Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

oyunu boz-, rahat et-*, sabahı et-, serbest bırak-*, sır ol-, sırılsıklam ol-, sigara yak-, söz al-, söze karış-, sözünü kes-, sual sor-, suçüstü yakalan-, şüphe et-, tekrar et-, tesadüf et-, usa düş-, uykusu dağıl-, uzaklaştır-, (yağmur) çisele-, (yağmur vb.) yağ-, yerinden kıpırda-*, yola koyul-, zihni allak bullak ol-. 2.⌠-⌡→ Ø 3.⌠-⌡→ Ø ⇒ yine gelmek, yine dönmek. yobazca: Ø yok pahasına:⌠4⌡/Kâr elde etmeksizin, değerinden çok düşük bir biçimde./ “…selâm da söyleyin anneme, sandığını sepetini satsın da., diye diye; ondan sonra da torunları her şeyi yok pahasına kapatmışlar.” (AA- RÜ)., “Çünkü kalanları yok pahasına verirler.” (F-PY). → kapat- {el koymak} [2], ver- [2]. → yok pahasına satmak (veya almak veya gitmek). ⇒ yok pahasına kapatmak. yokuş aşağı:⌠14⌡/1. Yokuşta aşağıya doğru./ “Geceden ıslak taşlar donmuş, kaygan, yokuş aşağı yürüdü.” (YA-AA)., “Bu kez, yokuş aşağı gidiyordu, ılıman bir rüzgârda kendini kapıp koy-vermiş kayık gibi, pupa yelken.” (SKA-GA)., “Sonra da yokuş aşağı arkalarından koşardık.” (FA-SUYK2)., “Onur sıkıntıyla. yokuş aşağı sürdü arabayı.” (İA-ÖEK)., “Böylece yokuş aşağı Haliç kıyısına dek indim.” (NG-BKR). ; /2. Başarısızlığa doğru./ “Oysa hayatı, yokuş aşağı inmekteydi.” (Sİ-ÖKS). 1.⌠10⌡→ yürü- [3], in- [2], koş- [2], sür- [2], git-, vur- {gitmek}. 2.⌠1⌡→ in-. yokuş yukarı:⌠10⌡/Yokuşta yukarı doğru./ “Kendin yaptın, kendin çek! Yokuş yukarı baktı.” (YK- OD)., “Nargileci Sokak'tan aşağı Halic'e doğru indi ve Havancı Sokak'tan dönüp yeniden yokuş yukarı çıktı.” (OP-KK)., “Yaşlı adamı koşarcasına yokuş yukarı çıkardı.” (YK-OD)., “Kentin bu Kayabaşı semtinde, bütün sokaklar yokuş yukarı gider.” (NM-TÖ2). → bak-* [3], çık- [3], çıkar-, git-, vur- {çıkmak}, yürü-. ⇒ yokuş yukarı çıkmak. yok yere:⌠9⌡/Hiçbir gereği ve yararı olmadan./ “Durup dururken yok yere ağlıyordu.” (RNG- YG)., “Güçlerini lakırdıyla ne kadar yok yere harcıyorlar.” (HEA-T)., “APOLLODOROS: Yok yere öleceksin Sokrates!” (TO-SS)., “Nerde ise cici kızının önünde diz çöküp alaturka şarkı-ağzı ile: "Affet beni meleğim, seni yok yere kırdım, üzdüm, incittim," diye özür dileyecek.” (HT-KSA). → ağla-, harca-, harcan-*, incit-, kır-, öl-, savun-, sopalan-, telaşlan-, toplan-, üz-. yollu: Ø-- yoluyla: Ø-- 482

yol yol:⌠5⌡/Çizgili, çizgiler biçiminde, çizgi çizgi./ “Kadının yüzünde, yanak allıkları yol yol birikiyordu.” (F-BS)., “Boyaları -kanla karışık- yol yol toprağa aktı.” (EÖ-P/S)., “Boyası iyice solmuş, yol yol çatlamış, reçineleri akmış.” (NM-TÖ2). → ak-, birik-, çatla-, kızar- (ufuk), uzan-. yorgun argın:⌠18⌡/Çok yorulmuş, gücü kalmamış olarak./ “Millet yorgun argın tarlasından geliyor bizim kız da tutturmuş bir çoban türküsü"” (CD-Oİ)., “Tren nihayet yorgun argın Ankara istasyonuna girdi, işte Direksiyon Binası.” (HT-GF)., “Bekir Ağa yorgun argın armudun altına oturdu, bir sigara sardı.” (CD-Oİ)., “Yorgun argın sete uzanırsın, malını mahsulünü düşünür; rüyanda tarlanı, bağını, bostanını görürsün.” (CD-Oİ)., “Ekspres uzaklaştıktan sonra yorgun argın istasyon binasına döner; bekleme odasında, yataklı vagon yolcularının verdiği kurabiyeleri yerdik.” (OA-KB). ║ araba sür-. → gel- (-e, -den) [4], gir- (-e) [3], dön- [2], otur- [2], uzan- [2], bul-, de-, yönel-, yürü-. yosmaca: Ø yudum yudum:⌠24⌡/Azar azar, yavaş yavaş./ “İçkisini ve erkeklerin ahmaklıklarını yudum yudum içiyordu kasanın ardından.” (SS-TR). , “Ve suyunda sesinin aksi taşar derine; Hayatı yudum yudum akıtır gözlerine!” (VŞA)., “Sonştın bütün güzelliğini yudum yudum tadıyordum.” (NN-DM)., “Laypzig'te, tıramvay durağında tadını çıkara çıkara, yudum yudum kederleniyorum.” (NH-YŞ). → iç- [18], akıt-, din-, içil-, kederlen-, tat-. hisset-, ⇒ yudum yudum içmek. yukarda: Ø yukardan: bk. yukarıdan yukarı:⌠202⌡/5. Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya./ “Adamlar yukarı çıktılar.” (YA-AO)., “Ağır, ellerini toprağa dayayarak, sızlayan bedenini yukarı kaldırdı.” (YK-OD)., “Kadını yukarı gönderdi.” (YA-AO)., “Bir ilk aptallığı düğüm sayarak Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış.” (CS-SS)., “Dereden yukarı koşacaksın.” (FB-T)., “Elinde bir tırpan vardı!" dedi Musdu. "Çatak köyünün yaylasına yukarı gidiyordu.” (FB-T)., “Ellerime doladığım saçlarını acul [sabırsız] bir asabiyetle tekrar yukarı çektim.” (KHK-YAH)., “Gardiyan gülerek tezkereyi aldı ve yukarı götürdü.” (SA-K/S)., “İstersen şu tuğlaları yukarı taşı.” (AKB-BŞ)., “"Kalkın ayol, beye bir şeyler oluyor!.." diye bağırdı ve yine patırdı, gürültüyle yukarı fırladı.” (SA-KY). → çık-* [103], kaldır- (baş, boyun, el vb.) [37], bak- [10], gel- [7], çek- [6], fırla- [5], kalk- [5], al- [3], git- [3], götür- [3], koş-[3], taşı- [3], seslen- [2], çağır-, çekil-, dik-, dön-, gönder-, kıvır-, kıvrıl-, sıyır-, sür-, var-, vur-, yürü-. ⇒ yukarı çıkmak, yukarı kaldırmak, yukarı bakmak, yukarı çekmek. yukarıda: Ø 483

oyunu boz-, rahat et-*, sabahı et-, serbest bırak-*, sır ol-, sırılsıklam ol-, sigara yak-, söz al-,<br />

söze karış-, sözünü kes-, sual sor-, suçüstü yakalan-, şüphe et-, tekrar et-, tesadüf et-, usa düş-,<br />

uykusu dağıl-, uzaklaştır-, (yağmur) çisele-, (yağmur vb.) yağ-, yerinden kıpırda-*, yola<br />

koyul-, zihni allak bullak ol-.<br />

2.⌠-⌡→ Ø<br />

3.⌠-⌡→ Ø<br />

⇒ yine gelmek, yine dönmek.<br />

yobazca: Ø<br />

yok pahasına:⌠4⌡/Kâr elde etmeksizin, değerinden çok düşük bir biçimde./ “…selâm da<br />

söyleyin anneme, sandığını sepetini satsın da., diye diye; ondan sonra da torunları her şeyi yok pahasına kapatmışlar.” (AA-<br />

RÜ)., “Çünkü kalanları yok pahasına verirler.” (F-PY).<br />

→ kapat- {el koymak} [2], ver- [2].<br />

→ yok pahasına satmak (veya almak veya gitmek).<br />

⇒ yok pahasına kapatmak.<br />

yokuş aşağı:⌠14⌡/1. Yokuşta aşağıya doğru./ “Geceden ıslak taşlar donmuş, kaygan, yokuş aşağı<br />

yürüdü.” (YA-AA)., “Bu kez, yokuş aşağı gidiyordu, ılıman bir rüzgârda kendini kapıp koy-vermiş kayık gibi, pupa yelken.”<br />

(SKA-GA)., “Sonra da yokuş aşağı arkalarından koşardık.” (FA-SUYK2)., “Onur sıkıntıyla. yokuş aşağı sürdü arabayı.”<br />

(İA-ÖEK)., “Böylece yokuş aşağı Haliç kıyısına dek indim.” (NG-BKR). ; /2. Başarısızlığa doğru./ “Oysa hayatı,<br />

yokuş aşağı inmekteydi.” (Sİ-ÖKS).<br />

1.⌠10⌡→ yürü- [3], in- [2], koş- [2], sür- [2], git-, vur- {gitmek}.<br />

2.⌠1⌡→ in-.<br />

yokuş yukarı:⌠10⌡/Yokuşta yukarı doğru./ “Kendin yaptın, kendin çek! Yokuş yukarı baktı.” (YK-<br />

OD)., “Nargileci Sokak'tan aşağı Halic'e doğru indi ve Havancı Sokak'tan dönüp yeniden yokuş yukarı çıktı.” (OP-KK).,<br />

“Yaşlı adamı koşarcasına yokuş yukarı çıkardı.” (YK-OD)., “Kentin bu Kayabaşı semtinde, bütün sokaklar yokuş yukarı<br />

gider.” (NM-TÖ2).<br />

→ bak-* [3], çık- [3], çıkar-, git-, vur- {çıkmak}, yürü-.<br />

⇒ yokuş yukarı çıkmak.<br />

yok yere:⌠9⌡/Hiçbir gereği ve yararı olmadan./ “Durup dururken yok yere ağlıyordu.” (RNG-<br />

YG)., “Güçlerini lakırdıyla ne kadar yok yere harcıyorlar.” (HEA-T)., “APOLLODOROS: Yok yere öleceksin Sokrates!”<br />

(TO-SS)., “Nerde ise cici kızının önünde diz çöküp alaturka şarkı-ağzı ile: "Affet beni meleğim, seni yok yere kırdım, üzdüm,<br />

incittim," diye özür dileyecek.” (HT-KSA).<br />

→ ağla-, harca-, harcan-*, incit-, kır-, öl-, savun-, sopalan-, telaşlan-, toplan-, üz-.<br />

yollu: Ø--<br />

yoluyla: Ø--<br />

482

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!