T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ... T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
06.08.2013 Views

SONUÇ Oyuncu, bedeniyle başka biçimde düşünmeyi öğrenir. Oyuncunun bedeniyle olan bağlantısı, bedeninin verdiği sinyalleri algılaması ve bedenin bütününü kullanarak (el ve yüz dışındaki bölgeleri) eylemini gerçekleştirmesi onun şablon jestler ve alışılmış yüz mimikleriyle sınırlı kalmamasını sağlar. Duygusal mesajları ve karakterin düşünme haritasını, kendi kişiliğinin verdiği ipuçları ve açtığı kapılarla fiziksel eyleme geçirmesi , ona bir dramatik tiyatro oyuncusu olarak da rolüne kendine özgü bir yorum katma imkanı sağlayacaktır. Fiziksel aksiyon ayrımları vurgulamanın bir biçimi olarak fiziksel tiyatro içinde tipleme, oyunculardan diğerlerine karşı uzaklığı korumayı ve kendi figürlerini kesin olarak sınırlamayı şart koşar. Bu noktada da pandomim eğitimi almış oyuncuların daha başarılı olması kaçınılmazdır. Pandomimsel beden dalgasını gerçekleştirebilen bir kişi, canlandıracağı karakter için uygun karakteristik temel tavrı nispeten zorlanmadan bulacak, o figürü koruyacak ve onun sınırları içinde çeşitlemelerde bulunabilecektir. Bu açıdan baktığımızda pandomim tiyatro sanatı için bir çok açılım sunabilir, oyunculuk ve pandomimin, oluşturacağı verimli bileşimler düşünülebilir. Fiziksel tiyatroda her hareketin bir değeri, hızı, tartımı ve karakter yapısı söz konusudur. Hareketin teatral etkisinin saptanması, koreolojik, matematiksel analizler ile gerçekleştirilir. Dans adımlarının, oyuncunun jestlerinin, kullanılan mim göstergelerinin her biri birbiriyle matematiksel bir düzlemde ilintilidir. 1970’lerden başlayarak belirgin bir kategorizasyon içinde değerlendirilen Fiziksel Tiyatro gruplarının birçoğu Martha Graham’ın modern dans tekniği ile Bağlantılı Doğaçlama (Contact Impovisation ) tekniğini kullanmaktadırlar. Martha Graham’ın bir yüzyıl boyunca temel prensiplerini kurduğu ve geliştirdiği modern dans tekniği ile bütün dünyayı etkilediği ve fiziksel tiyatronun gelişiminde, tiyatronun dans sanatı ile birebir ilişkisine yön verdiği görülmüştür. Bağlantılı Doğaçlama çalışma tekniğini, fiziksel tiyatro gruplarının her biri bu teknik doğrultusunda kendi metodlarını geliştirerek kullanmaktadırlar. Martha Graham’ın yöntemi ve bağlantılı doğaçlama günümüz fiziksel tiyatro uygulayıcılarının, 88

hem dans ögesinin bu tür içinde kullanımı konusunda hem de hareket koreografisine gidilmesinde belirleyici unsurlar olmuşlardır. Fiziksel tiyatroda müzik kullanımı, dans tiyatrosu ve hareket tiyatrosunu birbirinden ayırma ve aralarındaki farkı belirlemek açısından oldukça önemlidir. Günümüzde fiziksel tiyatro gruplarının bir çoğu müziği de bir hareket olarak algılamakta ve çalışmalarında müzik faktörünü bir partner olarak değil yardımcı öge olarak değerlendirmektedirler. Fiziksel tiyatroda kullanılan müziklerin temel yapısı, anlatılmak istenen hikayeye hizmet edecek bir cümle niteliğindedir. Koreografide oluşturulan epizodların birebir müzikle ilişkili olduğu bölümlerde müzik cümleleri, daha çok tempo ve ritmin belirlediği partisyonların biraraya getirilmesiyle oluşturulur. Doğrudan müzik temelli bir koreografi oluşturulduğunda müzik cümlelerini, gerçekleştirilen hareket, dans, devinim ve jest ile aynı paralellikte olması gerekmektedir. Müziğin partner olarak kullanılmadığı koreografilerde ise, epizodlar ile ilişkisi bağlamında oyun hem ritim hem de tempo açısından farklılıklar gösterir. Fiziksel tiyatroda yapılan işin dans tiyatrosundan bağımsız olmasını isteyen gruplar, müziği genellikle partner olarak değil fon olarak değerlendirmektedirler. Bunu gerçekleştirebilmek için ise koreolojiden yararlanmaktadırlar. Balerinler ya da baletler bir hissedişi, bir duyguyu anlatmak için uzunca betimlemeler yolunu kullanırlar. Örneğin bir balerin, aşık olmuş bir kızı tasvir ederken belki yedi dakika boyunca aşka denk düşen dans figürlerini icra eder. Pantomim sanatında, anlatılacak hikayenin bütün ayrıntıları, beden ile açık bir şekilde ifade edilmeye çalışılır. Kullanılan her nesne tasvir edilir, dansta bir hissin ifade edilişi, pantomimde hikayenin parçalara ayrılarak betimlenmesine denk düşer. Fiziksel tiyatro ise bu iki türü de kendi içinde barındırabilme özgürlüğüne sahiptir. Herhangi bir kuralı yoktur, bu da ona istediğini istediği biçimde anlatma özgürlüğü sunar. Koreografisi yapılmış hareket ya da dansta oyuncu-dasçı ne yapacağını bilir ve bedenini hareket ettirerek, amaçlanan biçim ilk günki gibi – bedenin onlarca kez bunu yapmış olmasına rağmen- ifade edilmeye çalışılır. Fakat bağlantılı doğaçlamada müzik, partner ve mekanın o an ki etkisi, oyuncunun iç aksiyonunun bedeninde vücut bulmasına olanak sağlar. Yaratı anıdır, dolayısıyla oyuncunun aklından çok hissedişi ya 89

hem dans ögesinin bu tür içinde kullanımı konusunda hem de hareket koreografisine<br />

gidilmesinde belirleyici unsurlar olmuşlardır.<br />

Fiziksel tiyatroda müzik kullanımı, dans tiyatrosu ve hareket tiyatrosunu<br />

birbirinden ayırma ve aralarındaki farkı belirlemek açısından oldukça önemlidir.<br />

Günümüzde fiziksel tiyatro gruplarının bir çoğu müziği de bir hareket olarak<br />

algılamakta ve çalışmalarında müzik faktörünü bir partner olarak değil yardımcı öge<br />

olarak değerlendirmektedirler.<br />

Fiziksel tiyatroda kullanılan müziklerin temel yapısı, anlatılmak istenen hikayeye<br />

hizmet edecek bir cümle niteliğindedir. Koreografide oluşturulan epizodların birebir<br />

müzikle ilişkili olduğu bölümlerde müzik cümleleri, daha çok tempo ve ritmin belirlediği<br />

partisyonların biraraya getirilmesiyle oluşturulur. Doğrudan müzik temelli bir koreografi<br />

oluşturulduğunda müzik cümlelerini, gerçekleştirilen hareket, dans, devinim ve jest ile<br />

aynı paralellikte olması gerekmektedir. Müziğin partner olarak kullanılmadığı<br />

koreografilerde ise, epizodlar ile ilişkisi bağlamında oyun hem ritim hem de tempo<br />

açısından farklılıklar gösterir. Fiziksel tiyatroda yapılan işin dans tiyatrosundan bağımsız<br />

olmasını isteyen gruplar, müziği genellikle partner olarak değil fon olarak<br />

değerlendirmektedirler. Bunu gerçekleştirebilmek için ise koreolojiden<br />

yararlanmaktadırlar.<br />

Balerinler ya da baletler bir hissedişi, bir duyguyu anlatmak için uzunca<br />

betimlemeler yolunu kullanırlar. Örneğin bir balerin, aşık olmuş bir kızı tasvir ederken<br />

belki yedi dakika boyunca aşka denk düşen dans figürlerini icra eder. Pantomim<br />

sanatında, anlatılacak hikayenin bütün ayrıntıları, beden ile açık bir şekilde ifade<br />

edilmeye çalışılır. Kullanılan her nesne tasvir edilir, dansta bir hissin ifade edilişi,<br />

pantomimde hikayenin parçalara ayrılarak betimlenmesine denk düşer. Fiziksel tiyatro<br />

ise bu iki türü de kendi içinde barındırabilme özgürlüğüne sahiptir. Herhangi bir kuralı<br />

yoktur, bu da ona istediğini istediği biçimde anlatma özgürlüğü sunar.<br />

Koreografisi yapılmış hareket ya da dansta oyuncu-dasçı ne yapacağını bilir ve<br />

bedenini hareket ettirerek, amaçlanan biçim ilk günki gibi – bedenin onlarca kez bunu<br />

yapmış olmasına rağmen- ifade edilmeye çalışılır. Fakat bağlantılı doğaçlamada müzik,<br />

partner ve mekanın o an ki etkisi, oyuncunun iç aksiyonunun bedeninde vücut<br />

bulmasına olanak sağlar. Yaratı anıdır, dolayısıyla oyuncunun aklından çok hissedişi ya<br />

89

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!