çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ...

çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ... çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı ...

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

durumunda sistemde istikrarsızlık ve çöküşler olabileceği konusunda hemfikirdirler (Blum, 1999: 23). 5.2.1. Bankacılık Sektörüne İlişkin Düzenlemelerin Nedenleri Bankacılık sisteminin sağlıklı işleyişi için neden düzenleme ve gözetime ihtiyaç duyulduğu tartışmasına, genel olarak finansal aracılık hizmetlerine özgü olan, bilginin simetrik olarak dağılmamış olması problemi ve bu problemin neden olduğu, ahlaki çöküntü ve yanlış seçim problemlerinin ele alınması ile başlanılmaktadır. Genellikle, finansal aracılık işlemlerinde taraflardan birisi diğerine oranla çok daha fazla ve doğru bilgiye sahip olmaktadır. Örneğin, bir kredi sözleşmesinde krediyi alan taraf kendi yatırımının taşıdığı risk açısından bankaya oranla çok daha kesin bir bilgiye sahiptir. Bilginin eşit bir şekilde paylaşılamaması nedeniyle, kredi başvurusunda bulunanlar arasında riskli yatırımlara yönelmeyi planlayanlar kredi kullanma konusunda çok istekli olacaklar ve yüksek faiz oranlarını ödemeyi kabul edeceklerdir. Riski yüksek olan bu müşterilerin sayısının artması, yapılan seçimlerde bankanın menfaatlerine aykırı nitelikler taşıyan müşterilerin seçilmesi riskini de arttıracaktır. Bu durum yanlış seçim olarak adlandırılmaktadır. Banka seçimlerinin yanlış seçimler olması olasılığının artmasını da gözeterek kredi olarak kullandıracağı fon tutarını azaltma eğilimine girebilir. Bu eğilim, kredi hacminin daralmasına yol açarak bankacılık işlevlerinin kötüleşmesine ve bankacılık sisteminin taşıdığı riskin artmasına neden olmaktadır (Heffernan, 2000: 26). Bilginin asimetrik dağılmasının neden olduğu bir diğer problem de ahlaki çöküntüdür. Bu problem, genellikle kredi kullandırıldıktan sonra ortaya çıkar. Kredi müşterisi, krediyi aldıktan sonra daha yüksek getiri elde etmek amacıyla başlangıçtaki projesinden daha riskli olan projelere yatırım yapmaya yönelebilir. Bu durum, bankanın verilen kredinin riskini yanlış ölçmesi nedeni ile çıkarlarına aykırıdır. Banka ile müşterileri arasında çıkarların çatışması sorunu yaşanmaktadır ve yukarıda değinilen duruma benzer şekilde banka kredi hacmini daraltma yoluna gidebilir (Mishkin, 1994c: 17). Finansal aracılık yapan kuruluşların bilginin simetrik olarak paylaşılmaması nedeni ile karşılaştığı ahlaki çöküntü probleminin çözümünde kullanabileceği yollardan biri, 142

ilginin özel olarak üretilmesi ve satılmasıdır. Bu finansal kuruluşlara, kredi kullandırmayı veya hisse senetlerini satın almayı düşündükleri müşterileri hakkında tam ve doğru bilgiye ulaşma fırsatı sunmaktadır. Özellikle hisse senedi alım satımında, hisse senetlerinin gerçek değeri hakkında bilgiye ulaşmak çok önemlidir. Finansal kuruluşlar, bu bilgiye ulaşmak için bir maliyete katlanırlar ve bu maliyet karşılığında elde ettikleri bilgi ile değeri altında işlem gören hisse senetlerine yatırım yaparak kar elde ederler. Bu işleyişte karşılaşılan sorun “free rider” problemidir. Hisse senetlerinin değeri konusunda bilgi toplama işlemlerine ya da genel olarak piyasayı izleme faaliyetlerine kaynak ve zaman ayıran yatırımcılar yanında, bu yatırımcıların topladıkları bilgilerden hiç bir maliyete katlanmaksızın yararlanan yatırımcılar da olacaktır. İkinci grupta yer alan “free rider” yatırımcılar, birinci gruptaki yatırımcıların aldıkları hisse senetlerinden satın alarak hiçbir ek maliyete katlanmaksızın kar elde etmeye çalışmaktadırlar. Çok sayıda yatırımcının satın alması sonucunda değerinin altında işlem gören hisse senetleri hızla gerçek değerine ulaşacaktır. Bu durum, birinci gruptaki yatırımcıların, müşterilerinin risklerini analiz etmek için ayırdıkları fonlar karşılığında elde ettikleri karların azalmasına yol açmaktadır. Bir süre sonra birinci grup yatırımcılar bilgi satın almaktan vazgeçecekler; kar elde edemedikleri için bilgiye olan talep azalacak ve bu durum daha az bilginin üretilip satılmasına ve bir bütün olarak sistemde bilginin asimetrik dağılmaya devam etmesine yol açacaktır. Bu da, kötünün seçimi ve ahlaki çöküntü problemlerinin tekrar ortaya çıkmasına neden olacaktır (Mishkin, 1994a: 5). Sistemde bilginin eşit bir şekilde dağılmamasından kaynaklanan problemlerin çözümünde yerine getirilmesi gereken en temel işlev müşterilerin faaliyetlerinin izlenmesidir. Bu konuda bankaların finansal aracılık faaliyeti yürüten diğer kuruluşlara göre çeşitli avantajları vardır. Ana bankacılık faaliyeti tasarruf sahiplerinden mevduatlar aracılığı ile toplanan fonların krediler yoluyla yatırımcılara aktarılmasıdır. Dolayısıyla bankacılıkta nihai ürün, yeniden alım-satımı sözkonusu olmayan, kredilerdir. Kredilerin, hisse senetleri gibi yeniden alınıp satılmaması yukarıda değinilen “free rider” problemi ile bankaların karşılaşmasını engellemekte ve müşterilerini izlemek amacıyla bilgi toplama faaliyetleri, risklerin iyi ölçülebilmesi nedeniyle bankaların karlarını artırmaktadır. Bankaların müşterileri ile ilişkilerinde, diğer finansal aracılara göre avantajlı bir konuma sahip olmalarının diğer nedenleri ise, müşterileri ile daha uzun süreli bir ilişki içinde olmaları, müşterilerini daha düşük bir maliyet ile izleyebilmeleri ve müşterilerin gelecekte de aynı bankadan kredi kullanma beklentisi 143

durumunda sistemde istikrarsızlık ve çöküşler olabileceği konusunda hemfikirdirler<br />

(Blum, 1999: 23).<br />

5.2.1. Bankacılık Sektörüne İlişkin Düzenlemelerin Nedenleri<br />

Bankacılık sisteminin sağlıklı işleyişi için neden düzenleme ve gözetime ihtiyaç<br />

duyulduğu tartışmasına, genel olarak finansal aracılık hizmetlerine özgü olan, bilginin<br />

simetrik olarak dağılmamış olması problemi ve bu problemin neden olduğu, ahlaki<br />

çöküntü ve yanlış seçim problemlerinin ele alınması ile başlanılmaktadır.<br />

Genellikle, finansal aracılık işlemlerinde taraflardan birisi diğerine oranla çok daha<br />

fazla ve doğru bilgiye sahip olmaktadır. Örneğin, bir kredi sözleşmesinde krediyi alan<br />

taraf kendi yatırımının taşıdığı risk açısından bankaya oranla çok daha kesin bir bilgiye<br />

sahiptir. Bilginin eşit bir şekilde paylaşılamaması nedeniyle, kredi başvurusunda<br />

bulunanlar arasında riskli yatırımlara yönelmeyi planlayanlar kredi kullanma konusunda<br />

çok istekli olacaklar ve yüksek faiz oranlarını ödemeyi kabul edeceklerdir. Riski yüksek<br />

olan bu müşterilerin sayısının artması, yapılan seçimlerde bankanın menfaatlerine aykırı<br />

nitelikler taşıyan müşterilerin seçilmesi riskini de arttıracaktır. Bu durum yanlış seçim<br />

olarak adlandırılmaktadır. Banka seçimlerinin yanlış seçimler olması olasılığının<br />

artmasını da gözeterek kredi olarak kullandıracağı fon tutarını azaltma eğilimine<br />

girebilir. Bu eğilim, kredi hacminin daralmasına yol açarak bankacılık işlevlerinin<br />

kötüleşmesine ve bankacılık sisteminin taşıdığı riskin artmasına neden olmaktadır<br />

(Heffernan, 2000: 26).<br />

Bilginin asimetrik dağılmasının neden olduğu bir diğer problem de ahlaki çöküntüdür.<br />

Bu problem, genellikle kredi kullandırıldıktan sonra ortaya çıkar. Kredi müşterisi,<br />

krediyi aldıktan sonra daha yüksek getiri elde etmek amacıyla başlangıçtaki projesinden<br />

daha riskli olan projelere yatırım yapmaya yönelebilir. Bu durum, bankanın verilen<br />

kredinin riskini yanlış ölçmesi nedeni ile çıkarlarına aykırıdır. Banka ile müşterileri<br />

arasında çıkarların çatışması sorunu yaşanmaktadır ve yukarıda değinilen duruma<br />

benzer şekilde banka kredi hacmini daraltma yoluna gidebilir (Mishkin, 1994c: 17).<br />

Finansal aracılık yapan kuruluşların bilginin simetrik olarak paylaşılmaması nedeni ile<br />

karşılaştığı ahlaki çöküntü probleminin çözümünde kullanabileceği yollardan biri,<br />

142

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!