19.07.2013 Views

çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ...

çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ...

çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yılında yayınladığı sermaye yeterliliğinin ölçülmesi hakkındaki tebliğ, bu konuda bir<br />

başlangıç noktası oluşturmaktadır. Kilometre taşı niteliğindeki bu tebliğin revizyonu,<br />

1993 ve 1996 yıllarında yine BIS tarafından ve sektördeki gelişmeler göz önüne<br />

alınarak gerçekleşmiştir. Böylece hem piyasa riskinin de ölçülerek sermaye yeterliliğine<br />

katılmasına hem de bankaların kendi risk ölçüm metodolojilerini geliştirip<br />

uygulayabilmelerine olanak sağlamıştır. Ancak, teknolojide ve finansal piyasalarda<br />

sürekli gelişmeler yaşanması neticesinde ilk tebliğ, yayınlanmasının üzerinden 10 yıl<br />

geçtikten sonra yetersiz kalmaya başlamış, yeni bir yapıya ve yeni bir yaklaşıma<br />

gereksinim doğmuştur. Bu nedenle, BIS, merkez bankaları, bankalar ve akademisyenler<br />

1999 yılından itibaren yeni düzenlemeleri oluşturmak için sürekli çalışmış ve<br />

birbirleriyle görüş alışverişinde bulunmuşlardır. Özellikle Avrupa ile dolayısıyla da<br />

dünya ile entegre olmaya çalışan Türkiye’yi ve Türk Bankacılığını yakından<br />

ilgilendiren bu düzenlemeler 2004 ortasında son halini almıştır. Yeni düzenlemenin<br />

2006 sonunda G-10 ve AB’de 2007 itibariyle de gelişmekte olan ülkelerde<br />

uygulanmaya başlaması beklenmektedir.<br />

Basel II’nin yürürlüğe girmesi, önemli değişiklikleri de beraberinde getirecektir. Kredi<br />

riski için gerekli olan sermayenin saptanmasında, standart yöntemin kullanılması<br />

durumunda, Basel I çerçevesinde geçerli olan OECD üyeliği ayrıcalığı yerine Dışsal<br />

Derecelendirme kullanılmaya başlanacağı için, bazı ülkelere ve ülkelerdeki bankalara<br />

verilecek kredilerin risk ağırlıkları ve dolayısıyla da bu ülkelere verilecek krediler için<br />

ayrılması gereken sermayede önemli değişiklikler olacaktır. Bu değişikliğin en olumsuz<br />

şeklini yaşacak ülkelerden biri Türkiye’dir. Basel II yürürlüğe girdiğinde, Türkiye’den<br />

olan alacakların risk ağırlığı %0’dan %100’e ve Türk bankalarından olan alacakların<br />

risk ağırlığı %20’den %100’e çıkacağı için Basel II’yi uygulamasa bile, Türkiye’nin ve<br />

Türk bankalarının alacağı kredilerin faizinde artış, miktarında ise azalış olacaktır.<br />

Ayrıca, Basel II’nin yürürlüğe girmesinden sonra kamu kağıtlarının artık bir risk ağırlığı<br />

olacaktır. Şu anki ülke derecesine göre Türkiye’nin risk ağırlığı %100’e çıkacaktır.<br />

Basel II ile birlikte gelişmekte olan ülke bankaları, en azından başlangıçta, uzunca bir<br />

süre, kredi riski için standart yöntemi kullanırken, G-10 ve AB’deki bankalar kredi ve<br />

operasyonel riskler için içsel yöntemlerin kullanımına daha öncelikle geçebileceklerdir.<br />

Bu durum, sermaye yeterliliği konusunda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olacak<br />

200

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!