T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
19. yüzyılın sonlarına doğru kuramcılar, bir yandan insanı etkileyen, toplumsal<br />
değerlerin karmaşıklığı çelişkilerini dile getirirken diğer yandan insanın ilkel ve<br />
hayvansı yanına, doğal dürtülerinin yansıtılmasına önem vermişlerdir. Bu noktada<br />
realizm ve natüralizm çelişkisi görülmeye başlanır.<br />
“Doğalcı eğilim içinde olan yazar ve düşünürler, insanı bir doğa<br />
parçası gibi madde yanı ile ele alır, bu maddeyi bilim yöntemi ile incelemeye<br />
özen gösterirler. Gerçekçi eğilimli yazar ve düşünürlerin ise toplumsal<br />
ilişkilere ve toplum sorunlarına önem verdikleri, toplumu, insanı karmaşık bir<br />
bütün olarak ele aldıkları, toplumsal sorumluluğa dikkat çektikleri görülür.<br />
Her iki eğilim yaşam gerçeğinin yansıtılması konusunda birleşmiştir. Birinde<br />
durum ve olgulara egemen olan toplum yasaları, ötekinde insana egemen olan<br />
doğa yasaları ilgi çeker.” (Şener, 2000;177)<br />
19. yüzyılın sonlarında gerçekçi doğalcı eğilimlerin tiyatro yazarlığı ve<br />
uygulamasındaki başarısı yadsınamaz bir hale gelmiş ve akabinde bu tiyatro akımının<br />
belirlediği kalıpları her yönde aşmayı amaçlayan yeni eğilimler ortaya çıkmıştır. Bu<br />
eğilimlerin idealist felsefeyle temellenmiş olmaları açısından romantizmin uzantıları<br />
olduğu düşünülür.<br />
“Her ülkede birbirine benzer doğrultularda gelişen karşı gerçekçi<br />
görüşler, simgecilik(sembolizm) yeni romantizm estetikçilik akımlarını<br />
meydana getirir; plastik sanatlarda, şiirde önemli yapıtlar üreten bu akımlar,<br />
tiyatro türünde ciddi bir atılım yapamamış, güçlü oyunlarla perçinlememiştir.<br />
Tiyatroda akım oluşturacak bir kuram ve uygulama birliğini<br />
geçekleştiremeyen bu eğilimler kısa sürede soluğunu yitirmiş, ancak sahne<br />
uygulamasına ilişkin bulguları ile daha sonraki gelişmelerde etkin olmuştur”<br />
(Şener,2000;220)<br />
20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan öncü akımlar ise gerçekçi akıma karşı<br />
çıkmakla birlikte 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan karşı gerçekçiler gibi mistik<br />
eğilimli değillerdir. 20. yüzyılın öncü akımlarından insanın bir güç kaynağı olarak<br />
bilinçaltına yönelmesi dile getirilir. Bu akımlardan sürrealizm içinde yer alan<br />
Antonın Artaud birinci dünya savaşı öncesi öncü tiyatro anlayışı ile günümüz modern<br />
tiyatro anlayışını birbirine bağlayan önemli bir halka olarak değerlendirilir. Antonın<br />
17