19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

→ çalış-, dur-, yaklaş-, yönel-. ║ içki iç-.<br />

ağız ağıza:⌠3⌡/Ağzına kadar, tamamen./ “Ardiyeler ağız ağıza dolmuştu.” (SFA-HBSK).<br />

→ dol- [3].<br />

→ ağız ağıza vermek (veya konuşmak).<br />

⇒ ağız ağza dolmak.<br />

ağızdan:⌠3⌡/Sözlü {olarak}./ “Onlara ağızdan ve kendine yürekten anlatıyordu.” (YKK-A)., “Haydi -<br />

dedi-, kız, şimdi benim bu çaldığımı sen ağızdan söyle, ben de gene çalgı ile çalayım.” (OCK-Ç).<br />

→ anlat-, söyle-, gönder-.<br />

ağızdan ağıza:⌠6⌡/Herkes birbirine söyleyerek./ “Gelgelelim, öldürmekle iş bitmemiş. Çünkü,<br />

ölen kişinin sözleri ağızdan ağıza yayılmış.” (AN-MB)., “Bu fıkralar toplumda öyle tutulmuştu ki, durmadan üretilerek<br />

çoğaltılıyor, ağızdan ağıza bütün ülkede söyleniyordu.” (AN-MB)., “Hakkında birtakım bilgiler kaynak gösterilmeksizin<br />

ağızdan ağıza intikal ediyor.” (CKM).<br />

→ yayıl- [3], söylen- [2]. ║ intikal et-.<br />

→ ağızdan ağıza dolaşmak (veya geçmek).<br />

⇒ ağızdan ağza yayılmak, ağızdan ağza söylenmek.<br />

ağrısız:⌠1⌡/2. Ağrı vermeden, {ağrı çekmeksizin}./ “Bu dakka, bu saniye kadınlar ağrısız<br />

doğurdu ve hiçbir sokaktan geçmedi cenaze arabası.” (NH-YŞ).<br />

→ doğur-.<br />

ağzı açık:⌠13⌡/2. Hayranlıkla, büyülenmiş olarak./ “Karşısındaki Saraylı kadını ağzı açık<br />

dinliyordu.” (HT-M)., “Cambazın numaraları birbirine benzese de tekdüze olsa da izleyiciler ağzı açık bakıyorlardı.” (İS-<br />

DÖV)., “İhtiyar, Bekir'in ayaklarında, alnım Bekir'in çarıklarına sürterken, genç sessizce duruyor, bir sersem gibi hissiz,<br />

ağzı açık, çenesi katı, derin yeşil gözleriyle Ayşe'yi süzüyordu.” (CD-Oİ)., “Camlarda, yakın bir köyün, toprağa batıyor<br />

hissini uyandıran, bacaları sipsivri dumanlı kerpiç damları; sığırlarını unutup, ağzı açık trene dalmış, çarıklı sığırtmaç.”<br />

(Aİ-OKB).<br />

→ dinle- [6], bak- [5], dal-, süz- {bakmak}.<br />

→ ağzı açık kalmak.<br />

⇒ ağzı açık dinlemek, ağzı açık bakmak.<br />

ağzına kadar:⌠18⌡/Boş yeri kalmayacak biçimde./ “Sonra Laleli'ye, tramvaylar ağzına kadar<br />

dolmuş.” (CK-BŞ)., “Hizmeteri sobayı ağzına kadar doldurmuş.” (EB-BG)., “Kalabalık gittikçe çoğaldı, alan ağzına kadar<br />

doldu taştı.” (YK-KSİ).<br />

→ dol- [10], doldur- [7]. ║ doldu taştı.<br />

⇒ ağzına kadar dolmak (doldurmak).<br />

ahbapça:⌠5⌡/Dostça, içten, teklifsizce./ “Kalan tütünle de iki kalın cıgara sardık, ahbapça<br />

konuştuk.” (SFA-SS)., “Sonra ahbapça güldü. (SKA-GA).<br />

62

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!