenceleri<br />

isimli eserdir n<br />

Zati Sungur<br />

her oyununda<br />

farklı dekor<br />

ve kostümler<br />

kullanıyordu.<br />

Dormen<br />

Tiyatrosu<br />

sahnesindeki<br />

1964 yılı<br />

temsillerinde ise<br />

“Klu Klux Klan”<br />

dekoru dikkat<br />

çekmişti.<br />

/ Tapınak Şovalyelerinin Mabedi İstanbul’da<br />

Zati sungur’un ününe ün katarak dünya çapında tanınmasını<br />

sağlayan meşhur “Kız Kesme” gösterisi.<br />

İllüzyon sanatına pek çok<br />

oyun armağan etti<br />

1949 yılında kutladığı “25. Yıl<br />

Jübilesi” ile dünyada jübilesi yapılan<br />

ilk illüzyon sanatçısı olma özelliğini<br />

kazanan Zati sungur, 1981 yılında Çek<br />

Cumhuriyeti’nde toplanan Uluslararası<br />

İllüzyonistler Kongresi Yüksek Kurulu<br />

tarafından “Dünya İllüzyonistler Kralı”<br />

ilan edildi.<br />

Zati sungur “sanatçı olmanın ilk gereği<br />

yaratıcılıktır” sözünü sık sık tekrarlayan<br />

biri olarak başkalarının buluşlarını,<br />

onlara bir farklılık kazandırmadan asla<br />

gösterisine almamıştır. Bu oyunları<br />

öylesine değiştirmiştir ki bulucuları<br />

dahi oyunun kendisine ait olduğunu<br />

çoğu kez fark edememiştir. sungur’un,<br />

“Kız Kesme” oyununun yanı sıra bugün<br />

dahi hiçbir dünya illüzyonistinin<br />

repertuvarında olmayan, “Yer Değiştiren<br />

Şişe ve Daima Dolan Bardak”, “Bir<br />

Kadının Karnını Delip Geçen top<br />

Mermisi”, “Başı İskelete Dönüşen ve<br />

tekrar Eski Yüzüne Kavuşan İnsan”,<br />

“renkli sulara Dönüşen Mendiller”<br />

gibi buluşları vardır. ayrıca, başka<br />

sanatçıların oyunlarını değiştirerek<br />

sunduğu, “Küçülen İskambiller”, “Yok<br />

Olan Şamdan”, “Boru - Mendil - su”,<br />

“telepati saati” gibi onlarca oyunu da<br />

illüzyon sanatına armağan etti.<br />

122 atlas tarİh<br />

atlas tarİh 123

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!