çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ...
çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ... çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ...
içinde olmasıdır. Ayrıca bankalar, kredi sözleşmelerine sınırlayıcı maddeler ekleyerek müşterilerin arzu etmedikleri alanlara yönelmelerini engelleyebilecekleri gibi, müşterilerden güvence de alabilmektedirler. Tüm bu avantajları nedeniyle bankalar, finansal sistemdeki bilginin asimetrik dağılması sonucu ortaya çıkan kötünün seçilmesi ve ahlaki çöküntü problemlerinin çözümünde diğer finansal aracılara göre daha başarılıdırlar (Mishkin, 2001b: 4). Bankaların, yukarıda belirtilen avantajlı konumlarına rağmen sıkı gözetim ve düzenlemelere tabi tutulmasının en önemli dayanak noktası olarak, bankaların aktif ve pasif yapıları arasındaki likidite uyumsuzluğu gösterilmektedir. Bankacılık, likidite riskinin yanında kredi riski, piyasa riskleri ve operasyonel risklerin bankanın sağlıklı, güvenli ve karlı bir işletme olarak varlığını sürdürebilmesi amacıyla yönetilmesi üzerine kurulmuştur. Diğer firmalardan farklı olarak bankacılar, kendi kaynakları ile değil müşterilerinden sağladıkları kaynaklarla gerçekleştirdikleri plasmanlardan ötürü risk alırlar. Bu nedenle, borçlar/özkaynak olarak ifade edilen yüksek bir kaldıraç oranı ile çalışırlar. Bu da, aktif ve pasif yapılarını diğer işletmelerinden farklı kılar (Dewatripont, 1994: 11). Sistemin işleyişi, sisteme olan güven ile mümkündür. Mudiler toplu halde mevduatlarını çekmedikçe bu işleyiş kırılmadan devam edebilir. Mevduat sahipleri belli bir problem yaşanması durumunda ve mevduat güvencesinin olmadığı bir ortamda, ancak, bankaya giden ilk kişilerin mevduatlarını tam olarak alacağını bilmektedir. Sisteme duyulan bir güvensizlik, mevduat sahiplerinin bankalara yönelmesine neden olabilir. Böyle bir durumda, aktiflerin likit olmaması nedeniyle bankalar kolayca likidite riski ile karşı karşıya gelebilirler. Bankalar, açık pozisyonları ve aktif ve pasifleri arasında vade uyumsuzluğunun bulunması nedenleri ile de likidite riski ile karşılaşabilirler. Tüm bu koşullar, bankanın iflasına kadar gidebilecek bir durumun ortaya çıkmasına, bunun da ötesinde, sistemde bir bankanın iflas etmesi nedeniyle, diğer bankaların mevduat sahiplerinin de mevduatlarını çekmek üzere sisteme yönelmelerine neden olabilir. Bu anlamda bankacılık sektöründe sistemin bir noktasında başlayan problemler, bulaşıcı bir şekilde sistemin tamamına yayılma riskini de beraberinde getirmektedirler (Greenbaum, 1995: 8). Bankacılık sektöründe güvensizliğin bulaşıcı bir şekilde yayılmasını da yine bilginin asimetrik dağılması ile açıklamak mümkündür. Bu kez, tam ve doğru bilgiye sahip 144
olmayanlar mevduat sahipleridir. Mevduat sahipleri, bankaların kendi mevduatları ile gerçekleştirdikleri plasmanların kalitesi konusunda yeterli bilgiye sahip değillerdir. Yukarıda anlatılan bu süreçlerin yaşanması, ülke ekonomisine çok önemli zararlar verebileceğinden, hükümetler bankacılık sektörünün güven ve istikrarını sağlayacak bir ortam oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bu ortamın oluşturulması konusunda ön plana çıkarılan iki uygulama mevduat sigortası sistemlerinin devreye sokulması ve merkez bankalarının son ödeme mercii fonksiyonunu üstlenmeleridir. Güvenlik ağı olarak adlandırılan bu iki uygulamadan mevduat sigortası, mevduat sahiplerinin sisteme karşı duydukları güvensizlik nedeni ile bankalara yönelmelerini, mevduatlarını sigorta kapsamına alarak önlemeyi, son kredi mercii fonksiyonu ise bankaların likidite sorunu yaşadıklarında merkez bankalarından borçlanmalarını sağlayarak sistemde güveni tesis etmeyi amaçlamaktadır. Bu güvenlik ağı bir bütün olarak bankacılık sisteminde likidite sıkışıklığı yaşanmasını önlemeyi amaçlamaktadır (Bessis, 2002: 13). Bu iki düzenleme dışında, “batmayacak kadar büyük” (too-big-to-fail) gibi politikalarla, sistemde ağırlığı olan büyük bir bankanın iflas yoluyla sistem dışına çıkması, sektör açısından problemlere neden olacağı için önlenmektedir. Tüm bu araçlar, mevduat sahiplerinin korunması ve bankalara toplu halde yönelmeyi engelleme konularında başarılı sonuçlar doğurmuştur. Örneğin, Greenbaum ve Thakor’un belirtikleri gibi, ABD’de federal n-mevduat güvencesi sisteminin kurulduğu 1933 yılında sonraki 50 yıl boyunca bankacılık sektöründeki iflas oranları bu ülkede, diğer sektörlere nazaran oldukça azalmıştır (Bessis, 2002: 13). Hükümetler tarafından oluşturulan güvenlik ağı sistemleri olumlu sonuçları yanında hem banka sahiplerinde hem de mevduat sahiplerinde bu sistemi kötüye kullanma eğilimi yaratmaktadır. Yapılan düzenlemelerin yarattığı koruyucu atmosfer, bu düzenlemelerin olmaması durumunda varolan piyasa disiplininin etkinliğini azaltmakta ya da tamamen ortadan kaldırmaktadır. Sadece mevduat sigortası uygulamasının olması bile bankaların daha riskli faaliyetlere yönelmesine olanak sağlayan bir ortam oluşturmaktadır. Mevduat sahipleri, mevduat sigortasının varlığı nedeni ile, müşterisi oldukları bankalar iflas etseler dahi kendilerinin herhangi bir kayba uğramayacaklarını bildiklerinden, bankaları, mevduat sigortası sistemi olmadığında izledikleri gibi takip etmeyeceklerdir. Bankanın alması gerekenden fazla risk alması durumunda bile, elde 145
- Page 113 and 114: değerlendirmesine olanak verecekti
- Page 115 and 116: Teftiş kurulundaki müfettişlerin
- Page 117 and 118: • Devlet Kaynaklı Sorunlar, •
- Page 119 and 120: Bankacılık sektörü otomasyonda
- Page 121 and 122: ankalarının sayısında önemli a
- Page 123 and 124: 3.11.6. Ticari Bankaların Kaynakla
- Page 125 and 126: Kamu bankalarının yüksek görev
- Page 127 and 128: 3.11.10. Grup veya Holding Bankacı
- Page 129 and 130: tasarruf sahiplerinin haklarını v
- Page 131 and 132: temsilci, ekonomik ve mali konulard
- Page 133 and 134: Düzenleme Komitesi tarafından uya
- Page 135 and 136: • Bir kayyum tayin edilerek veya
- Page 137 and 138: karşı önlem almakla yükümlüd
- Page 139 and 140: giderilememesi halinde, büro malik
- Page 141 and 142: 4.4. İngiltere’de Bankacılık G
- Page 143 and 144: Kuruluş, bankacılık yapma yetkis
- Page 145 and 146: piyasalar yardımıyla şirketlerin
- Page 147 and 148: • Komisyon Üyesi; FSC başkanı
- Page 149 and 150: Kurulduğu yıl Eyalet Bütçesi‘
- Page 151 and 152: 4.7. Japonya’da Bankacılık Göz
- Page 153 and 154: mevduatların sigorta kapsamına al
- Page 155 and 156: • Maliye Bakanlığı, bu Kurulda
- Page 157 and 158: 4.8. Özet • Kalkınma Politikala
- Page 159 and 160: ankalarının kredi kurumlarını d
- Page 161 and 162: BIS (Bank for International Settlem
- Page 163: ilginin özel olarak üretilmesi ve
- Page 167 and 168: Bankanın kaynakları, banka sahipl
- Page 169 and 170: farklılıkların giderilmesi ve d
- Page 171 and 172: politikalarına ve muhasebe uygulam
- Page 173 and 174: ölümünün elden çıkartılabili
- Page 175 and 176: Yüzde 20 Risk Ağırlığı Uygula
- Page 177 and 178: Tablo 2:Basel Standardının Geçi
- Page 179 and 180: sonundan itibaren SYR’nin hesapla
- Page 181 and 182: kuruluşlarının ve çok uluslu ka
- Page 183 and 184: Bankanın yabancı para cinsinden n
- Page 185 and 186: standartları sağlaması ile mümk
- Page 187 and 188: sonuçlar verdiğini tespit etmelid
- Page 189 and 190: 5.4. Basel II Kriterleri Basel Komi
- Page 191 and 192: Mevcut sistemde (Basel I), özel se
- Page 193 and 194: standarda göre de SYR hesaplamış
- Page 195 and 196: Bu katsayılar, derecelendirme kuru
- Page 197 and 198: teknoloji kullanmayı gerektiren bu
- Page 199 and 200: kişiler, sistemler ile dışsal ol
- Page 201 and 202: Basel Komitesi, bankanın yeterince
- Page 203 and 204: ilgilendirme kapsamında bankaları
- Page 205 and 206: kullandırılacak krediler için, b
- Page 207 and 208: yükümlülüklerinin toplamından
- Page 209 and 210: Tebliğ, bankaların hem konsolide,
- Page 211 and 212: BDDK’nın sermaye yeterliliği ko
- Page 213 and 214: uygun bir kredi kültürünün yerl
olmayanlar mevduat sahipleridir. Mevduat sahipleri, bankaların kendi mevduatları ile<br />
gerçekleştirdikleri plasmanların kalitesi konusunda yeterli bilgiye sahip değillerdir.<br />
Yukarıda anlatılan bu süreçlerin yaşanması, ülke ekonomisine çok önemli zararlar<br />
verebileceğinden, hükümetler bankacılık sektörünün güven ve istikrarını sağlayacak bir<br />
ortam oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bu ortamın oluşturulması konusunda ön plana<br />
çıkarılan iki uygulama mevduat sigortası sistemlerinin devreye sokulması ve merkez<br />
bankalarının son ödeme mercii fonksiyonunu üstlenmeleridir. Güvenlik ağı olarak<br />
adlandırılan bu iki uygulamadan mevduat sigortası, mevduat sahiplerinin sisteme karşı<br />
duydukları güvensizlik nedeni ile bankalara yönelmelerini, mevduatlarını sigorta<br />
kapsamına alarak önlemeyi, son kredi mercii fonksiyonu ise bankaların likidite sorunu<br />
yaşadıklarında merkez bankalarından borçlanmalarını sağlayarak sistemde güveni tesis<br />
etmeyi amaçlamaktadır. Bu güvenlik ağı bir bütün olarak bankacılık sisteminde likidite<br />
sıkışıklığı yaşanmasını önlemeyi amaçlamaktadır (Bessis, 2002: 13).<br />
Bu iki düzenleme dışında, “batmayacak kadar büyük” (too-big-to-fail) gibi politikalarla,<br />
sistemde ağırlığı olan büyük bir bankanın iflas yoluyla sistem dışına çıkması, sektör<br />
açısından problemlere neden olacağı için önlenmektedir. Tüm bu araçlar, mevduat<br />
sahiplerinin korunması ve bankalara toplu halde yönelmeyi engelleme konularında<br />
başarılı sonuçlar doğurmuştur. Örneğin, Greenbaum ve Thakor’un belirtikleri gibi,<br />
ABD’de federal n-mevduat güvencesi sisteminin kurulduğu 1933 yılında sonraki 50 yıl<br />
boyunca bankacılık sektöründeki iflas oranları bu ülkede, diğer sektörlere nazaran<br />
oldukça azalmıştır (Bessis, 2002: 13).<br />
Hükümetler tarafından oluşturulan güvenlik ağı sistemleri olumlu sonuçları yanında<br />
hem banka sahiplerinde hem de mevduat sahiplerinde bu sistemi kötüye kullanma<br />
eğilimi yaratmaktadır. Yapılan düzenlemelerin yarattığı koruyucu atmosfer, bu<br />
düzenlemelerin olmaması durumunda varolan piyasa disiplininin etkinliğini azaltmakta<br />
ya da tamamen ortadan kaldırmaktadır. Sadece mevduat sigortası uygulamasının olması<br />
bile bankaların daha riskli faaliyetlere yönelmesine olanak sağlayan bir ortam<br />
oluşturmaktadır. Mevduat sahipleri, mevduat sigortasının varlığı nedeni ile, müşterisi<br />
oldukları bankalar iflas etseler dahi kendilerinin herhangi bir kayba uğramayacaklarını<br />
bildiklerinden, bankaları, mevduat sigortası sistemi olmadığında izledikleri gibi takip<br />
etmeyeceklerdir. Bankanın alması gerekenden fazla risk alması durumunda bile, elde<br />
145