19.10.2012 Views

nazim

nazim

nazim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Fark�nday�m, ömrümde ilk defa bir konu etraf�nda da olsa, bir çe�it memuar yaz�yorum galiba. Oysa, an�lar���<br />

yazamayacak biri varsa o da benim. Neden o? diye gülümsemeyin. Sebep çok sade: haf�zam bilemedi�iniz kadar<br />

zay�ft�r. Akl�mda ayr�nt�lar kalamaz, tarihleri, adlar� akl�mda tutamam. Bundan ötürü �imdi kendimi zorlay�p,<br />

tiyatronun ömrüm boyunca oynad��� rolü dü�ündükçe, -üçüncü derecede bir dramyazar� olmama bakmaks���n- bir<br />

rolün büyüklü�üne ����yorum. Ben bunu altm�� ya��mda ke�fettim, bir dergiye bu yaz��� haz�rlarken, Ne tuhaf! Ama<br />

bu rolün bütün repliklerini, hele s�ras�yla, hat�rlayam�yorum.<br />

Bir roman yaz�yorum.(17) “Pravda”n�n 924 y��� koleksiyonunu gözden geçirmem gerekiyor. Evveli gün �öyle bir<br />

habercik okudum: “12 �ubat’ta, Krasno-Presnenski Kalyayef (18) i�çi tiyatrosunun salonunda bir gece tertipledi.<br />

Gecenin resmi tören bölümünden sonra Türk dramkolu, Meyerhold tiyatrosunda çal��an Ek yolda��n sahneye<br />

koydu�u ve kollektif üyelerinden Nâz�m yolda��n yazd��� ve bütün kollektifçe i�lenen bir piyesi oynad�.<br />

Piyes millî k���klarla oynand�. Sahneye konu� lakonikti. Salon çe�itli milletlerden, Türkçe bilmeyen seyircilerle dolu<br />

oldu�u halde oyunu çok büyük bir ilgiyle kar��lad�.”<br />

12 Mart 924 tarihli “Pravda” gazetesinde ç�kan bu bir kaç sat�r bu yaz�mda kullanaca��m biricik belgedir san�yorum.<br />

Demek ki, ad�m “Prevda”ya ilk önce 924’te geçmi� ve piyes yazar� olarak. Kim bilir bunu o zaman okuyunca nas�l<br />

sevinmi�imdir. Ne yalan söyleyeyim, evveli gün de bu bir kaç sat�ra rastlay�nca yüre�im �öyle bir tatl� tatl� hop etti.<br />

�aka m� bu, ta ne zaman “Pravda” ad��� anm��!<br />

Nikolay Ek’le Moskova’da “Metla” (19) tiyatro artelini kurduk. Galiba ilk ve son tiyatro arteli. Tam tarihi akl�mda<br />

de�il, ama afi�i gözümün önünde. Bir k���l diskin üstünde uzun sapl� bir çal� süpürgesi. Niyetimiz aç�k. Süpürgemiz,<br />

bir yandan günlük hayatta ve insanlar�n kafas�nda ve yöresindeki burjuva, küçük burjuva ve derebeylik kal�nt�lar���n<br />

tümünü süpürecek; öte yandan, bu kal�nt�lar� bilerek bilmeyerek koruduklar��� iddia etti�imiz tiyatrolardan<br />

Moskova’y� temizleyecek. Haftada iki kere oynuyorduk, �imdiki “Sentralniy”, o zamanki “�anuar”da.(20) Buras�<br />

Do�u Emekçileri Komünist Üniversitesi’nin kulübüydü de, ben de bir aral�k kulübün ba�kan�yd�m gibime geliyor,<br />

ama Nikolay Ekin kulübteki dram kollar��� idare etti�ini çok iyi hat�rl�yorum.<br />

Bir �ey daha akl�mda kalm��: Artistlerimizi iki çe�it imtihandan geçirerek seçiyorduk. 1- Aktörlük imtihan�, bunu Ek<br />

yap�yordu. 2- Politikadan imtihan, bunu ben yap�yordum. Namzetlere “Pravda” gazetesinin o günlük ba�yaz�����<br />

okutuyor, anlad����� anlatmas��� rica ediyordum. Sonra günün iç ve d�� politika konular� etraf�nda sorguya<br />

çekiyordum. Tiyatromuz, politikayla sahnenin organik birli�ini kurmak iddias�ndayd�. Yine akl�mda kald���na göre,<br />

“Kabahat kimde?” diye bir piyesimi oynad�k “Metla”da, bir de “Kirjiçik” adl� ve Ek’le birlikte yazd������� sand���m<br />

bir rövüyü “Kabahat kimde?” bir perdelikti ve cinayet, h�rs�zl�k filân gibi suçlarda kabahatin, -kapitalist düzendebireyde<br />

de�il, cemiyette oldu�u tezini savunuyordu. Rövü, sonralar� külhanbeyle�ti�ini duydum ama, o zamanlar çok<br />

temiz bir �ehir, bir yap���lar türküsü olan “Kirpiçiki” (21) türküsünün etraf�nda kurulmu�tu. Birinci Dünya Sava��,<br />

Ekim devrimi, ilk ekonomik kalk����. Sinemay� organik olarak tiyatroyla birle�tirmi�tik bu rövüde. Bir örnek:<br />

kahramanlardan biri bir sokak gösterisine kat���yordu. Gösteriyi ekranda seyrediyorduk. Gösteriden ayr���p bir evin<br />

kap����� çal�yor, içeri giriyor, ekrandan ç���p sahnedeki odaya dal�yordu. Prensip: bütün eksteryörler ekranda, bütün<br />

enteryörler sahnede, ama dedi�im gibi, bir birine ba��� olarak.<br />

“Metla” alt� ay kadar dayand�ktan sonra kendisi süprüldü tiyatro dünyas�ndan. �imdi dü�ünüyorum da, alt� ay<br />

dayanmas� bile ����lacak �ey. Ruhumuzdaki eski dünyalar�n kal�nt�lar�na kar�� sahnede, çok daha derin, çok daha<br />

ileri, çok daha olgun silâhlarla dövü�ülmesi gerekti�ini biliyorum art�k. Bizim “Metla”n�n o günkü imkânlar� ve o<br />

günkü tiyatro anlay���yla bu i�i becerememesinin ne kadar tabii oldu�unu da anl�yorum �imdi. Ama insan ne de olsa<br />

övünmeyi seviyor - bu ruh hâli de bir kal�nt� de�il mi? Evet, seviyoruz övünmeyi, bak�n, tiyatroyla sinemay� organik<br />

bir bütün olarak kulland�k diye yazarken övündüm basbaya��. Bu i�i Çeklerin “Laterna Majiki”nden çok önce, mono<br />

ekran da olsa, - biz gerçekle�tirdik gibime geldi bir an? Oysa ki, o y�llarda bütün dünyada bu denemeler yap���yordu.<br />

Hattâ �stanbul’da, bir filmi, bir Alman filmiydi san�yorum, ba� aktrisi, hem perdede, hem sahnede oynad�yd�.<br />

“Metla” denemesi, sonu “Kafatas�” piyesine dayanan bir dramyazarl��� anlay����� geli�tirdi bende. O devirlerde<br />

Marks’la, Engels’le, Lenin’le ha��r ne�irdim. Lenin’in kitaplar��� do�rudan do�ruya sahneye koymak istiyordum.<br />

“Kapitalizmin son merhalesi emperyalizmi” büyük bir senaryo halinde ve konkre kahramanlar� da i�e katarak<br />

��ledim. Sinema için de�il, bizim “Metla” için. Ama oynanmas� nasibolmad�. Meyerhold için de bir bale yazd�m:<br />

“Ehram”. Temelindeki istihsal kuvvetleri, istihsal münasebetleriyle ve üst yap�lar�yla sosyal ehram. Meyerhold’e<br />

götürdüm. Okudu, Be�endi. Ama oynamad�. Bir de �iir-piyes yazd�m: “Ay�n on dördü”. Bir Atlantik gemisindeki<br />

isyan� anlat�yordu. Ama, asl�na bakarsan gemi, ocak ve makina daireleriyle, ate�çileri, tayfalar� güverte, ikinci,<br />

birinci ve lüks mevki yolcular�yla, kaptanlar�yla bu Atlantik gemisi kapitalist cemiyetin stilize edilmi� bir maketiydi.<br />

Piyesi bitiremedim. Oynanmad�. Ama bir çok parçalar��� “Benerci kendini niçin öldürdü?” isimli �iir - roman�mda<br />

kulland�m.<br />

“Kafatas�” piyesimin ilk varyant��� da “Metla” için yazd�m. Oynanamad�. Bu varyant yitirildi de. �kincisini<br />

Türkiye’de yazd�m. Konusunu, oynan����� filân s�ras� gelince anlat���m. Onun da tezi Marksizmin bir düsturuydu:<br />

Kapitalizm, geli�erek öyle bir merhaleye var�r ki, yaln�z maddi e�yalar de�il, manevi de�erler de mal olur, al���p<br />

sat���r.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!