19.10.2012 Views

nazim

nazim

nazim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"Jokond ile S�-YA-U'nun her parças�nda bu gizli, meçhul, büyük, isimsiz i�tiyak�n latifelere, garibelere, karanl�klara,<br />

tarihe, kulelere, rüzgârlara havada itiraz eden gizli seslere, hayaletlere, 'bayg�n kokulu havalara', kan k�zd�ran<br />

güne�lere, 'yald�zl� y�ld�zlara', acaip limanlara, Çin kam��lar�na, karalt�lara, par�lt�lara bürünerek, rengârenk güzel<br />

tayflar halinde ruhumuza geçti�ini hissediyoruz, i�te büyük eserlerin bize verebildi�i en güzel tad. Yoksa tez nedir?<br />

�ddia nedir? Edebiyat nazariyesi nedir? Falan, filan nedir? (...)<br />

"Türk edebiyat�nda ink�lap. Büyük teceddüd [yenilenme]. Nâz�m �ekillerinde yarat�����k. Lisan� tasfiye. Halk dilinin<br />

güzelle�mesi, tekâmülü. Harika, 'filan falan'...<br />

"Evet... Fakat bunlar da Nâz�m'�n hakiki vas�flar� yan�nda ehemmiyetsiz �eylerdir. Zira her 'edebiyatta ink�lap,<br />

tekâmül' ve bilmem ne, zaman içinde mahsur ve bir devre göre k�ymeti olan �eylerdir. Ben büyük eser denince<br />

milletlerin, devirlerin, mütehavvil [de���ebilir] bedii [estetik] k�ymetleri fevkinde [üstünde] bir �ey anl�yorum, üst<br />

taraf� bana bir moda gibi fani ve zaman�n kendine tak�larak sürüklenen âciz bir �ey gibi görünüyor.<br />

"Olabilir ki baz� gizli ve �uursuz emeller sonradan edindi�imiz di�er zihni akidelerimizle [inançlar���zla] uyu�maz;<br />

o vakit, ruhumuzda, kendi kendimizle bir kavga ba�lar; nazari ve akli hüviyetimizle daha deruni [içsel] �ahsiyetimiz<br />

aras�ndaki bu taarruz [sata�ma], ruhumuzun dinamik kuvvetini art�rmakla beraber, iddiam�zla eserimiz aras�ndaki<br />

mesafeyi ço�alt�r. (...) Bu taarruz Nâz�m Hikmet'te barizdir.<br />

"Nâz�m Hikmet felsefi idealizmin ve spiritüalizmin dü�man� görünür (Berkley, Makinala�mak). Realist görünür;<br />

nikbin görünür; materyalist görünür; halbuki bir mu�amba üstündeki hareketsiz tasviri canland�ran ve satirik bir<br />

fantezi içinde ya�atan Nâz�m hayatta idealist ve liriktir; dünyan�n en me�hur tebessümü alt�nda gizlenen haileyi sezen<br />

Nâz�m bedbindir; gemicileri yald�zl� y�ld�zlara do�ru çeken Ko�in�in gecelerindeki t�ls�ml� cazibeyi sezen Nâz�m<br />

Hikmet realist de�ildir ve onun mefkûresi herhangi bir bedii akidenin tahakkukunu görmekten ibaret kalm�yor,<br />

fevkalbe�er emellerin tahakkukunu isteyen her �airin metafizik i�tiyak�na kadar yükseliyor.<br />

"Ben Nâz�m'� iddialar�ndan uzakla����� yerlerde seviyorum ve her nazariyeyi, hatta kendi iddias��� bile inkâr eden<br />

'eeeyt' diye att��� naralarda buluyorum; zira septik olmayan bir edebiyat, hatta zekâ tasavvur edilemez. Her â��k ve<br />

her �air ebediyyen �üphe edecektir, çünkü zekâ için inanmak ölümdür. (...)<br />

"Ben Nâz�m Hikmet'i ne k���k m�sralar�, ne trak tiki tak'lar�, ne bedii akidesi, ne iddia etti�i maddecili�i için<br />

seviyorum. (Nâz�m Hikmet bedii mefkûresine yanl�� isim takm�� adamd�r, zira hakiki mefkûrelerin ismi yoktur, tarif<br />

edilen bir mefkûre basit bir i�tiyaktan ba�ka bir �ey de�ildir. Gayri mümkün idealleri ta��mayanlar�n �airli�inden<br />

de�il, insanl���ndan bile �üphe ederim. ��te benim Nâz�m'da sevdi�im taraf onun gayri mümkün i�tiyak���r.) Ben onu<br />

materyalist, nikbin, müstehzi, hatta bazen kaba müstehzi bir nikab [peçe] alt�nda gizlenen co�kun, lirik, melankolik,<br />

sanc��� ve bedbin, meçhule ve imkâns�zl��a â��k, daima isyankâr ve her malikiyyetten sonra daha fazlas��� isteyen<br />

büyük ve namütenahi ars�zl��� için seviyorum. Nâz�m'�n iddialar� kendisi için alkol gibi bir münebbihten ibarettir.<br />

Halk için ve çok umumi bir yazar gibi görünen Nâz�m, bilakis çok hususi ve �ahsidir, mürekkebi [kar�����]<br />

basitle�tiren, inceyi kabala���ran Nâz�m, bu cehdine ra�men, ekseriyet taraf�ndan anla��lmamaya mahkûm<br />

bedbahtlardand�r ve en büyük �erefiyle en büyük �st�rab� buradad�r. O 'tebessümü me�hur olman�n elemini' ekseriyete<br />

asla anlatamayacakt�r. (...)<br />

"Nâz�m Hikmet'i, büyük Türk �airini bedii iddialardan uzakla����� yerlerde aray���z. Hakiki insan orada gizlidir. Ve<br />

tecessüsünüz kar����nda gayet mahir bir saklambaç oynayan bu ince ve k�vrak ruhu bir an yakalamak istiyorsan�z,<br />

kelimelerin sathi ve zihni medlullerine [kar����klar�na] de�il, telkini manalar�na, derinliklerine ve ahengine dal���z.<br />

Nâz�m Hikmet'in hakiki karii, hakiki meftunlar� ve Nâz�m Hikmet'i anlayanlar, onun görünen taraf��� de�il,<br />

görünmeyen taraf���, hatta kendinin bile göremedi�ini görenlerdir."<br />

Peyami Sefa Beyin, 1929 aral���nda, "Resimli Ay"da yay�mlanan, k�saltarak aktard�����z bu yaz��� Nâz�m Hikmet'i<br />

sevenleri baya�� öfkelendirmi�ti. �air hiç ho�lanmad���, ayr�ca ne yaparsa yaps�n kurtulamayaca�� bir bilinçsizlik<br />

ortam�nda gösteriliyordu. Bu yüzden Asmal�mesçit'teki bir lokantada baz� genç sanatç�larla yazar aras�nda hakarete<br />

varan bir tart��ma ya�and��� söylenir.<br />

Nâz�m Hikmet ise yaz��� pek önemsemedi.<br />

Bu kadar anlatmas�na, yazmas�na kar��n, demek ki baz� dostlar idealist felsefenin, günlük kokusu tüten inançlar�n<br />

esaretinden bir türlü kurtulam�yorlard�. Çe�itli nedenlerle kafas� ta�la�anlar için, yeni �eyler ö�renmek, örnekse<br />

diyalektik materyalizmi anlayabilmek kolay de�ildi. Ayr�ca gerçekçili�i ya�ama ayna tutmak gibi ele almak yayg�n<br />

bir yan�lg�yd�.<br />

Bu olay eskilere kar�� birlikte sava��m veren iki arkada��n aras��� açmad�. Nitekim Peyami Sefa Beyin Dokuzuncu<br />

Hariciye Ko���u adl� roman� yay�mland��� zaman, "Resimli Ay"�n �ubat 1930 say���nda, Nâz�m övgü dolu bir yaz�<br />

yazd�. Ama "muazzam" diye niteledi�i kitab� anlat�rken araya �öyle bir tümce sokmadan da edemedi :<br />

"Peyami'nin roman� realisttir, fakat eski manada foto�raf realizmi de�il, �eniyetlerin abidesini yapan ve bunu yapmak<br />

için bir s�ra tahlil ve terkiplerden mürekkep bir kompozisyon vücuda getiren diyalektik bir realizm."<br />

Nâz�m Hikmet'in Peyami Safa'dan uzakla�mas�, san�ld��� gibi, idealist felsefenin etkisinden kurtulamad�����<br />

söyledi�i bu arkada����n, 1929 y��� sonunda yazd��� Jokond ile ��-YA-U ele�tirisi yüzünden de�ildi. As�l so�ukluk<br />

daha sonralar� aralar�nda geçen k�sac�k bir konu�madan kaynaklanm����.<br />

Nâz�m'�n hep para s���nt��� içinde ya�ad����� bilen Peyami Safa, ona bir gün çok do�al bir soruymu� gibi, "gelen<br />

paralar�" kimin ald����� sormu�tu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!