ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ... ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Kadir Uğurtan YILMAZ gösterirken, 14 tanesi 2 ile 9 arasında değişen allel vermiştir. Çalışmada lokus başına ortalama 4.1 allel düşmüştür. Geuna ve ark. (2006) ticari olarak yetiştirilen kayısı çeşitlerinin öteki sert çekirdekli meyve türlerine ait çeşitlerden daha az sayıda olmasına rağmen, sinonim durumları, etiketleme noksanlığı veya uygun olmayan amaçlar için çoğaltılmalarından dolayı çıkan sorunları ortadan kaldırmak için AFLP yöntemini kullanmışlar ve üç çift genotipi morfolojik benzerliklerine göre seçmişlerdir. Bunlar; Aurora ve Early Blush, Bella D’Imola ve Cricot, Lady Elena ve Tardif de Bordaneil’dir. Çiçeklenme ve olgunlaşma tarihi, görsel değerlendirme ve çiçek (petal), yaprak ve meyve ölçümleri morfolojik kriterler olarak değerlendirilmiştir. Araştırıcılar E36/M33, E36/M34, E36/M36, E36/M40 ve E40/M32 primer kombinasyonlarını kullanarak 213 polimorfik bant elde etmişlerdir. Kullanılan 5 primer kombinasyonu ile hatların benzerlik durumları AFLP yöntemiyle ortaya konulmuştur. Romero ve ark. (2006)’nın yaptığı bir çalışmada Szent Istvan Üniversitesi’nin (Macaristan-Budapeşte) kayısı germplazm koleksiyon bahçesine ait 9 kayısı çeşidi ile IVIA’da (İspanya-Valencia) muhafaza edilen Kuzey Amerika ve Güney Avrupa ülkelerinden 11 kayısı çeşidi üzerinde SSR moleküler markörleri kullanarak çalışmışlardır. Çalışmanın amacı Macar kayısılarıyla Güney Avrupa grubuna kadar olan ilişkiyi saptamak olmuştur. Şeftali için geliştirilen 20 mikrosatellit primer çifti farklılıkların belirlenmesi için kullanılmıştır. Cegledi Orias ve Szegedi Mammut çeşitleri arasında polimorfizm görülmemiştir. Bu çeşitler pomolojik analizlerde de benzer sonuçlar vermiş olup muhtemelen aynı çeşitlerdir. Yine aynı çalışmada Rozsabarack grubu kayısılar olarak nitelendirilen Borsi-fele Kesei Rozsa ve Rozsakajszi çeşitlerinin, bazı fenotipik farklılıkları olan aynı çeşidin farklı klonları olduğu ortaya konulmuştur. Rao ve ark. (2008), İtalya’da Vezüv bölgesinde kayısıların uzun yıllar tohumdan çoğaltılması nedeniyle zengin bir genetik kaynak oluştuğunu bildirmişlerdir. Araştırıcılar zamanla oluşan bu zengin kaynak içinden çok azının ticari değer bulduğunu belirtmişlerdir. Ticari değer bulan kayısıların aşı yapılarak çoğaltılması, genetik kaynak içindeki bazı genotiplerin zamanla kaybına neden 18

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Kadir Uğurtan YILMAZ olurken, çoğaltılan ve yayılan genotipler içinde de çeşitli sinonimler ve karışıklıklar olduğu ortaya çıkmıştır. Araştırıcılar bu karışıklıkların önüne geçmek ve genotipler arası farklılıkları ortaya çıkarmak için yaptıkları çalışmalarında SSR yönteminde 7 primer kullanmışlardır. Ele alınan 11 genotipten 7 tanesinde belirgin bir ayrışma olmadığını belirten araştırıcılar, bu çalışmanın daha geniş bir genetik kaynak kullanılarak, AFLP markırları gibi multi-allelik moleküler markırlar kullanılarak ve çeşitler arasında fenotipik karakterizasyon yapılarak, çalışmanın devam ettirilmesini önermişlerdir. Rousakis ve ark. (2008) Yunanistan’da yerli, yabancı ve bunların melezi olan toplam 23 kayısıda yaptıkları çalışmada, yedi RAPD ve üç ISSR markırı kullanmışlardır. Araştırıcılar saptadıkları toplam 180 bant içinden 135 polimorfik bant elde ederek, bu kayısılar arasındaki ilişkiyi belirlemeye çalışmışlardır. Ele aldıkları kayısılar arasındaki genetik benzerlik katsayılarının 0.55 (Sadusca – Harcot) ile 0.83 (Bebeco – Hasiotiko) arasında değişim gösterdiğini bildirmişlerdir. Krischen ve ark. (2008) Tunus’ta kayısı genetik kaynakları içinde yer alan 48 genotipte hem morfolojik hem de moleküler karakterizasyon çalışmaları yapmışlardır. Araştırıcılar morfolojik olarak UPOV’a göre 13 kantitatif ve 28 kalitatif parametreyi ele alırken, moleküler olarak ta AFLP yönteminde 7 primer çiftini kullanarak 268 polimorfik bant elde etmişlerdir. Çalışma sonunda Tunus kayısılarının hem morfolojik hem de moleküler olarak, genetik orijinlerine göre iki grupta toplandıkları belirlenmiştir. 19

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Kadir Uğurtan YILMAZ<br />

olurken, çoğaltılan ve yayılan genotipler içinde de çeşitli sinonimler ve karışıklıklar<br />

olduğu ortaya çıkmıştır. Araştırıcılar bu karışıklıkların önüne geçmek ve genotipler<br />

arası farklılıkları ortaya çıkarmak için yaptıkları çalışmalarında SSR yönteminde 7<br />

primer kullanmışlardır. Ele alınan 11 genotipten 7 tanesinde belirgin bir ayrışma<br />

olmadığını belirten araştırıcılar, bu çalışmanın daha geniş bir genetik kaynak<br />

kullanılarak, AFLP markırları gibi multi-allelik moleküler markırlar kullanılarak ve<br />

çeşitler arasında fenotipik karakterizasyon yapılarak, çalışmanın devam ettirilmesini<br />

önermişlerdir.<br />

Rousakis ve ark. (2008) Yunanistan’da yerli, yabancı ve bunların melezi<br />

olan toplam 23 kayısıda yaptıkları çalışmada, yedi RAPD ve üç ISSR markırı<br />

kullanmışlardır. Araştırıcılar saptadıkları toplam 180 bant içinden 135 polimorfik<br />

bant elde ederek, bu kayısılar arasındaki ilişkiyi belirlemeye çalışmışlardır. Ele<br />

aldıkları kayısılar arasındaki genetik benzerlik katsayılarının 0.55 (Sadusca – Harcot)<br />

ile 0.83 (Bebeco – Hasiotiko) arasında değişim gösterdiğini bildirmişlerdir.<br />

Krischen ve ark. (2008) Tunus’ta kayısı genetik kaynakları içinde yer alan<br />

48 genotipte hem morfolojik hem de moleküler karakterizasyon çalışmaları<br />

yapmışlardır. Araştırıcılar morfolojik olarak UPOV’a göre 13 kantitatif ve 28<br />

kalitatif parametreyi ele alırken, moleküler olarak ta AFLP yönteminde 7 primer<br />

çiftini kullanarak 268 polimorfik bant elde etmişlerdir. Çalışma sonunda Tunus<br />

kayısılarının hem morfolojik hem de moleküler olarak, genetik orijinlerine göre iki<br />

grupta toplandıkları belirlenmiştir.<br />

19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!