19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1.GİRİŞ Kadir Uğurtan YILMAZ<br />

Doğal bitki gen kaynakları bir ülkenin zenginlikleri arasındadır. Coğrafi<br />

konumun sağladığı avantajlar ile farklı ekolojik ortamların oluşması ve bu sayede de<br />

farklı flora türlerinin yaşama şansı bulması sonucu oluşan gen kaynaklarının<br />

korunmasını, bu kapsamda genotiplerin morfolojik, fenolojik ve pomolojik<br />

verilerinin saptanmasının yanı sıra günümüzde teknolojinin gelişmesi, gen biliminin<br />

popülarite kazanması, bireyleri kimliklendirmede genetik çalışmaların, özellikle de<br />

DNA markırlarının kullanılması, gelişmiş birçok ülkenin kendi bitki gen<br />

kaynaklarının kimliklendirilmesinde genetik çalışmaları yapmasına neden olmuştur.<br />

Bu çalışmalar ile ülkeler kendi doğal bitki kaynaklarının genetik olarak, kendilerine<br />

ait olduğunu ispatlayabilecek konuma gelmişlerdir. Hatta bazı ülkeler kendi genetik<br />

kaynaklarına ait bazı türlerdeki çeşit ve tiplerin gen dizilimlerini bile patent altına<br />

almış, bu çeşit ve tipler üzerinde çalışmak isteyen ülke, kurum, kuruluş veya kişilerin<br />

kendisinden izin isteme zorunluluğunu sağlamıştır. Bu gibi örneklerin sayısı gün<br />

geçtikçe artmaktadır. Öte yandan, Fransa, İtalya, İspanya gibi ülkeler kendi yerel<br />

kayısılarının DNA parmak izi analizlerini yapmışlar ve kendi kayısı çeşitlerinin<br />

genotipik yapılarını ortaya çıkarmışlardır (Audergon ve ark., 2002).<br />

Bitkilerde genetik ilişkileri ortaya çıkarmak için kullanılan ilk DNA<br />

markörü RFLP (Restriction Fragment Lenght Polymorphisms) olmuştur. Fakat bu<br />

yöntemin maliyetinin çok yüksek ve yavaş olması PCR’a (Polymerase Chain<br />

Reaction) dayalı moleküler markörlerin gelişmesine neden olmuştur. Bu markörlerin<br />

bazıları RAPD (Random Amplified Polymorphic DNA), AFLP (Amplified Fragment<br />

Lenght Polymorphisms) ve mikrosatellitler gelmektedir.<br />

Çeşitler arasındaki genetik varyasyonu ortaya çıkarmak ve en uygun<br />

moleküler markör tekniğini belirlemek amacıyla birçok bitki türünde bu yöntemler<br />

karşılaştırılmışlardır. Yapılan araştırmalar sonucunda; polimorfizm bakımından SSR<br />

(Simple Sequence Repeat) ve AFLP markörleri, maliyet bakımından RAPD ve ISSR<br />

(Inter Simple Sequence Repeat) teknikleri, tekrarlanabilirlik bakımından RFLP, SSR,<br />

ISSR ve AFLP markörlerinin avantajlı oldukları belirlenmiştir. Bunların yanı sıra<br />

çalışılacak laboratuar olanakları göz önünde bulundurulduğunda, RAPD ve ISSR<br />

yöntemlerinin radyoaktif madde kullanımının olmadığı ve koşulların sınırlı olduğu<br />

laboratuarlarda rahatlıkla kullanılabilecek yöntemler olduğu bildirilmiştir (Powell ve<br />

4

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!