19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yol yol:⌠5⌡/Çizgili, çizgiler biçiminde, çizgi çizgi./ “Kadının yüzünde, yanak allıkları yol yol<br />

birikiyordu.” (F-BS)., “Boyaları -kanla karışık- yol yol toprağa aktı.” (EÖ-P/S)., “Boyası iyice solmuş, yol yol çatlamış,<br />

reçineleri akmış.” (NM-TÖ2).<br />

→ ak-, birik-, çatla-, kızar- (ufuk), uzan-.<br />

yorgun argın:⌠18⌡/Çok yorulmuş, gücü kalmamış olarak./ “Millet yorgun argın tarlasından<br />

geliyor bizim kız da tutturmuş bir çoban türküsü"” (CD-Oİ)., “Tren nihayet yorgun argın Ankara istasyonuna girdi, işte<br />

Direksiyon Binası.” (HT-GF)., “Bekir Ağa yorgun argın armudun altına oturdu, bir sigara sardı.” (CD-Oİ)., “Yorgun<br />

argın sete uzanırsın, malını mahsulünü düşünür; rüyanda tarlanı, bağını, bostanını görürsün.” (CD-Oİ)., “Ekspres<br />

uzaklaştıktan sonra yorgun argın istasyon binasına döner; bekleme odasında, yataklı vagon yolcularının verdiği kurabiyeleri<br />

yerdik.” (OA-KB).<br />

║ araba sür-.<br />

→ gel- (-e, -den) [4], gir- (-e) [3], dön- [2], otur- [2], uzan- [2], bul-, de-, yönel-, yürü-.<br />

yosmaca: Ø<br />

yudum yudum:⌠24⌡/Azar azar, yavaş yavaş./ “İçkisini ve erkeklerin ahmaklıklarını yudum<br />

yudum içiyordu kasanın ardından.” (SS-TR). , “Ve suyunda sesinin aksi taşar derine; Hayatı yudum yudum akıtır<br />

gözlerine!” (VŞA)., “Sonştın bütün güzelliğini yudum yudum tadıyordum.” (NN-DM)., “Laypzig'te, tıramvay durağında<br />

tadını çıkara çıkara, yudum yudum kederleniyorum.” (NH-YŞ).<br />

→ iç- [18], akıt-, din-, içil-, kederlen-, tat-. hisset-,<br />

⇒ yudum yudum içmek.<br />

yukarda: Ø<br />

yukardan: bk. yukarıdan<br />

yukarı:⌠202⌡/5. Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya./ “Adamlar yukarı<br />

çıktılar.” (YA-AO)., “Ağır, ellerini toprağa dayayarak, sızlayan bedenini yukarı kaldırdı.” (YK-OD)., “Kadını yukarı<br />

gönderdi.” (YA-AO)., “Bir ilk aptallığı düğüm sayarak Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış.” (CS-SS)., “Dereden yukarı<br />

koşacaksın.” (FB-T)., “Elinde bir tırpan vardı!" dedi Musdu. "Çatak köyünün yaylasına yukarı gidiyordu.” (FB-T).,<br />

“Ellerime doladığım saçlarını acul [sabırsız] bir asabiyetle tekrar yukarı çektim.” (KHK-YAH)., “Gardiyan gülerek<br />

tezkereyi aldı ve yukarı götürdü.” (SA-K/S)., “İstersen şu tuğlaları yukarı taşı.” (AKB-BŞ)., “"Kalkın ayol, beye bir şeyler<br />

oluyor!.." diye bağırdı ve yine patırdı, gürültüyle yukarı fırladı.” (SA-KY).<br />

→ çık-* [103], kaldır- (baş, boyun, el vb.) [37], bak- [10], gel- [7], çek- [6], fırla- [5],<br />

kalk- [5], al- [3], git- [3], götür- [3], koş-[3], taşı- [3], seslen- [2], çağır-, çekil-, dik-, dön-,<br />

gönder-, kıvır-, kıvrıl-, sıyır-, sür-, var-, vur-, yürü-.<br />

⇒ yukarı çıkmak, yukarı kaldırmak, yukarı bakmak, yukarı çekmek.<br />

yukarıda: Ø<br />

483

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!