19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(AÜ-SG)., “Öyle ki, İzmir'e vardığım gün sahilin herhangi bir noktasına yüzükoyun düşeceğim.” (YKK-Y)., “Ayşe sallandı,<br />

kestirme sırıklarını tutabilmek için ellerini uzattı, tutamadı, yüzükoyun çamurlara yuvarlandı.” (CD-Oİ).<br />

→ yat- [20], uzan- [11], kapan- [10], kapaklan- [6], düş- [5], dön- [2], seril- [2], yatır- [2],<br />

yuvarlan- [2], çevir-, devril-, dil-, ser-, yatırıl-.<br />

⇒ yüzükoyun yatmak (veya uzanmak)<br />

yüzünden: Ø--<br />

yüzüstü:⌠24⌡/1. Yüzü yere gelecek biçimde./ “Hemen her gün sessiz sedasız kumar oynar,<br />

kaybedince eve gelip yüzüstü yatar, kazanınca çarşıyı dükkân dükkân dolaşıp herkese ve her şeye gülümser” (HAT-KHK).,<br />

“Hüsrev Bey kordonu biraz daha sıktıktan sonra bıraktı, Rosemary yüzüstü yere yıkıldı.” (AA-YÖT)., “Sonra yüzüstü<br />

dönüyor, gevşek.” (AA-RÜ)., “Yere dayamaya çalıştığı eli çamurda kaydı, yüzüstü çamurların içine devrildi.” (AA-YÖT).,<br />

“Fakat Ali Rıza Bey, birdenbire ayağı bir yere takılmış gibi yüzüstü yere kapandı, bastonu elinden iki adım öteye fırladı.”<br />

(RNG-YD). ; /2. Başlanmış fakat tamamlanmamış bir durumda, {yarıda}./ “İşleri yüzüstü koydum<br />

geldim.” (FB-ID)., “Bu kördüğüm Denizin üstü yalım Kodu yüzüstü gitti Yalnız başıma kaldım.” (OR-BCİ).<br />

1.⌠22⌡→ yat- [3], yıkıl- [3], dön- [2], düş- [2], yuvarlan- [2], devril-, gel-, git-<br />

{düşmek}, yapış- (duvara). ║ yere kapan- [4], kendini at-.<br />

2.⌠2⌡→ koy-. ║ kodu gitti.<br />

→ yüsüstü bırakmak, yüzüstü kalmak.<br />

⇒ yüzüstü yere kapanmak.<br />

yüzyıllarca:⌠5⌡/Yüzlerce yıl, asırlarca./ “Yüzyıllarca birlikte çaldık, oynadık, yedik, içtik, ağladık,<br />

güldük.” (TÖ-ŞÇT)., “Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdik ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra,<br />

şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun.” (YKK-Y)., “Alın beni, bırakın o vadiye Belki yüzyıllarca<br />

yaşarım.” (CK-BŞ).<br />

→ ağla- (birlikte), çal- (birlikte), gül- (birlikte), iç- (birlikte), oyna- (birlikte), tanı-*,<br />

uğraş-, yaşa-, ye- (birlikte). ║ kanını em-.<br />

yüz yüze:⌠11⌡/Karşı karşıya, yüzlemece, vicahen./ “Ne zaman bir sofrada yanyana gelsek; ne<br />

zaman bir odada yüz yüze dursak..” (ÜA-TÖ)., “Onunla el ele tutuşmamıştım, onunla yüz yüze konuşmamıştım, onunla<br />

karşı karşıya bile gelmemiştim.” (TÖ-E). “Çarpıştığı, takip ettiği hiçbir insanla yüz yüze çarpışmamış her zaman arkadan<br />

vurmuştu.” (YK-İM1)., “Erken yatanlarla geç yatanlar hep aynı uykuda buluşmuşlar beraber olmuşlar Çoğu yüz yüze<br />

yatmış, birbirlerinin nefesleriyle yaşıyorlar…” (İB-E).<br />

yaşamak.<br />

→ dur- [2], konuş-* [2], bırak-, çarpış-, dön-, oynaş-, solu-, sök-*, yat-.<br />

→ yüz yüze bakmak, yüz yüze gelmek, yüz yüze getirmek, yüz yüze kalmak, yüz yüze<br />

⇒ yüz yüze konuşmak.<br />

486

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!