Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

yerleştir-, yut-, yutkun-, yüksel-. ║ ayağa kalk- [6], cevap ver- [4], akşam ol- [2], başını kaldır- [2], elini kaldır- [2], yere bırak- [2], (alacakaranlığa) karış-, başını eğ-, başını indir-, başını omzuna yasla-, başını salla-, belirginleş-, bileğini kavra-, devam et-, diz çök-, (dudağını) oynat-, elini alnına koy-, elini sık-, (gözlerini) kaldır-, (gözlerini) kapat-, içeri kay-, içine sin-, (kapı) tıkırda-, karşılık ver-, kendini bırak-, (örtüyü) kaldır-, rica et-, söze karış-, tekrar et-, terk et-, yere düş-, yere yıkıl-, yola çık-.║ eğilip kalkar, döner yürür, döndü gitti, çıkar gider. ⇒ yavaşça demek, yavaşça sormak, yavaşça kalmak. yavaşçacık:⌠7⌡/Çok yavaş, usulcacık./ “Çalınca yavaşçacık açıveririm kapıyı.” (NE-GT).. “Yavaşçacık omzuna dokundum.” (NH-YM)., “Ya bozulduysa? Yavaşçacık yerden kalktım.” (AN-AZDE)., “Yavaşçacık okşadı saçları, sonunda kıpırtısız kaldı eli saçlarında kardeşinin.” (F-BS). → aç- (kapı), dokun-, indir-, kalk-, koy-, okşa-, yürü-. yavaş yavaş:⌠680⌡/1. Yavaş bir biçimde, ağır ağır, aheste aheste, aheste beste./ “Adnan Beyle Nihad beyi derenin kenarında arkadan görüyordu; Nihalle Mile de Courton uzakta yavaş yavaş yürüyorlardı. (HZU- AM)., “Bir bardak su? İstemedim: üzgün ve duygulu bir yetkili gibi yavaş yavaş bahçeden çıktım. (OA-KB)., “Bir süre gözü havada düşünür, sonra kararını verir, yavaş yavaş ilerler. (HT-EG)., “Sonra yavaş yavaş eski donukluğuna döndü. (KT-Gİ)., “Çiçekler yavaş yavaş açılmış, ağaçlar yapraklanmıştı. (AA-TO3)., “Geç kalkmak itiyadında olan eniştesini uyandırmaktan çekinerek merdivenleri yavaş yavaş indi. (HT-GF)., “Siz, ne dersiniz bu işe Ziya Bey? diye sözümü bitirince yavaş yavaş yanımdan kalktı: (YK-İM1)., “Sonra havada gülümsemesini asılı bırakarak, kuyruğunun ucundan başlayarak yavaş yavaş kayboldu. (HEA-AG)., “Bekir şimdi kalbi rahat, yavaş yavaş ayağa kalktı, onlara baktı, elini kalçasına vurdu: "Eh dangalak işi bu, yaraşmaz sana, Bekir!" dedi. (CD-Oİ)., “İşte yavaş yavaş kendine geliyor. (MTT-SS)., “Yavaş yavaş diz çöktü, Kala Mala'nın elini tuttu, can kardeşinin elini sıkar gibi hafifçe sıktı, Kala Mala kımıldamadı; ölmüş, çoktan soğumuştu. (CD-Oİ)., “Kızıltaş'ın üzerinde henüz kırmızı-mor bir duman perde vardı; yavaş yavaş o da göğe yükseliyordu. (RI-KG)., “Yavaş yavaş geri dönüyor. (CD-Oİ)., “Ölümüme tanıklık et, ölüm bende yavaş yavaş boy atsın. (KT-Gİ). ; /2. Azar azar./ “Ø”. ; /3. Gitgide./ “Sonra yavaş yavaş alıştı.” (KHK-YAH)., “Tek bir ümidin bile kalmadığını yavaş yavaş anlıyordu.” (KHK- YAH)., “Nihayet bu dağınık hayallerden biri yavaş yavaş sükûnet buldu, açıldı.” (HZU-AM)., “Ama sonra aşkı yavaş yavaş küllendi.” (HT-M)., “Bekir yavaş yavaş onları unuttu.” (CD-Oİ)., “…sonra yavaş yavaş sesler silindi ve ben o zaman «zaman»ı duydum.” (GY-KO)., “O gün uzun uzun, ama «daireler çizerek» konuştuk; itirazları yavaş yavaş yumuşadı.” (GY- H1)., “Yol alçaktaydı, Kuşkaya'nm tepesinden başka hiçbir şey görünmüyordu. Yavaş yavaş yatıştı, bir sigara yaktı.” (CD- Oİ). 1. ⌠573⌡→ yürü- [36], çık- (-i, -e, -den) [18], ilerle- [15], in- (-i, e-, den) [14], açıl- [13], kalk- [12], gel- [11], karar- (hava vb.) [10], dön- [9], sön- [9], uzaklaş- [9], dağıl- [8], git- [8], yaklaş- [8], yüksel- [8], büyü- [7], kaldır- [7], konuş- [7], başla- [6], değiş- [6], geç- [6], uzat- [6], aydınlan- [5], boşal- [5], çekil- [5], kesil- [5], yayıl- [5], çek- (-i) [4], din- [4], doğrul- [4], gir- [4], otur- [4], sallan- [4], sokul- [4], ağla- [3], alış- [3], azal- [3], belir- [3], çök- [3], düş- [3], eğil- [3], ısın- [3], incel- [3], okşa- [3], sar- [3], seyrekleş- [3], silin- [3], soyun- [3], ağar- [2], al- [2], anlat- [2], bat- [2], bırak- [2], birik- [2], bul- [2], bulan- [2], canlan- [2], çiğne- [2], dönüş- [2], durul- [2], duy- [2], geliştir- [2], ger- [2], hafifle- [2], iç- [2], indir- [2], iyileş- [2], kapan- [2], kapla- [2], 472

oku- [2], sıyrıl- [2], toplan- [2], ufal- [2], uza- [2], yerleş- [2], yırt- [2], yitir- [2], ahmaklaş-, ak-, alçal-, alıştır-, anla-, ansı-, artır-, atıl-, ayrıl-, bas-, bayırlaş-, bıraktır-, bit-, boz-, bük-, bürün-, çıldırt-, çoğal-, çürü-, dal-, değiştir-, de-, delir-, doğ-, dolaş-, dol-, don-, dondur-, dök-, dökül-, dur-, dürtele-, düzel-, em-, eri-, ezil-, geber-, gerile-, giyin-, görün-, götür-, hazırla-, hazırlan-, hızlan-, ısıt-, ıslat-, ışı-, iyileştir-, kaç-, kalkın-, kancıklaş-, kapat-, karal-, karıştır-, kar-, kaydır-, kazı-, kımılda-, kırıl-, koyul-, kuklalaştır-, kurtul-, küçül-, mavileş-, öde-, öğren-, öl-, örtül-, parla-, salla-, sapıt-, sars-, serpil-, sız-, sindir-, sislen-, sivril-, sok-, soy-, sönükleş-, söyle-, söylen-, sürtün-, tenhalaş-, tırman-, toparlan-, tutun-, uç-, unut-, uyan-, uyuş-, uzan-, var-, yanaş-, yap-, yapıştır-, yatış-, yaz-, yerleştir-, yeşer-, yıkıl-, yönel-, zayıfla-, zehirlen-. ║ kaybol- [8], ayağa kalk- [5], başını kaldır- [3], diz çök- [3], (gözlerini) aç- [3], kendine gel- [3], geri dön- [2], (ağzına) götür-, ağzından dökül-, boy at-, cevap ver-, çevresini al-, (kendine) dön-, elden ayaktan düş-, elini kaldır-, (ellerini karnına) götür-, etkisini göster-, farkına var-, geri çekil-, geri gel-, geri kal-, (göğe) yüksel-, (gözlerini) kapa-, gözleri kapan-, hareket et-, hayatını kapla-, hesabını şaşır-, hüzne kay-, ikiye parçalan-, ileri geç-, (işler) karış-, karanlık çök-, kaybettir-, kendine getir-, kendini duyur-, kendisini toparla-, keşfet-, meydana çık-, nizama gir-, ortadan kalk-, ortaya koy-, saçlarına ak düş-, salıver-, sesi kısıl-, (sesini) kes-, seyret-, sıra gel-, söz at-, söze başla-, suyunu çek-, şekil al-, tedaviye çalış-, üstün gel-, (yanına) sokul-, (yanına) yaklaş-, yerden ayrıl-, yere çök-, yerinden kalk-, yerini al-, yola çık-, yola gel-, yola gir-, yola koyul-, yorgunluğu çık-, yukarı kaydır-. 2. ⌠-⌡→ Ø 3. ⌠107⌡→ alış- [13], anla- [8], değiş- [2], dönüş- [2], küllen- [2] , rahatla- [2], silin- [3], sön- [3], unut- [3], yatış- [2], yayıl- [2], yitir- [2] , yumuşa- [2], açıl-, ağar-, alıştır- anlat-, aşın-, aydın-, azal-, azgınlaş-, balıklaş-, başar-, belir-, bık-, bilinçlen-, bit-, bozul-, ciddileş-, çoraklaş-, çözül-, dağıl-, değiştir-, durgunlaş-, fark et-, geliş-, hafifle-, hatırla-, heyecanlan-, hırçınlaş-, iyileş-, karar-, katılaş-, kaybet-, kırıl-, kuru-, oluş-, oluştur-, sar-, sarsıl-, sertleş-, soğu-, sol-, sök-, teklifsizleş-, tüken-, umutlan-, unutul-, yabancılaş-, yakınlaş-, yarat-. ║ sükûnet bul- [3], çaptan düş-, (emniyetini) kazan- gözden kaybol-, hisset-, kabuğuna çekil-, kendini bul-, kendini kaybet-, kendinden geç-, kendisini toparla-, kişiliğini yitir-, sorumluluk ver-, umudunu kes-, umudunu yitir-, yorgunluk çök-, (yüreğini) bırak-. ⇒ yavaş yavaş yürümek, yavaş yavaş ilerlemek, yavaş yavaş inmek, yavaş yavaş kalkmak, yavaş yavaş alışmak, (ortalık) yavaş yavaş kararmak. yavuzca: Ø 473

yerleştir-, yut-, yutkun-, yüksel-. ║ ayağa kalk- [6], cevap ver- [4], akşam ol- [2], başını kaldır-<br />

[2], elini kaldır- [2], yere bırak- [2], (alacakaranlığa) karış-, başını eğ-, başını indir-, başını<br />

omzuna yasla-, başını salla-, belirginleş-, bileğini kavra-, devam et-, diz çök-, (dudağını)<br />

oynat-, elini alnına koy-, elini sık-, (gözlerini) kaldır-, (gözlerini) kapat-, içeri kay-, içine sin-,<br />

(kapı) tıkırda-, karşılık ver-, kendini bırak-, (örtüyü) kaldır-, rica et-, söze karış-, tekrar et-,<br />

terk et-, yere düş-, yere yıkıl-, yola çık-.║ eğilip kalkar, döner yürür, döndü gitti, çıkar gider.<br />

⇒ yavaşça demek, yavaşça sormak, yavaşça kalmak.<br />

yavaşçacık:⌠7⌡/Çok yavaş, usulcacık./ “Çalınca yavaşçacık açıveririm kapıyı.” (NE-GT)..<br />

“Yavaşçacık omzuna dokundum.” (NH-YM)., “Ya bozulduysa? Yavaşçacık yerden kalktım.” (AN-AZDE)., “Yavaşçacık<br />

okşadı saçları, sonunda kıpırtısız kaldı eli saçlarında kardeşinin.” (F-BS).<br />

→ aç- (kapı), dokun-, indir-, kalk-, koy-, okşa-, yürü-.<br />

yavaş yavaş:⌠680⌡/1. Yavaş bir biçimde, ağır ağır, aheste aheste, aheste beste./ “Adnan<br />

Beyle Nihad beyi derenin kenarında arkadan görüyordu; Nihalle Mile de Courton uzakta yavaş yavaş yürüyorlardı. (HZU-<br />

AM)., “Bir bardak su? İstemedim: üzgün ve duygulu bir yetkili gibi yavaş yavaş bahçeden çıktım. (OA-KB)., “Bir süre gözü<br />

havada düşünür, sonra kararını verir, yavaş yavaş ilerler. (HT-EG)., “Sonra yavaş yavaş eski donukluğuna döndü. (KT-Gİ).,<br />

“Çiçekler yavaş yavaş açılmış, ağaçlar yapraklanmıştı. (AA-TO3)., “Geç kalkmak itiyadında olan eniştesini uyandırmaktan<br />

çekinerek merdivenleri yavaş yavaş indi. (HT-GF)., “Siz, ne dersiniz bu işe Ziya Bey? diye sözümü bitirince yavaş yavaş<br />

yanımdan kalktı: (YK-İM1)., “Sonra havada gülümsemesini asılı bırakarak, kuyruğunun ucundan başlayarak yavaş yavaş<br />

kayboldu. (HEA-AG)., “Bekir şimdi kalbi rahat, yavaş yavaş ayağa kalktı, onlara baktı, elini kalçasına vurdu: "Eh dangalak<br />

işi bu, yaraşmaz sana, Bekir!" dedi. (CD-Oİ)., “İşte yavaş yavaş kendine geliyor. (MTT-SS)., “Yavaş yavaş diz çöktü, Kala<br />

Mala'nın elini tuttu, can kardeşinin elini sıkar gibi hafifçe sıktı, Kala Mala kımıldamadı; ölmüş, çoktan soğumuştu. (CD-Oİ).,<br />

“Kızıltaş'ın üzerinde henüz kırmızı-mor bir duman perde vardı; yavaş yavaş o da göğe yükseliyordu. (RI-KG)., “Yavaş yavaş<br />

geri dönüyor. (CD-Oİ)., “Ölümüme tanıklık et, ölüm bende yavaş yavaş boy atsın. (KT-Gİ). ; /2. Azar azar./ “Ø”. ;<br />

/3. Gitgide./ “Sonra yavaş yavaş alıştı.” (KHK-YAH)., “Tek bir ümidin bile kalmadığını yavaş yavaş anlıyordu.” (KHK-<br />

YAH)., “Nihayet bu dağınık hayallerden biri yavaş yavaş sükûnet buldu, açıldı.” (HZU-AM)., “Ama sonra aşkı yavaş yavaş<br />

küllendi.” (HT-M)., “Bekir yavaş yavaş onları unuttu.” (CD-Oİ)., “…sonra yavaş yavaş sesler silindi ve ben o zaman<br />

«zaman»ı duydum.” (GY-KO)., “O gün uzun uzun, ama «daireler çizerek» konuştuk; itirazları yavaş yavaş yumuşadı.” (GY-<br />

H1)., “Yol alçaktaydı, Kuşkaya'nm tepesinden başka hiçbir şey görünmüyordu. Yavaş yavaş yatıştı, bir sigara yaktı.” (CD-<br />

Oİ).<br />

1. ⌠573⌡→ yürü- [36], çık- (-i, -e, -den) [18], ilerle- [15], in- (-i, e-, den) [14], açıl- [13],<br />

kalk- [12], gel- [11], karar- (hava vb.) [10], dön- [9], sön- [9], uzaklaş- [9], dağıl- [8], git- [8],<br />

yaklaş- [8], yüksel- [8], büyü- [7], kaldır- [7], konuş- [7], başla- [6], değiş- [6], geç- [6], uzat- [6],<br />

aydınlan- [5], boşal- [5], çekil- [5], kesil- [5], yayıl- [5], çek- (-i) [4], din- [4], doğrul- [4], gir- [4],<br />

otur- [4], sallan- [4], sokul- [4], ağla- [3], alış- [3], azal- [3], belir- [3], çök- [3], düş- [3], eğil- [3],<br />

ısın- [3], incel- [3], okşa- [3], sar- [3], seyrekleş- [3], silin- [3], soyun- [3], ağar- [2], al- [2], anlat-<br />

[2], bat- [2], bırak- [2], birik- [2], bul- [2], bulan- [2], canlan- [2], çiğne- [2], dönüş- [2], durul- [2],<br />

duy- [2], geliştir- [2], ger- [2], hafifle- [2], iç- [2], indir- [2], iyileş- [2], kapan- [2], kapla- [2],<br />

472

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!