19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

→ açık düşmek, açık konuşmak, açık söylemek.<br />

açık açık:⌠69⌡/1. Saklamaksızın, {açıktan açığa}./ “Açık açık da söylemektedir. Duydunuz değil<br />

mi?” (TÖ-TO1)., “Böyle bir şeyin aslı vardır. Fakat Irazca'ya açık açık diyemiyor.” (FB-ID)., “İzzet usta ayağa kalktı, içini<br />

çekti, gözlerini kıstı:- Ben, dedi, babanla açık açık konuşacağım.” (OK-C)., “Böyle, açık açık anlattım ona.” (EI-KA).,<br />

“Kuşkularımızı varsa kıvranıp duracağımıza, açık açık sormalıyız.” (İO-LBA)., “Çünkü sedefkâr dostum, her şeyi açık açık<br />

ifade etmez, sözlerinin anlamı bazen bir, bazen bir kaç tül arkasında, saklı gizli, uçucudur.” (EI-NS). ; /2. Bütün<br />

ayrıntılarıyla./ “Siyahta bulduğu beyazlıkları, beyazdaki gölgeleri, hattâ lekeleri açık açık belirtirdi.” (HT-ÖTÖ).,<br />

“Mümtaz'ı, konuşan sanki sevimli bir çocukmuş gibi, lütfen dinliyorlardı, söylediklerini ciddiye almadıkları, açık açık belli<br />

oluyordu.” (EI-KA)., “Bunu da buraya açık açık yazıyorum.” (PK-BCR)., “Allah yüreğime de her şeyi açık açık bildirdi.”<br />

(MTT-SS). ; /3. İçtenlikle./ “Korkmadan, açık açık, Seni seviyorum, diyelim.” (İO-LBA)., “Babamdan kopmak istiyor,<br />

kopamıyor; bu duruma o, açık açık ve işin tuhafı ben, içten içe memnun oluyorduk.” (EI-KA)., “Serbest Nazım döneminde<br />

yazdıklarını sonraları bu yönden de açık açık eleştirdi.” (MF-ES).<br />

1.⌠44⌡→ söyle-* [20], de-* [8], konuş-* [6], anlat- [3], sor- [3], söylen-* [2], kına-,<br />

suçla-. ║ ifade et-* [2], alay et-, belli et-, kur yap-, (rüşvet) iste-, suçlama yap-.<br />

2.⌠19⌡→ belirt- [2], bildir- [2], duy- [2], yaz- [2], düşün-, gör-, görül-, işit-, yanıtlan-. ║<br />

belli ol-, ortaya çık-, fark et-, (izini) sür-, hisset-.<br />

3.⌠6⌡→ de-, eleştir-, haykır-, savaş-, ver-. ║ memnun ol-.<br />

⇒ açık açık söylemek (demek, konuşmak, anlatmak).<br />

açıkça:⌠466⌡/Gizli bir yönü kalmaksızın, anlaşılır bir biçimde, {açıktan açığa,<br />

alenen}./ “Açıkça da söylemiyorsun, gövdenin diliyle öyle demeye getiri-yorsun.” (AA-RÜ)., “Haluk'un kulağının<br />

altındaki minik ben, kaşının kenarındaki küçük yara izi, gözlerinin çevresindeki çizgiler, tek tek ve açıkça görülüyordu.”<br />

(AA-YÖT)., “Siz bunu açıkça belirtmişsiniz, soru işareti de koyarak ‘Burjuva demokrasisi?’ diye belirtmişsiniz, ‘formel<br />

demokrasi’” (ASA-AK)., “Bu, Sovyetlerin Akdenize yerleşmek istediklerini açıkça gösteriyordu.” (FA-YST)., “Kirli<br />

kavanozların içinde -sessizce pırtlayıp akmaya hazır- olgun turunçları açıkça gördü.” (EÖ-P/S)., “Ancak her şeyi açıkça<br />

konuşursak, iyi birer ortak olabiliriz.” (MM-ÜAKO)., “Amcama açıkça sorsam.(AÜ-SG)., “Küçük yazılar... Onları oku...<br />

Açıkça yazıyor.” (AA-AD)., “Ayrıca liderleri yurt dışına kaçmış olmakla birlikte, İttihat ve Terakki'nin örgüt olarak gücünü<br />

hala sürdürdüğü de Mazhar Müfit'in anılarından açıkça anlaşılmaktadır.” (EK-DT..A)., “Sana o dönemde yazdığım<br />

mektuplarda sayıp döktüğüm yaşantıların bolluğu, birlikte geçirdiğimiz günleri hatırlamaktan nasıl bir tat aldığımı açıkça<br />

ortaya koyar aslında.” (BB-BBÇ)., “Yani, duygularını açıkça belli etti ama, beni fazladan pohpohlamaya da gerek<br />

görmedi.” (PK-BCR)., “İnsanlar sorunlarını, düşüncelerini ve duygularını çoğunlukla simgesel bir biçimde ortaya koyarlar.<br />

Bir başka deyişle, açıkça ortaya koymazlar.” (DC-Yİİ)., “Gençliğimde o güzel Türkçeyi bilmediğimi açıkça itiraf etmeliyim<br />

şimdi.” (MU-BDA)., “Eski Şahin ile yeni Şahin arasındaki kesil emeyen göbek bağını açıkça ima eder romancı:Fanatizmdir<br />

bu:‘Yeşil ordunun bu mağlûp askerinden, başka bir gayei hayal ordusunun ateşli bir gönüllüsü doğdu:İlk mektep hocası.’”<br />

(AO-ZS).<br />

→ söyle-* [102], görül- [32], göster-* [24], gör- [20], belirt-* [12], konuş-* [10], anlat- [9],<br />

bil- [9], sor- [9], yaz- [8], de-* [7], anla- [6], bildir-* [6], anlaşıl- [4], duy- [4], görün- [4], gözük-<br />

[4], içil-* [4], iste-* [4], söylen- [4], gül- [3], ol-* [3], sez- [3], suçla- [3], anla- [2], anlatıl- [2],<br />

belir- [2], bil-* [2], bilin- [2], destekle-* [2], duyumsan- [2], gözlemlen- [2], kork- [2], sezil- [2],<br />

56

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!