T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ... T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
06.08.2013 Views

3.1. Koreografi ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SAHNELEME TEKNİKLERİNİN FİZİKSEL TİYATRODAKİ KULLANIMI Dans ve tiyatronun biraraya gelebilmesinde köprü niteliğinde olan koreografinin, fiziksel tiyatro gruplarındaki kullanımı, bilinen anlamda salt dans koreografisi olarak değerlendirilmemelidir. Koreografi fiziksel tiyatro çalışmalarında, dans ve hareketin birlikteliğinin ötesinde, dramatik öykünün biçim verilmiş hali olarak tanımlanabilir. Aslına bakılırsa koreografi, antik yunan tiyatrosunda koroyu oluşturan insanların hareketlerinin belirlenmesi durumundan ortaya çıkmıştır. Günümüzde ise koreografi, dansın kurgusunu, yapısını, adım düzenini ve bu adımlara bağlı hareket akışını belirlemek için kullanılmaktadır. Koreografın malzemesi insan bedenidir ve bununla birlikte nasıl hareket üretileceği koreografın konusudur. Hareketler bir tasarım sürecinin temel ögeleri olmakla beraber, ancak diğer ögelerle birlikte anlama ulaşan araçlar niteliğindedir aynı zamanda. Korografide amaç, yeni adımlar, yeni hareketler yaratmak ya da simetrik- asimetrik sahne kullanımı değil, varolan malzemeyi bilinçli bir şekilde, kompozisyon anlayışı ile değerlendirerek, gereksiz tekrarlardan arındırılıp ve sahne tekniklerine de uygun olarak dengeli ve uyumlu bir bütün oluşturmaktır(Bkz. Yılmaz,2002;101). “Koreograf, amacını gerçekleştirmek için hareketlerden yararlanır ama,belki de bu amacı zaten kelimelerle ifade edemeyecektir( Evci,2002 56’dan , Aykal;1982) Koreografinin modern dansla birlikte önemi vurgulanmadan önce, klasik bale yaratıcıları bir “hareketler dili” yaratmış, bu dili oluşturan temel hareketleri belirlemişlerdir. Bu yapıtlarda ortaya konulan “dilin” “heceleri” alınarak günlük egzersizler türetilmiştir. Böylece dansçıların eğitimi hareket yinelemesine, hecelerin en iyi biçimde ezberlenmesine dayanmıştır. 19. yüzyılım ilk yarısında koreografların çoğunluğu bu günlük egzersizlerin çizdiği sınırlar içinde çalışmaya başlamış ve o dönemde henüz yaygınlaşmış bir dans 40

yazımı, koreoloji olmadığından, koreograf kavramı, dans rejisörlüğü ile karıştırılır hale gelmiştir. Modern dansın öncüleri ise geleneksel hareket dilini yadsıyıp, özgür anlatımı ön planda tutmuşlardır. İnsan bedeninin tüm olanaklarını, belirli kalıpların koyduğu sınırlara bağlı kalmaksızın değerlendirmek istemişlerdir. Bu akımın en önemli temsilcisi olan Martha Graham 1940 larda kendi dansında, klasik baleden farklı olarak, geleneksel hareket dilinin formasyon ve deformasyonlarından uzak tutmak amacıyla kendi yöntemi doğrultusunda koreografiler yapmıştır. Graham kişisel üslubunu geliştirip sınıflandırarak kendi çalışmaları için bir hareketler sözlüğü oluşturmuş ve bu sözlük ile değişik düzenlemeler yaparak kendi koreografilerini özgünleştirmiştir (Bkz. Yılmaz, 2002; 103, Aykal,2002;227). Rumiana Markova koreografın koreografi yaparken kişisel birikiminden yola çıktığını şu şekilde özetlemiştir; “ Koreograf, malzemesini düzenledikten sonra genellikle bunu metne dönüştürür. Ne var ki, hareket notasyon sistemleri, müzikal notasyon kadar yaygın bir biçimde kullanılmamaktadır. Dansçı ve koreograflar daha çok kinetik bellek veya kişisel hiyerogliflerden yararlanmaktadırlar” (Markova,1958; Plovdiv) Koreograf yaratı sürecinde hayal gücünü kullanarak içinde yaşadığı dünyayı harekete dönüştürür. Söz konusu olan hareket, basit ve ya karmaşık bir yapı içinde aynı zamanda mekansal ve ritmik bir yapı oluşturur. Koreografın yarattığı ilizyon bu ögeleri biraraya getirip dramatik yapıya verdiği biçimle gerçekleşir. Fiziksel tiyatroda koreografinin dans, hareket, söz, mim, oyunculuk ve sahne için gerekli bütün diğer ögeler (ışık, dekor, aksesuar, müzik) ile sentezlenerek oluşturulduğunu ifade eden Petia Stoilova koreografinin bu tür içinde teatral olanı vurgulaması gereğini şu şekilde özetler; “ Fiziksel tiyatro koreografisi yapılırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta yapılan düzenlemenin dans koreografisi yaklaşımı ile yapılmamasıdır.Fizikse tiyatro bir dans türü değil, tiyatro türüdür ve bu tür içinde kullanılacak tüm ögeler teatral olanı göstermelidir.” (Stoilova,1956; Plovdiv) 41

3.1. Koreografi<br />

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />

SAHNELEME TEKNİKLERİNİN FİZİKSEL TİYATRODAKİ<br />

KULLANIMI<br />

Dans ve tiyatronun biraraya gelebilmesinde köprü niteliğinde olan<br />

koreografinin, fiziksel tiyatro gruplarındaki kullanımı, bilinen anlamda salt dans<br />

koreografisi olarak değerlendirilmemelidir. Koreografi fiziksel tiyatro çalışmalarında,<br />

dans ve hareketin birlikteliğinin ötesinde, dramatik öykünün biçim verilmiş hali olarak<br />

tanımlanabilir. Aslına bakılırsa koreografi, antik yunan tiyatrosunda koroyu oluşturan<br />

insanların hareketlerinin belirlenmesi durumundan ortaya çıkmıştır. Günümüzde ise<br />

koreografi, dansın kurgusunu, yapısını, adım düzenini ve bu adımlara bağlı hareket<br />

akışını belirlemek için kullanılmaktadır.<br />

Koreografın malzemesi insan bedenidir ve bununla birlikte nasıl hareket<br />

üretileceği koreografın konusudur. Hareketler bir tasarım sürecinin temel ögeleri olmakla<br />

beraber, ancak diğer ögelerle birlikte anlama ulaşan araçlar niteliğindedir aynı zamanda.<br />

Korografide amaç, yeni adımlar, yeni hareketler yaratmak ya da simetrik- asimetrik<br />

sahne kullanımı değil, varolan malzemeyi bilinçli bir şekilde, kompozisyon anlayışı ile<br />

değerlendirerek, gereksiz tekrarlardan arındırılıp ve sahne tekniklerine de uygun olarak<br />

dengeli ve uyumlu bir bütün oluşturmaktır(Bkz. Yılmaz,2002;101).<br />

“Koreograf, amacını gerçekleştirmek için hareketlerden yararlanır<br />

ama,belki de bu amacı zaten kelimelerle ifade edemeyecektir( Evci,2002<br />

56’dan , Aykal;1982)<br />

Koreografinin modern dansla birlikte önemi vurgulanmadan önce, klasik bale<br />

yaratıcıları bir “hareketler dili” yaratmış, bu dili oluşturan temel hareketleri<br />

belirlemişlerdir. Bu yapıtlarda ortaya konulan “dilin” “heceleri” alınarak günlük<br />

egzersizler türetilmiştir. Böylece dansçıların eğitimi hareket yinelemesine, hecelerin en<br />

iyi biçimde ezberlenmesine dayanmıştır.<br />

19. yüzyılım ilk yarısında koreografların çoğunluğu bu günlük egzersizlerin<br />

çizdiği sınırlar içinde çalışmaya başlamış ve o dönemde henüz yaygınlaşmış bir dans<br />

40

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!