Psoriasis (Sedef)
Psoriasis (Sedef)
Psoriasis (Sedef)
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Psoriasis</strong> (<strong>Sedef</strong>) Hastalığı Hasta Bilgilendirme Formu<br />
Amaç<br />
Siz psoriasis (sedef) hastalarına ve yakınlarınıza hastalığınız ile ilgili yararlı bilgiler<br />
vermektir. <strong>Sedef</strong> hastalığının ne olduğu, sebepleri, kimlerde görüldüğü, belirtilerinin ne<br />
olduğu gibi hemen akla gelebilecek çok sayıda soruya yanıt verilmeye çalışılacaktır. Diğer<br />
yandan hastalığın güncel tedavisi son yıllardaki gelişmelerin ışığında özetlenecektir.<br />
<strong>Sedef</strong> Hastalığı Nedir?<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı toplumda sık görülen, ataklarla birlikte genellikle uzun süre devam eden bir<br />
hastalıktır. Çeşitli görünümlerle kendisini gösterir. En sık görülen plak tipinde (psoriasis<br />
vulgaris), sağlam deriden keskin sınırla ayrılabilen, deriden kabarık kızarıklıkların üzerini<br />
kaplayan ve hastalığa ismini veren sedef veya gümüş renginde kepeklenmeler (pullanmalar)<br />
tipiktir.<br />
<strong>Sedef</strong> Hastalığı dünyanın hangi bölgelerinde görülür? Sıklığı nedir?<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı tüm dünyada yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Bununla birlikte hastalık<br />
bazı coğrafik bölgelerde daha sık ya da daha seyrek görülebilmektedir. Yine sıklık bir<br />
toplumdan diğerine değişiklikler gösterebilmektedir. Genel anlamda hastalığın görülme<br />
sıklığının genetik ve çevresel faktörlerden etkilendiği düşünülür. <strong>Sedef</strong> hastalığı soğuk kuzey<br />
iklimlerinde, daha sıcak olan tropikal bölgelere göre daha sık görülür. Amerika ve Avrupa’da<br />
yaklaşık olarak her 100 kişiden 2 kişide hastalık görülür. Buna karşın Afrika ve Asya<br />
ülkelerinde görülme sıklığı daha düşük olup her 100-200 kişiden 1 kişide görülmektedir.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı hangi cinsiyette daha sıktır ?<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı erkek ve kadınlarda yaklaşık eşit oranda görülür.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı hangi yaşlarda görülür ?<br />
Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilen sedef hastalığı en sık 20-30 yaşları arasında başlar.<br />
Başlangıç yaşına göre hastalık 2 grupta incelenebilir. <strong>Sedef</strong> hastalığı 40 yaşından önce<br />
başladığında erken başlangıçlı, 40 yaşından sonra başladığında ise geç başlangıçlı sedef<br />
hastalığı olarak değerlendirilir. Erken başlangıçlı sedef hastalığı daha şiddetli seyretme<br />
eğilimi gösterir. Yine bu tipte ailede sedef hastalığına daha sık rastlanır.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının nedenleri nelerdir? Kimlerde görülür?<br />
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemektedir. <strong>Sedef</strong> hastalığının bağışıklık sistemi, genetik<br />
ve çevresel faktörlerin karşılıklı etkileşimi sonucu geliştiği düşünülür.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının gelişiminde bağışıklık sistemi önemli rol oynar. Bağışıklık sisteminin ana<br />
elemanlarından T hücreleri kan damarları yoluyla deriye ulaşıp derinin en üst katı olan<br />
epidermis tabakasını oluşturan keratinosit adlı hücrelerin daha hızlı çoğalmasına yol açar.<br />
Epidermis normalde kendisini 1 ayda yenilerken bu süre sedef hastalığında 3-5 güne iner. Bu<br />
hızlı hücre çoğalması sedefli deride pullanma ile sonlanır. Bağışıklık sistemini ve T<br />
hücrelerini neyin harekete geçirdiği bilinmemektedir.<br />
Genetik faktörler genel anlamda hastalığın kimlerde gelişeceğini belirler. Hastalığın<br />
gelişiminde çok sayıda genin sorumlu olduğu düşünülür. <strong>Sedef</strong>lilerin yakın akrabalarında<br />
hastalığın sık görülmesi genetik yatkınlığa işaret eden önemli bir ipucudur. Çeşitli çevresel<br />
faktörlerin (streptokokların neden olduğu boğaz enfeksiyonları, bazı ilaçlar, kaşıma, banyoda<br />
keselenme gibi fiziksel travmalar vb.) etkisiyle hastalığın başladığı veya alevlenmelerin<br />
geliştiği düşünülür.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının ataklarının gelişiminde rol oynayan etmenler nelerdir?<br />
1
<strong>Sedef</strong> hastalığına yatkın bireylerde aşağıdaki faktörler tetikleyici rol oynamaktadır;<br />
Fiziksel travmalar; Kaşıma, ovalama ya da yolma gibi aktiviteler, banyoda liflenme veya<br />
keselenme gibi uygulamalar sedef ataklarına yol açabilir veya var olan belirtileri<br />
şiddetlendirebilir. <strong>Sedef</strong> hastalığının travma sonucu hasarlanan deride gelişimi “Koebner<br />
fenomeni” olarak adlandırılır.<br />
Güneş ışınları; Çoğu hastada ılımlı güneş ışını hastalık belirtilerini iyileştirir. Bu nedenle<br />
yaz aylarında belirtiler hafifleyebilir. Buna karşın bazı hastalarda aşırı güneşlenme veya<br />
güneş yanıkları hastalığın ataklarına neden olabilmektedir.<br />
Enfeksiyonlar; Özellikle streptokok nedenli boğaz enfeksiyonlardan 1-2 hafta sonra özel<br />
bir sedef formu olan guttat psoriasis ortaya çıkabilmektedir. Aynı mikrop hastalığın en sık<br />
görülen formu olan plak tipi sedef hastalığının ataklarında da rol oynuyor olabilir.<br />
Ruhsal stresler; Bazı hastalarda sedef hastalığının başlangıcında veya şiddetlenmeleri<br />
öncesinde yoğun ruhsal stres öyküsü alınabilmektedir. Hastaların bir bölümünde bu<br />
faktörün dışlanması veya tedavisi hastalığın belirtilerinin giderilmesinde yardımcı<br />
olmaktadır.<br />
İlaçlar; Bazı ilaçlar hastalığın gelişimine veya şiddetlenmesine yol açabilmektedir.<br />
Ağızdan veya damar yoluyla alınan kortizon, sıtma ilaçları, ruhsal hastalıklarda kullanılan<br />
lityum, tansiyon ilaçlarından beta blokerler, bir çok hastalıkta kullanımı olan interferon<br />
gibi ilaçlar, ağrı kesicilerin bir bölümü bu ilaçlardan bazılarıdır.<br />
Sigara; Bazı hastalarda sigara hastalığın gelişimine veya var olan sedefin atak yapmasına<br />
neden olabilmektedir.<br />
Alkol; Aşırı alkol tüketimi hastalığın ataklarına yol açabilmektedir.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı bulaşıcı bir hastalık mıdır?<br />
Mikroplarla gelişen bir hastalık değildir. Bu nedenle de hastalığınızı bir başkasına<br />
bulaştırmanız söz konusu değildir.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı kalıtsal mıdır?<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı kalıtsal bir hastalık değildir. Ancak, hastalık için genetik bir yatkınlık söz<br />
konusudur. Bunun anlamı, yakın kan bağı olan bireylerde sedef hastalığının görülme<br />
sıklığının toplumdaki diğer bireylere oranla daha fazla olmasıdır. Yapılan çalışmalar sedef<br />
hastalığına sahip her 3 hastadan 1’inin yakın kan bağı olan aile bireylerinde sedef hastalığının<br />
bulunduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, sedef hastalığına yatkınlık ebeveynlerden çocuğa<br />
aktarılabilir. Ancak bu çocuğun sedef hastası olacağı anlamına gelmez.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının belirtileri nelerdir?<br />
<strong>Psoriasis</strong> Vulgaris (Plak Tipi <strong>Psoriasis</strong>)<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının en sık görülen klinik şeklidir. Her 10 sedef hastasının 8 veya 9’unda plak<br />
tipi sedef hastalığı görülür. Oval veya yuvarlak, sağlam deriden keskin bir sınırla ayrılan,<br />
üzerinde gümüş renginde pullanmaların bulunduğu pembe, kırmızı renkte belirtiler görülür.<br />
Derinin hemen her alanına yerleşim gösterebilirse de en sık saptanan yerleşim bölgeleri, diz,<br />
dirsek, baş saçlı deri ve belin alt bölümüdür. Belirtiler başlangıçta küçük olabilir; bunlar<br />
birleşerek veya çevreye doğru büyüyerek geniş ve değişik şekillerde, deriden kabarık<br />
belirtilere neden olurlar.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı bazen olağan yerleşim bölgelerinin tersine, koltuk altı, kasık, göğüs altı,<br />
kalçalar arası bölge, diz arka yüzü, dirsek iç yüzü ve boyun gibi vücudun katlantı (kıvrım)<br />
alanlarına yerleşim gösterebilir. Hastalığın bu formuna İnvers <strong>Psoriasis</strong> (psoriasis inversa)<br />
2
adı verilir. İnvers psoriasiste kırmızılık daha belirgin, buna karşın pullanma belli belirsizdir.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının tipik belirtileri el içi ve ayak tabanına yerleşim gösterdiğinde Palmoplantar<br />
<strong>Psoriasis</strong> olarak tanımlanmaktadır. Bu klinikte deride kalınlaşma ve pullanma ön plandadır.<br />
Bu son iki özel tablo tedavilere daha dirençli olabilmektedir.<br />
Baş saçlı derisi yerleşiminde (saçlı deri psoriasisi); genellikle kaşıntısız, kırmızı bir zemine<br />
sahip, sağlam görünümlü deriden keskin sınırla ayrılmış, üzeri kalın ve basit kepekten daha<br />
büyük pullarla kaplı belirtiler görülür. Genellikle saçlarda dökülmeye yol açmaz.<br />
Guttat <strong>Psoriasis</strong> (<strong>Psoriasis</strong> Guttata)<br />
Çoğunlukla gövde üst yarısında, kol ve bacakların gövdeye yakın bölümlerinde, yağmur<br />
damlası büyüklüğünde (1 cm’den küçük), yuvarlak veya oval, pembe, kırmızı renkli, deriden<br />
kabarık üzerinde pullanmaların bulunduğu belirtiler görülür. Sıklıkla çocuklarda ve<br />
ergenlerde görülmektedir. Özellikle streptokok nedenli farenjit (boğaz enfeksiyonu) veya bir<br />
viral enfeksiyondan 1-2 hafta sonra gelişebilir. Ayrıca, önceden var olan plak tipi sedef<br />
hastalığının akut alevlenmesi olarak da görülebilir. Belirtiler genellikle birkaç haftada bazen<br />
de 3 ay içinde geriler.<br />
Eritrodermik <strong>Psoriasis</strong><br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının tüm vücudun %80’inden fazlasını kaplamasıdır. Hastalığın aktif<br />
dönemlerinde tetikleyici faktörlerin etkisiyle (ilaç, aşırı güneş ışığı, travma, enfeksiyon vb.)<br />
sedef hastalığı genelleşerek, yüz ve tırnaklar dahil tüm deriyi tutabilir. <strong>Sedef</strong> hastalığının tüm<br />
belirtileri vardır; ancak, kızarıklık en belirgin özelliktir. <strong>Sedef</strong> hastalığının bu şiddetli formu<br />
her 100 sedef hastasından 1-2’sinde görülür. Bu hastalar genellikle hastane koşullarında,<br />
yakın takip ve tedaviye ihtiyaç duyar.<br />
Püstüler <strong>Psoriasis</strong><br />
Bu klinik formda irinli sivilceler bulunur. Belirtiler sedef hastalığının tipik plakları üzerinden<br />
gelişebileceği gibi doğrudan sağlam görünümlü deride de ortaya çıkabilir. Çevresinde kırmızı<br />
halelerin bulunduğu, 2-3 mm çapında irinli sivilceler tipiktir. Bu tablonun 2 farklı klinik<br />
görünümü vardır;<br />
Palmoplantar püstüler psoriasis; Belirtiler el içi ve ayak tabanına yerleşim gösterir.<br />
Sigara kullanımı ile yakın ilişkili olduğu kabul edilir.<br />
Yaygın püstüler psoriasis; Özellikle kıvrım alanlarında daha belirgin olmak üzere<br />
vücutta yaygın bir yerleşim gösterir. Yaygın püstüler psoriasis de ateş, halsizlik, eklem<br />
ağrıları gibi genel hastalık belirtileri de görülebilir. Hastanede yatırılarak takip ve tedaviye<br />
gereksinim duyulabilir.<br />
Eklemlerin <strong>Sedef</strong> Hastalığı (Artropatik <strong>Psoriasis</strong>)<br />
Eklem yüzeyleri ile birlikte eklem bağları, kirişleri ve eklem zarını tutan yangısal bir tablodur.<br />
Her 10 sedef hastasından yaklaşık 2’sinde ortaya çıkar. Sıklıkla 40 yaşlarında görülür.<br />
Şikayetler tek bir ekleme (diz eklemi, kalça eklemi vb.) sınırlı olabilir. Hastaların önemli bir<br />
bölümünde ise romatoit artrite benzer şekilde 5’den daha çok eklem, özellikle de el eklemleri<br />
etkilenir. Eklemlerde ağrı, kızarıklık ve şişlik gözlenir.<br />
Çoğu hastada vücudun herhangi bir yerinde sedef hastalığına ait deri belirtileri vardır. <strong>Sedef</strong><br />
hastalığının eklem tutulumunda, tırnak tutulumuna sık rastlanmaktadır. Yine güncel bilgiler<br />
saçlı deri ve kalçalar arası bölgede sedef hastalığı olanlarda eklem tutulumunun daha sık<br />
görüldüğüne işaret etmektedir.<br />
Psöriasiste Tırnak Değişiklikleri<br />
3
<strong>Sedef</strong> hastalığında hastaların yaklaşık yarısında el, her 3 hastadan 1’inde de ayak tırnakları<br />
tutulur. Yukarıda da söz edildiği üzere eklem tutulumu olan hastalarda daha sık görülür.<br />
Tırnak yüzeyinde toplu iğne başı büyüklüğünde çukurcuklanmalar hastalık için tipiktir.<br />
Tırnağın yatağından ayrılması (onikoliz), tırnak plağının altında sarımsı renk değişikliği (yağ<br />
lekesi görünümü), tırnak kaybı ve tırnağın serbest bölümünün altındaki deride kalınlaşma<br />
sedef hastalığında görülebilen diğer tırnak değişiklikleridir.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının seyri nasıldır?<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı önceden kestirilemeyen ataklar ve iyilik dönemleri ile genellikle uzun süreli<br />
bir seyir izlemektedir. Yaklaşık her 3-4 hastadan sadece 1’inde hastalık tamamen<br />
kaybolabilir. <strong>Sedef</strong> hastalığının guttat formu daha kısa sürme eğilimindedir. Hastalığın<br />
belirtileri ve şiddeti kişiden kişiye ve hatta aynı kişide zaman içinde değişiklik gösterebilir.<br />
Genel olarak hastalığın şiddeti zaman içinde (ileri yaşlarda) azalma gösterir.<br />
Gebelik (hormonal faktörler) hastalığın seyrini etkiler mi?<br />
<strong>Sedef</strong> hastası gebe kalabilir. Gebeliğin hastalık üzerine olan etkisi oldukça değişkendir.<br />
Ancak aynı kişide tekrarlayan gebeliklerin hastalık üzerine olan etkisi benzerdir. Genel<br />
anlamda hastalık gebelik döneminde düzelme eğilimindedir. <strong>Sedef</strong> hastalığı genellikle doğum<br />
sonrasında ataklarla eski seyrine geri döner. Gebelik süresince hastaların çok küçük bir<br />
bölümünde ani püstüler psoriasis atağı gelişebilmektedir.<br />
Gebelik ve emzirme döneminde kullanılan ilaçların güvenli olup olmadığı mutlaka doktora<br />
danışılmalıdır.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı başka organ hastalıklarına da neden olur mu?<br />
<strong>Sedef</strong> hastalarının bir bölümünde ek hastalıklara da rastlanır. Hatta sedef hastalığı hemen<br />
aşağıda verilen ek hastalıkların gelişimine katkıda bulunuyor olabilir;<br />
Kalp ve damar hastalıkları; Son yıllardaki çalışmalar özellikle şiddetli sedef hastalığı<br />
olanlarda kalp damar hastalıkları için yatkınlığa yol açan bazı faktörlerin sık görüldüğünü<br />
göstermektedir. Bu hastalarda yüksek kan lipitleri, tansiyon yüksekliği ve şeker hastalığına<br />
daha sık rastlanmaktadır.<br />
Obezite (şişmanlık); <strong>Sedef</strong> hastalarında obezite toplumdan daha sık olarak<br />
görülmektedir.<br />
İnflamatuvar barsak hastalıkları; Crohn hastalığı adlı iltihaplı barsak hastalığına<br />
sedef hastalarında daha sık rastlanmaktadır.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının tanısı nasıl konulur?<br />
Tanı genellikle klinik bulgularla konulmaktadır. Tanı zorluğunda tutulan deriden küçük bir<br />
parça alınarak (deri biyopsisi) histopatolojik inceleme ile tanı kesinleştirilebilir.<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığı nasıl tedavi edilir?<br />
<strong>Sedef</strong> hastalığının bugün için kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak son yıllarda<br />
hastalıkla ilgili bilgilerimizin artması, yeni ve daha etkili tedavi seçeneklerinin kullanılmaya<br />
başlanması ile hastalık daha etkili bir şekilde tedavi edilebilmektedir. <strong>Sedef</strong> hastalığı uygun<br />
tedavi ile kontrol altına alınabilmekte ve uzun süren iyilik dönemleri sağlanabilmektedir.<br />
Hastalığın tedavisinde tarafların (hekim, hasta ve hasta yakınları) işbirliği içinde olması ve<br />
uyum içinde çaba göstermesi tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır. Yukarıda sözü edilen çok<br />
sayıda tetikleyici faktörün hastalık üzerindeki etkisi göz önünde tutulmalıdır. Siz sedef<br />
hastaları hastalığı alevlendirebilecek her türlü uygulamadan (kaşıma, banyoda liflenme, kese,<br />
vb.) mutlaka kaçınmalısınız.<br />
4
En sık karşılaşılan sınırlı tutulumlu sedef hastalığında yan etkilerin daha az olması ve<br />
uygulama kolaylığı nedeni ile öncelikle yerel tedavi yöntemleri tercih edilmektedir. Yerel<br />
tedavide en sık kullanılan ilaçlar; keratolitikler (deri yüzeyindeki kepekleri uzaklaştıran<br />
ilaçlar), kortikosteroidler, antralin, kalsipotriol (sentetik D vitamini), kalsinörin inhibitörleri<br />
ve fototerapi (UVB)' dir. Hastanın yaşı, tedaviye uyumu, hastalığın yaygınlığı ve süresine<br />
bağlı olarak bu tedavi yöntemlerinden birisi veya kombinasyonu (değişik tedavilerin birlikte<br />
kullanımı) seçilir.<br />
Yerel tedavilere dirençli, yaygın tutulumlu olgularda kullanılan sistemik tedavilerin başında,<br />
metotreksat, siklosporin-A ve retinoidler gelmektedir. Bu tedavilerin dışında yaygın<br />
kullanılan, oldukça etkili bir uygulama PUVA tedavisidir. PUVA, oral Psoralen (deriyi ışığa<br />
duyarlı hale getiren ilaç) alımından 2 saat sonra ultraviole A (UVA) ışınlarının belirli<br />
dozlarda uygulanmasıdır. Son yıllarda biyolojik ajanlar da (infliksimab, adalimumab,<br />
etanersept vb.) yukarıdaki tedavilere yanıtsız olgularda kullanılmaktadır.<br />
Günümüzde çok sayıda tedavi seçeneği bulunmaktadır. Bazen şikayetlerin giderilebilmesi için<br />
çok sayıda ilacın bir arada kullanılması gerekebilir. Hekiminiz, siz ve hastalığınız ile ilgili çok<br />
sayıda parametreyi göz önüne alarak tedavinizi düzenler. İlaç seçiminde ve tedavi süresinde<br />
belirleyici olan hastalığın yaygınlığı, belirtilerin yerleşim yeri, tırnakların tutulum şiddeti ve<br />
eklem tutulumu gibi parametrelerdir. Seçilecek tedavi şekli ve uygulama yolu, tedavinin<br />
süresi, ilaçların dozu hekim tarafından düzenlenir. Hastalığın tedavi ve izleminde hekimlerin<br />
bilgi, tecrübe ve işbirliği içinde çalışmaları ne kadar gerekliyse siz sedef hastalarının önerilen<br />
tedaviye uyumu da o denli önemlidir.<br />
5