Cilt/Volume 21 Sayı/Number 1 2010 - veteriner kontrol merkez ...
Cilt/Volume 21 Sayı/Number 1 2010 - veteriner kontrol merkez ...
Cilt/Volume 21 Sayı/Number 1 2010 - veteriner kontrol merkez ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ETLİK MERKEZ VETERİNER KONTROL ve<br />
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ<br />
ANKARA<br />
ETLİK VETERİNER<br />
MİKROBİYOLOJİ<br />
DERGİSİ<br />
JOURNAL OF ETLIK VETERINARY MICROBIOLOGY<br />
ANKARA – TURKEY<br />
<strong>Cilt</strong>/<strong>Volume</strong> <strong>21</strong> ♦ <strong>Sayı</strong>/<strong>Number</strong> 1 ♦ <strong>2010</strong><br />
ISSN 1016-3573<br />
Test<br />
AB-0048-T<br />
I
II<br />
Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi<br />
<strong>Cilt</strong>/<strong>Volume</strong> <strong>21</strong> ♦ <strong>Sayı</strong>/<strong>Number</strong> 1 ♦ <strong>2010</strong><br />
Journal of Etlik Veterinary Microbiology<br />
Yılda iki kez yayımlanır / Published two times per year<br />
ISSN 1016-3573<br />
Sahibi<br />
Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Adına<br />
Dr. Nahit Yazıcıoğlu<br />
Enstitü Müdürü<br />
Editörler Kurulu / Editorial Board<br />
Baş Editör / Editor-in Chief<br />
Dr. Nahit Yazıcıoğlu<br />
Editör Yardımcıları / Co-Editors *<br />
Dr. Erhan Akçay<br />
Dr. Rauf Akkaya<br />
Uzm. Yıldız Ayaz<br />
Dr. Asiye Dakman<br />
Dr. Arife Ertürk<br />
Dr. Uğur Küçükayan<br />
Dr. H. Kaan Müştak<br />
Dr. Yavuz Ulusoy<br />
Uzm. M. Kadri Yavuz<br />
Adres / Address<br />
Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü<br />
06020 Etlik – Ankara / TÜRKİYE<br />
Tel : 90 (312) 326 00 90 (10 hat)<br />
Faks : 90 (312) 3<strong>21</strong> 17 55<br />
URL : http://www.etlikvet.gov.tr/yayinlar.htm<br />
E-posta : ehh.o@tr.net / ehh.o@etlikvet.gov.tr
Danışma Kurulu / Advisory Board *<br />
Prof. Dr. Haluk Çelik Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />
Yrd. Doç. Dr. Alper Çiftçi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />
Doç. Dr. Kamil Ekici Yüzüncüyıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />
Prof. Dr. İrfan Erol Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />
Yrd. Doç. Dr. Arzu Fındık Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />
Doç. Dr. Ergün Göksoy Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />
Doç. Dr. Semra Gümüşova Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı<br />
Prof. Dr. Fatih Hatipoğlu Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı<br />
Doç. Dr. Ziya İlhan Yüzüncüyıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />
Prof. Dr. Müjgan İzgür Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />
Doç. Dr. Mehmet Taner Karaoğlu Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı<br />
Doç. Dr. Aylin Kasımoğlu Doğru Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />
Prof. Dr. Haydar Özdemir Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />
Prof. Dr. Aykut Özkul Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı<br />
Prof. Dr. Yavuz Selim Sağlam Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı<br />
Prof. Dr. Tansel Şireli Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü<br />
Doç. Dr. Zafer Yazıcı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı<br />
* İsimler soyada göre alfabetik dizilmiştir ve bu sayıda görev alanlar yazılmıştır.<br />
ULAKBİM Yaşam Bilimleri Veritabanı kapsamında bulunan “çift hakemli” bir dergidir.<br />
Copyright © Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi <strong>2010</strong>, Her hakkı saklıdır / All rights reserved<br />
Basım Tarihi / Publishing Date: Haziran / June <strong>2010</strong>, Baskı adedi / Circulation: 500<br />
Tasarım ve Baskı / Printing<br />
M<br />
MEDİSAN<br />
Medisan Yayinevi Ltd.Şti.<br />
Çankırı Cad. 45 / 347 Ulus - Ankara, Türkiye<br />
Tel : +90 312 311 24 26 – 311 00 57<br />
III
IV<br />
İçindekiler / Contents<br />
Araştırma Makaleleri / Research Articles Sayfa /Page<br />
Prevalence and seasonal distribution of Salmonella spp. in frozen raw meats<br />
Dondurulmuş çiğ etlerde Salmonella spp. prevalansı ve mevsimsel dağılımı<br />
Naim Deniz Ayaz, Erdem Örmeci, Barış Öz ..................................................................................................................................... 1<br />
Konya’da tüketime sunulan beyaz salamura, tulum ve kaşar peynirlerinin ağır metal içeriklerinin araştırılması<br />
Investigation of heavy metal contents in white pickled, tulum and kashar cheeses consumed in Konya<br />
Öznur Yalçın, K. Kaan Tekinşen ........................................................................................................................................................ 5<br />
Malathion’un ratların ince bağırsak dokusu üzerine etkisi ve vitamin C ve vitamin E’nin koruyucu rolü<br />
Effects of malathion in small intestine tissue of rats and protective role of vitamin C and vitamin E<br />
Fatma Gökçe Uzun, Yavuz Ulusoy, Filiz Demir, Suna Kalender .....................................................................................................11<br />
Kuduz teşhisi için ulusal laboratuvarlar arası ring test (floresan antikor tekniği) - 2009<br />
National inter laboratory ring test (direct fluorescent antibody test) for rabies diagnosis - 2009<br />
Hikmet Ün, Selim Tuncer, Nil Ünal, Orhan Aylan .......................................................................................................................... 17<br />
Vero hücrelerinde ısıya dayanıklı sığır vebası aşı üretimi<br />
Production of a thermostable vero-cell adapted rinderpest vaccine<br />
Özden Kabaklı, Elvin Çalışkan, A. Burak Güngör, Süreyya Yöndem, İlkay Demirhan ................................................................. 23<br />
Ege Bölgesi kültür balıklarında Gram pozitif bakteri infeksiyonlarının incelenmesi<br />
Investigation of Gram positive bacterial infections in culture fisheries in the Aegean Region<br />
Saadet Gürpınar, Serap Savaşan ...................................................................................................................................................... 31<br />
Derleme / Review<br />
Bir gıda patojeni: Cronobacter sakazakii<br />
A food pathogen: Cronobacter sakazakii<br />
Aylin Kasımoğlu Doğru ................................................................................................................................................................... 37
Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Ayaz <strong>21</strong>, ND, 1 - Örmeci 4, <strong>2010</strong> E, Öz B. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Araştırma <strong>21</strong>, 1 - 4, <strong>2010</strong> Makalesi / Research Article 1<br />
Prevalence and seasonal distribution of Salmonella spp. in frozen raw meats<br />
Naim Deniz AYAZ 1 , Erdem ÖRMECİ 2 , Barış ÖZ 2<br />
1 Department of Food Hygiene and Technology, School of Veterinary Medicine, Kırıkkale University, Kırıkkale;<br />
2 B Type Food Control Detachment Command, Ağrı, Turkey<br />
Geliş Tarihi / Received: 03.03.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />
Abstract: The objectives of this study were to find out the prevalence and seasonal distribution of Salmonella spp. in<br />
frozen raw meats in Ağrı. Salmonella spp. were detected from 37 (17.3%) of the <strong>21</strong>4 frozen raw meat samples. Out of<br />
70 chicken, 74 turkey, and 70 beef samples, 19 (27.1%), 17 (23.0%), and 1 (1.4%) were contaminated with Salmonella<br />
spp., respectively. Chicken meat samples were the most prevalent among all other analyzed meat species for Salmonella<br />
spp. In general 10.7% (6/56), 28.1% (16/57), 12.0% (6/50), and 17.6% (9/51) of the meat samples were found to be<br />
contaminated with Salmonella spp. during the spring, summer, autumn, and winter, respectively. These results showed<br />
that the prevalence of Salmonella spp. were higher in raw poultry meat and beef in the summer than other seasons. In<br />
the study, high contamination levels in chicken and turkey meats with Salmonella spp. were detected. The presence<br />
of Salmonella spp. in raw poultry meat is an important risk for food hygiene. Poultry meat should be prepared under<br />
hygienic conditions in the kitchen to avoid cross contaminations to ready to eat foods and should be cooked well before<br />
consumption.<br />
Key words: Beef, chicken meat, Salmonella, seasonal distribution, turkey meat.<br />
Dondurulmuş çiğ etlerde Salmonella spp. prevalansı ve mevsimsel dağılımı<br />
Özet: Bu çalışmada, Ağrı ilinde tüketime sunulan dondurulmuş çiğ etlerdeki Salmonella prevalansının ve mevsimsel<br />
dağılımının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada analiz edilen <strong>21</strong>4 dondurulmuş çiğ etin 37’sinden (%17.3) Salmonella<br />
tespit edilmiştir. Buna göre, 70 tavuk, 74 hindi ve 70 sığır eti örneğinin sırasıyla 19 (%27.1), 17 (%23.0), ve 1’inin<br />
(%1.4) Salmonella ile kontamine olduğu belirlenmiştir. Analiz edilen et türlerinden Salmonella prevalansının en yüksek<br />
olduğu tür tavuk eti olarak belirlenmiştir. Çalışmada genel olarak, et türlerinin ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimlerinde<br />
sırasıyla %10.7 (6/56), %28.1 (16/57), %12.0 (6/50) ve %17.6 (9/51) düzeyinde Salmonella ile kontamine<br />
olduğu tespit edilmiştir. Çalışma neticesinde, çiğ kanatlı ve sığır etlerinin Salmonella’lar ile yaz aylarında diğer aylara<br />
göre daha sıklıkla kontamine olduğu gözlenmiştir. Çalışmada, tavuk ve hindi etlerinin Salmonella ile yüksek oranda<br />
kontamine olduğu ve çiğ kanatlı etlerinde Salmonella varlığının gıda hijyeni açısından önemli bir risk teşkil ettiği ortaya<br />
konmuştur. Buna göre, çiğ kanatlı etleri, mutfakta işlenmeleri esnasında gerekli hijyenik koşullar sağlanarak, tüketime<br />
hazır gıdaların kontaminasyonları önlenmeli ve iyi pişirildikten sonra tüketilmelidir.<br />
Anahtar sözcükler: Salmonella, mevsimsel dağılım, tavuk eti, hindi eti, sığır eti.<br />
Introduction<br />
Meat can be contaminated with pathogenic microorganisms<br />
through farm-to-table stages if hygienic<br />
precautions are not taken (9). Gastrointestinal flora<br />
is a possible source of foodborne pathogens and<br />
during slaughtering and processing, raw meats are<br />
often contaminated with feces of animals (12).<br />
Mead et al. (15) reported that, pathogens cause<br />
76 million cases of foodborne illnesses, 325.000<br />
hospitalizations, and 5.000 deaths in the USA annually.<br />
Among these, 31% of food-related deaths<br />
have been caused by Salmonella spp. (15). In Italy<br />
between 1991 and 1994, approximately 81% of the<br />
1699 food-borne outbreaks were caused by Salmo-<br />
nella spp. (19). Contaminated raw or undercooked<br />
poultry and red meats are particularly important<br />
in transmission of foodborne pathogens (20). In a<br />
study, prevalence of Salmonella ranged from 23.3 to<br />
47.7% in three poultry processing plants in Ankara<br />
(18). It was reported that, due to the cross contaminations<br />
in slaughtering Salmonella prevalence in<br />
poultry meat can reach to 50-100% (8).<br />
Salmonella, an important foodborne pathogen<br />
of human salmonellosis, has been generally associated<br />
with foods of animal origin. Beef and poultry<br />
meat plays a significant role in transmission of Salmonella<br />
spp. to humans throughout the food-chain<br />
(4, 10, 16, 17) causing several clinical conditions<br />
Yazışma adresi / Correspondance: Naim Deniz Ayaz, Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi<br />
Anabilim Dalı, 71450, Yahşihan, Kırıkkale, Türkiye E-posta: naimdenizayaz@kku.edu.tr
2<br />
Ayaz ND, Örmeci E, Öz B. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 1 - 4, <strong>2010</strong><br />
such as, enteric fever, enterocolitis, and systemic<br />
infections (5).<br />
The aims of this study were to find out the prevalence<br />
and seasonal distribution of Salmonella spp.<br />
in frozen raw turkey meat, chicken meat, and beef<br />
in Ağrı.<br />
Material and Method<br />
Sample collection: A total of <strong>21</strong>4 frozen raw meat<br />
samples including 74 turkey meat, 70 chicken meat<br />
and 70 beef cuts (approximately 2x3 cm cubic<br />
parts), produced by national producers, were collected<br />
in Ağrı between June 2008 and May 2009.<br />
Frozen raw meat samples were transported to the<br />
laboratory in an ice bag and analyzed in the same<br />
day for the detection of Salmonella spp.<br />
Isolation of Salmonella spp.: ISO 6579 conventional<br />
cultivation method was used to determine the<br />
presence of Salmonella spp. in meat samples (1).<br />
Twenty-five grams of meat samples were weighted<br />
into sterile bags and enriched with 225 ml Buffered<br />
Peptone Water (BPW, Oxoid CM1049, Hampshire,<br />
UK) and incubated at 37°C for 24 hours. Afterwards,<br />
aliquots of 0.1 ml were transferred to 10 ml of Rappaport-Vasilliadis<br />
Broth (RVB, Oxoid CM669), and<br />
incubated at 42°C for 24 hours. Following the incubation,<br />
broths were streak onto both Brilliant-green<br />
Phenol-red Lactose Sucrose Agar (BPLS, Merck<br />
1.07237, Hohenbrunn, Germany) and Xylose Lysine<br />
Desoxycholate Agar (XLD, Oxoid CM0469). The<br />
plates were then incubated at 37°C for 24-48 hours.<br />
Up to five of the typical colonies grown were picked<br />
from each medium and inoculated into Triple Sugar<br />
Iron Agar (TSIA, Oxoid CM0277), Lysine Iron<br />
Agar (LIA, Oxoid CM0381) and Urea Broth Base<br />
(Merck 1.08483) supplemented with 40% of urea<br />
solution (Oxoid SR0020). The mediums were incubated<br />
at 37°C for 24-48 hours. TSIA positive, LIA<br />
positive and urease negative colonies were considered<br />
as suspected Salmonella spp.<br />
The agglutination test was done with Salmonella<br />
latex test (Oxoid FT0201A). Suspected Salmonella<br />
colonies were separately mixed with a drop<br />
of antiserum on a slide and incubated up to two<br />
minutes at room temperature. Agglutination with<br />
antiserum was accepted as a positive reaction for<br />
Salmonella spp.<br />
Findings<br />
In the study, a total of <strong>21</strong>4 frozen raw meat samples,<br />
including 74 turkey meats, 70 chicken meats and 70<br />
beef were tested for the presence of Salmonella spp.<br />
As far as Salmonella spp. prevalence was concerned,<br />
37 (17.3%) of the <strong>21</strong>4 meat samples were detected<br />
as positive. Out of 70 chicken meat, 74 turkey meat,<br />
and 70 beef samples; 19 (27.1%), 17 (23.0%), and<br />
1 (1.4%) were found to be contaminated with Salmonella<br />
spp., respectively. Chicken meat samples<br />
showed the highest prevalence for Salmonella spp.<br />
among all the other analyzed meat species.<br />
It was found that during the spring, <strong>21</strong>.1% of the<br />
chicken (4/19), and 13.3% (2/15) of the turkey meat<br />
samples; during the summer, 50.0% (8/16) of the<br />
chicken, 29.2% (7/24) of the turkey, and 5.9% (1/17)<br />
of the beef samples were contaminated with Salmonella<br />
spp. It was revealed that, <strong>21</strong>.1% (4/19), and<br />
11.8% (2/17) of turkey, and chicken meat samples<br />
of the autumn were contaminated with Salmonella<br />
spp., respectively, while in the winter, 5 (27.8%) of<br />
the 18 chicken, and 4 (25.0%) of the 16 turkey meat<br />
samples were positive for Salmonella spp. In general,<br />
10.7% (6/56), 28.1% (16/57), 12.0% (6/50),<br />
and 17.6% (9/51) of the meat samples were found<br />
to be contaminated with Salmonella spp. during the<br />
spring, summer, autumn, and winter, respectively<br />
(Table 1). These results showed that the prevalence<br />
of Salmonella spp. was higher in frozen raw poultry<br />
meats and beef in the summer.
Ayaz ND, Örmeci E, Öz B. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 1 - 4, <strong>2010</strong> 3<br />
Table 1. Prevalence and seasonal distribution of Salmonella spp. in frozen raw meats in Ağrı.<br />
Date Season<br />
Analyzed<br />
<strong>Number</strong> of Samples<br />
Chicken meat Turkey meat Beef<br />
Salmonella<br />
positive<br />
Analyzed<br />
Salmonella<br />
positive<br />
Analyzed<br />
June 2008 Summer 5 2 9 3 6 1<br />
July 2008 5 3 8 2 4 -<br />
August 2008 6 3 7 2 7 -<br />
September 2008 Autumn 5 - 7 1 5 -<br />
October 2008 6 1 8 2 5 -<br />
November 2008 6 1 4 1 4 -<br />
December 2008 Winter 7 2 5 1 6 -<br />
January 2009 6 2 5 1 5 -<br />
February 2009 5 1 6 2 6 -<br />
March 2009 Spring 7 2 4 - 9 -<br />
April 2009 5 1 5 1 7 -<br />
May 2009 7 1 6 1 6 -<br />
TOTAL 70 19 74 17 70 1<br />
Discussion and Conclusion<br />
In the present study, 27.1% (19/70) of the chicken<br />
meat, 23.0% (17/74) of the turkey meat, and 1.4%<br />
(1/70) of the beef samples were found to be contaminated<br />
with Salmonella spp. In previous studies, the<br />
prevalence of Salmonella in poultry meat and beef<br />
shows differences in various countries. The prevalence<br />
of Salmonella in poultry meat was reported<br />
between the ranges of 2.6–36.0% (<strong>21</strong>, 22). Zhao et<br />
al. (22) reported the prevalence of Salmonella in<br />
chicken, and turkey in USA as 4.2%, and 2.6%, respectively,<br />
which was lower than the present study.<br />
In a study performed in UK, 5.6% of the chicken<br />
meats and 5.6% of the turkey meats were contaminated<br />
with Salmonella spp. (13). During 1997 and<br />
1998, 19.6% of the turkey carcasses were found to<br />
be contaminated with Salmonella (6). These data<br />
showed that, prevalence of Salmonella in developed<br />
countries is significantly lower than the present<br />
study. Similar to the present study, in Canada 30%<br />
of the chicken legs were contaminated with Salmonella<br />
(2). In England, Salmonella spp. were identified<br />
in 25% (60/241) of whole raw chicken samples<br />
(11). This result is in accordance with our study for<br />
Salmonella prevalence (27.1%) in chicken meat.<br />
Salmonella<br />
positive<br />
In a study performed in Ankara, Salmonella<br />
spp. were isolated from 3.3% (4/100) of the ground<br />
beef samples (7). Eblen et al. (6) found that, 1.2% of<br />
the cattle carcasses were contaminated with Salmonella<br />
in the USA. In another study, the prevalence<br />
of Salmonella spp. were assessed as 2.4% in raw red<br />
meats and 1.3% in beef samples (14). Similar result<br />
with the present study, for the presence of Salmonella<br />
spp. in beef (1.9%) was reported in the USA<br />
(22).<br />
The results of the present study showed that,<br />
the prevalence of Salmonella spp. were higher in the<br />
summer as expected, since similar to these findings,<br />
the Centers for Disease Control Foodborne Diseases<br />
Active Surveillance Network (FoodNet) data indicated<br />
that the outbreaks and clusters of food-borne<br />
infections peak during the warmest months of the<br />
year in the USA (3).<br />
In the study, high contamination levels of chicken<br />
and turkey meats with Salmonella spp. were detected.<br />
The presence of Salmonella in raw poultry<br />
meat is an important risk for food hygiene. Poultry<br />
meat should be prepared under hygienic conditions<br />
in the kitchen to avoid cross contaminations to ready<br />
to eat foods and should be cooked adequately before<br />
consumption.
4<br />
References<br />
Ayaz ND, Örmeci E, Öz B. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 1 - 4, <strong>2010</strong><br />
1. Anonymous, (2002). International Organization for Standardization<br />
(ISO). Microbiology of food and animal feeding<br />
stuffs-Horizontal method for the detection of Salmonella<br />
spp. ISO 6579.<br />
2. Bohaychuk VM, Gensler GE, King RK, Manninen KI,<br />
Sorensen O, Wu JT, Stiles ME, McMullen LM, (2006).<br />
Occurrence of pathogens in raw and ready-to-eat meat and<br />
poultry products collected from the retail marketplace in<br />
Edmonton, Alberta, Canada. J Food Prot. 69, <strong>21</strong>76-<strong>21</strong>82.<br />
3. CDC (Centers for Disease Control and Prevention),<br />
(2001). Preliminary FoodNet data on the incidence of foodborne<br />
illnesses–selected sites, United States, 2000. Morb<br />
Mort Weekly Rep. 50, 241–246.<br />
4. Chittick P, Sulka A, Tauxe RV, Fry AM, (2006). A summary<br />
of national reports of foodborne outbreaks of Salmonella<br />
Heidelberg infections in the United States: clues for disease<br />
prevention. J Food Prot. 69, 1150–1153.<br />
5. D’Aoust JY, Maurer J, (2007). Salmonella species. Doyle<br />
MP, Beuchat LR. eds. Food Microbiology: Fundamentals<br />
and Frontiers, 3rd edition. Washington, D.C.: ASM Press.<br />
p. 187-236.<br />
6. Eblen DR, Levine P, Rose BE, Saini P, Mageau R, Hill<br />
WE, (2005). Nationwide microbiological baseline data collected<br />
by sponge sampling during 1997 and 1998 for cattle,<br />
swine, turkeys, and geese. J Food Prot. 68, 1848-1852.<br />
7. Erol İ, (1999). Incidence and serotype distribution of Salmonella<br />
in ground beef in Ankara. Turk J Vet Anim Sci.<br />
23, 3<strong>21</strong>-325.<br />
8. Erol İ, (2007). Gıda Hijyeni ve Mikrobiyolojisi. Ankara: Pozitif<br />
Matbaacılık Ltd. Şti., p 60-70.<br />
9. İşeri Ö, Erol İ, (2009). Hindi etlerinden kaynaklanan başlıca<br />
bakteriyel infeksiyon ve intoksikasyonlar. Ankara Üniv<br />
Vet Fak Derg. 56, 47-54.<br />
10. Jay JM, Loessner MJ, Golden DA, (2005). Modern Food<br />
Microbiology. 7th edition. New York: Springer Science and<br />
Business Media.<br />
11. Jorgensen F, Bailey R, Willins S, Henderson P, Warcing<br />
DR, Bolton EJ, Frost JA, Ward L, Humphrey TJ, (2002).<br />
Prevalence and numbers of Salmonella and Campylobacter<br />
spp. on cow, whole chicken in relation to sampling methods.<br />
Int J Food Microbiol. 76, 151-164.<br />
12. Kegode RB, Doetkott DK, Khaitsa ML, Wesley IV,<br />
(2008). Occurrence of Campylobacter species, Salmonella<br />
species and generic Escherichia coli in meat products from<br />
retail outlets in the fargo metropolitan area. J Food Safety.<br />
28, 111-125.<br />
13. Little CL, Richardson JF, Owen RJ, De Pinna E, Threlfall<br />
EJ, (2008a). Prevalence, characterization and antimicrobial<br />
resistance of Campylobacter and Salmonella in raw<br />
poultry meat in the UK, 2003-2005. Int J Environ Health<br />
Res. 18, 403-414.<br />
14. Little CL, Richardson JF, Owen RJ, De Pinna E, Threlfall<br />
EJ, (2008b). Campylobacter and Salmonella in raw red<br />
meats in the United Kingdom: prevalence, characterization<br />
and antimicrobial resistance pattern, 2003-2005. Food Microbiol.<br />
25, 538-543.<br />
15. Mead PS, Slutsker L, Dietz V, McCaig LF, Bresee JS,<br />
Shapiro C, Griffin PM, Tauxe RV, (1999). Food-related<br />
illness and death in the United States. Emerg Infect Dis. 5,<br />
607-625.<br />
16. Oliveira SD, Rodenbusch CR, Ce´ MC, Rocha SLS, Canal<br />
CW, (2003). Evaluation of selective and non-selective<br />
enrichment PCR procedures for Salmonella detection. Lett<br />
Appl Microbiol. 36, <strong>21</strong>7–2<strong>21</strong>.<br />
17. Orji MU, Onuigbo HC, Mbata TI, (2005). Isolation of<br />
Salmonella from poultry droppings and other environmental<br />
sources in Awka, Nigeria. Int J Infect Dis. 9, 86–89.<br />
18. Sarımehmetoğlu B, Küplülü Ö, Erol İ, Özdemir H,<br />
(1996). Tavuk kesimhanelerinde Salmonella kontami-nasyonu<br />
ve serotip dağılımı. Ankara Üniv Vet Fak Derg. 43,<br />
85-90.<br />
19. Scuderi G, Fantasia M, Filetici E, Anastasio MP, (1996).<br />
Foodborne outbreaks caused by Salmonella in Italy, 1991–<br />
1994. Epidemiol Infect. 116, 257–265.<br />
20. Tauxe RV, (2002). Emerging foodborne pathogens. Int J<br />
Food Microbiol. 78, 31-41.<br />
<strong>21</strong>. Uyttendaele M, De Troy P, Debevere J, (1999). Incidence<br />
of Salmonella, Campylobacter jejuni, Campylobacter coli,<br />
and Listeria monocytogenes in poultry carcasses and different<br />
types of poultry products for sale on the Belgian retail<br />
market. J Food Prot. 62, 735–740.<br />
22. Zhao C, Ge B, Villena JD, Sudler R, Yeh E, Zhao S,<br />
White DG, Wagner D, Meng J, (2001). Prevalence of<br />
Campylobacter spp., Escherichia coli, and Salmonella serovars<br />
in retail chicken, turkey, pork, and beef from Greater<br />
Washington, D.C., Area. Appl Environ Microbiol. 67, 5431-<br />
5436.
Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Yalçın <strong>21</strong>, 5 Ö, - 10, Tekinşen <strong>2010</strong> KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, Araştırma 5 - 10, <strong>2010</strong> Makalesi / Research Article 5<br />
Konya’da tüketime sunulan beyaz salamura, tulum ve kaşar peynirlerinin<br />
ağır metal içeriklerinin araştırılması*<br />
Öznur YALÇIN 1 , K. Kaan TEKİNŞEN 2<br />
1 Selçuk Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi; 2 Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi<br />
Anabilim Dalı, Konya, Türkiye<br />
Giriş<br />
Geliş Tarihi / Received: 08.04.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />
Özet: Araştırma, Konya’da tüketime sunulan beyaz salamura, tulum ve kaşar peynirinde alüminyum, kadmiyum, kurşun,<br />
bakır, demir, nikel, krom ve çinko varlığını araştırmak amacıyla yapıldı. Bu amaçla perakende satış yerlerinden,<br />
her bir çeşitten 30’ar adet olmak üzere, toplam 90 adet peynir numunesi toplandı. Peynir numunelerinin ağır metallerle<br />
kontaminasyonunun varlığı ve kontaminasyon düzeyi ICP-AES atomik emisyon spektrofotometresi kullanılarak mg/<br />
kg olarak belirlendi. Araştırmada, beyaz salamura peynirlerde ortalama alüminyum, bakır, demir, nikel, kadmiyum,<br />
kurşun, çinko ve krom miktarları sırasıyla; 3.12 mg/kg, 1.44 mg/kg, 17.47 mg/kg, 0.49 mg/kg, 0.12 mg/kg, 0.13 mg/<br />
kg, 15.35 mg/kg, 0.49 mg/kg; tulum peynirlerinde 0.59 mg/kg, 1.06 mg/kg, 14.18 mg/kg, 0.65 mg/kg, 0.10 mg/kg, 0.08<br />
mg/kg, 15.96 mg/kg, 0.70 mg/kg; kaşar peynirlerinde ise, 0.64 mg/kg, 1.35 mg/kg, 15.42 mg/kg, 0.43 mg/kg, 0.11 mg/<br />
kg, 0.12 mg/kg, 27.15 mg/kg, 0.50 mg/kg düzeylerinde tespit edildi. Sonuç olarak, numunelerin üretim tekniğindeki,<br />
dolayısıyla çeşidindeki farklılıklara bağlı olarak alüminyum, bakır, demir, kadmiyum ve çinko içerikleri arasında anlamlı<br />
farklılıklar (P
6<br />
Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong><br />
talıkları gibi olaylara da neden olarak insan sağlığını<br />
etkileyebilmektedirler (9). Kurşun ve kadmiyumun<br />
önemli toksik metaller olduğu ve çocukların bu metallere<br />
karşı yetişkinlerden daha duyarlı olduğu yapılan<br />
araştırmalarla belirlenmiştir (28).<br />
Ülkemiz gıda sanayini genel olarak ele aldığımızda;<br />
toplam 28000 adet dolayında gıda maddesi<br />
üreten tesisin bulunduğu ve bu tesislerin yaklaşık<br />
%18’inin süt ve ürünleri üreten tesisler olduğu bildirilmektedir<br />
(13). Ağır metal kontaminasyonlarının<br />
<strong>kontrol</strong> altına alınabilmesi, çevre kirliliği nedeniyle<br />
oluşan hammadde kirliliğinin önlenmesi ile süt ve<br />
ürünlerinin üretimi sırasında uygulanan teknolojik<br />
işlemlerin tekniğine göre yapılması; tüketime sunuluncaya<br />
kadar uygun koşullarda ve ambalajlarda<br />
saklanmasıyla mümkün olabilir. Ayrıca sütün depolandığı<br />
kaplar ve kullanılan ekipmanların niteliği de<br />
önemli bir metalik kontaminant kaynağı oluşturduğundan<br />
sözü edilen bu faktörlere dikkat edilmesi<br />
gerekmektedir (34).<br />
Çeşitli kaynaklardan bulaşan kontaminantlar,<br />
çevreci kuruluşlar tarafından sağlık açısından risk<br />
yaratan maddeler olarak kabul edilmektedir. Özellikle<br />
ağır metal iyonlarının gıdalara bulaşması ve<br />
günlük tolere edilebilir miktarın üzerine çıktığında<br />
sorun yaratması FAO/WHO’nun üzerine durduğu<br />
konular arasındadır. Bu nedenle gerek üye ülkeler<br />
gerekse dünya ticaretiyle ilgilenen diğer ülkeler<br />
kendi ülkelerinde gıda ve yem maddelerinde kontaminant<br />
düzeylerinin belirlenmesi amacıyla tarama<br />
çalışmaları yapmışlardır (9, 11).<br />
Yapılan değişik araştırmalar gıdalar ile alınan<br />
ağır metallerin insanlarda ciddi sağlık sorununa<br />
neden olabileceğini göstermiştir. Bu nedenle bazı<br />
ülkelerin gıda mevzuatlarında gıdalarda bulunabilecek<br />
ağır metallerin limit değerleri belirtilmektedir<br />
(24). Türk Gıda Kodeksi’nin ilgili tebliğlerinde de<br />
(29, 30), peynire ait maksimum limitler belirtilmemesine<br />
rağmen, birçok gıdada (örn., sığır, domuz,<br />
kanatlı eti, balık eti, tahıllar, meyve suları, katı ve<br />
sıvı yağlar, sebzeler, konserve gıdalar v.b.) bazı ağır<br />
metallerin kabul edilebilir en yüksek değerleri belirtilmektedir.<br />
Türk Gıda Kodeksi’nin gıda maddelerinde<br />
belirli bulaşanların maksimum seviyelerinin<br />
belirlenmesi hakkındaki tebliğde (29), bazı gıdalar<br />
için kabul edilebilir en yüksek değerler alüminyum<br />
için 2-15 mg/kg, kadmiyum için 0.01-1 mg/kg, kurşun<br />
için 0.02-2 mg/kg, bakır için 0.05-50 mg/kg, demir<br />
için 0.2-25 mg/kg, nikel için 0.1-0.2 mg/kg, çin-<br />
ko için 2-50 mg/kg olarak belirtilmekte krom için<br />
herhangi bir miktar bildirilmemektedir. Türk Gıda<br />
Kodeksi’nin, 2008 yılında yayımladığı ilgili tebliğde<br />
(30) ise, bazı gıdalarda kurşun, kadmiyum, civa<br />
ve kalay dışında diğer ağır metallerin (alüminyum,<br />
bakır, demir, nikel, çinko, krom) maksimum limitleri<br />
belirtilmemekte, kadmiyum limitlerinin 0.05-1<br />
mg/kg, kurşun limitlerinin 0.02-1.5 mg/kg düzeylerinde<br />
olması gerektiği bildirilmektedir.<br />
Günümüzde ağır metal iyonlarının ciddi sağlık<br />
problemlerine yol açtığı hatta bazı vakaların ölümlere<br />
kadar gittiği bilinmektedir. Bu yüzden ağır metal<br />
bulaşması konusuna gerekli önemin verilmesi,<br />
muhtelif kaynaklarının ve gıdalardaki düzeylerinin<br />
incelenerek etkin önlemlerin alınması gerekmektedir<br />
(23). Bu bağlamda mevcut araştırmayla, Konya’da<br />
tüketime sunulan ve tüketimde önemli paya sahip<br />
olan beyaz salamura, tulum ve kaşar peynirlerinin<br />
alüminyum, bakır, demir, nikel, kadmiyum, kurşun,<br />
çinko ve krom düzeylerinin belirlenmesi ve Türk<br />
Gıda Kodeksi’nde belirtilen limitlere uygunluğunun<br />
tespit edilmesi amaçlandı.<br />
Materyal ve Metot<br />
Numunelerin temini: Beyaz salamura (teneke ambalajlı<br />
taze), tulum (deri tulumda olgunlaştırılmış)<br />
ve kaşar (vakum paketli taze) peyniri numuneleri,<br />
Konya’daki çeşitli perakende satış yerlerinden (süpermarketler,<br />
bakkallar, işletme ve mandıraların<br />
satış yerleri) 30’ar adet temin edildi. 250-400 g<br />
miktarlarda alınan toplam 90 adet numune, analize<br />
alınıncaya kadar buzdolabında 4ºC’de bekletildi.<br />
Ağır metal tayini: Peynir numunelerinin alüminyum,<br />
bakır, kadmiyum, kurşun, demir, nikel, krom<br />
ve çinko ağır metalleriyle kontaminasyonun varlığı<br />
ve kontaminasyon düzeyi ICP-AES atomik emisyon<br />
spektrofotometresi kullanılarak mg/kg olarak<br />
belirlendi. Analizi yapılacak örneklerdeki organik<br />
bileşiklerin yok edilmesi ve inorganik bileşiklerin<br />
çözünür faza geçirilmesi amacıyla yapılan çözümleme<br />
işlemlerinde Mars-5 mikrodalga kapalı sistem<br />
yaş yakma yöntemi kullanıldı. Yakma öncesinde,<br />
numunelerden 1 g kuru madde esasına göre peynir<br />
örnekleri teflon kaplar içersine alındı ve üzerine<br />
perklorik asit-nitrik asit karışımından (5+5) 10<br />
ml ilave edildi. Teflon kapların ağızları kapatılarak,<br />
örnekler Mars-5 (Cem Corporation) mikrodalga fırında<br />
(maksimum 1200 watt) maksimum 160ºC’de<br />
yakıldı. Örnekler bidistile su ile yıkanarak kaplara
Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong> 7<br />
alındı ve 25 ml’ye tamamlandı. Bu işlemden sonra<br />
S&S mavi bantlı süzgeç kağıtları kullanılarak süzüldü.<br />
Örneklerin ağır metal kalıntı düzeyleri VA-<br />
RIAN-CCD Simultaneous marka ICP-AES cihazıyla<br />
belirlendi (8, 17).<br />
İstatistiksel analizler: Araştırmada elde edilen verilerin<br />
istatistiksel değerlendirilmesinde SPSS 15.0<br />
paket programından yararlanarak varyans analizi<br />
uygulandı. Önemli varyans kaynakları arasındaki<br />
farklarda Duncan Testi uygulamasıyla belirlendi<br />
(20).<br />
Bulgular<br />
Araştırmada, Konya yöresinde en çok tüketilen<br />
peynir çeşitleri olan beyaz salamura, tulum ve kaşar<br />
peynirlerinden 30’ar adet numune, çeşitli perakende<br />
satış yerlerinden toplanarak, alüminyum, bakır, demir,<br />
nikel, kadmiyum, kurşun, çinko ve krom metallerinin<br />
kontaminasyonu yönünden incelendi. Peynir<br />
numunelerinde elde edilen bulgular Tablo 1’de gösterilmektedir.<br />
Tablo 1. Beyaz salamura, tulum ve kaşar peyniri numunelerinin ağır metal içerikleri (mg/kg).<br />
Ağır metal<br />
Beyaz salamura peyniri<br />
(x ± Sx )<br />
Tulum peyniri<br />
(x ± Sx )<br />
Kaşar peyniri<br />
(x ± Sx )<br />
P değeri<br />
Alüminyum 3.12 ± 0.46 a 0.59 ± 0.03 b 0.64 ± 0.04 b 0.000<br />
Bakır 1.44 ± 0.09 a 1.06 ± 0.05 b 1.35 ± 0.04 a 0.000<br />
Demir 17.47 ± 0.59 a 14.18 ± 0.63 b 15.42 ± 0.40 b 0.000<br />
Nikel 0.49 ± 0.06 0.65 ± 0.19 0.43 ± 0.03 0.393<br />
Kadmiyum 0.12 ± 0.003 a 0.10 ± 0.002 b 0.11 ± 0.003 b 0.000<br />
Kurşun 0.13 ± 0.02 0.08 ± 0.01 0.12 ± 0.02 0.131<br />
Çinko 15.35 ± 0.72 b 15.96 ± 1.30 b 27.15 ± 0.71 a 0.000<br />
Krom 0.49 ± 0.02 0.70 ± 0.19 0.50 ± 0.01 0.303<br />
a, b: Aynı satırda farklı harf taşıyan ortalamalar arasındaki farklılık önemlidir (P
8<br />
Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong><br />
belirlemişlerdir. Lante ve ark. (16), Crescenza ve<br />
Squacquerone peynirlerinde bakır düzeylerini ise<br />
0.2-1.1 mg/kg olarak belirlemişlerdir. Bulgular Sağun<br />
ve ark.’nın (22) tespit etiği değerden düşük,<br />
Lante ve ark.’nın (16) tespit ettiği değerler ile kıyaslandığında<br />
ise, tulum peynirinde benzer, beyaz<br />
salamura ve kaşar peynirlerinde düşük düzeylerde<br />
belirlenmiştir. Türk Gıda Kodeksi’nde (29), bazı<br />
bitkisel ve hayvansal içerikli gıdalar için maksimum<br />
limitler 0.05-50 mg/kg olarak bildirilmiştir. Tespit<br />
edilen değerler bu limitler arasında kalmaktadır. Beyaz<br />
salamura ve kaşar peynirlerindeki tespit edilen<br />
bakır miktarlarının, tulum peynire göre yüksek olması,<br />
bakırın peynirlere yapımında kullanılan ekipmanlardan<br />
geçebileceği kanısını uyandırmaktadır.<br />
Ayrıca tarım ilaçlarında bakırın yüksek miktarlarda<br />
bulunduğu (27) göz önüne alınırsa, hayvan yemlerinden<br />
süte, dolayısıyla peynire geçebilecek bakırın<br />
bu düzeylerde bulunabilmesi normal olarak karşılanabilir.<br />
Araştırmada, beyaz salamura peynirde tespit<br />
edilen demir miktarının, tulum ve kaşar peynirlerinin<br />
demir içeriğinden anlamlı düzeyde yüksek<br />
(P
Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong> 9<br />
herhangi bir anlamlılık arz etmediği görüldü (Tablo<br />
1). Diğer taraftan numunelerde beyaz salamura peynir<br />
ve tulum peynirlerin 2 tanesinde (%6.7), kaşar<br />
peynirlerinin 4 tanesinde (%13.3) kurşuna rastlanmamıştır.<br />
Ayar ve ark. (5) beyaz salamura peynir,<br />
tulum ve kaşar peynirler üzerinde yaptıkları araştırmalarda<br />
en yüksek kurşun miktarına kaşar peynirinde<br />
(1.10 mg/kg) ve beyaz salamura peynirde<br />
(0.92 mg/kg) rastlamış, kurşunun kazein tarafından<br />
bağlanması nedeniyle peynirlerde yüksek düzeylerde<br />
olabileceğini bildirilmiştir. Ayrıca üretimde ve<br />
ambalajlamada kullanılan malzemelerin de kurşun<br />
miktarında etkili olduğu belirtilmektedir. Yapılan<br />
diğer bir çalışmada (18) ise kurşun miktarı çeçil<br />
peynirinde 0.14 µg/g, çömlek peynirinde 1.20 µg/g<br />
düzeyinde belirlenmiştir. Türk Gıda Kodeksi’nde<br />
(30) bazı bitkisel ve hayvansal gıda maddelerinde<br />
maksimum kurşun miktarları 0.02-1.5 mg/kg olarak<br />
bildirilmiştir. Bulgular bu değerlerle uyuşmaktadır.<br />
Peynir numunelerinde, kaşar peynirlerde tespit<br />
edilen ortalama çinko içeriğinin, beyaz salamura ve<br />
tulum peynirlerinin çinko içeriğinden anlamlı düzeyde<br />
(P
10<br />
Yalçın Ö, Tekinşen KK. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 5 - 10, <strong>2010</strong><br />
6. Belgaied JE, (2003). Release of heavy metals from Tunisian<br />
tarditional earthenware. Food Chem Toxicol. 41, 95-98.<br />
7. Bratakos MS, Lazos ES, Bratakos SM, (2001). Chromium<br />
content of selected Greek foods. Sci Total Environ. 290, 47-<br />
58.<br />
8. Brooks RR, ed., (2000). Phytochemistry of Hyperaccu-mulators.<br />
In plants that hyperaccumulate heavy metals. CABI<br />
Publishing, New York. p. 18-<strong>21</strong>.<br />
9. Concon JM, (1988). Food Toxicology, Part B. Contaminants<br />
and additives. Marcel Doccor Inc, New York and Basel. p.<br />
1351.<br />
10. Coni E, Bocca A, Coppolelli P, Caroli S, Cavalucci C,<br />
Trabalza Marinucci M, (1996). Minor and trace element<br />
content in sheep and goat milk and dairy products. Food<br />
Chem. 57(2), 253-260.<br />
11. Dabeka RW, McKenzie AD, (1992). Total diet study of<br />
lead and cadmium in food composites: preliminary investigations.<br />
J AOAC International. 75(3), 386- 394.<br />
12. Gambelli L, Belloni P, Ingrao G, Pizzoferrato L, Santaroni<br />
GP, (1999). Minerals and trace elements in some<br />
Italian dairy products. J Food Compos Anal. 12, 27-35.<br />
13. Güder G, (2006). Avrupa birliği gıda güvenliği politikası<br />
ve üyelik sürecinde Türkiye’ye yansımaları. Uzmanlık Tezi.<br />
Yayın No: DPT 2696. TC Başbakanlık DPT, AB İle İlişkiler<br />
Genel Müdürlüğü, Ankara.<br />
14. Jensen RG, (1995). Handbook of milk composition. Academic<br />
Press, New York. p. 897-899.<br />
15. Kılıçel F, Tarakçı Z, Sancak H, Durmaz H, (2004). Otlu<br />
lorların mineral madde ve ağır metal içerikleri. Yüzüncü<br />
Yıl Üniv Ziraat Fak Tarım Bilimleri Derg. 14(1), 41-45.<br />
16. Lante A, Lomolino G, Cagnin M, Spettoli P, (2006).<br />
Content and characterisation of minerals in milk and in<br />
Crescenza and Squacquerone Italion fresh cheeses by ICP-<br />
OES. Food Control. 17(3), 229-233.<br />
17. Laurent L, (1997). Minerals. Analysis of food constituents.<br />
Multon, JL. ed. Viley-VCH Inc., Canada. p. 90-95.<br />
18. Mendil D, (2006). Mineral and trace metal levels in some<br />
cheese collected from Turkey. Food Chem. 96(4), 532-537.<br />
19. Merdivan M, Yilmaz E, Hamamci C, Aygun RS, (2004).<br />
Basic nutrients and element contents of white cheese of Diyarbakir<br />
in Turkey. Food Chem. 87(2), 163-171.<br />
20. Özdamar K, (1997). Paket programlar ile istatistiksel veri<br />
analizi 1. Anadolu Üniv Yayınları No: 1001, Fen Fakültesi<br />
Yayınları No:11, Eskişehir.<br />
<strong>21</strong>. Park YW, (1990). Nutrient profiles of commercial goat<br />
milk cheses manufactured in the United States. J Dairy Sci.<br />
73(11), 3059-3067.<br />
22. Sağun E, Tarakçı E, Sancak E, Durmaz H, (2005). Salamura<br />
otlu peynirde olgunlaşma süresince mineral madde<br />
değişimi. Yüzüncü Yıl Üniv Vet Fak Derg. 16(1), <strong>21</strong>-25.<br />
23. Şahan Y, (2003). Süt ürünlerinde ağır metal kontaminasyonu.<br />
Süt Endüstrisinde Yeni Eğilimler Sempozyumu Bildiriler<br />
Kitabı. 347-350, 22-23 Mayıs, İzmir.<br />
24. Şimşek O, Gültekin R, Öksüz O, Kurultay S, (2000). The<br />
effect of environmental pollution on the heavy metal content<br />
of raw milk. Nahrung/Food. 44(5), 360-363.<br />
25. Tarakçı Z, Yurt B, Küçüköner E, (2003). Darende Dumas<br />
çökeleğinin yapılışı ve bazı özellikleri üzerine bir araştırma.<br />
Gıda, 28(4), 4<strong>21</strong>-427.<br />
26. Tekinşen OC, Tekinşen KK, (2005). Süt ve süt ürünleri:<br />
temel bilgiler, teknoloji, kalite <strong>kontrol</strong>ü. Selçuk Üniversitesi<br />
Basımevi, Konya.<br />
27. Temurci (Usta) H, Güner A, (2006). Ankara’da tüketime<br />
sunulan süt ve beyaz peynirde ağır metal kontaminasyonu.<br />
Atatürk Üniv Vet Bilimleri Derg, 1(1-2), 20-28.<br />
28. Tripathi RM, Raghuanth R, Sastry VN, Krishnamoorthy<br />
TM, (1999). Daily intake of heavy metals by infants<br />
through milk and milk products. Sci Total Environ.<br />
227(2-3), 229-235.<br />
29. Türk Gıda Kodeksi, (2002). Gıda maddelerinde belirli bulaşanların<br />
maksimum seviyelerinin belirlenmesi hakkında<br />
tebliğ. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tebliğ No: 2002/63,<br />
Ankara.<br />
30. Türk Gıda Kodeksi, (2008). Gıda maddelerindeki bulaşanların<br />
maksimum limitleri hakkında tebliğ. Tarım ve Köyişleri<br />
Bakanlığı Tebliğ No: 2008/26, Ankara.<br />
31. Vidovic M, Sadibasic A, Cupic S, Lausevic M, (2005).<br />
Cd and Zn in atmospheric deposit, soil, wheat and milk.<br />
Environ Res. 97(1), 26-31.<br />
32. Vural H, (1993). Ağır metal iyonlarının gıdalarda oluşturduğu<br />
kirlilikler. Ekoloji. 8, 3-8.<br />
33. WHO, (1989). Thirty-third report of the Joint FAO/ WHO<br />
Expert Committee on Food Additives. WHO Technical Report<br />
No: 776, Geneva.<br />
34. Yüzbaşı N, (2001). Kaşar peynirinde bazı ağır metallerin<br />
düzeyi ve prosesteki değişimi. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Etlik Vet Mikrobiyol Uzun FG, Derg, Ulusoy <strong>21</strong>, 11 Y, - 16, Demir <strong>2010</strong> F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Araştırma Derg, <strong>21</strong>, 11 Makalesi - 16, <strong>2010</strong> / Research Article 11<br />
Malathion’un ratların ince bağırsak dokusu üzerine etkisi ve vitamin C ve<br />
E’nin koruyucu rolü<br />
Giriş<br />
Fatma Gökçe UZUN 1 , Yavuz ULUSOY 2 , Filiz DEMİR 1 , Suna KALENDER 3<br />
1 Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü; 2 Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü<br />
Patoloji Laboratuvarı; 3 Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi, Ankara, Türkiye<br />
Geliş Tarihi / Received: 22.04.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 11.06.<strong>2010</strong><br />
Özet: Organofosfatlı bir pestisit olan malathion pestleri <strong>kontrol</strong> etmek için tarımda ve ev uygulamalarında sıklıkla kullanılan<br />
bir insektisittir. Bu çalışmada 300–320 g ağırlığındaki erkek Wistar ratlara vitamin C (200 mg/kg) + vitamin E<br />
(200 mg/kg), malathion (27 mg/kg) ve vitamin C (200 mg/kg) + vitamin E (200 mg/kg) + malathion (27 mg/kg) 4 hafta<br />
süreyle oral gavaj yoluyla verilmiştir. Uygulamadan 4 hafta sonra ratların ince bağırsaklarındaki histopatolojik değişiklikler<br />
ışık mikroskobu altında <strong>kontrol</strong> grubu ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Malathion uygulandıktan 4 hafta<br />
sonra ratların ince bağırsaklarında nekroz, ödem ve hiperemi gibi histopatolojik değişiklikler gözlenirken vitamin C +<br />
vitamin E + malathion uygulanan grupta nekroz ve mononüklear hücre infiltrasyonu gözlenmiştir. Sonuç olarak düşük<br />
doz malathion’un ratların ince bağırsaklarında histopatolojik değişikliklere neden olduğu tespit edilmiştir. Vitamin C ve<br />
vitamin E’nin malathion’un ince bağırsakta neden olduğu histopatolojik değişiklikleri önlemediği gözlenmiştir.<br />
Anahtar sözcükler: Histopatoloji, ince bağırsak, malathion, vitamin C, vitamin E.<br />
Effects of malathion in small intestine tissue of rats and protective role of vitamin C and E<br />
Summary: Malathion is an organophosphate pesticide that is widely used in agricultural and household applications<br />
to control pests. In this study, sexually mature male Wistar rats (weighing 300–320 g) were given malathion (27 mg/<br />
kg) and/or vitamin C (200 mg/kg) + vitamin E (200 mg/kg) daily via gavage for 4 weeks. At the end of fourth week,<br />
histopathological changes in small intestine were investigated using light microscope comparatively with control group.<br />
Necrosis, edema and hyperemia were observed in the small intestine tissues of malathion treated group. It was observed<br />
that there were necrosis and mononuclear cell infiltration in the small intestine of vitamin C + vitamin E + malathion<br />
treated group. As a result, lower doses of malathion caused histopathological changes in the rat small intestine. It was<br />
determined that vitamin C and vitamin E have not prevented the histopathological changes caused by malathion in small<br />
intestine tissues.<br />
Key words: Histopathology, malathion, small intestine, vitamin C, vitamin E.<br />
Organofosfatlı bileşikler tarımda insektisit ve akarisit<br />
olarak sıklıkla kullanılan bir pestisit grubudur<br />
(27). Organofosfatlı pestisitlerin kalıntıları, toprakta,<br />
su organizmalarında, sebzelerde, tohumlarda<br />
ve diğer besin ürünlerinde tespit edilmiştir (8, 27).<br />
Halk sağlığı ve tarım uygulamalarında organofosfatlı<br />
pestisitlerin geniş bir şekilde kullanımı önemli<br />
bir sağlık riski oluşturan çevresel kirlenmeye neden<br />
olduğundan insanların akut ya da kronik zehirlenmelerine<br />
sebep olmaktadır (15). Organofosfatlı<br />
insektisitlerin lipofilik özelliğinden dolayı hücre<br />
membranı ile etkileşimini kolaylaştırdığı ve pek<br />
çok iç organın hücrelerinde fosfolipit tabakasında<br />
düzensizliğe neden olduğu bilinmektedir (16).<br />
Organofosfatlı bileşiklerin ilk hedefi asetilkolines-<br />
terazdır. Organofosfatlı pestisitler tarafından asetilkolinesterazın<br />
inhibisyonu kolinerjik sinapslarda<br />
asetilkolinin birikmesine sebep olur. Bu da kolinerjik<br />
sendrom olarak adlandırılan muskarinik ve nikotinik<br />
reseptörlerin aşırı uyarılmasına neden olur<br />
(6). Bununla beraber, organofosfatlı pestisitlerin<br />
pseudokolinesterazı inhibe ettiği de bilinmektedir<br />
(13, 14, 18). Organofosfatlı pestisitlerin deney hayvanlarında<br />
immun sistem (79), üreme sistemi (27,<br />
28), karaciğer (7, 13, 31), böbrek (12), hematolojik<br />
sistem (5) ve sinir sistemi (4) gibi pek çok sistem ve<br />
organı etkilediği bildirilmiştir. Ayrıca organofosfatlı<br />
bileşiklerin ince bağırsakları etkilediği de rapor<br />
edilmiştir (3, 19).<br />
Malathion [O,O-dimethyl-S-(1,2-dicarbet-hoxyethyl)<br />
phosphorodithioate] pestleri <strong>kontrol</strong> etmek<br />
Yazışma adresi / Correspondance: Fatma Gökçe Uzun, Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü,<br />
06500, Ankara, Türkiye E-posta: fguzun@gazi.edu.tr
12<br />
Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong><br />
için tarım ve ev uygulamalarında sıklıkla kullanılan<br />
organofosfatlı bir pestisittir. Malathion’un yaygın<br />
şekilde kullanımı ve besin ürünlerindeki yüksek<br />
miktarı insanlar, hayvanlar ve kuşların bu pestisite<br />
yüksek oranda maruz kalmasına neden olabilir<br />
(26). Malathion’un hedef dokularda asetikolinesterazı<br />
inhibe ettiği bilinmektedir (<strong>21</strong>, 22). Ayrıca<br />
malathion’un biyolojik olarak aktif formu malaokzon<br />
yolu ile de toksik etki gösterdiği bilinmektedir.<br />
Malathion’un lipitte çözünebildiği ve karaciğer ve<br />
diğer lipofilik dokularda depolanabildiği bildirilmiştir<br />
(15). Yapılan önceki çalışmalarda malathion’un<br />
deney hayvanlarında karaciğer (7), testis (27) ve<br />
beyin (4) gibi dokular üzerinde olumsuz etkilere neden<br />
olduğu görülmüştür.<br />
Antioksidan vitaminler immun stimülasyonu<br />
ve karsinojenlerin metabolik aktivitelerinde değişiklik<br />
gibi pek çok biyolojik aktiviteye sahiptirler<br />
(29). Vitamin E en önemli lipofilik antioksidandır<br />
ve çoğunlukla hücre membranlarında bulunur. Bu<br />
nedenle membran stabilitesinin sürdürülmesine<br />
yardım eder. Vitamin C hidrofiliktir ve ekstraselüler<br />
sıvılarda sulu ortamda radikalleri yakalayan ve<br />
biyomembranları peroksidatif hasardan koruyan en<br />
önemli serbest radikal temizleyicisidir. Antioksidan<br />
özelliklerine ek olarak vitamin C membranda<br />
tokoferil radikallerinden tokoferol rejenerasyonunu<br />
da gerçekleştirir. Bu nedenle vitamin C ve vitamin<br />
E interaktif etkilere sahiptirler (25). Yapılan<br />
önceki çalışmalarda vitamin C ve E’nin pestisitlerin<br />
neden olduğu toksisiteye karşı koruyucu olduğu<br />
gösterilmiştir (27, 28, 30). Bu çalışmanın amacı<br />
malathion’un subakut uygulamasının ratların ince<br />
bağırsak dokularında meydana getirebileceği histopatolojik<br />
değişiklikleri incelemek, bunun yanı sıra<br />
malathion’un ince bağırsaklarında sebep olabileceği<br />
histopatolojik değişikler üzerine vitamin C ve E<br />
kombinasyonun koruyucu rolünü araştırmaktır.<br />
Materyal ve Metot<br />
Hayvanlar: Bu çalışmada 300-320 g ağırlığında erkek<br />
Wistar ratlar kullanıldı. Gazi Üniversitesi Laboratuvar<br />
Hayvanları Yetiştirme ve Deneysel Araştırmalar<br />
Merkezi (GÜDAM)’nden temin edilen ratlar<br />
özel besleme kafesleri içerisinde her kafeste 6 rat<br />
olacak şekilde yerleştirildi. Deney hayvanları standart<br />
laboratuvar besini ve su ile beslendi. Ratlara 20<br />
± 2ºC oda sıcaklığında, 12 saat aydınlık/karanlık fotoperiyodu<br />
uygulandı. Ratlar uygulama yapılmadan<br />
10 gün önce karantina altına alındı. Bu çalışma için<br />
Bozok Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik<br />
Kurulu’ndan onay alınmıştır.<br />
Kimyasallar: Malathion, Ankara Zirai Mücadele<br />
Merkezi’nden temin edildi. Vitamin E (DL-αtocopherol<br />
acetate) Merck’ten (Almanya), vitamin<br />
C (L-ascorbic acid) ise Carlo Erba’dan (Milano,<br />
İtalya) sağlandı.<br />
Hayvanlara uygulama planı: Ratlar <strong>kontrol</strong> grubu<br />
(n=6) ve uygulama grubu (n=18) olmak üzere<br />
iki gruba ayrıldı. Uygulama grubu da kendi içerisinde<br />
üç gruba ayrıldı; malathion uygulanan grup<br />
(n=6), vitamin C + vitamin E uygulanan grup (n=6)<br />
ve vitamin C + vitamin E + malathion uygulanan<br />
grup (n=6). Uygulamalar sabah 09:00-10:00 saatleri<br />
arasında aç olmayan ratlara yapıldı. Uygulamanın<br />
yapıldığı ilk gün deneyin 0’ıncı günü olarak kabul<br />
edildi. Uygulamadan 4 hafta sonra her gruptan 6 rat<br />
disekte edilerek patolojik incelemeler için bağırsak<br />
örnekleri alındı.<br />
Kontrol grubu: Her bir rata günlük 0.2 ml mısır<br />
yağı oral olarak gavaj yoluyla verildi.<br />
Vitamin C + vitamin E uygulanan grup: Her bir<br />
rata günlük 200 mg/kg vitamin C (L-ascorbic acid)<br />
distile su içerisinde çözülerek oral gavaj yoluyla verildi.<br />
Daha sonra aynı hayvanlara 200 mg/kg vitamin<br />
E (DL-α-tocopherol acetate) mısır yağı içerinde<br />
çözülerek oral gavaj yoluyla verildi.<br />
Malathion uygulanan grup: Her bir rata günlük<br />
27 mg/kg malathion (1/50 LD 50 ) mısır yağı içerisinde<br />
çözülerek oral gavaj yoluyla verildi.<br />
Vitamin C + vitamin E + malathion uygulanan<br />
grup: Her bir rata günlük 200 mg/kg vitamin C (Lascorbic<br />
acid) distile su içerisinde çözülerek oral<br />
gavaj yoluyla verildi. Yine aynı hayvanlara 200 mg/<br />
kg vitamin E (DL-α-tocopherol acetate) mısır yağı<br />
içerinde çözülerek oral gavaj yoluyla verildi. Aynı<br />
hayvanlara 27 mg/kg malathion (1/50 LD 50 ) mısır<br />
yağı içerisinde çözülerek oral gavaj yoluyla verildi.<br />
Ratlara malathion uygulaması vitamin uygulamasından<br />
30 dk sonra yapıldı.<br />
Işık mikroskobu incelemeleri: Deneyin sonunda<br />
ratlar disekte edilerek histopatolojik incelemeler<br />
için ince bağırsakları alındı. Nötral formalin solüsyonunda<br />
24 saat süreyle tespiti yapıldıktan sonra<br />
akan musluk suyu altında yıkandı. Yükselen alkol<br />
serilerinden geçirilerek dehidrasyonu yapıldıktan<br />
sonra parafin ortamında bloklandı. Parafin bloklar-
Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong> 13<br />
dan mikrotomda (Microm) 5-6 μm kalınlığında ince<br />
kesitler alındı ve alınan kesitler ışık mikroskobu<br />
incelemeleri için hematoksilen-eosin ile boyandı.<br />
Kesitler fotoğraf makinesi ataçmanlı ışık mikroskobunda<br />
(Olympus Bx51) incelendi ve fotoğrafları<br />
çekildi.<br />
Bulgular<br />
Kontrol grubu ve vitamin C + vitamin E uygulanan<br />
gruptaki ratların ince bağırsak dokularının histolojisi<br />
normal yapıda gözlendi (Şekil 1, Şekil 2). Malathion<br />
uygulamasından 4 hafta sonra ratların ince<br />
bağırsaklarındaki villuslarda nekroz, ödem, villus<br />
atrofisi ve villuslarda dejenerasyon ve hiperemi<br />
gözlendi (Şekil 3, Şekil 4, Şekil 5, Şekil 6). Vitamin<br />
C + vitamin E + malathion uygulanan ratların ince<br />
bağırsak dokularında ise nekroz ve mononüklear<br />
hücre infiltrasyonu gözlendi (Şekil 7, Şekil 8).<br />
Şekil 1: Kontrol grubu ratların ince bağırsaklarının histolojik<br />
yapısı. L: Lümen, : Villus, : Kas tabakası, HE, ×200.<br />
Şekil 2: Vitamin C + E uygulanmış ratların ince bağırsaklarının<br />
histolojik yapısı. , : Villus, : Kas tabakası, HE, ×200.<br />
Şekil 3: Malathion muamelesinden 4 hafta sonra ratların ince<br />
bağırsaklarında nekrotik alanlar (N), HE, ×200.<br />
Şekil 4: Malathion muamelesinden 4 hafta sonra ratların ince<br />
bağırsaklarında villus atrofisi () ve ödem (), HE, ×200.<br />
Şekil 5: Malathion muamelesinden 4 hafta sonra ratların ince<br />
bağırsaklarında hücre infiltrasyonu (), HE, ×400.
14<br />
Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong><br />
Şekil 6: Malathion muamelesinden 4 hafta sonra ratların<br />
ince bağırsaklarında hiperemi (), HE, ×200.<br />
Şekil 7: Vitamin C+Vitamin E + malathion muamelesinden<br />
4 hafta sonra ratların ince bağırsaklarında nekrotik<br />
alanlar (), HE, ×200.<br />
Şekil 8: Vitamin C + Vitamin E + malathion muamelesinden<br />
4 hafta sonra ratların ince bağırsaklarında hücre<br />
infiltrasyonu (), HE, ×200.<br />
Tartışma<br />
Malathion tarım alanlarında, meyvelerde, fındık<br />
ağaçlarında, sebzelerde, hayvancılıkta ve hayvan<br />
bakım ürünlerinde kullanılan geniş spektrumlu bir<br />
insektisit ve akarisittir (17). Malathion’un oldukça<br />
yaygın olarak kullanımının memeliler, kuşlar ve<br />
hedef olmayan omurgasızların maruziyetine neden<br />
olduğu bilinmektedir (13, 24, 26). Epidomiyolojik<br />
çalışmalar ile malathion’un akut ve kronik maruziyette<br />
memeliler için oldukça toksik olduğu gösterilmiştir<br />
(15). Malathion’un erkek ratlar için oral LD 50<br />
değeri 1350 mg/kg’dır (9).<br />
Yapılan pek çok çalışmada organofosfatlı pestisitlerin<br />
deney hayvanlarının çeşitli dokularında histopatolojik<br />
değişikliklere neden olduğu görülmüştür<br />
(2, 5, 18, 23, 28). Malathion’un ratların karaciğer<br />
dokularında çeşitli histopatolojik ve biyokimyasal<br />
değişikliklere neden olduğu bildirilmiştir (13, 15,<br />
22). Ratlara oral yoldan uygulanan 27 mg/kg (1/50<br />
LD 50 ) dozundaki malathion’un subakut etkisinde<br />
testis dokularında dejenerasyona, sperm miktarı ve<br />
sperm motilitesinde azalmaya ve anormal sperm<br />
morfolojisinde artışa neden olduğu bildirilmiştir<br />
(27). Pournourmohammadi ve ark. (20) yapmış oldukları<br />
bir çalışmada ratlara 5, 10 ve 20 mg/kg dozlarında<br />
malathion’u oral yoldan uyguladıklarında 10<br />
ve 20 mg/kg dozlarında uygulama yapılan ratların<br />
pankreas dokularında histopatolojik değişiklikler<br />
meydana geldiğini bildirmişlerdir. Bu çalışmada da<br />
1/50 LD 50 dozunda malathion erkek ratlara 4 hafta<br />
süreyle uygulandığında ince bağırsaklarında histopatolojik<br />
değişikliklere neden olduğu gözlenmiştir.<br />
Deneysel periyot boyunca ratlarda ölüm meydana<br />
gelmemiştir.<br />
İyonize radyasyon ile yapılan bir çalışmada ratların<br />
ince bağırsak dokularında villuslarda şekil bozuklukları,<br />
lamina propria’da ayrılma, villus epitelinde<br />
dökülme gibi dejeneratif değişiklikler olduğu<br />
rapor edilmiştir (1). Organofosfatlı bir pestisit olan<br />
metil parathion uygulanan ratların ince bağırsak<br />
dokularında villuslarda dejenerasyon, granülasyon,<br />
genişleme ve bazı bölgelerde infiltrasyon olduğu<br />
bildirilmiştir (19). Çetin ve ark. (3) yaptıkları bir<br />
çalışmada organofosfatlı bir pestisit olan diklorvosun<br />
4 ve 7 haftalık uygulamasından sonra ratların<br />
ince bağırsak dokularında villuslarda dejenerasyon<br />
şekillendiğini bildirmişlerdir (3). Bu çalışmada 27<br />
mg/kg dozundaki malathion’un 4 haftalık uygulamasının<br />
erkek ratların ince bağırsaklarında villus
Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong> 15<br />
atrofisi, nekroz, ödem, villuslarda dejenerasyona ve<br />
hiperemiye neden olduğu görülmüştür.<br />
Antioksidan vitaminlerin etkili konsantrasyonlarında<br />
patolojik durumları inhibe ettiği bilinmektedir<br />
(11). Düşük moleküler ağrılıklı bir antioksidan<br />
olan vitamin C suda çözünebilen oksijen nitrojen<br />
radikallerine karşı hücresel kompartımanları güçlendirir<br />
(10). Vitamin E membranları korumak için<br />
serbest radikal zincir reaksiyonlarını önleyen, oksijen<br />
radikalleri ile reaksiyona giren ana endojen antioksidandır<br />
(11). Yapılan çalışmalarda antioksidan<br />
vitaminler olan vitamin C ve vitamin E’nin ratların<br />
çeşitli dokularında pestisitlerin neden olduğu hasarı<br />
azalttığı rapor edilmiştir (13, 19, 27, 28). İyonize<br />
radyasyon ile birlikte vitamin C uygulanan ratların<br />
ince bağırsak mukozasında radyasyonun neden<br />
olduğu mukozal hasarın doza bağlı olarak azaldığı<br />
bildirilmiştir (1). Ancak Çetin ve ark. (3) yaptıkları<br />
bir çalışmada ratlara diklorvos ile birlikte Vitamin C<br />
+ vitamin E kombinasyonu uyguladıklarında diklorvosun<br />
ince bağırsakta neden olduğu histopatolojik<br />
değişiklikleri azaltmadığını rapor etmişlerdir. Yapılan<br />
bir başka çalışmada metil parathion ile vitamin<br />
C + vitamin E’nin birlikte uygulanması ratların ince<br />
bağırsağında patolojik değişiklere neden olduğu bildirilmiştir<br />
(19). Bu çalışmada Vitamin C + vitamin E<br />
+ malathion uygulanan ratların ince bağırsaklarında<br />
uygulamadan 4 hafta sonra nekroz, villus epitelinde<br />
dökülme, ödem ve mononüklear hücre infiltrasyonu<br />
gözlenmiştir.<br />
Sonuç olarak, 1/50 LD50 dozundaki malathion<br />
uygulamasından 4 hafta sonra ratların ince<br />
bağırsak dokularında histopatolojik değişiklilere<br />
neden olmuştur. Vitamin C + vitamin E kombinasyonun<br />
uygulanması ratların ince bağırsaklarında<br />
malathion’un neden olduğu hasarı önlemediği gözlenmiştir.<br />
Kaynaklar<br />
1. Akpolat M, Topçu Tarladaçalışır Y, Kanter M, (2008).<br />
İyonizan radyasyonun neden olduğu ince bağırsak hasarına<br />
karşı curcumin ve C vitamininin koruyucu etkilerinin<br />
incelenmesi. Tıp Araştırmaları Dergisi. 6, 77 -85.<br />
2. Büyükokuroğlu ME, Cemek M, Tosun M, Yürümez Y,<br />
Baş O, Yavuz Y, (2008). Danrolene may prevent ofganophosphate-<br />
induced oxidative stres and muscle injury. Pestic<br />
Biochem Phys. 92, 156–163.<br />
3. Çetin A, Ulusoy Y, Öğütçü A, Uzun FG, Demir F, (2008).<br />
Dichlorvos’un ratların ince bağırsak dokusu üzerine etkisi<br />
ve vitamin C ve E’nin koruyucu rolü. Etlik Vet Mikrobiyol<br />
Derg.19, 47-52.<br />
4. Fortunato JJ, Feier G, Vitali AM, Petronilho FC, Dal-<br />
Pizzol F, Qevedo J, (2006). Malathion-induced oxidative<br />
stres in rat brain regions. Neurochem Res. 31, 671–678.<br />
5. Garg UK, Pal AK, Jha GJ, Jadhao SB, (2004). Haemato-biochemical<br />
and immuno-pathophysiological effects of<br />
chronic toxicity with synthetic pyrethroid, organophosphate<br />
and chlorinated pesticides in broiler chicks. Int Immunopharmacol.<br />
4, 1709–1722.<br />
6. Giordano G, Sfdhsrinejad Z, Guizzetti M, Vitalone A,<br />
Kavanagh TJ, Costa LG, (2007). Organophosphorus insecticides<br />
chlorpyrifos and diazinon and oxidative stres in<br />
neuronal cells in a genetic model of glutathione deficiency.<br />
Toxicol Appl Pharmacol. <strong>21</strong>9, 181-189.<br />
7. Handy RD, Abd-El Samei HA, Bayomy MFF, Mahran<br />
AM, Abdeen AM, El-Elaimy EA, (2002). Chronic diazinon<br />
exposure: pathologies of spleen, thymus, blood cells,<br />
and lymph nodes are modulated by dietary protein or lipid<br />
in the mouse. Toxicology 172, 13–34.<br />
8. IARC, (1983). Monograph on the evaluation of carcinogenic<br />
risk of chemicals to man. Miscellaneous pesticides.<br />
International Agency for Research on Cancer, vol. 30. Lyon<br />
France.<br />
9. John S, Kale M, Rathore N, Bhatnagar D, (2001). Protective<br />
effect of vitamin E in dimethoate and malathion induced<br />
oxidative stress in rat erythrocytes. J Nutr Biochem.<br />
12, 500–504.<br />
10. Jurczuk M, Brzóska MM, Moniuszko-Jakoniuk J,<br />
(2007). Hepatic and renal concentrations of vitamins E and<br />
C in lead- and ethanol-exposed rats: An assessment of their<br />
involvement in the mechanisms of peroxidative damage.<br />
Food Chem Toxicol. 45, 1478–1486.<br />
11. Kadkhodaee M, Khastar H, Faghihi M, Ghaznavi R,<br />
Zahmatkesh M, (2005). Effects of co-supplementation of<br />
vitamins E and C on gentamicin-induced nephrotoxicity in<br />
rat. Exp Physiol. 90, 571–576.<br />
12. Kalender S, Kalender Y, Durak D, Ogutcu A, Uzunhisarcikli<br />
M, Cevrimli BS, Yildirim M, (2007). Methyl<br />
parathion induced nephrotoxicity in male rats and protective<br />
role of vitamin C and E. Pestic Biochem Phys. 88,<br />
<strong>21</strong>3–<strong>21</strong>8.<br />
13. Kalender S, Uzun FG, Durak D, Demir F, Kalender Y,<br />
(<strong>2010</strong>). Malathion-induced hepatotoxicity in rats: The effects<br />
of vitamins C and E. Food Chem Toxicol. 48, 633–<br />
638.<br />
14. Kalender Y, Uzunhisarcikli M, Ogutcu A, Acikgoz F,<br />
Kalender S, (2006). Effects of diazinon pseudocho-linesterase<br />
activity and haematological indicates in rats: the protective<br />
role of vitamin E. Environ Toxicol Phar. 22, 46–51.<br />
15. Lasram MM, Annabi AB, El Elj N, Semli S, Kamoun<br />
A, El-Fazaa S, Gharbi N, (2009). Metabolic disorders of<br />
acute exposure to Malathion in adult Wistar rats. J Hazadous<br />
Materials 163, 1052–1055.<br />
16. Mahjoubi-Samet A, Fetoui H, Zeghal N, (2008). Nephrotoxicity<br />
induced by dimethoate in adult rats and their suckling<br />
pups. Pesticide Pestic Biochem Phys. 91, 96-103.
16<br />
Uzun FG, Ulusoy Y, Demir F, Kalender S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 11 - 16, <strong>2010</strong><br />
17. Masten SJ, Tian M, Upham BL, Trosko JE, (2001). Effect<br />
of selected pesticides and their ozonation by-products<br />
on gap junctional intercellular communication using rat<br />
liver epithelial cell lines. Chemosphere 44, 457–465.<br />
18. Ogutcu A, Suludere Z, Kalender Y, (2008). Dichlorvosinduced<br />
hepatotoxicity in rats and the protective effects of<br />
vitamin C and E. Environ Toxicol Phar. 26, 355–361.<br />
19. Öğütçü A, Ulusoy Y, Kahraman K, Uzunhisarcikli M,<br />
Uzun FG, Taştan H, (2007). Metil parathion’un sıçanların<br />
ince bağırsak dokusu üzerine etkisi ve vitamin C ve E’nin<br />
koruyucu rolü. Etlik Vet Mikrobiyol Derg. 18, <strong>21</strong>–26.<br />
20. Pournourmohammadi S, Ostad SN, Azizi E, Ghahremani<br />
MH, Farzami B, Minaie B, Larijani B, Abdollahi<br />
M, (2007). Induction of insulin resistanse by Malathion:<br />
Evidence for disrupted islets cells metabolism and mitochondrial<br />
dysfunction. Pestic Biochem Phys. 88, 346–352.<br />
<strong>21</strong>. Rezg R, Mornagui B, El-Fazaa S, Gharbi N, (2008a).<br />
Caffeic acid attenuates malathion induced metabolic disruption<br />
in rat liver, involvement of acetylcholinesterase activity.<br />
Toxicology 250, 27–31.<br />
22. Rezg R, Mornagui B, El-Fazaa S, Gharbi N, (2008b).<br />
Biochemical evaluation of hepatic damage in subchronic<br />
exposure to malathion in rats: effect on superoxide dismutase<br />
and catalase activities using native PAGE. C. R.<br />
Biologies 331, 655–662.<br />
23. Sayim, F, (2007). Dimethoate-induced biochemical and<br />
histopathological changes in liver of rats. Exp Toxicol<br />
Pathol. 59, 237–243.<br />
24. Sodhi S, Sharma A, Brar APS, Brar RS, (2008). Effect of<br />
a tocoferol and selenium on antioxidant status, lipid peroxidation<br />
and hepatopathy induced by malathion in chicks.<br />
Pestic Biochem Phys. 90, 82–86.<br />
25. Sulak O, Altuntas I, Karahan N, Yildirim B, Akturk<br />
O, Yilmaz HR, Delibas N, (2005). Nephrotoxicity in rats<br />
induced by organophosphate insecticide methidation and<br />
ameliorating effects of vitamins E and C. Pestic Biochem<br />
Phys. 83, <strong>21</strong>–28.<br />
26. Suresh Babu N, Malik JK, Rao GS, Aggarwal M, Ranganathan<br />
V, (2006). Effects of subchronic malathion exposure<br />
on the pharmacokinetic disposition of pefloxacin.<br />
Environ Toxicol Pharmacol. 22, 167–171.<br />
27. Uzun FG, Kalender S, Durak D, Demir F, Kalender Y,<br />
(2009). Malathion-induced testicular toxicity in male rats<br />
and the protective effect of vitamins C and E. Food Chem<br />
Toxicol. 47, 1903–1908.<br />
28. Uzunhisarcikli M, Kalender Y, Dirican K, Kalender S,<br />
Ogutcu A, Buyukkomurcu F, (2007). Acute, subacute and<br />
subchronic administration of methyl parathion induced testicular<br />
damage in male rats and protective role of vitamins<br />
C and E. Pestic Biochem Phys. 87, 115–122.<br />
29. Verma RS, Mehta A, Srivastava N, (2007). In vivo chlorpyrifos<br />
induced oxidative stres: attenuation by antioxidant<br />
vitamins. Pestic Biochem Phys. 88, 191–196.<br />
30. Yavuz T, Delibas N, Yildirim B, Altuntas I, Candir O,<br />
Cora A, Karaman N, Ibrisim E, Kutsal A, (2004). Vascular<br />
wall damage in rats induced by methidathion and<br />
ameliorating effect of vitamins E and C. Arch Toxicol. 78,<br />
655–659.<br />
31. Yousef MI, Awad TI, Mohamed EH, (2006). Deltamethrin-induced<br />
oxidative damage and biochemical alterations<br />
in rat and its attenuation by vitamin E. Toxicology<br />
227, 240–247.
Etlik Vet Mikrobiyol Ün Derg, H, Tuncer <strong>21</strong>, 17 S, - Ünal <strong>21</strong>, <strong>2010</strong> N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Araştırma <strong>21</strong>, 17 - Makalesi <strong>21</strong>, <strong>2010</strong> / Research Article 17<br />
Giriş<br />
Kuduz teşhisi için ulusal laboratuvarlar arası ring test (floresan antikor<br />
tekniği) - 2009<br />
Hikmet ÜN, Selim TUNCER, Nil ÜNAL, Orhan AYLAN<br />
Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Kuduz Teşhis Laboratuvarı, Ankara, Türkiye<br />
Geliş Tarihi / Received: 26.04.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />
Özet: Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, Kuduz Teşhis Laboratuvarı, kuduz hastalığı açısından<br />
ulusal referans laboratuvardır. Ulusal kuduz referans laboratuvarı tarafından her yıl düzenli olarak laboratuvarlar arası<br />
ring test düzenlemektedir. Laboratuvarlar arası kuduz ring test örnekleri 2009 yılı içinde hazırlanmış, teşhis <strong>merkez</strong>lerine<br />
gönderilmiş ve detaylar/sonuçlar/değerlendirmeler burada açıklanmıştır. Kuduz teşhis kapasitesinin ortaya konulması<br />
açısından 2009 yılı Laboratuvarlar Arası Ulusal FAT Ring Test Programı başarılı olarak değerlendirilmiştir.<br />
Anahtar sözcükler: Kuduz, teşhis, ring test.<br />
National inter laboratory ring test (direct fluorescent antibody test) for rabies diagnosis - 2009<br />
Summary: Etlik Central Veterinary Control and Research Institute, Rabies Diagnosis Laboratory is the national reference<br />
laboratory for rabies. Inter laboratory ring tests are organized regularly every year by national rabies reference<br />
laboratory. Inter laboratory ring test for rabies in 2009 samples were prepared, were submitted to diagnostic centers and<br />
details/results/evaluations are described here. To reveal the diagnostic capacity of National FAT Ring Inter Laboratory<br />
Test Program in year 2009 was considered successful.<br />
Key words: Diagnosis, rabies, ring trial.<br />
Ülkemizde kuduz hastalığının teşhisinden Tarım ve<br />
Köyişleri Bakanlığı’na bağlı, Koruma ve Kontrol<br />
Genel Müdürlüğü (KKGM) sorumludur. Ülke genelinde<br />
faaliyet gösteren 8 adet Veteriner Kontrol<br />
ve Araştırma Enstitüsü, kuduz teşhis laboratuvarında,<br />
kuduz hastalığının teşhisi Dünya Sağlık Örgütü<br />
(WHO), Dünya Hayvan Sağlığı Organizasyonu<br />
(OIE) ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın direktiflerine<br />
göre yapılmaktadır.<br />
Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />
Enstitüsü (EMVKAE), Kuduz Teşhis Laboratuvarı,<br />
kuduz hastalığı açısından ulusal referans laboratuvardır.<br />
Kuduz teşhis çalışmaları KKGM tarafından<br />
koordine edilmekte ve ulusal referans laboratuvarı<br />
her yıl düzenli olarak laboratuvarlar arası ring test<br />
düzenlemektedir. Laboratuvarlar arası kuduz ring<br />
test (Kuduz FAT) örnekleri 2009 yılı içinde hazırlanmış,<br />
teşhis <strong>merkez</strong>lerine gönderilmiş ve detaylar/<br />
sonuçlar/değerlendirmeler burada açıklanmıştır.<br />
Önceki yıllardan farklı olarak bu yıl her laboratuvara<br />
birer adet numara verilmiştir (LAB01-<br />
LAB08 arasında). Burada amaç, değerlendirme<br />
açısından bir önyargı oluşmasını engellemek ve eşit<br />
değerlendirmektir.<br />
Materyal ve Metot<br />
Test örnekleri: Test paneli 10 adet numaralandırılmış<br />
tüpten oluşmuştur.<br />
Negatif materyal: Negatif materyal olarak 2009<br />
yılı içerisinde Ankara ilinden EMVKAE’ye kuduz<br />
şüphesi ile gönderilen ve hem direkt Floresan Antikor<br />
Tekniği (FAT) hem de deneme hayvanı inokulasyonu<br />
ile kuduz negatif tespit edilen koyun (Ovis<br />
aries) izolatı seçilmiştir. Bu beyin dokusu homojenize<br />
edilmek sureti ile her teşhis <strong>merkez</strong>i için üçer<br />
adet farklı numaralı tüplere dağıtılmış ve bu tüpler<br />
negatif <strong>kontrol</strong> olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda<br />
bu beyin dokusu pozitif materyalin dilüsyonu amacı<br />
ile de kullanılmıştır.<br />
Pozitif materyal: Pozitif materyal olarak 2009<br />
yılı içerisinde Zonguldak ili, Çaycuma ilçesinden<br />
EMVKAE’ye kuduz şüphesi ile gönderilen ve FAT<br />
ile kuduz pozitif tespit edilen çakal (Canis aureus)<br />
izolatı kullanılmıştır. Pozitif materyal homojenize<br />
Yazışma adresi / Correspondance: Hikmet Ün, Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Kuduz Teşhis Laboratuvarı,<br />
06020, Etlik, Ankara, Türkiye E-posta: hikmetun@gmail.com
18<br />
Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong><br />
edilerek, negatif koyun beyin homojenatı içerisinde<br />
log2 tabanlı dilue edilmiştir (1/2, 1/4, 1/8, 1/16,<br />
1/32, 1/64 ve 1/128). Dolayısı ile materyallerin kuvvetli<br />
pozitiften zayıf pozitif ve negatife doğru sıralanması<br />
amaçlanmıştır.<br />
Kullanılan test yöntemi: Teşhis <strong>merkez</strong>lerinden,<br />
ulusal ring test için gönderilen test panellerini,<br />
WHO’nun önerdiği metotlardan olan ve sürekli olarak<br />
her yıl hizmet içi eğitim çalışması düzenlenen<br />
FAT (1) ile test etmeleri istenilmiştir.<br />
FAT test Prosedürü: Şüpheli hayvana ait beynin<br />
cornu ammoni’sinden alınan ince bir parça doku<br />
kurutma kağıdı üzerine konularak, işaretlendirilmiş<br />
temiz bir lamın sağ ve sol tarafına çok ince iki tuşe<br />
preparat yapılır.<br />
Oda ısısında kurutulan preparat -20°C’de bulundurulan<br />
ağzı kapaklı lam kabı (Coplin jar) içindeki<br />
asetona konulur. Preparat asetonda 4 saat tutulur.<br />
Asetondan çıkarılan preparat kuruması için<br />
oda ısısında 5-10 dakika bırakılır. Pozitif ve negatif<br />
<strong>kontrol</strong> preparatları da aynı şekilde hazırlanır. Kon-<br />
Kuduz pozitif Kuduz negatif<br />
jugat distile su ile üreticinin tavsiyesine göre stok<br />
dilüsyon ve çalışma dilüsyonu olarak dilue edilir ve<br />
testte kullanılır. Hazırlanan preparatların üzerlerine<br />
konjugatın çalışma dilüsyonundan birer damla damlatılır.<br />
Preparatlar alt tarafına ıslak kurutma kağıdı<br />
konularak rutubetlendirilmiş petri kutularında “U”<br />
şeklindeki baget üzerine yerleştirilir. Petrinin kapağı<br />
kapatılarak 37°C’lik etüvde 30 dakika bırakılır.<br />
Petri kutusu etüvden çıkarılır. Preparat petri kutusunun<br />
kapağına konulur üzerine yavaşça pH 7.4<br />
olan PBS (Phosphate Buffered Saline)’den konulur<br />
ve hemen boşaltılır. Tekrar üzerine PBS konulur ve<br />
10 dakika bekletilir. Süre sonunda preparat bir defa<br />
distile su ile yıkanır. Meyilli bir yere konarak suyunun<br />
süzülmesi beklenir.<br />
Preparatın sağ ve sol tarafındaki doku kısımlarına<br />
1 damla gliserin/PBS (%90 gliserin + %10<br />
PBS pH 7) damlatılır ve temiz birer lamelle üzerleri<br />
kapatılır. Preparatlar floresan mikroskopta incelenir.<br />
Pozitif ve negatif <strong>kontrol</strong> preparatlara göre sonuç<br />
değerlendirilir (Şekil 1).<br />
Şekil 1. FAT test prosedürüne göre hazırlanmış kuduz müspet ve menfi birer preparatın floresan mikroskop altındaki görünümü.<br />
Test panellerinin saklanması ve nakliyesi: Prosedür<br />
olarak Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />
Enstitüsü, Kuduz Teşhis Laboratuvarında teşhis<br />
aşamasından sonra saklanılması düşünülen beyin<br />
dokuları, -80°C’de muhafaza edilmektedir. Bu çalışmada<br />
da kullanılan beyin dokuları test panelleri,<br />
hazırlanıncaya ve hazırlandıktan sonra gönderilinceye<br />
kadar -80°C’de muhafaza edilmişlerdir. Nakliye<br />
için strafor kutular seçilmiş ve -80°C’den çıkartılan<br />
paneller buz aküleri ile desteklenerek sızdır-<br />
maz paketleme yapılmak sureti ile kargo ile teşhis<br />
<strong>merkez</strong>lerine gönderilmiştir. Test panellerine kod<br />
numarası verilerek, laboratuvarlara gönderilmesinde<br />
esas alınan numaralandırma sistemi Tablo 1’de<br />
gösterilmiştir.<br />
Kontrol testleri: Hazırlanan 10 tüpten oluşan test<br />
paneli (üç adet negatif ve yedi adet pozitif beyin<br />
dokusu dilüsyonu) teşhis <strong>merkez</strong>lerine gönderilmeden<br />
önce FAT testi (1) ile EMVKAE, Kuduz Teşhis<br />
Laboratuvarında <strong>kontrol</strong> edilmiştir. FAT ile negatif
Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong> 19<br />
<strong>kontrol</strong>ler (3 adet) kuduz negatif olarak değerlendirilmiştir.<br />
Pozitif beyin dokusunun log2 tabanlı<br />
dilüsyonu ile hazırlanan 7 adet dilüe materyalden<br />
1/2, 1/4, 1/8, 1/16 dilüsyonlarına karşılık gelen<br />
tüpler FAT ile kuduz pozitif değerlendirilmiş olup<br />
Tablo 1. Laboratuvarlar arası ulusal FAT ring test materyal gönderim şeması - 2009.<br />
Laboratuvar<br />
Kodu<br />
Tüp numarası<br />
01/09 02/09 03/09 04/09 05/09 06/09 07/09 08/09 09/09 10/09<br />
LAB01 nk 1:4 1:16 1:32 nk 1:64 1:128 nk 1:8 1:2<br />
LAB02 1:2 nk 1:4 1:32 1:128 nk 1:64 1:16 nk 1:8<br />
LAB03 1:32 1:2 nk 1:4 1:64 1:16 nk 1:128 1:8 nk<br />
LAB04 nk 1:32 1:2 nk 1:4 1:128 1:8 nk 1:16 1:64<br />
LAB05 1:32 1:64 1:8 1:2 nk nk nk 1:4 1:16 1:128<br />
LAB06 1:16 1:128 nk 1:8 1:2 1:4 1:64 nk nk 1:32<br />
LAB07 1:16 nk 1:32 nk 1:8 nk 1:2 1:4 1:64 1:128<br />
LAB08 nk nk nk 1:16 1:64 1:2 1:4 1:128 1:32 1:8<br />
Tablo 2. EMVKAE’de FAT ile yapılan <strong>kontrol</strong> testi sonuçları.<br />
Kullanılan<br />
Test<br />
1/32, 1/64 ve 1/128 dilüsyonlar ise negatif olarak<br />
değerlendirilmiştir. Bu şekilde FAT açısından kayıt<br />
altına alınan test panelleri 8 teşhis <strong>merkez</strong>ine gönderilmiştir.<br />
Sonuçların değerlendirilmesi açısından<br />
bu kayıtlar esas alınmıştır (Tablo 2).<br />
Pozitif beyin dokusunun log2 tabanlı dilüsyonu Negatif beyin dokusu<br />
1:2 1:4 1:8 1:16 1:32 1:64 1:128 nk nk nk<br />
FAT + + + + - - - - - -<br />
Programa katılan teşhis <strong>merkez</strong>leri: Programa<br />
Adana Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü,<br />
Bornova Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü,<br />
Elazığ Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü,<br />
Erzurum Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü,<br />
Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />
Enstitüsü, Konya Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />
Enstitüsü, Pendik Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />
Enstitüsü, Samsun Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />
Enstitüsü katılmıştır.<br />
Bulgular<br />
Tablo 3’de test panellerine ilişkin olarak teşhis <strong>merkez</strong>lerinden<br />
bildirilen sonuçlar ve Tablo 4’te 2008,<br />
2009 yılı sonuçlarının karşılaştırması verilmiştir.
20<br />
Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong><br />
Tablo 3. 2009 yılı laboratuvarlar arası ulusal FAT ring test sonuçları<br />
Laboratuvar<br />
Kodu<br />
Pozitif beyin dokusunun log2 tabanlı dilüsyonu ve negatif beyin dokusu.<br />
1:2 1:4 1:8 1:16 1:32 1:64 1:128 nk nk nk<br />
LAB01 + + + + - - - - - -<br />
LAB02 + + + + - - - - - -<br />
LAB03 + + - - + - - - - -<br />
LAB04 + + + - - + - - - -<br />
LAB05 - + + + + - + - - -<br />
LAB06 + + + + - - - - - -<br />
LAB07 + - + - - - - - - -<br />
LAB08 + + + + - - - - - -<br />
Tablo 4. Laboratuvarlar arası ulusal FAT ring test 2008 ve 2009 sonuçlarının karşılaştırması.<br />
FAT 2008 FAT 2009<br />
Laboratuvar sayısı 8 8<br />
Negatif <strong>kontrol</strong>ler sonucu %100 (64/64) %100 (24/24)<br />
Pozitif <strong>kontrol</strong>ler sonucu %100 (16/16) %81.25 (26/32)<br />
Ulusal referans laboratuvar FAT sonucuna göre<br />
FAT ile negatif olması beklenenler (Tablo 2’ye göre)<br />
Tartışma ve Sonuç<br />
Test panellerinin bu şekilde hazırlanması ile teşhis<br />
açısından hassas bir değerlendirme yapılabilmesi<br />
amaçlanmıştır. Hastalığın, Türkiye açısından önemli<br />
olması ve son yıllarda bölgeler bazında artma/yayılma<br />
eğilimi göstermesi nedeni ile teşhis <strong>merkez</strong>lerinin<br />
FAT’nin kullanımı açısından sürekli ve her an<br />
teşhise hazır halde bulunmasına, bu ring testin katkı<br />
sağlayacağı kanaatine varılmıştır.<br />
Önceki yıllarda hazırlanan ring test panellerinde<br />
hazırlanan pozitif ve negatif örneklerde beyin<br />
dokuları direkt olarak kullanılmıştır. Hazırlanan test<br />
panelinde ise negatif materyal yine önceki yıllarda<br />
olduğu gibi dilüe edilmeden homojenize edilerek<br />
hazırlanan beyin dokusundan oluşturulmuştur. Pozitif<br />
materyal ise öncelikle homojenize edilip ve yine<br />
homojenize edilen negatif beyin dokusu içerisinde<br />
log2 tabanlı seri dilüsyonu yapılmıştır. Burada Dr.<br />
- %83.33 (20/24)<br />
Thomas Müller (National and OIE Reference Laboratory<br />
for Rabies, WHO Collaborating Centre for<br />
Rabies Surveillance and Research, Institute for Epidemiology,<br />
Friedrich-Loeffler-Institute, Seestr. 55,<br />
16868, Wusterhausen, Germany) ) tarafından Alman- Alman-<br />
ya için hazırlanan 2002 ve 2006 Alman Ulusal Ring<br />
Test Programı esas alınmıştır (2, 3). Burada amaç,<br />
materyallerin kuvvetli pozitiften zayıf pozitif ve negatife<br />
doğru sıralanması ile test <strong>merkez</strong>lerinin elde<br />
edeceği sonuçlar açısından yüksek oranda sensitivite<br />
ve spesifite yakalanmasıdır. Tablo 2’de bildirilen<br />
sonuçlar sensitivite ve spesifite hesaplanmasında<br />
esas alınmıştır. Sensitivite %81.25 ([laboratuvarlar<br />
tarafından bildirilen doğru pozitif örnek sayısı/<br />
toplam pozitif örnek sayısı (doğru pozitif+yanlış<br />
negatif)]×100) ve spesifite %86.25 ([laboratuvarlar<br />
tarafından bildirilen doğru negatif örnek sayısı/toplam<br />
pozitif sayısı (doğru negatif+yanlış<br />
pozitif)]×100) olarak hesaplanmıştır (4).
Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong> <strong>21</strong><br />
Tablo 2’de belirtilen <strong>kontrol</strong> testi sonuçları ile<br />
teşhis <strong>merkez</strong>lerinin sonuçları kıyaslandığında, tüm<br />
<strong>merkez</strong>lerin negatif <strong>kontrol</strong> örneklerini %100 doğrulukla<br />
tespit ettikleri görülmüştür (Tablo 3 ve 4).<br />
Bu örnekler açısından yanlış pozitif sonuç tespit<br />
edilmemiş olması fevkalade başarılıdır. Karşılaştırmak<br />
açısından bakılırsa, 2008 ve 2009 yılı sonuçları<br />
negatif <strong>kontrol</strong>ler açısından aynı olmakla birlikte<br />
pozitif <strong>kontrol</strong>lerde küçük bir düşme gözlenmiştir<br />
(Tablo 4).<br />
Pozitif beyin dokusunun log2 tabanlı dilüsyonu<br />
ile hazırlanan örnekleri; dört <strong>merkez</strong>in (LAB01,<br />
LAB02, LAB06 ve LAB08) FAT sonucunun, Tablo<br />
2’de belirtilen sonuçlara göre tam uyumlu olduğu<br />
görülmüştür. LAB03 1/2, 1/4 ve 1/32 dilüsyonlarında,<br />
LAB04 1/2, 1/4, 1/8 ve 1/64 dilüsyonlarında,<br />
LAB05 1/4, 1/8, 1/16, 1/32 ve 1/128 dilüsyonlarında,<br />
LAB07 1/2 ve 1/8 pozitiflik tespit etmiş oldukları<br />
saptanmıştır.<br />
Yanlış negatif sonuç 1/2 ve 1/4 dilüsyon basamaklarında<br />
LAB05 ve LAB07 tarafından tespit<br />
edilmiştir. Sensitivite ve spesifite açısından düşünüldüğünde<br />
olmaması gereken bu durum referans<br />
laboratuvarda hazırlık aşamasında, insan kaynaklı<br />
teknik bir hata yapılmış olunabileceği şeklinde değerlendirilmiştir.<br />
Yine 1/32, 1/64 ve 1/128 dilüsyonlarında<br />
tespit edilen pozitiflikler konusunda referans<br />
laboratuvar tarafından bunlarla ilgili başka bir test<br />
yapmadığı için yorum yapmakta zorluk çekilmiştir.<br />
Kargo ile gönderimi takiben referans laboratuvar<br />
tarafından materyallerin saklama koşulları ile ilgili<br />
bir uyarı yapılmamış olması dolayısıyla bu materyallerin<br />
teşhis <strong>merkez</strong>leri tarafından alınmalarını<br />
takiben +4°C’de muhafaza edilme olasılığını ortaya<br />
çıkarmıştır. Bu tür bir muhafaza ortamının sağlanmış<br />
olması, zaten dilüe edilmiş olan pozitif materyalden<br />
FAT ile teşhis zafiyetine yol açmıştır. Sonraki<br />
uygulamalarımızda bu hususun dikkate alınması<br />
gerekliliği ortaya konulmuştur.<br />
Ayrıca test panelleri ile birlikte tüm teşhis<br />
<strong>merkez</strong>lerine bir sorgulama formu gönderilmiştir.<br />
Sorgulama formları teşhis laboratuvarlarınca doldurularak<br />
referans laboratuvara iletilmiştir. Formlar<br />
incelendiğinde, kuduz hastalığının teşhisi açısından<br />
teşhis laboratuvarlarında bir eksikliğin olmadığı görülmüştür.<br />
İlk olarak 1999 yılında yapılan ve her yıl<br />
tekrarlanan “Kuduz Hastalığının Teşhisinde Metot<br />
Birliğinin Sağlanması” konulu hizmet içi eğitim<br />
programı ile tüm teşhis <strong>merkez</strong>lerinin hemen hemen<br />
aynı FAT test protokollerini uyguladığı ortaya<br />
konulmuştur. Bununla beraber ortak bir standart test<br />
prosedürünün (SOP) izlenmesi faydalı olacaktır. Bu<br />
açıdan FAT, SOP referans laboratuvar tarafından<br />
güncellenerek bürokratik işlemlerin tamamlanmasını<br />
takiben dağıtımı yapılacaktır.<br />
Sonuçta teşhis kapasitesinin ortaya konulması<br />
açısından 2009 Yılı Laboratuvarlar Arası Ulusal<br />
FAT Ring Test Programı başarılı olarak değerlendirilmiştir.<br />
Alınan sonuçlara göre daha iyi bir hazırlıkla<br />
<strong>2010</strong> yılı için de benzer bir programın uygulanmasında<br />
fayda sağlanacağı düşünülmektedir.<br />
Teşekkür<br />
Referans laboratuvar, katılan tüm teşhis <strong>merkez</strong>lerine<br />
ve katkılarından ötürü Dr. Thomas Müller’e<br />
teşekkür eder.<br />
Kaynaklar<br />
1. Dean DJ, Abelseth MK, Athanasiu P, (1996), The fluorescence<br />
antibody test. In Meslin FX, Kaplan MM, Koprowski<br />
H. (eds.) Laboratory techniques in rabies, 4th edition, World<br />
Health Organization, Geneva, Switzerland, p. 88-93.<br />
2. Müller T, (2002), Nationaler ringversuch zur tollwutdiagnostik<br />
2002 and 2006. National and OIE Referens Laboratory<br />
for Rabies, WHO Collaborating Centre for Rabies<br />
Surveillance and Research, Institute for Epidemiology,<br />
Friedrich-Loeffler-Institute, Seestr. 55, 16868, Wusterhausen,<br />
Germany.<br />
3. Müller T, (2006), Nationaler ringversuch zur tollwutdiagnostik<br />
2002 and 2006. National and OIE Referens Laboratory<br />
for Rabies, WHO Collaborating Centre for Rabies<br />
Surveillance and Research, Institute for Epidemiology,<br />
Friedrich-Loeffler-Institute, Seestr. 55, 16868, Wusterhausen,<br />
Germany.<br />
4. Robardet E, Cliquet, F, (<strong>2010</strong>), Interlaboratory trial 2009:<br />
FAT repor., Community reference Laboratory for Rabies,<br />
Laboratory for Studies and Research on Rabies and Wildlife<br />
Disease, AFSSA, Malzeville, France.
22<br />
Ün H, Tuncer S, Ünal N, Aylan O. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 17 - <strong>21</strong>, <strong>2010</strong>
Etlik Vet Kabaklı Mikrobiyol Ö, Çalışkan Derg, E, <strong>21</strong>, Güngör 23 - 29, AB, <strong>2010</strong> Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Araştırma Derg, Makalesi <strong>21</strong>, 23 / Research - 29, <strong>2010</strong>Article 23<br />
Vero hücrelerinde ısıya dayanıklı sığır vebası aşı üretimi*<br />
Özden KABAKLI 1 , Elvin ÇALIŞKAN 1 , A. Burak GÜNGÖR 1 , Süreyya YÖNDEM 1 ,<br />
İlkay DEMİRHAN 2<br />
1 Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Viral Aşı Üretim Laboratuvarı; 2 Lalahan Hayvancılık Merkez<br />
Araştırma Enstitüsü, Ankara, Türkiye<br />
Giriş<br />
Geliş Tarihi / Received: 10.05.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />
Özet: Vero hücrelerinde üretilen bir sığır vebası aşısının termostabilitesi %5 laktalbumin hidrolizat ve %10 sukrozdan<br />
oluşan stabilizatör ve 74 saat süren liyofilizasyon protokolu ile gerçekleştirildi. Stabilizatör ve liyofilizasyon protokolu<br />
+37ºC, +42ºC, +45ºC ve +56ºC’deki hızlandırılmış stabilite testi ile test edildi ve bu verilerden Arhenius eğrisi yapıldı.<br />
Bu metotla üretilen liyofilize sığır vebası aşısı minimum gerekli infektif titre olan 10 -2.5 DKID 50 /ml titreyi +37ºC’de<br />
30 günden fazla sürdürmüştür. Aşının aktivitesi sığırlarda antikor titresi ile test edildi. Sulandırılmış aşının stabilitesi<br />
üç farklı dilüent ile test edildi. Sonuç olarak aşı virusunun 1 molar magnezyum sülfat solüsyonu ve normal fizyolojik<br />
tuzlu su ile sulandırıldığında, +37°C gibi yüksek ısıya sahip bir ortamda 4 saatten daha fazla infektif titresini koruduğu<br />
belirlendi.<br />
Anahtar sözcükler: Canlı aşı, ısıya dayanıklı, sığır vebası, stabilite, vero hücre.<br />
Production of a thermostable vero-cell adapted rinderpest vaccine<br />
Summary: The thermo stability of a rinderpest vaccine produced on vero cells were evaluated using 5% lactalbumin hydrolysate–10%<br />
sucrose as a stabilizer and a lyophilization protocol that is takes 74 hours. The stabilizer and lyophilization<br />
schedules were examined using accelerated stability testing at +37ºC, +42ºC,+45ºC and +56ºC, and an Arrhenius<br />
plot was based on from these data. A lyophilized rinderpest vaccine was maintained the minimum required dose of 10 -2.5<br />
TCID 50 /ml more than 30 days at +37ºC. The biological activity of the vaccine by measured with antibody titration in<br />
cattle. The stability of the reconstituted vaccine was examined using three different diluent preparations. Finally, the<br />
infectivity of vaccine was stable even at high temperatures up to 4 h after reconstitution with magnesium sulphate molar<br />
solution or normal physiological saline.<br />
Key words: Live vaccine, rinderpest, stability, thermostability, vero cells.<br />
Günümüzde kullanılan sığır vebası aşılarının çoğu<br />
Plowright tarafından primer dana böbrek (PDB)<br />
hücre kültürlerinde 92. pasajda attenue edilen Rinderpest<br />
Bovine Kabate O (RBOK) suşundan orjin<br />
alır (14). Ülkemizde de 1999 yılına kadar, primer<br />
buzağı böbrek hücre kültürlerinde attenüe RBOK<br />
suşundan üretilen canlı liyofilize sığır vebası aşısı<br />
kullanılmıştır (7, 20). Bu suş ile primer buzağı<br />
böbrek hücre kültürlerinde üretilen aşının tek ve<br />
önemli dezavantajı ısıya karşı hassasiyetidir (22).<br />
Günümüze kadar RP aşı üretimi konusunda, aşının<br />
ısıya dayanıklılığı açısından pek çok çalışma yapılmıştır.<br />
Bunların bir kısmında farklı stabilizatörler<br />
ve farklı liyofilizasyon metotları denenirken (5, 13,<br />
23) bir kısmında ise ısıya dayanıklı mutant suşlar<br />
elde ederek termostabil aşı üretme yoluna gidilmiş-<br />
tir (17). Mariner ve ark. (11) tarafından laktobionik<br />
asit, hidrolize jelatin ve sorbitol (LGS), laktoalbumin<br />
hidrolizat ve sukroz (LS) ile hidrolize jelatin<br />
(BUGS)’den oluşan 3 farklı stabilizatör denenerek<br />
yapılan çalışmada %10 sukroz ve %5 laktalbumin<br />
hidrolizat’ın termostabiliteyi sağlayan en iyi stabilizatör<br />
olduğu bildirilmiştir. OIE standartlarında da<br />
(2) RP aşı üretiminde %10 sukroz ve %5 laktalbumin<br />
hidrolizat önerilmektedir. Bunların yanı sıra RP<br />
aşılarında termostabiliteyi etkileyen diğer bir etken<br />
olarak liyofilizasyon ısıları ve süreleri üzerinde de<br />
çalışmalar yapılmıştır. Bu amaçla Mariner ve ark.<br />
(12) tarafından liyofilizasyon süresinde değişiklik<br />
yapılarak, vero hücrelerinde ısıya dayanıklı RP aşı<br />
üretimi gerçekleştirilmiştir.<br />
Termostabil sığır vebası aşısı soğuk zincire<br />
gerek kalmaksızın sahada 30 güne kadar kullanılmaktadır<br />
(10). Liyofilize aşıların sahada kullanımı<br />
Yazışma adresi / Correspondance: Özden Kabaklı, Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü<br />
Viral Aşı Üretim Laboratuvarı, 06020, Etlik, Ankara, Türkiye E-posta: ozdenkabakli@gmail.com<br />
*Bu araştırma TKB EMVKAE ve TAGEM/HS/14/01/07/127 no’lu proje ile desteklenmiştir.
24<br />
Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong><br />
sırasında, sulandırma amaçlı kullanılan 1M MgSO 4 ,<br />
%0.85 NaCl ve distile su gibi diluentlerde termostabilite<br />
açısından pek çok araştırıcı tarafından denenmiş<br />
olup bunlar içinde1M MgSO 4 , %0.85 NaCl en<br />
uygun diluent olarak bulunmuştur (3, 20). Aşılardaki<br />
stabilite çalışmalarında, aşının yarılanma zamanını<br />
ve raf ömrünü belirlemede Arrhenius eğrisi ve degredasyon<br />
oranı belirleyebilen istatistik programları<br />
kullanılmıştır (1, 4, 6). Termostabilite çalışmaları<br />
için ise aşılar farklı ısılarda tutularak test edilmiştir<br />
(15, 18, 19).<br />
Bu çalışmanın amacı Türkiye’de ilk kez ısıya<br />
dayanıklı sığır vebası aşısı üretmektir. Aşıda vero<br />
hücre hattının kullanım amacı, aşı virusunun üretilmesi<br />
sırasında primer hücrelerden kaynaklanabilecek<br />
teknik zorlukları ortadan kaldırmaktır. Aynı zamanda<br />
ısıya dayanıklı sığır vebası aşısı üretimi ile<br />
aşısının raf ömrü uzayacak ve sahada soğuk zincir<br />
şartlarına uyma gerekliliği olmadan rahatlıkla kullanılabilecektir.<br />
Bu çalışma, diğer liyofilize aşıların<br />
da benzer yöntemlerle ısıya dayanıklı olarak üretilebilmesi<br />
için bir basamak oluşturacaktır.<br />
Materyal ve Metot<br />
Virus: Primer dana böbrek (PDB) hücre kültüründe<br />
95’inci pasajdaki sığır vebası Kabate O suşu<br />
(KABATE O RP-Pirbright V19/13/92 BK 95) vero<br />
hücre kültürlerinde 3 pasaj gidildi. 98’inci pasajda<br />
vero hücrelerine adapte ana tohum virus stokları<br />
(MS-TRPV BK95 VERO3) oluşturuldu. Stoklar<br />
OIE’de (2) belirtilen kalite <strong>kontrol</strong> testlerine göre<br />
test edildi ve değerlendirdi. Benzer şekilde üretimi<br />
yapılan 3 seri deneme üretimi TRPV 1/08, TRPV<br />
2/08, TRPV 3/08 olarak kodlanarak kalite <strong>kontrol</strong><br />
testleri tamamlandı. Vero hücrelerinde üretimi yapılıp<br />
steril bulunan ve titresi Spaermen-Kaerber metoduna<br />
göre belirlenen bulk virusa 1/1 oranında %5<br />
laktalbumin hidrolizat ve %10 sukroz (pH 7.2) ihtiva<br />
eden stabilizatör ilave edildi, 1 ml’lik aşı şişelerine<br />
taksim edilerek; 74 saat süren ve vakumun 100<br />
mTorr olarak sabitlendiği, Mariner ve ark. (12)’nın<br />
uyguladığı liyofilizasyon protokolu ile liyofilize<br />
edildi. Liyofilizasyon sonrası kalite <strong>kontrol</strong> testleri<br />
yapılarak -20°C’de muhafaza edildi. Daha sonra<br />
farklı ısılarda tutulan (+4°C, +37°C, +42°C, +45°C,<br />
+56°C) liyofilize aşıda ve farklı sulandırma sıvıları<br />
(1M MgSO 4 , %0.85 NaCl–fizyolojik tuzlu su, distile<br />
su) ile sulandırılmış aşıda +37°C’deki stabilite<br />
testleri yapıldı.<br />
Liyofilize formundaki aşının hızlandırılmış stabilite<br />
testi ve hesaplanması: -20°C’de muhafaza<br />
edilen liyofilize aşı viruslarından 100’er şişe örnek<br />
alınarak (+4°C, +37°C, +42°C, +45°C, +56°C) gibi<br />
farklı ısılarda tutuldu, bu gruplardan bir kısmı liyofilizasyonun<br />
ardından +37°C (±0.5°C) inkübatöre<br />
konuldu, ardından 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 14, <strong>21</strong>, 28,<br />
35, 42, 56, 70, 84, 106, 122, 140, 202’nci günlerde<br />
2 şişe örnek alınarak -20°C’de titreleri test edilinceye<br />
kadar saklandı. Diğer örnekler +42°C, +45°C,<br />
+56°C ayarlanan su banyosuna konuldu ve takiben;<br />
+42°C’deki şişeler 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 14, <strong>21</strong>, 29,<br />
35, 43, 49’uncu günlerde, +45°C’deki şişeler 0, 1,<br />
2, 3, 4, 5, 6, 7, 10, 14, <strong>21</strong>, 29, 35, 43, 49’uncu günlerde,<br />
+56°C’deki şişelerden 0, 2, 4, 7’nci saatlerde<br />
ve 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 14, <strong>21</strong>, 29, 35, 43, 49’uncu<br />
günlerde 2 şişe örnek alınarak -20°C’de titreleri test<br />
edilinceye kadar saklandı. +4°C, -20°C’de ve oda<br />
şartlarında saklanan aşılarda yapılan test sonucu 19<br />
ay sonunda +4°C ve -20°C’de infektif titrede hiç<br />
düşme olmadığı tespit edildi. Aşının yarılanma ve<br />
raf ömrünün belirlenmesi amacıyla Mariner ve ark.<br />
(11)’nın bildirdiği şekilde azalma eğrisi ve Arrhenius<br />
eğrisi kullanıldı. Kabul edilebilir minimum titre<br />
100 doz için 10 -4.5 TCID 50 /ml ve tek doz için 10 -<br />
2.5 TCID50 /ml kabul edildi. Bu yöntemle dört farklı<br />
ısıda azalma değeri ile seçilen düşük ısılardaki düzeltilmiş<br />
“k” değeri, yarılanma ömrü ve tahmini “k”<br />
değeri belirlendi.<br />
Sulandırılmış aşının stabilite testi: 1 şişe (100 doz)<br />
liyofilize aşı +37°C (±5°C)’deki su banyosu içinde<br />
daha önce ısıtılmış 100 ml’lik, 1M MgSO 4 , %0.85<br />
NaCl–fizyolojik tuzlu su ve distile su bulunan koyu<br />
renkli sulandırma şişeleri içinde ışık görmeyecek<br />
şekilde sulandırıldıktan sonra, tekrar +37°C’deki su<br />
banyosu içinde inkube edildi, inkube edilen örneklerden<br />
distile su için 30 dakika aralarla 8 saat süre<br />
ile 1M MgSO 4 , %0.85 NaCl için 2 saat aralıklarla<br />
8 saate kadar örnekler alınarak hemen buz içinde<br />
soğutulup test edilinceye kadar +2/+8°C’de buzdolabında<br />
bekletildi. Bu süre sonunda örneklerin<br />
hepsinde titrasyon testi yapıldı. Dilusyonlara bağlı<br />
infektivite kaybı +37°C (±5°C)’deki sulandırılmış<br />
aşıların titre ortalamalarına dilusyon faktörü ilave<br />
edilerek (1.7 log 10 TCID 50 ) +4°C’de 1 ml distile su<br />
içinde dilue edilen aşılar arasındaki titre farkı olarak<br />
hesaplandı.
Bulgular<br />
Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong> 25<br />
MS-TRPV BK95 VERO3 olarak kodlanan ana tohum<br />
suş ve TRPV 1/08, TRPV 2/08, TRPV 3/08<br />
olarak kodlanan 3 seri deneme üretimi yapıldı. Ana<br />
tohum suşun infektif titresi log10 6.5 DKID 50 /ml,<br />
TRPV 1/08, TRPV 3/08 serilerinin infektif titresi<br />
log10 6.0 DKID 50 /ml ve TRPV 2/08 seri no’lu aşının<br />
infektif titresi log10 6.2 DKID 50 /ml olarak bulundu.<br />
Ana tohum suş ve üç seri aşının sterilite, identifikasyon,<br />
güvenlik ve etkinlik testleri standartlara uygun<br />
bulundu.<br />
Liyofilize formundaki aşının stabilite testi: Liyofilize<br />
aşının stabilite değerlendirmesinde +4°C ve<br />
-20°C’de saklanan aşılarda, 19 ayın sonunda infektif<br />
titrede hiç düşme olmadığı tespit edildi. 37°C,<br />
42°C, 45°C ve 56°C’de saklanan aşılardan belirli<br />
periyotlarla alınan örneklerin infektif titre değerleri<br />
ile yapılan regresyon analizleri ise Şekil 1’de gösterilmiştir.<br />
Regresyon analizi, 7’nci güne kadar infektif<br />
titrede hızlı bir düşüş olduğundan, 37°C, 42°C ve<br />
Titre log 10<br />
A<br />
C<br />
titre log 10<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
37 o C degredation erisi<br />
y = -0,0227x + 5,5044<br />
R 2 = 0,7714<br />
0 20 40 60 80<br />
zaman (gün)<br />
42C deki degradation erisi<br />
y = -0,0434x + 5,37<br />
R 2 = 0,9035<br />
0<br />
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60<br />
zaman (gün)<br />
45°C’de 7’nci günden sonraki değerler üzerinden<br />
yapılırken, 56°C’de 1’inci günden itibaren hesaplandı.<br />
Regresyon değerleri baz alınarak yapılan hesaplamalarda<br />
düzeltilmiş raf ömrü 37°C’de 40 gün,<br />
42°C’de 19gün ve 45°C’de 8.5 gün olarak bulundu.<br />
Aşının yarılanma ömrü ise 37°C’de 12 gün, 42°C’de<br />
6.5 gün ve 45°C’de 5.3 gün olarak bulundu. Farklı<br />
dört ısı derecesi ile elde edilen değerler Tablo 1 ve<br />
Şekil 2’de özetlenmiştir. Yapılan Arrhenius eğrisi<br />
sonucu R 2 =0.99 ve K=4.7 ile iyi bir linearite göstermiş<br />
olup, +4°C’deki yarılanma ömrü <strong>21</strong> yıl olarak<br />
bulunmuştur.<br />
Sulandırılmış aşının stabilite testi: Farklı sulandırma<br />
sıvıları ile sulandırılmış aşıların 37°C’de bekletildiğinde<br />
infektif titrelerindeki düşme değerleri<br />
(canlılık eğrisi) Tablo 2 ve Şekil 3’de log 10 bazında<br />
gösterilmiş olup, yarılanma ömrü olarak 0’ıncı<br />
saatteki infektif titresinin yarılandığı zaman baz<br />
alınmıştır. Magnezyum sülfat ve fizyolojik tuzlu su<br />
arasında önemli bir fark bulunmazken distile suda<br />
değerler düşük bulunmuştur.<br />
titre log 10<br />
B<br />
D<br />
titre log10<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
45C deki degradation erisi<br />
y = -0,0601x + 4,98<br />
R 2 = 0,9633<br />
0<br />
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
zaman (gün)<br />
56 C deki degradation erisi<br />
y = -0,262x + 4,26<br />
R 2 = 0,7887<br />
0 1 2 3 zaman 4 (gün) 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15<br />
Şekil 1. Liyofilize TRPV aşısının A. 37°C, B. 45°C, C. 42°C ve D. 56°C’deki azalma eğrileri.
26<br />
Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong><br />
Tablo 1. Arrhenius eğrisi kullanılarak hesaplanan aşının stabilite değerlerinin özeti.<br />
Isı (°C) n 1 Deneysel k 2, 3 Raf ömrü 4 Hesaplanmış k 5 Yarı ömür 6<br />
4 - - - 0.000039 <strong>21</strong> yıl<br />
10 - - - 0.000092 9 yıl<br />
25 - - - 0.0061 49 gün<br />
37 10 0.0227 40.1 gün 0.0247 12 gün<br />
42 6 0.0434 19 gün 0.0461 6.5 gün<br />
45 8 0.06 8.5 gün 0.0568 5.3 gün<br />
56 7 0.26 2.1 gün 0.199 1.5 gün<br />
1 Örnek sayısı; 2 k=gözlemlere dayanan verilerle hesaplanmış degradasyon sabiti; 3 37 0 C, 42 0 C, 45 0 C azalma eğrisi için linear regresyon 7’nci günden<br />
başlamaktadır, 56 0 C için analiz 1’inci günden başlamaktadır; 4 Düzeltilmiş raf ömrü, 10 4.5 DKID 50 /ml 100 doz minimum gerekli titre kabul edilerek<br />
düzenlenen azalma eğrisinin regresyon çizgisinden hesaplanmıştır; 5 Düzeltilmiş k değerleri Arrhenius eğrisi linear regresyon analizinden elde edilmiştir;<br />
6 Yarılanma ömrü düzeltilmiş k değerinden hesaplanmıştır; ** p
Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong> 27<br />
titre<br />
4,5<br />
4,4<br />
4,3<br />
4,2<br />
4,1<br />
4<br />
3,9<br />
3,8<br />
3,7<br />
3,6<br />
3,5<br />
3,4<br />
3,3<br />
3,2<br />
3,1<br />
3<br />
y = -0,1329x + 4,01<br />
y = -0,1406x + 3,79<br />
y = -0,0969x + 3,88<br />
0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5 4 4,5 5 5,5 6 6,5 7 7,5 8 8,5<br />
saat<br />
Şekil 3. Farklı sulandırma sıvıları ile sulandırılmış aşının 37°C’deki azalma eğrileri.<br />
Tartışma ve Sonuç<br />
Bu araştırmada, primer dana böbrek (PDB) hücre<br />
kültüründe 95’inci pasajdaki sığır vebası Kabate O<br />
suşu (KABATE O RP-Pirbright V19/13/92 BK 95)<br />
vero hücre kültürlerinde 3 pasaj gidilerek 98’inci<br />
pasajda vero hücrelerine adapte ana tohum virus<br />
stokları oluşturuldu. Vero hücrelerine adapte sığır<br />
vebası virusunun titresi OIE normlarına göre değerlendirildi.<br />
Vero hücrelerine adapte termostabil<br />
RP aşısı üretimi konusunda yapılan çalışmada da<br />
Mariner ve ark. (12) primer dana böbrek hücre kültüründeki<br />
RP virusu, vero hücrelerinde 3 seri pasaj<br />
sonrası adaptasyonunu sağlamışlar ve vero hücrelerine<br />
adapte sığır vebası virusunun titresini OIE<br />
normlarına göre değerlendirmişlerdir.<br />
RP aşısının deneme üretimini yaptığımız bu<br />
çalışmada stabilizatör olarak %5 laktalbumin hidrolizat<br />
ve %10 sukroz kullanıldı. Benzer amaçlı yapılan<br />
pek çok araştırmada, raf ömrünü uzatmak ve<br />
termostabiliteyi sağlamak amacıyla Morbillivirus<br />
grubu etkenlere karşı geliştirilen attenue liyofilize<br />
viral aşılarda farklı stabilizatörler denenmiş ve bu<br />
çalışmalar sonunda, %5 laktalbumin hidrolizat ve<br />
%10 sukroz uygun bulunarak önerilen stabilizatör-<br />
1M MgSO4<br />
% 0,85<br />
NaCl<br />
Distile su<br />
Dorusal<br />
ler arasında yer almıştır (8). Plowright ve ark. (15)<br />
LS ile stabilize edilmiş RP aşısında 37°C’de günlük<br />
0.0139 log 10 kayıp ile farklı 5 eğri değerinde başarılı<br />
bulmuştur. Mariner ve ark. (11) LS, (1:1, 3:1, 4:1)<br />
BUGS ve LGS gibi farklı stabilizatörlerle termostabil<br />
RP aşısı üretimini denemiş ve araştırma sonucunda<br />
iyi bir linearite gösteren LS stabilizatörü ile 33<br />
güne kadar yüksek titre elde edildiğini bulmuşlardır.<br />
Termostabiliteyi sağlamak amacıyla bu çalışmamızın<br />
ana metodu olan liyofilizasyon aşamasında Mariner<br />
(12)’in önerdiği şekilde 100 milliTorr vakum<br />
altında, ana kuruma safhası 30°C’de 16 saat süren<br />
ve final raf ısısı 35°C olan 74 saat süren liyofilizasyon<br />
metodu kullanılmıştır. Liyofilizasyon sonunda<br />
aşı şişelerindeki %100 vakum, %2.5 nem oranı ve<br />
homojen krem renkteki aşı peleti görünümü ve liyofilizasyon<br />
öncesi infektif titre ile liyofilizasyon<br />
sonrası infektif titre arasındaki titre kaybının ortalama<br />
0.18 olması liyofilizasyonun başarılı olduğunu<br />
göstermektedir. Mariner ve ark.(12) LS stabilizatör<br />
ile farklı liyofilizasyon metotlarını denemişler ve<br />
araştırmamız için örnek aldığımız liyofilizasyon<br />
metodunu başarılı bulmuşlardır. Sarkar ve ark. (18)<br />
PPR aşısında termostabilite için yaptıkları çalışmada<br />
geleneksel liyofilizasyon metotlarının yerine
28<br />
Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong><br />
Mariner (12)’in önerdiği ve OIE (2), standartlarında<br />
termostabil aşı üretimi için önerilen 74 saat süren<br />
liyofilizasyon metodu ile daha iyi sonuç elde edebileceklerini<br />
bildirmişlerdir. Geçmişten günümüze<br />
kadar yapılan aşılardaki termal inaktivasyon ve stabilite<br />
çalışmalarında araştırıcılar hızlandırılmış stabilite<br />
test ve raf ömrü belirlenmesi içinde Arrhenius<br />
eğrisini kullanmışlardır (4). Allison ve ark. (1)’da<br />
kızamık virusu aşısının stabilite değerlerini hesaplamada<br />
Arrhenius eğrisini kullanmıştır. Aynı şekilde<br />
Mariner ve ark. (11) RP aşısının stabilite değerlerini<br />
Arrhenius eğrisi ile belirlemişlerdir. Bu çalışmada<br />
da hızlandırılmış stabilite test ve raf ömrü belirlenmesi<br />
için Arrhenius eğrisi kullanıldı. Deneme aşımızın<br />
yarılanma ömrünü belirlemek için daha önce<br />
Mariner ve ark. (9, 11)’nın belirttiği şekilde ve OIE<br />
(2), standartlarına göre aşının orijinal titresinin yarıya<br />
düştüğü zaman temel alındı. Yaptığımız stabilite<br />
testi sonucu elde ettiğimiz değerler diğer araştırmacıların<br />
bulduğu değerlerle paralellik göstermektedir<br />
(11). Raf ömrü farklı ısılarda yapılan stabilite testi<br />
37°C’de 40 gün,42°C’de 19 gün ve 45°C’de 8.5 gün<br />
olarak bulundu. Elde edilen bulgular uyguladığımız<br />
liyofilizasyon metodu ve kullandığımız stabilizatörün<br />
aşının infektivite gücünü yüksek ısılarda dahi<br />
uzun süre korumasını sağladığını göstermektedir.<br />
Bu yöntemle üretilen sığır vebası aşısı araştırmamızın<br />
hedefi olan saha şartlarında soğuk zincire gerek<br />
duyulmadan raf ömrü 30 günden fazla (37°C’de 40<br />
gün) olmaktadır. Arhenius eğrisi sonucu +4°C ve<br />
-20°C aşımızın raf ömrünün 20 yıldan çok olduğu<br />
belirlenmiş olup, acil stok olarak saklama durumunda<br />
uzun yıllar infektivite gücünü koruyacağını göstermektedir.<br />
Uyguladığımız bu yöntemle RP aşısı<br />
üretildikten sonra stok yenilenme işlemini ortadan<br />
kaldıracağı için ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır.<br />
Mariner ve ark. (10) aynı metotla ürettikleri<br />
termostabil sığır vebası aşısını soğuk zincire gerek<br />
duymadan 30 gün boyunca Nijerya’daki sığırlar<br />
üzerinde 1988 yılındaki aşılama kampanyasında<br />
saha şartlarında denemiş ve başarılı sonuç (%98<br />
seropozitif) almıştır. Çalışmamızdaki metotla üretilen<br />
aşıda raf ömrü, 37°C’de ve karanlık ortamda<br />
30 günden fazla bulundu. Türkiye şartlarında sıcak<br />
mevsimlerde ortalama hava sıcaklığı 37°C olup<br />
bazı bölgelerde 40°C’nin üzerine çıkmaktadır. Bu<br />
şartlarda aşırı yüksek sıcaklarda ve güneş ışığından<br />
korunduğu durumlarda ayrıca ilk 7 günde infektif<br />
titredeki hızlı düşüş göz önüne alınarak bu amaçla<br />
üretilen aşılarda başlangıç titresinin en az 10 6.5<br />
DKID 50 /ml 100 doz olması durumunda aşımızın raf<br />
ömrü saha şartlarında soğuk zincire gerek kalmaksızın<br />
1 ay olacaktır.<br />
Değişik dilüentlerle yapılan stabilite çalışması<br />
sonucu 1M MgSO 4 , %0.85 NaCl uygun dilüent<br />
olarak tespit edilmiş olup bu bulgular diğer araştırmacıların<br />
bulgularıyla benzerlik göstermektedir<br />
(11, 15). Sarkar ve ark. (18) LS stabilizatör ile hazırlanmış<br />
PPR aşısının 37°C’de karanlıkta bekletilmiş<br />
1M MgSO 4 ve %0.85 NaCl içinde sulandırılması<br />
sonucunda 8 saate kadar önemli bir titre kaybı<br />
olmadığını bildirmişlerdir. Diğer araştırmacıların<br />
önerileri ve bizim araştırmamızdan elde ettiğimiz<br />
sonuçlara göre 1M MgSO 4 ve %0.85 NaCl’nin her<br />
ikisi de dilüent olarak uygun bulunmuş olup, vero<br />
hücrelerine adapte termostabil sığır vebası aşısı için<br />
dilüent olarak %0.85 NaCl seçilmiştir.<br />
Araştırmamız sonunda elde edilen bulgular ve<br />
diğer araştırmacıların önerileri doğrultusunda vero<br />
hücrelerine adapte termostabil sığır vebası aşısı;<br />
stabilizatör olarak %5 laktalbumin hidrolizat ve<br />
%10 sukroz kullanılıp, uyguladığımız liyofilizasyon<br />
metodu ile liyofilizasyon işlemi gerçekleştirilerek<br />
düşük nem (≤%2) ve yüksek başlangıç titresi<br />
(≥10 6.5 DKID 50 /ml), liyofilizasyon sırasında düşük<br />
titre kaybı (≤10 0.18 DKID 50 /ml) elde edilerek sahada<br />
soğuk zincire gerek duymadan 1 ay kullanılabilecektir.<br />
-20°C’de stok aşı olarak saklandığında yıllarca<br />
stok yenilemeye gerek duyulmayacak ve dilüent<br />
olarak %0.85 NaCl kullandığında sulandırılmış<br />
aşı sıcak mevsimlerde dahi 4 saate kadar güvenle<br />
kullanılabilecektir.<br />
Kaynaklar<br />
1. Allison LMC, Mann GF, Perkins FT, Zuckerman AJ,<br />
(1981). An accelerated stability test procedure for lyophilized<br />
measles vaccines. J Biol Stand. 9, 185-194.<br />
2. Anonim (2008). Rinderpest. In; OIE Manual of Standards<br />
Diagnostic Tests and Vaccines Chapter 2.1.15. www.oie.int/<br />
fr/normes/mmanual.<br />
3. Asım A, Rashid A, Choudhary H, (2008). Effect of varıous<br />
stabılızers on titre of lyophılızed live attenuated Peste Des<br />
Petıts Rumınants (PPR) Vaccine. Pakistan Vet J. 28(4), 203-<br />
104.<br />
4. Colinet G, Peetermans J, (1982). Behavior of five commercial<br />
measles vaccines in an accelerated stability test. J Biol<br />
Stand. 10, 241-247.<br />
5. House JA, Mariner JC, (1996). Stabilization of rinderpest<br />
vaccine by modification of the lyophilization process. Dev<br />
Biol Stand. 87, 235-244.
Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong> 29<br />
6. Ihsak R, Howard CR (1990). Thermal stability of yellow<br />
fever vaccines. Mem Inst Oswaldo Cruz. 85(3), 339-345.<br />
7. İyigören B, Ünlü M, Yonguç AD, (1973). Doku Kültürü<br />
Sığır Vebası Aşısı Uygulanan Bölgelerdeki Sığırların Bağışıklık<br />
Durumu Üzerine Araştırma. Etlik Vet Bak Ens Derg.<br />
4(3-4), 11-19.<br />
8. Languet B, Precausta P, Mackowiak M, Dubourget P,<br />
Reynaud G, Duret C (1985). Freeze dried vaccine against<br />
rinderpest: stability and activity study. Comp. Immunol.<br />
Microbiol Infect Dis. 8(3-4), 285-295.<br />
9. Marıner, JC, House JA, Sollod AE, Stem C, Van Den<br />
Ende MC, Mebus CA, (1989). Heat Stable Rinderpest<br />
Vaccine Implementation Project. Recommendations Adopted<br />
by The Pan African Rinderpest Campaign (PARC)<br />
at The Informal Meeting on Thermostable Vaccines Held at<br />
The International Office of Epizootics, Paris, France, September.<br />
<strong>21</strong>-22, 1989.<br />
10. Mariner, JC, House JA, Salifou S, Stem C, Van Den<br />
Ende MC, Mebus CA, (1990) .The serological response to<br />
a thermostable vero cell-adapted rinderpest vaccine under<br />
field conditions in Niger. Vet Microbiol. 22(2-3), 119-127.<br />
11. Mariner, JC, House JA, Sollod AE, Stem C, Van Den<br />
Ende MC, Mebus CA, (1990). Comparison of the effect of<br />
various chemical stabilizers and lyoflization cycles on the<br />
thermostability of a vero cell adapted rinderpest vaccine.<br />
Vet Microbiol. <strong>21</strong>(3), 195-209.<br />
12. Marıner, JC, House JA, Sollod AE, Stem C, Van Den<br />
Ende MC, Mebus CA, (1991). Production of a thermostable<br />
vero-cell adapted rinderpest vaccine. J Tiss Cult<br />
Meth. 13, 253-256.<br />
13. Mariner, JC (1993). The use of thermostable vero celladapted<br />
rinderpest vaccine as a heterologous vaccine<br />
against peste des petits ruminants. Res Vet Sci. 54, <strong>21</strong>2-<br />
<strong>21</strong>6.<br />
14. Plowright W, Ferris RD (1962). Studies with Rinderpest<br />
Virus in Tissue Culture. The use of Attenueted Culture Virus<br />
as a vaccine for Cattle. Res Vet Sci. 3, 172-182.<br />
15. Plowright W, Herniman KAJ, Rampton CS, Taylor WP<br />
(1970). Studies on Rinderpest Culture Vaccine. III. Stability<br />
of The Lyophilised Product. Res Vet Sci. 11, 71-81.<br />
16. Plowright W, Herniman KAJ, Rampton CS (1971). Studies<br />
on Rinderpest Culture Vaccine. IV. The Stability of Reconstituted<br />
Product. Res Vet Sci. 12, 40-46.<br />
17. Raut A, Sıngh RK, Malık M, Joseph MC, Bakshı CS,<br />
Suryanarayana V VS, Butchaıah G (2001). Development<br />
of a thermoresıstant tissue culture Rinderpest vaccine virus.<br />
Acta Virol. 45, 235-241.<br />
18. Sarkar J, Sreenivasa BP (2003). Comparative efficacy<br />
of various chemical stabilizers on the thermostability of a<br />
live-attenuated peste des petits ruminants (PPR) vaccine.<br />
Vaccine 1. <strong>21</strong>(32), 4728-4735.<br />
19. Siddique MP, Rahman MB, Chowdhury SMZH, Kafi<br />
MA, Alam MS (2006). Deteriınation of efficacy of thermostable<br />
PPR live homologous vaccıne incubated at room<br />
temperature or 14 Days. Bangl J Vet Med. 4(1), 43-46.<br />
20. Sütçü M, Erdem H (1976). Dana böbrek hücre kültüründe<br />
attenue sığır vebası virusu üretimi aşı hazırlanması ve<br />
hazırlanan aşıların laboratuvar ve bağışıklık <strong>kontrol</strong>ü<br />
sonuçları. Vet Hekimler Dern Derg. 46(7-8-9), 34-35.<br />
<strong>21</strong>. Tsukiyama K, Yoshikawa Y, Kamata H, Imaoka K, Asano<br />
K, Funahashi S, Maruyama T, Shida H, Sugimoto M,<br />
Yamanouchi K (1989). Development of heat-stable recombinant<br />
rinderpest vaccine. Arch Virol. 107, 225-235.<br />
22. Woese C (1960). Thermal inactivation of animal viruses.<br />
Ann N Y Acad Sci. 83, 741-751.<br />
23. Worrall EE, Litamoi JK, Seck BM, Ayelet G (2000). Xerovac:<br />
an ultra rapid method for the dehydration and preservation<br />
of live attenuated Rinderpest and Peste des Petit<br />
ruminants vaccines. Vaccine, 22; 19(7-8), 834-839.
30<br />
Kabaklı Ö, Çalışkan E, Güngör AB, Yöndem S, Demirhan İ. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 23 - 29, <strong>2010</strong>
Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Gürpınar <strong>21</strong>, 31 - S, 36, Savaşan <strong>2010</strong> S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, Araştırma 31 - 36, <strong>2010</strong> Makalesi / Research Article 31<br />
Giriş<br />
Ege Bölgesi kültür balıklarında Gram pozitif bakteri infeksiyonlarının<br />
incelenmesi*<br />
Saadet GÜRPINAR, Serap SAVAŞAN<br />
Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Aydın, Türkiye<br />
Geliş Tarihi / Received: 08.04.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />
Özet: Bu araştırmada, Ege Bölgesi kültür balıklarındaki Gram pozitif bakteri infeksiyonlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />
Ege Bölgesi’nde bulunan çeşitli balık çiftliklerinden canlı olarak sağlıklı ve hasta olmak üzere, rutin teşhis<br />
laboratuvarına getirilen 150 kültür balığının fiziksel ve bakteriyolojik olarak incelenmesi sonucu toplam 101 adet izolat<br />
elde edildi. Bu izolatların 10 adeti (%9.9) Gram negatif kok ve basil, 91 adeti (%90.1) ise Gram pozitif kok-kokoid<br />
olarak belirlendi. Gram pozitif kok-kokoid tarzı 91 adet mikroorganizma Staphylococcus spp. (%43), Lactococcus lactis<br />
(%35.1), Enterococcus avium (%3.2), Enterococcus feacalis (%17.5), Listeria spp. (%1), Aerococcus viridans (%10.9),<br />
Aerococcus urinae (%5.4), Streptococcus pyogenes (%7.6) Streptococcus agalactiae (%14.2) olarak identifiye edildi. S.<br />
agalactia, sağlıklı balıkların %10.4’ünden izole edilirken, %7.8 oranında hasta balıklarda izole edilmiştir. S. pyogenes<br />
ise, sağlıklı balıkların %6.2’sinden izole edilirken, hasta balıkların %3.9’undan izole edilmiştir.<br />
Anahtar sözcükler: Balık hastalıkları, Gram pozitif bakteri, identifikasyon, izolasyon.<br />
Investigation of Gram positive bacterial infections in culture fisheries in the Aegean Region<br />
Summary: Aim of this study was, to define Gram positive bacterial infections at culture fisheries in the Aegean Region.<br />
In this research, 150 live culture fish taken from various fish farms on Aegean Region were classified as healthy or diseased.<br />
After analyzing of 150 culture fish at routine identification laboratories, 101 bacteria were isolated. Ten (9.9%) of<br />
these bacteria were identified as Gram negative cocci and bacilli, 91 (90.1%) of them were identified as Gram positive<br />
cocci-coccoid. These 91 Gram positive cocci-coccoid bacteria were identified as Lactococcus lactis (35.1%), Enterococcus<br />
avium (3.2%), Enterococcus feacalis (17.5%), Listeria spp. (1%), Aerococcus viridans (10.9%), Aerococcus urinae<br />
(5.4%), Streptococcus pyogenes (7.6%) and Streptococcus agalactiae (14.2%). S. agalactia were isolated from 10.4%<br />
of healthy fish as well as they were isolated from 7.8% of diseased fish. Also S. pyogenes was isolated from 6.2% of<br />
healthy fish and 3.9% of diseased fish.<br />
Key words: Fish diseases, Gram positive bacteria, identification, isolation.<br />
Balıklar arasında Gram pozitif bakterilerden kaynaklanan<br />
hastalıklar sayısal olarak Gram negatiflere<br />
göre daha az görülmekle beraber, morbidite ve<br />
mortaliteleri daha düşüktür (2). Kültür balığı populasyonlarında<br />
giderek artan ve önemli bir problem<br />
halini alan streptokokal infeksiyonlar, Pier & Madin<br />
tarafından 1976 yılında, Plumb tarafından 1991<br />
yılında, Baya, Lupuani, Hetrick, Robertson, Lukacovic,<br />
May & Poukish tarafından 1990 yılında, Al-<br />
Harbi & Ahmed tarafından 1994 yılında ve Chang<br />
& Pulumb tarafından 1996 yılında tanımlanmıştır<br />
(4). Balıklardan yaygın olarak izole edilen patojen<br />
streptokok türlerinden en önemlileri, ilk kez tilapia<br />
balıklarından 1976 yılında Pier & Madin tarafından<br />
tanımlanan Streptococcus iniae, özellikle sıcak su<br />
streptokokkozis infeksiyonlarından yaygın olarak<br />
izole edilen Streptococcus difficili ve Kusuda ve<br />
Komatsu tarafından 1978 yılında çeşitli balık türlerinden<br />
izole edilen Streptococcus agalactiae’dir.<br />
Dünyada çeşitli streptokokkozis vakalarından izole<br />
edilen diğer streptokokkozis etkenleri de Streptocuccus<br />
parauberis, Streptococcus equi, Streptococcus<br />
equisimilis, Streptococcus pyogenes, Streptococcus<br />
zooepidemicus, Streptococcus shiloi’dir (7,<br />
16, 18).<br />
S. iniae’nin balık hastalıklarındaki septisemi ve<br />
meningoensefalitis gibi klinik belirtileri, S. parauberis,<br />
S. difficili, L. garvieae gibi diğer balık patojenlerinin<br />
klinik belirtileriyle benzerlik göstermektedir<br />
(13, 19). B grubu streptokoklar içinde yer alan<br />
S. agalactiae, balık patojeni olarak, tatlı su ve deniz<br />
balıklarından, tilapia, gümüş balığı, barbun balığı<br />
Yazışma adresi / Correspondance: Saadet Gürpınar, Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji<br />
Anabilim Dalı, Işıklı, Aydın, Türkiye E-posta: saadetgurpinar@hotmail.com<br />
* Aynı isimli yüksek lisans tezinden özetlenmiştir.
32<br />
Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong><br />
türlerini etkileyerek ölümlere neden olmuştur (17,<br />
19). Düzensiz yüzme, vücut renginin koyulaşması,<br />
çift ya da tek taraflı ekzoftalmi, korneal opaklık,<br />
operkulum üzerinde hemorajiler, kaudal yüzgeci<br />
başlangıcında ve vücut yüzeyinde ülserler yaygın<br />
olarak görülen semptomlardır (2). Öncelikle dalak,<br />
karaciğer, kalp, böbrek gibi iç organlar etkilenir.<br />
Karaciğer genellikle soluk renklidir ve kiraz renginde<br />
lokal nekroz odakları görülebilir (11). Sırt ve<br />
kuyruk yüzgecinin ön kısmı, ağız çevresi, operkulum<br />
ve genellikle operkulumun alt tarafında ülserler<br />
daha belirgindir. Lezyonlar sık sık anal bölge ve anal<br />
yüzgeci de içeren anüs çıkışında görülür. Türlerin<br />
çoğunda gözlerdeki semptomlar en önemli belirtilerdendir<br />
(1, 11). İlk lezyon retrobulbarda kan birikmesiyle<br />
sonuçlanan ekzoftalmi ve ödemle sınırlı<br />
olabilir. Gözlerde hiperemi vardır (11). Streptokok<br />
türlerinin neden olduğu streptokokkozis, gözlerde<br />
şiddetli ekzoftalmusla seyrettiği için “pop eye” hastalığı<br />
olarak isimlendirilmektedir. Hastalık bugün<br />
dünyanın birçok ülkesinde görülmekle birlikte, son<br />
yıllarda özellikle Ege Bölgesi’nde bulunan alabalık<br />
ve bazı levrek çiftliklerinde ekonomik kayıplara neden<br />
olmaktadır.<br />
Bu çalışmada, Ege Bölgesi’nde yetiştirilen deniz<br />
ve tatlı su kültür balıklarında ciddi ekonomik<br />
kayıplara yol açan Gram pozitif bakteri infeksiyonlarının<br />
araştırılarak, hastalık etkeni olan streptokok<br />
türlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir.<br />
Materyal ve Metot<br />
Bu çalışmada Ege Bölgesi’nde, Aydın, İzmir ve<br />
Muğla illerinde bulunan çeşitli balık çiftliklerinden<br />
sağlanan, rastgele örnekleme ile 48 sağlıklı, 102<br />
hasta balık olmak üzere toplam 150 adet balık materyali<br />
kullanılmıştır.<br />
Fiziksel muayenede, gözler, operkulum açıklığı,<br />
deri yüzeyi ve pullar, karın bölgesindeki şişlik<br />
durumu, deri rengi, kaudal, dorsal, ventral ve pektoral<br />
yüzgeç durumu incelendi (2). Nekropsisi yapılarak<br />
abdominal boşluğu açılan balıkların, karaciğer,<br />
böbrek, beyin, kalp ve dalak gibi iç organlarından<br />
%5 koyun kanı içeren, Trypticase-Soy Agar (TSA)<br />
(Biomerieux 51044 Fransa) besiyerine ekimler yapılarak<br />
22°C’de, 12-24 saat süreyle inkübasyona<br />
bırakıldı (12). İzolasyon sonucu elde edilen suşlar<br />
Gram pozitif bakteriler yönünden incelendi. İzole<br />
edilen saf kültürler, tür identifikasyonu %5 gliserinli<br />
Brain Heart Infusion Broth (Merck 1.10493<br />
Almanya) sıvı besi yerine aktarılarak, -20°C’deki<br />
dondurucuda saklandı.<br />
Tür olarak identifikasyonda ticari bir kit (Api<br />
20 Strep. Bio Merieux, Lyon, France) kullanıldı (3,<br />
22). Standart test işlemi üretici firmanın tavsiye ettiği<br />
şekilde yapıldı.<br />
Bulgular<br />
Yüz elli adet kültür balığından yapılan fiziksel muayene<br />
ve nekropsi sonuçları Tablo 1 ve Tablo 2’de<br />
belirtilmiştir. İzolasyon ve identifikasyon çalışmaları<br />
sonucunda, 49 adet örnekte üreme görülmeyip,<br />
101 adet örnekte ise üreme tespit edildi. Belirlenen<br />
87 Gram pozitif, katalaz ve oksidaz negatif suştan,<br />
32 adet Lactococcus lactis, 3 adet Enterococcus<br />
avium, 16 adet Enterococcus feacalis, 1 adet Listeria<br />
spp., 10 adet Aerococcus viridans, 5 adet Aerococcus<br />
urinae, 7 adet Streptococcus pyogenes ve<br />
13 adet Streptococcus agalactiae identifiye edildi<br />
(Tablo 3).<br />
S. agalactiae, sağlıklı balıkların %10.4’ünden<br />
hasta balıkların ise %7.8’inden izole edildi. S. pyogenes<br />
ise, sağlıklı balıklardan %6.2 oranında izole<br />
edilirken, hasta balıklardan %3.9 oranında; sağlıklı<br />
ve hasta balıklardan ise toplam %7.4 oranında izole<br />
edildi (Tablo 4).<br />
Fiziksel muayene sonuçları, tür bazındaki bakteri<br />
identifikasyon bulguları ile değerlendirildiğinde<br />
ise, bakteriyel üreme gözlenmeyen 49 adet örnekten,<br />
%71.4’ü fiziksel muayenede normal olarak değerlendirilmiş<br />
olup, %20.4’ünde deride renk değişimi<br />
gözlenirken, %6.1’lik bir bölümünde ise ekzoftalmi<br />
görüldü. A. viridans izole edilen balıkların hepsinde<br />
çeşitli semptomlar gözlenirken, %90’ınında ekzoftalmi,<br />
%40’lık bir bölümünde ise yüzgeç hasarları<br />
belirlendi. S. agalactiae izole edilen balıkların<br />
%38.4’lük bir bölümünde fiziksel bir bulguya rastlanmazken,<br />
%61.5 oranında ekzoftalmi, %46.1 oranında<br />
deride renk değişimleri, %38.4 oranında ise<br />
deri yüzeyinde lezyonlar izlendi (Tablo 1).
Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong> 33<br />
Tablo1: Balıklarda yapılan fiziksel muayene bulguları ve bakteriyel üreme durumları.<br />
Bakteri Adet Eksoftalmus Pul kaybı<br />
Solungaç<br />
renk kaybı<br />
Deri renk<br />
değişimi<br />
Lezyon<br />
Yüzgeç<br />
hasarı<br />
Normal<br />
Üreme yok 49 %6.1 - %2 %20.4 %2 %4 %71.4<br />
Gram negatif 10 %40 %20 %10 %10 %30 - %30<br />
Gram pozitif<br />
Katalaz pozitif<br />
4 - - %25 - - - %25<br />
A. viridans 10 %90 - %40 %30 %10 %40 -<br />
A. urinae 5 %60 - %40 %80 %20 - -<br />
Listeria spp. 1 - - - - - - %100<br />
L. lactis 32 %90.6 %3.1 %43.7 %59.3 %12.5 %<strong>21</strong>.8 -<br />
E. avium 3 %100 - - - - - -<br />
E. faecalis 16 %100 %6.2 %31.2 %87.5 %62.5 %59.2 -<br />
S. agalactiae 13 %61,5 %30.7 %15.3 %46.15 %38.4 %30.7 %38.4<br />
S. pyogenes 7 %47.1 %14.2 %14.2 %42.8 %28.5 %28.5 %42.8<br />
Tablo 2: Balıklarda nekropsi bulguları ve bakteriyel üreme durumları.<br />
Bakteri Adet<br />
Dalak<br />
büyümesi<br />
Karaciğer<br />
renk değişimi<br />
Asites<br />
Kaslarda<br />
hemoraji<br />
Normal<br />
Üreme yok 49 %2 %18.3 %4 - %93.8<br />
Gram negatif 10 %20 %30 %10 %10 %60<br />
Gram pozitif<br />
Katalaz pozitif<br />
4 - %25 %25 - %25<br />
Aerococcus viridans 10 %60 %50 %40 %10 -<br />
Aerococcus urinae 5 %40 %10 %20 %20 -<br />
Listeria spp. 1 - - - %100 -<br />
Lactococcus lactis 32 %81.2 %56.2 %<strong>21</strong>.8 %43.7 -<br />
Enterococcus avium 3 - %66.6 - - %33.3<br />
Enterococcus faecalis 16 %93.7 %56.2 %18.7 %12.5 -<br />
Streptococcus agalactiae 13 %61.5 %23 %15.3 %38.4 %38.4<br />
Streptococcus pyogenes 7 %57.1 %28.9 %14.2 %28.5 %42.8<br />
Tablo 3: İdentifikasyon sonucu bulunan türler ve toplam türlere oranları.<br />
İdentifiye edilen tür Tür adedi<br />
Toplam türlere<br />
oranı (n=87)<br />
Aerococcus viridans 10 %11<br />
Aerococcus urinae 5 %6<br />
Listeria spp. 1 %1<br />
Lactococcus lactis 32 %38<br />
Enterococcus avium 3 %3<br />
Enterococcus faecalis 16 %18<br />
Streptococcus agalactiae 13 %15<br />
Streptococcus pyogenes 7 %8
34<br />
Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong><br />
Tablo 4: İdentifiye edilen tüm suşların hasta ve sağlıklı balıklardaki dağılımı.<br />
İzole edilen tür<br />
Sağlıklı balıklardan izolasyon<br />
(n:48) (%)<br />
Hasta balıklardan izolasyon<br />
(n:102) (%)<br />
Toplam balık<br />
(n:150) (%)<br />
Gram negatif basil 5 (%10.4) 4 (%3.9) 9 (%6)<br />
Gram negatif kok 1 (%2) 0 (%0) 1 (%0.6)<br />
Staphylococcus spp. 1 (%2) 3 (%2.9) 4 (%2.6)<br />
Aerococcus viridans 0 (%0) 10 (%9.8) 10 (%6.6)<br />
Aerococcus urinae 0 (%0) 5 (%4.9) 5 (%3.3)<br />
Listeria spp. 1 (%2) 0 (%0) 1 (%0.6)<br />
Lactococcus lactis 0 (%0) 32 (%31.3) 32 (%<strong>21</strong>.3)<br />
Enterococcus avium 0 (%0) 3 (%3.9) 3 (%2)<br />
Enterococcus faecalis 0 (%0) 16 (%15.6) 16 (%10.6)<br />
Streptococcus agalactiae 5 (%10.4) 8 (%7.8) 13 (%8.6)<br />
Streptococcus pyogenes 3 (%6.2) 4 (%3.9) 7 (%7.4)<br />
Nekropsi bulguları, tür bazındaki bakteri identifikasyonu<br />
ile değerlendirildiğinde ise, bakteriyel üreme<br />
gözlenmeyen 49 adet örnekten, %93.8’i sağlıklı,<br />
%18.3’ünde ise karaciğerde renk değişimleri görüldü.<br />
A. viridans izole edilen balıkların %60’ında, A.<br />
urinae izole edilen balıkların ise %40’ında dalakta<br />
büyüme saptandı. L. lactis bulunan balıklarda, %81,<br />
E. faecalis izole edilen balıklarda da %93.7 oranında<br />
dalak büyümesi tespit edildi (Tablo 2).<br />
Tartışma ve Sonuç<br />
Balıklar, içerisinde bulundukları ortam nedeniyle<br />
sürekli mikroorganizmalarla temas halindedirler.<br />
Bu nedenle bakteriyel hastalıklar yoğun olarak balık<br />
yetiştiriciliğinin yapıldığı çiftliklerde büyük ekonomik<br />
kayıplara neden olur. Bu hastalıkların ortaya<br />
çıkmasında en önemli rolü balığın doğal direncini<br />
kıran etkenler oynar. Balık yemlerinin ihtiyacı karşılayamaması,<br />
suyun fiziksel ve kimyasal kalitesindeki<br />
bozukluk ve strese neden olan her türlü olumsuz<br />
faktör bakteriyel balık hastalıklarının çıkması<br />
için zemin hazırlamaktadır (20).<br />
Balıklardan izole edilen hastalık ve ölümlere<br />
neden olabilecek bakteriyel patojenler genel olarak<br />
Gram negatif aerobik ve fakültatif anaerobik kok<br />
ve basiller, Gram pozitif aerobik ve fakültatif anaerobik<br />
kok ve basiller olarak sınıflandırılabilir (11).<br />
Bu çalışmada, balıklardan izole edilen 101 bakteriye<br />
Gram boyama yapıldı ve sonucunda, %90.1 (91<br />
adet) oranında Gram pozitif bakteri gözlemlenir-<br />
ken, %9.9 (10 adet) oranında Gram negatif bakteri<br />
gözlemlendi.<br />
Su sıcaklığı 15°C’nin üzerine çıktığında gözlemlenen<br />
hastalık sıcak su streptokokkozisi olarak<br />
adlandırılır. Sıcak su streptokokkozisi, Akdeniz ülkelerinde<br />
yaygın olarak görülen ve ekonomik kayıplara<br />
neden olan bir hastalıktır (1). Bu çalışma,<br />
1 Haziran - 30 Ekim 2006 tarihleri arasında, deniz<br />
suları sıcaklığının 27-<strong>21</strong>°C, iç sular sıcaklığının ise<br />
23-15°C olduğu dönemde, kültür balıkları arasında<br />
yapıldı.<br />
Stafilokok türlerinden kaynaklanan hastalıklar,<br />
balık türlerinde az sayıda görülmektedir. Bununla<br />
birlikte, hastalık olgularından genellikle S. aureus<br />
izole ve identifiye edilmiştir. Bu etken alabalıklarda<br />
vücut üzerinde gri-beyaz lezyonlar, dalakta büyüme<br />
ve bağırsakta yangısal lezyonlara neden olabilir (2).<br />
Araştırmamızda ise, Gram pozitif 91 adet mikroorganizmadan<br />
4 adet Stafilokok suşu izole edildi.<br />
Yapılan fiziksel muayenede %25’i hastalık belirtisi<br />
göstermezken, nekropside %25 oranında asites ve<br />
karaciğerde renk değişimleri görüldü.<br />
Gram pozitif bakterilerden 4 adet Staphylococcus<br />
spp., 32 adet L. lactis, 3 adet E. avium, 16 adet<br />
E. feacalis, 1 adet Listeria spp., 10 adet A. viridans,<br />
5 adet A. urinae, 7 adet S. pyogenes ve 13 adet S.<br />
agalactiae identifiye edildi. Bunlardan Staphylococcus<br />
spp., olarak belirlenen 4 adet suş, katalaz<br />
test pozitifken, diğer 87 suş, katalaz test ve oksidaz<br />
testleri negatif olarak belirlendi.
Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong> 35<br />
İnsanlarda oluşan listeriozisten izole edilen<br />
Listeria türleri balık, karides, midye ya da tütsülenmiş<br />
deniz ürünleri kaynaklıdır. Fransa’da midyeler<br />
üzerinde yapılan bir araştırmada, 120 örneğin 66<br />
adedinde Listeria türleri tespit edilmiş olup, tüm örneklerden<br />
%55 oranında izole edildiği bildirilmiştir<br />
(14). Ayrıca Keban baraj gölünden yakalanan 150<br />
balık türünden %6.6’sında Listeria türleri izole edilmiştir<br />
(6). Diyarbakır Dicle nehrinde ve Keban baraj<br />
gölünde 51 adet balık üzerinde yapılan diğer bir<br />
çalışmada ise, %3.9 oranında Listeria monocytogenes<br />
izole edildiği belirtilmiştir (6, <strong>21</strong>). Bu çalışmada<br />
ise, hiçbir hastalık belirtisi göstermeyen sağlıklı bir<br />
balıktan 1 adet Listeria spp. izole edilmiştir.<br />
İnsan ve hayvanlardan L. lactis, Lactococcus<br />
piscium, L. garviae gibi türler tanımlanmıştır.<br />
L. piscium ve L. garviae balıklarda potojen olarak<br />
ölümlere yol açarken, L. garviae ve L. lactis gibi<br />
türler insanlarda endokarditise bağlı ölümlerden<br />
izole edilmişlerdir (10). Bu çalışmada, 87 adet katalaz<br />
testi ve oksidaz testi negatif suştan, 32 adet<br />
L. lactis, izole edilirken, diğer Laktokok türlerinden<br />
L. piscium ve L. garviae türlerine rastlanmadı.<br />
İzole edilen 87 Gram pozitif, katalaz ve oksidaz<br />
test negatif suşlar içindeki oranı L. lactis %38 olarak<br />
belirlenmiştir. Yapılan bir diğer araştırmada,<br />
İtalya’da yetiştirilen gökkuşağı alabalıklarının %20<br />
’sinde Laktokokkozis görüldüğü bildirilmiştir (8).<br />
İtalya’da 10 adet alabalık örneğinden yapılan bir<br />
çalışmada, 7 adet örnekte, patojen L. garviae izole<br />
edilmiştir. Yine bu çalışmada, L. lactis ile L. garviae<br />
arasında fenotipik benzerlikler olduğu ortaya<br />
konmuştur (22). İtalya’da yapılan bir diğer çalışmada<br />
ise, alabalıklarda farklı zamanlarda görülen<br />
100’den fazla salgında 71 adet (%87) oranında L.<br />
garviae izole edilmiştir (5).<br />
Araştırmamızda, belirlenen 87 adet katalaz testi<br />
ve oksidaz testi negatif suştan, 3 adet E. avium, 16<br />
adet E. feacalis olmak üzere toplam 20 Enterokok<br />
suşu izole edildi. İzole edilen bu suşlar içerisinde E.<br />
avium, %3, E. feacalis ise, %18 oranında bulundu<br />
(Tablo 3). Japonya’da kültür sarıkuyruk türlerinden<br />
E. feacalis ve E, faecium izole edildiği bildirilmiştir<br />
(11). Literatürlerde balıklarda, E. avium izolasyonuna<br />
dair bir bilgiye rastlanamadı.<br />
Bu çalışmada, 87 adet katalaz testi ve oksidaz<br />
testi negatif suştan, 10 adet ve %11 oranında. A. viridans,<br />
5 adet ve %6 oranında A. urinae tür bazında<br />
identifiye edildi (Tablo 3). 2005 yılında yapılan bir<br />
çalışmada, 66 adet deniz suyundan, 20 adet deniz<br />
dibindeki sediment içinden, 8 adet martı dışkısı ve<br />
5 adet lağım kanal bölgesinden olmak üzere toplam<br />
99 adet örnek toplanarak incelendiğinde, E. feacalis,<br />
E. faecium ve A. viridans izole edildiği bildirilmiştir<br />
(15). Ancak literatürde balıklarda, A. urinae’nin<br />
izolasyonu ile ilgili bir bilgiye rastlanamamıştır.<br />
Streptokok türleri, sağlıklı insan ve hayvan florasında<br />
normal olarak bulunabilirken, bazı türler,<br />
bulundukları organizmada hastalığa neden olabilir.<br />
Bilinen fenotipik identifikasyon metotları ile S. pyogenes,<br />
S. agalactiae gibi türler fırsatçı patojen olarak<br />
kolayca tanımlanabilir (9). Kültür çipura, levrek<br />
ve tekir balığında yapılan bir çalışmada hasta ve<br />
sağlıklı balıklardan alınan örneklerde hiçbir klinik<br />
hastalık belirtisi göstermeyen tekir balığı ve çipuraların<br />
beyin ve gözlerinden, S. agalactiae identifiye<br />
edildiği bildirilmiştir (7). Zebra balıklarında yapılan<br />
bir araştırmada ise S. pyogenes lokal kas lezyonlarından<br />
izole edilmiştir (16). Bu çalışmada S. agalactia<br />
sağlıklı balıkların %10.4’ünden izole edilirken,<br />
%7.8 oranında hasta balıklarda izole edildi. Toplam<br />
balıklardan izolasyon oranı ise %8.6 olarak belirlendi.<br />
S. pyogenes ise, sağlıklı balıkların %6.2’sinden<br />
izole edilirken, hasta balıkların %3.9’undan izole<br />
edildi. Toplam balıklardan izolasyon oranı %7.4<br />
olarak belirlendi (Tablo 4).<br />
Hasta, kültür, pisi balıklarında yapılan bir çalışmada,<br />
hastalığın klinik belirtileri olarak, gözlerde,<br />
tek ya da çift taraflı ekzoftalmi, operkulum ve solungaçlar<br />
üzerinde ve iç organlarda hemorajiler görülmüştür.<br />
Çalışmada 22 hasta balıktan 18 adedinde<br />
S. parauberis izole edilirken, 3 adet L. garviae izole<br />
edilmiş, anti S. iniae serumu ile aglütinasyon gösteren<br />
S. iniae türüne rastlanamamıştır (18).<br />
Araştırmamızda, patojenitesi yüksek olan S.<br />
iniae, S. parauberus ve L. garviae türlerine rastlanmadı.<br />
Ancak, S. agalactiae izole edilen balıkların<br />
%38.4’lük bir bölümünde fiziksel bir bulguya<br />
rastlanmazken, %61.5 oranında ekzoftalmi, %46.1<br />
oranında deride renk değişimleri, %38.4 oranında<br />
ise deri yüzeyinde lezyonlar belirlendi. S. pyogenes<br />
izole edilen balıkların, %42.8’inde semptom gözlenmezken,<br />
%47.1’inde ekzoftalmi, %42.8 oranında<br />
ise deride renk değişimleri gözlendi. L. lactis izole<br />
edilen 32 balıkta, %90 oranında ekzoftalmi görülürken,<br />
%43.7 oranında solungaçlarda renk değişimleri<br />
ve %59.3 oranında deride renk değişimlerine rastlanmıştır<br />
(Tablo 1).
36<br />
Gürpınar S, Savaşan S. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 31 - 36, <strong>2010</strong><br />
Araştırmamızda, hasta ve sağlıklı balıklarda<br />
bulunan Gram pozitif bakterilerin izolasyonları ve<br />
identifikasyonları amaçlanmıştır. Bu türlerin varlığı<br />
ile ileride oluşabilecek su kalitesindeki bozulmalar,<br />
suların ısınması ve balıkta stres artışı ile aktive<br />
olarak etkinleşebileceği ve bölgede toplu ölümlere<br />
bağlı ekonomik kayıplara neden olabileceği düşünülmektedir.<br />
Bu çalışma ışığında, etkene karşı alınabilecek<br />
tedbirler belirlenerek, olası salgınlardan<br />
korunma ya da tedavi yöntemlerinin araştırılması<br />
ekonomik kayıpları önleme adına faydalı olabileceği<br />
sonucuna varılmıştır.<br />
Kaynaklar<br />
1. Actis LA, Tolmasky ME, Crosa JH, (1999). Enterococcus<br />
seriolicida and Streptococcus iniae, Chapter 8. eds.<br />
Kusuda R, Salati F, Fish disease and disorders, <strong>Volume</strong>: 3<br />
Viral, bacterial and fungal infections., CAB International,<br />
Oxfordshire.<br />
2. Arda M, Seçer S, Sareyyüpoğlu M, (2005). Balık Hastalıkları,<br />
2. Baskı, Ankara, Medisan Yayınevi, 69-100.<br />
3. Bachrach G, Zlotkin A, Hurvitz A, Evans DL, Eldar A,<br />
(2001). Recovery of Streptococcus iniae from diseased fish<br />
previously vaccinated with a Streptococcus vaccine. Appl<br />
Environ Microbiol. 67 (8), 3756-3758.<br />
4. Dodson SV, Muarer JJ, Shotts EB, (1999). Biochemical<br />
and molecular typing of Streptococcus iniae isolated from<br />
fish and human cases. J Fish Dis. 22, 331-336.<br />
5. Eldar A, Goria M, Ghıttino C, Zlotkin A, Bercovier H,<br />
(1999). Biodiversity of Lactococcus garviae strains isolated<br />
from fish in Europe, Asia and Australia. Appl Environ<br />
Microbiol. 65 (3), 1005-1008.<br />
6. Ertaş HB, Şeker E, (2005). Isolation of Listeria monocytogenes<br />
from fish intestines and RAPD analysis. Turk J Vet<br />
Anim Sci. 29, 1007-1011.<br />
7. Evans JJ, Klesıus PH, Gilbert PM, Shoemaker CA, Al<br />
Sarawi J, Landsberg MA, Durumdez R, Al Marzouk<br />
A, Al Zenki S, (2002). Characterization of β-haemolytic<br />
group b Streptococcus agalactiae in cultured seabream,<br />
Sparus auratus L., and wild mullet, Liza klunzingeri (day),<br />
in Kuwait. J Fish Dis. 25, 505-513.<br />
8. Ghittino C, Latini M, Agnetti F, Panzieri C, Lauro L,<br />
Ciappeloni R, Petracca G, (2003). Emerging pathologies<br />
in aquaculture: effects on production and food safety. Vet<br />
Res Com. 27 (1), 471-479.<br />
9. Goh SH, Driedger D, Gillett S, Low DE, Hemmingsen<br />
SM, Amos M, Chan D, Lovgren M, Willey BM, Shaw C,<br />
Smith JA, (1998). Streptococcus iniae a human and animal<br />
pathogen: specific identification by the chaperonin 60 gene<br />
identification method. J Clin Microbiol. 36 (7), <strong>21</strong>64-<strong>21</strong>66.<br />
10. Goyache J, Vela AI, Gıbella A, Blanco MM, Briones V,<br />
Gonzales S, Tellez S, Ballesteros C, Dominguez L, Garayzabal<br />
JFF, (2001). Lactococcus lactis sbsp. lactis infection<br />
in waterfowl: first confirmation in animals. Emerg<br />
Infect Dis. 7 (5), 884-886.<br />
11. Kitao T, (1994). Bacterial Diseases of Fish. Ed: İnglis V,<br />
Roberts RJ, Bromage NR. eds. Streptococal Infections, The<br />
University Pres, Cambridge.<br />
12. Koneman EW, Allen SD, Janda WM, Schreckenberger<br />
PC, Winn WC, (1997). Color Atlas and Textbook of Diagnostic<br />
Microbiology, 5th ed., New York, Lippincott, 577-<br />
619.<br />
13. Mata AI, Blanco MM, Dominguez L, Garayzabal JFF,<br />
Gibello A, (2004). Development of a PCR assay for Streptococcus<br />
iniae based on the lactate oxidase (lctO) gene with<br />
potential diagnotistic value. Vet Microbiol. 101, 109-104.<br />
14. Monfort P, Minet J, Rocourt J, Piclet G, Cormier M,<br />
(1998). Incidence of Listeria spp. in Breton live shellfish.<br />
Lett Appl Microbiol. 26, 205-208.<br />
15. Moore DF, Zhowandaı MH, Ferguson DM, Mcgee C,<br />
Mott JB, Stewart JS, (2005). Comparison of 16S rRNA<br />
sequencing with conventional and commercial phenotypic<br />
techniquesfor identification of enterococci from the marine<br />
environment. J Appl Microbiol. 1364-5072.<br />
16. Neely MN, Pfeifer J, Dcaparon M, (2002). Streptococcus<br />
zebrafish model of bacterial pathogenesis. Infect Immun.<br />
70 (7), 3904-3014.<br />
17. Pasnik DJ, Evans JJ, Klesius PH, (2006). Passive immunization<br />
of nile tilapias (Oreochromis niloticus) provides<br />
significant protection against Streptococcus agalactiae.<br />
Fish Shellfish Immunol. <strong>21</strong>, 365-371.<br />
18. Salvador R, Muller EE, Freitas JC, Leonhadt JH, Giordano<br />
LGP, Dias JA, (2005). Isolation and characterization<br />
of Streptococcus spp. group b in nile tilapias (Oreochromis<br />
niloticus) reared in hapas nets and earth nurseries in the<br />
northern region of Prana State, Brazil. Ciéncia. Rural, Santa<br />
Maria. 35 (6), 1374-1378.<br />
19. Shelby RA, Klesius PH, Shoemaker CA, Evans JJ,<br />
(2002). Passive immunization of tilapia Oreochromis niloticus<br />
(L.), with anti-Streptococcus iniae whole sera. J<br />
Fish Dis. 25, 1-6.<br />
20. Tanrıkul TT, Çağırgan H, Tokşen E, (1997). Bakteriyel<br />
Balık Hastalıkları. Bornova Veteriner Kontrol ve Araştırma<br />
Enstitüsü Müdürlüğü Dergisi, Balık Hastalıkları Özel <strong>Sayı</strong>sı.<br />
20 (34), 105-128.<br />
<strong>21</strong>. Vural A, Erkan ME, (2006). Diyarbakır Kenti’ndeki Dicle<br />
Nehri balıklarında mikrobiyolojik kalite parametreleri.<br />
Dicle Tıp Derg. 33 (3), 253-156.<br />
22. Zlotkin A, Eldar A, Chittino C, Berccvier H, (1998).<br />
Identification of Lactococcus garvieae by PCR. J Clin Microbiol.<br />
36 (4), 983-985.
Etlik Vet Mikrobiyol Derg, Kasımoğlu <strong>21</strong>, 37 - 40, Doğru <strong>2010</strong> A. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 37 - 40, <strong>2010</strong> Derleme / Review 37<br />
Giriş<br />
Bir gıda patojeni: Cronobacter sakazakii<br />
Aylin KASIMOĞLU DOĞRU<br />
Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, Kırıkkale, Türkiye<br />
Geliş Tarihi / Received: 16.02.<strong>2010</strong>, Kabul Tarihi / Accepted: 16.06.<strong>2010</strong><br />
Özet: Cronobacter sakazakii, yeni doğanlarda menenjit, septisemi ve enterokolite neden olan fırsatçı bir patojendir. Etken,<br />
Enterobacteriaceae familyasında yer alan, Gram-negatif çubuk şeklinde bir bakteridir. C. sakazakii farklı kaynaklardan<br />
izole edilmesine rağmen, enfeksiyonlar toz bebek mamalarıyla ilişkilendirilmiştir. C. sakazakii enfeksiyonlarından<br />
korunabilmek için, etkenin üreme, canlı kalma, inaktivasyon koşulları gibi özellikleri ile izolasyon ve identifikasyon<br />
yöntemlerinin bilinmesi önemlidir.<br />
Anahtar sözcükler: Cronobacter sakazakii, gıda, yeni doğan.<br />
A food pathogen: Cronobacter sakazakii<br />
Summary: Cronobacter sakazakii is an opportunistic pathogen causing meningitis, septicemia and enterocolitis in<br />
neonates. The organism is a Gram-negative rod within the family Enterobacteriaceae. Although the pathogen was<br />
isolated from different sources, its infections have been linked with powdered infant formulas. It is important to know<br />
growth, survival, and inactivation conditions of C. sakazakii and its isolation and identification methods for preventative<br />
purposes.<br />
Key words: Cronobacter sakazakii, food, infant.<br />
Cronobacter sakazakii, yeni doğan enfeksiyonları<br />
ile ilişkilendirilen fırsatçı bir patojendir (22). Adını<br />
Japon mikrobiyolog Riichi Sakazaki’den alan<br />
etken, koliform, basillus, sarı koliform, sarı enterobakter,<br />
pigmentli kloacal A organizması, sarı<br />
pigmentli Enterobacter cloaca ve Enterobacter sakazakii<br />
olarak farklı adlarla anılmıştır (13). Iversen<br />
ve ark. (17)’nın E. sakazakii’ye ait biyogrupların<br />
Cronobacter genusu ile taksonomik ilişkisini ortaya<br />
koyması ile yeniden klasifikasyon yapılmıştır (17).<br />
Etkenin, suşa bağlı olarak enterotoksin benzeri bileşikler<br />
üretebildiği ve sitotoksik etkilerinin olduğu<br />
belirlenmiştir (23). C. sakazakii enfeksiyonunda<br />
yeni doğan mortalitesinin %40-80 arasında olması<br />
ve toz bebek mamalarında çok düşük düzeydeki etkenin<br />
(1000 bakteri) hastalığın oluşumu için yeterli<br />
bulunması ile tüm dünya ülkelerini ilgilendiren bir<br />
sorun olarak görülmektedir (15, 22). Yeni doğan enfeksiyonlarının<br />
toz bebek mamalarıyla ilişkilendirilmesi<br />
nedeniyle (22), pek çok ülkede olduğu gibi<br />
Türkiye’de de bebek mamalarının mikrobiyolojik<br />
kriterlerine yönelik değişiklik yapılarak, Türk Gıda<br />
Mevzuatı Devam Formülleri Tebliği’nde bebek<br />
mamalarının 25 gramında Enterobacter sakazakii<br />
(Cronobacter sakazakii) bulunmaması gerektiği belirtilmiştir<br />
(2).<br />
Bu derlemede, önemli gıda patojenleri arasında<br />
yer almaya aday olarak görülen C. sakazakii’ye ilişkin<br />
çeşitli bilgilere yer verilerek, etkenin tanıtılması<br />
amaçlanmıştır.<br />
Biyokimyasal Özellikleri<br />
Enterobacteriaceae familyasında yer alan C. sakazakii,<br />
fakültatif anaerobik, peritrik flagellaya sahip,<br />
hareketli, Gram-negatif, sporsuz, çubuk şeklinde bir<br />
bakteridir. Etken nitratı indirgeme, karbon kaynağı<br />
olarak sitratı kullanma, eskülini ve arjinini hidrolize<br />
etme, L-ornitini dekarboksile etme, D-glukoz,<br />
D-sukroz, D-rafinoz, D-melibiyoz, D-sellobiyoz,<br />
D-mannitol, D-mannoz, L-ramnoz, L-arabinoz, Dtrehaloz,<br />
galakturonat ve D-maltozdan asit oluşturma<br />
özelliklerine sahiptir. Voges–Proskauer testini,<br />
metil red testini ve oksidaz testi negatif vermektedir.<br />
Optimal pigment oluşturma sıcaklığı 25ºC’dir<br />
(10, 17).<br />
Yazışma adresi / Correspondance: Aylin Kasımoğlu Doğru, Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi<br />
Anabilim Dalı, 71450, Yahşihan, Kırıkkale, Türkiye E-posta: aktivite@hotmail.com
38<br />
Üreme ve Canlı Kalma Koşulları<br />
Kasımoğlu Doğru A. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 37 - 40, <strong>2010</strong><br />
C. sakazakii, Enterobacteriaceae familyasının diğer<br />
üyelerine oranla sıcaklığa daha dayanıklı bir bakteridir.<br />
Üreyebildiği sıcaklık aralığı 5.5-47ºC olup<br />
(optimal üreme sıcaklığı 37-43ºC), düşük sıcaklığa<br />
dayanıklı olduğu belirlenmiştir (4ºC) (16, 22). Desimal<br />
redüksiyon zamanı (D-değeri) 60ºC’de (D 60ºC )<br />
toz bebek mamasında 3.52-3.58 dakika, kahverengi<br />
pirinçte 3.79-3.6 dakika, sıvı besi yerinde D 58ºC 0.39-<br />
0.60 dakika, Z değeri ise 3.1-3.6ºC olarak belirlenmiş<br />
olup, bazı suşların daha yüksek termotolerans<br />
gösterdikleri (D 58ºC 9.9 dakika) bildirilmiştir (6, 9).<br />
C. sakazakii hücre içerisinde trehaloz birikimi<br />
ile düşük su aktivitesi değerlerine (a w 0.25-0.30) ve<br />
ozmotik strese dirençli olduğu belirlenmiştir. Toz<br />
bebek mamalarında 4ºC’de 12 aydan daha uzun<br />
süre canlı kalabilmektedir (5, 6, <strong>21</strong>).<br />
Etkenin üreyebildiği en düşük pH değerlerinin<br />
24-37ºC’ler arasında pH 3.9-4.1 olduğu bildirilmiştir<br />
(8).<br />
Risk Grubu Bireyler<br />
Enfeksiyonun yüksek risk grubunda yeni doğanlar,<br />
immunsupresif bireyler ve yaşlılar yer almaktadır.<br />
Prematüre bebeklerde gastrointestinal sistemin<br />
daha geçirgen olması, hem prematüre hem de matür<br />
yeni doğanlarda patojenlere karşı koruyan doğal bağırsak<br />
florasının olmaması (14) ve mide asiditesinin<br />
düşük olması predispoze faktörlerdir (11).<br />
Minimal İnfektif Doz<br />
C. sakazakii’nin minimal infektif dozuna ilişkin<br />
epidemiyolojik bilgi olmaması nedeniyle Neisseria<br />
meningitidis, Escherichia coli O157:H7 ve Listeria<br />
monocytogenes 4b gibi patojenlerle aynı infektif<br />
doz (1000 bakteri hücresi) kabul edilmektedir. Bu<br />
dozun etkenin karşılaştığı stres faktörlerine, bireysel<br />
duyarlılığa ve gıdanın bileşimine göre değişebileceği<br />
vurgulanmaktadır (15). C. sakazakii’nin oda<br />
sıcaklığında bir gecede, 7 logaritmadan fazla üreyebilmesi<br />
(22) ve yeni doğan farelere oral ve intraperitoneal<br />
yolla verilen etkenin letal dozunun suşa<br />
göre 105-108 kob arasında değiştiğinin belirlenmesi<br />
(23), bebek mamalarının üretim ve hazırlanma<br />
aşamalarında kontaminasyonların önlenmesinin ve<br />
tüketime hazır mamaların saklama koşullarının önemini<br />
ortaya koymaktadır.<br />
C. sakazakii’nin Neden Olduğu Enfeksiyonlar<br />
C. sakazakii, yeni doğanlarda yüksek mortalite ve<br />
morbidite ile seyretmesi ve bebeklerin gıda zincirinde<br />
ciddi mikrobiyolojik tehlike oluşturması nedeniyle,<br />
adını Yunan mitolojisinde çocuklarını doğar<br />
doğmaz öldüren tanrı olarak bilinen Cronos’tan<br />
alan Cronobacter genusunun karakteristik bir üyesidir<br />
(17). C. sakazakii enfeksiyonları, yeni doğanlarda<br />
menenjitis, septisemi ve nekrotik enterokolitis<br />
ile önemli ölçüde hayati tehlike oluşturmaktadır.<br />
Prematüre ve düşük doğum ağırlığına sahip yeni<br />
doğanlarda, özellikle ilk 28 günde enfeksiyon riski<br />
daha fazladır. Klinik semptomları yeni doğanlarda<br />
ventrikülitis, beyin apseleri, serebral infarkt ve kist<br />
oluşumu ile komplike menenjitis, bakteriyemi ve<br />
nekrotik enterokolitisi kapsar. Bu semptomlara ateş,<br />
hipotermi, bradikardi, iştah azalması, irritabilite, siyanoz,<br />
kollaps ve konvülziyonlar eşlik edebilmektedir.<br />
Yetişkinlerde C. sakazakii enfeksiyonları sık<br />
görülmemekte ve hayati tehlike oluşturmamaktadır.<br />
Etken, diyabet hastalarında ayakta görülen ülseratif<br />
yaralardan izole edilmiştir. Yaşlılarda ise, C. sakazakii<br />
enfeksiyonlarında ürosepsis, pnömoni ve bakteriyemi<br />
şekillendiği bildirilmektedir (13, 22).<br />
Gıdalarda Bulunuşu<br />
C. sakazakii, insan ve hayvan bağırsağının normal<br />
florasında bulunmaması nedeniyle, gıdaların primer<br />
kontaminasyon kaynaklarının toprak ve su olduğu<br />
ifade edilmektedir (15). Pastörizasyon işlemi ile<br />
inaktive olduğu bilinen etkenin, açılmamış mama<br />
kutularından izole edilmesi (22), toz bebek mamalarının<br />
pastörizasyon sonrası aşamada vitamin ve<br />
mineraller gibi sıcaklığa duyarlı katkıların eklenmesi<br />
esnasında kontamine olabileceği görüşünü<br />
kuvvetlendirmiştir (5). Toz bebek mamalarındaki<br />
C. sakazakii düzeyinin oldukça düşük olduğu (0.36<br />
kob/100g) (22). Son yıllarda yoğunlaşan çalışmalar,<br />
bebek mamalarının yanı sıra deve eti, domuz eti, kanatlı<br />
eti, et ürünleri, su ürünleri, yumurta, süt, hububat,<br />
bisküvi, pastacılık ürünleri, sebze ve salata gibi<br />
çeşitli gıdalarda C. sakazakii varlığını göstermiş (5,<br />
16) olmakla birlikte yetersizdir.<br />
İnaktivasyon<br />
C. sakazakii’nin HTST (High Temperature Short<br />
Time: Yüksek Sıcaklık Kısa Zaman) pastörizasyon<br />
yönteminde 71.7ºC’de 15 saniyede inaktive olduğu<br />
bildirilmiştir (22). Bebek mamalarına 10 µg/ml
Kasımoğlu Doğru A. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 37 - 40, <strong>2010</strong> 39<br />
laktoperoksidaz uygulamasının C. sakazakii üzerine<br />
hem inaktive edici hem de üremeyi önleyici yönde<br />
etkileri olduğu saptanmıştır (5). Yapılan deneysel<br />
bir çalışmada, 10 µg/ml klordioksitin elma yüzeyindeki<br />
etkende, 1-5 dakikada 3.38-3.77 log kob/<br />
elma düzeyinde azalma sağlarken, 40 µg/ml Tsunami<br />
200’ün ≥4.00 log kob/elma düzeyinde azalmaya<br />
neden olduğu belirlenmiştir. Klorun kıvırcık<br />
yapraklarındaki C. sakazakii’nin inaktivasyonunda,<br />
elma ve domatesteki uygulamalara oranla daha az<br />
etkili olduğu, Tsunami 200 (40-80 µg/ml)’ün kıvırcık<br />
yapraklarındaki etken üzerinde 5 dakikada<br />
≥5.31 logaritmalık azalma sağladığı bildirilmiştir<br />
(18). Gama irradyasyon işleminin ise 5 kGy dozda,<br />
8.0-9.0 log kob/g düzeydeki C. sakazakii’yi tamamen<br />
elimine ettiği ve gama irradyasyon uygulanan<br />
toz mamalarda sulandırılmalarını takiben, 10ºC’de<br />
6 saat boyunca etkenin tekrar üremediği bildirilmiştir<br />
(19). FAO (Food and Agriculture Organisation)<br />
tarafından güvenli olarak kabul edilen ve tarçın kabuğundan<br />
elde edilen trans-cinnamaldehyde ile yapılan<br />
denemelerde, %0.5’lik konsantrasyonun 6 log<br />
kob/ml C. sakazakii’yi 23ºC ve 37ºC’de 4 saatte,<br />
4ºC ve 8ºC’de 10 saatte inaktive ettiği, fakat transcinnamaldehyde’in<br />
gıdalarda duyusal değişikliklere<br />
neden olup olmadığının araştırılması gerektiği ifade<br />
edilmiştir (1). Propiyonik asit ve asetik asit gibi organik<br />
asitlerin ise C. sakazakii’nin inaktivasyonunda<br />
etkili olduğu ve koruyucu amaçla sıvı gıdalarda<br />
kullanılabileceği rapor edilmiştir (3).<br />
İzolasyon ve İdentifikasyon<br />
Gıdalarda düşük düzeyde bulunan etkenin izolasyon<br />
oranını arttırmak amacıyla ön zenginleştirme ve selektif<br />
zenginleştirme uygulanmaktadır. En Muhtemel<br />
<strong>Sayı</strong> Tekniği’ne dayanan FDA (Food and Drug<br />
Administration: Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) metoduna<br />
göre; zenginleştirme aşamasında Enterobacteriaceae<br />
enrichment (EE) brot, katı besi yeri olarak<br />
Violet Red Bile Glukoz (VRBG) agar, sarı pigment<br />
oluşumunu görebilmek için Tripticase Soya Agar<br />
(TSA) kullanılır. TSA’da oluşan sarı renkli kolonilere<br />
oksidaz ve diğer biyokimyasal identifikasyon<br />
testleri uygulanır (12).<br />
Kromojenik agar kullanılarak yapılan kültür<br />
metoduna göre; 25 gr örnek 225 ml ön zenginleştirme<br />
sıvısı (10 µg vankomisin hidroklorid içeren<br />
tamponlanmış peptonlu su) ile homojenize edilerek<br />
37ºC’de 18±2 saat inkübe edilir. Bir mililitre ön<br />
zenginleştirme süspansiyonu selektif zenginleştirme<br />
besi yerlerine inokule edilir. İnkübasyon periyodu<br />
sonunda 10’ar µl selektif zenginleştirme süspansiyonu,<br />
Enterobacter sakazakii isolation agar (ESIA;<br />
44ºC <strong>21</strong>±3 saat R&F ® Enterobacter sakazakii Chromogenic<br />
Plating Medium (ESPM; 37ºC 24 saat) ve<br />
Druggan-Forsythe-Iversen Medium (DFI; 37ºC 24<br />
saat) gibi kromojenik agarlara geçilir. İnkübasyon<br />
periyodu sonunda oluşan şüpheli koloniler (ESIA:<br />
mavi, ESPM: siyah, DFI: yeşil), koyun kanlı agara<br />
geçilir ve burada oluşan koloniler, ID 32E test veya<br />
API 20E test sistemleri ile test edilmelerini takiben<br />
PCR ile doğrulanır (4, 7, 16). Seo ve Brackett (24)<br />
real-time PCR ile C. sakazakii’nin makromoleküler<br />
operon sentezini hedefleyen primerler ve TaqMan<br />
prob kullanarak, sulandırılmış bebek mamalarında<br />
zenginleştirme uygulanmadan 100 kob/ml düzeyinde<br />
etkeni belirleyebilmişlerdir.<br />
Korunma<br />
C. sakazakii enfeksiyonlarından korunma kapsamında,<br />
hastanelerdeki bebek ünitelerinde ve evlerde<br />
hijyene önem verilmeli, etkenin paslanmaz çelik<br />
yüzeylerde ve bu yüzeylerde oluşan biyofilmlerde<br />
dezenfektanlara dirençli olması nedeniyle, tezgah<br />
vb. temas yüzeylerinde etkili temizlik ve dezenfeksiyon<br />
uygulanmalıdır. C. sakazakii’nin silikon,<br />
lateks, polikarbonat, paslanmaz çelik, cam ve polivinil<br />
klorid gibi materyallere tutunabilme özelliği<br />
nedeniyle, biberon ve emzikler kaynar suda 5 dakika<br />
bekletilmeden kullanılmamalıdır. Bebek maması<br />
hazırlama ve muhafaza aşamalarında ya da önceden<br />
vakumlanmış anne sütünün muhafazası ve bebeğe<br />
verilme aşamalarında hijyene dikkat edilmelidir.<br />
Mama hazırlamada kaynamış su kullanılmalıdır. Her<br />
öğünde sadece bebeğin tüketebileceği kadar mama<br />
sulandırılmalı, tüketim öncesinde oda sıcaklığında<br />
ya da buzdolabında bekleme süresi kısa olmalıdır.<br />
Biberonla besleme aşamasında bebek mamalarına<br />
ve/veya biberonla verilen anne sütüne laktoperoksidaz<br />
ilavesi koruyucu olabilir (5,16,20).<br />
Kaynaklar<br />
1. Amalaradjou MAR, Hoagland TA, Venkitanarayanan K,<br />
(2009). Inactivation of Enterobacter sakazakii in reconstituted<br />
infant formula by trans-cinnamaldehyde. Int J Food<br />
Microbiol. 129, 146-149.<br />
2. Anonim, (2008). Türk Gıda Mevzuatı Devam Formülleri<br />
Tebliği.Erişim:http://www.kkgm.gov.tr/TGK/Teblig/2008-<br />
53.html, Erişim tarihi: 15.01.<strong>2010</strong>.
40<br />
Kasımoğlu Doğru A. Etlik Vet Mikrobiyol Derg, <strong>21</strong>, 37 - 40, <strong>2010</strong><br />
3. Back SY, Jin HH, Lee SY, (2009). Inhibitory effect of organic<br />
acids against Enterobacter sakazakii in laboratory<br />
media and liquid foods. Food Control, 20, 867-872.<br />
4. Baumgartner A, Grand M, Liniger M, Iversen C, (2009).<br />
Detection and frequency of Cronobacter spp. (Enterobacter<br />
sakazakii) in different categories of ready-to-eat foods other<br />
than infant formula. Int J Food Microbiol. 136, 189-192.<br />
5. Beuchat LR, Kim H, Gurtler JB, Lin LC, Ryu JH, Richards<br />
GM, (2009). Cronobacter sakazakii in foods and factors<br />
affecting its survival, growth, and inactivation. Int J<br />
Food Microbiol. 136, 204-<strong>21</strong>3.<br />
6. Breeuwer P, Lardeau A, Peterz M, Joosten HM, (2003).<br />
Desiccation and heat tolerance of Enterobacter sakazakii.<br />
J Appl Microbiol. 95, 967-973.<br />
7. Cawthorn DM, Botha S, Witthuhn RC, (2008). Evaluation<br />
of different methods for the detection and identification of<br />
Enterobacter sakazakii isolated from South African infant<br />
formula milks and the processing environment. Int J Food<br />
Microbiol. 127, 129-138.<br />
8. Dancer GI, Mah JH, Rhee MS, Hwang IG, Kang DH,<br />
(2009). Resistance of Enterobacter sakazakii (Cronobacter<br />
spp.) to environmental stresses. J Appl Microbiol. 107,<br />
1606-1614.<br />
9. Edelson-Mammel SG, Buchanan RL, (2004). Thermal inactivation<br />
of Enterobacter sakazakii in rehydrated infant<br />
formula. J Food Prot 67, 60-64.<br />
10. Farmer III JJ, Asbury MA, Hickman FW, Brenner<br />
DJ, the Enterobacteriaceae Study Group, (1980). Enterobacter<br />
sakazakii: A new species of “Enterobacteriaceae”<br />
isolated from clinical specimens. Int J Syst Bacteriol. 30,<br />
569-584.<br />
11.FAO/WHO (Food and Agriculture Organization/World<br />
Health Organization), (2004). Joint FAO/WHO workshop<br />
on Enterobacter sakazakii and other microorganisms in<br />
powdered infant formula: meeting report, MRA series 6.<br />
February, 2-5, Geneva-Switzerland.<br />
12. FDA (Food and Drug Administration), (2002). Isolation<br />
and enumeration of Enterobacter sakazakii from dehydrated<br />
pawdered infant formula. Erişim: http://www.fda.gov/<br />
Food/ScienceResearch/LaboratoryMethods/ucm114665.<br />
htm, Erişim tarihi: 25.01.<strong>2010</strong>.<br />
13. Gurtler JB, Kornacki JL, Beuchat LR, (2005). Enterobacter<br />
sakazakii: A coliform of increased concern to infant<br />
health. Int J Food Microbiol. 104, 1-34.<br />
14. Hammerman C, Kaplan M. (2006). Probiotics and neonatal<br />
intestinal infection. Curr Opin Infect Dis. 19, 277-282.<br />
15. Iversen C, Forsythe S, (2003). Risk profile of Enterobacter<br />
sakazakii, an emergent pathogen associated with infant<br />
milk formula. Trends Food Sci Technol. 14, 443-454.<br />
16. Iversen C, Lane M, Forsythe SJ, (2004). The growth profile,<br />
thermotolerance and biofilm formation of Enterobacter<br />
sakazakii grown in infant formula milk. Lett Appl Microbiol.<br />
38, 378-382.<br />
17. Iversen C, Lehner A, Mullane N, Bidlas E, Cleenwerck<br />
I, Marugg J, Fanning S, Stephan R, Joosten H, (2007).<br />
The taxonomy of Enterobacter sakazakii: proposal of a<br />
new genus Cronobacter gen. nov. and descriptions of<br />
Cronobacter sakazakii comb. nov. Cronobacter sakazakii<br />
subsp. sakazakii, comb. nov., Cronobacter sakazakii subsp.<br />
malonaticus subsp. nov., Cronobacter turicensis sp. nov.,<br />
Cronobacter muytjensii sp. nov., Cronobacter dublinensis<br />
sp. nov. and Cronobacter genomospecies 1. BMC Evol<br />
Biol. 17, 7-64.<br />
18. Kim H, Ryu JH, Beuchat LR, (2006). Survival of Enterobacter<br />
sakazakii on fresh produce as affected by temperature,<br />
and effectiveness of sanitizers for its elimination. Int J<br />
Food Microbiol. 111, 134-143.<br />
19. Lee JW, Oh SH, Byun EB, Kim JH, Kim JH, Woon JH,<br />
Byun MW, (2007). Inactivation of Enterobacter sakazakii<br />
of dehydrated infant formula by gamma-irradiation. Radiat<br />
Phys Chem. 76, 1858-1861.<br />
20. Lenati RF, O’Connor DL, Hébert KC, Farber JM, Pagotto<br />
FJ, (2008). Growth and survival of Enterobacter sakazakii<br />
in human breast milk with and without fortifiers as<br />
compared to powdered infant formula. Int J Food Microbiol.<br />
122, 171-179.<br />
<strong>21</strong>. Lin LC, Beuchat LR, (2007). Survival of Enterobacter<br />
sakazakii in infant cereal as affected by composition, water<br />
activity, and temperature. Food Microbiol. 24, 767-777.<br />
22. Nazarowec-White M, Farber JM, (1997). Thermal resistance<br />
of Enterobacter sakazakii in reconstituted driedinfant<br />
formula. Lett Appl Microbiol. 24, 9-13.<br />
23. Pagotto FJ, Nazarowec-White M, Bidawid S, Farber<br />
JM, (2003). Enterobacter sakazakii: infectivity enterotoxin<br />
production in vitro and in vivo. J Food Prot. 66, 370-375.<br />
24. Seo KH, Brackett RE, (2005). Rapid, specific detection of<br />
Enterobacter sakazakii in infant formula using a real-time<br />
PCR assay. J Food Prot. 68, 59–63.
Yazarlara Bilgi / Instructions for Authors 41<br />
Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi Yayım Koşulları<br />
1. Dergi, TC Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Etlik Merkez Veteriner<br />
Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün hakemli, bilimsel<br />
yayın organı olup, yılda iki defa yayımlanır. Derginin kısaltılmış<br />
adı “Etlik Vet Mikrobiyol Derg” dir.<br />
2. Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi’nde <strong>veteriner</strong> hekimlik<br />
alanında yapılan, başka bir yerde yayımlanmamış olan orijinal bilimsel<br />
araştırmalar, güncel derleme, gözlem, kısa bilimsel çalışmalar<br />
ve enstitüden haberler yayımlanır. Derleme şeklindeki yazılar;<br />
orijinal olması, en son yenilikleri içermesi, klasik bilgilerin tekrarı<br />
olmaması durumunda kabul edilir. Derlemeyi hazırlayan yazarın, o<br />
konuda ulusal ya da uluslararası düzeyde orijinal yayın ve araştırmalar<br />
yapmış olması koşulu aranır.<br />
3. Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanacak metinler 12 punto Times<br />
New Roman yazı karakterinde, düz metin olarak, çift aralıklı ve<br />
kenarlarda 30 mm boşluk bırakılarak, A4 formundaki beyaz kağıda<br />
yazılmalıdır. Yazıların tamamı, şekil ve tablolar dahil olmak üzere<br />
orijinal bilimsel araştırmalarda 16, derlemelerde 10, gözlemlerde 6<br />
ve kısa bilimsel çalışmalarda 4 sayfayı geçmemelidir.<br />
4. Microsoft Word formatındaki metin ile en az 300 dpi çözünürlükteki<br />
JPEG formatındaki resim/lerin tamamı bir CD’ye kopyalanarak;<br />
metin ise dört nüsha (sadece bir kopyasında yazar/lar ve<br />
yazar/lara ait bilgilerin bulunduğu) olarak yayın kuruluna gönderilmelidir.<br />
5. Türkçe orijinal çalışmalar konu başlığı, yazar/yazarların adları,<br />
adresleri, Türkçe özet ve anahtar sözcükler, İngilizce başlık, İngilizce<br />
özet ve anahtar sözcükler, giriş, materyal ve metot, bulgular,<br />
tartışma ve sonuç, teşekkür ve kaynaklar sırası ile hazırlanmalıdır.<br />
İngilizce orijinal çalışmalar konu başlığı, yazar/yazarların adları,<br />
adresleri, İngilizce özet ve anahtar sözcükler, Türkçe başlık, Türkçe<br />
özet ve anahtar sözcükler, giriş, materyal ve metot, bulgular,<br />
tartışma ve sonuç, teşekkür ve kaynaklar şeklinde hazırlanmalıdır.<br />
Kısa bilimsel çalışmaların ve derlemelerin başlık ve özet bölümleri<br />
orijinal çalışma formatında, bundan sonraki bölümleri ise, derlemelerde;<br />
giriş, metin ve kaynaklar şeklinde, kısa bilimsel çalışmalarda<br />
ise bölümlendirme yapılmadan hazırlanmalıdır.<br />
6. Orijinal çalışmalar ve gözlemler aşağıdaki sıraya göre düzenlenerek<br />
yazılmalıdır.<br />
Başlık, kısa, konu hakkında bilgi verici olmalı ve küçük harflerle<br />
yazılmalıdır.<br />
Yazar(lar)ın, ad(lar)ı küçük, soyad(lar)ı büyük harflerle yazılmalı<br />
ve unvan belirtilmemelidir.<br />
Özet, Türkçe ve İngilizce olarak, tek paragraf halinde ve en fazla<br />
500 sözcük olmalıdır.<br />
Anahtar kelimeler, alfabetik sıraya göre yazılmalı ve 5 sözcüğü<br />
geçmemelidir.<br />
Giriş, konu ile ilgili kısa literatür bilgisi içermeli, son paragrafında<br />
çalışmanın amacı vurgulanmalı ve iki sayfayı geçmemelidir.<br />
Materyal ve Metot, ayrıntıya girmeden, anlaşılır biçimde yazılmalıdır.<br />
Başlıklar kalın, alt başlıklar italik yazı tipiyle belirtilmelidir.<br />
Bulgular bölümünde veriler, tekrarlama yapmadan açık bir şekilde<br />
belirtilmelidir. Tablo başlıkları tablonun üstünde, şekil başlıkları<br />
ise şeklin altında belirtilmelidir.<br />
Tartışma ve Sonuç bölümünde, araştırmanın sonucunda elde edilen<br />
bulgular, diğer araştırıcıların bulguları ile karşılaştırılmalı ve<br />
literatüre olan katkısı kısaca belirtilmelidir.<br />
Teşekkür bölümü, gerekli görülüyorsa kaynaklardan hemen önce<br />
belirtilmelidir.<br />
Kaynaklar bölümünde, kaynaklar listesi alfabetik ve kronolojik<br />
olarak sıralanmalı ve numaralanmalıdır. Metin içerisindeki kaynak,<br />
yazar soyadı yazılıp sıra numarası ile; cümle sonunda ise sadece<br />
sıra numarası ile parantez içerisinde yazılmalıdır. Cümle sonunda<br />
birden çok kaynak belirtilecek ise kaynak numaraları küçükten bü-<br />
yüğe doğru sıralanmalıdır. Metin içerisinde ikiden çok yazarlı kaynak<br />
kullanımlarında ilk yazarın soyadı yazılmalı diğer yazarlar ise<br />
“ve ark.” (İngilizce metinlerde “et al.”) kısaltması ile belirtilmelidir.<br />
Dergi adlarının kısaltılmasında “Periodical Title Abbreviations:<br />
By Abbreviation” son baskısı esas alınmalıdır. Kaynaklar listesinde<br />
yazar(lar)ın aynı yıla ait birden fazla yayını varsa, yayın tarihinin<br />
yanına “a” ve “b” şeklinde belirtilmelidir.<br />
Kaynak yazımı ve sıralaması aşağıdaki gibi yapılmalıdır;<br />
Süreli Yayın:<br />
Dubey JP, Lindsay DS, Anderson ML, Davis SW, Shen SK,<br />
(1992). Induced transplacental transmission of N. caninum in cattle.<br />
J Am Vet Med Ass. 201 (5), 709-713.<br />
Yazarlı Kitap:<br />
Fleiss Jl, (1981). Statistical methods for rates and proportions.<br />
Second edition. New York: John Willey and Sons, p.103.<br />
Editörlü Kitap:<br />
Balows A, Hausler WJ, Herramann Kl, eds., (1990). Manual of<br />
Clinical Microbiology. Fifth edition. Washington DC: IRL Press,<br />
p.37.<br />
Editörlü Kitapta Bölüm:<br />
Bahk J, Marth EH, (1990). Listeriosis and Listeria monocytogenes.<br />
Cliver DD. eds. Foodborne Disease. Academic press Inc,<br />
San Diego. p.248-256.<br />
Kongre Bildirileri:<br />
Çetindağ M, (1994). Pronoprymna ventricosa, a new digenic<br />
trematoda from the Alosa fallax in Turkey. Eighth International<br />
Congress of Parasitology (ICOPA VIII), October, 10-14, İzmir-<br />
Turkey.<br />
Tezler:<br />
Aksoy E, (1997). Sığır Vebası hastalığının histolojik ve immunoperoksidaz<br />
yöntemle tanısı üzerine çalışmalar. Doktora Tezi, AÜ<br />
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />
Anonim:<br />
Anonim, (2009). Contagious equine metritis. Erişim adresi: http://<br />
www.cfsph.iastate.edu/Factsheets/pdf, Erişim tarihi: 17.10.2009.<br />
Peter AT (2009). Abortions in dairy cows. Erişim adresi: http://<br />
www.wcds.afns.ualberta.ca.htm, Erişim tarihi: 14.11.2009.<br />
Yazışma adresi, çok yazarlı çalışmalarda yazışma adresi olarak<br />
yazarlardan sadece birinin adı/soyadı, adresi ve e-posta adresi çalışmanın<br />
sonunda belirtilmelidir.<br />
7. Latince cins ve tür isimleri italik yazı tipi ile yazılmalıdır. Tüm<br />
ölçüler SI (Systeme Internationale)’ye göre verilmelidir.<br />
8. Dergide yayımlanmak üzere gönderilen makaleler tüm yazarlar<br />
tarafından imzalanan “Yayın Hakkı Devri Sözleşmesi” ve başvuruya<br />
ilişkin bir dilekçe ile birlikte gönderilmelidir. Yayımlanması<br />
uygun görülen çalışmalar, istendiğinde Yayım Komitesi’nin basıma<br />
ilişkin kararı, yazar(lar)ına bildirilir.<br />
9. Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi’nde yayımlanacak olan,<br />
hayvan deneylerine dayalı bilimsel çalışmalarda “Etik Kurul Onayı<br />
Alınmıştır” ifadesi aranır.<br />
10. Gönderilen yazıların basım düzeltmeleri orijinal metne göre yapıldığından,<br />
yazıların her türlü sorumluluğu yazarlara aittir.<br />
11. Ürünlerin ticari adları ile karşılaştırılmalarına yönelik araştırmalar<br />
derginin ilgi kapsamı dışındadır.<br />
12. Araştırmaya konu olan maddelerin ve ürünlerin ticari adları<br />
kullanılmamalıdır.<br />
13. Şayet varsa araştırmanın desteklendiği kurum adı ve proje numarası<br />
belirtilmelidir.<br />
14. Dergiye gönderilen yazılar geliş tarihine göre yayımlanır.<br />
15. Yayımlanmayan yazılar, yazarına iade edilmez.
42<br />
Yazarlara Bilgi / Instructions for Authors<br />
Journal of Etlik Veterinary Microbiology Publication Conditions<br />
1. The Journal is a refereed, scientific publication of Turkish Republic<br />
of the Ministry of Agriculture and Rural Affairs, Directorate<br />
of Etlik Central Veterinary Control and Research Institute and is<br />
published two issues in a year. The abbreviation of the journal is “J<br />
Etlik Vet Microbiol”.<br />
2. In the Journal of Etlik Veterinary Microbiology, original research<br />
articles, actual reviews, case reports, short communications on the<br />
issue of veterinary medicine whose one part or whole have not been<br />
published in any other place before, and news from the institute<br />
are published. The review articles will be accepted only if they are<br />
original, actual and not repeating the classical knowledge. The author<br />
of the review is asked to possess original publications or researches<br />
on the subject at national or international levels.<br />
3. Manuscripts that will be prepared in Turkish and English should<br />
be typed as a full text, on A4 paper with 12 pt, in Times New Roman<br />
typing character, double-spaced and with 30 mm space in both<br />
sides of the paper. Manuscripts including figures and tables should<br />
not exceed 16 pages for original research articles, 10 pages for reviews,<br />
6 pages for case reports and 4 pages for short communications.<br />
4. Manuscript written in Microsoft Word format and figures in<br />
JPEG format at minimum 300 dpi resolution should be sent in one<br />
CD. Also four copies of manuscript [only one copy must include<br />
the name(s) and information about author(s)] should be sent to the<br />
edition board.<br />
5. Original research articles and case reports should include in following<br />
rank: title, name(s) of the author(s), their addresses, abstract<br />
and key words in English, title, abstract and key words in Turkish,<br />
introduction, material and method, findings, discussion and conclusion,<br />
acknowledgements and references. In short communications<br />
and reviews, divisions except summaries should be omitted.<br />
6. Original research articles and case reports should be arranged<br />
and composed as in the following.<br />
Title should be brief, explanatory and written in small caps.<br />
Explanation(s) about the study should be written as footnotes.<br />
Author(s) should be mentioned by their names and surnames; their<br />
surnames should be written in capital letters and author(s) title<br />
should not be mentioned.<br />
Summary should be in Turkish and English, single paragraph and<br />
composed of at most about 500 words.<br />
Key Words should be written in alphabetical order and should not<br />
exceed 5 words.<br />
Introduction not exceeding two pages should include a short review<br />
of the literature related with the subject and in the end paragraph;<br />
the aim of the study should be mentioned.<br />
Material and Method should be written in an essential and comprehensible<br />
manner without getting into details. Subtopics should<br />
be mentioned first in bold and after in italic type.<br />
Findings should be shortly explained and data should not be repeated<br />
within the text. Legends should be indicated at the top of<br />
each table, whereas should be indicated at the bottom of each figure<br />
and print. Vertical lines are not allowed in tables.<br />
Discussion and Conclusion must include the evaluation and comparison<br />
of results with other researchers’ findings. The study’s<br />
contributions to the existing literature should also be explained<br />
briefly.<br />
Acknowledgements must be indicated before references if necessary.<br />
References should be listed alphabetically and chronologically by<br />
numbers. In the body of text, reference must be shown by author’s<br />
surname and list number or only by list number within parenthesis.<br />
If there is more than one reference that refers to the same issue,<br />
these should be arranged by smallest to biggest reference list<br />
numbers at the end of sentence. If the reference is more than two<br />
authors, the surname of the first author should be written and other<br />
authors should be mentioned with the abbreviation of “et al.”. For<br />
the abbreviation of journals, the latest edition of the “Periodical<br />
Title Abbreviations: By Abbreviation” should be taken as basis. If<br />
the author(s) have more than one publication within the same year,<br />
besides the publication date, it should be mentioned as “a” and “b”<br />
in the list of references.<br />
The writing of the references and their alignment should be as in<br />
the following examples.<br />
For articles:<br />
Dubey JP, Lindsay DS, Anderson ML, Davis SW, Shen SK,<br />
(1992). Induced transplacental transmission of N. caninum in cattle.<br />
J Am Vet Med Ass. 201 (5), 709-713.<br />
For books:<br />
Fleiss Jl, (1981). Statistical methods for rates and proportions.<br />
Second edition. New York: John Willey and Sons, p.103.<br />
For edited books:<br />
Balows A, Hausler WJ, Herramann Kl, eds., (1990). Manual of<br />
Clinical Microbiology. Fifth edition. Washington DC: IRL Press,<br />
p.37.<br />
For chapter in edited books:<br />
Bahk J, Marth EH, (1990). Listeriosis and Listeria monocytogenes.<br />
Cliver DD. eds. Foodborne Disease. Academic press Inc,<br />
San Diego. p.248-256.<br />
For congress papers:<br />
Çetindağ M, (1994). Pronoprymna ventricosa, a new digenic<br />
trematoda from the Alosa fallax in Turkey. Eighth International<br />
Congress of Parasitology (ICOPA VIII), October, 10-14, İzmir-<br />
Turkey.<br />
For dissertations:<br />
Aksoy E, (1997). Sığır Vebası hastalığının histolojik ve İmmunoperoksidaz<br />
yöntemle tanısı üzerine çalışmalar. PhD Thesis, Ankara<br />
University Institute of Health Sciences, Ankara.<br />
Corresponding address, in multiple-author studies, as a correspondence<br />
address, only one of the authors’ name/surname, address<br />
and e-mail should be mentioned at the end.<br />
7. Genus and species names in Latin should be written in italic. All<br />
measures should be given according to the SI (Systeme Internationale)<br />
units.<br />
8. The articles that are sent to be published in the journal should be<br />
sent with a covering letter and “Publication Rights Transfer Agreement”<br />
signed by all of the authors. The selected articles for the<br />
publication, and if asked for, the decision of the editorial committee<br />
concerning the publication, are declared to the article’s author/<br />
authors.<br />
9. The wording of “Ethical Commission Permission is obtained”<br />
should appear in scientific studies based on animal experiments,<br />
which will be published in the Journal of Etlik Veterinary Microbiology.<br />
10. As the edition of the sent articles are done in accordance with<br />
the original text, all responsibility of the articles bear on the authors.<br />
11. Researches that aim at comparisons of the products with their<br />
commercial names are out of the journal’s theme scope.<br />
12. The trade marks of materials and products that are subject of the<br />
research should not be mentioned.<br />
13. If the research is supported by a foundation, name of the foundation<br />
and project number must be mentioned.<br />
14. The articles that are sent to the journal are published in line with<br />
their coming date.<br />
15. Unpublished papers are not returned to their author.
Yazarlara Bilgi / Instructions for Authors 43<br />
Yayın Hakkı Devri Sözleşmesi<br />
Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi - Ankara<br />
Aşağıda başlığı bulunan ve yazarları belirtilen makalenin tüm sorumluluğu Etlik Veteriner Mikrobiyoloji<br />
Dergisi Yayın Komisyonu Başkanlığı’na ulaşıncaya kadar yazar/larına aittir.<br />
Yayının adı: .....................................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
Yazar/ların ad/ları: ...........................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
Aşağıda isim ve imzaları bulunan yazarlar; yayınlamak üzere gönderdikleri makalenin orijinal olduğunu,<br />
daha önce başka bir dergiye yayınlanmak üzere gönderilmediğini ve kısmen ya da tamamen yayınlanmadığını,<br />
gerekli düzeltmelerle birlikte her türlü yayın hakkının, yazının yayımlanmasından sonra Etlik Veteriner<br />
Mikrobiyoloji Dergisi’ne devrettiklerini kabul ederler. Yayımlanmak üzere gönderilen bu makalenin<br />
tüm sorumluluğunu da yazar/lar üstlenmektedir.<br />
Yukarıdaki makalenin tüm hakları Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Dergisi’ne devredilmiştir.<br />
Yazar ad/ları İmza Tarih<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
Yazışma Adresi: ..............................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
Copyright Release<br />
Journal of Etlik Veterinary Microbiology Ankara - TURKEY<br />
The undersigned authors release Journal of Etlik Veterinary Microbiology from all responsibility concerning<br />
the manuscript entitled;<br />
Title of paper: ..................................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
Authors names: ...............................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
Upon its submission to the publishing commission of the Journal of Etlik Veterinary Microbiology.<br />
The undersigned author/s warrant that the article is original, is not under consideration by another journal,<br />
has not been previously published or that if has been published in whole or in part, any permission necessary<br />
to publish it in the above mentioned journal has been obtained and provided to the Journal of Etlik<br />
Veterinary Microbiology. We sign for and accept responsibility for releasing this material.<br />
Copyright to the above article is hereby transferred to the Journal of Etlik Veterinary Microbiology, effective<br />
upon acceptance for publication.<br />
To be signed by all author/s<br />
Authors names Signature Date<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................<br />
Correspondence Address: ................................................................................................................................<br />
..........................................................................................................................................................................
44<br />
Yazarlara Bilgi / Instructions for Authors