19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

veril-, medet um-, neden ol-, ortaya koy, öne geç-, önem kazan-, önüne geç-, patlak ver-,<br />

saygısızlık et-, soğukkanlılığını yitir-, söz aç-, söze gir-, şahit ol-, …e sebep ol-, şikâyet et-,<br />

tamir gör-, tenkit et-, tenkit et-, top koştur-, uç ver-, üstüne al-, üzerinde dur-, yenik düş-, yol<br />

aç-, yolla yap-, ║ çıkıp git-, dalıp git-, debelenip dur-, derleyip topla-, esneyip uyukla-, ışıyıp<br />

sön-, saplanıp kal-, yalayıp geç-, yükselip alçal-.<br />

⇒ zaman zaman olmak, zaman zaman düşünmek.<br />

zangır zangır:⌠42⌡/Aşırı bir biçimde titreyerek, zıngır zıngır./ “Sanki biri arkasına geçmiş<br />

kadının, sesi öyle titresin diye omuzlarından zangır zangır sarsıyor.” (HT-KSA)., “Öyle ki, bu haykırışları güm güm<br />

yankılanan yumruk sesleriyle birlikte ben ta iliklerimde hissediyor, hissettikçe de hiç Kıpırdamadığım halde, dövülen bir kapı<br />

gibi zangır zangır sarsılıyordum.” (HAT-KHK)., “Geçen arabalar kimi şimşek çakıntısı gibi ışığa boğuyordu kim; de zangır<br />

zangır titretiyordu camları.” (Sİ-İGÇÖ2)., “Softalara kızan Fethi, gömleğinden üç düğme çözüp elindeki para dolu tefle<br />

Orso'nun mekânına doğru kaldırım taşlarını çatlatırcasına zangır zangır yürüdü.” (MK-AR).<br />

→ sars- [2], titret- [2], gül-, sarsıl-, yürü-.<br />

⇒ zangır zangır titremek, zangır zangır sarsmak.<br />

zararına: Ø<br />

zarfında: Ø--<br />

zarifane:⌠1⌡/Zarifçe./ “Müdür Efendi fazla gülenleri "kalpatanla dişlerinizi sökerim ha!" diye zarifane<br />

tehdit edermiş.” (RNG-ÇK).<br />

→ tehdit et-.<br />

zarifçe:⌠5⌡/Zarife yakışır biçimde, hoşça, güzelce, zarifane./ “Mutasarrıfın evinde gece daha<br />

kibarca, daha zarifçe geçmisti.” (RHK-MH)., “Gıli Gıli Salih bir yandan Tilki Orhan'la eski günlerden konuşup gülüşürken,<br />

bir yandan da Şavrole'nin kanatlarını okşuyor, elini çıtaların kenarında zarifçe gezdiriyordu.” (MK-AR)., “Gelinliğin<br />

üzerinden tül duvağı kaldırıp manitayı alnından zarifçe öpünüz.” (MK-AR).<br />

→ geç- (gece), gezdir-, tut-, uzat- (bacak). ║ (elini) öp-.<br />

zari zari:⌠3⌡/{1. İnleyerek., 2. Hüngür hüngür.}/ “Selma Hanım, hem dinliyor, hem zari zari<br />

ağlıyordu.” (YKK-A).<br />

→ ağla- [3].<br />

⇒ zari zari ağlamak.<br />

zar zor:⌠37⌡/Güçlükle./ “Almancayla çat pat anlatarak, zar zor da olsa evi buldum.” (AÜ-SG). “Ama<br />

zar zor bitirecekti tabağındakini.” (ÇA-BAG)., “Başı önüne eğik, zar zor gidiyordu.” (AS-YA)., “Yarı karanlıkta, gölgenin<br />

içinde olduğu için ilerleyen teknede onu zar zor seçiyordum, ama karanlığın ve incecik sisin içinden, benim gibi giyindiğini<br />

görebilmiştim.” (OP-KK)., “Babamdan kalan emekli aylığı ve benim aldığım maaşla zar zor geçiniyorduk.” (AÜ-SG).,<br />

“Bitişik çadırlardan gelen horlamaları, osuruk seslerini dinleyerek zar zor sabahı etti.” (BŞ-DKO)., “Bu Zeynel Bey öyle<br />

kalın kafalı biriymiş ki, ilkokulu bile zarzor bitirebilmiş.” (AN-ŞÇH)., “Kimisi çoluk çocuğa karışmış, kimisi üniversiteyi<br />

bitirip, zar zor bir bankaya kapağı atmış, kimisi de sekreterlikle, tezgâhtarlıkla yetinmişti.” (DK-Z).<br />

490

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!