You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
An�lar���n s�ras��������rd�m yine. Fark�nday�m bundan boyuna �ikayet ediyorum. Ama insan tarih s�ras�yla m�,<br />
mutlaka kronolojik bir düzen içinde mi hat�rlar ba��ndan geçenleri?<br />
�stanbul’da Ertu�rul Muhsin iki piyesimi daha sahneye koydu 930 y�llar�nda: “Bir Ölü Evi”yle “Unutulan Adam”�,<br />
“Bir Ölü Evi”nin ikinci varyant��� Leningrat’ta Komisarjevski tiyatrosu oynad� dört be� y�l önce. Ad��� de���tirdim:<br />
“Bayram�n ilk günü”. Prömyerine Mihail Zo�enko’yla gittikti. Üstat be�endiydi piyesi, ben de çok sevindiydim.<br />
Zo�enko’nun bir çok hikâyesini çevirdim Türkçeye, ustal�����n hayran���m. Türk burjuva bas���. “Sovyetler<br />
Birli�i’nde insanlar gülmeyi unutmu�tur, mizah edebiyat� ölmü�tür” filan diye yaygaray� bast�klar� bir s�rada<br />
Zo�enko’nun yay�mlanmas� çok iyi olduydu. Onbinlerle Türk okuyucusu, Zo�enko’nun ac�, ama çok derin ve asla<br />
kötümser olmayan hikayelerini okuyarak Sovyetler Birli�i’ni sevdi san�yorum.<br />
“Bir Ölü Evi”nin konusu, klâsik burjuva miras dâvas�. Dört gün oynand� ancak. Hay�r hükümet yasak etmedi. Seyirci<br />
gelmedi. Sebebini anlatay�m.<br />
“Kafatas�” denemesini gözönünde tutarak, -sonradan anla��ld� ki, gere�inden çok gözönünde tutmu�uz bu denemeyiyeni<br />
piyesin yasak edilmemesi için yazar���n ad��� de���tirdik. Bundan dolay� da piyese gelen ço�unluk benim<br />
okuyucular�m de�il, burjuva, küçük burjuva seyircilerdi. Birinci perdenin ortas�nda hayk�rmaya ba�lad�lar: Bu ne<br />
rezalet! Mukaddesat���z tahkir ediliyor! �kinci perde aç�ld���nda salon yar� yar�ya bo�tu, üçüncü perdenin ortas�nda,<br />
galeri kalabal�kçayd� ama, salonda dört be� ki�i kalm����. Dedim ya böyle parlak bir prömyerden sonra piyes ancak<br />
dört gün tutunabildi. Bundan ötürü Muhsin öteki piyesi ad�mla san�mla sahneye koydu. Ba� rolü de kendisi oynad�.<br />
“Unutulan Adam”� 933’te yazm����m, hapislerimden birinden ç�kt�ktan sonra. K�saca konusu: Genç bir asistan� olan<br />
ve genç bir kad�nla evli, çok ünlü bir operatör ününün ve burjuva ahlâk telâkkilerinin esiridir. Kar�����n kendisini<br />
asistanla aldatt����� bildi�i halde ses ç�karmaz. Dile dü�mekten, ününü zedelemekten korkar. K��� evli bir erkekten<br />
gebedir. Rezaleti önlemek için k�����n çocu�unu kendisi dü�ürme�e raz� olur, k�z ameliyat masas�nda ölür, profesör<br />
hapse dü�er. Hapisten ç�kt��� zaman unutulmu�tur bütün cemiyetçe. Gidece�i bir tek yer vard�r: unutulan adamlar�n<br />
bar�na�� Sabahç� kahveleri. Piyeste insanlar biraz daha çok yönlü, böyle burada anlatt���m gibi kabataslak de�il<br />
san�yorum. Bunun da ikinci varyantini iki y�ld�r Sovyet Ordusu Tiyatrosu ba�ta olmak üzere bir çok yerde<br />
oynuyorlar. Demokratik Almanya’da, Çekoslovakya’da da.<br />
�stanbul’daki prömyeri MHAT’�n bir aktrisiyle seyretmi�tik. Ad��� hat�rlam�yorum. Yirmi y�llar�nda Moskova’daki<br />
Türk Elçili�i ba� kâtibi olan Fuat Car�m Beyle evlenip Türkiye’ye gelmi�. Sonra otuz y�llar�nda san�rsam bir rolü<br />
oynamak için bir kaç zamanl���na Moskova’ya döndü. Gözümün önüne uzunca boylu zay�fça ve çok kocaman kara<br />
gözlü, güzelli�i acayip ve çok ak�ll� bir genç kad�n geliyor. Yaz�k, ad��� hat�rlayam�yorum. MHAT’a telefon edip<br />
��renmeli. (22) Piyesi de oynan����� da pek be�endiydi. Hiç unutmam: Bunu Rusçaya çevirip Moskova’ya MHAT’a<br />
yollay�n, dediydi. Akl�ma birdenbire ne geldi bak�n: Bir gün Fuat Beyin kö�künde bahçede oturuyorduk. Fuat Bey,<br />
kar��� ve be� alt� ya��ndaki o�ullar�. O�lan bahçedeki bir çukuru ko�a ko�a atlamaya çal���� bir iki kere, ama her<br />
keresinde çukurun ba��nda irkilip durdu. Anas� o�lan�n yan�na gitti. Atla, dedi. Mademki atlamak istedin, geri<br />
dönmek olmaz. O�lan:<br />
-Korkuyorum anne, dedi.<br />
Ana:<br />
- Korkakl�k kadar ay�p �ey yok bu dünyada, dedi. Atla. Atlayamazsan dü�ersin çukura, can�n yanar, zarar yok, bir<br />
kere daha atlamaya çal���rs�n Atla...<br />
Ve o�lan atlad� çukura.<br />
1938’de hapse dü�tüm. On üç y�l kadar yatt�m bu keresinde. Be� piyes yazd�m içerde: “Ferhat’la �irin Yahut Bir<br />
Sevda Masal�”, “Yusuf’la Zeliha Yahut Yusuf ve Karde�leri”, “�stasyon”, “Fitnat”, “Yerdepremi”. Bunlardan<br />
“Ferhat ve �irin” Moskova’da, P�rag’da, Berlin’de ve daha bir kaç �ehirde oynand�. “Yusuf ve Karde�leri”<br />
Çekoslovakya’da ve Demokratik Almanya’da oynand�. Ha, “Ferhat ve �irin”den bir de film yap�ld�. Berbat bir �ey.<br />
Hat�rlad�kça utan���m hâlâ. “Yerdepremi”yle “F�tnat”�n müsveddeleri bile kalmad�, kay�plara kar���� ikisi de.<br />
��stasyonu”, konunun temelini ele alarak yeniden yazd�m. Hiç bir yerde oynanmad�.<br />
Amerika’y� yeniden ke�fetmek diye bir i� var, komik bir i� çok kere. Ama kimi kere de, Amerika’n�n<br />
ke�fedilmedi�ini gerçekten bilmeyip de bunu büyük bir ciddiyetle yaparsan, ke�fettim diye de deh�etli sevinirsin,<br />
sonra karaya ç���p da Amerika’da Avrupal�lar�n çoktand�r topra�� sürdüklerini görürsen durumun yaln�z komik de�il,<br />
az���k da ac�kl���r. Benim ba��ma i�te böyle bir kâ�iflik i�i geldi dramyazarl��� alan�nda.<br />
Hapiste insan�n vakti çoktur, hapishane i�temeli üstüne kurulmam��sa. Kurulmu�sa yorgunluktan dü�ünmeye vaktin<br />
kalmaz san�yorum. Ama benim yatt���m hapishanelerde dü�ünmekten ba�ka yapacak i� yok gibiydi. Yaln�z son y�l<br />
dokumac���k etmek bahtiyarl���na kavu�abildim.<br />
Ça�da� piyeslerde monologlar�n hemen hemen ortadan kalkt����� dü�ündüm. Monologlar�n geli�tirilmesiyle, yeni bir<br />
aç�dan i�lenmesiyle iç dünyam���n sahnede ba� rollerden birini oynayabilece�ini ke�fettim. “Ferhat’la �irin”de bu<br />
icad��� gerçekle�tirmeye çal����m. “Yusuf’la Zeliha”da da ayn� ke�fin sevincini duydum. Ferhat’la �irin’de,<br />
kahramanlar bir yandan birbirleriyle konu�uyor, bir yandan da ak�llar�ndan geçenleri birbirlerine de�il, seyircilere<br />
söylüyordu. Kimi kere de, uzun bir süre, her biri yüksek sesle dü�ünüyordu. Sonra, kimi kere, kahramanlar, bir<br />
ba�lar�na konu�uyorlard� kendi kendileriyle, yani klâsik monolog. Sonra, Yusuf’la Zeliha’da, Zeliha’n�n üç tonda