19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ulunduğu koşulları tarihsel nedenleri ve olanaklarıyla görüp, görebildiği kadar görüp, yerinde, zamanında ve kaçamaksız<br />

kararlar veriyordu.” (SE-KEÜ)., “Karpuz suları kurur yapış yapış olur ben zamanında müdahale etmezsem.” (İA-ÖEK).<br />

1.⌠18⌡→ anlat-, inan-*, oku- {eğitim görmek}, öl-, ver-, vuruş- {kavga etmek}. ║<br />

bulup ye-*, dikkat çek-, dükkân işlet-, elele ver-, haksızlık et-, hizmet et-, kıymetini bil-*,<br />

kulak bük-, mal mülk edin-, pahalıya otur-, tepkiyle karşıla-, ticarete atıl-.<br />

2.⌠48⌡→ gel-* [4], öde-* [4], yetiş- [4], bitir-* [2], söyle- [2], çık-*, durdurul-*, getir-,<br />

git-*, giyin-*, gönder-*, gönderil-*, gör-*, kaç-*, öğren-, sez-, söylen-*, ulaş-, uyandır-*, yap-<br />

*, yaz-, yolla-. ║ işine yara- [2], defteri dürül-, geri çekil-*, hareket et-, hüviyetini bul-<br />

{kendini geliştirmek}, karar ver-, karşılık ver-*, keşfet-, müdahale et-*, ödeme yap-*, takla<br />

at-, terk et-*, teslim et-, transfer et-, (yağmur) yağ-.<br />

zamanla:⌠132⌡/Aradan süre geçtikçe, giderek./ “Ama yapılan her şey zamanla değişiyor.” (EC-<br />

GDA)., “"İlk günlerde böyle oluyor insan. zamanla alışırsınız."” (EB-BG)., “…insan zamanla ayrıntıları unutuyor.” (BA-<br />

YYY)., “ANNE zamanla öğrenirdi her şeyi.” (TÖ-TO1)., “Başlarda, alçak sesle, Ondan bir haber var mı? diye soranlar da<br />

zamanla azaldı.” (MM-ÜAKO)., “Belki de zamanla olur!..” (Sİ-İGÇÖ2)., “Ben özlem duymuyorum. zamanla alışıyorum.”<br />

(TÖ-LEM)., “Bu gelenek İstanbul'da zamanla değişti.” (AHT-YG)., “Hekimler, zamanla geçer, deyip çıkıyorlardı işin<br />

içinden.” (İA-ÖEK)., “Bu arada değerli kalıntılar zamanla yok olup gider.” (AK-MY)., “…fakat alışılamayacak, zamanla<br />

önlemi alınamayacak, bir yaşam biçimine dönüştürülemeyecek kadar da kısaydılar. (AC-KY)., “…hak isteme örüntüleri,<br />

ölçütleri değişir, sayıca azınlık-çoğunluk oranı değişmese de bakıştaki değişme, zamanla yerleşir, kök salar.” (BK-ÖM).<br />

→ değiş-* [10], unut- [9], alış-* [7], ol- [7], öğren- [4], alışıl- [3], oluş- [3], anla- [2],<br />

anlaşıl- [2], azal- [2], büyü- [2], çoğal- [2], dönüş- [2], düzel- [2], unutul- [2], yerleş- [2], yozlaş-<br />

[2], aldan-, aldat-*, bağışlan-, başla-, belir-, birik-, bul-, büyüt-, dön-, durul-, edin-, eri-, eski-,<br />

geç-, güçlen-, güzelleş-, inan-, kabar-, kahverengileş-, kalenderleş-, kanatlan-, kapan-,<br />

kemikleş-, kop- {uzaklaşmak}, kork-, kötüleş-, kuru-, küçül-, küllen-, olgunlaş-, öğrenil-, öl-,<br />

pekiş-, seç-, soğu-, sol-, sön-, şartla-, tıkan-, tutuş-, uslan-, uzaklaş-, varıl-, yayıl-, yönel-. ║<br />

önlem alın-* [2], (anlayış) iflas et-, biçim değiştir-, çatlama yap-, değişime uğra-, dökülme<br />

yap-, elde edil-, etkisini kaybet-, hak ver-, işgal et-, işi azıt-, işlevini kaybet-, kendiliğinden ol-<br />

*, kendine gel-, kök sal-, kutsılık kazan-, önemini yitir-, önü alın-, teşekkül et-, vazgeç-,<br />

yaşamını yitir-, yok ol-. ║ çekilip git-, yok olup git-. ║ görmez ol-, yıkıldı gitti, yıkılsın gitsin.<br />

⇒ zamanla değişmek, zamanla unutmak, zamanla alışmak.<br />

zamanlı: Ø<br />

zamanlı zamansız:⌠1⌡/Gelişigüzel zamanlarda, vakitli vakitsiz./ “Böylece kocaman<br />

adamlar olduklarında içlerinde kalmış korkuyla karışık öfke, zamanlı zamansız ortaya çıkar.” (İO-LBA).<br />

→ ortaya çık-.<br />

488

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!