19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“Bu havayı, ben, vaktiyle bir yerde dinlemiştim ama...” (OCK-Ç)., “Vaktiyle evlenip boşanmış mı, hiç evlenmemiş ama<br />

serbest yaşayan biri mi... rivayet muhtelif.” (PK-BCR)., “Ne de olsa vaktiyle böyle ne sofralar görmüş, geçirmiştir.” (OCK-<br />

KE). ; //Tam zamanında.//“Selma kol saatine bakıp sabırsızlanarak: Ah vaktiyle bir çıkabilseydik şuradan!” (OCK-<br />

KE)., “Ha durma, git sen, kimi bulacaksan bul, vaktiyle her iş olsun bitsin!” (OCK-Ç)., “Meğer olay vaktiyle haber<br />

alınmış.” (SB-BŞM).<br />

/…/⌠39⌡→ gör- [3], sev- [3], de- [2], açıkla-, aldan-, araştır-, beğen-*, benzerle-, dinle-<br />

, evlen-, git-, inan-, işit-, katlan-, oku-, okun-, otur-, sakla-, söyle-, uğra-, üzül-, yap-, yapıl-. ║<br />

aylık bağla-, bağımlısı ol-, bahset-, davet et-, dikkat et-, felç geçir-, iyilik gör-, kanını dök-,<br />

lütuf bul-, rahatsızlık geçir-. ║ evlenip boşan-. ║ görmüş geçirmiş.<br />

//…//⌠5⌡→ bit-, çık- (-den), gönder-*, söndür-. ║ haber alın-.<br />

vaktizamanında:⌠1⌡/Vaktiyle./ “Ben de böyle değildim elbet, biz de vakti zamanında umur gördük,<br />

gün gördük…” (AA-İGA).<br />

→ gün gör-, umur gör-.<br />

var gücüyle:⌠36⌡/Olanca gücüyle, var kuvvetiyle./ “Var gücüyle bağırıyor, sesi dağdan dağa<br />

yankılanıyordu.” (YK-OD)., “Elini masanın üstüne var gücüyle indirdi: Siz o çocukların kim olduklarını biliyor musunuz<br />

zabit bey, onlar insan değil, çekirge sürüleridir.” (YK-KSİ)., “Öfkeden deliye dönen Elif birden Alinin altındaki çula yapıştı,<br />

var gücüyle çekti.” (YK-OD)., “Şoför, bir ayak önce onu defetmek için var gücüyle basıyormuş gaza.” (EÖ-P/S).<br />

→ bağır- [12], indir- (sopa vb.) [3], çek- [2], bas-, çalış-, çarp-, çırpın-, davran-, dayan-,<br />

diren-, haykır-, it-, sallan-, sars-, seslen-, sık-, silkele-, yüklen-, yürü-, yüz-. ║ gaza bas-.<br />

⇒ var gücüyle bağırmak.<br />

var kuvvetiyle:⌠9⌡/Var Gücüyle./“Herkes ayakta, var kuvvetiyle alkışlıyor; fakat, hiç kimse kapıdan<br />

dışarıya çıkmak istemiyordu.” (YKK-A)., “Koşarak, var kuvvetiyle suya atıldı.” (KT-Gİ)., “Sadık Paşa, "Sen öldürdün bu<br />

kadını, geberteceğim seni!" diye, aynı sözü tekrarlayarak var kuvvetiyle bağırıyordu.” (ÜK-BDG)., “"Kolu nişanlı çavuşlar"<br />

Binbaşı Yusuf da müfrezesi ile birlik var kuvvetiyle türkü söylüyordu.” (SK-D).<br />

→ alkışla-, atıl-, bağır-, dayan-, uçur-, vur-. ║ balta salla-, tokat indir-, türkü söyle-.<br />

vasıtasıyla: Ø--<br />

vehleten: Ø<br />

vekâleten:⌠2⌡/Vekil olarak, asaleten karşıtı./ “Tercüme Bürosu'nu Sabahattin vekâleten<br />

yürütüyordu.” (FA-SUYK)., “İşlerine vekâleten ben bakıyorum.” (SA-K/S).<br />

→ bak-, yürüt-.<br />

velhasıl: Ø--<br />

velhasılıkelam: Ø--<br />

460

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!