ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ... ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

5. SONUÇ ve ÖNERİLER Kadir Uğurtan YILMAZ 5. SONUÇ ve ÖNERİLER Bu araştırmada 96 kayısı genotipinin 2004, 2005 ve 2006 yılı fenolojik gözlem ve pomolojik analiz sonuçları ile 57 maddeden oluşan uluslar arası UPOV kriterleri kullanılarak morfolojik özellikleri ortaya konmuştur. Ayrıca yine bu çalışmayla ISSR, RAPD ve SSR moleküler markör teknikleri kullanılarak toplam 96 adet kayısı genotipinin DNA parmak izleri çıkarılmıştır. Kayısı genotiplerinin ISSR, RAPD ve SSR teknikleri ile tanımlanmalarında kullanılacak en uygun (polimorfik) primerler belirlenmiştir. Çalışmada ele alınan kayısı genotipleri arasındaki genetik ilişkiler ortaya çıkarılmış, her üç yöntemden elde edilen veriler hem ayrı ayrı hem de bir arada değerlendirilerek yöntemler karşılaştırılmıştır. Tüm bunların yanı sıra PCR teknikleri kullanılarak kendiyle uyuşan kayısı genotipleri belirlenmiştir. Çalışmada UPOV kriterlerinden elde edilen morfolojik verilere, Temel Koordinatlar Analizi (TKA) ve Temel Bileşenler Analizi (TBA); pomolojik verilere ise Temel Bileşenler Analizi yapılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde TKA’da ilk üç bileşenden elde edilen Eigen Değerleri’nin, toplam varyansın %32.67’lik kısmını temsil ettiği, TBA’da ise ilk üç bileşenden elde dilen Eigen Değerleri’nin toplam varyansın %23.63’ünü temsil ettiği görülmektedir. Temel Koordinatlar ve Temel Bileşenler Analizleri sonucunda ilk üç bileşene göre elde edilen değerlerde, 0.190’nın üzerindeki değerler morfolojik gözlem ve değerlendirmelerde genotipleri temsil edebilecek kriterler olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda toplam 21 morfolojik kriterin, 57 kriterin yerine genotipleri temsil edebilecek verileri sağladığı kabul edilmiştir. 21 kriterden elde edilen verilerle yapılan TKA’da ilk üç bileşendeki Eigen Değerleri toplam varyansın %54.10’unu, TBA’da ise %48.25’ini temsil etmiştir. Pomolojik verilerden elde edilen TBA sonuçları incelendiğinde, ilk üç bileşenden elde edilen Eigen Değerleri’nin toplam varyansın %73 gibi oldukça yüksek bir değere sahip olduğu saptanmıştır. Pomolojik verilerde Temel Bileşenler Analizi’nde birinci bileşeni etkileyen en önemli özellikler sırasıyla meyve kalınlığı (0.397), meyve ağırlığı (0.391), meyve yüksekliği (0.382), meyve genişliği (0.380) ve et/çekirdek oranı (0.361) olurken, ikinci bileşeni etkileyen en önemli özellikler pH (-0.454) ve asitlik (0.440) olmuştur. Üçüncü bileşeni etkileyen en önemli özelliklerin ise b (0.724) ve L (0.611) gibi renk özellikleri olduğu belirlenmiştir. 312

5. SONUÇ ve ÖNERİLER Kadir Uğurtan YILMAZ Tüm bunların yanı sıra pomolojik analizlerde ele alınan özellikler arasındaki korelasyonlar da belirlenmiştir. Bu kapsamda meyve ağırlığı ile meyve boyutları, çekirdek ağırlığı ve et/çekirdek oranı arasında %1 önem seviyesinde korelasyon olduğu belirlenmiştir. Yine meyve boyutları ile çekirdek ağırlığı ve et/çekirdek oranı arasındaki korelasyonlar da %1 seviyesinde önemli bulunmuştur. Toplam 57 kriterden oluşan ve kayısıların ağaç, yaprak, çiçek ve meyve özelliklerinin detaylı olarak incelenmesini sağlayan UPOV’dan elde edilen fenolojik, pomolojik ve morfolojik verilere dayanılarak hem sofralık hem de kurutmalık özelliklere sahip olan Alkaya, iri meyveli, koyu turuncu meyve etine sahip GÜ-52 ile çok geç olgunlaşan Levent gibi kayısılar tescil amacıyla değerlendirilebilecek konuma ulaştırılmış olup, Alkaya ve Levent tiplerinin tescili için başvuru işlemleri yapılmıştır. Bu çeşit adayları önümüzdeki yıllarda yetiştiricilere sunulacak ve öteki bazı ümit var genotiplerin tescil başvurularına devam edilecektir. Yapılan pomolojik ve morfolojik çalışmalarda genel bir değerlendirme yaptığımızda, ülkemize ait yerli kayısılarımızın genellikle küçük-orta büyüklükte, krem rengi-açık turuncu meyve etine sahip genotipler olduğu saptanmıştır. Son yıllarda kayısılarda tüketici istekleri göz önünde bulundurulduğunda, iri, koyu turuncu meyve etine sahip, kırmızı yanaklı çeşitlerin talep edildiği bilinmektedir. Bu kapsamda önemli yerli çeşitlerimizin üstün özellikteki yabancı çeşitler kullanılarak melezleme ıslahı programlarıyla geliştirilmesi uygun olacaktır. Ayrıca oldukça düşük hacimli taç gelişimine sahip olan Ordubat çeşidinin bu özelliği bodur anaç olarak önem kazanabilir. Bilindiği kadarıyla kayısılarda kendi türünden bodur anaç bulunmamaktadır. Özellikle bu anacın tohum anacı olarak anaçlık özelliklerinin incelenmesi yanında, zor gözükmekle beraber çelikle çoğaltma yeteneklerinin araştırılması da önem taşımaktadır. Diğer yandan kayısılarda özellikle son yıllarda önem kazanan Şarka Virüsü, Monilya Hastalığı, Fidan Dip Kurdu (Capnodis spp.) ve Ağustos Böceği gibi hastalık ve zararlılara karşı, tez çalışmasında incelenen genotiplerin dayanım ve/veya tolerans durumlarının belirlenmesi de önem taşımaktadır. Bu incelemeler sonucunda Şarka ve Monilya’ya dayanıklı genotipler, Şarka ve Monilya hastalıklarına karşı dayanımda direkt kullanım yanında, ebeveyn olarak da ıslah çalışmalarında kullanılabilecektir. 313

5. SONUÇ ve ÖNERİLER Kadir Uğurtan YILMAZ<br />

Tüm bunların yanı sıra pomolojik analizlerde ele alınan özellikler<br />

arasındaki korelasyonlar da belirlenmiştir. Bu kapsamda meyve ağırlığı ile meyve<br />

boyutları, çekirdek ağırlığı ve et/çekirdek oranı arasında %1 önem seviyesinde<br />

korelasyon olduğu belirlenmiştir. Yine meyve boyutları ile çekirdek ağırlığı ve<br />

et/çekirdek oranı arasındaki korelasyonlar da %1 seviyesinde önemli bulunmuştur.<br />

Toplam 57 kriterden oluşan ve kayısıların ağaç, yaprak, çiçek ve meyve<br />

özelliklerinin detaylı olarak incelenmesini sağlayan UPOV’dan elde edilen fenolojik,<br />

pomolojik ve morfolojik verilere dayanılarak hem sofralık hem de kurutmalık<br />

özelliklere sahip olan Alkaya, iri meyveli, koyu turuncu meyve etine sahip GÜ-52 ile<br />

çok geç olgunlaşan Levent gibi kayısılar tescil amacıyla değerlendirilebilecek<br />

konuma ulaştırılmış olup, Alkaya ve Levent tiplerinin tescili için başvuru işlemleri<br />

yapılmıştır. Bu çeşit adayları önümüzdeki yıllarda yetiştiricilere sunulacak ve öteki<br />

bazı ümit var genotiplerin tescil başvurularına devam edilecektir.<br />

Yapılan pomolojik ve morfolojik çalışmalarda genel bir değerlendirme<br />

yaptığımızda, ülkemize ait yerli kayısılarımızın genellikle küçük-orta büyüklükte,<br />

krem rengi-açık turuncu meyve etine sahip genotipler olduğu saptanmıştır. Son<br />

yıllarda kayısılarda tüketici istekleri göz önünde bulundurulduğunda, iri, koyu<br />

turuncu meyve etine sahip, kırmızı yanaklı çeşitlerin talep edildiği bilinmektedir. Bu<br />

kapsamda önemli yerli çeşitlerimizin üstün özellikteki yabancı çeşitler kullanılarak<br />

melezleme ıslahı programlarıyla geliştirilmesi uygun olacaktır.<br />

Ayrıca oldukça düşük hacimli taç gelişimine sahip olan Ordubat çeşidinin<br />

bu özelliği bodur anaç olarak önem kazanabilir. Bilindiği kadarıyla kayısılarda kendi<br />

türünden bodur anaç bulunmamaktadır. Özellikle bu anacın tohum anacı olarak<br />

anaçlık özelliklerinin incelenmesi yanında, zor gözükmekle beraber çelikle çoğaltma<br />

yeteneklerinin araştırılması da önem taşımaktadır.<br />

Diğer yandan kayısılarda özellikle son yıllarda önem kazanan Şarka Virüsü,<br />

Monilya Hastalığı, Fidan Dip Kurdu (Capnodis spp.) ve Ağustos Böceği gibi hastalık<br />

ve zararlılara karşı, tez çalışmasında incelenen genotiplerin dayanım ve/veya tolerans<br />

durumlarının belirlenmesi de önem taşımaktadır. Bu incelemeler sonucunda Şarka ve<br />

Monilya’ya dayanıklı genotipler, Şarka ve Monilya hastalıklarına karşı dayanımda<br />

direkt kullanım yanında, ebeveyn olarak da ıslah çalışmalarında kullanılabilecektir.<br />

313

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!