25.08.2013 Views

Cilt/Volume 21 Sayı/Number 1 2010 - veteriner kontrol merkez ...

Cilt/Volume 21 Sayı/Number 1 2010 - veteriner kontrol merkez ...

Cilt/Volume 21 Sayı/Number 1 2010 - veteriner kontrol merkez ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ETLİK MERKEZ VETERİNER KONTROL ve<br />

ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ<br />

ANKARA<br />

ETLİK VETERİNER<br />

MİKROBİYOLOJİ<br />

DERGİSİ<br />

JOURNAL OF ETLIK VETERINARY MICROBIOLOGY<br />

ANKARA – TURKEY<br />

<strong>Cilt</strong>/<strong>Volume</strong> <strong>21</strong> ♦ <strong>Sayı</strong>/<strong>Number</strong> 1 ♦ <strong>2010</strong><br />

ISSN 1016-3573<br />

Test<br />

AB-0048-T<br />

I


II<br />

Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi<br />

<strong>Cilt</strong>/<strong>Volume</strong> <strong>21</strong> ♦ <strong>Sayı</strong>/<strong>Number</strong> 1 ♦ <strong>2010</strong><br />

Journal of Etlik Veterinary Microbiology<br />

Yılda iki kez yayımlanır / Published two times per year<br />

ISSN 1016-3573<br />

Sahibi<br />

Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Adına<br />

Dr. Nahit Yazıcıoğlu<br />

Enstitü Müdürü<br />

Editörler Kurulu / Editorial Board<br />

Baş Editör / Editor-in Chief<br />

Dr. Nahit Yazıcıoğlu<br />

Editör Yardımcıları / Co-Editors *<br />

Dr. Erhan Akçay<br />

Dr. Rauf Akkaya<br />

Uzm. Yıldız Ayaz<br />

Dr. Asiye Dakman<br />

Dr. Arife Ertürk<br />

Dr. Uğur Küçükayan<br />

Dr. H. Kaan Müştak<br />

Dr. Yavuz Ulusoy<br />

Uzm. M. Kadri Yavuz<br />

Adres / Address<br />

Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü<br />

06020 Etlik – Ankara / TÜRKİYE<br />

Tel : 90 (312) 326 00 90 (10 hat)<br />

Faks : 90 (312) 3<strong>21</strong> 17 55<br />

URL : http://www.etlikvet.gov.tr/yayinlar.htm<br />

E-posta : ehh.o@tr.net / ehh.o@etlikvet.gov.tr


Danışma Kurulu / Advisory Board *<br />

Prof. Dr. Haluk Çelik Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />

Yrd. Doç. Dr. Alper Çiftçi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />

Doç. Dr. Kamil Ekici Yüzüncüyıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />

Prof. Dr. İrfan Erol Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />

Yrd. Doç. Dr. Arzu Fındık Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />

Doç. Dr. Ergün Göksoy Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />

Doç. Dr. Semra Gümüşova Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı<br />

Prof. Dr. Fatih Hatipoğlu Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı<br />

Doç. Dr. Ziya İlhan Yüzüncüyıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />

Prof. Dr. Müjgan İzgür Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />

Doç. Dr. Mehmet Taner Karaoğlu Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı<br />

Doç. Dr. Aylin Kasımoğlu Doğru Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />

Prof. Dr. Haydar Özdemir Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />

Prof. Dr. Aykut Özkul Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı<br />

Prof. Dr. Yavuz Selim Sağlam Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı<br />

Prof. Dr. Tansel Şireli Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />

Doç. Dr. Zafer Yazıcı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı<br />

* İsimler soyada göre alfabetik dizilmiştir ve bu sayıda görev alanlar yazılmıştır.<br />

ULAKBİM Yaşam Bilimleri Veritabanı kapsamında bulunan “çift hakemli” bir dergidir.<br />

Copyright © Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi <strong>2010</strong>, Her hakkı saklıdır / All rights reserved<br />

Basım Tarihi / Publishing Date: Haziran / June <strong>2010</strong>, Baskı adedi / Circulation: 500<br />

Tasarım ve Baskı / Printing<br />

M<br />

MEDİSAN<br />

Medisan Yayinevi Ltd.Şti.<br />

Çankırı Cad. 45 / 347 Ulus - Ankara, Türkiye<br />

Tel : +90 312 311 24 26 – 311 00 57<br />

III


IV<br />

İçindekiler / Contents<br />

Araştırma Makaleleri / Research Articles Sayfa /Page<br />

Prevalence and seasonal distribution of Salmonella spp. in frozen raw meats<br />

Dondurulmuş çiğ etlerde Salmonella spp. prevalansı ve mevsimsel dağılımı<br />

Naim Deniz Ayaz, Erdem Örmeci, Barış Öz ..................................................................................................................................... 1<br />

Konya’da tüketime sunulan beyaz salamura, tulum ve kaşar peynirlerinin ağır metal içeriklerinin araştırılması<br />

Investigation of heavy metal contents in white pickled, tulum and kashar cheeses consumed in Konya<br />

Öznur Yalçın, K. Kaan Tekinşen ........................................................................................................................................................ 5<br />

Malathion’un ratların ince bağırsak dokusu üzerine etkisi ve vitamin C ve vitamin E’nin koruyucu rolü<br />

Effects of malathion in small intestine tissue of rats and protective role of vitamin C and vitamin E<br />

Fatma Gökçe Uzun, Yavuz Ulusoy, Filiz Demir, Suna Kalender .....................................................................................................11<br />

Kuduz teşhisi için ulusal laboratuvarlar arası ring test (floresan antikor tekniği) - 2009<br />

National inter laboratory ring test (direct fluorescent antibody test) for rabies diagnosis - 2009<br />

Hikmet Ün, Selim Tuncer, Nil Ünal, Orhan Aylan .......................................................................................................................... 17<br />

Vero hücrelerinde ısıya dayanıklı sığır vebası aşı üretimi<br />

Production of a thermostable vero-cell adapted rinderpest vaccine<br />

Özden Kabaklı, Elvin Çalışkan, A. Burak Güngör, Süreyya Yöndem, İlkay Demirhan ................................................................. 23<br />

Ege Bölgesi kültür balıklarında Gram pozitif bakteri infeksiyonlarının incelenmesi<br />

Investigation of Gram positive bacterial infections in culture fisheries in the Aegean Region<br />

Saadet Gürpınar, Serap Savaşan ...................................................................................................................................................... 31<br />

Derleme / Review<br />

Bir gıda patojeni: Cronobacter sakazakii<br />

A food pathogen: Cronobacter sakazakii<br />

Aylin Kasımoğlu Doğru ................................................................................................................................................................... 37


Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Ayaz <strong>21</strong>, ND, 1 - Örmeci 4, <strong>2010</strong> E, Öz B. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Araştırma <strong>21</strong>, 1 - 4, <strong>2010</strong> Makalesi / Research Article 1<br />

Prevalence and seasonal distribution of Salmonella spp. in frozen raw meats<br />

Naim Deniz AYAZ 1 , Erdem ÖRMECİ 2 , Barış ÖZ 2<br />

1 Department of Food Hygiene and Technology, School of Veterinary Medicine, Kırıkkale University, Kırıkkale;<br />

2 B Type Food Control Detachment Command, Ağrı, Turkey<br />

Geliş Tarihi / Received: 03.03.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />

Abstract: The objectives of this study were to find out the prevalence and seasonal distribution of Salmonella spp. in<br />

frozen raw meats in Ağrı. Salmonella spp. were detected from 37 (17.3%) of the <strong>21</strong>4 frozen raw meat samples. Out of<br />

70 chicken, 74 turkey, and 70 beef samples, 19 (27.1%), 17 (23.0%), and 1 (1.4%) were contaminated with Salmonella<br />

spp., respectively. Chicken meat samples were the most prevalent among all other analyzed meat species for Salmonella<br />

spp. In general 10.7% (6/56), 28.1% (16/57), 12.0% (6/50), and 17.6% (9/51) of the meat samples were found to be<br />

contaminated with Salmonella spp. during the spring, summer, autumn, and winter, respectively. These results showed<br />

that the prevalence of Salmonella spp. were higher in raw poultry meat and beef in the summer than other seasons. In<br />

the study, high contamination levels in chicken and turkey meats with Salmonella spp. were detected. The presence<br />

of Salmonella spp. in raw poultry meat is an important risk for food hygiene. Poultry meat should be prepared under<br />

hygienic conditions in the kitchen to avoid cross contaminations to ready to eat foods and should be cooked well before<br />

consumption.<br />

Key words: Beef, chicken meat, Salmonella, seasonal distribution, turkey meat.<br />

Dondurulmuş çiğ etlerde Salmonella spp. prevalansı ve mevsimsel dağılımı<br />

Özet: Bu çalışmada, Ağrı ilinde tüketime sunulan dondurulmuş çiğ etlerdeki Salmonella prevalansının ve mevsimsel<br />

dağılımının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada analiz edilen <strong>21</strong>4 dondurulmuş çiğ etin 37’sinden (%17.3) Salmonella<br />

tespit edilmiştir. Buna göre, 70 tavuk, 74 hindi ve 70 sığır eti örneğinin sırasıyla 19 (%27.1), 17 (%23.0), ve 1’inin<br />

(%1.4) Salmonella ile kontamine olduğu belirlenmiştir. Analiz edilen et türlerinden Salmonella prevalansının en yüksek<br />

olduğu tür tavuk eti olarak belirlenmiştir. Çalışmada genel olarak, et türlerinin ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimlerinde<br />

sırasıyla %10.7 (6/56), %28.1 (16/57), %12.0 (6/50) ve %17.6 (9/51) düzeyinde Salmonella ile kontamine<br />

olduğu tespit edilmiştir. Çalışma neticesinde, çiğ kanatlı ve sığır etlerinin Salmonella’lar ile yaz aylarında diğer aylara<br />

göre daha sıklıkla kontamine olduğu gözlenmiştir. Çalışmada, tavuk ve hindi etlerinin Salmonella ile yüksek oranda<br />

kontamine olduğu ve çiğ kanatlı etlerinde Salmonella varlığının gıda hijyeni açısından önemli bir risk teşkil ettiği ortaya<br />

konmuştur. Buna göre, çiğ kanatlı etleri, mutfakta işlenmeleri esnasında gerekli hijyenik koşullar sağlanarak, tüketime<br />

hazır gıdaların kontaminasyonları önlenmeli ve iyi pişirildikten sonra tüketilmelidir.<br />

Anahtar sözcükler: Salmonella, mevsimsel dağılım, tavuk eti, hindi eti, sığır eti.<br />

Introduction<br />

Meat can be contaminated with pathogenic microorganisms<br />

through farm-to-table stages if hygienic<br />

precautions are not taken (9). Gastrointestinal flora<br />

is a possible source of foodborne pathogens and<br />

during slaughtering and processing, raw meats are<br />

often contaminated with feces of animals (12).<br />

Mead et al. (15) reported that, pathogens cause<br />

76 million cases of foodborne illnesses, 325.000<br />

hospitalizations, and 5.000 deaths in the USA annually.<br />

Among these, 31% of food-related deaths<br />

have been caused by Salmonella spp. (15). In Italy<br />

between 1991 and 1994, approximately 81% of the<br />

1699 food-borne outbreaks were caused by Salmo-<br />

nella spp. (19). Contaminated raw or undercooked<br />

poultry and red meats are particularly important<br />

in transmission of foodborne pathogens (20). In a<br />

study, prevalence of Salmonella ranged from 23.3 to<br />

47.7% in three poultry processing plants in Ankara<br />

(18). It was reported that, due to the cross contaminations<br />

in slaughtering Salmonella prevalence in<br />

poultry meat can reach to 50-100% (8).<br />

Salmonella, an important foodborne pathogen<br />

of human salmonellosis, has been generally associated<br />

with foods of animal origin. Beef and poultry<br />

meat plays a significant role in transmission of Salmonella<br />

spp. to humans throughout the food-chain<br />

(4, 10, 16, 17) causing several clinical conditions<br />

Yazışma adresi / Correspondance: Naim Deniz Ayaz, Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi<br />

Anabilim Dalı, 71450, Yahşihan, Kırıkkale, Türkiye E-posta: naimdenizayaz@kku.edu.tr


2<br />

Ayaz ND, Örmeci E, Öz B. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 1 - 4, <strong>2010</strong><br />

such as, enteric fever, enterocolitis, and systemic<br />

infections (5).<br />

The aims of this study were to find out the prevalence<br />

and seasonal distribution of Salmonella spp.<br />

in frozen raw turkey meat, chicken meat, and beef<br />

in Ağrı.<br />

Material and Method<br />

Sample collection: A total of <strong>21</strong>4 frozen raw meat<br />

samples including 74 turkey meat, 70 chicken meat<br />

and 70 beef cuts (approximately 2x3 cm cubic<br />

parts), produced by national producers, were collected<br />

in Ağrı between June 2008 and May 2009.<br />

Frozen raw meat samples were transported to the<br />

laboratory in an ice bag and analyzed in the same<br />

day for the detection of Salmonella spp.<br />

Isolation of Salmonella spp.: ISO 6579 conventional<br />

cultivation method was used to determine the<br />

presence of Salmonella spp. in meat samples (1).<br />

Twenty-five grams of meat samples were weighted<br />

into sterile bags and enriched with 225 ml Buffered<br />

Peptone Water (BPW, Oxoid CM1049, Hampshire,<br />

UK) and incubated at 37°C for 24 hours. Afterwards,<br />

aliquots of 0.1 ml were transferred to 10 ml of Rappaport-Vasilliadis<br />

Broth (RVB, Oxoid CM669), and<br />

incubated at 42°C for 24 hours. Following the incubation,<br />

broths were streak onto both Brilliant-green<br />

Phenol-red Lactose Sucrose Agar (BPLS, Merck<br />

1.07237, Hohenbrunn, Germany) and Xylose Lysine<br />

Desoxycholate Agar (XLD, Oxoid CM0469). The<br />

plates were then incubated at 37°C for 24-48 hours.<br />

Up to five of the typical colonies grown were picked<br />

from each medium and inoculated into Triple Sugar<br />

Iron Agar (TSIA, Oxoid CM0277), Lysine Iron<br />

Agar (LIA, Oxoid CM0381) and Urea Broth Base<br />

(Merck 1.08483) supplemented with 40% of urea<br />

solution (Oxoid SR0020). The mediums were incubated<br />

at 37°C for 24-48 hours. TSIA positive, LIA<br />

positive and urease negative colonies were considered<br />

as suspected Salmonella spp.<br />

The agglutination test was done with Salmonella<br />

latex test (Oxoid FT0201A). Suspected Salmonella<br />

colonies were separately mixed with a drop<br />

of antiserum on a slide and incubated up to two<br />

minutes at room temperature. Agglutination with<br />

antiserum was accepted as a positive reaction for<br />

Salmonella spp.<br />

Findings<br />

In the study, a total of <strong>21</strong>4 frozen raw meat samples,<br />

including 74 turkey meats, 70 chicken meats and 70<br />

beef were tested for the presence of Salmonella spp.<br />

As far as Salmonella spp. prevalence was concerned,<br />

37 (17.3%) of the <strong>21</strong>4 meat samples were detected<br />

as positive. Out of 70 chicken meat, 74 turkey meat,<br />

and 70 beef samples; 19 (27.1%), 17 (23.0%), and<br />

1 (1.4%) were found to be contaminated with Salmonella<br />

spp., respectively. Chicken meat samples<br />

showed the highest prevalence for Salmonella spp.<br />

among all the other analyzed meat species.<br />

It was found that during the spring, <strong>21</strong>.1% of the<br />

chicken (4/19), and 13.3% (2/15) of the turkey meat<br />

samples; during the summer, 50.0% (8/16) of the<br />

chicken, 29.2% (7/24) of the turkey, and 5.9% (1/17)<br />

of the beef samples were contaminated with Salmonella<br />

spp. It was revealed that, <strong>21</strong>.1% (4/19), and<br />

11.8% (2/17) of turkey, and chicken meat samples<br />

of the autumn were contaminated with Salmonella<br />

spp., respectively, while in the winter, 5 (27.8%) of<br />

the 18 chicken, and 4 (25.0%) of the 16 turkey meat<br />

samples were positive for Salmonella spp. In general,<br />

10.7% (6/56), 28.1% (16/57), 12.0% (6/50),<br />

and 17.6% (9/51) of the meat samples were found<br />

to be contaminated with Salmonella spp. during the<br />

spring, summer, autumn, and winter, respectively<br />

(Table 1). These results showed that the prevalence<br />

of Salmonella spp. was higher in frozen raw poultry<br />

meats and beef in the summer.


Ayaz ND, Örmeci E, Öz B. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 1 - 4, <strong>2010</strong> 3<br />

Table 1. Prevalence and seasonal distribution of Salmonella spp. in frozen raw meats in Ağrı.<br />

Date Season<br />

Analyzed<br />

<strong>Number</strong> of Samples<br />

Chicken meat Turkey meat Beef<br />

Salmonella<br />

positive<br />

Analyzed<br />

Salmonella<br />

positive<br />

Analyzed<br />

June 2008 Summer 5 2 9 3 6 1<br />

July 2008 5 3 8 2 4 -<br />

August 2008 6 3 7 2 7 -<br />

September 2008 Autumn 5 - 7 1 5 -<br />

October 2008 6 1 8 2 5 -<br />

November 2008 6 1 4 1 4 -<br />

December 2008 Winter 7 2 5 1 6 -<br />

January 2009 6 2 5 1 5 -<br />

February 2009 5 1 6 2 6 -<br />

March 2009 Spring 7 2 4 - 9 -<br />

April 2009 5 1 5 1 7 -<br />

May 2009 7 1 6 1 6 -<br />

TOTAL 70 19 74 17 70 1<br />

Discussion and Conclusion<br />

In the present study, 27.1% (19/70) of the chicken<br />

meat, 23.0% (17/74) of the turkey meat, and 1.4%<br />

(1/70) of the beef samples were found to be contaminated<br />

with Salmonella spp. In previous studies, the<br />

prevalence of Salmonella in poultry meat and beef<br />

shows differences in various countries. The prevalence<br />

of Salmonella in poultry meat was reported<br />

between the ranges of 2.6–36.0% (<strong>21</strong>, 22). Zhao et<br />

al. (22) reported the prevalence of Salmonella in<br />

chicken, and turkey in USA as 4.2%, and 2.6%, respectively,<br />

which was lower than the present study.<br />

In a study performed in UK, 5.6% of the chicken<br />

meats and 5.6% of the turkey meats were contaminated<br />

with Salmonella spp. (13). During 1997 and<br />

1998, 19.6% of the turkey carcasses were found to<br />

be contaminated with Salmonella (6). These data<br />

showed that, prevalence of Salmonella in developed<br />

countries is significantly lower than the present<br />

study. Similar to the present study, in Canada 30%<br />

of the chicken legs were contaminated with Salmonella<br />

(2). In England, Salmonella spp. were identified<br />

in 25% (60/241) of whole raw chicken samples<br />

(11). This result is in accordance with our study for<br />

Salmonella prevalence (27.1%) in chicken meat.<br />

Salmonella<br />

positive<br />

In a study performed in Ankara, Salmonella<br />

spp. were isolated from 3.3% (4/100) of the ground<br />

beef samples (7). Eblen et al. (6) found that, 1.2% of<br />

the cattle carcasses were contaminated with Salmonella<br />

in the USA. In another study, the prevalence<br />

of Salmonella spp. were assessed as 2.4% in raw red<br />

meats and 1.3% in beef samples (14). Similar result<br />

with the present study, for the presence of Salmonella<br />

spp. in beef (1.9%) was reported in the USA<br />

(22).<br />

The results of the present study showed that,<br />

the prevalence of Salmonella spp. were higher in the<br />

summer as expected, since similar to these findings,<br />

the Centers for Disease Control Foodborne Diseases<br />

Active Surveillance Network (FoodNet) data indicated<br />

that the outbreaks and clusters of food-borne<br />

infections peak during the warmest months of the<br />

year in the USA (3).<br />

In the study, high contamination levels of chicken<br />

and turkey meats with Salmonella spp. were detected.<br />

The presence of Salmonella in raw poultry<br />

meat is an important risk for food hygiene. Poultry<br />

meat should be prepared under hygienic conditions<br />

in the kitchen to avoid cross contaminations to ready<br />

to eat foods and should be cooked adequately before<br />

consumption.


4<br />

References<br />

Ayaz ND, Örmeci E, Öz B. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 1 - 4, <strong>2010</strong><br />

1. Anonymous, (2002). International Organization for Standardization<br />

(ISO). Microbiology of food and animal feeding<br />

stuffs-Horizontal method for the detection of Salmonella<br />

spp. ISO 6579.<br />

2. Bohaychuk VM, Gensler GE, King RK, Manninen KI,<br />

Sorensen O, Wu JT, Stiles ME, McMullen LM, (2006).<br />

Occurrence of pathogens in raw and ready-to-eat meat and<br />

poultry products collected from the retail marketplace in<br />

Edmonton, Alberta, Canada. J Food Prot. 69, <strong>21</strong>76-<strong>21</strong>82.<br />

3. CDC (Centers for Disease Control and Prevention),<br />

(2001). Preliminary FoodNet data on the incidence of foodborne<br />

illnesses–selected sites, United States, 2000. Morb<br />

Mort Weekly Rep. 50, 241–246.<br />

4. Chittick P, Sulka A, Tauxe RV, Fry AM, (2006). A summary<br />

of national reports of foodborne outbreaks of Salmonella<br />

Heidelberg infections in the United States: clues for disease<br />

prevention. J Food Prot. 69, 1150–1153.<br />

5. D’Aoust JY, Maurer J, (2007). Salmonella species. Doyle<br />

MP, Beuchat LR. eds. Food Microbiology: Fundamentals<br />

and Frontiers, 3rd edition. Washington, D.C.: ASM Press.<br />

p. 187-236.<br />

6. Eblen DR, Levine P, Rose BE, Saini P, Mageau R, Hill<br />

WE, (2005). Nationwide microbiological baseline data collected<br />

by sponge sampling during 1997 and 1998 for cattle,<br />

swine, turkeys, and geese. J Food Prot. 68, 1848-1852.<br />

7. Erol İ, (1999). Incidence and serotype distribution of Salmonella<br />

in ground beef in Ankara. Turk J Vet Anim Sci.<br />

23, 3<strong>21</strong>-325.<br />

8. Erol İ, (2007). Gıda Hijyeni ve Mikrobiyolojisi. Ankara: Pozitif<br />

Matbaacılık Ltd. Şti., p 60-70.<br />

9. İşeri Ö, Erol İ, (2009). Hindi etlerinden kaynaklanan başlıca<br />

bakteriyel infeksiyon ve intoksikasyonlar. Ankara Üniv<br />

Vet Fak Derg. 56, 47-54.<br />

10. Jay JM, Loessner MJ, Golden DA, (2005). Modern Food<br />

Microbiology. 7th edition. New York: Springer Science and<br />

Business Media.<br />

11. Jorgensen F, Bailey R, Willins S, Henderson P, Warcing<br />

DR, Bolton EJ, Frost JA, Ward L, Humphrey TJ, (2002).<br />

Prevalence and numbers of Salmonella and Campylobacter<br />

spp. on cow, whole chicken in relation to sampling methods.<br />

Int J Food Microbiol. 76, 151-164.<br />

12. Kegode RB, Doetkott DK, Khaitsa ML, Wesley IV,<br />

(2008). Occurrence of Campylobacter species, Salmonella<br />

species and generic Escherichia coli in meat products from<br />

retail outlets in the fargo metropolitan area. J Food Safety.<br />

28, 111-125.<br />

13. Little CL, Richardson JF, Owen RJ, De Pinna E, Threlfall<br />

EJ, (2008a). Prevalence, characterization and antimicrobial<br />

resistance of Campylobacter and Salmonella in raw<br />

poultry meat in the UK, 2003-2005. Int J Environ Health<br />

Res. 18, 403-414.<br />

14. Little CL, Richardson JF, Owen RJ, De Pinna E, Threlfall<br />

EJ, (2008b). Campylobacter and Salmonella in raw red<br />

meats in the United Kingdom: prevalence, characterization<br />

and antimicrobial resistance pattern, 2003-2005. Food Microbiol.<br />

25, 538-543.<br />

15. Mead PS, Slutsker L, Dietz V, McCaig LF, Bresee JS,<br />

Shapiro C, Griffin PM, Tauxe RV, (1999). Food-related<br />

illness and death in the United States. Emerg Infect Dis. 5,<br />

607-625.<br />

16. Oliveira SD, Rodenbusch CR, Ce´ MC, Rocha SLS, Canal<br />

CW, (2003). Evaluation of selective and non-selective<br />

enrichment PCR procedures for Salmonella detection. Lett<br />

Appl Microbiol. 36, <strong>21</strong>7–2<strong>21</strong>.<br />

17. Orji MU, Onuigbo HC, Mbata TI, (2005). Isolation of<br />

Salmonella from poultry droppings and other environmental<br />

sources in Awka, Nigeria. Int J Infect Dis. 9, 86–89.<br />

18. Sarımehmetoğlu B, Küplülü Ö, Erol İ, Özdemir H,<br />

(1996). Tavuk kesimhanelerinde Salmonella kontami-nasyonu<br />

ve serotip dağılımı. Ankara Üniv Vet Fak Derg. 43,<br />

85-90.<br />

19. Scuderi G, Fantasia M, Filetici E, Anastasio MP, (1996).<br />

Foodborne outbreaks caused by Salmonella in Italy, 1991–<br />

1994. Epidemiol Infect. 116, 257–265.<br />

20. Tauxe RV, (2002). Emerging foodborne pathogens. Int J<br />

Food Microbiol. 78, 31-41.<br />

<strong>21</strong>. Uyttendaele M, De Troy P, Debevere J, (1999). Incidence<br />

of Salmonella, Campylobacter jejuni, Campylobacter coli,<br />

and Listeria monocytogenes in poultry carcasses and different<br />

types of poultry products for sale on the Belgian retail<br />

market. J Food Prot. 62, 735–740.<br />

22. Zhao C, Ge B, Villena JD, Sudler R, Yeh E, Zhao S,<br />

White DG, Wagner D, Meng J, (2001). Prevalence of<br />

Campylobacter spp., Escherichia coli, and Salmonella serovars<br />

in retail chicken, turkey, pork, and beef from Greater<br />

Washington, D.C., Area. Appl Environ Microbiol. 67, 5431-<br />

5436.


Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Yalçın <strong>21</strong>, 5 Ö, - 10, Tekinşen <strong>2010</strong> KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, Araştırma 5 - 10, <strong>2010</strong> Makalesi / Research Article 5<br />

Konya’da tüketime sunulan beyaz salamura, tulum ve kaşar peynirlerinin<br />

ağır metal içeriklerinin araştırılması*<br />

Öznur YALÇIN 1 , K. Kaan TEKİNŞEN 2<br />

1 Selçuk Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi; 2 Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi<br />

Anabilim Dalı, Konya, Türkiye<br />

Giriş<br />

Geliş Tarihi / Received: 08.04.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />

Özet: Araştırma, Konya’da tüketime sunulan beyaz salamura, tulum ve kaşar peynirinde alüminyum, kadmiyum, kurşun,<br />

bakır, demir, nikel, krom ve çinko varlığını araştırmak amacıyla yapıldı. Bu amaçla perakende satış yerlerinden,<br />

her bir çeşitten 30’ar adet olmak üzere, toplam 90 adet peynir numunesi toplandı. Peynir numunelerinin ağır metallerle<br />

kontaminasyonunun varlığı ve kontaminasyon düzeyi ICP-AES atomik emisyon spektrofotometresi kullanılarak mg/<br />

kg olarak belirlendi. Araştırmada, beyaz salamura peynirlerde ortalama alüminyum, bakır, demir, nikel, kadmiyum,<br />

kurşun, çinko ve krom miktarları sırasıyla; 3.12 mg/kg, 1.44 mg/kg, 17.47 mg/kg, 0.49 mg/kg, 0.12 mg/kg, 0.13 mg/<br />

kg, 15.35 mg/kg, 0.49 mg/kg; tulum peynirlerinde 0.59 mg/kg, 1.06 mg/kg, 14.18 mg/kg, 0.65 mg/kg, 0.10 mg/kg, 0.08<br />

mg/kg, 15.96 mg/kg, 0.70 mg/kg; kaşar peynirlerinde ise, 0.64 mg/kg, 1.35 mg/kg, 15.42 mg/kg, 0.43 mg/kg, 0.11 mg/<br />

kg, 0.12 mg/kg, 27.15 mg/kg, 0.50 mg/kg düzeylerinde tespit edildi. Sonuç olarak, numunelerin üretim tekniğindeki,<br />

dolayısıyla çeşidindeki farklılıklara bağlı olarak alüminyum, bakır, demir, kadmiyum ve çinko içerikleri arasında anlamlı<br />

farklılıklar (P


6<br />

Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong><br />

talıkları gibi olaylara da neden olarak insan sağlığını<br />

etkileyebilmektedirler (9). Kurşun ve kadmiyumun<br />

önemli toksik metaller olduğu ve çocukların bu metallere<br />

karşı yetişkinlerden daha duyarlı olduğu yapılan<br />

araştırmalarla belirlenmiştir (28).<br />

Ülkemiz gıda sanayini genel olarak ele aldığımızda;<br />

toplam 28000 adet dolayında gıda maddesi<br />

üreten tesisin bulunduğu ve bu tesislerin yaklaşık<br />

%18’inin süt ve ürünleri üreten tesisler olduğu bildirilmektedir<br />

(13). Ağır metal kontaminasyonlarının<br />

<strong>kontrol</strong> altına alınabilmesi, çevre kirliliği nedeniyle<br />

oluşan hammadde kirliliğinin önlenmesi ile süt ve<br />

ürünlerinin üretimi sırasında uygulanan teknolojik<br />

işlemlerin tekniğine göre yapılması; tüketime sunuluncaya<br />

kadar uygun koşullarda ve ambalajlarda<br />

saklanmasıyla mümkün olabilir. Ayrıca sütün depolandığı<br />

kaplar ve kullanılan ekipmanların niteliği de<br />

önemli bir metalik kontaminant kaynağı oluşturduğundan<br />

sözü edilen bu faktörlere dikkat edilmesi<br />

gerekmektedir (34).<br />

Çeşitli kaynaklardan bulaşan kontaminantlar,<br />

çevreci kuruluşlar tarafından sağlık açısından risk<br />

yaratan maddeler olarak kabul edilmektedir. Özellikle<br />

ağır metal iyonlarının gıdalara bulaşması ve<br />

günlük tolere edilebilir miktarın üzerine çıktığında<br />

sorun yaratması FAO/WHO’nun üzerine durduğu<br />

konular arasındadır. Bu nedenle gerek üye ülkeler<br />

gerekse dünya ticaretiyle ilgilenen diğer ülkeler<br />

kendi ülkelerinde gıda ve yem maddelerinde kontaminant<br />

düzeylerinin belirlenmesi amacıyla tarama<br />

çalışmaları yapmışlardır (9, 11).<br />

Yapılan değişik araştırmalar gıdalar ile alınan<br />

ağır metallerin insanlarda ciddi sağlık sorununa<br />

neden olabileceğini göstermiştir. Bu nedenle bazı<br />

ülkelerin gıda mevzuatlarında gıdalarda bulunabilecek<br />

ağır metallerin limit değerleri belirtilmektedir<br />

(24). Türk Gıda Kodeksi’nin ilgili tebliğlerinde de<br />

(29, 30), peynire ait maksimum limitler belirtilmemesine<br />

rağmen, birçok gıdada (örn., sığır, domuz,<br />

kanatlı eti, balık eti, tahıllar, meyve suları, katı ve<br />

sıvı yağlar, sebzeler, konserve gıdalar v.b.) bazı ağır<br />

metallerin kabul edilebilir en yüksek değerleri belirtilmektedir.<br />

Türk Gıda Kodeksi’nin gıda maddelerinde<br />

belirli bulaşanların maksimum seviyelerinin<br />

belirlenmesi hakkındaki tebliğde (29), bazı gıdalar<br />

için kabul edilebilir en yüksek değerler alüminyum<br />

için 2-15 mg/kg, kadmiyum için 0.01-1 mg/kg, kurşun<br />

için 0.02-2 mg/kg, bakır için 0.05-50 mg/kg, demir<br />

için 0.2-25 mg/kg, nikel için 0.1-0.2 mg/kg, çin-<br />

ko için 2-50 mg/kg olarak belirtilmekte krom için<br />

herhangi bir miktar bildirilmemektedir. Türk Gıda<br />

Kodeksi’nin, 2008 yılında yayımladığı ilgili tebliğde<br />

(30) ise, bazı gıdalarda kurşun, kadmiyum, civa<br />

ve kalay dışında diğer ağır metallerin (alüminyum,<br />

bakır, demir, nikel, çinko, krom) maksimum limitleri<br />

belirtilmemekte, kadmiyum limitlerinin 0.05-1<br />

mg/kg, kurşun limitlerinin 0.02-1.5 mg/kg düzeylerinde<br />

olması gerektiği bildirilmektedir.<br />

Günümüzde ağır metal iyonlarının ciddi sağlık<br />

problemlerine yol açtığı hatta bazı vakaların ölümlere<br />

kadar gittiği bilinmektedir. Bu yüzden ağır metal<br />

bulaşması konusuna gerekli önemin verilmesi,<br />

muhtelif kaynaklarının ve gıdalardaki düzeylerinin<br />

incelenerek etkin önlemlerin alınması gerekmektedir<br />

(23). Bu bağlamda mevcut araştırmayla, Konya’da<br />

tüketime sunulan ve tüketimde önemli paya sahip<br />

olan beyaz salamura, tulum ve kaşar peynirlerinin<br />

alüminyum, bakır, demir, nikel, kadmiyum, kurşun,<br />

çinko ve krom düzeylerinin belirlenmesi ve Türk<br />

Gıda Kodeksi’nde belirtilen limitlere uygunluğunun<br />

tespit edilmesi amaçlandı.<br />

Materyal ve Metot<br />

Numunelerin temini: Beyaz salamura (teneke ambalajlı<br />

taze), tulum (deri tulumda olgunlaştırılmış)<br />

ve kaşar (vakum paketli taze) peyniri numuneleri,<br />

Konya’daki çeşitli perakende satış yerlerinden (süpermarketler,<br />

bakkallar, işletme ve mandıraların<br />

satış yerleri) 30’ar adet temin edildi. 250-400 g<br />

miktarlarda alınan toplam 90 adet numune, analize<br />

alınıncaya kadar buzdolabında 4ºC’de bekletildi.<br />

Ağır metal tayini: Peynir numunelerinin alüminyum,<br />

bakır, kadmiyum, kurşun, demir, nikel, krom<br />

ve çinko ağır metalleriyle kontaminasyonun varlığı<br />

ve kontaminasyon düzeyi ICP-AES atomik emisyon<br />

spektrofotometresi kullanılarak mg/kg olarak<br />

belirlendi. Analizi yapılacak örneklerdeki organik<br />

bileşiklerin yok edilmesi ve inorganik bileşiklerin<br />

çözünür faza geçirilmesi amacıyla yapılan çözümleme<br />

işlemlerinde Mars-5 mikrodalga kapalı sistem<br />

yaş yakma yöntemi kullanıldı. Yakma öncesinde,<br />

numunelerden 1 g kuru madde esasına göre peynir<br />

örnekleri teflon kaplar içersine alındı ve üzerine<br />

perklorik asit-nitrik asit karışımından (5+5) 10<br />

ml ilave edildi. Teflon kapların ağızları kapatılarak,<br />

örnekler Mars-5 (Cem Corporation) mikrodalga fırında<br />

(maksimum 1200 watt) maksimum 160ºC’de<br />

yakıldı. Örnekler bidistile su ile yıkanarak kaplara


Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong> 7<br />

alındı ve 25 ml’ye tamamlandı. Bu işlemden sonra<br />

S&S mavi bantlı süzgeç kağıtları kullanılarak süzüldü.<br />

Örneklerin ağır metal kalıntı düzeyleri VA-<br />

RIAN-CCD Simultaneous marka ICP-AES cihazıyla<br />

belirlendi (8, 17).<br />

İstatistiksel analizler: Araştırmada elde edilen verilerin<br />

istatistiksel değerlendirilmesinde SPSS 15.0<br />

paket programından yararlanarak varyans analizi<br />

uygulandı. Önemli varyans kaynakları arasındaki<br />

farklarda Duncan Testi uygulamasıyla belirlendi<br />

(20).<br />

Bulgular<br />

Araştırmada, Konya yöresinde en çok tüketilen<br />

peynir çeşitleri olan beyaz salamura, tulum ve kaşar<br />

peynirlerinden 30’ar adet numune, çeşitli perakende<br />

satış yerlerinden toplanarak, alüminyum, bakır, demir,<br />

nikel, kadmiyum, kurşun, çinko ve krom metallerinin<br />

kontaminasyonu yönünden incelendi. Peynir<br />

numunelerinde elde edilen bulgular Tablo 1’de gösterilmektedir.<br />

Tablo 1. Beyaz salamura, tulum ve kaşar peyniri numunelerinin ağır metal içerikleri (mg/kg).<br />

Ağır metal<br />

Beyaz salamura peyniri<br />

(x ± Sx )<br />

Tulum peyniri<br />

(x ± Sx )<br />

Kaşar peyniri<br />

(x ± Sx )<br />

P değeri<br />

Alüminyum 3.12 ± 0.46 a 0.59 ± 0.03 b 0.64 ± 0.04 b 0.000<br />

Bakır 1.44 ± 0.09 a 1.06 ± 0.05 b 1.35 ± 0.04 a 0.000<br />

Demir 17.47 ± 0.59 a 14.18 ± 0.63 b 15.42 ± 0.40 b 0.000<br />

Nikel 0.49 ± 0.06 0.65 ± 0.19 0.43 ± 0.03 0.393<br />

Kadmiyum 0.12 ± 0.003 a 0.10 ± 0.002 b 0.11 ± 0.003 b 0.000<br />

Kurşun 0.13 ± 0.02 0.08 ± 0.01 0.12 ± 0.02 0.131<br />

Çinko 15.35 ± 0.72 b 15.96 ± 1.30 b 27.15 ± 0.71 a 0.000<br />

Krom 0.49 ± 0.02 0.70 ± 0.19 0.50 ± 0.01 0.303<br />

a, b: Aynı satırda farklı harf taşıyan ortalamalar arasındaki farklılık önemlidir (P


8<br />

Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong><br />

belirlemişlerdir. Lante ve ark. (16), Crescenza ve<br />

Squacquerone peynirlerinde bakır düzeylerini ise<br />

0.2-1.1 mg/kg olarak belirlemişlerdir. Bulgular Sağun<br />

ve ark.’nın (22) tespit etiği değerden düşük,<br />

Lante ve ark.’nın (16) tespit ettiği değerler ile kıyaslandığında<br />

ise, tulum peynirinde benzer, beyaz<br />

salamura ve kaşar peynirlerinde düşük düzeylerde<br />

belirlenmiştir. Türk Gıda Kodeksi’nde (29), bazı<br />

bitkisel ve hayvansal içerikli gıdalar için maksimum<br />

limitler 0.05-50 mg/kg olarak bildirilmiştir. Tespit<br />

edilen değerler bu limitler arasında kalmaktadır. Beyaz<br />

salamura ve kaşar peynirlerindeki tespit edilen<br />

bakır miktarlarının, tulum peynire göre yüksek olması,<br />

bakırın peynirlere yapımında kullanılan ekipmanlardan<br />

geçebileceği kanısını uyandırmaktadır.<br />

Ayrıca tarım ilaçlarında bakırın yüksek miktarlarda<br />

bulunduğu (27) göz önüne alınırsa, hayvan yemlerinden<br />

süte, dolayısıyla peynire geçebilecek bakırın<br />

bu düzeylerde bulunabilmesi normal olarak karşılanabilir.<br />

Araştırmada, beyaz salamura peynirde tespit<br />

edilen demir miktarının, tulum ve kaşar peynirlerinin<br />

demir içeriğinden anlamlı düzeyde yüksek<br />

(P


Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong> 9<br />

herhangi bir anlamlılık arz etmediği görüldü (Tablo<br />

1). Diğer taraftan numunelerde beyaz salamura peynir<br />

ve tulum peynirlerin 2 tanesinde (%6.7), kaşar<br />

peynirlerinin 4 tanesinde (%13.3) kurşuna rastlanmamıştır.<br />

Ayar ve ark. (5) beyaz salamura peynir,<br />

tulum ve kaşar peynirler üzerinde yaptıkları araştırmalarda<br />

en yüksek kurşun miktarına kaşar peynirinde<br />

(1.10 mg/kg) ve beyaz salamura peynirde<br />

(0.92 mg/kg) rastlamış, kurşunun kazein tarafından<br />

bağlanması nedeniyle peynirlerde yüksek düzeylerde<br />

olabileceğini bildirilmiştir. Ayrıca üretimde ve<br />

ambalajlamada kullanılan malzemelerin de kurşun<br />

miktarında etkili olduğu belirtilmektedir. Yapılan<br />

diğer bir çalışmada (18) ise kurşun miktarı çeçil<br />

peynirinde 0.14 µg/g, çömlek peynirinde 1.20 µg/g<br />

düzeyinde belirlenmiştir. Türk Gıda Kodeksi’nde<br />

(30) bazı bitkisel ve hayvansal gıda maddelerinde<br />

maksimum kurşun miktarları 0.02-1.5 mg/kg olarak<br />

bildirilmiştir. Bulgular bu değerlerle uyuşmaktadır.<br />

Peynir numunelerinde, kaşar peynirlerde tespit<br />

edilen ortalama çinko içeriğinin, beyaz salamura ve<br />

tulum peynirlerinin çinko içeriğinden anlamlı düzeyde<br />

(P


10<br />

Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong><br />

6. Belgaied JE, (2003). Release of heavy metals from Tunisian<br />

tarditional earthenware. Food Chem Toxicol. 41, 95-98.<br />

7. Bratakos MS, Lazos ES, Bratakos SM, (2001). Chromium<br />

content of selected Greek foods. Sci Total Environ. 290, 47-<br />

58.<br />

8. Brooks RR, ed., (2000). Phytochemistry of Hyperaccu-mulators.<br />

In plants that hyperaccumulate heavy metals. CABI<br />

Publishing, New York. p. 18-<strong>21</strong>.<br />

9. Concon JM, (1988). Food Toxicology, Part B. Contaminants<br />

and additives. Marcel Doccor Inc, New York and Basel. p.<br />

1351.<br />

10. Coni E, Bocca A, Coppolelli P, Caroli S, Cavalucci C,<br />

Trabalza Marinucci M, (1996). Minor and trace element<br />

content in sheep and goat milk and dairy products. Food<br />

Chem. 57(2), 253-260.<br />

11. Dabeka RW, McKenzie AD, (1992). Total diet study of<br />

lead and cadmium in food composites: preliminary investigations.<br />

J AOAC International. 75(3), 386- 394.<br />

12. Gambelli L, Belloni P, Ingrao G, Pizzoferrato L, Santaroni<br />

GP, (1999). Minerals and trace elements in some<br />

Italian dairy products. J Food Compos Anal. 12, 27-35.<br />

13. Güder G, (2006). Avrupa birliği gıda güvenliği politikası<br />

ve üyelik sürecinde Türkiye’ye yansımaları. Uzmanlık Tezi.<br />

Yayın No: DPT 2696. TC Başbakanlık DPT, AB İle İlişkiler<br />

Genel Müdürlüğü, Ankara.<br />

14. Jensen RG, (1995). Handbook of milk composition. Academic<br />

Press, New York. p. 897-899.<br />

15. Kılıçel F, Tarakçı Z, Sancak H, Durmaz H, (2004). Otlu<br />

lorların mineral madde ve ağır metal içerikleri. Yüzüncü<br />

Yıl Üniv Ziraat Fak Tarım Bilimleri Derg. 14(1), 41-45.<br />

16. Lante A, Lomolino G, Cagnin M, Spettoli P, (2006).<br />

Content and characterisation of minerals in milk and in<br />

Crescenza and Squacquerone Italion fresh cheeses by ICP-<br />

OES. Food Control. 17(3), 229-233.<br />

17. Laurent L, (1997). Minerals. Analysis of food constituents.<br />

Multon, JL. ed. Viley-VCH Inc., Canada. p. 90-95.<br />

18. Mendil D, (2006). Mineral and trace metal levels in some<br />

cheese collected from Turkey. Food Chem. 96(4), 532-537.<br />

19. Merdivan M, Yilmaz E, Hamamci C, Aygun RS, (2004).<br />

Basic nutrients and element contents of white cheese of Diyarbakir<br />

in Turkey. Food Chem. 87(2), 163-171.<br />

20. Özdamar K, (1997). Paket programlar ile istatistiksel veri<br />

analizi 1. Anadolu Üniv Yayınları No: 1001, Fen Fakültesi<br />

Yayınları No:11, Eskişehir.<br />

<strong>21</strong>. Park YW, (1990). Nutrient profiles of commercial goat<br />

milk cheses manufactured in the United States. J Dairy Sci.<br />

73(11), 3059-3067.<br />

22. Sağun E, Tarakçı E, Sancak E, Durmaz H, (2005). Salamura<br />

otlu peynirde olgunlaşma süresince mineral madde<br />

değişimi. Yüzüncü Yıl Üniv Vet Fak Derg. 16(1), <strong>21</strong>-25.<br />

23. Şahan Y, (2003). Süt ürünlerinde ağır metal kontaminasyonu.<br />

Süt Endüstrisinde Yeni Eğilimler Sempozyumu Bildiriler<br />

Kitabı. 347-350, 22-23 Mayıs, İzmir.<br />

24. Şimşek O, Gültekin R, Öksüz O, Kurultay S, (2000). The<br />

effect of environmental pollution on the heavy metal content<br />

of raw milk. Nahrung/Food. 44(5), 360-363.<br />

25. Tarakçı Z, Yurt B, Küçüköner E, (2003). Darende Dumas<br />

çökeleğinin yapılışı ve bazı özellikleri üzerine bir araştırma.<br />

Gıda, 28(4), 4<strong>21</strong>-427.<br />

26. Tekinşen OC, Tekinşen KK, (2005). Süt ve süt ürünleri:<br />

temel bilgiler, teknoloji, kalite <strong>kontrol</strong>ü. Selçuk Üniversitesi<br />

Basımevi, Konya.<br />

27. Temurci (Usta) H, Güner A, (2006). Ankara’da tüketime<br />

sunulan süt ve beyaz peynirde ağır metal kontaminasyonu.<br />

Atatürk Üniv Vet Bilimleri Derg, 1(1-2), 20-28.<br />

28. Tripathi RM, Raghuanth R, Sastry VN, Krishnamoorthy<br />

TM, (1999). Daily intake of heavy metals by infants<br />

through milk and milk products. Sci Total Environ.<br />

227(2-3), 229-235.<br />

29. Türk Gıda Kodeksi, (2002). Gıda maddelerinde belirli bulaşanların<br />

maksimum seviyelerinin belirlenmesi hakkında<br />

tebliğ. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tebliğ No: 2002/63,<br />

Ankara.<br />

30. Türk Gıda Kodeksi, (2008). Gıda maddelerindeki bulaşanların<br />

maksimum limitleri hakkında tebliğ. Tarım ve Köyişleri<br />

Bakanlığı Tebliğ No: 2008/26, Ankara.<br />

31. Vidovic M, Sadibasic A, Cupic S, Lausevic M, (2005).<br />

Cd and Zn in atmospheric deposit, soil, wheat and milk.<br />

Environ Res. 97(1), 26-31.<br />

32. Vural H, (1993). Ağır metal iyonlarının gıdalarda oluşturduğu<br />

kirlilikler. Ekoloji. 8, 3-8.<br />

33. WHO, (1989). Thirty-third report of the Joint FAO/ WHO<br />

Expert Committee on Food Additives. WHO Technical Report<br />

No: 776, Geneva.<br />

34. Yüzbaşı N, (2001). Kaşar peynirinde bazı ağır metallerin<br />

düzeyi ve prosesteki değişimi. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.


Etlik Vet Mikrobiyol Uzun FG, Derg, Ulusoy <strong>21</strong>, 11 Y, - 16, Demir <strong>2010</strong> F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Araştırma Derg, <strong>21</strong>, 11 Makalesi - 16, <strong>2010</strong> / Research Article 11<br />

Malathion’un ratların ince bağırsak dokusu üzerine etkisi ve vitamin C ve<br />

E’nin koruyucu rolü<br />

Giriş<br />

Fatma Gökçe UZUN 1 , Yavuz ULUSOY 2 , Filiz DEMİR 1 , Suna KALENDER 3<br />

1 Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü; 2 Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü<br />

Patoloji Laboratuvarı; 3 Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi, Ankara, Türkiye<br />

Geliş Tarihi / Received: 22.04.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 11.06.<strong>2010</strong><br />

Özet: Organofosfatlı bir pestisit olan malathion pestleri <strong>kontrol</strong> etmek için tarımda ve ev uygulamalarında sıklıkla kullanılan<br />

bir insektisittir. Bu çalışmada 300–320 g ağırlığındaki erkek Wistar ratlara vitamin C (200 mg/kg) + vitamin E<br />

(200 mg/kg), malathion (27 mg/kg) ve vitamin C (200 mg/kg) + vitamin E (200 mg/kg) + malathion (27 mg/kg) 4 hafta<br />

süreyle oral gavaj yoluyla verilmiştir. Uygulamadan 4 hafta sonra ratların ince bağırsaklarındaki histopatolojik değişiklikler<br />

ışık mikroskobu altında <strong>kontrol</strong> grubu ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Malathion uygulandıktan 4 hafta<br />

sonra ratların ince bağırsaklarında nekroz, ödem ve hiperemi gibi histopatolojik değişiklikler gözlenirken vitamin C +<br />

vitamin E + malathion uygulanan grupta nekroz ve mononüklear hücre infiltrasyonu gözlenmiştir. Sonuç olarak düşük<br />

doz malathion’un ratların ince bağırsaklarında histopatolojik değişikliklere neden olduğu tespit edilmiştir. Vitamin C ve<br />

vitamin E’nin malathion’un ince bağırsakta neden olduğu histopatolojik değişiklikleri önlemediği gözlenmiştir.<br />

Anahtar sözcükler: Histopatoloji, ince bağırsak, malathion, vitamin C, vitamin E.<br />

Effects of malathion in small intestine tissue of rats and protective role of vitamin C and E<br />

Summary: Malathion is an organophosphate pesticide that is widely used in agricultural and household applications<br />

to control pests. In this study, sexually mature male Wistar rats (weighing 300–320 g) were given malathion (27 mg/<br />

kg) and/or vitamin C (200 mg/kg) + vitamin E (200 mg/kg) daily via gavage for 4 weeks. At the end of fourth week,<br />

histopathological changes in small intestine were investigated using light microscope comparatively with control group.<br />

Necrosis, edema and hyperemia were observed in the small intestine tissues of malathion treated group. It was observed<br />

that there were necrosis and mononuclear cell infiltration in the small intestine of vitamin C + vitamin E + malathion<br />

treated group. As a result, lower doses of malathion caused histopathological changes in the rat small intestine. It was<br />

determined that vitamin C and vitamin E have not prevented the histopathological changes caused by malathion in small<br />

intestine tissues.<br />

Key words: Histopathology, malathion, small intestine, vitamin C, vitamin E.<br />

Organofosfatlı bileşikler tarımda insektisit ve akarisit<br />

olarak sıklıkla kullanılan bir pestisit grubudur<br />

(27). Organofosfatlı pestisitlerin kalıntıları, toprakta,<br />

su organizmalarında, sebzelerde, tohumlarda<br />

ve diğer besin ürünlerinde tespit edilmiştir (8, 27).<br />

Halk sağlığı ve tarım uygulamalarında organofosfatlı<br />

pestisitlerin geniş bir şekilde kullanımı önemli<br />

bir sağlık riski oluşturan çevresel kirlenmeye neden<br />

olduğundan insanların akut ya da kronik zehirlenmelerine<br />

sebep olmaktadır (15). Organofosfatlı<br />

insektisitlerin lipofilik özelliğinden dolayı hücre<br />

membranı ile etkileşimini kolaylaştırdığı ve pek<br />

çok iç organın hücrelerinde fosfolipit tabakasında<br />

düzensizliğe neden olduğu bilinmektedir (16).<br />

Organofosfatlı bileşiklerin ilk hedefi asetilkolines-<br />

terazdır. Organofosfatlı pestisitler tarafından asetilkolinesterazın<br />

inhibisyonu kolinerjik sinapslarda<br />

asetilkolinin birikmesine sebep olur. Bu da kolinerjik<br />

sendrom olarak adlandırılan muskarinik ve nikotinik<br />

reseptörlerin aşırı uyarılmasına neden olur<br />

(6). Bununla beraber, organofosfatlı pestisitlerin<br />

pseudokolinesterazı inhibe ettiği de bilinmektedir<br />

(13, 14, 18). Organofosfatlı pestisitlerin deney hayvanlarında<br />

immun sistem (79), üreme sistemi (27,<br />

28), karaciğer (7, 13, 31), böbrek (12), hematolojik<br />

sistem (5) ve sinir sistemi (4) gibi pek çok sistem ve<br />

organı etkilediği bildirilmiştir. Ayrıca organofosfatlı<br />

bileşiklerin ince bağırsakları etkilediği de rapor<br />

edilmiştir (3, 19).<br />

Malathion [O,O-dimethyl-S-(1,2-dicarbet-hoxyethyl)<br />

phosphorodithioate] pestleri <strong>kontrol</strong> etmek<br />

Yazışma adresi / Correspondance: Fatma Gökçe Uzun, Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü,<br />

06500, Ankara, Türkiye E-posta: fguzun@gazi.edu.tr


12<br />

Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong><br />

için tarım ve ev uygulamalarında sıklıkla kullanılan<br />

organofosfatlı bir pestisittir. Malathion’un yaygın<br />

şekilde kullanımı ve besin ürünlerindeki yüksek<br />

miktarı insanlar, hayvanlar ve kuşların bu pestisite<br />

yüksek oranda maruz kalmasına neden olabilir<br />

(26). Malathion’un hedef dokularda asetikolinesterazı<br />

inhibe ettiği bilinmektedir (<strong>21</strong>, 22). Ayrıca<br />

malathion’un biyolojik olarak aktif formu malaokzon<br />

yolu ile de toksik etki gösterdiği bilinmektedir.<br />

Malathion’un lipitte çözünebildiği ve karaciğer ve<br />

diğer lipofilik dokularda depolanabildiği bildirilmiştir<br />

(15). Yapılan önceki çalışmalarda malathion’un<br />

deney hayvanlarında karaciğer (7), testis (27) ve<br />

beyin (4) gibi dokular üzerinde olumsuz etkilere neden<br />

olduğu görülmüştür.<br />

Antioksidan vitaminler immun stimülasyonu<br />

ve karsinojenlerin metabolik aktivitelerinde değişiklik<br />

gibi pek çok biyolojik aktiviteye sahiptirler<br />

(29). Vitamin E en önemli lipofilik antioksidandır<br />

ve çoğunlukla hücre membranlarında bulunur. Bu<br />

nedenle membran stabilitesinin sürdürülmesine<br />

yardım eder. Vitamin C hidrofiliktir ve ekstraselüler<br />

sıvılarda sulu ortamda radikalleri yakalayan ve<br />

biyomembranları peroksidatif hasardan koruyan en<br />

önemli serbest radikal temizleyicisidir. Antioksidan<br />

özelliklerine ek olarak vitamin C membranda<br />

tokoferil radikallerinden tokoferol rejenerasyonunu<br />

da gerçekleştirir. Bu nedenle vitamin C ve vitamin<br />

E interaktif etkilere sahiptirler (25). Yapılan<br />

önceki çalışmalarda vitamin C ve E’nin pestisitlerin<br />

neden olduğu toksisiteye karşı koruyucu olduğu<br />

gösterilmiştir (27, 28, 30). Bu çalışmanın amacı<br />

malathion’un subakut uygulamasının ratların ince<br />

bağırsak dokularında meydana getirebileceği histopatolojik<br />

değişiklikleri incelemek, bunun yanı sıra<br />

malathion’un ince bağırsaklarında sebep olabileceği<br />

histopatolojik değişikler üzerine vitamin C ve E<br />

kombinasyonun koruyucu rolünü araştırmaktır.<br />

Materyal ve Metot<br />

Hayvanlar: Bu çalışmada 300-320 g ağırlığında erkek<br />

Wistar ratlar kullanıldı. Gazi Üniversitesi Laboratuvar<br />

Hayvanları Yetiştirme ve Deneysel Araştırmalar<br />

Merkezi (GÜDAM)’nden temin edilen ratlar<br />

özel besleme kafesleri içerisinde her kafeste 6 rat<br />

olacak şekilde yerleştirildi. Deney hayvanları standart<br />

laboratuvar besini ve su ile beslendi. Ratlara 20<br />

± 2ºC oda sıcaklığında, 12 saat aydınlık/karanlık fotoperiyodu<br />

uygulandı. Ratlar uygulama yapılmadan<br />

10 gün önce karantina altına alındı. Bu çalışma için<br />

Bozok Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik<br />

Kurulu’ndan onay alınmıştır.<br />

Kimyasallar: Malathion, Ankara Zirai Mücadele<br />

Merkezi’nden temin edildi. Vitamin E (DL-αtocopherol<br />

acetate) Merck’ten (Almanya), vitamin<br />

C (L-ascorbic acid) ise Carlo Erba’dan (Milano,<br />

İtalya) sağlandı.<br />

Hayvanlara uygulama planı: Ratlar <strong>kontrol</strong> grubu<br />

(n=6) ve uygulama grubu (n=18) olmak üzere<br />

iki gruba ayrıldı. Uygulama grubu da kendi içerisinde<br />

üç gruba ayrıldı; malathion uygulanan grup<br />

(n=6), vitamin C + vitamin E uygulanan grup (n=6)<br />

ve vitamin C + vitamin E + malathion uygulanan<br />

grup (n=6). Uygulamalar sabah 09:00-10:00 saatleri<br />

arasında aç olmayan ratlara yapıldı. Uygulamanın<br />

yapıldığı ilk gün deneyin 0’ıncı günü olarak kabul<br />

edildi. Uygulamadan 4 hafta sonra her gruptan 6 rat<br />

disekte edilerek patolojik incelemeler için bağırsak<br />

örnekleri alındı.<br />

Kontrol grubu: Her bir rata günlük 0.2 ml mısır<br />

yağı oral olarak gavaj yoluyla verildi.<br />

Vitamin C + vitamin E uygulanan grup: Her bir<br />

rata günlük 200 mg/kg vitamin C (L-ascorbic acid)<br />

distile su içerisinde çözülerek oral gavaj yoluyla verildi.<br />

Daha sonra aynı hayvanlara 200 mg/kg vitamin<br />

E (DL-α-tocopherol acetate) mısır yağı içerinde<br />

çözülerek oral gavaj yoluyla verildi.<br />

Malathion uygulanan grup: Her bir rata günlük<br />

27 mg/kg malathion (1/50 LD 50 ) mısır yağı içerisinde<br />

çözülerek oral gavaj yoluyla verildi.<br />

Vitamin C + vitamin E + malathion uygulanan<br />

grup: Her bir rata günlük 200 mg/kg vitamin C (Lascorbic<br />

acid) distile su içerisinde çözülerek oral<br />

gavaj yoluyla verildi. Yine aynı hayvanlara 200 mg/<br />

kg vitamin E (DL-α-tocopherol acetate) mısır yağı<br />

içerinde çözülerek oral gavaj yoluyla verildi. Aynı<br />

hayvanlara 27 mg/kg malathion (1/50 LD 50 ) mısır<br />

yağı içerisinde çözülerek oral gavaj yoluyla verildi.<br />

Ratlara malathion uygulaması vitamin uygulamasından<br />

30 dk sonra yapıldı.<br />

Işık mikroskobu incelemeleri: Deneyin sonunda<br />

ratlar disekte edilerek histopatolojik incelemeler<br />

için ince bağırsakları alındı. Nötral formalin solüsyonunda<br />

24 saat süreyle tespiti yapıldıktan sonra<br />

akan musluk suyu altında yıkandı. Yükselen alkol<br />

serilerinden geçirilerek dehidrasyonu yapıldıktan<br />

sonra parafin ortamında bloklandı. Parafin bloklar-


Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong> 13<br />

dan mikrotomda (Microm) 5-6 μm kalınlığında ince<br />

kesitler alındı ve alınan kesitler ışık mikroskobu<br />

incelemeleri için hematoksilen-eosin ile boyandı.<br />

Kesitler fotoğraf makinesi ataçmanlı ışık mikroskobunda<br />

(Olympus Bx51) incelendi ve fotoğrafları<br />

çekildi.<br />

Bulgular<br />

Kontrol grubu ve vitamin C + vitamin E uygulanan<br />

gruptaki ratların ince bağırsak dokularının histolojisi<br />

normal yapıda gözlendi (Şekil 1, Şekil 2). Malathion<br />

uygulamasından 4 hafta sonra ratların ince<br />

bağırsaklarındaki villuslarda nekroz, ödem, villus<br />

atrofisi ve villuslarda dejenerasyon ve hiperemi<br />

gözlendi (Şekil 3, Şekil 4, Şekil 5, Şekil 6). Vitamin<br />

C + vitamin E + malathion uygulanan ratların ince<br />

bağırsak dokularında ise nekroz ve mononüklear<br />

hücre infiltrasyonu gözlendi (Şekil 7, Şekil 8).<br />

Şekil 1: Kontrol grubu ratların ince bağırsaklarının histolojik<br />

yapısı. L: Lümen, : Villus, : Kas tabakası, HE, ×200.<br />

Şekil 2: Vitamin C + E uygulanmış ratların ince bağırsaklarının<br />

histolojik yapısı. , : Villus, : Kas tabakası, HE, ×200.<br />

Şekil 3: Malathion muamelesinden 4 hafta sonra ratların ince<br />

bağırsaklarında nekrotik alanlar (N), HE, ×200.<br />

Şekil 4: Malathion muamelesinden 4 hafta sonra ratların ince<br />

bağırsaklarında villus atrofisi () ve ödem (), HE, ×200.<br />

Şekil 5: Malathion muamelesinden 4 hafta sonra ratların ince<br />

bağırsaklarında hücre infiltrasyonu (), HE, ×400.


14<br />

Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong><br />

Şekil 6: Malathion muamelesinden 4 hafta sonra ratların<br />

ince bağırsaklarında hiperemi (), HE, ×200.<br />

Şekil 7: Vitamin C+Vitamin E + malathion muamelesinden<br />

4 hafta sonra ratların ince bağırsaklarında nekrotik<br />

alanlar (), HE, ×200.<br />

Şekil 8: Vitamin C + Vitamin E + malathion muamelesinden<br />

4 hafta sonra ratların ince bağırsaklarında hücre<br />

infiltrasyonu (), HE, ×200.<br />

Tartışma<br />

Malathion tarım alanlarında, meyvelerde, fındık<br />

ağaçlarında, sebzelerde, hayvancılıkta ve hayvan<br />

bakım ürünlerinde kullanılan geniş spektrumlu bir<br />

insektisit ve akarisittir (17). Malathion’un oldukça<br />

yaygın olarak kullanımının memeliler, kuşlar ve<br />

hedef olmayan omurgasızların maruziyetine neden<br />

olduğu bilinmektedir (13, 24, 26). Epidomiyolojik<br />

çalışmalar ile malathion’un akut ve kronik maruziyette<br />

memeliler için oldukça toksik olduğu gösterilmiştir<br />

(15). Malathion’un erkek ratlar için oral LD 50<br />

değeri 1350 mg/kg’dır (9).<br />

Yapılan pek çok çalışmada organofosfatlı pestisitlerin<br />

deney hayvanlarının çeşitli dokularında histopatolojik<br />

değişikliklere neden olduğu görülmüştür<br />

(2, 5, 18, 23, 28). Malathion’un ratların karaciğer<br />

dokularında çeşitli histopatolojik ve biyokimyasal<br />

değişikliklere neden olduğu bildirilmiştir (13, 15,<br />

22). Ratlara oral yoldan uygulanan 27 mg/kg (1/50<br />

LD 50 ) dozundaki malathion’un subakut etkisinde<br />

testis dokularında dejenerasyona, sperm miktarı ve<br />

sperm motilitesinde azalmaya ve anormal sperm<br />

morfolojisinde artışa neden olduğu bildirilmiştir<br />

(27). Pournourmohammadi ve ark. (20) yapmış oldukları<br />

bir çalışmada ratlara 5, 10 ve 20 mg/kg dozlarında<br />

malathion’u oral yoldan uyguladıklarında 10<br />

ve 20 mg/kg dozlarında uygulama yapılan ratların<br />

pankreas dokularında histopatolojik değişiklikler<br />

meydana geldiğini bildirmişlerdir. Bu çalışmada da<br />

1/50 LD 50 dozunda malathion erkek ratlara 4 hafta<br />

süreyle uygulandığında ince bağırsaklarında histopatolojik<br />

değişikliklere neden olduğu gözlenmiştir.<br />

Deneysel periyot boyunca ratlarda ölüm meydana<br />

gelmemiştir.<br />

İyonize radyasyon ile yapılan bir çalışmada ratların<br />

ince bağırsak dokularında villuslarda şekil bozuklukları,<br />

lamina propria’da ayrılma, villus epitelinde<br />

dökülme gibi dejeneratif değişiklikler olduğu<br />

rapor edilmiştir (1). Organofosfatlı bir pestisit olan<br />

metil parathion uygulanan ratların ince bağırsak<br />

dokularında villuslarda dejenerasyon, granülasyon,<br />

genişleme ve bazı bölgelerde infiltrasyon olduğu<br />

bildirilmiştir (19). Çetin ve ark. (3) yaptıkları bir<br />

çalışmada organofosfatlı bir pestisit olan diklorvosun<br />

4 ve 7 haftalık uygulamasından sonra ratların<br />

ince bağırsak dokularında villuslarda dejenerasyon<br />

şekillendiğini bildirmişlerdir (3). Bu çalışmada 27<br />

mg/kg dozundaki malathion’un 4 haftalık uygulamasının<br />

erkek ratların ince bağırsaklarında villus


Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong> 15<br />

atrofisi, nekroz, ödem, villuslarda dejenerasyona ve<br />

hiperemiye neden olduğu görülmüştür.<br />

Antioksidan vitaminlerin etkili konsantrasyonlarında<br />

patolojik durumları inhibe ettiği bilinmektedir<br />

(11). Düşük moleküler ağrılıklı bir antioksidan<br />

olan vitamin C suda çözünebilen oksijen nitrojen<br />

radikallerine karşı hücresel kompartımanları güçlendirir<br />

(10). Vitamin E membranları korumak için<br />

serbest radikal zincir reaksiyonlarını önleyen, oksijen<br />

radikalleri ile reaksiyona giren ana endojen antioksidandır<br />

(11). Yapılan çalışmalarda antioksidan<br />

vitaminler olan vitamin C ve vitamin E’nin ratların<br />

çeşitli dokularında pestisitlerin neden olduğu hasarı<br />

azalttığı rapor edilmiştir (13, 19, 27, 28). İyonize<br />

radyasyon ile birlikte vitamin C uygulanan ratların<br />

ince bağırsak mukozasında radyasyonun neden<br />

olduğu mukozal hasarın doza bağlı olarak azaldığı<br />

bildirilmiştir (1). Ancak Çetin ve ark. (3) yaptıkları<br />

bir çalışmada ratlara diklorvos ile birlikte Vitamin C<br />

+ vitamin E kombinasyonu uyguladıklarında diklorvosun<br />

ince bağırsakta neden olduğu histopatolojik<br />

değişiklikleri azaltmadığını rapor etmişlerdir. Yapılan<br />

bir başka çalışmada metil parathion ile vitamin<br />

C + vitamin E’nin birlikte uygulanması ratların ince<br />

bağırsağında patolojik değişiklere neden olduğu bildirilmiştir<br />

(19). Bu çalışmada Vitamin C + vitamin E<br />

+ malathion uygulanan ratların ince bağırsaklarında<br />

uygulamadan 4 hafta sonra nekroz, villus epitelinde<br />

dökülme, ödem ve mononüklear hücre infiltrasyonu<br />

gözlenmiştir.<br />

Sonuç olarak, 1/50 LD50 dozundaki malathion<br />

uygulamasından 4 hafta sonra ratların ince<br />

bağırsak dokularında histopatolojik değişiklilere<br />

neden olmuştur. Vitamin C + vitamin E kombinasyonun<br />

uygulanması ratların ince bağırsaklarında<br />

malathion’un neden olduğu hasarı önlemediği gözlenmiştir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Akpolat M, Topçu Tarladaçalışır Y, Kanter M, (2008).<br />

İyonizan radyasyonun neden olduğu ince bağırsak hasarına<br />

karşı curcumin ve C vitamininin koruyucu etkilerinin<br />

incelenmesi. Tıp Araştırmaları Dergisi. 6, 77 -85.<br />

2. Büyükokuroğlu ME, Cemek M, Tosun M, Yürümez Y,<br />

Baş O, Yavuz Y, (2008). Danrolene may prevent ofganophosphate-<br />

induced oxidative stres and muscle injury. Pestic<br />

Biochem Phys. 92, 156–163.<br />

3. Çetin A, Ulusoy Y, Öğütçü A, Uzun FG, Demir F, (2008).<br />

Dichlorvos’un ratların ince bağırsak dokusu üzerine etkisi<br />

ve vitamin C ve E’nin koruyucu rolü. Etlik Vet Mikrobiyol<br />

Derg.19, 47-52.<br />

4. Fortunato JJ, Feier G, Vitali AM, Petronilho FC, Dal-<br />

Pizzol F, Qevedo J, (2006). Malathion-induced oxidative<br />

stres in rat brain regions. Neurochem Res. 31, 671–678.<br />

5. Garg UK, Pal AK, Jha GJ, Jadhao SB, (2004). Haemato-biochemical<br />

and immuno-pathophysiological effects of<br />

chronic toxicity with synthetic pyrethroid, organophosphate<br />

and chlorinated pesticides in broiler chicks. Int Immunopharmacol.<br />

4, 1709–1722.<br />

6. Giordano G, Sfdhsrinejad Z, Guizzetti M, Vitalone A,<br />

Kavanagh TJ, Costa LG, (2007). Organophosphorus insecticides<br />

chlorpyrifos and diazinon and oxidative stres in<br />

neuronal cells in a genetic model of glutathione deficiency.<br />

Toxicol Appl Pharmacol. <strong>21</strong>9, 181-189.<br />

7. Handy RD, Abd-El Samei HA, Bayomy MFF, Mahran<br />

AM, Abdeen AM, El-Elaimy EA, (2002). Chronic diazinon<br />

exposure: pathologies of spleen, thymus, blood cells,<br />

and lymph nodes are modulated by dietary protein or lipid<br />

in the mouse. Toxicology 172, 13–34.<br />

8. IARC, (1983). Monograph on the evaluation of carcinogenic<br />

risk of chemicals to man. Miscellaneous pesticides.<br />

International Agency for Research on Cancer, vol. 30. Lyon<br />

France.<br />

9. John S, Kale M, Rathore N, Bhatnagar D, (2001). Protective<br />

effect of vitamin E in dimethoate and malathion induced<br />

oxidative stress in rat erythrocytes. J Nutr Biochem.<br />

12, 500–504.<br />

10. Jurczuk M, Brzóska MM, Moniuszko-Jakoniuk J,<br />

(2007). Hepatic and renal concentrations of vitamins E and<br />

C in lead- and ethanol-exposed rats: An assessment of their<br />

involvement in the mechanisms of peroxidative damage.<br />

Food Chem Toxicol. 45, 1478–1486.<br />

11. Kadkhodaee M, Khastar H, Faghihi M, Ghaznavi R,<br />

Zahmatkesh M, (2005). Effects of co-supplementation of<br />

vitamins E and C on gentamicin-induced nephrotoxicity in<br />

rat. Exp Physiol. 90, 571–576.<br />

12. Kalender S, Kalender Y, Durak D, Ogutcu A, Uzunhisarcikli<br />

M, Cevrimli BS, Yildirim M, (2007). Methyl<br />

parathion induced nephrotoxicity in male rats and protective<br />

role of vitamin C and E. Pestic Biochem Phys. 88,<br />

<strong>21</strong>3–<strong>21</strong>8.<br />

13. Kalender S, Uzun FG, Durak D, Demir F, Kalender Y,<br />

(<strong>2010</strong>). Malathion-induced hepatotoxicity in rats: The effects<br />

of vitamins C and E. Food Chem Toxicol. 48, 633–<br />

638.<br />

14. Kalender Y, Uzunhisarcikli M, Ogutcu A, Acikgoz F,<br />

Kalender S, (2006). Effects of diazinon pseudocho-linesterase<br />

activity and haematological indicates in rats: the protective<br />

role of vitamin E. Environ Toxicol Phar. 22, 46–51.<br />

15. Lasram MM, Annabi AB, El Elj N, Semli S, Kamoun<br />

A, El-Fazaa S, Gharbi N, (2009). Metabolic disorders of<br />

acute exposure to Malathion in adult Wistar rats. J Hazadous<br />

Materials 163, 1052–1055.<br />

16. Mahjoubi-Samet A, Fetoui H, Zeghal N, (2008). Nephrotoxicity<br />

induced by dimethoate in adult rats and their suckling<br />

pups. Pesticide Pestic Biochem Phys. 91, 96-103.


16<br />

Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong><br />

17. Masten SJ, Tian M, Upham BL, Trosko JE, (2001). Effect<br />

of selected pesticides and their ozonation by-products<br />

on gap junctional intercellular communication using rat<br />

liver epithelial cell lines. Chemosphere 44, 457–465.<br />

18. Ogutcu A, Suludere Z, Kalender Y, (2008). Dichlorvosinduced<br />

hepatotoxicity in rats and the protective effects of<br />

vitamin C and E. Environ Toxicol Phar. 26, 355–361.<br />

19. Öğütçü A, Ulusoy Y, Kahraman K, Uzunhisarcikli M,<br />

Uzun FG, Taştan H, (2007). Metil parathion’un sıçanların<br />

ince bağırsak dokusu üzerine etkisi ve vitamin C ve E’nin<br />

koruyucu rolü. Etlik Vet Mikrobiyol Derg. 18, <strong>21</strong>–26.<br />

20. Pournourmohammadi S, Ostad SN, Azizi E, Ghahremani<br />

MH, Farzami B, Minaie B, Larijani B, Abdollahi<br />

M, (2007). Induction of insulin resistanse by Malathion:<br />

Evidence for disrupted islets cells metabolism and mitochondrial<br />

dysfunction. Pestic Biochem Phys. 88, 346–352.<br />

<strong>21</strong>. Rezg R, Mornagui B, El-Fazaa S, Gharbi N, (2008a).<br />

Caffeic acid attenuates malathion induced metabolic disruption<br />

in rat liver, involvement of acetylcholinesterase activity.<br />

Toxicology 250, 27–31.<br />

22. Rezg R, Mornagui B, El-Fazaa S, Gharbi N, (2008b).<br />

Biochemical evaluation of hepatic damage in subchronic<br />

exposure to malathion in rats: effect on superoxide dismutase<br />

and catalase activities using native PAGE. C. R.<br />

Biologies 331, 655–662.<br />

23. Sayim, F, (2007). Dimethoate-induced biochemical and<br />

histopathological changes in liver of rats. Exp Toxicol<br />

Pathol. 59, 237–243.<br />

24. Sodhi S, Sharma A, Brar APS, Brar RS, (2008). Effect of<br />

a tocoferol and selenium on antioxidant status, lipid peroxidation<br />

and hepatopathy induced by malathion in chicks.<br />

Pestic Biochem Phys. 90, 82–86.<br />

25. Sulak O, Altuntas I, Karahan N, Yildirim B, Akturk<br />

O, Yilmaz HR, Delibas N, (2005). Nephrotoxicity in rats<br />

induced by organophosphate insecticide methidation and<br />

ameliorating effects of vitamins E and C. Pestic Biochem<br />

Phys. 83, <strong>21</strong>–28.<br />

26. Suresh Babu N, Malik JK, Rao GS, Aggarwal M, Ranganathan<br />

V, (2006). Effects of subchronic malathion exposure<br />

on the pharmacokinetic disposition of pefloxacin.<br />

Environ Toxicol Pharmacol. 22, 167–171.<br />

27. Uzun FG, Kalender S, Durak D, Demir F, Kalender Y,<br />

(2009). Malathion-induced testicular toxicity in male rats<br />

and the protective effect of vitamins C and E. Food Chem<br />

Toxicol. 47, 1903–1908.<br />

28. Uzunhisarcikli M, Kalender Y, Dirican K, Kalender S,<br />

Ogutcu A, Buyukkomurcu F, (2007). Acute, subacute and<br />

subchronic administration of methyl parathion induced testicular<br />

damage in male rats and protective role of vitamins<br />

C and E. Pestic Biochem Phys. 87, 115–122.<br />

29. Verma RS, Mehta A, Srivastava N, (2007). In vivo chlorpyrifos<br />

induced oxidative stres: attenuation by antioxidant<br />

vitamins. Pestic Biochem Phys. 88, 191–196.<br />

30. Yavuz T, Delibas N, Yildirim B, Altuntas I, Candir O,<br />

Cora A, Karaman N, Ibrisim E, Kutsal A, (2004). Vascular<br />

wall damage in rats induced by methidathion and<br />

ameliorating effect of vitamins E and C. Arch Toxicol. 78,<br />

655–659.<br />

31. Yousef MI, Awad TI, Mohamed EH, (2006). Deltamethrin-induced<br />

oxidative damage and biochemical alterations<br />

in rat and its attenuation by vitamin E. Toxicology<br />

227, 240–247.


Etlik Vet Mikrobiyol Ün Derg, H, Tuncer <strong>21</strong>, 17 S, - Ünal <strong>21</strong>, <strong>2010</strong> N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Araştırma <strong>21</strong>, 17 - Makalesi <strong>21</strong>, <strong>2010</strong> / Research Article 17<br />

Giriş<br />

Kuduz teşhisi için ulusal laboratuvarlar arası ring test (floresan antikor<br />

tekniği) - 2009<br />

Hikmet ÜN, Selim TUNCER, Nil ÜNAL, Orhan AYLAN<br />

Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Kuduz Teşhis Laboratuvarı, Ankara, Türkiye<br />

Geliş Tarihi / Received: 26.04.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />

Özet: Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, Kuduz Teşhis Laboratuvarı, kuduz hastalığı açısından<br />

ulusal referans laboratuvardır. Ulusal kuduz referans laboratuvarı tarafından her yıl düzenli olarak laboratuvarlar arası<br />

ring test düzenlemektedir. Laboratuvarlar arası kuduz ring test örnekleri 2009 yılı içinde hazırlanmış, teşhis <strong>merkez</strong>lerine<br />

gönderilmiş ve detaylar/sonuçlar/değerlendirmeler burada açıklanmıştır. Kuduz teşhis kapasitesinin ortaya konulması<br />

açısından 2009 yılı Laboratuvarlar Arası Ulusal FAT Ring Test Programı başarılı olarak değerlendirilmiştir.<br />

Anahtar sözcükler: Kuduz, teşhis, ring test.<br />

National inter laboratory ring test (direct fluorescent antibody test) for rabies diagnosis - 2009<br />

Summary: Etlik Central Veterinary Control and Research Institute, Rabies Diagnosis Laboratory is the national reference<br />

laboratory for rabies. Inter laboratory ring tests are organized regularly every year by national rabies reference<br />

laboratory. Inter laboratory ring test for rabies in 2009 samples were prepared, were submitted to diagnostic centers and<br />

details/results/evaluations are described here. To reveal the diagnostic capacity of National FAT Ring Inter Laboratory<br />

Test Program in year 2009 was considered successful.<br />

Key words: Diagnosis, rabies, ring trial.<br />

Ülkemizde kuduz hastalığının teşhisinden Tarım ve<br />

Köyişleri Bakanlığı’na bağlı, Koruma ve Kontrol<br />

Genel Müdürlüğü (KKGM) sorumludur. Ülke genelinde<br />

faaliyet gösteren 8 adet Veteriner Kontrol<br />

ve Araştırma Enstitüsü, kuduz teşhis laboratuvarında,<br />

kuduz hastalığının teşhisi Dünya Sağlık Örgütü<br />

(WHO), Dünya Hayvan Sağlığı Organizasyonu<br />

(OIE) ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın direktiflerine<br />

göre yapılmaktadır.<br />

Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />

Enstitüsü (EMVKAE), Kuduz Teşhis Laboratuvarı,<br />

kuduz hastalığı açısından ulusal referans laboratuvardır.<br />

Kuduz teşhis çalışmaları KKGM tarafından<br />

koordine edilmekte ve ulusal referans laboratuvarı<br />

her yıl düzenli olarak laboratuvarlar arası ring test<br />

düzenlemektedir. Laboratuvarlar arası kuduz ring<br />

test (Kuduz FAT) örnekleri 2009 yılı içinde hazırlanmış,<br />

teşhis <strong>merkez</strong>lerine gönderilmiş ve detaylar/<br />

sonuçlar/değerlendirmeler burada açıklanmıştır.<br />

Önceki yıllardan farklı olarak bu yıl her laboratuvara<br />

birer adet numara verilmiştir (LAB01-<br />

LAB08 arasında). Burada amaç, değerlendirme<br />

açısından bir önyargı oluşmasını engellemek ve eşit<br />

değerlendirmektir.<br />

Materyal ve Metot<br />

Test örnekleri: Test paneli 10 adet numaralandırılmış<br />

tüpten oluşmuştur.<br />

Negatif materyal: Negatif materyal olarak 2009<br />

yılı içerisinde Ankara ilinden EMVKAE’ye kuduz<br />

şüphesi ile gönderilen ve hem direkt Floresan Antikor<br />

Tekniği (FAT) hem de deneme hayvanı inokulasyonu<br />

ile kuduz negatif tespit edilen koyun (Ovis<br />

aries) izolatı seçilmiştir. Bu beyin dokusu homojenize<br />

edilmek sureti ile her teşhis <strong>merkez</strong>i için üçer<br />

adet farklı numaralı tüplere dağıtılmış ve bu tüpler<br />

negatif <strong>kontrol</strong> olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda<br />

bu beyin dokusu pozitif materyalin dilüsyonu amacı<br />

ile de kullanılmıştır.<br />

Pozitif materyal: Pozitif materyal olarak 2009<br />

yılı içerisinde Zonguldak ili, Çaycuma ilçesinden<br />

EMVKAE’ye kuduz şüphesi ile gönderilen ve FAT<br />

ile kuduz pozitif tespit edilen çakal (Canis aureus)<br />

izolatı kullanılmıştır. Pozitif materyal homojenize<br />

Yazışma adresi / Correspondance: Hikmet Ün, Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Kuduz Teşhis Laboratuvarı,<br />

06020, Etlik, Ankara, Türkiye E-posta: hikmetun@gmail.com


18<br />

Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong><br />

edilerek, negatif koyun beyin homojenatı içerisinde<br />

log2 tabanlı dilue edilmiştir (1/2, 1/4, 1/8, 1/16,<br />

1/32, 1/64 ve 1/128). Dolayısı ile materyallerin kuvvetli<br />

pozitiften zayıf pozitif ve negatife doğru sıralanması<br />

amaçlanmıştır.<br />

Kullanılan test yöntemi: Teşhis <strong>merkez</strong>lerinden,<br />

ulusal ring test için gönderilen test panellerini,<br />

WHO’nun önerdiği metotlardan olan ve sürekli olarak<br />

her yıl hizmet içi eğitim çalışması düzenlenen<br />

FAT (1) ile test etmeleri istenilmiştir.<br />

FAT test Prosedürü: Şüpheli hayvana ait beynin<br />

cornu ammoni’sinden alınan ince bir parça doku<br />

kurutma kağıdı üzerine konularak, işaretlendirilmiş<br />

temiz bir lamın sağ ve sol tarafına çok ince iki tuşe<br />

preparat yapılır.<br />

Oda ısısında kurutulan preparat -20°C’de bulundurulan<br />

ağzı kapaklı lam kabı (Coplin jar) içindeki<br />

asetona konulur. Preparat asetonda 4 saat tutulur.<br />

Asetondan çıkarılan preparat kuruması için<br />

oda ısısında 5-10 dakika bırakılır. Pozitif ve negatif<br />

<strong>kontrol</strong> preparatları da aynı şekilde hazırlanır. Kon-<br />

Kuduz pozitif Kuduz negatif<br />

jugat distile su ile üreticinin tavsiyesine göre stok<br />

dilüsyon ve çalışma dilüsyonu olarak dilue edilir ve<br />

testte kullanılır. Hazırlanan preparatların üzerlerine<br />

konjugatın çalışma dilüsyonundan birer damla damlatılır.<br />

Preparatlar alt tarafına ıslak kurutma kağıdı<br />

konularak rutubetlendirilmiş petri kutularında “U”<br />

şeklindeki baget üzerine yerleştirilir. Petrinin kapağı<br />

kapatılarak 37°C’lik etüvde 30 dakika bırakılır.<br />

Petri kutusu etüvden çıkarılır. Preparat petri kutusunun<br />

kapağına konulur üzerine yavaşça pH 7.4<br />

olan PBS (Phosphate Buffered Saline)’den konulur<br />

ve hemen boşaltılır. Tekrar üzerine PBS konulur ve<br />

10 dakika bekletilir. Süre sonunda preparat bir defa<br />

distile su ile yıkanır. Meyilli bir yere konarak suyunun<br />

süzülmesi beklenir.<br />

Preparatın sağ ve sol tarafındaki doku kısımlarına<br />

1 damla gliserin/PBS (%90 gliserin + %10<br />

PBS pH 7) damlatılır ve temiz birer lamelle üzerleri<br />

kapatılır. Preparatlar floresan mikroskopta incelenir.<br />

Pozitif ve negatif <strong>kontrol</strong> preparatlara göre sonuç<br />

değerlendirilir (Şekil 1).<br />

Şekil 1. FAT test prosedürüne göre hazırlanmış kuduz müspet ve menfi birer preparatın floresan mikroskop altındaki görünümü.<br />

Test panellerinin saklanması ve nakliyesi: Prosedür<br />

olarak Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />

Enstitüsü, Kuduz Teşhis Laboratuvarında teşhis<br />

aşamasından sonra saklanılması düşünülen beyin<br />

dokuları, -80°C’de muhafaza edilmektedir. Bu çalışmada<br />

da kullanılan beyin dokuları test panelleri,<br />

hazırlanıncaya ve hazırlandıktan sonra gönderilinceye<br />

kadar -80°C’de muhafaza edilmişlerdir. Nakliye<br />

için strafor kutular seçilmiş ve -80°C’den çıkartılan<br />

paneller buz aküleri ile desteklenerek sızdır-<br />

maz paketleme yapılmak sureti ile kargo ile teşhis<br />

<strong>merkez</strong>lerine gönderilmiştir. Test panellerine kod<br />

numarası verilerek, laboratuvarlara gönderilmesinde<br />

esas alınan numaralandırma sistemi Tablo 1’de<br />

gösterilmiştir.<br />

Kontrol testleri: Hazırlanan 10 tüpten oluşan test<br />

paneli (üç adet negatif ve yedi adet pozitif beyin<br />

dokusu dilüsyonu) teşhis <strong>merkez</strong>lerine gönderilmeden<br />

önce FAT testi (1) ile EMVKAE, Kuduz Teşhis<br />

Laboratuvarında <strong>kontrol</strong> edilmiştir. FAT ile negatif


Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong> 19<br />

<strong>kontrol</strong>ler (3 adet) kuduz negatif olarak değerlendirilmiştir.<br />

Pozitif beyin dokusunun log2 tabanlı<br />

dilüsyonu ile hazırlanan 7 adet dilüe materyalden<br />

1/2, 1/4, 1/8, 1/16 dilüsyonlarına karşılık gelen<br />

tüpler FAT ile kuduz pozitif değerlendirilmiş olup<br />

Tablo 1. Laboratuvarlar arası ulusal FAT ring test materyal gönderim şeması - 2009.<br />

Laboratuvar<br />

Kodu<br />

Tüp numarası<br />

01/09 02/09 03/09 04/09 05/09 06/09 07/09 08/09 09/09 10/09<br />

LAB01 nk 1:4 1:16 1:32 nk 1:64 1:128 nk 1:8 1:2<br />

LAB02 1:2 nk 1:4 1:32 1:128 nk 1:64 1:16 nk 1:8<br />

LAB03 1:32 1:2 nk 1:4 1:64 1:16 nk 1:128 1:8 nk<br />

LAB04 nk 1:32 1:2 nk 1:4 1:128 1:8 nk 1:16 1:64<br />

LAB05 1:32 1:64 1:8 1:2 nk nk nk 1:4 1:16 1:128<br />

LAB06 1:16 1:128 nk 1:8 1:2 1:4 1:64 nk nk 1:32<br />

LAB07 1:16 nk 1:32 nk 1:8 nk 1:2 1:4 1:64 1:128<br />

LAB08 nk nk nk 1:16 1:64 1:2 1:4 1:128 1:32 1:8<br />

Tablo 2. EMVKAE’de FAT ile yapılan <strong>kontrol</strong> testi sonuçları.<br />

Kullanılan<br />

Test<br />

1/32, 1/64 ve 1/128 dilüsyonlar ise negatif olarak<br />

değerlendirilmiştir. Bu şekilde FAT açısından kayıt<br />

altına alınan test panelleri 8 teşhis <strong>merkez</strong>ine gönderilmiştir.<br />

Sonuçların değerlendirilmesi açısından<br />

bu kayıtlar esas alınmıştır (Tablo 2).<br />

Pozitif beyin dokusunun log2 tabanlı dilüsyonu Negatif beyin dokusu<br />

1:2 1:4 1:8 1:16 1:32 1:64 1:128 nk nk nk<br />

FAT + + + + - - - - - -<br />

Programa katılan teşhis <strong>merkez</strong>leri: Programa<br />

Adana Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü,<br />

Bornova Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü,<br />

Elazığ Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü,<br />

Erzurum Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü,<br />

Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />

Enstitüsü, Konya Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />

Enstitüsü, Pendik Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />

Enstitüsü, Samsun Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />

Enstitüsü katılmıştır.<br />

Bulgular<br />

Tablo 3’de test panellerine ilişkin olarak teşhis <strong>merkez</strong>lerinden<br />

bildirilen sonuçlar ve Tablo 4’te 2008,<br />

2009 yılı sonuçlarının karşılaştırması verilmiştir.


20<br />

Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong><br />

Tablo 3. 2009 yılı laboratuvarlar arası ulusal FAT ring test sonuçları<br />

Laboratuvar<br />

Kodu<br />

Pozitif beyin dokusunun log2 tabanlı dilüsyonu ve negatif beyin dokusu.<br />

1:2 1:4 1:8 1:16 1:32 1:64 1:128 nk nk nk<br />

LAB01 + + + + - - - - - -<br />

LAB02 + + + + - - - - - -<br />

LAB03 + + - - + - - - - -<br />

LAB04 + + + - - + - - - -<br />

LAB05 - + + + + - + - - -<br />

LAB06 + + + + - - - - - -<br />

LAB07 + - + - - - - - - -<br />

LAB08 + + + + - - - - - -<br />

Tablo 4. Laboratuvarlar arası ulusal FAT ring test 2008 ve 2009 sonuçlarının karşılaştırması.<br />

FAT 2008 FAT 2009<br />

Laboratuvar sayısı 8 8<br />

Negatif <strong>kontrol</strong>ler sonucu %100 (64/64) %100 (24/24)<br />

Pozitif <strong>kontrol</strong>ler sonucu %100 (16/16) %81.25 (26/32)<br />

Ulusal referans laboratuvar FAT sonucuna göre<br />

FAT ile negatif olması beklenenler (Tablo 2’ye göre)<br />

Tartışma ve Sonuç<br />

Test panellerinin bu şekilde hazırlanması ile teşhis<br />

açısından hassas bir değerlendirme yapılabilmesi<br />

amaçlanmıştır. Hastalığın, Türkiye açısından önemli<br />

olması ve son yıllarda bölgeler bazında artma/yayılma<br />

eğilimi göstermesi nedeni ile teşhis <strong>merkez</strong>lerinin<br />

FAT’nin kullanımı açısından sürekli ve her an<br />

teşhise hazır halde bulunmasına, bu ring testin katkı<br />

sağlayacağı kanaatine varılmıştır.<br />

Önceki yıllarda hazırlanan ring test panellerinde<br />

hazırlanan pozitif ve negatif örneklerde beyin<br />

dokuları direkt olarak kullanılmıştır. Hazırlanan test<br />

panelinde ise negatif materyal yine önceki yıllarda<br />

olduğu gibi dilüe edilmeden homojenize edilerek<br />

hazırlanan beyin dokusundan oluşturulmuştur. Pozitif<br />

materyal ise öncelikle homojenize edilip ve yine<br />

homojenize edilen negatif beyin dokusu içerisinde<br />

log2 tabanlı seri dilüsyonu yapılmıştır. Burada Dr.<br />

- %83.33 (20/24)<br />

Thomas Müller (National and OIE Reference Laboratory<br />

for Rabies, WHO Collaborating Centre for<br />

Rabies Surveillance and Research, Institute for Epidemiology,<br />

Friedrich-Loeffler-Institute, Seestr. 55,<br />

16868, Wusterhausen, Germany) ) tarafından Alman- Alman-<br />

ya için hazırlanan 2002 ve 2006 Alman Ulusal Ring<br />

Test Programı esas alınmıştır (2, 3). Burada amaç,<br />

materyallerin kuvvetli pozitiften zayıf pozitif ve negatife<br />

doğru sıralanması ile test <strong>merkez</strong>lerinin elde<br />

edeceği sonuçlar açısından yüksek oranda sensitivite<br />

ve spesifite yakalanmasıdır. Tablo 2’de bildirilen<br />

sonuçlar sensitivite ve spesifite hesaplanmasında<br />

esas alınmıştır. Sensitivite %81.25 ([laboratuvarlar<br />

tarafından bildirilen doğru pozitif örnek sayısı/<br />

toplam pozitif örnek sayısı (doğru pozitif+yanlış<br />

negatif)]×100) ve spesifite %86.25 ([laboratuvarlar<br />

tarafından bildirilen doğru negatif örnek sayısı/toplam<br />

pozitif sayısı (doğru negatif+yanlış<br />

pozitif)]×100) olarak hesaplanmıştır (4).


Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong> <strong>21</strong><br />

Tablo 2’de belirtilen <strong>kontrol</strong> testi sonuçları ile<br />

teşhis <strong>merkez</strong>lerinin sonuçları kıyaslandığında, tüm<br />

<strong>merkez</strong>lerin negatif <strong>kontrol</strong> örneklerini %100 doğrulukla<br />

tespit ettikleri görülmüştür (Tablo 3 ve 4).<br />

Bu örnekler açısından yanlış pozitif sonuç tespit<br />

edilmemiş olması fevkalade başarılıdır. Karşılaştırmak<br />

açısından bakılırsa, 2008 ve 2009 yılı sonuçları<br />

negatif <strong>kontrol</strong>ler açısından aynı olmakla birlikte<br />

pozitif <strong>kontrol</strong>lerde küçük bir düşme gözlenmiştir<br />

(Tablo 4).<br />

Pozitif beyin dokusunun log2 tabanlı dilüsyonu<br />

ile hazırlanan örnekleri; dört <strong>merkez</strong>in (LAB01,<br />

LAB02, LAB06 ve LAB08) FAT sonucunun, Tablo<br />

2’de belirtilen sonuçlara göre tam uyumlu olduğu<br />

görülmüştür. LAB03 1/2, 1/4 ve 1/32 dilüsyonlarında,<br />

LAB04 1/2, 1/4, 1/8 ve 1/64 dilüsyonlarında,<br />

LAB05 1/4, 1/8, 1/16, 1/32 ve 1/128 dilüsyonlarında,<br />

LAB07 1/2 ve 1/8 pozitiflik tespit etmiş oldukları<br />

saptanmıştır.<br />

Yanlış negatif sonuç 1/2 ve 1/4 dilüsyon basamaklarında<br />

LAB05 ve LAB07 tarafından tespit<br />

edilmiştir. Sensitivite ve spesifite açısından düşünüldüğünde<br />

olmaması gereken bu durum referans<br />

laboratuvarda hazırlık aşamasında, insan kaynaklı<br />

teknik bir hata yapılmış olunabileceği şeklinde değerlendirilmiştir.<br />

Yine 1/32, 1/64 ve 1/128 dilüsyonlarında<br />

tespit edilen pozitiflikler konusunda referans<br />

laboratuvar tarafından bunlarla ilgili başka bir test<br />

yapmadığı için yorum yapmakta zorluk çekilmiştir.<br />

Kargo ile gönderimi takiben referans laboratuvar<br />

tarafından materyallerin saklama koşulları ile ilgili<br />

bir uyarı yapılmamış olması dolayısıyla bu materyallerin<br />

teşhis <strong>merkez</strong>leri tarafından alınmalarını<br />

takiben +4°C’de muhafaza edilme olasılığını ortaya<br />

çıkarmıştır. Bu tür bir muhafaza ortamının sağlanmış<br />

olması, zaten dilüe edilmiş olan pozitif materyalden<br />

FAT ile teşhis zafiyetine yol açmıştır. Sonraki<br />

uygulamalarımızda bu hususun dikkate alınması<br />

gerekliliği ortaya konulmuştur.<br />

Ayrıca test panelleri ile birlikte tüm teşhis<br />

<strong>merkez</strong>lerine bir sorgulama formu gönderilmiştir.<br />

Sorgulama formları teşhis laboratuvarlarınca doldurularak<br />

referans laboratuvara iletilmiştir. Formlar<br />

incelendiğinde, kuduz hastalığının teşhisi açısından<br />

teşhis laboratuvarlarında bir eksikliğin olmadığı görülmüştür.<br />

İlk olarak 1999 yılında yapılan ve her yıl<br />

tekrarlanan “Kuduz Hastalığının Teşhisinde Metot<br />

Birliğinin Sağlanması” konulu hizmet içi eğitim<br />

programı ile tüm teşhis <strong>merkez</strong>lerinin hemen hemen<br />

aynı FAT test protokollerini uyguladığı ortaya<br />

konulmuştur. Bununla beraber ortak bir standart test<br />

prosedürünün (SOP) izlenmesi faydalı olacaktır. Bu<br />

açıdan FAT, SOP referans laboratuvar tarafından<br />

güncellenerek bürokratik işlemlerin tamamlanmasını<br />

takiben dağıtımı yapılacaktır.<br />

Sonuçta teşhis kapasitesinin ortaya konulması<br />

açısından 2009 Yılı Laboratuvarlar Arası Ulusal<br />

FAT Ring Test Programı başarılı olarak değerlendirilmiştir.<br />

Alınan sonuçlara göre daha iyi bir hazırlıkla<br />

<strong>2010</strong> yılı için de benzer bir programın uygulanmasında<br />

fayda sağlanacağı düşünülmektedir.<br />

Teşekkür<br />

Referans laboratuvar, katılan tüm teşhis <strong>merkez</strong>lerine<br />

ve katkılarından ötürü Dr. Thomas Müller’e<br />

teşekkür eder.<br />

Kaynaklar<br />

1. Dean DJ, Abelseth MK, Athanasiu P, (1996), The fluorescence<br />

antibody test. In Meslin FX, Kaplan MM, Koprowski<br />

H. (eds.) Laboratory techniques in rabies, 4th edition, World<br />

Health Organization, Geneva, Switzerland, p. 88-93.<br />

2. Müller T, (2002), Nationaler ringversuch zur tollwutdiagnostik<br />

2002 and 2006. National and OIE Referens Laboratory<br />

for Rabies, WHO Collaborating Centre for Rabies<br />

Surveillance and Research, Institute for Epidemiology,<br />

Friedrich-Loeffler-Institute, Seestr. 55, 16868, Wusterhausen,<br />

Germany.<br />

3. Müller T, (2006), Nationaler ringversuch zur tollwutdiagnostik<br />

2002 and 2006. National and OIE Referens Laboratory<br />

for Rabies, WHO Collaborating Centre for Rabies<br />

Surveillance and Research, Institute for Epidemiology,<br />

Friedrich-Loeffler-Institute, Seestr. 55, 16868, Wusterhausen,<br />

Germany.<br />

4. Robardet E, Cliquet, F, (<strong>2010</strong>), Interlaboratory trial 2009:<br />

FAT repor., Community reference Laboratory for Rabies,<br />

Laboratory for Studies and Research on Rabies and Wildlife<br />

Disease, AFSSA, Malzeville, France.


22<br />

Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong>


Etlik Vet Kabaklı Mikrobiyol Ö, Çalışkan Derg, E, <strong>21</strong>, Güngör 23 - 29, AB, <strong>2010</strong> Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Araştırma Derg, Makalesi <strong>21</strong>, 23 / Research - 29, <strong>2010</strong>Article 23<br />

Vero hücrelerinde ısıya dayanıklı sığır vebası aşı üretimi*<br />

Özden KABAKLI 1 , Elvin ÇALIŞKAN 1 , A. Burak GÜNGÖR 1 , Süreyya YÖNDEM 1 ,<br />

İlkay DEMİRHAN 2<br />

1 Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Viral Aşı Üretim Laboratuvarı; 2 Lalahan Hayvancılık Merkez<br />

Araştırma Enstitüsü, Ankara, Türkiye<br />

Giriş<br />

Geliş Tarihi / Received: 10.05.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />

Özet: Vero hücrelerinde üretilen bir sığır vebası aşısının termostabilitesi %5 laktalbumin hidrolizat ve %10 sukrozdan<br />

oluşan stabilizatör ve 74 saat süren liyofilizasyon protokolu ile gerçekleştirildi. Stabilizatör ve liyofilizasyon protokolu<br />

+37ºC, +42ºC, +45ºC ve +56ºC’deki hızlandırılmış stabilite testi ile test edildi ve bu verilerden Arhenius eğrisi yapıldı.<br />

Bu metotla üretilen liyofilize sığır vebası aşısı minimum gerekli infektif titre olan 10 -2.5 DKID 50 /ml titreyi +37ºC’de<br />

30 günden fazla sürdürmüştür. Aşının aktivitesi sığırlarda antikor titresi ile test edildi. Sulandırılmış aşının stabilitesi<br />

üç farklı dilüent ile test edildi. Sonuç olarak aşı virusunun 1 molar magnezyum sülfat solüsyonu ve normal fizyolojik<br />

tuzlu su ile sulandırıldığında, +37°C gibi yüksek ısıya sahip bir ortamda 4 saatten daha fazla infektif titresini koruduğu<br />

belirlendi.<br />

Anahtar sözcükler: Canlı aşı, ısıya dayanıklı, sığır vebası, stabilite, vero hücre.<br />

Production of a thermostable vero-cell adapted rinderpest vaccine<br />

Summary: The thermo stability of a rinderpest vaccine produced on vero cells were evaluated using 5% lactalbumin hydrolysate–10%<br />

sucrose as a stabilizer and a lyophilization protocol that is takes 74 hours. The stabilizer and lyophilization<br />

schedules were examined using accelerated stability testing at +37ºC, +42ºC,+45ºC and +56ºC, and an Arrhenius<br />

plot was based on from these data. A lyophilized rinderpest vaccine was maintained the minimum required dose of 10 -2.5<br />

TCID 50 /ml more than 30 days at +37ºC. The biological activity of the vaccine by measured with antibody titration in<br />

cattle. The stability of the reconstituted vaccine was examined using three different diluent preparations. Finally, the<br />

infectivity of vaccine was stable even at high temperatures up to 4 h after reconstitution with magnesium sulphate molar<br />

solution or normal physiological saline.<br />

Key words: Live vaccine, rinderpest, stability, thermostability, vero cells.<br />

Günümüzde kullanılan sığır vebası aşılarının çoğu<br />

Plowright tarafından primer dana böbrek (PDB)<br />

hücre kültürlerinde 92. pasajda attenue edilen Rinderpest<br />

Bovine Kabate O (RBOK) suşundan orjin<br />

alır (14). Ülkemizde de 1999 yılına kadar, primer<br />

buzağı böbrek hücre kültürlerinde attenüe RBOK<br />

suşundan üretilen canlı liyofilize sığır vebası aşısı<br />

kullanılmıştır (7, 20). Bu suş ile primer buzağı<br />

böbrek hücre kültürlerinde üretilen aşının tek ve<br />

önemli dezavantajı ısıya karşı hassasiyetidir (22).<br />

Günümüze kadar RP aşı üretimi konusunda, aşının<br />

ısıya dayanıklılığı açısından pek çok çalışma yapılmıştır.<br />

Bunların bir kısmında farklı stabilizatörler<br />

ve farklı liyofilizasyon metotları denenirken (5, 13,<br />

23) bir kısmında ise ısıya dayanıklı mutant suşlar<br />

elde ederek termostabil aşı üretme yoluna gidilmiş-<br />

tir (17). Mariner ve ark. (11) tarafından laktobionik<br />

asit, hidrolize jelatin ve sorbitol (LGS), laktoalbumin<br />

hidrolizat ve sukroz (LS) ile hidrolize jelatin<br />

(BUGS)’den oluşan 3 farklı stabilizatör denenerek<br />

yapılan çalışmada %10 sukroz ve %5 laktalbumin<br />

hidrolizat’ın termostabiliteyi sağlayan en iyi stabilizatör<br />

olduğu bildirilmiştir. OIE standartlarında da<br />

(2) RP aşı üretiminde %10 sukroz ve %5 laktalbumin<br />

hidrolizat önerilmektedir. Bunların yanı sıra RP<br />

aşılarında termostabiliteyi etkileyen diğer bir etken<br />

olarak liyofilizasyon ısıları ve süreleri üzerinde de<br />

çalışmalar yapılmıştır. Bu amaçla Mariner ve ark.<br />

(12) tarafından liyofilizasyon süresinde değişiklik<br />

yapılarak, vero hücrelerinde ısıya dayanıklı RP aşı<br />

üretimi gerçekleştirilmiştir.<br />

Termostabil sığır vebası aşısı soğuk zincire<br />

gerek kalmaksızın sahada 30 güne kadar kullanılmaktadır<br />

(10). Liyofilize aşıların sahada kullanımı<br />

Yazışma adresi / Correspondance: Özden Kabaklı, Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü<br />

Viral Aşı Üretim Laboratuvarı, 06020, Etlik, Ankara, Türkiye E-posta: ozdenkabakli@gmail.com<br />

*Bu araştırma TKB EMVKAE ve TAGEM/HS/14/01/07/127 no’lu proje ile desteklenmiştir.


24<br />

Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong><br />

sırasında, sulandırma amaçlı kullanılan 1M MgSO 4 ,<br />

%0.85 NaCl ve distile su gibi diluentlerde termostabilite<br />

açısından pek çok araştırıcı tarafından denenmiş<br />

olup bunlar içinde1M MgSO 4 , %0.85 NaCl en<br />

uygun diluent olarak bulunmuştur (3, 20). Aşılardaki<br />

stabilite çalışmalarında, aşının yarılanma zamanını<br />

ve raf ömrünü belirlemede Arrhenius eğrisi ve degredasyon<br />

oranı belirleyebilen istatistik programları<br />

kullanılmıştır (1, 4, 6). Termostabilite çalışmaları<br />

için ise aşılar farklı ısılarda tutularak test edilmiştir<br />

(15, 18, 19).<br />

Bu çalışmanın amacı Türkiye’de ilk kez ısıya<br />

dayanıklı sığır vebası aşısı üretmektir. Aşıda vero<br />

hücre hattının kullanım amacı, aşı virusunun üretilmesi<br />

sırasında primer hücrelerden kaynaklanabilecek<br />

teknik zorlukları ortadan kaldırmaktır. Aynı zamanda<br />

ısıya dayanıklı sığır vebası aşısı üretimi ile<br />

aşısının raf ömrü uzayacak ve sahada soğuk zincir<br />

şartlarına uyma gerekliliği olmadan rahatlıkla kullanılabilecektir.<br />

Bu çalışma, diğer liyofilize aşıların<br />

da benzer yöntemlerle ısıya dayanıklı olarak üretilebilmesi<br />

için bir basamak oluşturacaktır.<br />

Materyal ve Metot<br />

Virus: Primer dana böbrek (PDB) hücre kültüründe<br />

95’inci pasajdaki sığır vebası Kabate O suşu<br />

(KABATE O RP-Pirbright V19/13/92 BK 95) vero<br />

hücre kültürlerinde 3 pasaj gidildi. 98’inci pasajda<br />

vero hücrelerine adapte ana tohum virus stokları<br />

(MS-TRPV BK95 VERO3) oluşturuldu. Stoklar<br />

OIE’de (2) belirtilen kalite <strong>kontrol</strong> testlerine göre<br />

test edildi ve değerlendirdi. Benzer şekilde üretimi<br />

yapılan 3 seri deneme üretimi TRPV 1/08, TRPV<br />

2/08, TRPV 3/08 olarak kodlanarak kalite <strong>kontrol</strong><br />

testleri tamamlandı. Vero hücrelerinde üretimi yapılıp<br />

steril bulunan ve titresi Spaermen-Kaerber metoduna<br />

göre belirlenen bulk virusa 1/1 oranında %5<br />

laktalbumin hidrolizat ve %10 sukroz (pH 7.2) ihtiva<br />

eden stabilizatör ilave edildi, 1 ml’lik aşı şişelerine<br />

taksim edilerek; 74 saat süren ve vakumun 100<br />

mTorr olarak sabitlendiği, Mariner ve ark. (12)’nın<br />

uyguladığı liyofilizasyon protokolu ile liyofilize<br />

edildi. Liyofilizasyon sonrası kalite <strong>kontrol</strong> testleri<br />

yapılarak -20°C’de muhafaza edildi. Daha sonra<br />

farklı ısılarda tutulan (+4°C, +37°C, +42°C, +45°C,<br />

+56°C) liyofilize aşıda ve farklı sulandırma sıvıları<br />

(1M MgSO 4 , %0.85 NaCl–fizyolojik tuzlu su, distile<br />

su) ile sulandırılmış aşıda +37°C’deki stabilite<br />

testleri yapıldı.<br />

Liyofilize formundaki aşının hızlandırılmış stabilite<br />

testi ve hesaplanması: -20°C’de muhafaza<br />

edilen liyofilize aşı viruslarından 100’er şişe örnek<br />

alınarak (+4°C, +37°C, +42°C, +45°C, +56°C) gibi<br />

farklı ısılarda tutuldu, bu gruplardan bir kısmı liyofilizasyonun<br />

ardından +37°C (±0.5°C) inkübatöre<br />

konuldu, ardından 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 14, <strong>21</strong>, 28,<br />

35, 42, 56, 70, 84, 106, 122, 140, 202’nci günlerde<br />

2 şişe örnek alınarak -20°C’de titreleri test edilinceye<br />

kadar saklandı. Diğer örnekler +42°C, +45°C,<br />

+56°C ayarlanan su banyosuna konuldu ve takiben;<br />

+42°C’deki şişeler 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 14, <strong>21</strong>, 29,<br />

35, 43, 49’uncu günlerde, +45°C’deki şişeler 0, 1,<br />

2, 3, 4, 5, 6, 7, 10, 14, <strong>21</strong>, 29, 35, 43, 49’uncu günlerde,<br />

+56°C’deki şişelerden 0, 2, 4, 7’nci saatlerde<br />

ve 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 14, <strong>21</strong>, 29, 35, 43, 49’uncu<br />

günlerde 2 şişe örnek alınarak -20°C’de titreleri test<br />

edilinceye kadar saklandı. +4°C, -20°C’de ve oda<br />

şartlarında saklanan aşılarda yapılan test sonucu 19<br />

ay sonunda +4°C ve -20°C’de infektif titrede hiç<br />

düşme olmadığı tespit edildi. Aşının yarılanma ve<br />

raf ömrünün belirlenmesi amacıyla Mariner ve ark.<br />

(11)’nın bildirdiği şekilde azalma eğrisi ve Arrhenius<br />

eğrisi kullanıldı. Kabul edilebilir minimum titre<br />

100 doz için 10 -4.5 TCID 50 /ml ve tek doz için 10 -<br />

2.5 TCID50 /ml kabul edildi. Bu yöntemle dört farklı<br />

ısıda azalma değeri ile seçilen düşük ısılardaki düzeltilmiş<br />

“k” değeri, yarılanma ömrü ve tahmini “k”<br />

değeri belirlendi.<br />

Sulandırılmış aşının stabilite testi: 1 şişe (100 doz)<br />

liyofilize aşı +37°C (±5°C)’deki su banyosu içinde<br />

daha önce ısıtılmış 100 ml’lik, 1M MgSO 4 , %0.85<br />

NaCl–fizyolojik tuzlu su ve distile su bulunan koyu<br />

renkli sulandırma şişeleri içinde ışık görmeyecek<br />

şekilde sulandırıldıktan sonra, tekrar +37°C’deki su<br />

banyosu içinde inkube edildi, inkube edilen örneklerden<br />

distile su için 30 dakika aralarla 8 saat süre<br />

ile 1M MgSO 4 , %0.85 NaCl için 2 saat aralıklarla<br />

8 saate kadar örnekler alınarak hemen buz içinde<br />

soğutulup test edilinceye kadar +2/+8°C’de buzdolabında<br />

bekletildi. Bu süre sonunda örneklerin<br />

hepsinde titrasyon testi yapıldı. Dilusyonlara bağlı<br />

infektivite kaybı +37°C (±5°C)’deki sulandırılmış<br />

aşıların titre ortalamalarına dilusyon faktörü ilave<br />

edilerek (1.7 log 10 TCID 50 ) +4°C’de 1 ml distile su<br />

içinde dilue edilen aşılar arasındaki titre farkı olarak<br />

hesaplandı.


Bulgular<br />

Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong> 25<br />

MS-TRPV BK95 VERO3 olarak kodlanan ana tohum<br />

suş ve TRPV 1/08, TRPV 2/08, TRPV 3/08<br />

olarak kodlanan 3 seri deneme üretimi yapıldı. Ana<br />

tohum suşun infektif titresi log10 6.5 DKID 50 /ml,<br />

TRPV 1/08, TRPV 3/08 serilerinin infektif titresi<br />

log10 6.0 DKID 50 /ml ve TRPV 2/08 seri no’lu aşının<br />

infektif titresi log10 6.2 DKID 50 /ml olarak bulundu.<br />

Ana tohum suş ve üç seri aşının sterilite, identifikasyon,<br />

güvenlik ve etkinlik testleri standartlara uygun<br />

bulundu.<br />

Liyofilize formundaki aşının stabilite testi: Liyofilize<br />

aşının stabilite değerlendirmesinde +4°C ve<br />

-20°C’de saklanan aşılarda, 19 ayın sonunda infektif<br />

titrede hiç düşme olmadığı tespit edildi. 37°C,<br />

42°C, 45°C ve 56°C’de saklanan aşılardan belirli<br />

periyotlarla alınan örneklerin infektif titre değerleri<br />

ile yapılan regresyon analizleri ise Şekil 1’de gösterilmiştir.<br />

Regresyon analizi, 7’nci güne kadar infektif<br />

titrede hızlı bir düşüş olduğundan, 37°C, 42°C ve<br />

Titre log 10<br />

A<br />

C<br />

titre log 10<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

37 o C degredation erisi<br />

y = -0,0227x + 5,5044<br />

R 2 = 0,7714<br />

0 20 40 60 80<br />

zaman (gün)<br />

42C deki degradation erisi<br />

y = -0,0434x + 5,37<br />

R 2 = 0,9035<br />

0<br />

0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60<br />

zaman (gün)<br />

45°C’de 7’nci günden sonraki değerler üzerinden<br />

yapılırken, 56°C’de 1’inci günden itibaren hesaplandı.<br />

Regresyon değerleri baz alınarak yapılan hesaplamalarda<br />

düzeltilmiş raf ömrü 37°C’de 40 gün,<br />

42°C’de 19gün ve 45°C’de 8.5 gün olarak bulundu.<br />

Aşının yarılanma ömrü ise 37°C’de 12 gün, 42°C’de<br />

6.5 gün ve 45°C’de 5.3 gün olarak bulundu. Farklı<br />

dört ısı derecesi ile elde edilen değerler Tablo 1 ve<br />

Şekil 2’de özetlenmiştir. Yapılan Arrhenius eğrisi<br />

sonucu R 2 =0.99 ve K=4.7 ile iyi bir linearite göstermiş<br />

olup, +4°C’deki yarılanma ömrü <strong>21</strong> yıl olarak<br />

bulunmuştur.<br />

Sulandırılmış aşının stabilite testi: Farklı sulandırma<br />

sıvıları ile sulandırılmış aşıların 37°C’de bekletildiğinde<br />

infektif titrelerindeki düşme değerleri<br />

(canlılık eğrisi) Tablo 2 ve Şekil 3’de log 10 bazında<br />

gösterilmiş olup, yarılanma ömrü olarak 0’ıncı<br />

saatteki infektif titresinin yarılandığı zaman baz<br />

alınmıştır. Magnezyum sülfat ve fizyolojik tuzlu su<br />

arasında önemli bir fark bulunmazken distile suda<br />

değerler düşük bulunmuştur.<br />

titre log 10<br />

B<br />

D<br />

titre log10<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

45C deki degradation erisi<br />

y = -0,0601x + 4,98<br />

R 2 = 0,9633<br />

0<br />

0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

zaman (gün)<br />

56 C deki degradation erisi<br />

y = -0,262x + 4,26<br />

R 2 = 0,7887<br />

0 1 2 3 zaman 4 (gün) 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15<br />

Şekil 1. Liyofilize TRPV aşısının A. 37°C, B. 45°C, C. 42°C ve D. 56°C’deki azalma eğrileri.


26<br />

Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong><br />

Tablo 1. Arrhenius eğrisi kullanılarak hesaplanan aşının stabilite değerlerinin özeti.<br />

Isı (°C) n 1 Deneysel k 2, 3 Raf ömrü 4 Hesaplanmış k 5 Yarı ömür 6<br />

4 - - - 0.000039 <strong>21</strong> yıl<br />

10 - - - 0.000092 9 yıl<br />

25 - - - 0.0061 49 gün<br />

37 10 0.0227 40.1 gün 0.0247 12 gün<br />

42 6 0.0434 19 gün 0.0461 6.5 gün<br />

45 8 0.06 8.5 gün 0.0568 5.3 gün<br />

56 7 0.26 2.1 gün 0.199 1.5 gün<br />

1 Örnek sayısı; 2 k=gözlemlere dayanan verilerle hesaplanmış degradasyon sabiti; 3 37 0 C, 42 0 C, 45 0 C azalma eğrisi için linear regresyon 7’nci günden<br />

başlamaktadır, 56 0 C için analiz 1’inci günden başlamaktadır; 4 Düzeltilmiş raf ömrü, 10 4.5 DKID 50 /ml 100 doz minimum gerekli titre kabul edilerek<br />

düzenlenen azalma eğrisinin regresyon çizgisinden hesaplanmıştır; 5 Düzeltilmiş k değerleri Arrhenius eğrisi linear regresyon analizinden elde edilmiştir;<br />

6 Yarılanma ömrü düzeltilmiş k değerinden hesaplanmıştır; ** p


Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong> 27<br />

titre<br />

4,5<br />

4,4<br />

4,3<br />

4,2<br />

4,1<br />

4<br />

3,9<br />

3,8<br />

3,7<br />

3,6<br />

3,5<br />

3,4<br />

3,3<br />

3,2<br />

3,1<br />

3<br />

y = -0,1329x + 4,01<br />

y = -0,1406x + 3,79<br />

y = -0,0969x + 3,88<br />

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5 4 4,5 5 5,5 6 6,5 7 7,5 8 8,5<br />

saat<br />

Şekil 3. Farklı sulandırma sıvıları ile sulandırılmış aşının 37°C’deki azalma eğrileri.<br />

Tartışma ve Sonuç<br />

Bu araştırmada, primer dana böbrek (PDB) hücre<br />

kültüründe 95’inci pasajdaki sığır vebası Kabate O<br />

suşu (KABATE O RP-Pirbright V19/13/92 BK 95)<br />

vero hücre kültürlerinde 3 pasaj gidilerek 98’inci<br />

pasajda vero hücrelerine adapte ana tohum virus<br />

stokları oluşturuldu. Vero hücrelerine adapte sığır<br />

vebası virusunun titresi OIE normlarına göre değerlendirildi.<br />

Vero hücrelerine adapte termostabil<br />

RP aşısı üretimi konusunda yapılan çalışmada da<br />

Mariner ve ark. (12) primer dana böbrek hücre kültüründeki<br />

RP virusu, vero hücrelerinde 3 seri pasaj<br />

sonrası adaptasyonunu sağlamışlar ve vero hücrelerine<br />

adapte sığır vebası virusunun titresini OIE<br />

normlarına göre değerlendirmişlerdir.<br />

RP aşısının deneme üretimini yaptığımız bu<br />

çalışmada stabilizatör olarak %5 laktalbumin hidrolizat<br />

ve %10 sukroz kullanıldı. Benzer amaçlı yapılan<br />

pek çok araştırmada, raf ömrünü uzatmak ve<br />

termostabiliteyi sağlamak amacıyla Morbillivirus<br />

grubu etkenlere karşı geliştirilen attenue liyofilize<br />

viral aşılarda farklı stabilizatörler denenmiş ve bu<br />

çalışmalar sonunda, %5 laktalbumin hidrolizat ve<br />

%10 sukroz uygun bulunarak önerilen stabilizatör-<br />

1M MgSO4<br />

% 0,85<br />

NaCl<br />

Distile su<br />

Dorusal<br />

ler arasında yer almıştır (8). Plowright ve ark. (15)<br />

LS ile stabilize edilmiş RP aşısında 37°C’de günlük<br />

0.0139 log 10 kayıp ile farklı 5 eğri değerinde başarılı<br />

bulmuştur. Mariner ve ark. (11) LS, (1:1, 3:1, 4:1)<br />

BUGS ve LGS gibi farklı stabilizatörlerle termostabil<br />

RP aşısı üretimini denemiş ve araştırma sonucunda<br />

iyi bir linearite gösteren LS stabilizatörü ile 33<br />

güne kadar yüksek titre elde edildiğini bulmuşlardır.<br />

Termostabiliteyi sağlamak amacıyla bu çalışmamızın<br />

ana metodu olan liyofilizasyon aşamasında Mariner<br />

(12)’in önerdiği şekilde 100 milliTorr vakum<br />

altında, ana kuruma safhası 30°C’de 16 saat süren<br />

ve final raf ısısı 35°C olan 74 saat süren liyofilizasyon<br />

metodu kullanılmıştır. Liyofilizasyon sonunda<br />

aşı şişelerindeki %100 vakum, %2.5 nem oranı ve<br />

homojen krem renkteki aşı peleti görünümü ve liyofilizasyon<br />

öncesi infektif titre ile liyofilizasyon<br />

sonrası infektif titre arasındaki titre kaybının ortalama<br />

0.18 olması liyofilizasyonun başarılı olduğunu<br />

göstermektedir. Mariner ve ark.(12) LS stabilizatör<br />

ile farklı liyofilizasyon metotlarını denemişler ve<br />

araştırmamız için örnek aldığımız liyofilizasyon<br />

metodunu başarılı bulmuşlardır. Sarkar ve ark. (18)<br />

PPR aşısında termostabilite için yaptıkları çalışmada<br />

geleneksel liyofilizasyon metotlarının yerine


28<br />

Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong><br />

Mariner (12)’in önerdiği ve OIE (2), standartlarında<br />

termostabil aşı üretimi için önerilen 74 saat süren<br />

liyofilizasyon metodu ile daha iyi sonuç elde edebileceklerini<br />

bildirmişlerdir. Geçmişten günümüze<br />

kadar yapılan aşılardaki termal inaktivasyon ve stabilite<br />

çalışmalarında araştırıcılar hızlandırılmış stabilite<br />

test ve raf ömrü belirlenmesi içinde Arrhenius<br />

eğrisini kullanmışlardır (4). Allison ve ark. (1)’da<br />

kızamık virusu aşısının stabilite değerlerini hesaplamada<br />

Arrhenius eğrisini kullanmıştır. Aynı şekilde<br />

Mariner ve ark. (11) RP aşısının stabilite değerlerini<br />

Arrhenius eğrisi ile belirlemişlerdir. Bu çalışmada<br />

da hızlandırılmış stabilite test ve raf ömrü belirlenmesi<br />

için Arrhenius eğrisi kullanıldı. Deneme aşımızın<br />

yarılanma ömrünü belirlemek için daha önce<br />

Mariner ve ark. (9, 11)’nın belirttiği şekilde ve OIE<br />

(2), standartlarına göre aşının orijinal titresinin yarıya<br />

düştüğü zaman temel alındı. Yaptığımız stabilite<br />

testi sonucu elde ettiğimiz değerler diğer araştırmacıların<br />

bulduğu değerlerle paralellik göstermektedir<br />

(11). Raf ömrü farklı ısılarda yapılan stabilite testi<br />

37°C’de 40 gün,42°C’de 19 gün ve 45°C’de 8.5 gün<br />

olarak bulundu. Elde edilen bulgular uyguladığımız<br />

liyofilizasyon metodu ve kullandığımız stabilizatörün<br />

aşının infektivite gücünü yüksek ısılarda dahi<br />

uzun süre korumasını sağladığını göstermektedir.<br />

Bu yöntemle üretilen sığır vebası aşısı araştırmamızın<br />

hedefi olan saha şartlarında soğuk zincire gerek<br />

duyulmadan raf ömrü 30 günden fazla (37°C’de 40<br />

gün) olmaktadır. Arhenius eğrisi sonucu +4°C ve<br />

-20°C aşımızın raf ömrünün 20 yıldan çok olduğu<br />

belirlenmiş olup, acil stok olarak saklama durumunda<br />

uzun yıllar infektivite gücünü koruyacağını göstermektedir.<br />

Uyguladığımız bu yöntemle RP aşısı<br />

üretildikten sonra stok yenilenme işlemini ortadan<br />

kaldıracağı için ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır.<br />

Mariner ve ark. (10) aynı metotla ürettikleri<br />

termostabil sığır vebası aşısını soğuk zincire gerek<br />

duymadan 30 gün boyunca Nijerya’daki sığırlar<br />

üzerinde 1988 yılındaki aşılama kampanyasında<br />

saha şartlarında denemiş ve başarılı sonuç (%98<br />

seropozitif) almıştır. Çalışmamızdaki metotla üretilen<br />

aşıda raf ömrü, 37°C’de ve karanlık ortamda<br />

30 günden fazla bulundu. Türkiye şartlarında sıcak<br />

mevsimlerde ortalama hava sıcaklığı 37°C olup<br />

bazı bölgelerde 40°C’nin üzerine çıkmaktadır. Bu<br />

şartlarda aşırı yüksek sıcaklarda ve güneş ışığından<br />

korunduğu durumlarda ayrıca ilk 7 günde infektif<br />

titredeki hızlı düşüş göz önüne alınarak bu amaçla<br />

üretilen aşılarda başlangıç titresinin en az 10 6.5<br />

DKID 50 /ml 100 doz olması durumunda aşımızın raf<br />

ömrü saha şartlarında soğuk zincire gerek kalmaksızın<br />

1 ay olacaktır.<br />

Değişik dilüentlerle yapılan stabilite çalışması<br />

sonucu 1M MgSO 4 , %0.85 NaCl uygun dilüent<br />

olarak tespit edilmiş olup bu bulgular diğer araştırmacıların<br />

bulgularıyla benzerlik göstermektedir<br />

(11, 15). Sarkar ve ark. (18) LS stabilizatör ile hazırlanmış<br />

PPR aşısının 37°C’de karanlıkta bekletilmiş<br />

1M MgSO 4 ve %0.85 NaCl içinde sulandırılması<br />

sonucunda 8 saate kadar önemli bir titre kaybı<br />

olmadığını bildirmişlerdir. Diğer araştırmacıların<br />

önerileri ve bizim araştırmamızdan elde ettiğimiz<br />

sonuçlara göre 1M MgSO 4 ve %0.85 NaCl’nin her<br />

ikisi de dilüent olarak uygun bulunmuş olup, vero<br />

hücrelerine adapte termostabil sığır vebası aşısı için<br />

dilüent olarak %0.85 NaCl seçilmiştir.<br />

Araştırmamız sonunda elde edilen bulgular ve<br />

diğer araştırmacıların önerileri doğrultusunda vero<br />

hücrelerine adapte termostabil sığır vebası aşısı;<br />

stabilizatör olarak %5 laktalbumin hidrolizat ve<br />

%10 sukroz kullanılıp, uyguladığımız liyofilizasyon<br />

metodu ile liyofilizasyon işlemi gerçekleştirilerek<br />

düşük nem (≤%2) ve yüksek başlangıç titresi<br />

(≥10 6.5 DKID 50 /ml), liyofilizasyon sırasında düşük<br />

titre kaybı (≤10 0.18 DKID 50 /ml) elde edilerek sahada<br />

soğuk zincire gerek duymadan 1 ay kullanılabilecektir.<br />

-20°C’de stok aşı olarak saklandığında yıllarca<br />

stok yenilemeye gerek duyulmayacak ve dilüent<br />

olarak %0.85 NaCl kullandığında sulandırılmış<br />

aşı sıcak mevsimlerde dahi 4 saate kadar güvenle<br />

kullanılabilecektir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Allison LMC, Mann GF, Perkins FT, Zuckerman AJ,<br />

(1981). An accelerated stability test procedure for lyophilized<br />

measles vaccines. J Biol Stand. 9, 185-194.<br />

2. Anonim (2008). Rinderpest. In; OIE Manual of Standards<br />

Diagnostic Tests and Vaccines Chapter 2.1.15. www.oie.int/<br />

fr/normes/mmanual.<br />

3. Asım A, Rashid A, Choudhary H, (2008). Effect of varıous<br />

stabılızers on titre of lyophılızed live attenuated Peste Des<br />

Petıts Rumınants (PPR) Vaccine. Pakistan Vet J. 28(4), 203-<br />

104.<br />

4. Colinet G, Peetermans J, (1982). Behavior of five commercial<br />

measles vaccines in an accelerated stability test. J Biol<br />

Stand. 10, 241-247.<br />

5. House JA, Mariner JC, (1996). Stabilization of rinderpest<br />

vaccine by modification of the lyophilization process. Dev<br />

Biol Stand. 87, 235-244.


Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong> 29<br />

6. Ihsak R, Howard CR (1990). Thermal stability of yellow<br />

fever vaccines. Mem Inst Oswaldo Cruz. 85(3), 339-345.<br />

7. İyigören B, Ünlü M, Yonguç AD, (1973). Doku Kültürü<br />

Sığır Vebası Aşısı Uygulanan Bölgelerdeki Sığırların Bağışıklık<br />

Durumu Üzerine Araştırma. Etlik Vet Bak Ens Derg.<br />

4(3-4), 11-19.<br />

8. Languet B, Precausta P, Mackowiak M, Dubourget P,<br />

Reynaud G, Duret C (1985). Freeze dried vaccine against<br />

rinderpest: stability and activity study. Comp. Immunol.<br />

Microbiol Infect Dis. 8(3-4), 285-295.<br />

9. Marıner, JC, House JA, Sollod AE, Stem C, Van Den<br />

Ende MC, Mebus CA, (1989). Heat Stable Rinderpest<br />

Vaccine Implementation Project. Recommendations Adopted<br />

by The Pan African Rinderpest Campaign (PARC)<br />

at The Informal Meeting on Thermostable Vaccines Held at<br />

The International Office of Epizootics, Paris, France, September.<br />

<strong>21</strong>-22, 1989.<br />

10. Mariner, JC, House JA, Salifou S, Stem C, Van Den<br />

Ende MC, Mebus CA, (1990) .The serological response to<br />

a thermostable vero cell-adapted rinderpest vaccine under<br />

field conditions in Niger. Vet Microbiol. 22(2-3), 119-127.<br />

11. Mariner, JC, House JA, Sollod AE, Stem C, Van Den<br />

Ende MC, Mebus CA, (1990). Comparison of the effect of<br />

various chemical stabilizers and lyoflization cycles on the<br />

thermostability of a vero cell adapted rinderpest vaccine.<br />

Vet Microbiol. <strong>21</strong>(3), 195-209.<br />

12. Marıner, JC, House JA, Sollod AE, Stem C, Van Den<br />

Ende MC, Mebus CA, (1991). Production of a thermostable<br />

vero-cell adapted rinderpest vaccine. J Tiss Cult<br />

Meth. 13, 253-256.<br />

13. Mariner, JC (1993). The use of thermostable vero celladapted<br />

rinderpest vaccine as a heterologous vaccine<br />

against peste des petits ruminants. Res Vet Sci. 54, <strong>21</strong>2-<br />

<strong>21</strong>6.<br />

14. Plowright W, Ferris RD (1962). Studies with Rinderpest<br />

Virus in Tissue Culture. The use of Attenueted Culture Virus<br />

as a vaccine for Cattle. Res Vet Sci. 3, 172-182.<br />

15. Plowright W, Herniman KAJ, Rampton CS, Taylor WP<br />

(1970). Studies on Rinderpest Culture Vaccine. III. Stability<br />

of The Lyophilised Product. Res Vet Sci. 11, 71-81.<br />

16. Plowright W, Herniman KAJ, Rampton CS (1971). Studies<br />

on Rinderpest Culture Vaccine. IV. The Stability of Reconstituted<br />

Product. Res Vet Sci. 12, 40-46.<br />

17. Raut A, Sıngh RK, Malık M, Joseph MC, Bakshı CS,<br />

Suryanarayana V VS, Butchaıah G (2001). Development<br />

of a thermoresıstant tissue culture Rinderpest vaccine virus.<br />

Acta Virol. 45, 235-241.<br />

18. Sarkar J, Sreenivasa BP (2003). Comparative efficacy<br />

of various chemical stabilizers on the thermostability of a<br />

live-attenuated peste des petits ruminants (PPR) vaccine.<br />

Vaccine 1. <strong>21</strong>(32), 4728-4735.<br />

19. Siddique MP, Rahman MB, Chowdhury SMZH, Kafi<br />

MA, Alam MS (2006). Deteriınation of efficacy of thermostable<br />

PPR live homologous vaccıne incubated at room<br />

temperature or 14 Days. Bangl J Vet Med. 4(1), 43-46.<br />

20. Sütçü M, Erdem H (1976). Dana böbrek hücre kültüründe<br />

attenue sığır vebası virusu üretimi aşı hazırlanması ve<br />

hazırlanan aşıların laboratuvar ve bağışıklık <strong>kontrol</strong>ü<br />

sonuçları. Vet Hekimler Dern Derg. 46(7-8-9), 34-35.<br />

<strong>21</strong>. Tsukiyama K, Yoshikawa Y, Kamata H, Imaoka K, Asano<br />

K, Funahashi S, Maruyama T, Shida H, Sugimoto M,<br />

Yamanouchi K (1989). Development of heat-stable recombinant<br />

rinderpest vaccine. Arch Virol. 107, 225-235.<br />

22. Woese C (1960). Thermal inactivation of animal viruses.<br />

Ann N Y Acad Sci. 83, 741-751.<br />

23. Worrall EE, Litamoi JK, Seck BM, Ayelet G (2000). Xerovac:<br />

an ultra rapid method for the dehydration and preservation<br />

of live attenuated Rinderpest and Peste des Petit<br />

ruminants vaccines. Vaccine, 22; 19(7-8), 834-839.


30<br />

Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong>


Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Gürpınar <strong>21</strong>, 31 - S, 36, Savaşan <strong>2010</strong> S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, Araştırma 31 - 36, <strong>2010</strong> Makalesi / Research Article 31<br />

Giriş<br />

Ege Bölgesi kültür balıklarında Gram pozitif bakteri infeksiyonlarının<br />

incelenmesi*<br />

Saadet GÜRPINAR, Serap SAVAŞAN<br />

Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Aydın, Türkiye<br />

Geliş Tarihi / Received: 08.04.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />

Özet: Bu araştırmada, Ege Bölgesi kültür balıklarındaki Gram pozitif bakteri infeksiyonlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />

Ege Bölgesi’nde bulunan çeşitli balık çiftliklerinden canlı olarak sağlıklı ve hasta olmak üzere, rutin teşhis<br />

laboratuvarına getirilen 150 kültür balığının fiziksel ve bakteriyolojik olarak incelenmesi sonucu toplam 101 adet izolat<br />

elde edildi. Bu izolatların 10 adeti (%9.9) Gram negatif kok ve basil, 91 adeti (%90.1) ise Gram pozitif kok-kokoid<br />

olarak belirlendi. Gram pozitif kok-kokoid tarzı 91 adet mikroorganizma Staphylococcus spp. (%43), Lactococcus lactis<br />

(%35.1), Enterococcus avium (%3.2), Enterococcus feacalis (%17.5), Listeria spp. (%1), Aerococcus viridans (%10.9),<br />

Aerococcus urinae (%5.4), Streptococcus pyogenes (%7.6) Streptococcus agalactiae (%14.2) olarak identifiye edildi. S.<br />

agalactia, sağlıklı balıkların %10.4’ünden izole edilirken, %7.8 oranında hasta balıklarda izole edilmiştir. S. pyogenes<br />

ise, sağlıklı balıkların %6.2’sinden izole edilirken, hasta balıkların %3.9’undan izole edilmiştir.<br />

Anahtar sözcükler: Balık hastalıkları, Gram pozitif bakteri, identifikasyon, izolasyon.<br />

Investigation of Gram positive bacterial infections in culture fisheries in the Aegean Region<br />

Summary: Aim of this study was, to define Gram positive bacterial infections at culture fisheries in the Aegean Region.<br />

In this research, 150 live culture fish taken from various fish farms on Aegean Region were classified as healthy or diseased.<br />

After analyzing of 150 culture fish at routine identification laboratories, 101 bacteria were isolated. Ten (9.9%) of<br />

these bacteria were identified as Gram negative cocci and bacilli, 91 (90.1%) of them were identified as Gram positive<br />

cocci-coccoid. These 91 Gram positive cocci-coccoid bacteria were identified as Lactococcus lactis (35.1%), Enterococcus<br />

avium (3.2%), Enterococcus feacalis (17.5%), Listeria spp. (1%), Aerococcus viridans (10.9%), Aerococcus urinae<br />

(5.4%), Streptococcus pyogenes (7.6%) and Streptococcus agalactiae (14.2%). S. agalactia were isolated from 10.4%<br />

of healthy fish as well as they were isolated from 7.8% of diseased fish. Also S. pyogenes was isolated from 6.2% of<br />

healthy fish and 3.9% of diseased fish.<br />

Key words: Fish diseases, Gram positive bacteria, identification, isolation.<br />

Balıklar arasında Gram pozitif bakterilerden kaynaklanan<br />

hastalıklar sayısal olarak Gram negatiflere<br />

göre daha az görülmekle beraber, morbidite ve<br />

mortaliteleri daha düşüktür (2). Kültür balığı populasyonlarında<br />

giderek artan ve önemli bir problem<br />

halini alan streptokokal infeksiyonlar, Pier & Madin<br />

tarafından 1976 yılında, Plumb tarafından 1991<br />

yılında, Baya, Lupuani, Hetrick, Robertson, Lukacovic,<br />

May & Poukish tarafından 1990 yılında, Al-<br />

Harbi & Ahmed tarafından 1994 yılında ve Chang<br />

& Pulumb tarafından 1996 yılında tanımlanmıştır<br />

(4). Balıklardan yaygın olarak izole edilen patojen<br />

streptokok türlerinden en önemlileri, ilk kez tilapia<br />

balıklarından 1976 yılında Pier & Madin tarafından<br />

tanımlanan Streptococcus iniae, özellikle sıcak su<br />

streptokokkozis infeksiyonlarından yaygın olarak<br />

izole edilen Streptococcus difficili ve Kusuda ve<br />

Komatsu tarafından 1978 yılında çeşitli balık türlerinden<br />

izole edilen Streptococcus agalactiae’dir.<br />

Dünyada çeşitli streptokokkozis vakalarından izole<br />

edilen diğer streptokokkozis etkenleri de Streptocuccus<br />

parauberis, Streptococcus equi, Streptococcus<br />

equisimilis, Streptococcus pyogenes, Streptococcus<br />

zooepidemicus, Streptococcus shiloi’dir (7,<br />

16, 18).<br />

S. iniae’nin balık hastalıklarındaki septisemi ve<br />

meningoensefalitis gibi klinik belirtileri, S. parauberis,<br />

S. difficili, L. garvieae gibi diğer balık patojenlerinin<br />

klinik belirtileriyle benzerlik göstermektedir<br />

(13, 19). B grubu streptokoklar içinde yer alan<br />

S. agalactiae, balık patojeni olarak, tatlı su ve deniz<br />

balıklarından, tilapia, gümüş balığı, barbun balığı<br />

Yazışma adresi / Correspondance: Saadet Gürpınar, Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji<br />

Anabilim Dalı, Işıklı, Aydın, Türkiye E-posta: saadetgurpinar@hotmail.com<br />

* Aynı isimli yüksek lisans tezinden özetlenmiştir.


32<br />

Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong><br />

türlerini etkileyerek ölümlere neden olmuştur (17,<br />

19). Düzensiz yüzme, vücut renginin koyulaşması,<br />

çift ya da tek taraflı ekzoftalmi, korneal opaklık,<br />

operkulum üzerinde hemorajiler, kaudal yüzgeci<br />

başlangıcında ve vücut yüzeyinde ülserler yaygın<br />

olarak görülen semptomlardır (2). Öncelikle dalak,<br />

karaciğer, kalp, böbrek gibi iç organlar etkilenir.<br />

Karaciğer genellikle soluk renklidir ve kiraz renginde<br />

lokal nekroz odakları görülebilir (11). Sırt ve<br />

kuyruk yüzgecinin ön kısmı, ağız çevresi, operkulum<br />

ve genellikle operkulumun alt tarafında ülserler<br />

daha belirgindir. Lezyonlar sık sık anal bölge ve anal<br />

yüzgeci de içeren anüs çıkışında görülür. Türlerin<br />

çoğunda gözlerdeki semptomlar en önemli belirtilerdendir<br />

(1, 11). İlk lezyon retrobulbarda kan birikmesiyle<br />

sonuçlanan ekzoftalmi ve ödemle sınırlı<br />

olabilir. Gözlerde hiperemi vardır (11). Streptokok<br />

türlerinin neden olduğu streptokokkozis, gözlerde<br />

şiddetli ekzoftalmusla seyrettiği için “pop eye” hastalığı<br />

olarak isimlendirilmektedir. Hastalık bugün<br />

dünyanın birçok ülkesinde görülmekle birlikte, son<br />

yıllarda özellikle Ege Bölgesi’nde bulunan alabalık<br />

ve bazı levrek çiftliklerinde ekonomik kayıplara neden<br />

olmaktadır.<br />

Bu çalışmada, Ege Bölgesi’nde yetiştirilen deniz<br />

ve tatlı su kültür balıklarında ciddi ekonomik<br />

kayıplara yol açan Gram pozitif bakteri infeksiyonlarının<br />

araştırılarak, hastalık etkeni olan streptokok<br />

türlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir.<br />

Materyal ve Metot<br />

Bu çalışmada Ege Bölgesi’nde, Aydın, İzmir ve<br />

Muğla illerinde bulunan çeşitli balık çiftliklerinden<br />

sağlanan, rastgele örnekleme ile 48 sağlıklı, 102<br />

hasta balık olmak üzere toplam 150 adet balık materyali<br />

kullanılmıştır.<br />

Fiziksel muayenede, gözler, operkulum açıklığı,<br />

deri yüzeyi ve pullar, karın bölgesindeki şişlik<br />

durumu, deri rengi, kaudal, dorsal, ventral ve pektoral<br />

yüzgeç durumu incelendi (2). Nekropsisi yapılarak<br />

abdominal boşluğu açılan balıkların, karaciğer,<br />

böbrek, beyin, kalp ve dalak gibi iç organlarından<br />

%5 koyun kanı içeren, Trypticase-Soy Agar (TSA)<br />

(Biomerieux 51044 Fransa) besiyerine ekimler yapılarak<br />

22°C’de, 12-24 saat süreyle inkübasyona<br />

bırakıldı (12). İzolasyon sonucu elde edilen suşlar<br />

Gram pozitif bakteriler yönünden incelendi. İzole<br />

edilen saf kültürler, tür identifikasyonu %5 gliserinli<br />

Brain Heart Infusion Broth (Merck 1.10493<br />

Almanya) sıvı besi yerine aktarılarak, -20°C’deki<br />

dondurucuda saklandı.<br />

Tür olarak identifikasyonda ticari bir kit (Api<br />

20 Strep. Bio Merieux, Lyon, France) kullanıldı (3,<br />

22). Standart test işlemi üretici firmanın tavsiye ettiği<br />

şekilde yapıldı.<br />

Bulgular<br />

Yüz elli adet kültür balığından yapılan fiziksel muayene<br />

ve nekropsi sonuçları Tablo 1 ve Tablo 2’de<br />

belirtilmiştir. İzolasyon ve identifikasyon çalışmaları<br />

sonucunda, 49 adet örnekte üreme görülmeyip,<br />

101 adet örnekte ise üreme tespit edildi. Belirlenen<br />

87 Gram pozitif, katalaz ve oksidaz negatif suştan,<br />

32 adet Lactococcus lactis, 3 adet Enterococcus<br />

avium, 16 adet Enterococcus feacalis, 1 adet Listeria<br />

spp., 10 adet Aerococcus viridans, 5 adet Aerococcus<br />

urinae, 7 adet Streptococcus pyogenes ve<br />

13 adet Streptococcus agalactiae identifiye edildi<br />

(Tablo 3).<br />

S. agalactiae, sağlıklı balıkların %10.4’ünden<br />

hasta balıkların ise %7.8’inden izole edildi. S. pyogenes<br />

ise, sağlıklı balıklardan %6.2 oranında izole<br />

edilirken, hasta balıklardan %3.9 oranında; sağlıklı<br />

ve hasta balıklardan ise toplam %7.4 oranında izole<br />

edildi (Tablo 4).<br />

Fiziksel muayene sonuçları, tür bazındaki bakteri<br />

identifikasyon bulguları ile değerlendirildiğinde<br />

ise, bakteriyel üreme gözlenmeyen 49 adet örnekten,<br />

%71.4’ü fiziksel muayenede normal olarak değerlendirilmiş<br />

olup, %20.4’ünde deride renk değişimi<br />

gözlenirken, %6.1’lik bir bölümünde ise ekzoftalmi<br />

görüldü. A. viridans izole edilen balıkların hepsinde<br />

çeşitli semptomlar gözlenirken, %90’ınında ekzoftalmi,<br />

%40’lık bir bölümünde ise yüzgeç hasarları<br />

belirlendi. S. agalactiae izole edilen balıkların<br />

%38.4’lük bir bölümünde fiziksel bir bulguya rastlanmazken,<br />

%61.5 oranında ekzoftalmi, %46.1 oranında<br />

deride renk değişimleri, %38.4 oranında ise<br />

deri yüzeyinde lezyonlar izlendi (Tablo 1).


Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong> 33<br />

Tablo1: Balıklarda yapılan fiziksel muayene bulguları ve bakteriyel üreme durumları.<br />

Bakteri Adet Eksoftalmus Pul kaybı<br />

Solungaç<br />

renk kaybı<br />

Deri renk<br />

değişimi<br />

Lezyon<br />

Yüzgeç<br />

hasarı<br />

Normal<br />

Üreme yok 49 %6.1 - %2 %20.4 %2 %4 %71.4<br />

Gram negatif 10 %40 %20 %10 %10 %30 - %30<br />

Gram pozitif<br />

Katalaz pozitif<br />

4 - - %25 - - - %25<br />

A. viridans 10 %90 - %40 %30 %10 %40 -<br />

A. urinae 5 %60 - %40 %80 %20 - -<br />

Listeria spp. 1 - - - - - - %100<br />

L. lactis 32 %90.6 %3.1 %43.7 %59.3 %12.5 %<strong>21</strong>.8 -<br />

E. avium 3 %100 - - - - - -<br />

E. faecalis 16 %100 %6.2 %31.2 %87.5 %62.5 %59.2 -<br />

S. agalactiae 13 %61,5 %30.7 %15.3 %46.15 %38.4 %30.7 %38.4<br />

S. pyogenes 7 %47.1 %14.2 %14.2 %42.8 %28.5 %28.5 %42.8<br />

Tablo 2: Balıklarda nekropsi bulguları ve bakteriyel üreme durumları.<br />

Bakteri Adet<br />

Dalak<br />

büyümesi<br />

Karaciğer<br />

renk değişimi<br />

Asites<br />

Kaslarda<br />

hemoraji<br />

Normal<br />

Üreme yok 49 %2 %18.3 %4 - %93.8<br />

Gram negatif 10 %20 %30 %10 %10 %60<br />

Gram pozitif<br />

Katalaz pozitif<br />

4 - %25 %25 - %25<br />

Aerococcus viridans 10 %60 %50 %40 %10 -<br />

Aerococcus urinae 5 %40 %10 %20 %20 -<br />

Listeria spp. 1 - - - %100 -<br />

Lactococcus lactis 32 %81.2 %56.2 %<strong>21</strong>.8 %43.7 -<br />

Enterococcus avium 3 - %66.6 - - %33.3<br />

Enterococcus faecalis 16 %93.7 %56.2 %18.7 %12.5 -<br />

Streptococcus agalactiae 13 %61.5 %23 %15.3 %38.4 %38.4<br />

Streptococcus pyogenes 7 %57.1 %28.9 %14.2 %28.5 %42.8<br />

Tablo 3: İdentifikasyon sonucu bulunan türler ve toplam türlere oranları.<br />

İdentifiye edilen tür Tür adedi<br />

Toplam türlere<br />

oranı (n=87)<br />

Aerococcus viridans 10 %11<br />

Aerococcus urinae 5 %6<br />

Listeria spp. 1 %1<br />

Lactococcus lactis 32 %38<br />

Enterococcus avium 3 %3<br />

Enterococcus faecalis 16 %18<br />

Streptococcus agalactiae 13 %15<br />

Streptococcus pyogenes 7 %8


34<br />

Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong><br />

Tablo 4: İdentifiye edilen tüm suşların hasta ve sağlıklı balıklardaki dağılımı.<br />

İzole edilen tür<br />

Sağlıklı balıklardan izolasyon<br />

(n:48) (%)<br />

Hasta balıklardan izolasyon<br />

(n:102) (%)<br />

Toplam balık<br />

(n:150) (%)<br />

Gram negatif basil 5 (%10.4) 4 (%3.9) 9 (%6)<br />

Gram negatif kok 1 (%2) 0 (%0) 1 (%0.6)<br />

Staphylococcus spp. 1 (%2) 3 (%2.9) 4 (%2.6)<br />

Aerococcus viridans 0 (%0) 10 (%9.8) 10 (%6.6)<br />

Aerococcus urinae 0 (%0) 5 (%4.9) 5 (%3.3)<br />

Listeria spp. 1 (%2) 0 (%0) 1 (%0.6)<br />

Lactococcus lactis 0 (%0) 32 (%31.3) 32 (%<strong>21</strong>.3)<br />

Enterococcus avium 0 (%0) 3 (%3.9) 3 (%2)<br />

Enterococcus faecalis 0 (%0) 16 (%15.6) 16 (%10.6)<br />

Streptococcus agalactiae 5 (%10.4) 8 (%7.8) 13 (%8.6)<br />

Streptococcus pyogenes 3 (%6.2) 4 (%3.9) 7 (%7.4)<br />

Nekropsi bulguları, tür bazındaki bakteri identifikasyonu<br />

ile değerlendirildiğinde ise, bakteriyel üreme<br />

gözlenmeyen 49 adet örnekten, %93.8’i sağlıklı,<br />

%18.3’ünde ise karaciğerde renk değişimleri görüldü.<br />

A. viridans izole edilen balıkların %60’ında, A.<br />

urinae izole edilen balıkların ise %40’ında dalakta<br />

büyüme saptandı. L. lactis bulunan balıklarda, %81,<br />

E. faecalis izole edilen balıklarda da %93.7 oranında<br />

dalak büyümesi tespit edildi (Tablo 2).<br />

Tartışma ve Sonuç<br />

Balıklar, içerisinde bulundukları ortam nedeniyle<br />

sürekli mikroorganizmalarla temas halindedirler.<br />

Bu nedenle bakteriyel hastalıklar yoğun olarak balık<br />

yetiştiriciliğinin yapıldığı çiftliklerde büyük ekonomik<br />

kayıplara neden olur. Bu hastalıkların ortaya<br />

çıkmasında en önemli rolü balığın doğal direncini<br />

kıran etkenler oynar. Balık yemlerinin ihtiyacı karşılayamaması,<br />

suyun fiziksel ve kimyasal kalitesindeki<br />

bozukluk ve strese neden olan her türlü olumsuz<br />

faktör bakteriyel balık hastalıklarının çıkması<br />

için zemin hazırlamaktadır (20).<br />

Balıklardan izole edilen hastalık ve ölümlere<br />

neden olabilecek bakteriyel patojenler genel olarak<br />

Gram negatif aerobik ve fakültatif anaerobik kok<br />

ve basiller, Gram pozitif aerobik ve fakültatif anaerobik<br />

kok ve basiller olarak sınıflandırılabilir (11).<br />

Bu çalışmada, balıklardan izole edilen 101 bakteriye<br />

Gram boyama yapıldı ve sonucunda, %90.1 (91<br />

adet) oranında Gram pozitif bakteri gözlemlenir-<br />

ken, %9.9 (10 adet) oranında Gram negatif bakteri<br />

gözlemlendi.<br />

Su sıcaklığı 15°C’nin üzerine çıktığında gözlemlenen<br />

hastalık sıcak su streptokokkozisi olarak<br />

adlandırılır. Sıcak su streptokokkozisi, Akdeniz ülkelerinde<br />

yaygın olarak görülen ve ekonomik kayıplara<br />

neden olan bir hastalıktır (1). Bu çalışma,<br />

1 Haziran - 30 Ekim 2006 tarihleri arasında, deniz<br />

suları sıcaklığının 27-<strong>21</strong>°C, iç sular sıcaklığının ise<br />

23-15°C olduğu dönemde, kültür balıkları arasında<br />

yapıldı.<br />

Stafilokok türlerinden kaynaklanan hastalıklar,<br />

balık türlerinde az sayıda görülmektedir. Bununla<br />

birlikte, hastalık olgularından genellikle S. aureus<br />

izole ve identifiye edilmiştir. Bu etken alabalıklarda<br />

vücut üzerinde gri-beyaz lezyonlar, dalakta büyüme<br />

ve bağırsakta yangısal lezyonlara neden olabilir (2).<br />

Araştırmamızda ise, Gram pozitif 91 adet mikroorganizmadan<br />

4 adet Stafilokok suşu izole edildi.<br />

Yapılan fiziksel muayenede %25’i hastalık belirtisi<br />

göstermezken, nekropside %25 oranında asites ve<br />

karaciğerde renk değişimleri görüldü.<br />

Gram pozitif bakterilerden 4 adet Staphylococcus<br />

spp., 32 adet L. lactis, 3 adet E. avium, 16 adet<br />

E. feacalis, 1 adet Listeria spp., 10 adet A. viridans,<br />

5 adet A. urinae, 7 adet S. pyogenes ve 13 adet S.<br />

agalactiae identifiye edildi. Bunlardan Staphylococcus<br />

spp., olarak belirlenen 4 adet suş, katalaz<br />

test pozitifken, diğer 87 suş, katalaz test ve oksidaz<br />

testleri negatif olarak belirlendi.


Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong> 35<br />

İnsanlarda oluşan listeriozisten izole edilen<br />

Listeria türleri balık, karides, midye ya da tütsülenmiş<br />

deniz ürünleri kaynaklıdır. Fransa’da midyeler<br />

üzerinde yapılan bir araştırmada, 120 örneğin 66<br />

adedinde Listeria türleri tespit edilmiş olup, tüm örneklerden<br />

%55 oranında izole edildiği bildirilmiştir<br />

(14). Ayrıca Keban baraj gölünden yakalanan 150<br />

balık türünden %6.6’sında Listeria türleri izole edilmiştir<br />

(6). Diyarbakır Dicle nehrinde ve Keban baraj<br />

gölünde 51 adet balık üzerinde yapılan diğer bir<br />

çalışmada ise, %3.9 oranında Listeria monocytogenes<br />

izole edildiği belirtilmiştir (6, <strong>21</strong>). Bu çalışmada<br />

ise, hiçbir hastalık belirtisi göstermeyen sağlıklı bir<br />

balıktan 1 adet Listeria spp. izole edilmiştir.<br />

İnsan ve hayvanlardan L. lactis, Lactococcus<br />

piscium, L. garviae gibi türler tanımlanmıştır.<br />

L. piscium ve L. garviae balıklarda potojen olarak<br />

ölümlere yol açarken, L. garviae ve L. lactis gibi<br />

türler insanlarda endokarditise bağlı ölümlerden<br />

izole edilmişlerdir (10). Bu çalışmada, 87 adet katalaz<br />

testi ve oksidaz testi negatif suştan, 32 adet<br />

L. lactis, izole edilirken, diğer Laktokok türlerinden<br />

L. piscium ve L. garviae türlerine rastlanmadı.<br />

İzole edilen 87 Gram pozitif, katalaz ve oksidaz<br />

test negatif suşlar içindeki oranı L. lactis %38 olarak<br />

belirlenmiştir. Yapılan bir diğer araştırmada,<br />

İtalya’da yetiştirilen gökkuşağı alabalıklarının %20<br />

’sinde Laktokokkozis görüldüğü bildirilmiştir (8).<br />

İtalya’da 10 adet alabalık örneğinden yapılan bir<br />

çalışmada, 7 adet örnekte, patojen L. garviae izole<br />

edilmiştir. Yine bu çalışmada, L. lactis ile L. garviae<br />

arasında fenotipik benzerlikler olduğu ortaya<br />

konmuştur (22). İtalya’da yapılan bir diğer çalışmada<br />

ise, alabalıklarda farklı zamanlarda görülen<br />

100’den fazla salgında 71 adet (%87) oranında L.<br />

garviae izole edilmiştir (5).<br />

Araştırmamızda, belirlenen 87 adet katalaz testi<br />

ve oksidaz testi negatif suştan, 3 adet E. avium, 16<br />

adet E. feacalis olmak üzere toplam 20 Enterokok<br />

suşu izole edildi. İzole edilen bu suşlar içerisinde E.<br />

avium, %3, E. feacalis ise, %18 oranında bulundu<br />

(Tablo 3). Japonya’da kültür sarıkuyruk türlerinden<br />

E. feacalis ve E, faecium izole edildiği bildirilmiştir<br />

(11). Literatürlerde balıklarda, E. avium izolasyonuna<br />

dair bir bilgiye rastlanamadı.<br />

Bu çalışmada, 87 adet katalaz testi ve oksidaz<br />

testi negatif suştan, 10 adet ve %11 oranında. A. viridans,<br />

5 adet ve %6 oranında A. urinae tür bazında<br />

identifiye edildi (Tablo 3). 2005 yılında yapılan bir<br />

çalışmada, 66 adet deniz suyundan, 20 adet deniz<br />

dibindeki sediment içinden, 8 adet martı dışkısı ve<br />

5 adet lağım kanal bölgesinden olmak üzere toplam<br />

99 adet örnek toplanarak incelendiğinde, E. feacalis,<br />

E. faecium ve A. viridans izole edildiği bildirilmiştir<br />

(15). Ancak literatürde balıklarda, A. urinae’nin<br />

izolasyonu ile ilgili bir bilgiye rastlanamamıştır.<br />

Streptokok türleri, sağlıklı insan ve hayvan florasında<br />

normal olarak bulunabilirken, bazı türler,<br />

bulundukları organizmada hastalığa neden olabilir.<br />

Bilinen fenotipik identifikasyon metotları ile S. pyogenes,<br />

S. agalactiae gibi türler fırsatçı patojen olarak<br />

kolayca tanımlanabilir (9). Kültür çipura, levrek<br />

ve tekir balığında yapılan bir çalışmada hasta ve<br />

sağlıklı balıklardan alınan örneklerde hiçbir klinik<br />

hastalık belirtisi göstermeyen tekir balığı ve çipuraların<br />

beyin ve gözlerinden, S. agalactiae identifiye<br />

edildiği bildirilmiştir (7). Zebra balıklarında yapılan<br />

bir araştırmada ise S. pyogenes lokal kas lezyonlarından<br />

izole edilmiştir (16). Bu çalışmada S. agalactia<br />

sağlıklı balıkların %10.4’ünden izole edilirken,<br />

%7.8 oranında hasta balıklarda izole edildi. Toplam<br />

balıklardan izolasyon oranı ise %8.6 olarak belirlendi.<br />

S. pyogenes ise, sağlıklı balıkların %6.2’sinden<br />

izole edilirken, hasta balıkların %3.9’undan izole<br />

edildi. Toplam balıklardan izolasyon oranı %7.4<br />

olarak belirlendi (Tablo 4).<br />

Hasta, kültür, pisi balıklarında yapılan bir çalışmada,<br />

hastalığın klinik belirtileri olarak, gözlerde,<br />

tek ya da çift taraflı ekzoftalmi, operkulum ve solungaçlar<br />

üzerinde ve iç organlarda hemorajiler görülmüştür.<br />

Çalışmada 22 hasta balıktan 18 adedinde<br />

S. parauberis izole edilirken, 3 adet L. garviae izole<br />

edilmiş, anti S. iniae serumu ile aglütinasyon gösteren<br />

S. iniae türüne rastlanamamıştır (18).<br />

Araştırmamızda, patojenitesi yüksek olan S.<br />

iniae, S. parauberus ve L. garviae türlerine rastlanmadı.<br />

Ancak, S. agalactiae izole edilen balıkların<br />

%38.4’lük bir bölümünde fiziksel bir bulguya<br />

rastlanmazken, %61.5 oranında ekzoftalmi, %46.1<br />

oranında deride renk değişimleri, %38.4 oranında<br />

ise deri yüzeyinde lezyonlar belirlendi. S. pyogenes<br />

izole edilen balıkların, %42.8’inde semptom gözlenmezken,<br />

%47.1’inde ekzoftalmi, %42.8 oranında<br />

ise deride renk değişimleri gözlendi. L. lactis izole<br />

edilen 32 balıkta, %90 oranında ekzoftalmi görülürken,<br />

%43.7 oranında solungaçlarda renk değişimleri<br />

ve %59.3 oranında deride renk değişimlerine rastlanmıştır<br />

(Tablo 1).


36<br />

Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong><br />

Araştırmamızda, hasta ve sağlıklı balıklarda<br />

bulunan Gram pozitif bakterilerin izolasyonları ve<br />

identifikasyonları amaçlanmıştır. Bu türlerin varlığı<br />

ile ileride oluşabilecek su kalitesindeki bozulmalar,<br />

suların ısınması ve balıkta stres artışı ile aktive<br />

olarak etkinleşebileceği ve bölgede toplu ölümlere<br />

bağlı ekonomik kayıplara neden olabileceği düşünülmektedir.<br />

Bu çalışma ışığında, etkene karşı alınabilecek<br />

tedbirler belirlenerek, olası salgınlardan<br />

korunma ya da tedavi yöntemlerinin araştırılması<br />

ekonomik kayıpları önleme adına faydalı olabileceği<br />

sonucuna varılmıştır.<br />

Kaynaklar<br />

1. Actis LA, Tolmasky ME, Crosa JH, (1999). Enterococcus<br />

seriolicida and Streptococcus iniae, Chapter 8. eds.<br />

Kusuda R, Salati F, Fish disease and disorders, <strong>Volume</strong>: 3<br />

Viral, bacterial and fungal infections., CAB International,<br />

Oxfordshire.<br />

2. Arda M, Seçer S, Sareyyüpoğlu M, (2005). Balık Hastalıkları,<br />

2. Baskı, Ankara, Medisan Yayınevi, 69-100.<br />

3. Bachrach G, Zlotkin A, Hurvitz A, Evans DL, Eldar A,<br />

(2001). Recovery of Streptococcus iniae from diseased fish<br />

previously vaccinated with a Streptococcus vaccine. Appl<br />

Environ Microbiol. 67 (8), 3756-3758.<br />

4. Dodson SV, Muarer JJ, Shotts EB, (1999). Biochemical<br />

and molecular typing of Streptococcus iniae isolated from<br />

fish and human cases. J Fish Dis. 22, 331-336.<br />

5. Eldar A, Goria M, Ghıttino C, Zlotkin A, Bercovier H,<br />

(1999). Biodiversity of Lactococcus garviae strains isolated<br />

from fish in Europe, Asia and Australia. Appl Environ<br />

Microbiol. 65 (3), 1005-1008.<br />

6. Ertaş HB, Şeker E, (2005). Isolation of Listeria monocytogenes<br />

from fish intestines and RAPD analysis. Turk J Vet<br />

Anim Sci. 29, 1007-1011.<br />

7. Evans JJ, Klesıus PH, Gilbert PM, Shoemaker CA, Al<br />

Sarawi J, Landsberg MA, Durumdez R, Al Marzouk<br />

A, Al Zenki S, (2002). Characterization of β-haemolytic<br />

group b Streptococcus agalactiae in cultured seabream,<br />

Sparus auratus L., and wild mullet, Liza klunzingeri (day),<br />

in Kuwait. J Fish Dis. 25, 505-513.<br />

8. Ghittino C, Latini M, Agnetti F, Panzieri C, Lauro L,<br />

Ciappeloni R, Petracca G, (2003). Emerging pathologies<br />

in aquaculture: effects on production and food safety. Vet<br />

Res Com. 27 (1), 471-479.<br />

9. Goh SH, Driedger D, Gillett S, Low DE, Hemmingsen<br />

SM, Amos M, Chan D, Lovgren M, Willey BM, Shaw C,<br />

Smith JA, (1998). Streptococcus iniae a human and animal<br />

pathogen: specific identification by the chaperonin 60 gene<br />

identification method. J Clin Microbiol. 36 (7), <strong>21</strong>64-<strong>21</strong>66.<br />

10. Goyache J, Vela AI, Gıbella A, Blanco MM, Briones V,<br />

Gonzales S, Tellez S, Ballesteros C, Dominguez L, Garayzabal<br />

JFF, (2001). Lactococcus lactis sbsp. lactis infection<br />

in waterfowl: first confirmation in animals. Emerg<br />

Infect Dis. 7 (5), 884-886.<br />

11. Kitao T, (1994). Bacterial Diseases of Fish. Ed: İnglis V,<br />

Roberts RJ, Bromage NR. eds. Streptococal Infections, The<br />

University Pres, Cambridge.<br />

12. Koneman EW, Allen SD, Janda WM, Schreckenberger<br />

PC, Winn WC, (1997). Color Atlas and Textbook of Diagnostic<br />

Microbiology, 5th ed., New York, Lippincott, 577-<br />

619.<br />

13. Mata AI, Blanco MM, Dominguez L, Garayzabal JFF,<br />

Gibello A, (2004). Development of a PCR assay for Streptococcus<br />

iniae based on the lactate oxidase (lctO) gene with<br />

potential diagnotistic value. Vet Microbiol. 101, 109-104.<br />

14. Monfort P, Minet J, Rocourt J, Piclet G, Cormier M,<br />

(1998). Incidence of Listeria spp. in Breton live shellfish.<br />

Lett Appl Microbiol. 26, 205-208.<br />

15. Moore DF, Zhowandaı MH, Ferguson DM, Mcgee C,<br />

Mott JB, Stewart JS, (2005). Comparison of 16S rRNA<br />

sequencing with conventional and commercial phenotypic<br />

techniquesfor identification of enterococci from the marine<br />

environment. J Appl Microbiol. 1364-5072.<br />

16. Neely MN, Pfeifer J, Dcaparon M, (2002). Streptococcus<br />

zebrafish model of bacterial pathogenesis. Infect Immun.<br />

70 (7), 3904-3014.<br />

17. Pasnik DJ, Evans JJ, Klesius PH, (2006). Passive immunization<br />

of nile tilapias (Oreochromis niloticus) provides<br />

significant protection against Streptococcus agalactiae.<br />

Fish Shellfish Immunol. <strong>21</strong>, 365-371.<br />

18. Salvador R, Muller EE, Freitas JC, Leonhadt JH, Giordano<br />

LGP, Dias JA, (2005). Isolation and characterization<br />

of Streptococcus spp. group b in nile tilapias (Oreochromis<br />

niloticus) reared in hapas nets and earth nurseries in the<br />

northern region of Prana State, Brazil. Ciéncia. Rural, Santa<br />

Maria. 35 (6), 1374-1378.<br />

19. Shelby RA, Klesius PH, Shoemaker CA, Evans JJ,<br />

(2002). Passive immunization of tilapia Oreochromis niloticus<br />

(L.), with anti-Streptococcus iniae whole sera. J<br />

Fish Dis. 25, 1-6.<br />

20. Tanrıkul TT, Çağırgan H, Tokşen E, (1997). Bakteriyel<br />

Balık Hastalıkları. Bornova Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />

Enstitüsü Müdürlüğü Dergisi, Balık Hastalıkları Özel <strong>Sayı</strong>sı.<br />

20 (34), 105-128.<br />

<strong>21</strong>. Vural A, Erkan ME, (2006). Diyarbakır Kenti’ndeki Dicle<br />

Nehri balıklarında mikrobiyolojik kalite parametreleri.<br />

Dicle Tıp Derg. 33 (3), 253-156.<br />

22. Zlotkin A, Eldar A, Chittino C, Berccvier H, (1998).<br />

Identification of Lactococcus garvieae by PCR. J Clin Microbiol.<br />

36 (4), 983-985.


Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Kasımoğlu <strong>21</strong>, 37 - 40, Doğru <strong>2010</strong> A. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 37 - 40, <strong>2010</strong> Derleme / Review 37<br />

Giriş<br />

Bir gıda patojeni: Cronobacter sakazakii<br />

Aylin KASIMOĞLU DOĞRU<br />

Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, Kırıkkale, Türkiye<br />

Geliş Tarihi / Received: 16.02.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />

Özet: Cronobacter sakazakii, yeni doğanlarda menenjit, septisemi ve enterokolite neden olan fırsatçı bir patojendir. Etken,<br />

Enterobacteriaceae familyasında yer alan, Gram-negatif çubuk şeklinde bir bakteridir. C. sakazakii farklı kaynaklardan<br />

izole edilmesine rağmen, enfeksiyonlar toz bebek mamalarıyla ilişkilendirilmiştir. C. sakazakii enfeksiyonlarından<br />

korunabilmek için, etkenin üreme, canlı kalma, inaktivasyon koşulları gibi özellikleri ile izolasyon ve identifikasyon<br />

yöntemlerinin bilinmesi önemlidir.<br />

Anahtar sözcükler: Cronobacter sakazakii, gıda, yeni doğan.<br />

A food pathogen: Cronobacter sakazakii<br />

Summary: Cronobacter sakazakii is an opportunistic pathogen causing meningitis, septicemia and enterocolitis in<br />

neonates. The organism is a Gram-negative rod within the family Enterobacteriaceae. Although the pathogen was<br />

isolated from different sources, its infections have been linked with powdered infant formulas. It is important to know<br />

growth, survival, and inactivation conditions of C. sakazakii and its isolation and identification methods for preventative<br />

purposes.<br />

Key words: Cronobacter sakazakii, food, infant.<br />

Cronobacter sakazakii, yeni doğan enfeksiyonları<br />

ile ilişkilendirilen fırsatçı bir patojendir (22). Adını<br />

Japon mikrobiyolog Riichi Sakazaki’den alan<br />

etken, koliform, basillus, sarı koliform, sarı enterobakter,<br />

pigmentli kloacal A organizması, sarı<br />

pigmentli Enterobacter cloaca ve Enterobacter sakazakii<br />

olarak farklı adlarla anılmıştır (13). Iversen<br />

ve ark. (17)’nın E. sakazakii’ye ait biyogrupların<br />

Cronobacter genusu ile taksonomik ilişkisini ortaya<br />

koyması ile yeniden klasifikasyon yapılmıştır (17).<br />

Etkenin, suşa bağlı olarak enterotoksin benzeri bileşikler<br />

üretebildiği ve sitotoksik etkilerinin olduğu<br />

belirlenmiştir (23). C. sakazakii enfeksiyonunda<br />

yeni doğan mortalitesinin %40-80 arasında olması<br />

ve toz bebek mamalarında çok düşük düzeydeki etkenin<br />

(1000 bakteri) hastalığın oluşumu için yeterli<br />

bulunması ile tüm dünya ülkelerini ilgilendiren bir<br />

sorun olarak görülmektedir (15, 22). Yeni doğan enfeksiyonlarının<br />

toz bebek mamalarıyla ilişkilendirilmesi<br />

nedeniyle (22), pek çok ülkede olduğu gibi<br />

Türkiye’de de bebek mamalarının mikrobiyolojik<br />

kriterlerine yönelik değişiklik yapılarak, Türk Gıda<br />

Mevzuatı Devam Formülleri Tebliği’nde bebek<br />

mamalarının 25 gramında Enterobacter sakazakii<br />

(Cronobacter sakazakii) bulunmaması gerektiği belirtilmiştir<br />

(2).<br />

Bu derlemede, önemli gıda patojenleri arasında<br />

yer almaya aday olarak görülen C. sakazakii’ye ilişkin<br />

çeşitli bilgilere yer verilerek, etkenin tanıtılması<br />

amaçlanmıştır.<br />

Biyokimyasal Özellikleri<br />

Enterobacteriaceae familyasında yer alan C. sakazakii,<br />

fakültatif anaerobik, peritrik flagellaya sahip,<br />

hareketli, Gram-negatif, sporsuz, çubuk şeklinde bir<br />

bakteridir. Etken nitratı indirgeme, karbon kaynağı<br />

olarak sitratı kullanma, eskülini ve arjinini hidrolize<br />

etme, L-ornitini dekarboksile etme, D-glukoz,<br />

D-sukroz, D-rafinoz, D-melibiyoz, D-sellobiyoz,<br />

D-mannitol, D-mannoz, L-ramnoz, L-arabinoz, Dtrehaloz,<br />

galakturonat ve D-maltozdan asit oluşturma<br />

özelliklerine sahiptir. Voges–Proskauer testini,<br />

metil red testini ve oksidaz testi negatif vermektedir.<br />

Optimal pigment oluşturma sıcaklığı 25ºC’dir<br />

(10, 17).<br />

Yazışma adresi / Correspondance: Aylin Kasımoğlu Doğru, Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi<br />

Anabilim Dalı, 71450, Yahşihan, Kırıkkale, Türkiye E-posta: aktivite@hotmail.com


38<br />

Üreme ve Canlı Kalma Koşulları<br />

Kasımoğlu Doğru A. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 37 - 40, <strong>2010</strong><br />

C. sakazakii, Enterobacteriaceae familyasının diğer<br />

üyelerine oranla sıcaklığa daha dayanıklı bir bakteridir.<br />

Üreyebildiği sıcaklık aralığı 5.5-47ºC olup<br />

(optimal üreme sıcaklığı 37-43ºC), düşük sıcaklığa<br />

dayanıklı olduğu belirlenmiştir (4ºC) (16, 22). Desimal<br />

redüksiyon zamanı (D-değeri) 60ºC’de (D 60ºC )<br />

toz bebek mamasında 3.52-3.58 dakika, kahverengi<br />

pirinçte 3.79-3.6 dakika, sıvı besi yerinde D 58ºC 0.39-<br />

0.60 dakika, Z değeri ise 3.1-3.6ºC olarak belirlenmiş<br />

olup, bazı suşların daha yüksek termotolerans<br />

gösterdikleri (D 58ºC 9.9 dakika) bildirilmiştir (6, 9).<br />

C. sakazakii hücre içerisinde trehaloz birikimi<br />

ile düşük su aktivitesi değerlerine (a w 0.25-0.30) ve<br />

ozmotik strese dirençli olduğu belirlenmiştir. Toz<br />

bebek mamalarında 4ºC’de 12 aydan daha uzun<br />

süre canlı kalabilmektedir (5, 6, <strong>21</strong>).<br />

Etkenin üreyebildiği en düşük pH değerlerinin<br />

24-37ºC’ler arasında pH 3.9-4.1 olduğu bildirilmiştir<br />

(8).<br />

Risk Grubu Bireyler<br />

Enfeksiyonun yüksek risk grubunda yeni doğanlar,<br />

immunsupresif bireyler ve yaşlılar yer almaktadır.<br />

Prematüre bebeklerde gastrointestinal sistemin<br />

daha geçirgen olması, hem prematüre hem de matür<br />

yeni doğanlarda patojenlere karşı koruyan doğal bağırsak<br />

florasının olmaması (14) ve mide asiditesinin<br />

düşük olması predispoze faktörlerdir (11).<br />

Minimal İnfektif Doz<br />

C. sakazakii’nin minimal infektif dozuna ilişkin<br />

epidemiyolojik bilgi olmaması nedeniyle Neisseria<br />

meningitidis, Escherichia coli O157:H7 ve Listeria<br />

monocytogenes 4b gibi patojenlerle aynı infektif<br />

doz (1000 bakteri hücresi) kabul edilmektedir. Bu<br />

dozun etkenin karşılaştığı stres faktörlerine, bireysel<br />

duyarlılığa ve gıdanın bileşimine göre değişebileceği<br />

vurgulanmaktadır (15). C. sakazakii’nin oda<br />

sıcaklığında bir gecede, 7 logaritmadan fazla üreyebilmesi<br />

(22) ve yeni doğan farelere oral ve intraperitoneal<br />

yolla verilen etkenin letal dozunun suşa<br />

göre 105-108 kob arasında değiştiğinin belirlenmesi<br />

(23), bebek mamalarının üretim ve hazırlanma<br />

aşamalarında kontaminasyonların önlenmesinin ve<br />

tüketime hazır mamaların saklama koşullarının önemini<br />

ortaya koymaktadır.<br />

C. sakazakii’nin Neden Olduğu Enfeksiyonlar<br />

C. sakazakii, yeni doğanlarda yüksek mortalite ve<br />

morbidite ile seyretmesi ve bebeklerin gıda zincirinde<br />

ciddi mikrobiyolojik tehlike oluşturması nedeniyle,<br />

adını Yunan mitolojisinde çocuklarını doğar<br />

doğmaz öldüren tanrı olarak bilinen Cronos’tan<br />

alan Cronobacter genusunun karakteristik bir üyesidir<br />

(17). C. sakazakii enfeksiyonları, yeni doğanlarda<br />

menenjitis, septisemi ve nekrotik enterokolitis<br />

ile önemli ölçüde hayati tehlike oluşturmaktadır.<br />

Prematüre ve düşük doğum ağırlığına sahip yeni<br />

doğanlarda, özellikle ilk 28 günde enfeksiyon riski<br />

daha fazladır. Klinik semptomları yeni doğanlarda<br />

ventrikülitis, beyin apseleri, serebral infarkt ve kist<br />

oluşumu ile komplike menenjitis, bakteriyemi ve<br />

nekrotik enterokolitisi kapsar. Bu semptomlara ateş,<br />

hipotermi, bradikardi, iştah azalması, irritabilite, siyanoz,<br />

kollaps ve konvülziyonlar eşlik edebilmektedir.<br />

Yetişkinlerde C. sakazakii enfeksiyonları sık<br />

görülmemekte ve hayati tehlike oluşturmamaktadır.<br />

Etken, diyabet hastalarında ayakta görülen ülseratif<br />

yaralardan izole edilmiştir. Yaşlılarda ise, C. sakazakii<br />

enfeksiyonlarında ürosepsis, pnömoni ve bakteriyemi<br />

şekillendiği bildirilmektedir (13, 22).<br />

Gıdalarda Bulunuşu<br />

C. sakazakii, insan ve hayvan bağırsağının normal<br />

florasında bulunmaması nedeniyle, gıdaların primer<br />

kontaminasyon kaynaklarının toprak ve su olduğu<br />

ifade edilmektedir (15). Pastörizasyon işlemi ile<br />

inaktive olduğu bilinen etkenin, açılmamış mama<br />

kutularından izole edilmesi (22), toz bebek mamalarının<br />

pastörizasyon sonrası aşamada vitamin ve<br />

mineraller gibi sıcaklığa duyarlı katkıların eklenmesi<br />

esnasında kontamine olabileceği görüşünü<br />

kuvvetlendirmiştir (5). Toz bebek mamalarındaki<br />

C. sakazakii düzeyinin oldukça düşük olduğu (0.36<br />

kob/100g) (22). Son yıllarda yoğunlaşan çalışmalar,<br />

bebek mamalarının yanı sıra deve eti, domuz eti, kanatlı<br />

eti, et ürünleri, su ürünleri, yumurta, süt, hububat,<br />

bisküvi, pastacılık ürünleri, sebze ve salata gibi<br />

çeşitli gıdalarda C. sakazakii varlığını göstermiş (5,<br />

16) olmakla birlikte yetersizdir.<br />

İnaktivasyon<br />

C. sakazakii’nin HTST (High Temperature Short<br />

Time: Yüksek Sıcaklık Kısa Zaman) pastörizasyon<br />

yönteminde 71.7ºC’de 15 saniyede inaktive olduğu<br />

bildirilmiştir (22). Bebek mamalarına 10 µg/ml


Kasımoğlu Doğru A. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 37 - 40, <strong>2010</strong> 39<br />

laktoperoksidaz uygulamasının C. sakazakii üzerine<br />

hem inaktive edici hem de üremeyi önleyici yönde<br />

etkileri olduğu saptanmıştır (5). Yapılan deneysel<br />

bir çalışmada, 10 µg/ml klordioksitin elma yüzeyindeki<br />

etkende, 1-5 dakikada 3.38-3.77 log kob/<br />

elma düzeyinde azalma sağlarken, 40 µg/ml Tsunami<br />

200’ün ≥4.00 log kob/elma düzeyinde azalmaya<br />

neden olduğu belirlenmiştir. Klorun kıvırcık<br />

yapraklarındaki C. sakazakii’nin inaktivasyonunda,<br />

elma ve domatesteki uygulamalara oranla daha az<br />

etkili olduğu, Tsunami 200 (40-80 µg/ml)’ün kıvırcık<br />

yapraklarındaki etken üzerinde 5 dakikada<br />

≥5.31 logaritmalık azalma sağladığı bildirilmiştir<br />

(18). Gama irradyasyon işleminin ise 5 kGy dozda,<br />

8.0-9.0 log kob/g düzeydeki C. sakazakii’yi tamamen<br />

elimine ettiği ve gama irradyasyon uygulanan<br />

toz mamalarda sulandırılmalarını takiben, 10ºC’de<br />

6 saat boyunca etkenin tekrar üremediği bildirilmiştir<br />

(19). FAO (Food and Agriculture Organisation)<br />

tarafından güvenli olarak kabul edilen ve tarçın kabuğundan<br />

elde edilen trans-cinnamaldehyde ile yapılan<br />

denemelerde, %0.5’lik konsantrasyonun 6 log<br />

kob/ml C. sakazakii’yi 23ºC ve 37ºC’de 4 saatte,<br />

4ºC ve 8ºC’de 10 saatte inaktive ettiği, fakat transcinnamaldehyde’in<br />

gıdalarda duyusal değişikliklere<br />

neden olup olmadığının araştırılması gerektiği ifade<br />

edilmiştir (1). Propiyonik asit ve asetik asit gibi organik<br />

asitlerin ise C. sakazakii’nin inaktivasyonunda<br />

etkili olduğu ve koruyucu amaçla sıvı gıdalarda<br />

kullanılabileceği rapor edilmiştir (3).<br />

İzolasyon ve İdentifikasyon<br />

Gıdalarda düşük düzeyde bulunan etkenin izolasyon<br />

oranını arttırmak amacıyla ön zenginleştirme ve selektif<br />

zenginleştirme uygulanmaktadır. En Muhtemel<br />

<strong>Sayı</strong> Tekniği’ne dayanan FDA (Food and Drug<br />

Administration: Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) metoduna<br />

göre; zenginleştirme aşamasında Enterobacteriaceae<br />

enrichment (EE) brot, katı besi yeri olarak<br />

Violet Red Bile Glukoz (VRBG) agar, sarı pigment<br />

oluşumunu görebilmek için Tripticase Soya Agar<br />

(TSA) kullanılır. TSA’da oluşan sarı renkli kolonilere<br />

oksidaz ve diğer biyokimyasal identifikasyon<br />

testleri uygulanır (12).<br />

Kromojenik agar kullanılarak yapılan kültür<br />

metoduna göre; 25 gr örnek 225 ml ön zenginleştirme<br />

sıvısı (10 µg vankomisin hidroklorid içeren<br />

tamponlanmış peptonlu su) ile homojenize edilerek<br />

37ºC’de 18±2 saat inkübe edilir. Bir mililitre ön<br />

zenginleştirme süspansiyonu selektif zenginleştirme<br />

besi yerlerine inokule edilir. İnkübasyon periyodu<br />

sonunda 10’ar µl selektif zenginleştirme süspansiyonu,<br />

Enterobacter sakazakii isolation agar (ESIA;<br />

44ºC <strong>21</strong>±3 saat R&F ® Enterobacter sakazakii Chromogenic<br />

Plating Medium (ESPM; 37ºC 24 saat) ve<br />

Druggan-Forsythe-Iversen Medium (DFI; 37ºC 24<br />

saat) gibi kromojenik agarlara geçilir. İnkübasyon<br />

periyodu sonunda oluşan şüpheli koloniler (ESIA:<br />

mavi, ESPM: siyah, DFI: yeşil), koyun kanlı agara<br />

geçilir ve burada oluşan koloniler, ID 32E test veya<br />

API 20E test sistemleri ile test edilmelerini takiben<br />

PCR ile doğrulanır (4, 7, 16). Seo ve Brackett (24)<br />

real-time PCR ile C. sakazakii’nin makromoleküler<br />

operon sentezini hedefleyen primerler ve TaqMan<br />

prob kullanarak, sulandırılmış bebek mamalarında<br />

zenginleştirme uygulanmadan 100 kob/ml düzeyinde<br />

etkeni belirleyebilmişlerdir.<br />

Korunma<br />

C. sakazakii enfeksiyonlarından korunma kapsamında,<br />

hastanelerdeki bebek ünitelerinde ve evlerde<br />

hijyene önem verilmeli, etkenin paslanmaz çelik<br />

yüzeylerde ve bu yüzeylerde oluşan biyofilmlerde<br />

dezenfektanlara dirençli olması nedeniyle, tezgah<br />

vb. temas yüzeylerinde etkili temizlik ve dezenfeksiyon<br />

uygulanmalıdır. C. sakazakii’nin silikon,<br />

lateks, polikarbonat, paslanmaz çelik, cam ve polivinil<br />

klorid gibi materyallere tutunabilme özelliği<br />

nedeniyle, biberon ve emzikler kaynar suda 5 dakika<br />

bekletilmeden kullanılmamalıdır. Bebek maması<br />

hazırlama ve muhafaza aşamalarında ya da önceden<br />

vakumlanmış anne sütünün muhafazası ve bebeğe<br />

verilme aşamalarında hijyene dikkat edilmelidir.<br />

Mama hazırlamada kaynamış su kullanılmalıdır. Her<br />

öğünde sadece bebeğin tüketebileceği kadar mama<br />

sulandırılmalı, tüketim öncesinde oda sıcaklığında<br />

ya da buzdolabında bekleme süresi kısa olmalıdır.<br />

Biberonla besleme aşamasında bebek mamalarına<br />

ve/veya biberonla verilen anne sütüne laktoperoksidaz<br />

ilavesi koruyucu olabilir (5,16,20).<br />

Kaynaklar<br />

1. Amalaradjou MAR, Hoagland TA, Venkitanarayanan K,<br />

(2009). Inactivation of Enterobacter sakazakii in reconstituted<br />

infant formula by trans-cinnamaldehyde. Int J Food<br />

Microbiol. 129, 146-149.<br />

2. Anonim, (2008). Türk Gıda Mevzuatı Devam Formülleri<br />

Tebliği.Erişim:http://www.kkgm.gov.tr/TGK/Teblig/2008-<br />

53.html, Erişim tarihi: 15.01.<strong>2010</strong>.


40<br />

Kasımoğlu Doğru A. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 37 - 40, <strong>2010</strong><br />

3. Back SY, Jin HH, Lee SY, (2009). Inhibitory effect of organic<br />

acids against Enterobacter sakazakii in laboratory<br />

media and liquid foods. Food Control, 20, 867-872.<br />

4. Baumgartner A, Grand M, Liniger M, Iversen C, (2009).<br />

Detection and frequency of Cronobacter spp. (Enterobacter<br />

sakazakii) in different categories of ready-to-eat foods other<br />

than infant formula. Int J Food Microbiol. 136, 189-192.<br />

5. Beuchat LR, Kim H, Gurtler JB, Lin LC, Ryu JH, Richards<br />

GM, (2009). Cronobacter sakazakii in foods and factors<br />

affecting its survival, growth, and inactivation. Int J<br />

Food Microbiol. 136, 204-<strong>21</strong>3.<br />

6. Breeuwer P, Lardeau A, Peterz M, Joosten HM, (2003).<br />

Desiccation and heat tolerance of Enterobacter sakazakii.<br />

J Appl Microbiol. 95, 967-973.<br />

7. Cawthorn DM, Botha S, Witthuhn RC, (2008). Evaluation<br />

of different methods for the detection and identification of<br />

Enterobacter sakazakii isolated from South African infant<br />

formula milks and the processing environment. Int J Food<br />

Microbiol. 127, 129-138.<br />

8. Dancer GI, Mah JH, Rhee MS, Hwang IG, Kang DH,<br />

(2009). Resistance of Enterobacter sakazakii (Cronobacter<br />

spp.) to environmental stresses. J Appl Microbiol. 107,<br />

1606-1614.<br />

9. Edelson-Mammel SG, Buchanan RL, (2004). Thermal inactivation<br />

of Enterobacter sakazakii in rehydrated infant<br />

formula. J Food Prot 67, 60-64.<br />

10. Farmer III JJ, Asbury MA, Hickman FW, Brenner<br />

DJ, the Enterobacteriaceae Study Group, (1980). Enterobacter<br />

sakazakii: A new species of “Enterobacteriaceae”<br />

isolated from clinical specimens. Int J Syst Bacteriol. 30,<br />

569-584.<br />

11.FAO/WHO (Food and Agriculture Organization/World<br />

Health Organization), (2004). Joint FAO/WHO workshop<br />

on Enterobacter sakazakii and other microorganisms in<br />

powdered infant formula: meeting report, MRA series 6.<br />

February, 2-5, Geneva-Switzerland.<br />

12. FDA (Food and Drug Administration), (2002). Isolation<br />

and enumeration of Enterobacter sakazakii from dehydrated<br />

pawdered infant formula. Erişim: http://www.fda.gov/<br />

Food/ScienceResearch/LaboratoryMethods/ucm114665.<br />

htm, Erişim tarihi: 25.01.<strong>2010</strong>.<br />

13. Gurtler JB, Kornacki JL, Beuchat LR, (2005). Enterobacter<br />

sakazakii: A coliform of increased concern to infant<br />

health. Int J Food Microbiol. 104, 1-34.<br />

14. Hammerman C, Kaplan M. (2006). Probiotics and neonatal<br />

intestinal infection. Curr Opin Infect Dis. 19, 277-282.<br />

15. Iversen C, Forsythe S, (2003). Risk profile of Enterobacter<br />

sakazakii, an emergent pathogen associated with infant<br />

milk formula. Trends Food Sci Technol. 14, 443-454.<br />

16. Iversen C, Lane M, Forsythe SJ, (2004). The growth profile,<br />

thermotolerance and biofilm formation of Enterobacter<br />

sakazakii grown in infant formula milk. Lett Appl Microbiol.<br />

38, 378-382.<br />

17. Iversen C, Lehner A, Mullane N, Bidlas E, Cleenwerck<br />

I, Marugg J, Fanning S, Stephan R, Joosten H, (2007).<br />

The taxonomy of Enterobacter sakazakii: proposal of a<br />

new genus Cronobacter gen. nov. and descriptions of<br />

Cronobacter sakazakii comb. nov. Cronobacter sakazakii<br />

subsp. sakazakii, comb. nov., Cronobacter sakazakii subsp.<br />

malonaticus subsp. nov., Cronobacter turicensis sp. nov.,<br />

Cronobacter muytjensii sp. nov., Cronobacter dublinensis<br />

sp. nov. and Cronobacter genomospecies 1. BMC Evol<br />

Biol. 17, 7-64.<br />

18. Kim H, Ryu JH, Beuchat LR, (2006). Survival of Enterobacter<br />

sakazakii on fresh produce as affected by temperature,<br />

and effectiveness of sanitizers for its elimination. Int J<br />

Food Microbiol. 111, 134-143.<br />

19. Lee JW, Oh SH, Byun EB, Kim JH, Kim JH, Woon JH,<br />

Byun MW, (2007). Inactivation of Enterobacter sakazakii<br />

of dehydrated infant formula by gamma-irradiation. Radiat<br />

Phys Chem. 76, 1858-1861.<br />

20. Lenati RF, O’Connor DL, Hébert KC, Farber JM, Pagotto<br />

FJ, (2008). Growth and survival of Enterobacter sakazakii<br />

in human breast milk with and without fortifiers as<br />

compared to powdered infant formula. Int J Food Microbiol.<br />

122, 171-179.<br />

<strong>21</strong>. Lin LC, Beuchat LR, (2007). Survival of Enterobacter<br />

sakazakii in infant cereal as affected by composition, water<br />

activity, and temperature. Food Microbiol. 24, 767-777.<br />

22. Nazarowec-White M, Farber JM, (1997). Thermal resistance<br />

of Enterobacter sakazakii in reconstituted driedinfant<br />

formula. Lett Appl Microbiol. 24, 9-13.<br />

23. Pagotto FJ, Nazarowec-White M, Bidawid S, Farber<br />

JM, (2003). Enterobacter sakazakii: infectivity enterotoxin<br />

production in vitro and in vivo. J Food Prot. 66, 370-375.<br />

24. Seo KH, Brackett RE, (2005). Rapid, specific detection of<br />

Enterobacter sakazakii in infant formula using a real-time<br />

PCR assay. J Food Prot. 68, 59–63.


Yazarlara Bilgi / Instructions for Authors 41<br />

Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi Yayım Koşulları<br />

1. Dergi, TC Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Etlik Merkez Veteriner<br />

Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün hakemli, bilimsel<br />

yayın organı olup, yılda iki defa yayımlanır. Derginin kısaltılmış<br />

adı “Etlik Vet Mikrobiyol Derg” dir.<br />

2. Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi’nde <strong>veteriner</strong> hekimlik<br />

alanında yapılan, başka bir yerde yayımlanmamış olan orijinal bilimsel<br />

araştırmalar, güncel derleme, gözlem, kısa bilimsel çalışmalar<br />

ve enstitüden haberler yayımlanır. Derleme şeklindeki yazılar;<br />

orijinal olması, en son yenilikleri içermesi, klasik bilgilerin tekrarı<br />

olmaması durumunda kabul edilir. Derlemeyi hazırlayan yazarın, o<br />

konuda ulusal ya da uluslararası düzeyde orijinal yayın ve araştırmalar<br />

yapmış olması koşulu aranır.<br />

3. Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanacak metinler 12 punto Times<br />

New Roman yazı karakterinde, düz metin olarak, çift aralıklı ve<br />

kenarlarda 30 mm boşluk bırakılarak, A4 formundaki beyaz kağıda<br />

yazılmalıdır. Yazıların tamamı, şekil ve tablolar dahil olmak üzere<br />

orijinal bilimsel araştırmalarda 16, derlemelerde 10, gözlemlerde 6<br />

ve kısa bilimsel çalışmalarda 4 sayfayı geçmemelidir.<br />

4. Microsoft Word formatındaki metin ile en az 300 dpi çözünürlükteki<br />

JPEG formatındaki resim/lerin tamamı bir CD’ye kopyalanarak;<br />

metin ise dört nüsha (sadece bir kopyasında yazar/lar ve<br />

yazar/lara ait bilgilerin bulunduğu) olarak yayın kuruluna gönderilmelidir.<br />

5. Türkçe orijinal çalışmalar konu başlığı, yazar/yazarların adları,<br />

adresleri, Türkçe özet ve anahtar sözcükler, İngilizce başlık, İngilizce<br />

özet ve anahtar sözcükler, giriş, materyal ve metot, bulgular,<br />

tartışma ve sonuç, teşekkür ve kaynaklar sırası ile hazırlanmalıdır.<br />

İngilizce orijinal çalışmalar konu başlığı, yazar/yazarların adları,<br />

adresleri, İngilizce özet ve anahtar sözcükler, Türkçe başlık, Türkçe<br />

özet ve anahtar sözcükler, giriş, materyal ve metot, bulgular,<br />

tartışma ve sonuç, teşekkür ve kaynaklar şeklinde hazırlanmalıdır.<br />

Kısa bilimsel çalışmaların ve derlemelerin başlık ve özet bölümleri<br />

orijinal çalışma formatında, bundan sonraki bölümleri ise, derlemelerde;<br />

giriş, metin ve kaynaklar şeklinde, kısa bilimsel çalışmalarda<br />

ise bölümlendirme yapılmadan hazırlanmalıdır.<br />

6. Orijinal çalışmalar ve gözlemler aşağıdaki sıraya göre düzenlenerek<br />

yazılmalıdır.<br />

Başlık, kısa, konu hakkında bilgi verici olmalı ve küçük harflerle<br />

yazılmalıdır.<br />

Yazar(lar)ın, ad(lar)ı küçük, soyad(lar)ı büyük harflerle yazılmalı<br />

ve unvan belirtilmemelidir.<br />

Özet, Türkçe ve İngilizce olarak, tek paragraf halinde ve en fazla<br />

500 sözcük olmalıdır.<br />

Anahtar kelimeler, alfabetik sıraya göre yazılmalı ve 5 sözcüğü<br />

geçmemelidir.<br />

Giriş, konu ile ilgili kısa literatür bilgisi içermeli, son paragrafında<br />

çalışmanın amacı vurgulanmalı ve iki sayfayı geçmemelidir.<br />

Materyal ve Metot, ayrıntıya girmeden, anlaşılır biçimde yazılmalıdır.<br />

Başlıklar kalın, alt başlıklar italik yazı tipiyle belirtilmelidir.<br />

Bulgular bölümünde veriler, tekrarlama yapmadan açık bir şekilde<br />

belirtilmelidir. Tablo başlıkları tablonun üstünde, şekil başlıkları<br />

ise şeklin altında belirtilmelidir.<br />

Tartışma ve Sonuç bölümünde, araştırmanın sonucunda elde edilen<br />

bulgular, diğer araştırıcıların bulguları ile karşılaştırılmalı ve<br />

literatüre olan katkısı kısaca belirtilmelidir.<br />

Teşekkür bölümü, gerekli görülüyorsa kaynaklardan hemen önce<br />

belirtilmelidir.<br />

Kaynaklar bölümünde, kaynaklar listesi alfabetik ve kronolojik<br />

olarak sıralanmalı ve numaralanmalıdır. Metin içerisindeki kaynak,<br />

yazar soyadı yazılıp sıra numarası ile; cümle sonunda ise sadece<br />

sıra numarası ile parantez içerisinde yazılmalıdır. Cümle sonunda<br />

birden çok kaynak belirtilecek ise kaynak numaraları küçükten bü-<br />

yüğe doğru sıralanmalıdır. Metin içerisinde ikiden çok yazarlı kaynak<br />

kullanımlarında ilk yazarın soyadı yazılmalı diğer yazarlar ise<br />

“ve ark.” (İngilizce metinlerde “et al.”) kısaltması ile belirtilmelidir.<br />

Dergi adlarının kısaltılmasında “Periodical Title Abbreviations:<br />

By Abbreviation” son baskısı esas alınmalıdır. Kaynaklar listesinde<br />

yazar(lar)ın aynı yıla ait birden fazla yayını varsa, yayın tarihinin<br />

yanına “a” ve “b” şeklinde belirtilmelidir.<br />

Kaynak yazımı ve sıralaması aşağıdaki gibi yapılmalıdır;<br />

Süreli Yayın:<br />

Dubey JP, Lindsay DS, Anderson ML, Davis SW, Shen SK,<br />

(1992). Induced transplacental transmission of N. caninum in cattle.<br />

J Am Vet Med Ass. 201 (5), 709-713.<br />

Yazarlı Kitap:<br />

Fleiss Jl, (1981). Statistical methods for rates and proportions.<br />

Second edition. New York: John Willey and Sons, p.103.<br />

Editörlü Kitap:<br />

Balows A, Hausler WJ, Herramann Kl, eds., (1990). Manual of<br />

Clinical Microbiology. Fifth edition. Washington DC: IRL Press,<br />

p.37.<br />

Editörlü Kitapta Bölüm:<br />

Bahk J, Marth EH, (1990). Listeriosis and Listeria monocytogenes.<br />

Cliver DD. eds. Foodborne Disease. Academic press Inc,<br />

San Diego. p.248-256.<br />

Kongre Bildirileri:<br />

Çetindağ M, (1994). Pronoprymna ventricosa, a new digenic<br />

trematoda from the Alosa fallax in Turkey. Eighth International<br />

Congress of Parasitology (ICOPA VIII), October, 10-14, İzmir-<br />

Turkey.<br />

Tezler:<br />

Aksoy E, (1997). Sığır Vebası hastalığının histolojik ve immunoperoksidaz<br />

yöntemle tanısı üzerine çalışmalar. Doktora Tezi, AÜ<br />

Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />

Anonim:<br />

Anonim, (2009). Contagious equine metritis. Erişim adresi: http://<br />

www.cfsph.iastate.edu/Factsheets/pdf, Erişim tarihi: 17.10.2009.<br />

Peter AT (2009). Abortions in dairy cows. Erişim adresi: http://<br />

www.wcds.afns.ualberta.ca.htm, Erişim tarihi: 14.11.2009.<br />

Yazışma adresi, çok yazarlı çalışmalarda yazışma adresi olarak<br />

yazarlardan sadece birinin adı/soyadı, adresi ve e-posta adresi çalışmanın<br />

sonunda belirtilmelidir.<br />

7. Latince cins ve tür isimleri italik yazı tipi ile yazılmalıdır. Tüm<br />

ölçüler SI (Systeme Internationale)’ye göre verilmelidir.<br />

8. Dergide yayımlanmak üzere gönderilen makaleler tüm yazarlar<br />

tarafından imzalanan “Yayın Hakkı Devri Sözleşmesi” ve başvuruya<br />

ilişkin bir dilekçe ile birlikte gönderilmelidir. Yayımlanması<br />

uygun görülen çalışmalar, istendiğinde Yayım Komitesi’nin basıma<br />

ilişkin kararı, yazar(lar)ına bildirilir.<br />

9. Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi’nde yayımlanacak olan,<br />

hayvan deneylerine dayalı bilimsel çalışmalarda “Etik Kurul Onayı<br />

Alınmıştır” ifadesi aranır.<br />

10. Gönderilen yazıların basım düzeltmeleri orijinal metne göre yapıldığından,<br />

yazıların her türlü sorumluluğu yazarlara aittir.<br />

11. Ürünlerin ticari adları ile karşılaştırılmalarına yönelik araştırmalar<br />

derginin ilgi kapsamı dışındadır.<br />

12. Araştırmaya konu olan maddelerin ve ürünlerin ticari adları<br />

kullanılmamalıdır.<br />

13. Şayet varsa araştırmanın desteklendiği kurum adı ve proje numarası<br />

belirtilmelidir.<br />

14. Dergiye gönderilen yazılar geliş tarihine göre yayımlanır.<br />

15. Yayımlanmayan yazılar, yazarına iade edilmez.


42<br />

Yazarlara Bilgi / Instructions for Authors<br />

Journal of Etlik Veterinary Microbiology Publication Conditions<br />

1. The Journal is a refereed, scientific publication of Turkish Republic<br />

of the Ministry of Agriculture and Rural Affairs, Directorate<br />

of Etlik Central Veterinary Control and Research Institute and is<br />

published two issues in a year. The abbreviation of the journal is “J<br />

Etlik Vet Microbiol”.<br />

2. In the Journal of Etlik Veterinary Microbiology, original research<br />

articles, actual reviews, case reports, short communications on the<br />

issue of veterinary medicine whose one part or whole have not been<br />

published in any other place before, and news from the institute<br />

are published. The review articles will be accepted only if they are<br />

original, actual and not repeating the classical knowledge. The author<br />

of the review is asked to possess original publications or researches<br />

on the subject at national or international levels.<br />

3. Manuscripts that will be prepared in Turkish and English should<br />

be typed as a full text, on A4 paper with 12 pt, in Times New Roman<br />

typing character, double-spaced and with 30 mm space in both<br />

sides of the paper. Manuscripts including figures and tables should<br />

not exceed 16 pages for original research articles, 10 pages for reviews,<br />

6 pages for case reports and 4 pages for short communications.<br />

4. Manuscript written in Microsoft Word format and figures in<br />

JPEG format at minimum 300 dpi resolution should be sent in one<br />

CD. Also four copies of manuscript [only one copy must include<br />

the name(s) and information about author(s)] should be sent to the<br />

edition board.<br />

5. Original research articles and case reports should include in following<br />

rank: title, name(s) of the author(s), their addresses, abstract<br />

and key words in English, title, abstract and key words in Turkish,<br />

introduction, material and method, findings, discussion and conclusion,<br />

acknowledgements and references. In short communications<br />

and reviews, divisions except summaries should be omitted.<br />

6. Original research articles and case reports should be arranged<br />

and composed as in the following.<br />

Title should be brief, explanatory and written in small caps.<br />

Explanation(s) about the study should be written as footnotes.<br />

Author(s) should be mentioned by their names and surnames; their<br />

surnames should be written in capital letters and author(s) title<br />

should not be mentioned.<br />

Summary should be in Turkish and English, single paragraph and<br />

composed of at most about 500 words.<br />

Key Words should be written in alphabetical order and should not<br />

exceed 5 words.<br />

Introduction not exceeding two pages should include a short review<br />

of the literature related with the subject and in the end paragraph;<br />

the aim of the study should be mentioned.<br />

Material and Method should be written in an essential and comprehensible<br />

manner without getting into details. Subtopics should<br />

be mentioned first in bold and after in italic type.<br />

Findings should be shortly explained and data should not be repeated<br />

within the text. Legends should be indicated at the top of<br />

each table, whereas should be indicated at the bottom of each figure<br />

and print. Vertical lines are not allowed in tables.<br />

Discussion and Conclusion must include the evaluation and comparison<br />

of results with other researchers’ findings. The study’s<br />

contributions to the existing literature should also be explained<br />

briefly.<br />

Acknowledgements must be indicated before references if necessary.<br />

References should be listed alphabetically and chronologically by<br />

numbers. In the body of text, reference must be shown by author’s<br />

surname and list number or only by list number within parenthesis.<br />

If there is more than one reference that refers to the same issue,<br />

these should be arranged by smallest to biggest reference list<br />

numbers at the end of sentence. If the reference is more than two<br />

authors, the surname of the first author should be written and other<br />

authors should be mentioned with the abbreviation of “et al.”. For<br />

the abbreviation of journals, the latest edition of the “Periodical<br />

Title Abbreviations: By Abbreviation” should be taken as basis. If<br />

the author(s) have more than one publication within the same year,<br />

besides the publication date, it should be mentioned as “a” and “b”<br />

in the list of references.<br />

The writing of the references and their alignment should be as in<br />

the following examples.<br />

For articles:<br />

Dubey JP, Lindsay DS, Anderson ML, Davis SW, Shen SK,<br />

(1992). Induced transplacental transmission of N. caninum in cattle.<br />

J Am Vet Med Ass. 201 (5), 709-713.<br />

For books:<br />

Fleiss Jl, (1981). Statistical methods for rates and proportions.<br />

Second edition. New York: John Willey and Sons, p.103.<br />

For edited books:<br />

Balows A, Hausler WJ, Herramann Kl, eds., (1990). Manual of<br />

Clinical Microbiology. Fifth edition. Washington DC: IRL Press,<br />

p.37.<br />

For chapter in edited books:<br />

Bahk J, Marth EH, (1990). Listeriosis and Listeria monocytogenes.<br />

Cliver DD. eds. Foodborne Disease. Academic press Inc,<br />

San Diego. p.248-256.<br />

For congress papers:<br />

Çetindağ M, (1994). Pronoprymna ventricosa, a new digenic<br />

trematoda from the Alosa fallax in Turkey. Eighth International<br />

Congress of Parasitology (ICOPA VIII), October, 10-14, İzmir-<br />

Turkey.<br />

For dissertations:<br />

Aksoy E, (1997). Sığır Vebası hastalığının histolojik ve İmmunoperoksidaz<br />

yöntemle tanısı üzerine çalışmalar. PhD Thesis, Ankara<br />

University Institute of Health Sciences, Ankara.<br />

Corresponding address, in multiple-author studies, as a correspondence<br />

address, only one of the authors’ name/surname, address<br />

and e-mail should be mentioned at the end.<br />

7. Genus and species names in Latin should be written in italic. All<br />

measures should be given according to the SI (Systeme Internationale)<br />

units.<br />

8. The articles that are sent to be published in the journal should be<br />

sent with a covering letter and “Publication Rights Transfer Agreement”<br />

signed by all of the authors. The selected articles for the<br />

publication, and if asked for, the decision of the editorial committee<br />

concerning the publication, are declared to the article’s author/<br />

authors.<br />

9. The wording of “Ethical Commission Permission is obtained”<br />

should appear in scientific studies based on animal experiments,<br />

which will be published in the Journal of Etlik Veterinary Microbiology.<br />

10. As the edition of the sent articles are done in accordance with<br />

the original text, all responsibility of the articles bear on the authors.<br />

11. Researches that aim at comparisons of the products with their<br />

commercial names are out of the journal’s theme scope.<br />

12. The trade marks of materials and products that are subject of the<br />

research should not be mentioned.<br />

13. If the research is supported by a foundation, name of the foundation<br />

and project number must be mentioned.<br />

14. The articles that are sent to the journal are published in line with<br />

their coming date.<br />

15. Unpublished papers are not returned to their author.


Yazarlara Bilgi / Instructions for Authors 43<br />

Yayın Hakkı Devri Sözleşmesi<br />

Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi - Ankara<br />

Aşağıda başlığı bulunan ve yazarları belirtilen makalenin tüm sorumluluğu Etlik Veteriner Mikrobiyoloji<br />

Dergisi Yayın Komisyonu Başkanlığı’na ulaşıncaya kadar yazar/larına aittir.<br />

Yayının adı: .....................................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

Yazar/ların ad/ları: ...........................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

Aşağıda isim ve imzaları bulunan yazarlar; yayınlamak üzere gönderdikleri makalenin orijinal olduğunu,<br />

daha önce başka bir dergiye yayınlanmak üzere gönderilmediğini ve kısmen ya da tamamen yayınlanmadığını,<br />

gerekli düzeltmelerle birlikte her türlü yayın hakkının, yazının yayımlanmasından sonra Etlik Veteriner<br />

Mikrobiyoloji Dergisi’ne devrettiklerini kabul ederler. Yayımlanmak üzere gönderilen bu makalenin<br />

tüm sorumluluğunu da yazar/lar üstlenmektedir.<br />

Yukarıdaki makalenin tüm hakları Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi’ne devredilmiştir.<br />

Yazar ad/ları İmza Tarih<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

Yazışma Adresi: ..............................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

Copyright Release<br />

Journal of Etlik Veterinary Microbiology Ankara - TURKEY<br />

The undersigned authors release Journal of Etlik Veterinary Microbiology from all responsibility concerning<br />

the manuscript entitled;<br />

Title of paper: ..................................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

Authors names: ...............................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

Upon its submission to the publishing commission of the Journal of Etlik Veterinary Microbiology.<br />

The undersigned author/s warrant that the article is original, is not under consideration by another journal,<br />

has not been previously published or that if has been published in whole or in part, any permission necessary<br />

to publish it in the above mentioned journal has been obtained and provided to the Journal of Etlik<br />

Veterinary Microbiology. We sign for and accept responsibility for releasing this material.<br />

Copyright to the above article is hereby transferred to the Journal of Etlik Veterinary Microbiology, effective<br />

upon acceptance for publication.<br />

To be signed by all author/s<br />

Authors names Signature Date<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................<br />

Correspondence Address: ................................................................................................................................<br />

..........................................................................................................................................................................


44<br />

Yazarlara Bilgi / Instructions for Authors

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!