19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yapayalnız:⌠34⌡/2. Yanında kimse veya hiçbir şey bulunmayarak./ “Bekir yapayalnız<br />

sofada oturuyor, …” (CD-Oİ)., “Söyle, ayrılmasın,' beni buralarda yapayalnız bırakmasın!” (OK-KT)., “Sabahın<br />

sekizinden beri ne yapmıştır evde yapayalnız Melahat, neyle vakit geçirmiş, oyalanmıştır?” (SKA-GA)., “Birtakımları buna<br />

alışıyorlar, odalarına kapanıp yapayalnız yaşayabiliyorlar.” (MŞE-VÇ)., “Oturursun ama, yapayalnız ne yaparsın?” (MŞE-<br />

VÇ).<br />

→ bırak-* [10], yaşa- [4], yap- [3], otur- [3], dön- [3], ağla-, bekle-, bil-*, diren-, dur-,<br />

düş-, gör-, oyalan-, öl-. ║ yol al-, vakit geçir-. ║ bırakır gider.<br />

⇒ yapayalnız bırakmak.<br />

yapıldak: Ø<br />

yapyakın: Ø<br />

yaradılıştan: Ø<br />

yaramazca: Ø<br />

yarence: Ø<br />

yarı: ⌠39⌡/4. Gereğinden az, tam olmayarak./ “Ata son cümleleri yarı dinledi.” (RHK-BS).,<br />

“Yatağımdan yarı doğruldum.” (FRA-Ç)., “Gözlerini yarı açıyor: - Oh, diyor, demek ki geldiniz.” (KHK-YAH)., “Neden<br />

sonra bir horoz öttü ama, sesi yarı duyuldu, yarı duyulmadı.” (YK-OD)., “O da gitti. yarı bitti, yarı bitmedi ev.” (FB-ID).,<br />

“Kanapeye yarı uzanmış, dizlerine dayadığı büyükçe bir kitabın üzerinde üst üste bir yığın kağıda, desenler çiziyordu.”<br />

(AHT-H).<br />

→ dinle-* [5], uzan- [4], aç- (göz) [3], anla-* [2], bit-* [2], doğrul- [2], duyul-* [2], kapa-<br />

(göz) [2], aç- (çiçek), buna-, çık- (merdiven), dön-, düşün-, giyin-, indir- (göz kapağı), kaldır-,<br />

kapa-, kapan- (göz), koş-, otur-, rahatla-, silin-, uyu-, yat-, yürü-.<br />

yarım ağız:⌠3⌡/İstemeye istemeye, isteksizce./ “Alayı, yüzbaşıya usanmış bir sesle, yarım ağız<br />

teslim etti. ” (KT-YS)., “İnanmamış gibi yarım ağız gülümsüyor.” (AÜ-SG)., “Tersaneliler, tam da korktukları sözü duyunca<br />

aralarından biri yarım ağız karşı çıktı:…” (AA-İGA).X<br />

→ gülümse-. ║ karşı çık-, teslim et-.<br />

yarımşar: Ø<br />

yarım yamalak:⌠24⌡/2. baştan savma bir biçimde./ “Ayça okulla ilgili bir şeyler anlatıyor,<br />

yarım yamalak duyuyorum.” (AÜ-SG)., “İşte siz gençler, siz yarım bilgiçler bildiklerinizi hep böyle yarım yamalak<br />

bilirsiniz.” (OCK-KE)., “Sen onu yarım yamalak okuyor,' kendine uyduruyorsun. (HEA-T)., “Rakım Hoca'nın ünlü şarkısı,<br />

yarım yamalak işitiliyor: …” (Aİ-OKB)., “Başlıca farikası heccâ-vâne ihtirası olan Nazif de bir çok meşhur edîbİerimiz gibi,<br />

muhatabının fikirlerini ya hiç dinlemez, ya yarım yamalak dinler, yâhud da hemen atılıp îtirâz etmek için dinler gibi görünür<br />

bir münâkaşacı olduğu için, hemen her söylediğime derhal savletle cevap veriyordu.” (YKB-SEP)., “Shouvalar'a yemek<br />

rnüddetince ihtiyar talebenin tezkeresinden ve hikâyelerinden yarım yamalak bahsetmiştik.” (SFA-SS).<br />

469

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!