19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dağıl-, dalgalan- {etkisini göstermek}, dehlen-, dinle-, döktür-, dönüş-, duy-, düş- {gelmek},<br />

eksil-, geç-, gönder-, götür-, hatırla-, hazırlan-, iste-, izle-, kaç-, kaçır- {çıldırmak}, kal-*,<br />

kalk-, katıl-, kavuş-, kurtul-, nişanla-, oku-, öde-, öldür-, sapta-, satıl-, sepetle-, sonuçlan-, sor-<br />

, sun-, sür-, tamamla-, tanı-, tanış-, toparlan-, uç-, unut-, ver-, vur-, yapıl-, yayımlan-,<br />

yayınlan-, yazdır-, yolla-. ║ af çık- [2], taarruza geç- [2], haber al- [2], açıklığa kavuş-,<br />

alışkanlık kazan-, anlaşma imzala-, askere al-, ateş bacayı sar-, ayağa kaldır-, bahara gir-, başa<br />

belâ çık-, başa düş- {elde etmek}, başına kon-, bezginlik ver-, boy göster-, def edil-, doğum<br />

yap-, dona kilit vur-, emekli ol-, geri ver-, geriye dön-, göç et-, göreve getir-, görevinin başına<br />

dön-, halledil-, harekete geç-, hitap et-, imdada yetiş-, işine son veril-, kar düş-, karar alın-,<br />

kendine gel-, konrol ettir-, masrafa sok-, menopoza gir-, mına goy-, nefes al-*, peşiman ol-,<br />

rol al-, savaşa gir-, sergi aç-, sıra gel-, sürgün et-, taarruz ol-, takdim edil-, tatmin et-, tayin<br />

olun-, tefrika edil-, terk et-, tevkif et-, tezkere al-, transfer ol-, yok ol-, (işler) yoluna gir-. ║<br />

bırakıp git-, çöküp git-, gidip gör-. ║ çıkar gelir.<br />

3.⌠4⌡→ düş-, öl-, toplan-. ║ yol görün-.<br />

yakından:⌠162⌡/1. Yakın bir yerden, yakın olarak, {bizzat}./ “Ne de güzel yapılı. Yakından<br />

bakıyorum, tıraş olmuşsun, ama azıcık sakalın çıkmış.” (NE-GT)., “Artık onu yakından görüyordu.” (YA-AA)., “Hakikatin<br />

baş döndürücü kokusu biraz daha yakından duyulacak.” (MŞE-VÇ)., “Ali ve İhsan yan yana en öndeydiler. Yakından bir<br />

otomobil sesi işitildi, polisler koşuştular.” (Sİ-İGÇÖ1)., “Herkes uzaktan ve yakından sarıldı.” (TU-BŞ)., “Herhalde<br />

Enver'in köpeğiydi bu; çünkü çok yakından geliyordu.” (CD-Oİ)., “Kuşlar pek yakından geçmişse, seslerini taklit ederek<br />

kalın du-daklarıyle dişlerinin arasından onlara seslenirdi.” (Sİ-İGÇÖ1). ; /2. mec. Çok dikkatli, titiz bir<br />

biçimde/ “Oraya toplanan halkı yakından izlersen dindarlıkta hiç aşağı kalmadıklarını görürsün.” (FA-SUYK).,<br />

“Amerika Helsinki İzleme Komitesi, Milletlerarası Af Örgütü, Avrupa Konseyi ve İslam Konferansı, konu ile yakından<br />

ilgilendiler.” (FA-YST)., “Bu sefer Bursa'da bunu daha yakından gördüm.” (AHT-H)., “Çünkü aylarca süren birlikteliğimiz<br />

sırasında, onları yakından inceledim.” (GD-AK)., “Ne de olsa ilk kez uzaya bu kadar yakından bakıyordu.” (MM-ÜAKO).,<br />

“İnsanımızın dış göç serüvenine yakından tanık oldunuz.” (FA-SUYK)., “Netice itibariyle, bize tevcih edilen vazife,<br />

Teşkilâtımızı ve imparatorluğumuzu yakından alâkadar ediyor...” (AA-YÖT)., “Çok yakından seyrediyordum onu: Çocuksu<br />

bir dikkatle, sevdiği bir filmi seyreden birinin huzurlu keyfiyle, ama içe dönmüş bakışlarla yazıyordu.” (OP-KK).<br />

1.⌠67⌡→ gör-* [28], bak-* [12], duyul- [5], gel- [3], çalış- [2], duy- [2], geç- [2], bakış-,<br />

görül-, görüntüle-, göster-, işit-, işitil-, sarıl-, seviş-, süz-, tanıt-, uç-<br />

2.⌠95⌡→ izle-* [23], ilgilen- [20], gör- [12], ilgilendir- [6], incele- [5], bak- [2], gözle-<br />

[2], anla-, bakıl-, etkile-, izlen-, kavra-, öğren-, öğret-, seyret-, yaşa-. ║ takip et- [5], alakadar<br />

et- [2], alakadar ol- [2], seyret- [2], takip edil- [2], tanık ol- [2], devam et-, hisset-, meşgul et-.<br />

→ yakından bilmek (veya tanımak).<br />

⇒ yakından ilgilenmek, yakından izlemek, yakından görmek.<br />

463

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!