T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
gözlemlendiği üzere, yapılan bütün hareketlerin, devinimlerin oluşumu yerçekimi ile<br />
doğru orantılıdır (Bkz.Dere, 1994 ;29).<br />
Bu bölümde açıkladığımız, temel biyomekanik kavramlar, hareketin oluşumunu<br />
sağlayan iç ve dış kuvvetler ve yerçekiminin harekete etkisi, fiziksel tiyatro<br />
oyuncusunun kavraması gereken bilimsel esaslardır. Ancak bu kavramların idrak<br />
edilmesiyle temellendirilmiş bir beden kullanımı ile fiziksel anlatımda organiklik<br />
görünür kılınabilir.<br />
1.2.Bedensel Devinimin Kültürel Temelleri<br />
1.2.1. Oyun Kavramı<br />
Çağdaş tiyatro düşüncesine, gerçekçi akımdan başlayarak genel olarak bir göz<br />
attığımızda günümüz tiyatrosunun bütün bu süreçlerden etkilenerek gelmiş olduğu nokta,<br />
tiyatro sanatının yeniden görselliğe yönelmesidir. Bir çok Avrupa ülkesinde 1970’lerden<br />
başlayarak, hareket tiyatrosuna doğru bir yöneliş söz konusudur. Genel olarak fiziksel<br />
tiyatro olarak tanımlanan, tiyatro sanatının gidişatını etkileyen bu tür, kimi kuramcılar<br />
tarafından (Şener,2000;171) tiyatronun kökenine yeniden bir dönüş olarak da<br />
değerlendirilmektedir. Tiyatronun kökenine baktığımızda ise ritüel, taklit ve bu ögelerin<br />
asıl çıkış noktası olan “oyun” kavramıyla karşılaşırız.<br />
Bu bölümdeki amacımız tiyatro sanatını icra eden kişinin (oyuncunun) varoluş<br />
nedeni olan oynama eyleminin tarihsel süreç içinde oluşturduğu “oyun” kavramını, bu<br />
kavramın, taklit, dans ve ritüel ile ilişkisini açımlamak, oyuncunun hareket etme<br />
ihtiyacının “oyun” olgusu ile değerlendirilmesi gereğine dikkat çekmektir.<br />
Oyunculuk sanatı varolmadan önce, oyunculuk yetisi vardı.Yani eğitilmiş<br />
profesyonel oyuncudan çok önce oyunculuk yapan insan vardı. Huzinga’nın dediği gibi ;<br />
“Kültürün kaynağı oynayan insandır”(Huizinga,1995;10). Dünyanın dört bir yanında<br />
ilkeller düşüncelerini ve duygularını anlatabilmek için önce harekete sonra sese ve<br />
geliştikçe de söze başvurmuşlardır.<br />
Oyunun işlevi, pragmatik bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde genel olarak her<br />
bilimsel araştırma ve incelemeci tarafından, hareket noktası olarak kabul edilir. Bazı<br />
bilim adamları oyunun kökenini ve temelini yaşam sevinci fazlalığının belirlediği bir<br />
olgu olarak görmüş, kimi bilim adamlarıysa canlı varlıkların oyun oynama ihtiyacının<br />
doğuştan gelen bir taklit yeteneğinin hükmü altında olduğunu, oyun yoluyla hayatın<br />
ondan talep edeceği ciddi faaliyetlere hazırlık yaptığını dile getirirler(Bkz.<br />
8