19.10.2012 Views

nazim

nazim

nazim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kâmil, Ankara’da kald���m aylar içinde Venedik Amiral�’n� belki on kere oynad�, ben her keresinde ordayd�m.<br />

�ekspir’e hayranl����� Abdullah Cevdet’in kötü, çok kötü çevirmelerine borçluyum, ama �ekspir’i bana Vahram<br />

Papazyan’�n ç�ra�� Otello Kâmil anlatt�. Kâmil çoktan öldü, aç, sefil, hasta, göçüp gitti. Papazyan Sovyetler<br />

Birli�i’ne geldi, ki ad�yla “Krasni Mak”(3).<br />

921’de Batum’a geçtim. O zamanki ad�yla “Fransa” otelinde, bir yandan günde iki tabak m���r unu çorbas���, bir<br />

çeyrek funt kara ekmekle yedim, bir yandan takunyalar��� tak�rdatarak mitinglere gittim, bir yandan Türkiye<br />

Komünist F�rkas� D�� bürosunun ç�kard��� “K���l Sendika” dergisinde çal����m, bir yandan da �u “Küçük<br />

�lüstirasyon” serisinde yay�mlanan Frans�zca piyesleri okudum, belki yüz tane, ard arda, belki daha çok. Yerle�ti�im<br />

odan�n dolab�nda buldum onlar�. Hepsi dokuz yüz on dörtten önceki tarihlerde ç�km����. Frans�z bulvar tiyatrolar���n<br />

o zamanlardaki repertuar�yla, Frans�z Vodviliyle alt� ay ha��r ne�ir oldum. Yaln�z o devirdeki Frans�z Burjuva ve<br />

küçük burjuvalar���n içyüzünü de�il, piyes yazma tekni�inin bir çok cilvelerini de ö�rendim.<br />

“Ocakba��”ndan sonra bir piyes daha yazm����m, Vâlâ Nureddin isimli bir Türk yazar�yla birlikte, Anadolu’da,<br />

Bolu’da ö�retmenlik etti�im s�ralarda. “Ta� yürek”. Köylü bir deli bir köy a�as���n köy odas�na konuk oluyor.<br />

Konu�ulanlar� dinliyor. Köylüler a�a için ta� yürekli herif, diyorlar. Deli, gece bo�uyor a�ay�, gö�sünden ta�<br />

yüre�ini ç�karmak istiyor, ama bir �ey bulam�yor. Tüh, diye hayk���yor, herifin yüre�i yokmu�... Sosyal motifi bu pek<br />

belli ve bir hayli Gran Ginyol piyesin bana büyük bir yararl��� dokundu: köylü dilini, daha do�rusu Bolu<br />

köylüklerinde konu�ulan dili inceledim, bu incelemeden genellikle halk diline atlamam sonralar� zor olmad�.<br />

Dönelim Batum’da Küçük �lüstirasyonlara. Günün birinde “Bethoven” diye �iirli yaz�lm�� bir piyese rastlad�m. Hiç<br />

de kötü yaz�lmam���� akl�mda kald���na göre. Belki de kötü yaz�lm����, �imdi okusam hiç ho�uma gitmez. Ama<br />

yazmak isteyip de hâlâ yazamad���m ve yazamadan ölece�im diye korktu�um konuyu o piyes verdi bana: Karl<br />

Marks’�n hayat��� yazmak bir piyeste, yahut bir kaç piyeste.<br />

�lk operay�, ilk baleyi, ilk gerçek tiyatroyu Moskova’da gördüm. Opera ����rtt� beni, ama o zamanlardan, yani 920-28<br />

��llar�ndan söz ediyorum, akl�mda kalan, o zamanki sahneye konulu�lar� ve oynan��lar� ve o zamanki dekorlar�yla<br />

“Karmen” ve o zamanki ad�yla “Krasni Mak”(3).<br />

Do�rusunu isterseniz operay� sevmi� de�ilim. Büyük sanat, zor sanat, yap�lar� da büyük oluyor, hem resmi taraflar�<br />

da var. Opera her devlette resmi tiyatro, evet, ne yapay�m, ne ilk görü�te sevdim, ne �imdi sevebiliyorum. Ama ders<br />

almad�m de�il. Ald�m. Hem yaln�z dramyazarl��� alan�nda de�il, �iir yazmak i�inde de, hatta günlük hayat�mda<br />

operan�n bana verdi�i, daha do�rusu tersine verdi�i derslerden yararland�m. Sanatta ve hayatta kestirmeli�in,<br />

sadeli�in, süssüzlü�ün, yald�zs�zl���n ve kadifesizli�in gerekti�ini “Bol�oy”da (4) seyretti�im operalardan ö�rendim.<br />

Mal� Teatr’dan (5) akl�mda hiç bir �ey kalmam��, o zamanlardan konu�uyorum. Yeni zamanlarda “Afrodit Adas�”n�<br />

(6) sevdim. Az kals�n unutuyordum, opera resim ve heykel ve hatta mimarl�k anlay���m, zevkim üstüne de etkili<br />

oldu. Opera sahnelerine, sahneye konu�lar�na, opera artistlerinin jestlerine filân benzeyen resimleri, resim<br />

kompozisyonlar���, heykelleri hâlâ sevmem. Dokuzyüz yirmi y�llar�nda Meyerhold (7) için yazd���m bir �iirde,<br />

Bol�oy’dan: “Bol�oy teatr�n yap��� mükemmel arpa anbar� olur!” diye söz ettim. Elbette haks�zl�k etmi�im O<br />

zamanki Bol�oy balelerinden akl�mda hiç bir �ey kalmam��. Yaln�z “Güzel Yusuf” diye bir bale seyrettim. Bol�oy’un<br />

de�ildi, ba�ka bir grubundu san�yorsam. ��te üstümde etkisi olan, hem de nas�l, bale budur. Durmadan k���ldanan,<br />

de���en kompozisyonun, yaln�z balede de�il, dramda, romanda, �iirde, nas�l olmas� gerekti�ini o “Güzel Yusuf”<br />

balesinden ö�rendim. Onu yine öyle oynasalar her keresinde k�rk bin ders almak için k�rk kere daha giderdim.<br />

Ben, Stanislavski’nin, Meyerhold’un, Vahtangof’un Tairof’un ellerinden taze ç�km��, duman� üstünde buram buram<br />

hayat, devrim, güzellik, kahramanl�k, iyilik, ak�l, zekâ kokan oyunlar seyrettim. Ben 922’de MHAT’ta (9)<br />

“Ayaktak��� Aras�nda”y� (10), ben Meyerhold’ta “Traelkin’in Ölümü”nü (11), “F�rt�na”y� (12) “Müfetti�”i (13), ben<br />

Kamerni’de “Fedra”y� (14), ben Vahtangof’ta “Turandot”u (15), seyretmi� adam�m... Bütün bunlar� seyredersin de<br />

donmu�, hareketsiz sanat anlay���n altüst olmaz m�? Kar��nda birbirinden geni� ufuklar aç�lmaz m�? Halk�n için,<br />

halklar için, insan için umutlu, ayd�nl�k, ileriye, hakl�ya, do�ruya, güzele, hürriyete, karde�li�e ça��ran eserler<br />

yazmak için yan�p tutu�maz m���n? Benim de ba��ma ayn���ey geldi.<br />

Burada yaln�z bir sat�rl�k sözüm var: o devirlerde, ana ak���yla, tiyatroda yenilik piyesten de�il, rejisörden, artistten<br />

ressamdan geliyordu. O y�llar�n alt�n devriyle, Yirminci Kongreden sonra p���ldamaya ba�layan ve �avk� yak�n<br />

��llarda göklere vuracak olan yeni alt�n devri -Sovyet tiyatrosundan söz ediyorum- aras�ndaki farklardan biri de,<br />

�imdi yenili�in dramyazarl���ndan da, piyesten de gelmeye ba�lamas�ndad�r. O zamanki reji ve sahneye konu�<br />

ara���rmalar���ahsen benim dramyazarl���m üstünde etkili oldu, dramlar��� meselâ Meyerhold’un, yahut<br />

Stanislavski’nin, yahut Vahtangof’un sahneye koyu�lar��� göz önünde tutarak kurmaya ba�lad�m. “Kafatas�”<br />

piyesimin yap���nda Meyerhold mektebinin etkisi büyüktür. “Unutulan Adam”da Stanislavski’nin, “�van �vanoviç<br />

var m�yd�, yok muydu?”da Turandot’un.<br />

Sovyet tiyatrolar���n etkisi �iirimin üstünde Sovyet �irinin etkisinden büyüktür. Burada tiyatro derken<br />

dramyazarl����� de�il, rejiyi, artisti, ressam� göz önünde tutuyorum. Bu etkiyi ayr� ayr� örnekler vererek<br />

gösterebilirim ama, benden ba�ka kimseyi ilgilendirmeyece�i için vazgeçiyorum. O zamanlardaki Moskova<br />

tiyatrolar� bende, dramati�i incelemek, derinlere inmek, abst�raksiyonlar ve genelle�tirmeler yapabilmek ihtiyac���<br />

do�urdu. Hem yaln�z sanatta de�il. Böylelikle ideolojik geli�meme yard�m ettiler.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!