19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1.GİRİŞ Kadir Uğurtan YILMAZ<br />

Couranjou, 1977; Nagano-ken, 1980; Nyujtó ve Surányi, 1981; Guerriero, 1982;<br />

Della Strada ve ark., 1989; Guerriero ve Monteleone, 1992a; Guerriero ve<br />

Monteleone, 1992b; Anonymous, 1997; Tóth, 1997) değerlendirmelerle yapılmış<br />

ve son yıllarda da DNA markörleri kullanılmaya başlanmıştır.<br />

Kayısı çeşitlerinde ismine doğruluğun tespitinde morfolojik özellikleri<br />

kullanmak mümkündür. Ancak morfolojik özellikler çevre şartlarından oldukça fazla<br />

etkilenmektedir (Badanes ve ark., 1998). Çeşitleri DNA dizilimlerine göre daha<br />

güvenilir olarak tespit eden dominant ve kodominant moleküler markör sistemleri<br />

(RAPD, ISSR, AFLP, SSR) günümüzde başarıyla kullanılmaktadır. Bu sistemler<br />

ayrıca çeşitler arasındaki genetik akrabalık ilişkilerini de ortaya koymaktadır<br />

(Benjak ve ark., 2005; Ercişli ve ark., 2007).<br />

Moleküler markörler, kaynaklarını kendilerinin üretildiği bitkilerin<br />

hücrelerinde bulunan DNA’lardan alır. Canlıların yapısını belirleyen şifre de DNA<br />

zincirlerinde olduğundan moleküler markörler, bitki popülasyonundaki çeşitlilik<br />

veya o popülasyon içindeki bitki genotipleri arasındaki ilişkilerin tespitinde %100’e<br />

yakın güvenilirlikle değerlendirilirler. Bugün moleküler markörler bitki<br />

sistematiğinde, ıslahında ve gen kaynaklarının değerlendirilmesinde etkin olarak<br />

kullanılmaktadır (Gülşen ve Mutlu, 2005).<br />

Yaşanan gelişmeler, içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli doğal<br />

kaynaklarının genetik kaynaklar olduğunu göstermektedir. Bu kaynaklara sahip<br />

çıkmak, genetik materyalleri bugünkü gibi muhafaza etmenin ötesinde bu<br />

kaynakların faydaya dönüştürülmesini zorunlu kılmaktadır. Özellikle modern<br />

biyoteknolojide sağlanan yeni gelişmeler, organizmaların tüm olarak değil gen<br />

düzeyinde değerlendirilmesini zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle doğal<br />

kaynaklarımızda var olan her türlü canlı organizmaların çalışılması bir zorunluluk<br />

olmuştur. Genetik materyallerin en önemli katkısı, ekonomik öneme sahip özelliklere<br />

ilişkin genlerin çıkarılıp kullanılması ile sağlanabilecektir. Elde edilecek genleri<br />

doğrudan kendi ürünlerimizde kullanarak ya da patent hakkı karşılığı satarak<br />

sağlanacak kazanç, sahip olduğumuz bitkisel gen kaynağı zenginliğimiz dikkate<br />

alındığında çok büyük olacaktır (Bayazit, 2007).<br />

3

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!